Amerika
‘Yapay zeka devrimi’ doğalgaz talebini artıracak

Fosil yakıt şirketleri, veri merkezlerini beslemek ve ‘yapay zeka devrimi’ne güç sağlamak için elektrik talebindeki artışın doğalgaz için bir ‘altın çağ’ başlatacağını ileri sürüyor.
Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre yöneticiler, yapay zekanın artan enerji ihtiyacının, yenilenebilir enerji ve bataryaların sağlayabileceğinin çok ötesine geçeceğini ve devletler kullanımlarını azaltma sözü verse bile fosil yakıt kaynaklarını daha önemli hale getireceğini savunuyor.
ABD’nin en büyük gaz üreticisi EQT’nin CEO’su Toby Rice, yaklaşan yapay zeka patlamasıyla ilgili olarak, “Bu iş gaz olmadan yapılamayacak,” dedi. Rice, teknoloji sektörünün kaya gazı üreticileri için, son yıllarda hızla yükselen ve sondajcılara ürünleri için yeni müşteriler sunan ABD’nin sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) endüstrisine benzer bir patlama sunacağını söyledi.
Rice, “LNG ile gerçekten harika bir gelişmekte olan pazarımız var. Ancak insanların aynı derecede heyecan duydukları yeni bir pazar daha var ki o da elektrik talebi,” diyor.
Doğalgaz, Büyük Teknoloji’nin yapay zeka hamlesi için vazgeçilmez
ABD hükümeti, elektrik şebekesini hızla karbonsuzlaştırmak amacıyla temiz enerji geliştiricilerine kapsamlı teşvikler sundu. Fakat fosil yakıt yöneticileri, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerjiye aç veri merkezleri için tek başına güvenilir tedarikçiler olamayacağını savunuyor.
Yeşil ve fosil yakıt enerji varlıklarına sahip büyük bir özel yatırımcı olan Energy Capital Partners (ECP), gaz yakıtlı üretimin genişletilmesinin veri merkezlerine yenilenebilir kaynakların desteklenmesinde kritik öneme sahip olacağını söylüyor.
ECP’nin kurucusu ve ortağı Doug Kimmelman, “Gaz, büyük teknoloji şirketlerinin yapay zeka patlamasına güç sağlamak için ihtiyaç duyduğu 7/24 güvenilir enerji türünü sağlayabilen tek uygun maliyetli enerji üretimidir,” iddiasında bulunuyor.
Boru hattı grubu Enbridge’in başkan yardımcısı Colin Gruending de bunun gaz tüketimi için ‘iyiye işaret’ olduğunu söylüyor ve “Aralıklı yenilenebilir enerji kaynakları bunu kesmeyecek,” diyor.
Veri merkezleri enerji açlığını artırıyor
Bulut depolama tesisleri, kripto madenciliği ve yapay zeka şebekeleri zorladıkça, veri merkezlerinin enerji ihtiyaçları da artacak. Sadece Microsoft bile dünya çapında her üç günde bir yeni bir veri merkezi açıyor.
S&P Global Commodity Insights’a göre, bu enerji tüketen operasyonlar 2035’e kadar 480 terawatt saatten fazla elektrik ya da ABD’nin toplam elektrik talebinin neredeyse onda birini tüketecek.
Uluslararası Enerji Ajansı, veri merkezlerinden gelen elektrik talebinin küresel olarak 2026 yılına kadar 1.000 TWh’ye ulaşabileceğini tahmin ediyor. Bu rakam 2022 seviyelerinin iki katı ve Almanya’nın toplam elektrik talebine eşdeğer bir artış.
Virginia’nın hızla büyüyen veri merkezi sektörüne tedarik sağlayan Dominion Energy, yakın tarihli bir stratejik planda, sıfır karbonlu enerji sürekli güç sağlayana kadar doğalgaz ünitelerinin ‘en uygun fiyatlı ve güvenilir’ seçenek olacağını söyledi.
Gaz yakıtlı üretim, ABD elektrik talebinin yüzde 40’ından fazlasını, diğer yakıtlardan çok daha fazlasını oluşturuyor ve ucuz şeyl kaynakları, son on yılda daha kirli olan kömürün üretimdeki payını ortadan kaldırdı. Federal tahminlere göre 2024 ve 2025 yıllarında talebi karşılamak üzere 20 doğalgazla çalışan enerji santralinin daha devreye girmesi bekleniyor.
Üreticilerin Big Tech’in (Büyük Teknoloji şirketleri) enerji ihtiyacından faydalanma planı, Google ve Microsoft gibi şirketlerin önümüzdeki yıllarda faaliyetlerini yalnızca sertifikalı yeşil elektrikle yürütmek gibi iddialı hedefler belirledikleri bir döneme denk geliyor.
Amerika
Vance: Ukrayna’daki savaş nükleer savaşa yol açabilir

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Ukrayna’daki savaşın uzamasının nükleer silah kullanımına yol açabileceği uyarısında bulundu. Vance, savaşın sona ermesi için müzakerelerin önemini vurgularken, Beyaz Saray Trump’ın hem Putin hem de Zelenskiy’den hayal kırıklığına uğradığını belirtti.
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Ukrayna’daki savaşın birkaç yıl daha sürmesi hâlinde nükleer silah kullanımına yol açabileceğini söyledi.
Aktivist ve yazar Charlie Kirk’e verdiği mülakatta Vance, “Eğer bu birkaç yıl daha sürerse, milyonlarca insan ölebilir ve bu nükleer savaşa dönüşebilir,” dedi.
Vance, ana akım medyanın genellikle savaşın devam etmesi durumunda “Rusların düşeceğini, Ukraynalıların topraklarını geri alacağını ve her şeyin savaş öncesine döneceğini” yazdığını belirtti. Ancak, “Yaşadığımız gerçeklik bu değil,” diye ekledi.
Vance’a göre, Başkan Donald Trump ekibine savaşı sona erdirmek için tüm güçleriyle çalışmaları ve çözüm bulmak amacıyla sürekli müzakere masasına dönmeleri talimatını verdi.
Rusya’nın kendi çözüm koşullarını, Ukrayna’nın ise kendi koşullarını sunduğunu belirten Vance, “Diplomasinin görevi bu iki tarafı bir araya getirmeye çalışmaktır,” ifadesini kullandı.
Vance, “En büyük ilerleme, her ikisini de savaşı durdurmak için neye ihtiyaç duydukları hakkında konuşturmamızdır,” diye konuştu.
Şu anda çözüm konusunda iki hafta öncesine göre daha iyimser olduğunu, iki hafta önce ise iki ay öncesine göre daha iyimser olduğunu ifade etti.
Beyaz Saray, bir gün önce yaptığı açıklamada, Trump’ın devam eden askeri eylemler nedeniyle hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den hem de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’den giderek daha fazla hayal kırıklığına uğradığını belirtti.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, çatışmayı sona erdirmek için her iki liderin de müzakere masasına oturması gerektiğini dile getirmişti.
Daha önce Trump, Putin’in savaşı bitirme isteğinden şüphe duyduğunu belirtmiş ve Rusya’ya karşı yeni bankacılık ve ikincil yaptırımlar uygulama tehdidinde bulunmuştu.
Aynı zamanda Zelenskiy’i barış yapmaya çağırmış, aksi takdirde üç yıl daha sürecek çatışmalar sonucunda tüm ülkesini kaybedeceği uyarısında bulunmuştu.
Öte yandan Axios portalının kaynaklarına göre, ABD Başkanı sabrını kaybetmeye başladı ve özel olarak çözümün çıkmaza girdiğini kabul etmişti.
Geçen haftalarda Trump, “taraflardan birinin savaşı bitirmeyi son derece zorlaştırması” durumunda müzakere sürecinden çekilme tehdidinde bulunmuş, ancak bunun gerçekleşmeyeceğini umduğunu ifade etmişti.
Amerika
Kanada’da erken seçimi liberaller kazandı

Kanada’da 28 Nisan’da yapılan erken genel seçimleri Başbakan Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti kazandı. Carney başbakanlık görevini sürdürecek olsa da, liberallerin mecliste çoğunluğu sağlayamayarak azınlık hükümeti kurması bekleniyor. Seçim kampanyasında ABD ile yaşanan gümrük vergisi krizi ve hayat pahalılığı öne çıktı.
Kanada’da 28 Nisan’da yapılan erken genel seçimleri, Başbakan Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti’nin kazandığı bildirildi.
CTV ve CBS haber kanallarına göre, Carney bu sonuçla başbakanlık görevini korudu ancak partisinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşması beklenmiyor.
Kesin sonuçlar henüz açıklanmamış olsa da, CBS‘in tahminlerine göre liberaller 343 sandalyeli Avam Kamarası’nda 158 milletvekili çıkaracak.
Ana rakip Muhafazakar Parti’nin 148, Quebec İttifakı’nın 25 ve Yeni Demokrat Parti’nin (NDP) ise 10 sandalye kazanması öngörülüyor. Kanada’da çoğunluk hükümeti kurabilmek için 172 sandalye gerekiyor.
Erken seçim kararı, görevinden ayrılan Justin Trudeau’nun yerine geçen 60 yaşındaki Liberal Parti lideri Mark Carney’nin girişimiyle alınmıştı.
Carney, mart ayı sonunda İngiltere Kraliçe’sinin atadığı Kanada Genel Valisi Mary Simon’a başvurarak erken seçim talebinde bulunmuştu.
Normal takvime göre seçimlerin ekim ayında yapılması planlanıyordu.
Geçen yıl aralık ayı sonunda Trudeau’nun popülaritesindeki hızlı düşüş nedeniyle liberallerin iktidarda kalma şansı oldukça düşük görünüyordu ve anketlerde muhafazakarların 20 puandan fazla farkla önde olduğu belirtiliyordu.
Fakat Liberal Parti’deki liderlik değişimi, partinin sadece aradaki farkı kapatmakla kalmayıp, kamuoyu yoklamalarına göre rakiplerini birkaç puan geride bırakmasını sağladı.
Abacus tarafından yapılan araştırmaya göre, seçim öncesinde Carney’nin kamuoyu desteği (yüzde 46) de muhafazakar rakibi Pierre Poilievre’den (yüzde 39) daha yüksekti.
Daha genç rakibi Poilievre’nin aksine Carney, siyasette yeni isim. 1988’de Harvard Üniversitesi’nden ekonomi lisans derecesi alan Carney, burada üniversitenin hokey takımında da oynadı.
Oxford’da yüksek lisans ve doktora derecelerini alırken hokey oynamaya devam etti. Eğitimine paralel olarak Goldman Sachs’ta çalışmaya başlayan Carney, 13 yıl boyunca şirketin Boston, Londra, New York, Tokyo ve Toronto şubelerinde görev yaptı.
Carney, 2003 yılında özel sektörü bırakarak Kanada Merkez Bankası başkan yardımcısı oldu, ardından Maliye Bakanlığı’nda bakan yardımcısının kıdemli yardımcısı olarak görev aldı.
2008 mali krizinin arifesinde, 2007’de Kanada Merkez Bankası’nın başına geçti. Bu görevdeki başarıları sayesinde 2013’te Londra’ya dönme teklifi aldı ve bu kez İngiltere Merkez Bankası başkanı oldu.
Bu göreve atanan ilk yabancı olan Carney, Birleşik Krallık tarihinde iki önemli referanduma tanıklık etti: İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılması (başarısız oldu) ve Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması.
İngiltere Merkez Bankası’ndaki görevinin son haftaları ise başka bir keskin kriz olan Kovid-19 salgınının başlangıcına denk geldi. Carney, 2018’de İngiliz ve İrlanda vatandaşlığı aldı (ancak 2025’te bunlardan vazgeçme planlarını açıkladı).
İngiltere Merkez Bankası’ndan sonra Carney, Trudeau hükümetine ekonomik konularda danışmanlık yaptı ve özel sektöre geri döndü.
Geçen yılın eylül ayında dönemin başbakanı Trudeau tarafından partinin ekonomik büyüme çalışma grubunun başkanlığına atandı.
Trudeau’nun Ocak 2025’te istifasının ardından Carney, kariyerinin ilk seçimi olan parti içi liderlik yarışına girdi ve oyların yaklaşık yüzde 86’sını alarak ezici zafer kazandı. Liberal Parti liderliğiyle birlikte başbakanlık koltuğuna da oturdu.
Abacus anketine göre, yeni ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkiler ve onun gümrük vergisi politikasına verilecek yanıt, Kanadalı seçmenler için bu seçimlerde hayat pahalılığı krizinden sonra en önemli konulardan biri oldu.
Carney, ABD’nin uyguladığı gümrük vergilerini Kanadalılara yönelik “doğrudan saldırı” olarak nitelendirdi ve “Geri dönüş yok. Kanada olarak Amerika Birleşik Devletleri ile yeni ilişkiler kurmak zorunda kalacağız,” dedi.
Carney, misilleme amaçlı gümrük vergilerine ve ticaret ortaklarını çeşitlendirmeye odaklanıyor.
Bu kapsamda başbakan olarak ilk yurt dışı ziyaretini Fransa ve İngiltere’ye yaptı; ancak New York Times, Avrupa pazarlarına ihracatı artırma olanaklarının şimdilik sınırlı göründüğünü belirtiyor.
Carney, ABD ile hemen ticaret anlaşması yapma konusunda aceleci davranmıyor ve Kanada’nın “bekle ve gör” pozisyonu almasını sağlayacak yeterli kaldıraca sahip olduğunu savunuyor.
Carney, “Hükümetim doğru anlaşmayı yapacak,” diye söz verdi.
Trump, henüz göreve başlamadan önce Kanada ve Meksika’yı, ortak sınırlar üzerinden yasa dışı göç ve uyuşturucu kaçakçılığıyla yeterince mücadele etmedikleri gerekçesiyle gümrük vergileri uygulamakla tehdit etmişti.
4 Mart’ta Kanada ve Meksika’dan yapılan ithalata yüzde 25’lik gümrük vergileri yürürlüğe girdi, ancak daha sonra üçlü ticaret anlaşması kapsamındaki ürünler bu vergilerden muaf tutuldu.
Trump yönetimi, 12 Mart’ta ithal çelik ve alüminyuma (Kanada her ikisinin de kilit tedarikçisi) yüzde 25’lik, 26 Mart’ta ise yurt dışında üretilen Amerikan markaları da dahil olmak üzere ABD’ye ithal edilen tüm otomobillere yüzde 25’lik gümrük vergileri getirdi.
Hatta Trump, 23 Nisan’da Kanada’dan ithal edilen otomobiller için oranı yakında artırabileceği tehdidinde bulunarak, “Tüm saygımla, arabalarınıza ihtiyacımız yok. Gerçekten kendi arabalarımızı yapmak istiyoruz,” ifadesini kullandı.
Carney ayrıca, misilleme amaçlı gümrük vergilerinden elde edilecek gelirle gümrük vergilerinden etkilenen Kanadalı işçilere destek sözü verdi.
Liberal Parti’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Kanada başbakanı ayrıca, başta orta ve düşük gelirli olmak üzere 22 milyon Kanadalının ekonomik yükünü hafifletecek vergi indirimleri yapacağını duyurdu.
Carney aynı zamanda konut inşaat hızını iki katına çıkarma, sağlık sistemini modernize etme ve emisyonları azaltma ile alternatif enerji kaynakları kullanma politikasını sürdürme vaadinde bulunuyor.
Trump’ın tarifeleri Avrupa’da serbest ticaret yanlısı ülkeleri güçlendiriyor
Amerika
Beyaz Saray: Trump, Putin ve Zelenskiy’in tutumundan rahatsız

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna lideri Zelenskiy’den giderek daha fazla hayal kırıklığına uğradığı bildirildi. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Trump’ın çatışmayı sona erdirmek için kalıcı bir ateşkes ve müzakere istediğini belirtti. Bu açıklama, Putin’in Zafer Günü dolayısıyla geçici bir ateşkes ilan etmesinin ardından geldi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’den giderek daha fazla hayal kırıklığına uğradığı bildirildi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Reuters‘a yaptığı açıklamada, Trump’ın her iki liderin de çatışmayı sona erdirmek için müzakere masasına oturması gerektiği görüşünde olduğunu dile getirdi.
Leavitt, Putin’in Zafer Günü’nün 80. yıl dönümü dolayısıyla ilan ettiği ateşkesten bahsetti ancak Trump’ın kalıcı bir ateşkes arayışında olduğunu açıkça belirttiğini vurguladı.
Rusya Devlet Başkanı Putin, 28 Nisan’da Zafer Günü’nün 80. yıl dönümü dolayısıyla “insani mülahazalarla” ateşkes ilan etti.
Ateşkes, 7 Mayıs’ı 8 Mayıs’a bağlayan gece 00.00’dan, 10 Mayıs’ı 11 Mayıs’a bağlayan gece 00.00’a kadar sürecek.
Kremlin, Ukrayna’yı “bu örneği takip etmeye” çağırdı ve Kiev’in ateşkes rejimini ihlal etmesi durumunda Rus ordusunun “yeterli ve etkili bir yanıt vereceği” uyarısında bulundu.
Rus tarafı ayrıca, “Ukrayna krizinin temel nedenlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan, uluslararası ortaklarla yapıcı etkileşime dayalı” barış görüşmelerine ön koşulsuz hazır olduğunu yineledi.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrey Sibiga ise, Putin’in kararına yanıt olarak X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, “Neden 8 Mayıs’a kadar bekleyelim? Ateşkes şimdi ve herhangi bir tarihten itibaren 30 gün boyunca durdurulabilir,” ifadelerini kullandı.
Bakan, Kiev’in “uzun vadeli, kalıcı ve tam bir ateşkese” destek vermeye hazır olduğunu vurguladı.
Daha önce Putin’in 19 Nisan’da ilan ettiği Paskalya ateşkesinin süresi 21 Nisan gece yarısı dolmuştu.
Rusya lideri, bu ateşkesi uzatma emri vermedi. Moskova ve Kiev, ateşkes rejimini ihlal etmekle birbirlerini suçlamıştı.
Geçen hafta Trump, Putin’in çatışmayı durdurmak istemeyebileceğini ima etmiş ve Rusya’yı bir kez daha ikincil yaptırımlarla tehdit etmişti.
Vatikan’da Ukraynalı mevkidaşıyla görüşmesinin ardından Trump, Zelenskiy’nin “daha sakinleştiğini” belirtmişti.
Trump, Ukrayna Devlet Başkanı’nın “ülkesi için iyi bir şeyler yapma” çabalarından memnun olduğunu ve bunun sonucunda ne olacağını gözlemleyeceğini söylemişti.
Reuters haber ajansı, nisan başında Washington’da son haftalarda Kiev’in müzakereleri yürütme biçiminden şikayetçi olunduğunu, ancak son günlerde Moskova’dan giderek daha fazla hayal kırıklığı yaşandığını ve Rusya’yı anlaşmaya itebilecek olası yaptırımların tartışıldığını bildirmişti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, CBS News‘e verdiği mülakatta, Moskova’nın hem Ukrayna hem de ABD ile stratejik ilişkiler konusunda “çıkar dengesi aramaya” hazır olduğunu ifade etmişti.
Vance: Barış için hem Ukrayna hem Rusya toprak tavizi vermeli
-
Ortadoğu2 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Avrupa6 gün önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
ABD’nin İran’a baskısı: Yay gerildi ama henüz tam çekilmedi
-
Dünya Basını1 hafta önce
Şin-Bet Direktörü’nün yeminli beyanı ne anlama geliyor?
-
Amerika1 hafta önce
ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor
-
Dünya Basını1 hafta önce
Chatham House: Dolar küresel istikrarsızlık kaynağı haline gelebilir
-
Görüş1 hafta önce
Antalya’dan notlar: En azından diyalog var!
-
Avrupa1 hafta önce
Alman eyaletleri silahlanma yarışına son sürat dahil oluyor