Rusya
Ukrayna’nın Rusya’nın Kursk oblastına yönelik saldırıları 9. gününde

Rusya ordusu, 6 Ağustos’tan bu yana 9. gündür Kursk oblastında Ukrayna birlikleri ile çatışma halinde.
Bu bölgenin yanı sıra Bryansk ve Belgorod oblastlarında da terörle mücadele operasyon rejimi halen yürürlükte. 12 Ağustos’ta Kursk Valisi Aleksey Smirnov, 28 yerleşim biriminin ‘düşman kontrolü altında olduğunu’ söylemişti.
TASS ajansına göre Rusya ordusu, Ukrayna’nın işgal girişimini püskürtmeye devam ediyor: Savunma Bakanlığı’ndan bir sözcü, gün boyunca Obşçiy Kolodez, Snagost, Kauçuk ve Alekseyevskiy yerleşim bölgelerinde Ukrayna’nın mobil gruplarını zırhlı araçlarla ülke topraklarının derinliklerine geçme girişimlerinin engellendiğini bildirdi.
RIA Novosti haber ajansı, sağlam bir cephe hattı olmadığını belirtti.
Çeçen Ahmat özel kuvvetleri komutanı Apti Alaudinov, ilk aşamada Kursk oblastını işgal eden Ukrayna kuvvetlerinin ve araçlarının çoğunun imha edildiğini belirtti.
Alaudinov, yaptığı açıklamada “Düşmanın bulunduğu bölgenin büyük kısmı çoktan tamamen ele geçirildi. Düşmanın bulunduğu yerleşim yerleri temizleniyor, düşman bulunduğu yerden defediliyor,” dedi.
Ayrıca Alaudinov, düşmanın bugüne kadar ‘muhtemelen özel askeri harekatın tüm süresi boyunca uğramadığı’ kayıplar verdiğini de sözlerine ekledi.
Rusya Savunma Bakanlığı’na göre, Ukrayna ordusunun gün içindeki kayıpları 420 asker, üç tank, sekiz zırhlı personel taşıyıcı, bir piyade savaş aracı, 43 zırhlı savaş aracı, 31 araç, bir çoklu roketatar ve bir topçu bataryası dahil olmak üzere 55 zırhlı araçtı.
Bakanlık, Rusya ordusunun kayıplarına dair herhangi bir veri paylaşmadı.
Aynı zamanda Belgorod Valisi Vyaçeslav Gladkov da sabah saatlerinde Belgorod, Krasnoyaruga, Prohorovskiy bölgelerinin yanı sıra Valuyskiy, Volokonovskiy, Grayvoronskiy, Starooskolskiy ve Şebekinskiy kentsel bölgelerindeki yerleşim yerlerinin gün içinde saldırıya uğradığını bildirdi.
Ukrayna topraklarında da bir saldırı gerçekleştirildi. Rusya Savunma Bakanlığı’nın özetinde, hava ve füze kuvvetlerinin Suma oblastındaki Miropolye, Mogrıtsa ve Petruşevka bölgelerindeki hedefleri vurduğu kaydedildi.
Rusya Acil Durumlar Bakanlığı’nın bakanlıklar arası operasyonel merkezindeki resmi temsilcisi Artyom Şarov, üdn Moskova saatiyle 14.45 itibariyle aralarında 2 bin 200’den fazla çocuğun da bulunduğu yaklaşık 8 bin kişinin geçici barınma merkezlerinde bulunduğu bilgisini verdi.
12 Ağustos itibariyle, Ukrayna ordusunun atılımının başlamasından bu yana Kursk oblastı sınır bölgesinden 121 bin kişi tahliye edilmişti.
Bunun yanı sıra BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), Rusya makamlarından bölgedeki insan hakları ihlallerini araştırmak üzere Kursk oblastına giriş izni vermelerini talep etti.
Rusya’nın Belgorod bölgesi genelinde olağanüstü hal ilan edildi
Rusya
Rusya Anayasa Mahkemesi, 1990’lardaki özelleştirmelerin incelenmesine izin verdi

Rusya Anayasa Mahkemesi, özelleştirme anlaşmalarında zaman aşımı süresini kaldırarak, savcılığın usulsüzlük tespit ettiği andan itibaren dava açılabilmesine olanak tanıdı. Bu karar, 1990’lı yıllardaki özelleştirmeler de dahil olmak üzere, kamu yararı gözetilerek varlıkların devlete geri alınmasının önünü açıyor.
Vedomosti gazetesinin haberine göre Rusya Anayasa Mahkemesi, özelleştirme davalarında zaman aşımı sürelerini fiilen ortadan kaldırarak, 1990’lı yıllarda yapılanlar da dahil olmak üzere her türlü işlemin yasallığının yeniden gözden geçirilmesine izin verdi.
Mahkeme, mahkemelerin zaman aşımı süresini özelleştirme anından değil, savcılığın ihlalleri tespit ettiği tarihten itibaren hesaplayabileceğine hükmetti.
Mahkeme, sosyal altyapının korunmasında kamu yararının özel mülkiyet sorunlarına göre önceliğini tesis etti ve bu durum yetkililerin herhangi bir zamanda mülklerin geri alınması için dava açmasına olanak tanıyor.
Bu karara, Miraj ve Geaton şirketlerinin Saratov oblastındaki Üçüncü Devlet Rulman Fabrikası’nın 1994 yılındaki özelleştirilmesiyle ilgili şikayetleri zemin hazırladı.
O dönemde bölge mülk yönetim komitesi, sağlık ve sıhhi birimleri özelleştirme kapsamına dahil etmişti.
Sağlık tesisleri bölge sakinlerine hizmet veren tesisler arasında sayılmadığı için bu durum mevzuata aykırı değildi. Bir dizi yeniden yapılanmanın ardından altı bina, adı geçen şirketlerin mülkiyetine geçti.
Burada daha sonra 12 numaralı şehir klinisyen hastanesi (şimdiki adı Klinik Kardiyoloji Dispanseri) faaliyete geçti.
Mart 2022’de savcılık, özelleştirmedeki usulsüzlükler nedeniyle tesislerin ve arsaların iadesini talep etti.
Savcılık, Miraj ve Geaton’un eski belediye başkanı Oleg Grişçenko ile bağlantılı olduğunu ve 2010’dan 2023’e kadar 12 numaralı şehir klinisyen hastanesi kompleksini devlet sağlık kurumlarına kiralayarak 800 milyon rubleden fazla gelir elde ettiğini belirtti. Mart 2023’te Saratov Oblastı Tahkim Mahkemesi davayı kabul etti.
Mülk sahiplerinin temyiz başvuruları reddedildi. Mahkemeler, zaman aşımı süresinin savcılık incelemesi anından itibaren hesaplanması gerektiğini ve bu kurumun kamu tüzel kişisinin zararına ve iradesi dışında edinilen mülkleri yasallaştırmak için kullanılmaması gerektiğini belirtti.
Bu karara katılmayan davacılar Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ancak mahkeme şikayetleri esastan incelemeyi reddetti.
Mahkeme, özelleştirme davalarında sadece işlemin yapıldığı tarihin değil, ihlalin ne zaman gerçekleştiği ve ortaya çıktığı da dahil olmak üzere “tüm fiili durumların bütününün” dikkate alınması gerektiğini açıkladı.
Gazeteye konuşan hukukçular, böyle bir kararın devlete ait mülklerin satışına ilişkin her türlü işlemin on yıllar sonra bile sorgulanmasına olanak tanıdığını belirtti.
Melling, Voytişkin i Partneryory avukatlık bürosu uyuşmazlık çözümü ortağı Pavel Laryonov, “Devlet, mülkün olması gerektiği gibi kullanılmadığını aniden fark ederse, sınırsız bir süre boyunca mülkü alternatif olmaksızın geri alma imkânını fiilen koruyor,” diye açıkladı.
Laryonov, Anayasa Mahkemesi kararından, zaman aşımı süresinin artık savcılığın dava açtığı andan itibaren işlemeye başladığının anlaşıldığını ekledi.
Laryonov, “Bu durum, herhangi bir devlet kurumunun ‘varlık peşinde koşması’ için önünü tamamen açmakla kalmıyor, aynı zamanda bu kurumun anlamını da tamamen yok ediyor,” diye vurguladı.
Bartolius avukatlık bürosu kıdemli ortağı Yuliy Tay da bu görüşe katıldı. Tay ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının kurumun önceki hukuki pozisyonuyla çeliştiğini de belirtti.
Rusya’nın Ukrayna’yı askeri müdahalesinin ardından Başsavcılık, geçmiş yıllara ait işlemler, özellikle 1990’lı yıllarda yapılanlar için varlıkların devlet lehine geri alınması talebiyle toplu davalar açmaya başladı. Sadece 2024 yılında yetkililer, değeri 2,4 trilyon ruble olan işletmeleri devletleştirdi.
Profesör Katasonov: Rusya’da ‘büyük devletleştirme’ zamanı geldi
Rusya
Rusya’dan Putin’in Kiev’e ön koşulsuz müzakere teklifine dair yorumlar

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 11 Mayıs gecesi Kiev’e ön koşulsuz doğrudan müzakerelerin yeniden başlatılmasını teklif etti.
Putin, heyetlerin 2022 yılında askeri müdahalenin başlamasından kısa bir süre sonra bir araya geldiği İstanbul’da 15 Mayıs’ta toplantı düzenlenmesi çağrısında bulundu. Bu gelişme, Ukrayna ve Batılı müttefiklerinin Rusya ile 12 Mayıs’ta yürürlüğe girecek ve 30 gün sürecek ateşkes yapma teklifinin ardından geldi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’nın Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu açıklarken, ABD, Avrupa Birliği ve Kiev müzakerelerin ancak ateşkesin ardından başlaması gerektiğinde ısrar ediyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Ukrayna ile müzakerelerin amacının çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmak ve Rusya’nın çıkarlarını güvence altına almak olduğunu belirtti.
Kremlin sözcüsü, Kiev’in “geçmişte Ukrayna’yı müzakere sürecinden çekilmeye zorlayan” Batılı idarecilere bağımlı olduğunu da sözlerine ekledi. Peskov daha sonra yaptığı açıklamada, Putin’in Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmek için mümkün olan her şeyi yaptığını, ancak Moskova’nın çözüm için diplomatik fırsatların yokluğunda özel askeri operasyonu sürdürmek zorunda kalacağını ifade etti.
Peskov, “çözüm sürecinin Rusya ve Ukrayna’nın geleceği için hayati önem taşıyan küçük ayrıntılarla dolu olduğunu” vurguladı.
‘Ukrayna’ya kalabalık bir barış gücü göndermek zor olacak’
Vedomosti gazetesine demeç veren Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO) Bölgesel Sorunlar ve Çatışma Bölgeleri Kürsüsü Başkanı Pavel Timofeyev, Ukrayna Devlet Başkanı’nın 30 Eylül 2022 tarihli Rusya ile doğrudan müzakereleri yasaklayan yasal düzenlemesi devam ederken, bu müzakerelerin nasıl mümkün olacağının belirsiz olduğunu söyledi.
Timofeyev, Moskova ve Kiev arasında Kırım, dört yeni bölge, Ukrayna’nın NATO üyeliği olasılığı ve Ukrayna’daki Rus dilinin statüsü gibi temel konularda anlaşmazlıkların sürdüğünü belirtti.
Timofeyev, AB ülkelerinin, liderlerinin ve Birleşik Krallık Başbakanı’nın Kiev ziyaretleri sırasındaki söylemlerine ve 30 günlük ateşkes önerisine bakılırsa, Ukrayna’nın savaş alanındaki konumunu savunabileceğine hâlâ inandıklarını, bu nedenle askeri desteğin devam ettiğini kaydetti.
Uzman, “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Putin’in önerisine verdiği yanıtta temelde yeni bir şey olmamasına rağmen, Ukrayna’ya kalabalık bir Avrupa barış gücü göndermenin zor olacağını kabul etmesinin ilginç olduğunu” ifade etti.
Putin, Kiev’e 15 Mayıs’ta İstanbul’da doğrudan görüşme teklif etti
‘Ne ABD ne de Avrupa Birliği ülkeleri Ukrayna’nın arkasında durmayacak’
Vneşpol Telegram kanalının yazarı Aleksey Naumov ise “İkili format Rusya için avantajlı, çünkü bu durumda müzakere sürecinin kendisi boyunca ne ABD ne de Avrupa Birliği ülkeleri Ukrayna’nın arkasında durmayacak,” dedi.
Uzman, Rus girişiminin başarısının büyük ölçüde Putin’in açıklamasına başlangıçta oldukça olumlu tepki veren ABD Başkanı Donald Trump’a bağlı olduğunu açıkladı. Naumov’a göre AB ülkeleri engel olabilir.
Naumov, “Eğer Zelenskiy etrafında birleşirler ve müzakerelerden önce ateşkes konusunda ısrar etmeye devam ederlerse, bu durumu karmaşıklaştırabilir,” diye özetledi.
ABD ve Kanada Enstitüsü baş araştırmacısı Vladimir Vasilyev, ABD’nin karmaşık tepkisinin Trump yönetiminin arabuluculuk rolünü gözden geçirme arzusundan kaynaklandığını söyledi.
Uzman, Trump ve çevresinin Ukrayna ihtilafının sona ermesine yönelik müzakereleri “Amerikan kamuoyuna Trump diplomasisinin bir başarısı olarak satmanın” yollarını aradığını vurguladı.
Ayrıca Vasilyev, aynı zamanda Moskova ve Kiev arasında olası diyaloğun başlamasını geciktirmek istemediklerini de belirtti.
Bunun yanı sıra Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Rusya’nın Ukrayna’ya 15 Mayıs’ta ateşkesi değil, çatışmanın temel nedenlerini görüşmek üzere müzakerelere başlamayı teklif ettiğini açıkladı.
Zaharova, “Önce temel nedenler hakkında müzakereler, sonra ateşkes hakkında konuşabiliriz,” ifadesini kullandı.
Zaharova, Ukrayna tarafının tepkisine bakılırsa, Bankova’nın (Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi) “Rusya Devlet Başkanı’nın açıklamasının metnini iyi incelemediğini” de sözlerine ekledi.
Birleşik Rusya Partisi Genel Konsey Sekreteri Vladimir Yakuşev de Putin’in girişiminin mesajının basit olduğunu belirterek, Rusya’nın “geçici bir barış” aramadığını ve sürecin diğer katılımcılarından da beklediği gibi sağlam garantiler üzerinde çalışmaya hazır olduğunu dile getirdi.
Moskova’nın sözde değil, pratikte kalıcı bir barışa ulaşmak için çalışmaya hazır olduğunu açıkça gösterdiğine işaret eden Yakuşev, “Devlet başkanımızın Ukrayna ile İstanbul formatında —herhangi ek bir koşul olmaksızın— doğrudan müzakereleri yeniden başlatma önerisi, Ukrayna krizinin temel nedenlerinin kapsamlı bir şekilde ortadan kaldırılmasına yönelik rotayı devam ettiriyor. Ve dünya çoğunluğu Rus liderinin önerisini takdirle karşıladı,” değerlendirmesini yaptı.
Rusya
Putin, Kiev’e 15 Mayıs’ta İstanbul’da doğrudan görüşme teklif etti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kiev yönetimine 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da ön koşulsuz doğrudan görüşmeler yapmayı teklif etti. Putin, amacın “çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmak” ve “kalıcı barış” sağlamak olduğunu belirtirken, Batılı liderler teklife temkinli yaklaştı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün akşam geç saatlerde yaptığı açıklamada, Kiev ile 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da “doğrudan görüşmelere” hazır olduğunu belirtti.
Putin, Zafer’in 80. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen uluslararası etkinlikleri özetlediği gece konuşmasında, Ukrayna ile doğrudan diyaloğun yeniden başlatılmasının amacının “çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmak” ve “uzun vadeli, kalıcı bir barış tesis etmek” olduğunu söyledi.
Putin, “Kiev yönetimiyle doğrudan görüşmeleri bu perşembe, 15 Mayıs’ta İstanbul’da gecikmeksizin yeniden başlatmayı teklif ediyoruz,” dedi.
Görüşmelerin “ön koşulsuz” olarak başlatılmasını teklif ettiğini vurgulayan Putin’in açıklamasının tam metni şöyle:
“Hepinizi selamlamak istiyorum saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler, değerli meslektaşlarım! Hepinizi bir kez daha Büyük Zafer bayramı münasebetiyle kutlamak istiyorum. Bu günlerde Moskova’da, muzaffer nesle saygılarını sunmak üzere yıl dönümü kutlamalarında bizimle birlikte olan dostlarımıza, yabancı ortaklarımıza teşekkür etmek istiyorum. Nazizm’e karşı kazanılan ortak zafere katkıda bulunan herkesi saygıyla anıyoruz. Bunlar arasında Hitler Karşıtı Koalisyondaki müttefiklerimiz, Çinli savaşçılar, Avrupa’daki anti-faşist direnişin katılımcıları, Afrika’da, Asya-Pasifik bölgesindeki halk kurtuluş hareketlerinin savaşçıları ve Latin Amerika ülkelerinden gönüllüler bulunmaktadır. Dostlarımız ve bizimle aynı fikirde olanlarla bizi birleştiren şey, ortak hafıza, tarihe saygı ve özgürlük için savaşan gerçek kahramanların yiğitliğine duyulan saygıdır. Ve elbette, geleceğe yönelik sorumluluğumuz, daha adil ve güvenli dünya inşa etme sorumluluğumuzdur.
Tüm dünya toplumunun, Avrasya’nın ve dünyanın diğer bölgelerinin istikrarlı, sürdürülebilir kalkınmasının doğrudan bağlı olduğu konular, Moskova’da gerçekleşen ikili ve çok taraflı toplantıların merkezinde yer aldı. Bu toplantılar elbette özel, resmi, bayram havasında geçti ancak aynı zamanda son derece yoğun ve içerikliydi; siyasi, iktisadi ve insani gündem konularıyla doluydu. Sonuçları özetlerken —ki bunu şimdi yapmak istiyorum— 7-10 Mayıs tarihleri arasındaki dört gün boyunca üç yabancı devlet liderinin —Çin Halk Cumhuriyeti, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti ve Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti— resmi ziyaret etkinliklerinin gerçekleştiğini söyleyebilirim. Ayrıca, BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu), Asya, Afrika, Orta Doğu, Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinin liderleriyle 20 ikili görüşme yapıldı. Toplamda, kutlamalara BDT, Asya, Afrika, Orta Doğu, Avrupa ve Latin Amerika’dan 27 devlet başkanı ile yaklaşık 10 uluslararası kuruluş yöneticisi katıldı. Altı ülke daha üst düzeyde temsil edildi. Yabancı ülke heyetlerinin ve uluslararası kuruluşların bu denli geniş katılımını, ortak Büyük Zaferimizin kalıcı fikirleri ve değerleri etrafında gerçek konsolidasyonun ilham verici kanıtı olarak görüyoruz.
Kızıl Meydan’daki geçit törenine ulusal silahlı kuvvetlerinin birliklerini gönderen 13 ülkenin liderlerine minnettarız. Onların bizim tören birliklerimizle omuz omuza yürüyüşü, ortak bayramımıza özel enerji, İkinci Dünya Savaşı yıllarında çelikleşmiş savaş kardeşliği ruhu kattı. Kore Halk Ordusu komutanlarına bizzat teşekkür etmekten, Kursk Oblastı’nın sınır bölgelerinin Kiev rejimi oluşumlarından kurtarılması sırasında askerlerimizle birlikte profesyonelce —bunu vurgulamak istiyorum— ve özveriyle görev yapan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti özel kuvvetler birliklerinin asker ve komutanlarına en sıcak selamlarımı iletmekten mutluluk duydum. Vurgulamak isterim ki, cesaret ve kahramanlık gösterdiler, bir kez daha söylemek istiyorum, son derece profesyonelce hareket ettiler, iyi eğitim ve hazırlık sergilediler.
Ve elbette, tüm devlet liderleri için tribünlerde Zafer yıl dönümünün baş kahramanları olan Rusya, İsrail, Ermenistan ve Moğolistan’dan İkinci Dünya Savaşı gazilerini selamlamak özel onurdu.
Tehditlere, şantajlara ve Moskova’ya hava sahasının kapatılmasına varan engellemelere rağmen, bazı Avrupa ülkelerinin —Sırbistan, Slovakya, Bosna-Hersek— liderlerinin de geldiğini belirtmek isterim. Tekrar ediyorum, ne denli büyük baskıyla karşılaştıklarını anlıyoruz ve bu nedenle onların siyasi cesaretini, sağlam ahlaki duruşunu, bayramı bizimle paylaşma ve hem kendi vatanları için hem de tüm dünyanın, abartısız söylüyorum tüm insanlığın kahverengi vebadan (Nazizm’den) kurtuluşu için savaşan Büyük Vatanseverlik Savaşı, İkinci Dünya Savaşı kahramanlarının anısına saygı duruşunda bulunma kararını içtenlikle takdir ediyoruz.
Milyonlarca Avrupalının, egemen politika yürüten ülke liderlerinin bunu hatırlaması bizim için önemlidir. Ve bu, er ya da geç, tarihin derslerine ve kendi halklarının görüşlerine dayanarak, Avrupa ülkeleriyle yapıcı ilişkilerin yeniden kurulması yönünde ilerlemeye başlayacağımıza dair bize iyimserlik ve umut veriyor. Buna, bugün hâlâ Rusya karşıtı söylemlerden ve bize yönelik açıkça saldırgan eylemlerden vazgeçmeyen, hâlâ —bunu tam da bu günlerde görüyoruz— bizimle esasen kaba üslupla ve ültimatomlarla konuşmaya çalışanlar da dahildir.
Çin Halk Cumhuriyeti ile kapsamlı ortaklığımız ve stratejik işbirliğimiz, 21. yüzyılda çağdaş eşit haklara dayalı ilişkilerin gerçek örneği olabilir. ÇHC Devlet Başkanı Şi Cinping, Büyük Zafer’in 80. yıl dönümüne adanmış törenlerin baş konuğuydu. Son derece verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Devlet başkanları düzeyinde iki ortak bildiri kabul edildi. Enerji, ticaret, finans, bilim, kültür ve daha birçok alanı kapsayan çok sayıda hükümetler arası ve kurumlararası anlaşma imzalandı. Daha önce de söylediğim gibi, eylül ayında militarist Japonya’ya karşı kazanılan zaferin 80. yıl dönümü törenleri için Çin’e resmi iade-i ziyarette bulunmam kararlaştırıldı. İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa ve Asya’da sona ermesinin 80. yıl dönümüyle ilgili ana, esasen başlıca anma etkinliklerinin, halkları en ağır sınavlardan geçmiş ve ortak zafer uğruna en yüksek bedeli ödemiş devletlerin başkentleri olan Moskova ve Pekin’de yapılması son derece sembolik ve doğaldır.
Değerli meslektaşlarım, sanırım Moskova’da yapılan görüşmeler ve toplantılar sırasında Ukrayna’daki çatışmanın çözümüne ilişkin konunun da ele alındığı herkes için açıktır. Tüm misafirlerimize, dostlarımıza bu çatışmaya gösterdikleri ilgi ve çatışmanın sona ermesi için gösterdikleri çabalar için minnettarız.
Bu bağlamda bu konuya ayrıca değinmeyi gerekli görüyorum. Bu hususta şunu söylemek isterim ki, bilindiği üzere Rusya daha önce defalarca ateşkes girişimlerinde bulunmuştur. Ancak bu girişimler Ukrayna tarafınca defalarca sabote edilmiştir. Örneğin, Kiev rejimi, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile aramızdaki anlaşmaya uygun olarak ilan edilen, enerji tesislerine yönelik saldırılara ilişkin 18 Mart-17 Nisan tarihleri arasındaki 30 günlük —bunu vurgulamak istiyorum— 30 günlük moratoryumu yaklaşık 130 kez açıkça ihlal etmiştir.
Rusya’nın başlattığı Paskalya ateşkesine de uyulmadı, ateşkes rejimi Ukrayna birlikleri tarafından yaklaşık 5 bin kez ihlal edildi. Yine de, Zafer Günü kutlamalarında —ki biz bunu da bizim için kutsal bayram olarak görüyoruz, düşünebiliyor musunuz, 27 milyon kaybımız var— işte bu bizim için kutsal olan bayramda üçüncü kez ateşkes ilan ettik. Bu sırada, Batı’daki, bana göre samimiyetle çözüm yolları arayan meslektaşlarımıza, Zafer Günü’nde ateşkesin durdurulması konusundaki tutumumuzu ilettik ve gelecekte bu ateşkesin süresini uzatma olasılığını dışlamadığımızı, fakat elbette bu birkaç gün içinde ne olacağının analizinden sonra, Kiev rejiminin teklifimize nasıl tepki vereceğinin sonuçlarına göre hareket edeceğimizi belirttik.
Peki ne görüyoruz, bu sonuçlar nelerdir? Kiev makamları —aslında siz de tüm bunları çok iyi görüyorsunuz— ateşkes teklifimize hiçbir şekilde yanıt vermedi. Dahası, teklifimizi duyurduktan sonra —ki bu, hatırlayacağınız üzere, bu yılın 5 Mayıs’ında gerçekleşti— Kiev makamları 6 Mayıs’ı 7 Mayıs’a bağlayan gece büyük çaplı saldırılar düzenledi. Saldırıda 524 insansız hava aracı ve Batı yapımı çok sayıda füze yer aldı. Aynı anda Karadeniz’de 45 insansız deniz aracı da kullanıldı. Ve ilan ettiğimiz ateşkesin olduğu bu üç günde, yani 8, 9 ve 10 Mayıs’ta, sizin de kitle iletişim araçlarından gördüğünüz, aslında sizin haberlerinizden de anlaşılan şeyler yaşandı. Bu süre zarfında Kursk oblastında ve Belgorod oblastı ile kesişim noktasında Rusya Federasyonu devlet sınırına beş hedefli saldırı girişimi yapıldı. Tam da ilan ettiğimiz ateşkes günlerinde.
Ayrıca, diğer yönlerde 36 saldırı daha düzenlendi. Kursk ve Belgorod oblastlarında Rusya Federasyonu topraklarına sızma girişimleri de dahil olmak üzere tüm bu saldırılar püskürtüldü. Dahası, askeri uzmanlarımız bu saldırıların hiçbir askeri önem taşımadığını, tamamen siyasi nedenlerle yapıldığını ve düşmanın çok büyük kayıplar verdiğini düşünmektedir.
Daha önce de söylediğim gibi, Kiev makamları sadece ateşkes teklifimizi reddetmekle kalmadı, aynı zamanda hepimizin gördüğü gibi Moskova’daki törenler için toplanan devlet liderlerini de korkutmaya çalıştı. Biliyorsunuz değerli meslektaşlarım, burada Moskova’da meslektaşlarımla görüşürken aklıma şöyle düşünce geldi, sizinle paylaşayım. Nazi Almanyası’na karşı kazanılan zaferin kutlamaları için Moskova’ya gelenlerden kimi korkutmaya çalıştılar? Kimi korkutmaya çalıştılar? Çünkü bize gelenler, makamları ya da mevkileri gereği lider olanlar değil. Onlar karakterleriyle, inançlarıyla ve inançlarını savunmaya hazır olmalarıyla liderdirler. Peki onları kim korkutmaya çalıştı? Eski SS askerlerine hazırolda durup selam veren, onları alkışlayan ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler ile işbirliği yapanları milli kahraman mertebesine yükseltenler mi? Bana öyle geliyor ki bu, açıkça yetersiz araçlarla yapılan girişimdir ve bunu yapmaya çalışanlar, kendilerinin hedeflediği etkiye ulaşamazlar.
Bir kez daha tekrar ediyorum, defalarca ateşkes adımları teklif ettik, Ukrayna tarafıyla diyalogdan asla vazgeçmedik. Bir kez daha hatırlatmak isterim ki, 2022’de müzakereleri kesen biz değildik. Bunu Ukrayna tarafı yaptı.
Bu bağlamda, her şeye rağmen, Kiev makamlarına 2022 sonunda kendilerinin kestiği müzakereleri; doğrudan müzakereleri, üstelik —özellikle vurguluyorum— hiçbir ön koşul olmaksızın yeniden başlatmalarını yeniden başlatmalarını teklif ediyoruz. Derhal, önümüzdeki perşembe, 15 Mayıs’ta, daha önce yapıldığı ve kesildiği yer olan İstanbul’da başlamayı öneriyoruz.
Bilindiği üzere, Türk meslektaşlarımız bu tür müzakerelerin düzenlenmesi için defalarca hizmetlerini teklif ettiler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bunların düzenlenmesi için çok şey yaptı. Hatırlatmak isterim ki, bu müzakereler sonucunda ortak belge taslağı hazırlanmış ve Kiev müzakere heyeti başkanı tarafından paraflanmıştı, ancak Batı’nın ısrarıyla bu taslak çöpe atıldı.
Yarın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile görüşmemiz planlanıyor. Kendisinden Türkiye’de müzakerelerin yapılması için böyle imkân sağlamasını rica etmek istiyorum ve Ukrayna’da barışın bulunmasına katkıda bulunma arzusunu teyit edeceğini umuyorum.
Ukrayna ile ciddi müzakerelere hazırız. Bu müzakerelerin anlamı, çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmak, tarihi perspektifle uzun vadeli, kalıcı barış tesis etmektir. Bu müzakereler sırasında yeni ateşkesler, yeni ateşkes üzerinde anlaşmaya varılabileceğini, üstelik sadece Rusya tarafından değil, Ukrayna tarafından da uyulacak gerçek ateşkes olabileceğini dışlamıyoruz. Bu, tekrarlıyorum, Ukrayna ordusunun yeniden silahlandırılması, takviye edilmesi ve hummalı siper kazma ve yeni mevziler oluşturma faaliyetlerinin ardından silahlı çatışmanın devamına önsöz değil, uzun vadeli sürdürülebilir barışa doğru ilk adım olurdu. Böyle bir barış kime lazım?
Teklifimiz, tabiri caizse, masadadır. Karar şimdi Ukrayna makamlarına ve görünüşe göre kendi halklarının çıkarlarından ziyade kişisel siyasi hırslarıyla hareket ederek Ukraynalı milliyetçilerin eliyle Rusya ile savaşı sürdürmek isteyen hamilerine aittir. Tekrarlıyorum, Rusya hiçbir ön koşul olmaksızın müzakerelere hazırdır. Şu anda çatışmalar, savaş devam ediyor. Biz ise bizim tarafımızdan kesilmeyen müzakereleri yeniden başlatmayı öneriyoruz. Bunda kötü olan ne var? Gerçekten barış isteyenler bunu desteklemeden edemez.
Bu vesileyle, Ukrayna krizinin barışçıl çözümüne yönelik yabancı ortaklarımızın üstlendiği arabuluculuk hizmetleri ve çabaları için bir kez daha şükranlarımı sunmak isterim. Bunlar arasında Çin, Brezilya, Afrika ülkeleri, Orta Doğu ve son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni yönetimi bulunmaktadır.
Son olarak, Nazizm’e karşı kazanılan zaferin 80. yıl dönümüne adanmış bayram kutlamalarını bizimle paylaşan herkese bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Eminim ki, bu günlerde Moskova’da bizi birleştiren dayanışma ve uyum ruhu, gelecekte de ilerleme, güvenlik ve barış adına verimli işbirliği ve ortaklıklar kurmamıza yardımcı olacaktır. Ve bu vesileyle, yıl dönümü etkinliklerini, saatler süren mevcut müzakerelerin ve çalışma toplantılarının programını aktaran basın mensuplarının, dünyadan haber ajanslarının, televizyon kanallarının, basının temsilcilerinin büyük rolünü de belirtmek isterim. Dünyanın farklı ülkelerindeki insanların Moskova’daki bu bayram günlerinin eşsiz atmosferini hissetmeleri için çok şey yaptılar. Ve tabii ki, bu toplantı için size teşekkür ediyorum, zira oldukça geç saatte gerçekleşiyor ve elbette herkes yorgun. Dikkatiniz için çok teşekkür ederim.”
Moskova daha önce, Ukrayna’ya Batı askeri yardımının tamamen durdurulması da dâhil olmak üzere belirli koşullar altında ateşkes anlaşmasını değerlendirebileceğini belirtmişti.
Trump: Harika bir gün
Putin’in doğrudan görüşme teklifine Batı’dan ilk tepkiler geldi. ABD Başkanı Donald Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social’dan yaptığı açıklamada, Vladimir Putin’in doğrudan görüşme girişimini memnuniyetle karşılayarak, “Bu, Rusya ve Ukrayna için muhtemelen harika bir gün,” ifadelerini kullandı ve “büyük bir haftanın” başlayacağını duyurdu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Putin’in teklifini “ilk adım, ancak yeterli değil” olarak nitelendirdi. Macron, Rusya’nın “çıkış yolu aradığını ancak hâlâ zaman kazanmak istediğini” düşündüğünü belirtti.
Cumartesi günü Fransa, İngiltere, Almanya ve Polonya liderleri, pazartesi gününden itibaren geçerli olacak ateşkes tekliflerinin, aynı gün telefonla bilgilendirdikleri Trump tarafından desteklendiğini açıkladılar.
Ukrayna ile “dayanışma” göstergesi olarak dört Avrupalı lider, tekliflerinin reddedilmesi durumunda Rusya Devlet Başkanı Putin üzerindeki yaptırım baskısını artırma tehdidinde bulundu. Dört liderin Kiev ziyareti, Ukrayna’ya yaptıkları ilk ortak gezi ve Friedrich Merz’in yeni Almanya Şansölyesi olarak ilk resmi ziyareti oldu.
Geçtiğimiz ay, Moskova’daki Zafer Günü geçit töreni öncesinde Putin, 8 Mayıs gece yarısından 11 Mayıs gece yarısına kadar tek taraflı geçici ateşkes ilan etmişti.
Moskova’nın üç günlük tek taraflı ateşkesine rağmen çatışmaların durmadığı bildirildi. Kiev ile Moskova karşılıklı suçlamalarda bulundu. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrey Sibiga, X sosyal medya ağında yaptığı açıklamada ateşkesi “saçmalık” olarak nitelendirerek, Rusya’nın Ukraynalı sivillere yönelik saldırılarına ve Ukrayna’daki cephe hattına yönelik hücumlarına devam ettiğini savundu.
Ancak Putin, gece konuşmasında, Zafer Günü “ateşkesi” öncesindeki günlerde Ukrayna’yı Rusya’ya yönelik saldırıları tırmandırmakla ve Kursk ile Belgorod oblastlarına yönelik beş sınır ötesi saldırı girişimi de dâhil olmak üzere üç günlük ateşkesi defalarca ihlal etmekle suçladı. Putin, bu saldırıların “hiçbir askeri önemi olmadığını” belirtti.
-
Görüş1 hafta önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Rusya5 gün önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Dünya Basını2 hafta önce
Bender Abbas patlaması: Sabotaj mı kaza mı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
The Ekonomist: Afrika’dan Göç Dünyayı Değiştirecek
-
Görüş5 gün önce
Kim kazandı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD’nin eski Asya çarı Kurt Campbell: Çin’le hesapsız bir çatışmaya girmekten kaçınılmalı
-
Ortadoğu2 hafta önce
Netanyahu: Beşar Esad yardımımızla düştü