Bizi Takip Edin

Amerika

Seçim arefesinde Epoch Times’a kara para operasyonu

Yayınlanma

Epoch Times haber kuruluşunun mali işler müdürü, büyük çaplı bir kara para aklama planına karıştığı iddiasıyla tutuklandı.

New York’taki fedaral savcılar, 61 yaşındaki Weidong Guan’ın, kendisi ve The Epoch Times için en az 67 milyon dolar tutarında yasadışı parayı aklama suçuna yeltendiğini iddia ediyor.

İddianameye göre, Guan suç gelirlerinden on milyonlarca dolar değerinde kripto para ticareti yapan “İnternetten Para Kazan” adlı kuruluşun ekibine liderlik ediyordu.

Guan henüz bir savunma yapmadı. Hüküm giyerse, 30 yıldan fazla hapis yatabileceği söyleniyor.

Epoch Times son zamanlarda haberlerde sıkça yer aldı. Haziran ayında, haber kuruluşunun CFO’su Weidong Guan, şirket hesapları üzerinden 67 milyon dolar aklamakla suçlandı. Geçen hafta New York Times’ın , Epoch Times’ın arkasındaki kuruluş olan Falun Gong tarikatı liderlerinden Shen Yun’un ifşasını yayınlamasının ardından New York Times ile bir çekişme başlamıştı.

1992’de Li Hongzhi tarafından kurulan Falun Gong Tarikatı, Çin hükümeti ve Çin Komünist Partisi’ni (ÇKP) hedef alan okyanus ötesi bir propaganda ve paralel yapılanma hareketi olarak biliniyor.  Müritleri ve aktivistler, Çin’deki Falun Gong üyelerinin haksız yere hapsedildiğini, işkence gördüğünü ve zorla organlarının toplandığını iddia ediyor. Ancak yaydıkları pek çok haber Çin medyası tarafından belgelerle yalanlandı. Bu kampanya doğrultusunda sürgündeki Falun Gong takipçileri 2000 yılında Epoch Times adlı küçük, düşük bütçeli bir gazete yayınlamaya başlamıştı.

2016 ABD başkanlık seçimleri sırasında Epoch Times, açıkça Çin karşıtı söylemi nedeniyle Donald Trump’a destek vermişti. Kuruluş, platformda reklam vermesi yasaklanmadan önce Trump yanlısı Facebook reklamlarına milyonlarca dolar harcadı. Eski bir tarikat üyesine göre, Epoch Times editör ekibi Donald Trump’ı ÇKP’nin sonunu getirebilecek anti-komünist bir lider olarak görmenin neredeyse “mesihvari” bir izlenim ile hareket ettiğini belirtiyor.

Trump’ın kasım ayında yeniden seçilmesi durumunda Çin politikasının nasıl olacağı konusundaki belirsizliğe rağmen Epoch Times, Trump’a ve onun aşırı sağcı söylemlerine destek verdiğini gösteren materyalleri yayınlamaya devam ediyor.

Bir zamanlar Trump’ın COVID-19’u “ÇKP virüsü” olarak tanımlamasını viral haline getiren Epoch Times, üç yıl boyunca COVID-19 aşısı hakkında yanlış bilgi yayınlamaya devam etmişti. Kuruluş kasım 2023 tarihli bir yazısında Pfizer’ın COVID-19 aşısının kansere neden olan bir DNA dizisi içerdiğini iddia ederek paniğe yol açmıştı. Aşıyla ilgili sahte haberler endişe verici olsa da uzmanlar bunun da ötesinde, Epoch Times gibi yayın kuruluşlarının seçmen dolandırıcılığı iddialarını sürdürmede ve 2024 seçimlerinin sonucunun meşruiyetini ortadan kaldırmada oynayabileceği rolü tartışıyor. Yaklaşan ABD başkanlık seçimlerin bu tarz dezenformasyon süreçlerinin devreye sokulabileceği söyleniyor.

Amerika

Trump’ın ticaret savaşları bu ay içinde mecburen bitebilir

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret savaşları, onlarca ticaret ortağının taviz vermesi gerekmeden bile bu ay mecburen sona erebilir.

Karar, ticaret ve gümrük hukuku ile ilgili davaları karara bağlayan, New York merkezli ve pek bilinmeyen federal mahkeme ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi’ne (CIT) ait.

Mahkeme, Trump’ın geçen ay 1977 tarihli Uluslararası Acil Ekonomik Yetkiler Yasası’nı kullanarak kapsamlı yeni gümrük vergileri getirmesini ve ardından yaklaşık 60 ticaret ortağına uygulanan en yüksek vergileri 90 gün süreyle askıya almasını sorgulayan bir davada sözlü savunmaları dinleyecek.

Mahkeme, davacıların acil ihtiyati tedbir talebini kabul ederse, Trump yönetiminin şu anda onlarca ülkeyle tamamlamak için aceleyle yürüttüğü ticaret müzakereleri altüst olabilir.

POLITICO’da yer alan habere göre gümrük vergilerine karşı çıkanlar, Trump’ın Anayasa’yı ihlal ettiğini ve Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin ay sonuna kadar ön ihtiyati tedbir talebini kabul edeceğini umuyorlar.

New York merkezli şarap ve alkollü içecek şirketi VOS Selections ve Trump’ın gümrük vergilerini dava eden diğer küçük işletmeleri temsil eden muhafazakâr anayasa hakları grubu Liberty Justice Center’ın üst düzey danışmanı Jeffrey Schwab, davanın potansiyel olarak Yüce Mahkeme’ye kadar uzayabileceği için, gümrük vergilerinin kaldırılmaması halinde birçok işletmenin ayakta kalamayacağını söyledi.

Bir ihtiyati tedbir kararı, Trump’ın onlarca ülkeyle yeni ticaret anlaşmaları müzakere etmek için ülkeye özgü “karşılıklı” gümrük vergileri tehdidini kullanma çabalarını da tehlikeye atacak.

Trump, birçok ayrıntı henüz netleşmemiş olsa da, bu anlaşmalardan ilkini perşembe günü Birleşik Krallık ile açıkladı. Beyaz Saray ayrıca Çin ile gümrük vergilerini azaltmak için bir anlaşma müzakere etti ve uzun süredir devam eden ticaret anlaşmazlıklarını çözmek için ikili bir mekanizma kurdu.

Trump, Çin’e uygulanan önceki gümrük vergileri ve Kanada ve Meksika’ya uygulanan ve büyük ölçüde askıya alınan yüzde 25’lik gümrük vergilerini haklı çıkarmak için, göçmenler ve sınırları geçen fentanil nedeniyle ulusal acil durum ilan etmişti. Fakat VOS davası, Trump’ın 2 Nisan’da açıkladığı karşılıklı gümrük vergilerine itiraz ediyor.

İthalatın korunmasını destekleyen üreticileri temsil eden bir grup olan Coalition for a Prosperous America (Refah İçinde Bir Amerika Koalisyonu), Trump’ın ticaret gündemini uygulamak için olağanüstü hal yasasını kullanma kararını “küresel ticaret sisteminin cesur ve uzun zamandır beklenen bir resetlenmesi” olarak nitelendirerek övdü.

Fakat eski Cumhuriyetçi Senatör John Danforth gibi isimler, Trump’ın kurucuların Kongre’ye verdiği vergi ve ticaret yetkilerini gasp etmek için “zayıf bir bahane” kullandığını iddia ediyor.

Danforth bir röportajda, “Bu, ülkemizin kuruluşundan bu yana karşı karşıya kaldığı en büyük sorun. Bu, iktidarın tek elde toplanması ve James Madison’ın iktidarı hükümetin çeşitli kademelerine yayma fikriyle ilgili,” dedi.

Danforth, eski Cumhuriyetçi senatörler George Allen ve Chuck Hagel ile eski Adalet Bakanı Michael Mukasey’in de aralarında bulunduğu bir grup, Trump’ın kararını eleştiren ve CIT’den davalar sürerken yönetimin gümrük vergilerini tahsil etmesini engelleyecek bir ön tedbir kararı almasını talep eden bir mütalaa sundu.

Mütalaada, “Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, vergi koyma yetkisi –vergi toplama yetkisi gibi– münhasıran Kongre’ye aittir. Bu bir formalite değildir. Bu ülke, ‘Temsil olmadan vergilendirme olmaz’ sloganıyla doğmuştur, bu da vergi koyma, gelir toplama ve halkın ekonomik yükümlülüklerini belirleme yetkisinin halkın seçtiği temsilcilere ait olması gerektiği anlamına gelir,” deniyor.

Danforth, dava özetimizdeki argümanın meselenin tam özüne indiğini savundu. Eski senatör, “Bu, gümrük vergilerinin uygunluğu veya bazı yasal konularla ilgisi yok. Anayasal bir mesele. ‘Başkan, [Kongre’den] vergi koyma yetkisini elinden alabilir mi?’ sorusu, ama ben buna dış ticareti kontrol etme yetkisini de eklemek isterim,” dedi.

Salı günü CIT’de VOS davasının baş avukatı olan Schwab, mahkemenin ikna edici bulacağını düşündükleri bir dizi argüman sunduklarını söyledi.

Schwab, “[Temel olarak] IEEPA’nın başkana gümrük vergileri koyma veya gümrük vergileri uygulama yetkisi verdiğini düşünmüyoruz,” dedi.

Davacılar ayrıca, ABD’nin 50 yıldır ticaret açığı verdiği için “büyük ve kalıcı yıllık mal ticaret açığı”nın gümrük vergileri uygulamayı haklı kılan bir ulusal acil durum oluşturduğu yönündeki Trump’ın iddiasına da itiraz ediyor. Schwab, bu durumun, üyelerinin gerekli görmesi halinde Kongre’ye harekete geçmek için yeterli zaman verdiğini söyledi.

Davacılar ayrıca, daha teknik birkaç hukuki argüman da öne sürüyor. Bunlardan biri, “önemli sorular doktrini” olarak bilinen ve yürütme organının “ekonomik ve siyasi önemi” tanımlanmamış bir eşiği aştığı durumlarda Kongre’den açık bir yetki devri gerektiren doktrin. Davacılar, Trump’ın gümrük vergilerinin açıkça bu eşiği aştığını iddia ediyor.

Bununla biraz ilgili bir başka argüman ise, Kongre’nin yürütme organına herhangi bir kısıtlama getirmeden yetki devri yapamayacağını belirten “yetki devri doktrini.”

Schwab, “Burada, Trump yönetiminin esasen söylediği şey, herhangi bir denetim olmaksızın gümrük vergisi uygulama yetkisine sahip oldukları ve bunu istedikleri zaman, istedikleri oranda yapabilecekleri. Mahkeme [IEEPA’yı] bu şekilde yorumlarsa, bunun anayasaya aykırı olduğuna karar vereceğini düşünüyoruz,” dedi.

Okumaya Devam Et

Amerika

Apple’dan Google açıklaması: Parçalanma ihtimali artıyor

Yayınlanma

Apple’ın Hizmetlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Eddy Cue, geçen hafta Google’ın antitröst davasında tanıklık yaptı ve Google parçalanma ihtimali ile karşı karşıya.

Davanın sonuçları hakkında iki yorumda bulunan Cue, Google’ın hisselerinin %7,5 düşmesine, yani yaklaşık 150 milyar dolarlık bir kayba yol açtı.

Cue, Apple’ın iPhone’daki arama deneyimini yenilemeyi düşündüğünü söyledi. Şu anda Google, arama motoru olarak varsayılan konumda olmak için Apple’a yılda 20 milyar dolardan fazla ödeme yapıyor. Bu, arama şirketinin tekelinin anahtarı ve antitröst davasının merkezinde yer alıyor.

Esasen bu, Google ve Apple arasında bir “arama geliri” paylaşımı. Dava ilk açıldığında, 2020 yılında Apple, bu gelir kaynağını kaybetmekten korkarak kendi arama motorunu oluşturmayı ve bunun yerine geçecek yollar aramayı düşünmüştü.

Şimdi bu stratejiye benzer bir şeyin olası olduğu görülüyor. Cue, Apple’ın Safari tarayıcısını yapay zeka (AI) destekli arama motorlarını içerecek şekilde yenileyebileceğini söylüyor.

Bu, şirketin Safari’deki kazançlı varsayılan konumunu Google’a satma oyununun yakında sona ereceğini bildiğini kibarca ifade etmenin bir yolu olarak görülüyor.

Cua ayrıca, Google arama hacminin geçen ay iPhone’da ilk kez düştüğünü, bunun muhtemelen insanların sıradan arama yerine üretken yapay zeka araçlarını kullanmaya başlamasından kaynaklandığını söyledi.

Bu değişiklik de antitröst davasının bir sonucu gibi görünüyor. Apple, OpenAI’ı Apple Intelligence özellik setine entegre etti ve Google’ı seçmedi ki bunun muhtemel nedenlerinden biri antitröst riskiydi.

AI arama startup’ı Perplexity de Google’ın dağıtımını engellediğini iddia ederek antitröst davasında tanıklık etti ve hemen ardından Motorola ile dağıtım için bir anlaşma imzaladı.

Diğer bir deyişle, Google’ın arama motoru tekeli çatlamaya başlıyor olabilir. Bu durum, şirket üzerinde önemli bir baskı yaratacak ve şirketin en önemli gelir kaynağı olan reklamcılık işini rekabet ile karşı karşıya bırakacak.

Google’ın bulut hizmetleri ve ofis yazılımları gibi rekabet eden alanları da var fakat arama motoru tekeli “altın yumurtlayan tavuk” gibi görülüyordu.

Dahası, ABD Adalet Bakanlığı’na bağlı Antitröst Bölümü, Google’ın kaybettiği tamamen farklı bir antitröst davasında, şirketin reklam yazılımı bölümünün ayrılmasını talep etti.

CNBC’de yayınlanan bir programda Alphabet ve Apple’ın “tekel” sorunları masaya yatırılırken, bazı katılımcıların söyledikleri, Wall Street ve yatırımcı beklentilerinin de “parçalanmadan” yana olabileceğine işaret ediyor.

Alphabet, Amazon, Apple, Meta, Microsoft, Nvidia ve Tesla gibi yedi büyük şirketin (“Muhteşem Yedili”) hisse senetlerine yapılan yatırımlar düşünüldüğünde, bir katılımcı başta Apple ve Alphabet olmak üzere bu şirketlerin “kendilerini yeniden yaratması” gerektiğini savundu.

Başka bir yorumcu daha da ileri giderek, “Belki de en iyisi Alphabet’in bölünmesidir. Belki de bu, hissedarlar için en iyi sonuçtur,” dedi.

Şimdiden, Alphabet bünyesindeki YouTube, Google Search, Gmail, Cloud, Play ve Chrome gibi şirketlerin ayrı ayrı çok daha kârlı olabileceğine ilişkin iddialar ortaya atılmaya başlandı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!

Yayınlanma

Yazar

Meta CEO’su Mark Zuckerberg’in gelecekte yapay zeka (AI) dostlarla kurulacak sanal ilişkilere ve terapistlere dair söyledikleri gündemde.

Önce, Dwarkesh Patel’in podcast’inde söyledikleri dikkat çekti. Zuckerberg, AI arkadaşların, terapistlerin ve kız arkadaşların geleceği hakkında konuşuyordu.

Meta’nın kurucusuna göre, Amerikalılar ortalama olarak sadece üç arkadaşı olduğu halde “on beş arkadaş istiyordu.” Ardından, AI botlarıyla duygusal bağların şu anda toplumsal olarak hoş karşılanmadığını, fakat sonunda toplumun, hayatlarındaki yalnızlığı ve boşluğu doldurmak için AI’ı kullanan insanların “rasyonel” olduğunu anlamak için “kelimeler bulacağını” ileri sürüyordu.

Zuckerberg daha sonra da bu konuyua değinmeye devam etti. Meta CEO’sunun birkaç gün önce Ben Thompson’ın “Stratechery” podcast’inde yaptığı, pek dikkat çekmeyen açıklamaları, AI arkadaşlığının nasıl işleyebileceğine dair görüşünü daha ayrıntılı olarak açıklıyor.

Birçok kişi Zuckerberg’in sözlerinin, gerçek arkadaşlar yerine AI arkadaşlarınız olacağı anlamına geldiğini düşündü ve aslında üç aşağı beş yukarı o da bunu kastediyordu:

“İlginç bir sosyolojik bulgu var: ortalama bir Amerikalının üçten az arkadaşı var ve ortalama bir Amerikalı üçten fazla arkadaşa sahip olmak istiyor. Dolayısıyla, ideal olarak, insanların doğru insanlarla bağlantı kurmasını sağlamak gerekir ve bu da bizim insanlara yardımcı olmaya çalıştığımız bir şey. Fiziksel olarak bir arada olmadıklarında, uygulamalarımız aracılığıyla bağlantıda kalabilir, insanlarla iletişim halinde olabilir, yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Fakat ileride, farklı konularda farklı insanlarla etkileşimde bulunacağınız bir dinamik olacağını düşünüyorum.”

Fakat teknoloji milyarderinin satır aralarında söylediği daha önemli (ve karanlık) başka bir şey daha var: Meta’nın, arkadaşlarınız ve aileniz hakkında çok daha fazla şey bilmek üzerine kurulu bir AI stratejisi olduğu gerçeği.

Zurckerberg, Thompson’a verdiği mülakatta şunları söylüyordu:

“Sanırım en çok odaklandığım konulardan biri, AI’ın arkadaşlarınızla daha iyi arkadaşlık etmenize nasıl yardımcı olabileceği. Sevdiğim insanlar hakkında hatırlamadığım çok şey var, daha düşünceli olabilirim. ‘Son dakikaya kadar plan yapmam’ gibi sorunlar var, sonra da, ‘Kimler orada bilmiyorum ve insanları rahatsız etmek istemiyorum’ gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Sevdiğiniz insanların neler olup bittiğine dair iyi bir bağlam bilgisine sahip bir AI, bu konuda size yardımcı olabilir.

İyi bir kişiselleştirilmiş yapay zeka, sadece ilgi alanlarınız hakkında bazı temel bilgilere sahip olmakla kalmaz, iyi bir asistan veya iyi bir kişiselleştirme, sizin bir şeyleri nasıl düşündüğünüz hakkında bir zihin teorisine sahip olmakla ilgilidir. Yani, bu bizim tüm arkadaşlarımızla yaptığımız şeydir. Sadece ‘Tamam, bu benim arkadaşım Bob ve o şunu sever’ demek gibi değil, bu kişinin hayatında neler olup bittiğini, arkadaşlarınızın neler yaşadığını, zorluklarının neler olduğunu ve bu farklı şeyler arasındaki etkileşimin ne olduğunu derinlemesine anlıyorsunuz.”

Zuckerberg, röportajın bir başka yerinde de, Facebook’ta sağlanan etkileşimin Instragram gibi araçlarla nasıl değiştiğine işaret ediyor. “Eskiden, feed’de bağlantı kurduğunuz kişilerle etkileşim kuruyordunuz,” diye açıklıyor Meta CEO’su, “örneğin biri bir şey paylaşıyordu ve siz de yorum yazıyordunuz, etkileşiminiz bu şekilde oluyordu.”

Peki şimdi durum ne? Zuckerberg net bir şekilde izah ediyor:

“Bugün Facebook, Instagram, Threads ve sanırım artık Meta AI uygulaması [var] ve yaptığımız diğer birçok şeyi keşif motorları olarak görüyoruz. Etkileşimin çoğu feed’de gerçekleşmiyor. Uygulama, size ilginç şeyler göstermek için bir keşif motoru algoritması gibi çalışıyor ve ardından gerçek sosyal etkileşim, ilginç bir şey bulup bunu arkadaşlarınızla grup sohbetine veya bire bir sohbete eklemenizle gerçekleşiyor. Böylece, gerçek, derin ve nüanslı sosyal etkileşimin gerçekleştiği mesajlaşma ile, giderek sadece keşif motorlarına dönüşen feed uygulamaları arasında bir çark etkisi [flywheel] oluşuyor.”

Meta CEO’su, bunu bir “iş modeli” olarak kurguladıklarını gizlemiyor. Bu model, hem işçinin, hem de genel olarak toplumun bütününün “sermaye mantığına” tabi kılınmasının belki de zirvesini oluşturuyor:

“[Biz] AI’ı kullanarak, temel olarak belirli bir iş sonucuna ulaşmak isteyen herhangi bir işletmenin bize gelip, herhangi bir içerik üretmesine veya müşterileri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmasına gerek kalmadan hizmet almasını sağlamak istiyoruz. Sadece ‘İstediğim iş sonucu şudur, ödemek istediğim ücret şudur, sizi banka hesabıma bağlayacağım, elde ettiğiniz iş sonuçları kadar ödeme yapacağım’ diyebilsinler… Bence bu, reklamcılık kategorisinin yeniden tanımlanmasıdır. Bugün reklamcılığın GSYİH’nin yüzde kaçını oluşturduğunu düşünürseniz, bu oranın artacağını beklerim.”

Bu oldukça kritik bir ifade. Zuckerberg mealen şunu diyor: İşletmeler hiçbir içerik üretmek ve müşterileri hakkında hiçbir şey bilmek zorunda olmayacak. Meta, daha doğrusu Meta’nın yapay zeka botu, işletmeler ve müşteriler arasındaki bağlantıyı ve markalaşma ile ilgili çoğu kararı devralacak. Daha fazla veriye, daha geniş bir ölçeğe, daha fazla bağlantıya ve dünyanın en büyük kara kutusuna sahip olacak. Gelecekte, tüm şirketler için pazarlama ve reklam, ticareti tek bir kişi (veya bot) tarafından kontrol edilen otomatik bir altyapıya devretmek anlamına gelecek.

Bundan âlâ ‘toplumsal mühendislik’ mi var?

Bu “iş modeli”, burjuva uygarlığının alamet-i farikalarından “kamu-özel ayrımı”nı da ortadan kaldıracak bir geleceğe işaret ediyor. Zuckerberg, ta 2010 yılında, böyle bir “insanlık” öngördüğünü gizlemediğini söylüyordu:

“İş arkadaşlarınız veya meslektaşlarınız için farklı bir imaja sahip olduğunuz günler muhtemelen çok yakında sona erecek. Kendiniz için iki kimliğe sahip olmak, dürüstlük eksikliğinin bir örneğidir… İnsanları daha açık olabilecekleri bir noktaya getirmek büyük bir zorluktur. Ama bunu başaracağımızı düşünüyorum.”

Zuckerberg’in bu konuda epey bir adım attığını da hatırlatayım. Örneğin, 2007 yılında, Facebook’taki alışverişlerinizi otomatik olarak feed’inize ekleyen Beacon’ı piyasaya sürmüştü. Bu uygulama, kullanıcıların HIV durumlarını ve hangi nişan yüzüklerini satın aldıklarını teşhir ediyordu.

Üstelik yakın zamanda, Wall Street Journal bir haber yayınladı: Meta’nın sohbet robotları, çocuklarla fantezi seks hakkında konuşuyordu.

Meta, “sentetik kişiliklerin” metinler üzerinden şakalaşmaları, selfie paylaşmaları ve hatta kullanıcılarla canlı sesli sohbetler yapmaları dahil olmak üzere tam kapsamlı sosyal etkileşim sunmalarına izin veriyor.

Olan biten, Marx’ın sermayenin davranış biçimi ile ilgili analizlerinden birini bir kez daha doğruluyor. Marx Kapital’de, “formel” ve “reel” tabiyet [subsumption] biçimi arasında ayrım yapıyor. İlk başta sermaye, mevcut emek sürecini –yani teknikleri, pazarları, üretim araçlarını ve işçileri– kendi içine çekiyor. Marx buna “formel” tabiyet adını veriyor.

Bu süreçte, tüm emek süreci eskisi gibi devam ediyor, fakat üretim araçlarını ve dolayısıyla işçilerin geçim araçlarını tekelleştiren kapitalist, işçiyi ücretli emeğe boyun eğmeye zorluyor ve mevcut piyasaları kullanarak sermayeyi biriktirebiliyor.

Ne var ki kapitalizm, mevcut üretim güçlerinin sınırlı temelleri üzerinde gelişemiyor. Gerçek kapitalist emek sürecinin önkoşulları ancak sermayenin kendisi tarafından yaratılabiliyor. Böylece sermaye, toplumsal ilişkileri ve emek biçimlerini, sermayenin doğası ve gereklilikleriyle tamamen iç içe geçene kadar yavaş yavaş dönüştürüyor ve emek süreci gerçekten, reel olarak sermayeye tabi kılınıyor.

Dolayısıyla sermaye, birikebilmek için, mülk sahiplerinin mülksüz kalmamalarını garanti altına almak için, yalnızca ücretli emeği değil, tüm toplumu, kendisine tabi kılacak modeller ve emek süreçleri geliştirmek zorunda.

Arkadaşlarınızla ilişkileriniz, ailenizle neler yaşadığınız, hatta mental sağlınıza ilişkin bilgiler, bu nedenle sermayenin önüne serilmek zorunda:

“Şahsen, herkesin bir terapisti olması gerektiğine inanıyorum. Terapist, gün boyunca ya da gün boyunca olmasa da, endişelendikleri her konuda konuşabilecekleri birisi gibi. Terapisti olmayan insanlar için ise, herkesin bir yapay zeka asistanı olacağını düşünüyorum.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English