Rusya
Üç Çinli otomobil üreticisi Rusya’daki en büyük 10 yabancı şirket arasında

Forbes dergisinde yer alan habere göre, 2023 yılında üç Çinli otomobil üreticisi Rusya’daki en büyük 10 yabancı şirket arasına girmeyi başardı.
Listenin başında, geliri yıl içinde dört kat artarak 590 milyar rubleyi aşan Chery otomotiv grubu yer aldı.
Çinli şirket Rusya pazarında Chery, Exeed, Omoda, Jaecoo ve Jetour markaları altında 220 binden fazla araç sattı.
Great Wall Motor ve Geely Automobile üst sıralarda
Chery’nin yanı sıra diğer iki Çinli binek otomobil üreticisi Great Wall Motor (5. sırada) ve Geely Automobile (10. sırada) da listeye girdi.
Yıl sonunda Great Wall Motor’un Rusya’daki iştiraki ‘Haval Motor Rus’un geliri dört kat artarak 323 milyar rubleye ulaştı.
Geely Automobile’ın Rusya’daki iştiraki Geely-Motors’un geliri ise 3,2 kat artarak yaklaşık 200 milyar rubleye ulaştı.
Gelirlerine göre en büyük 50 yabancı şirket arasında on bir Çinli şirket yer alarak Çin’in yedi şirketle temsil edilen bir önceki lider ABD’yi geçmesini sağladı.
2023 yılında Forbes sıralamasındaki katılımcıların toplam geliri, büyük ölçüde Çinli otomobil üreticilerinin Rusya pazarındaki satışları nedeniyle yüzde 31 oranında artarak 6,7 trilyon rubleyi aştı.
Forbes‘a göre daha önce Rusya’daki en büyük yabancı şirketler arasında Auchan perakende ağı (2015’ten 2019’a kadar), Renault otomotiv grubu (2020), Philip Morris International tütün şirketi (2021) ve Alman otomobil üreticisi Volkswagen Group (2022) gibi firmalar yer alıyordu.
Ancak, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından, Forbes sıralamasında yer alanlar da dahil olmak üzere pek çok uluslararası şirket Rusya’daki operasyonlarını küçültmeyi ya da varlıklarını satarak veya yerel yönetime devrederek pazardan tamamen çıkmayı planladıklarını açıkladı.
Ödemelerdeki aksamalar
Çin şu anda Rusya’nın en büyük ticaret ortağı konumunda. Haziran ayında ABD Hazine Bakanlığı, Moskova ile yapılan finansal işlemler için ikincil yaptırımlar uygulama tehdidinde bulunarak Çin bankaları tarafından yapılan işlemlerin daha sıkı kontrol edilmesine neden oldu.
Buna karşılık Rusya, Çin’den gelen malların ödemesinde altın kullanmaya başladı. Reuters ajansına göre metal önce Hong Kong’a gönderiliyor, burada satılıyor ve nakit para daha sonra yerel banka hesaplarına yatırılıyor.
Bu arada, Çin devletine ait büyük bankalar Rusya ile olan işlemlerini büyük ölçüde kapatarak ödemelerde gecikmelere yol açıyor.
Rusya Merkez Bankası’na göre bu gecikmelerin boyutu on milyarlarca dolarla ölçülebilir. Örneğin, ödeme sorunlarının kayda değer ölçüde daha az olduğu bir önceki yılda, işletmeler ilk altı ayda 21,4 milyar dolar yabancı varlık biriktirmişti.
Bu yıl aynı dönemde yurt dışında kalan miktar yüzde 108 artarak 44,6 milyar dolara ulaştı. Merkez Bankası ilk altı aylık ihracat gelirlerinin toplam tutarını 239 milyar dolar olarak tahmin etti.
Rusya’da Çin araçlarının fiyatları yükseliyor
Ağustos ayı ortasında Rusya Otomobil Satıcıları Birliği (ROAD), ülkede Çin malı otomobil fiyatlarının eylül ayında yüzde 10 oranında artacağı uyarısında bulundu.
Bunun nedeni yaptırımlar nedeniyle Rusya’dan Çin’e para transferinde yaşanan sorunlar. Kuruluş, ödemelerin Çin’e ulaşmasının artık bir buçuk ila iki ay sürdüğünü ve hatta bazılarının iade edildiğini, bunun da teslimat maliyetini keskin bir şekilde artırdığını kaydetti.
Geçen yıl Rusya’da satılan tüm yeni otomobillerin yaklaşık yüzde 50’si Çin üretimiydi. AvtoVAZ ürünleri pazarın yaklaşık üçte birlik payıyla popülerlikte ikinci sırada yer alırken, kalan kısım diğer Rus markaları ve Rusya pazarını terk eden üreticilerin modelleri arasında paylaştırıldı.
Aralık ayında, satılan tüm araçlar arasında Çin otomobillerinin payı yüzde 60’ı aştı (119 bin 450 araç ile) ve en popüler on markadan sekizi Çinliydi.
Autostat verilerine göre aynı zamanda AvtoVAZ’ın payı yüzde 28,5’e geriledi. Genel olarak, 2023 yılında Çin, Rusya’ya yaklaşık 800 bin araç tedarik etti ki bu rakam 2022 yılına kıyasla beş kat daha fazla.
Rusya
NATO’dan Rusya analizi: Toprak kazanımları yazın da sürecek

NATO yetkilileri, Rus güçlerinin Ukrayna’nın kuzeydoğusundaki Sumı oblastında istikrarlı bir şekilde ilerlediğini ve bir tampon bölge oluşturmayı hedeflediğini bildirdi.
NATO yetkilileri, Rus birliklerinin Ukrayna’nın kuzeydoğusundaki Sumı oblastında istikrarlı bir şekilde ilerlediğini ve Zaporijya oblastında da baskıyı artırdığını belirtti.
Defense One haber sitesine göre, üst düzey bir ittifak yetkilisi, Rusya’nın bu hamleyle bir tampon güvenlik bölgesi oluşturmayı amaçladığını değerlendiriyor.
NATO’nun genel beklentisi, Rusya’nın yaz boyunca yavaş da olsa toprak kazanımlarını sürdüreceği yönünde.
Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinin ardından yapılan basın toplantısında ise ittifakın Rusya’ya karşı tutumunda dikkat çeken bir değişiklik yaşandığı iddia edildi.
Trump’ın tutumu zirve bildirisini etkiledi
The Telegraph gazetesinin bir taslak metne dayandırdığı haberine göre, NATO ülkeleri zirve sonuç bildirisindeki Rusya eleştirilerini ABD Başkanı Donald Trump nedeniyle yumuşattı.
Önceki yıllardaki bildirilerde Ukrayna’daki çatışmadan Rusya’nın sorumlu olduğu vurgulanır ve “Ukrayna’nın geleceği NATO’dadır” gibi ifadelere yer verilirdi. Ancak mevcut taslakta bu tür iddiaların yer almadığı belirtildi.
Bu durum, ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna’ya yönelik tutumuyla paralellik gösteriyor.
Zirve sonrası basın toplantısında Trump, Washington’ın müttefiklerinin Kiev’e göndereceği 5 milyar dolara ek olarak ABD’nin olası katkısıyla ilgili bir soruyu doğrudan yanıtlamaktan kaçındı.
Buna rağmen ittifak, sonuç bildirisinde Rusya’yı Avrupa-Atlantik güvenliği için “uzun vadeli bir tehdit” olarak tanımladı.
Rusya’nın askeri ve ekonomik kapasitesi
İttifakın değerlendirmelerine göre, Rusya’nın savunma sanayisindeki üretim kapasitesi yüksek seviyesini koruyor. Rusya’nın yılda yaklaşık 3 milyon top mermisi ve ayda 130 civarında tank ürettiği tahmin ediliyor.
NATO uzmanları, Rus ekonomisinin mevcut askeri müdahaleyi finanse etme gücünü en az 2027 yılına kadar sürdürebileceğini öngörüyor.
Zirvede diplomatik çözüm beklentileri ise düşük seviyede kaldı. Bir NATO temsilcisi, yakın zamanda barışçıl bir çözüme ulaşma ihtimali konusunda şüphelerini dile getirirken, ittifakın durumu yakından izlemeye devam edeceğini kaydetti.
Putin, Trump’a Ukrayna ile müzakerelere hazır olduğunu bildirdi
Rusya
Yevgeniy Primakov’un 10. ölüm yıldönümü

Rusya’nın eski başbakanlarından, Dış İstihbarat Servisi direktörlerinde ve dışişleri bakanlarından Yevgeniy Primakov, 26 Haziran 2015’te hayatını kaybetti. Ekonomi doktoru ve akademisyen olan Primakov, uzun kariyeri boyunca Rusya’nın kaderinde önemli roller üstlenirken, geride bıraktığı çarpıcı sözleriyle de siyasi bir miras oluşturdu.
Deneyimli siyasetçi, Rusya’nın dünyadaki yerinden uluslararası ilişkilere, kriz yönetiminden demokrasiye kadar pek çok konuda net ve etkili görüşler ortaya koydu.
Primakov, bir ülkenin büyüklüğünü askeri güç gösterileriyle değil, uluslararası sistemdeki gerekliliğiyle tanımlıyordu.
Argumentı i Faktı gazetesine 2005’te verdiği bir demeçte bu görüşünü, “Ciddi siyasetin masaya yumruk vurmak olduğuna katılmıyorum. Hruşçov, BM Genel Kurulu’nda masaya ayakkabısıyla vurduğunda ve füzelerle tehdit ettiğinde, bu bizim büyüklüğümüzün bir işareti değildi. Büyük devletin alameti, ülkenizin vazgeçilmez olması, herkesin sizinle iş yapmak istemesidir. Rusya tam da bu nedenle büyük bir devlettir, çünkü uluslararası arenadaki pek çok sorun onsuz çözülemez,” sözleriyle ifade etmişti.
‘Rusya’yı silmek siyasi miyopluktur’
Primakov, Batılı politikacıların Rusya’yı küçümseme eğilimine karşı sık sık uyarılarda bulundu. Mir bez Rossii? (Rusyasız Bir Dünya mı?) adlı kitabında, “Rusya’nın dünyadaki önemini herhangi bir ülkeyle çatışarak kanıtlamaya çalıştığı fikrinden uzak olduğuna inanıyorum. Batı’da bu tür bir vizyondan yola çıkan politikacılar yanılıyorlar,” ifadelerini kullandı.
Primakov, aynı eserde, “Bununla birlikte, Rusya’yı büyük güçler arasından silmeye hazır olmak, potansiyelini, dinamizmini ve gelişim beklentilerini hafife almak ancak siyasi miyoplukla açıklanabilir,” diye ekledi.
Deneyimli diplomat, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini Rusya için net bir tehdit olarak gördüğünü de belirtmişti.
Primakov, “Rusya Dışişleri Bakanı olarak görev yaparken Madeleine Albright, Strobe Talbott ve diğer Amerikalı meslektaşlarıma defalarca eski Sovyet cumhuriyetlerinin NATO’ya kabul edilmesinin bizim için ‘kırmızı çizginin’ aşılması anlamına geldiğini söyledim,” demişti.
‘ABD artık bir süper güç değil’
Primakov, ABD’nin dünyadaki konumuna ilişkin de farklı bir bakış açısı sunuyordu. 2008’de İzvestiya gazetesine verdiği mülakatta, “ABD, kendilerinin şu anda tek süper güç olduğunu düşünüyor. Bu doğru değil. ABD iktisadi, askeri ve siyasi etki açısından dünyanın en güçlü ülkesidir. Fakat bir süper güç değildir. Çünkü süper güç, Soğuk Savaş dönemine ait bir kategoridir. Yani niceliksel özellik korunmuş, ancak niteliksel özellik kaybolmuştur,” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Primakov, siyasi esnekliğin ve doğru stratejinin önemini vurgularken, popülist söylemlerden kaçınılması gerektiğini savunuyordu.
“Terörle mücadele” konusunda 2006’da yaptığı bir açıklamada, “Alıntıladığınız gibi ‘tuvalette işini bitirmek’, yalnızca terör eylemlerine doğrudan katılanlar için geçerlidir. Eğer orada herkesi ayrım gözetmeksizin ‘temizlemeye’ çalışırsanız, kanalizasyon sistemi çöker… Ortak bir dil bulabileceğiniz kişileri aramak gerekir. Uzlaşma arayışında onlara güvenmek lazım,” ifadelerini kullanmıştı.
Ulusal çıkarların korunması gerektiğini belirten Primakov, bunun ilişkilerin tamamen koparılması anlamına gelmediğini, “Uçağı geri çevirmek, ancak karşı tarafın bizim ulusal çıkarlarımıza aykırı kararlar alması durumunda kabul edilebilir. Ancak bu koşullarda bile kimse ilişkileri koparma yoluna gitmez,” sözleriyle açıklamıştı.
‘Güven yoksa siyaset de yoktur’
Uluslararası ilişkilerde güvenin temel bir unsur olduğunu belirten Primakov, 2009’da Sergey Brileev’e verdiği mülakatta, “Eğer güvenmezseniz, o zaman siyaset de olmaz. Çünkü uluslararası ilişkilerin gelişimindeki ana yollar, birbirine güvenen insanlar tarafından inşa edilir,” demişti. Ancak bu güvenin körü körüne olmaması gerektiğini de, “Aynı zamanda, Reagan’ın ‘Güven ama kontrol et’ sözleri de bana çok çekici geliyor,” diyerek eklemişti.
Orta Doğu’daki çatışmalara ilişkin ise tarafların hiçbirinin haklı görülemeyeceğini savunarak, “Sıcak noktalarda kimse saldırıların doğru mu yanlış mı olduğunu teraziye koyamaz. Karşılıklı saldırıların kendisi zaten yanlıştır. Bu durum, ne Hamas’ı, ne Hizbullah’ı ne de İsrail’i haklı çıkarmanın mümkün olmadığı Orta Doğu’daki silahlı çatışmalar için de geçerlidir,” yorumunu yapmıştı.
Modernizasyon, kriz ve motivasyon üzerine
Primakov, Rusya’nın iç meselelerine dair de önemli tespitlerde bulunmuştu. Modernizasyonun ancak demokrasi ile mümkün olabileceğini belirterek, “Modernizasyon, demokratikleşme olmadan gerçekleşemez. Demokratikleşme bir slogan değil, modernizasyon yürüten bir ülkenin nesnel ihtiyacıdır. Bilimsel ve teknolojik ilerlemeye doğru ilerlememiz neden bu kadar zor? Bütçeden az para ayırdığımız için değil. Çünkü Batı’da yeni geliştirmelere parayı esas olarak iş dünyası harcıyor. Bizde rekabet yok. Orada kâr hırsı onları bu yöne itiyor,” demişti.
Krizlerin bir arınma fırsatı olabileceğini de ifade eden Primakov, “Zorluklardan çıkarken, operasyonel görevleri çözerken yarını akılda tutmak gerekir. O zaman kriz sadece bir ateş değil, aynı zamanda bir arınma olur. Tıpkı hastalıktan sonra insanın yeniden doğması, taze güçlerle dolması gibi,” şeklinde konuşmuştu.
Çalışma hayatındaki motivasyonun sadece paraya indirgenmesini de eleştirerek, “Ne için çalışılacağını bilmek de bir o kadar gereklidir. Maalesef bu gerçekleşmiyor. Emeğin tamamen parasal motivasyona geçişi, fikri hayatımızdan söküp atmamalıdır,” uyarısında bulunmuştu.
Rusya
Rusya, BDT ülkelerini tarih kitaplarında Sovyet geçmişini çarpıtmakla suçladı

Rusya Eğitim Bakanı Sergey Kravtsov, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerini tarih ders kitaplarında Sovyet geçmişini kasıtlı olarak olumsuz ve Rusya karşıtı bir şekilde sunmakla suçladı. Rusya Bilimler Akademisi’nin bir araştırması da bu iddiayı desteklerken, Moskova’nın BDT ülkeleriyle ortak bir tarih anlayışı üzerinde çalıştığı belirtildi.
Rusya Eğitim Bakanı Sergey Kravtsov, Devlet Duması’nda yaptığı konuşmada, Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) üye bazı ülkelerin tarih ders kitaplarında Sovyet geçmişi hakkında gerçeğe aykırı bilgiler bulunduğunu belirtti.
İnterfaks ajansının aktardığına göre Kravtsov, “Tarihsel materyalin sunumunda belirli zorluklar ve sorunlar ile tarihçilik ve nesnellik ilkelerine uyumsuzluklar var. Bu, her şeyden önce ortak geçmişimizle ilgili,” ifadelerini kullandı.
Bakan, bu ülkelerde cumhuriyetlerin Sovyetler Birliği’nin bir parçası olduğu dönemin anlatımının “genel olarak Rusya’ya karşı olumsuz bir nitelik taşıdığını” vurguladı.
Kravtsov, şu anda Rusya ve BDT ülkelerinin “ortak tarihsel geçmişinin yorumlanmasına yönelik birleşik yaklaşımların koordine edilmesi için ilgili bakanlarla çalışmalar yürütüldüğünü” de sözlerine ekledi.
Bakan, “Birlikte tek bir eğitimsel, kültürel ve zihinsel alan ve bununla birlikte herkesin birbirini anladığı ve iyi komşuluğu hedeflediği Avrasya kıtasının geleceğini inşa ediyoruz,” dedi.
‘Rusya sömürgeci bir devlet olarak gösteriliyor’
Daha önce Rusya Bilimler Akademisi’ne bağlı Sosyal Bilimler Bilimsel Bilgi Enstitüsü’nden bilim insanları, eski SSCB ve Orta Doğu’daki 10 ülkenin tarih kitaplarını analiz etmişti. Araştırmada, Rusya’nın bu kitaplarda çoğunlukla kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden sömürgeci bir devlet ve saldırgan olarak temsil edildiği tespit edildi.
Bu tür değerlendirmelerin özellikle Kazakistan, Azerbaycan ve Özbekistan ders kitaplarında bulunduğu belirtildi.
Bu kitaplarda Sovyet yönetiminin kuruluşu “askeri işgal” olarak nitelendirilirken, Rusya’nın ilhak edilen topraklardaki halklara baskı uyguladığı ve kültürlerine zarar verdiği iddia ediliyor.
Bilimler Akademsi, Rusya’nın bu ülkelerin gelişimine yaptığı katkının ise göz ardı edildiğini veya küçümsendiğini vurgulayarak, gelecekte “yanlış ve çarpıtılmış olayların teşvik edilmesinin” “yabancı düşmanlığı ve Rus düşmanlığının gelişmesi için bir temel” oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Erivan’a ‘tarihi yeniden yazma’ suçlaması
Ağustos 2024’te Rusya Dışişleri Bakanlığı, Ermenistan’ın yeni tarih ders kitaplarını eleştirerek Erivan’ı, cumhuriyetin “kuruluşunda Rus İmparatorluğu’nun ve daha sonra SSCB ile Rusya’nın özel rolünü” sorgulama noktasına getirmekle suçladı.
Bakanlık, özellikle 1826-1828 Rus-İran Savaşı’na ilişkin bölümde Türkmençay Antlaşması’nın Doğu Ermenistan’ın ilhakı olarak adlandırılmasına dikkat çekerek, bunun ülkelerin “ortak tarihini yeniden yazmaya yönelik utanmaz bir girişim” olduğunu kaydetti.
Putin: Ders kitaplarında bariz bir Rus düşmanlığı vardı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 22 Haziran’da yaptığı açıklamada, SSCB’nin dağılmasından sonra “karşılıklı bağın ve tarihsel sürecin ile eğitim programlarının tek bir mantığının kaybolduğunu” belirtti.
Putin, “Bana bazı ders kitaplarını getirdiklerinde, içinde doğru bilgiler dışında her şeyin olduğunu şaşkınlıkla gördüm. Bu ders kitaplarında, eğitim materyallerinde neler görmedik ki! Hem açık bir Rus düşmanlığı hem de bu tarihsel gerçeklerin çarpıtılması vardı,” dedi.
Ukrayna ile savaşın başlamasının ardından Rusya’daki okullarda 10 ve 11. sınıflar için yeni bir tarih ders kitabı uygulamaya konuldu.
Bu kitapta, Putin’in SSCB’nin dağılmasının 20. yüzyılın “en büyük jeopolitik felaketi” olduğuna dair bir sözüne yer veriliyor, 1990’lı yıllar olumsuz bir şekilde anlatılıyor ve Kırım ile diğer Ukrayna bölgelerinin ilhakı “tarihi toprakların geri dönüşü” olarak adlandırılıyor.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını3 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir