Bizi Takip Edin

Diplomasi

G7, ‘ateşkes değil, insani ara’ dedi

Yayınlanma

Çarşamba günü Tokyo’da toplanan G7 ülkelerinin dışişleri bakanları, Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmalara “insani ara verilmesi” çağrısında bulundu.

G7 bakanları yaptıkları ortak açıklamada “Gazze’de giderek kötüleşen insani krizin ele alınması için acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Tüm taraflar sivillere gıda, su, tıbbi bakım, yakıt ve barınak dahil olmak üzere engelsiz insani yardım sağlanmasına ve insani yardım çalışanlarının erişimine izin vermelidir” dedi.

Açıklamada ateşkesten bahsedilmedi, sadece insani yardım eyleminin gerekliliğine dikkat çekildi. Grup sivillerin korunmasını ve uluslararası hukuka uyulmasını savunurken, açıklamada İsrail’in Gazze’deki savaşına yönelik açık bir kınama yer almadı.

Toplantıya başkanlık eden Japonya Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa, düzenlediği basın toplantısında G7 ülkelerinin Orta Doğu’daki savaş da dahil olmak üzere bir dizi küresel sorunla “doğrudan karşı karşıya” olduğunu söyledi.

Kamikawa, “Hem bugün hem de dün, iki saatten fazla bir süre boyunca gerçekten samimi bir tartışma yapabildik. Tartışma zaman zaman hararetli, son derece açık sözlü ve çekincesizdi” deid.

Bu, 7 Ekim’de İsrail ve Hamas arasındaki çatışmanın başlamasından bu yana G7 üst düzey diplomatlarının ilk yüz yüze görüşmesiydi.

Açıklamada blok, İsrail’in kendini savunma hakkına verdiği desteğin altını çizdi ve İsrail ile Hizbullah arasında, İsrail’in Lübnan sınırı yakınlarında yaşanan çatışmaların ardından çatışmanın daha geniş çaplı bir bölgesel savaşı tetikleyebileceği yönündeki korkularını dile getirdi.

Gazze’de ölü sayısının 10,000’in üzerine çıkmasından bir gün sonra grup ayrıca “adil, kalıcı ve güvenli bir barışa giden tek yol” olarak tanımladığı bölgede “iki devletli çözüme olan bağlılığını” bir kez daha teyit etti.

Blinken: Tam bir ateşkes kabul edilemez

Zirvenin ardından düzenlenen ayrı bir basın toplantısında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’in Gazze müdahalesi konusunda G7’nin birlik içinde olduğunu vurguladı ancak şu anda tam bir ateşkesin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Blinken, “Hepimiz bu çatışmayı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek ve bu arada sivillerin çektiği acıyı en aza indirmek istiyoruz. Ancak, G7’deki meslektaşlarımla da görüştüğüm üzere, derhal ateşkes çağrısında bulunanlar, Hamas’ın yerinde kalmasıyla ortaya çıkması muhtemel kabul edilemez sonucun nasıl ele alınacağını açıklamakla yükümlüdür” dedi.

Blinken ayrıca iki devletli çözümü de destekleyerek bu meselenin mümkün olan en kısa sürede ele alınmasının zorunlu olduğunu belirtti.

ABD’li Bakan, “Bu acil zorlukları ele almaya yoğun bir şekilde odaklanmış olsak da, gelecek hakkında konuşmaya başlamanın zamanının geldiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu pazartesi günü ABC News’e verdiği mülakatta “taktiksel küçük duraklamalara, bir saat burada, bir saat orada” açık olduğunu söyledi, ancak daha geniş bir ateşkesi dışladı.

Netanyahu daha önce ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı bir telefon görüşmesinde bu fikri tartışmıştı.

Ortaklaşmakta zorlandılar

Japonya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nden oluşan G7 üyeleri Orta Doğu’daki çatışmalara koordineli bir yanıt verme konusunda fikir birliğine varmakta zorlanmıştı.

Çatışmaların başlamasından iki gün sonra beş G7 ülkesi – Kanada ve Japonya hariç – Hamas’ın müdahalesini “terör eylemi” olarak nitelendirerek onları kınayan ve İsrail’in “kendini savunma çabalarını” desteklediklerini ifade eden ortak bir bildiri yayınlamıştı.

Kanada’nın da gruba katıldığı 22 Ekim’de, Biden İsrail’e ani bir ziyaret gerçekleştirdikten ve Hamas iki Amerikalı rehineyi serbest bıraktıktan sonra, G7 ülkeleri “insancıl hukuka bağlılığın” önemine ilk kez atıfta bulunmuştu.

Geleneksel olarak Orta Doğu’da daha bağımsız bir rol üstlenen ve büyük ölçüde bölgenin enerjisine bağımlı olan Japonya, çatışmaya verdiği tepkiyi dengelemek amacıyla Hamas’ın saldırılarına atıfta bulunurken, Batı’nın aksine, “terörizm” kelimesini kullanmadı.

Kamikawa, daha önce bir barış zirvesi için Kahire’ye yaptığı ziyaretin ardından geçtiğimiz hafta sonu İsrailli, Filistinli ve Ürdünlü mevkidaşlarıyla görüşmek üzere bölgeye gitti.

Son seyahati sırasında İsrail’in kendini savunma hakkını desteklediğini ifade etti ve Gazze Şeridi’ndeki siviller için 65 milyon dolar (9.7 milyar Yen) ek insani yardımda bulunarak Tokyo’nun katkısını 75 milyon dolara çıkardığını duyurdu.

Ekim ayı ortasında Birleşmiş Milletler, Fransa ve Japonya’nın da desteğini alan ve çatışmalara insani bir ara verilmesi çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını veto etti.

On gün sonra Tokyo ve diğer dört G7 üyesi, ABD’nin karşı çıktığı ve Fransa’nın desteklediği, bölgede acil insani ateşkes çağrısında bulunan bir Genel Kurul kararına ilişkin oylamada çekimser kaldı.

Ukrayna gündemi

Beklendiği üzere G7 Rusya-Ukrayna savaşını da gündeme aldı. Ve bu konuda daha fazla ortak zemin buldu.

Çatışmaya ayrılan 80 dakikalık oturumun ardından çarşamba günü blok tarafından yapılan ayrı bir açıklamada, “Mevcut uluslararası durumda bile grup, Rusya’ya sert yaptırımlar uygulama ve Ukrayna’ya güçlü destek sağlama çabalarında birlik olmaya devam etmektedir” denildi.

Bloğun Kiev’e verdiği desteğin “asla sarsılmayacağı” ifade edilen açıklamada, “uluslararası ortaklarla birlikte bir barış formülü sürecinin” ilerletilmesinin gerekliliğine dikkat çekildi.

Günün ilerleyen saatlerinde bakanlar, video konferans yoluyla katılan Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba ile de çatışmayı görüşmek üzere özel bir oturum düzenledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Hamas’ın saldırısından bu yana dikkatlerin Ortadoğu’ya döndüğü ve ülkesine desteğin azaldığı düşüncesiyle endişeli.

Batı’nın Ukrayna’ya olan bağlılığının bir işareti olarak ise Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’nın Şubat 2022’de başlayan işgalinden bu yana altıncı ziyareti için geçtiğimiz hafta sonu Kiev’e gitti.

Önümüzdeki yılın başlarında Japonya’nın Ukrayna’nın yeniden inşasına ilişkin bir sempozyuma ev sahipliği yapması planlanıyor.

Başbakan Fumio Kishida, “Bugünün Ukrayna’sı yarının Doğu Asya’sı olabilir” diyerek Ukrayna’nın en hararetli destekçileri arasında yer almıştı.

Çin gündemi

Hint-Pasifik bölgesine ayrılan bir oturumda ise Kamikawa, Çin ile samimi görüşmelerin ve ortak çıkarlara ilişkin konularda işbirliğinin önemine dikkat çekerek Japonya’nın komşusuna yönelik söylemini tekrarladı.

Çarşamba günü yayınlanan G7 bildirisinde Çin’e ilişkin kullanılan dil ise, ABD-Çin ilişkilerinin iyileştirilmesine yönelik artan ivmenin ortasında, yıl boyunca kabul edilen önceki G7 bildirilerini yineledi.

G7 ülkeleri yaptıkları ortak açıklamada Çin’i “piyasa dışı politikalarını gözden geçirmeye, Ukrayna’ya karşı savaşında Rusya’ya yardım etmemeye, Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarı korumaya ve Hong Kong için yüksek düzeyde özerkliğe izin vermeye” çağırdı.

Japonya’daki büyükelçiliği ise perşembe günü yaptığı açıklamada, Çin’in G7 dışişleri bakanları tarafından yapılan Çin ile ilgili yorumlardan duyduğu güçlü memnuniyetsizliği dile getirdiğini ve bloğu çatışmayı kışkırtmaktan vazgeçmeye çağırdığını söyledi.

Bu arada, günün erken saatlerinde Biden’ın önümüzdeki çarşamba günü Çin lideri Xi Jinping ile yaklaşık bir yıl sonra ilk kez görüşeceği açıklandı.

G7 ülkeleri ayrıca Japonya’nın enkaz halindeki Fukushima No. 1 nükleer santralinden Pasifik Okyanusu’na arıtılmış su bırakma kararını desteklediklerini ifade ederken, grup bırakma işlemini “güvenli, şeffaf ve bilimsel temelli” olarak nitelendirdi.

Ortak bildiride Çin ve Rusya’nın tüm Japon deniz ürünlerinin ithalatına koydukları yasakları kaldırmaları yönünde bir talepten ise bahsedilmedi.

Orta Asya yönelimi

Japonya’nın bu yıl ev sahipliği yaptığı önceki toplantılarda da görülen bir formatta – özellikle mayıs ayında Hiroşima’da düzenlenen liderler zirvesinde – G7 ülkeleri ayrıca blok dışından davetlilerin katıldığı bir oturuma da ev sahipliği yaptı.

Bu kez beş Orta Asya ülkesinden (Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan) üst düzey temsilciler, güvenlik ve ekonomik ortaklık odaklı görüşmeler için çevrimiçi olarak katıldılar.

G7, geleneksel olarak güçlü Rus etkisi altında kalan bu enerji zengini eski Sovyet cumhuriyetlerine, Moskova’nın nüfuzunu azaltmak ve Çin’in Kuşak ve Yol girişimine bir alternatif sunmak için giderek daha fazla kur yapıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçtiğimiz hafta Özbekistan ve Kazakistan’da temaslarda bulunurken Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadyr Zhaparov’un önümüzdeki haftalarda Japonya’ya gitmesi ve ülkeyi ilk ziyaretinde Kishida ile görüşmesi planlanıyor.

Kamikawa görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada diyaloğun “G7 ile Orta Asya ülkeleri arasındaki işbirliği eğilimini teyit etmek için bir fırsat teşkil etmesini” umduğunu ifade etti.

Diplomasi

Meloni: Türkiye kaynaklı göç sayısı sıfıra indi

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-İtalya 4. Hükümetlerarası Zirvesi için Roma’da İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında Meloni, Türkiye kaynaklı düzensiz göçün sıfıra inmesinden dolayı Erdoğan’a teşekkür etti. Liderler, ikili ticaret hacmi hedefini 40 milyar dolar olarak belirlediklerini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-İtalya 4. Hükümetlerarası Zirvesi kapsamında İtalya’nın başkenti Roma’da temaslarda bulundu.

Erdoğan, 29 Nisan Salı günü İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile Villa Pamphili Konutu’nda bir araya geldi. Görüşmenin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında konuşan Meloni, İtalya ve Türkiye’nin Avrupa, Akdeniz ve NATO’da müttefik olduğunu vurguladı.

Meloni, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Rusya-Ukrayna savaşındaki tutumu nedeniyle teşekkür ederek, Rusya’nın da Ukrayna gibi barış iradesi göstereceğini umduklarını ifade etti.

Meloni, Gazze konusunda İtalya’nın Arap ülkelerinin çabalarını desteklediğini ve kalıcı barışa yönelik gayretleri teşvik ettiklerini belirtti.

Suriye’de demokratik bir geçişin önemine işaret eden Meloni, azınlıkların kucaklandığı ve sığınmacıların güvenle evlerine dönebileceği bir ortamın inşa edilmesi gerektiğini söyledi.

Lübnan’ın tam istikrarı konusunda hemfikir olduklarını aktaran Meloni, göç konusunu da ele aldıklarını ve Türkiye kaynaklı düzensiz göç sayısının sıfıra inmesinden dolayı Erdoğan’a teşekkür ettiğini dile getirdi.

Meloni, şu ana kadar yapılanlarla gurur duyulabileceğini belirterek, sağlam dostluğun daha ileriye taşınacağını sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise görüşmede savunma sanayii alanında kaydedilen önemli ilerlemenin yeni ortaklıklar ve projelerle güçlendirileceğini belirtti. Bugünkü zirvede yeni ikili ticaret hacmi hedefinin 40 milyar dolar olarak belirlendiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgesel konulara da değinerek Libya’nın istikrarı ve refahı için uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler üzerinde çalışmaya devam edeceklerini ifade etti.

Gazze’de iki aydan bu yana insani yardımların girişine dahi izin verilmediğini belirten Erdoğan, ateşkese bir an önce dönülmesinin öncelikleri olduğunu söyledi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine başından beri desteğini esirgemeyen İtalya’nın bu yaklaşımını sürdüreceğine inandığını dile getiren Erdoğan, Suriye’de ülkenin yeniden inşası, kurumlarının güçlendirilmesi ve toprak bütünlüğünün korunmasına odaklandıklarını kaydetti.

AB’nin 150 milyar avroluk silahlanma fonunda ABD, Britanya ve Türkiye yok

Okumaya Devam Et

Diplomasi

The Economist: Ukrayna ordusu savaşın en karanlık dönemini yaşıyor

Yayınlanma

The Economist dergisine göre Ukrayna, Rusya’nın saldırılarının artması, doğu cephesindeki baskı ve ABD’nin Rusya lehine görünen ateşkes planı nedeniyle savaşın “en karanlık dönemini” yaşıyor. Cephedeki askerler zorlu koşullarla baş başa kalırken, Kiev yönetimi Trump’ın önerilerine karşı direniyor.

Ukrayna ordusu, Rusya’nın doğu cephesindeki saldırılarını artırdığı, Batı’dan gelen siyasi baskıların yoğunlaştığı ve muhtemel bir Trump arabuluculuğu ile dayatılan ateşkes ihtimalinin gündeme geldiği bir dönemde, savaşın en karanlık evresine girdi.

The Economist dergisine konuşan Ukraynalı bir istihbarat görevlisinin ifadesiyle, “Savaşın en karanlık anı şimdi yaşanıyor.”

Son haftalarda Rusya, Ukrayna şehirlerine yönelik insansız hava aracı ve füze saldırılarını artırdı; doğu cephesinde yeni bir saldırı başlatarak cephe hattında kırılma yaratmayı hedefliyor.

25 Nisan’da Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff’un Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesi sonrası Trump, tarafların “başlıca konuların çoğunda anlaştığını” duyurdu ve iki ülkenin üst düzeyde bir araya gelerek savaşı “bitirmesini” önerdi. Ancak Ukrayna’nın bu önerilere sıcak bakmadığı bildiriliyor.

ABD’den sızan ateşkes planına göre, Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılması, mevcut cephe hattının dondurulması ve Kırım’ın Rusya toprağı olarak tanınması öngörülüyor.

Kiev’de bulunan istihbarat yetkilisi bu öneriyi açıkça reddediyor: “Azıcık onuru olan kimse bunu imzalamaz.”

Sahada ise tablo çok daha ağır. Konstantinovka’nın güneyinde çatışmalar şiddetlenirken, Ukrayna birlikleri bazı alanlarda Rus kuvvetlerini geri püskürtmeyi başarsa da, genel olarak daha fazla toprak kaybedildi.

Rusya, Kursk oblastından çektiği birlikleri doğuya kaydırarak saldırı kapasitesini artırdı. Fakat Ukrayna ordusu, hem personel hem mühimmat açısından bu baskıya karşı koymakta zorlanıyor.

Birinci Tanksavar Taburu’nun isimsiz bir şehirdeki eski bir nükleer sığınağa kurulan karargâhında görevli “Sheriff” kod adlı komutan, Rusya’nın motosikletli birliklerle gerçekleştirdiği saldırıları “modern süvari hücumları” olarak tanımlıyor.

Komutana göre Ruslar, büyük kitleler halinde cepheye sürülüyor ve sayısal üstünlük bazı hedeflerin ele geçirilmesini sağlıyor. Bu durum Ukrayna’nın yavaş yavaş toprak kaybetmesine yol açıyor.

Oçeretine yakınlarında konuşlu Ulusal Muhafız birliğinden “Craft” kod adlı komutan yardımcısı ise mevzilerinin artık Rusların yüksekten gözetlediği bir alana dönüştüğünü, bu yüzden yeniden konumlanmak zorunda kalabileceklerini söylüyor.

Eğer Konstantinovka düşerse, Donbas’ın daha büyük şehirlerine giden yol Rusya için açılmış olacak.

Cephede görev yapan Ivan adlı asker ise, yakınındaki Drujkivka kasabasında kısa bir dinlenme sırasında, birlik arkadaşlarının yaşadığı bir başka trajediyi anlatıyor.

Birliklerinden beş asker, yıkılmış bir binanın enkazı altında mahsur kalmış durumda.

Cephenin gerisine çekilen Ukrayna hattının 2,5 kilometre ilerisinde, Rus mevzilerine sadece 70 metre mesafedeki bu askerler için insansız hava araçlarıyla yiyecek ve batarya gönderiliyor, fakat kurtarma operasyonu yapılamıyor.

İvan, “Psikolojik olarak çok zor. Kimse burada neler olduğunu anlayamıyor,” değerlendirmesini yaptı.

FT: Trump, Ukrayna müzakerelerinden çekilmeye hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

Diplomasi

BRICS dışişleri bakanları, Trump’ın ticaret savaşının ortasında çok taraflılığı savundu

Yayınlanma

Başlangıçta Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından oluşturulan genişletilmiş BRICS grubu ülkelerinin dışişleri bakanları, ABD’nin ticaret politikaları nedeniyle yoğunlaşan küresel çatışmalar ve artan ekonomik türbülansın ortasında çok taraflılığı güçlendirme ve barışı teşvik etme sözü verdi.

Pazartesi günü Rio de Janeiro’da düzenlenen toplantının açılışında Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira, bloğun giderek parçalanmakta olan dünyada “iyilik için bir güç” olarak hizmet etmesi gerektiğini söyledi.

Vieira, “Barışa giden yol ne kolay ne de düz bir yol” dedi. “BRICS, güvenliğin herkesin hakkı, azınlığın ayrıcalığı olmadığı çok kutuplu bir dünyaya olan inancımızı yeniden teyit ederek örnek olmalıdır” diye ekledi.

Vieira, grubun son genişlemesiyle 11 tam üyeye ulaşarak dünya nüfusunun yaklaşık yarısını ve küresel GSYİH’nın yaklaşık yüzde 40’ını temsil eden genişletilmiş rolünü vurguladı.

“Coğrafi ve kültürel çeşitliliğiyle BRICS, diyalog, kalkınma ve istikrarı teşvik etmek için eşsiz bir konumda bulunuyor” dedi.

Zirve, ABD Başkanı Donald Trump’ın öncülüğünde uygulanan agresif ticaret önlemleri sebebiyle uluslararası kurumlara olan güvenin azaldığı ve silahlı çatışmaların yaygınlaştığı bir dönemde gerçekleşti.

BRICS bakanları, ticaretle ilgili “tek taraflı önlemleri” eleştiren ve önde gelen gelişmekte olan pazarlar bloğunun uzun süredir savunduğu çok taraflı müzakerelerin merkezi rolünü yeniden teyit eden bir ortak bildiri üzerinde müzakere ediyordu.

Çin’in, ABD’nin Çin mallarına uyguladığı ve son olarak %145’e varan gümrük vergisine yanıt olarak daha sert bir dil kullanılması için baskı yaptığı bildirilse de, bir kaynak South China Morning Post‘a, nihai bildiride bu hamlenin eleştirileceğini ancak “çatışmacı bir üslup kullanılmayacağını” söyledi.

Bu arada Reuters’a göre, Brezilya yetkililerinin tek para birimi planlarını rafa kaldırarak, ABD dolarına bağımlılığı azaltmak için yerel para birimleriyle ticareti teşvik etmeye odaklanmaları bekleniyor.

Zirve öncesinde Çin Dışişleri Bakanlığı, BRICS’i Küresel Güney için yeni bir “işbirliği omurgası” olarak nitelendirdi.

Çarşamba günü Pekin’de Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun, Çin’in BRICS üyeleriyle “daha kapsamlı” bir ortaklık kurmak, çok taraflılığı teşvik etmek ve küresel düzende “adalet ve eşitlik”i desteklemek için çalışacağını söyledi.

Guo, “BRICS işbirliği mekanizması, küresel Güney’in kolektif yükselişi sırasında ortaya çıktı ve dünya barışını korumak, ortak kalkınmayı teşvik etmek ve küresel yönetişimi iyileştirmek için uluslararası toplumun beklentilerini karşılıyor” dedi.

Pazartesi günkü toplantıda Vieira, Gazze’deki şiddeti kınadı, İsrail’in askeri operasyonlarını “yıkıcı” olarak nitelendirdi ve İsrail güçlerinin tamamen çekilmesini, rehinelerin serbest bırakılmasını ve insani yardımın engellenmeden ulaştırılmasını istedi.

Ukrayna konusunda Brezilya’nın en üst düzey diplomatı, “BM Şartı’nın ilkelerine dayalı diplomatik bir çözüm” çağrısında bulundu.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov, zirve sırasında bir araya gelerek, küresel düzenin yeniden şekillenmesini hızlandırmak için BRICS aracılığıyla işbirliğini güçlendirme sözü verdi.

Wang, BRICS üyelerinin “birlik ve işbirliğini” övdü ve grubun “daha adil ve rasyonel bir küresel yönetişim sisteminin” inşasına katkıda bulunacağını söyledi.

Lavrov da bu görüşe katılarak, Çin, Rusya, diğer BRICS üyeleri ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nün “bu dönüşümün aktif katılımcıları olduğunu ve adalet ve eşitlik hareketinin ön saflarında yer aldığını” söyledi.

Ayrıca, iklim finansmanı pazartesi günkü görüşmelerin odak noktalarından biri oldu. Brezilya, finansal yükümlülükleri gelişmekte olan ülkelere kaydırma girişimlerini reddederek, zengin ülkelerin iklim uyum ve azaltım çabalarını finanse etme sorumluluğunu yerine getirmeleri gerektiğini vurguladı.

Gün, yetkililerin Brezilya’nın Rio’daki tarihi dışişleri bakanlığı binası Itamaraty Sarayı’na varışıyla başladı.

Rusya ve Çin en üst düzey diplomatlarını gönderirken, bir kişinin yokluğu dikkat çekti: Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar toplantıya katılmadı.

Başbakan Narendra Modi hükümeti 22 Nisan’da Hindistan yönetimindeki Keşmir’de 25’ten fazla kişinin öldüğü silahlı terör saldırısına nasıl yanıt vereceğini değerlendiriyor.

Hindistan, olaydan Pakistan’ı sorumlu tuttu ve “uygun bir yanıt” vereceğini açıkladı. Jaishankar’ın yerine, Yeni Delhi’yi BRICS şerpası Dammu Ravi temsil etti.

Pakistan’ın yakın müttefiki ve BRICS’in kurucu üyesi olan Çin, tarafsız bir soruşturma çağrısında bulunarak Güney Asya ülkelerine gerilimi azaltma çağrısında bulundu.

ABD merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Asia Society’den Farwa Aamer, Jaishankar’ın BRICS toplantısına katılmamasının hem pratik hem de stratejik nedenleri olabileceğini öne sürdü.

Aamer, Keşmir saldırısının ardından yerinde kalmasının bir faktör olabileceğini belirtirken, “bunun bir kısmı, konunun Hindistan’ın bakış açısından diğer BRICS üyeleri ve uluslararası topluma, özellikle de yakın zamanda Pakistan’a destek veren Çin’e ciddiyetini iletmek olabilir” dedi.

Hindistan ve Çin arasındaki gerilimler, BRICS dinamiklerini uzun süredir karmaşıklaştırıyor ve ikili sorunların bloğun gündemine sıçrayabileceği endişeleri var.

Yine de Aamer, “grubun mümkün olduğunca uyum içinde hareket etmesine yönelik bir ilgi” olduğunu ve bunun büyük ölçüde temmuz ayında Rio’da yapılacak 17. BRICS liderler zirvesine bağlı olacağını söyledi.

BRICS bakanları, Salı gününe kadar ikili istişarelere devam edecek ve sonuçların temmuz ayındaki tartışmaları şekillendirmesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English