Asya
Vietnam, altyapı ve teknoloji için 20 milyar dolarlık kredi paketi planlıyor

Vietnam, ekonomik büyümeyi canlandırmak amacıyla altyapı ve teknoloji projelerini finanse etmek için 21 bankanın katılımıyla 500 trilyon dong (yaklaşık 20 milyar dolar) tutarında bir kredi paketi planlıyor. Bu finansman hamlesi, ülke için tarihsel olarak alışılmadık bir adım olarak değerlendiriliyor.
Güneydoğu Asya ülkesi, en büyük ihracat pazarı olan ABD’nin başlattığı ticaret savaşının olası zararlarına rağmen, 2024’te %7,1’den bu yıl %8 civarında ekonomik büyüme hedefliyor. Bu, iki yılın en yüksek rakamı.
Ülkenin en büyük dört ticari bankası olan Vietcombank, VietinBank, BIDV ve Agribank, altyapı ve teknoloji projelerinin genişletilmesi için her biri 60 trilyon dong değerinde kredi sağlamayı taahhüt etti. Diğer 12 banka her biri 20 trilyon dong, beş banka ise her biri 4 trilyon dong taahhüt etti.
Vietnam Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dao Minh Tu, kredilerin faiz oranının ortalama piyasa faiz oranından (nisan ortası itibarıyla yaklaşık %6) en az %1 daha düşük olacağını ve tercihli faiz oranının en az 2 yıl süreyle geçerli olacağını söyledi.
Tu salı günü yaptığı açıklamada, “Mayıs ayında, Merkez Bankası ve ticari bankalar hazırlıklarını hızlandırmaya devam edecek ve hükümetin talimatına göre kredi paketini kısa sürede uygulamaya koyacak” dedi.
Ancak, kredi paketinin uygulanabilirliği hala şüpheli. Tu, bankaların tercihli kredilere uygun projeler için net kriterlere ihtiyaç duyduğunu, ancak bunun bilim ve teknoloji gibi yeni alanlarda zor olduğunu söyledi. Öte yandan, altyapı projeleri uzun vadeli kredilere ihtiyaç duyarken, Vietnam bankalarının sahip olduğu sermaye büyük ölçüde kısa vadeli olduğundan, likidite riski endişeleri artıyor.
Vietnam’ın büyüme modeli, büyük ölçüde ihracata ve imalata dayanmaktadır. Her ikisi de, kuzey komşusu Çin’in dışında bir bölgesel imalat merkezi haline gelen ülkeye gelen doğrudan yabancı yatırımlardan yararlanmaktadır.
Ancak nisan ayında ABD Başkanı Trump, Vietnam’dan gelen mallara %46’lık bir gümrük vergisi uygulayacağını duyurdu. Bu, dünyadaki en yüksek gümrük vergilerinden biri. Trump yönetimi, Vietnam’ın ABD’ye ihraç edilen Çin mallarının aktarma noktası olduğunu iddia etti.
ABD ile ticaret anlaşması müzakereleri sürerken, Vietnam hükümeti altyapı ve teknoloji yatırımları da dahil olmak üzere iç büyüme motorlarını desteklemeye çalışıyor.
Pazartesi günü Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh, hükümetin bu yıl daha fazla kamu yatırımı yapacağını söyledi. Ayrıca, yaklaşık 235 milyar dolarlık projenin yasal sorunlar nedeniyle askıya alındığını ve bu sorunların çözülmesi halinde büyümeye katkı sağlayacağını belirtti.
Son aylarda Vietnam, köprüler, demiryolları, havaalanları, otoyollar ve limanlar dahil olmak üzere bir dizi altyapı projesini onaylayarak, büyüme hedefine ulaşmak ve daha fazla yabancı yatırım çekmek için altyapıyı iyileştirmek suretiyle bir taşla iki kuş vurdu.
Vietnam’ın en büyük holdinglerinden biri olan Vingroup, altyapıyı bir sonraki ana faaliyet alanı olarak belirledi ve yüksek hızlı demiryolları ve muhtemelen limanlar inşa etmeyi hedefliyor.
Ülke, yapay zeka ve yarı iletkenlere odaklanarak, teknoloji ve bilimi sonraki büyümenin ana itici güçlerinden biri olarak belirledi. Hükümet, devlet bütçesinin en az %3’ünü bilim ve teknolojiye ayırmayı hedefliyor.
Asya
Güney Kore’nin yeni başkanı Lee, ekonomik krize karşı işe koyuldu

Güney Kore’nin yeni başkanı Lee Jae-myung, perşembe günü ilk kabine toplantısını, durgun ekonomik büyümeyi ele almak ve hane halklarına yardım etmek için acil bir paket hazırlamaya odaklanarak gerçekleştirdi ve seçim kampanyasının en önemli vaatlerinden birini yerine getirmek için hızlı adımlar attı.
Devlet Başkanı Lee, Yoon Suk Yeol’un anayasaya aykırı olarak kısa süreli sıkıyönetim ilan etmesinin ardından görevden azledilmesi sonucu erken seçimlerden zaferle çıkarak çarşamba günü göreve başladı. Askeri yönetim girişimi, Yoon’un görevden alınmasına yol açtı ve Asya’nın dördüncü büyük ekonomisinde şok dalgaları yarattı.
Basın mensuplarına yaptığı kısa açıklamada Lee, aralık ayında Yoon’un görevden alınmasının ardından göreve gelen geçici hükümetin bıraktığı kabineye, halkın zor günler geçirdiği için işe koyulmak için kaybedecek zaman olmadığını söyledi.
Lee, yönetimde sürekliliği sağlamak için kabineyi ve ofis kadrosunu oluşturmak üzere acele ediyor.
Yeni lider, çarşamba günü cumhurbaşkanlığı ofisine girdikten sonra, bilgisayarların, yazıcıların ve hatta kalemlerin bile kaldırıldığını ve oranın “mezarlık” gibi sessiz olduğunu, oraya atanan hükümet yetkililerinin görev yerlerine geri gönderildiğini söyleyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Lee, ekonomik toparlanmayı en önemli önceliklerinden biri haline getirdi ve büyümeyi desteklemek için en az 30 trilyon won (22 milyar dolar) tutarında mali harcamayı derhal başlatacağını taahhüt etti. Merkez bankası, mayıs ayında büyüme tahminini şubat ayındaki %1,5’ten bu yılın %0,8’ine düşürmüştü.
‘1997 Asya finansal krizinden daha zorlu bir dönem’
Lee, şu ana kadar sadece siyasi bir müttefiki ve deneyimli bir milletvekilini başbakan adayı olarak gösterdi. Başbakan olarak atanması parlamentonun onayını gerektiren Kim Min-seok çarşamba günü yaptığı açıklamada, ülkenin 1997 Asya finansal krizinden daha da zorlu bir ekonomik çalkantı ile karşı karşıya olduğunu ve bunun olumsuz dış faktörlerle daha da karmaşık hale geldiğini söyledi.
Kim, gazetecilere verdiği demeçte, “Bugün ekonomi düşüşe geçiyor ve durgunluk yaşıyor, bu yüzden durumun çok daha zor olduğunu düşünüyorum” dedi.
Önceki hükümet, otomobil, elektronik ve çelik gibi ülkenin ihracata bağımlı bazı önemli sektörlerini vuracak olan ABD’nin ağır gümrük vergilerini hafifletme konusunda çok az ilerleme kaydetmişti.
Analistler, Lee’nin, sıkıyönetim girişiminin ülkede bıraktığı derin izleri sarmaktan ABD’nin öngörülemeyen korumacı adımlarına karşı koymaya kadar, Güney Kore liderlerinin son on yılların en zorlu görevlerinden biriyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Lee, çarşamba günü ilk resmi etkinliği olarak ülkenin en üst düzey askeri yetkilisiyle görüştü.
Asya
Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları, Japonya’da Suzuki Swift üretimini durdurdu

Nikkei‘nin perşembe günü edindiği bilgiye göre, Japon Suzuki Motor, Çin’in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği kısıtlamalar nedeniyle parça sıkıntısı yaşandığı için Japonya’da kompakt Swift modelinin üretimini durdurdu.
Bu, Çin’in ihracat kontrollerinin bir Japon otomobil üreticisinin faaliyetlerini doğrudan etkilediği ilk vaka. Etkisi, Pekin’in vereceği tepkiye bağlı olarak diğer şirketlere de yayılabilir.
Elektrikli ve hibrit araçların motorları için hayati önem taşıyan nadir toprak metalleri, büyük ölçüde dünya üretiminin %70’ini karşılayan Çin’de üretiliyor.
Nisan ayında Çin hükümeti, ABD’nin Çin mallarına uyguladığı gümrük vergilerine misilleme olarak yedi tür nadir toprak metaline ihracat kısıtlamaları getirdi.
Suzuki, spor modeli hariç Swift modellerinin üretimini 26 Mayıs’tan 6 Haziran’a kadar askıya aldı. Şirket bunun nedenini açıklamadı. Çin’in ihracat lisanslarını geç vermesi nedeniyle parça tedariki gecikti.
Bazı Swift modellerinde yakıt tüketimini sınırlamak için basitleştirilmiş hibrit sistemler bulunuyor. Suzuki sadece hibrit sistemli modellerin üretimini durdurursa, üretim hattının verimliliği düşer. Bu nedenle şirket diğer modellerin üretimini de durdurmuş görünüyor.
Etkileri ABD ve Avrupa’da şimdiden hissedilmeye başladı. Mayıs sonunda, ABD’li otomobil üreticisi Ford Chicago’daki fabrikasında Explorer spor araçlarının üretimini geçici olarak durdurdu. Avrupa Otomotiv Tedarikçileri Birliği (CLEPA) de bazı otomotiv parça üreticilerinin fabrikalarını kapatmak zorunda kaldığını açıkladı.
Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu
Asya
Japonya’da doğum sayısı yeni bir düşüş rekoru kırarak %5,7 azaldı

Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çarşamba günü açıkladığı rakamlara göre, 2024 yılında ülkede ikamet eden Japon vatandaşlarının toplam doğum sayısı 686.061 olarak gerçekleşti ve bir önceki yıla göre %5,7 azaldı. Kayıtların tutulmaya başlandığı 1899 yılından bu yana yıllık doğum sayısının ilk kez 700.000’in altına düştüğü belirtildi.
Bu rakam, hükümetin tahminlerinden 14 yıl önce gerçekleşti ve keskin düşüş, Japonya’nın nüfus azalmasını daha da ağırlaştırarak ülke ekonomisi ve sosyal güvenlik sistemine ek baskı yaratıyor.
Toplam doğurganlık oranı, yani her kadının doğurganlık çağının sonuna kadar doğuracağı çocuk sayısı, bir önceki yılın 1,20’sinden 0,05 puan düşerek 1,15’e geriledi ve üst üste üçüncü yıl yeni bir rekor düşük seviyeye ulaştı. Bu oran, nüfusun korunması için gerekli olan 2,07’nin oldukça altında kaldı. Bu oran 2005’ten 2015’e kadar 1,26’dan 1,45’e yükselmişti, ancak 2016’dan bu yana düşüş eğiliminde.
Ulusal Nüfus ve Sosyal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nün Nisan 2023’te hazırladığı orta vadeli tahminlere göre, Japonya 2024 için 755.000 doğum ve 1,27 doğum oranı öngörmüştü. Yıllık doğum sayısının 2038’de 700.000’in altına düşeceği tahmin ediliyor.
2024 yılında evlilik sayısı bir önceki yıla göre %2,2 artarak 485.063’e yükseldi. Bu rakam, COVID-19 pandemisinin neden olduğu büyük düşüşün ardından iki yıl sonra ilk kez artış göstermiş olsa da, toparlanma zayıf kaldı. Toplam sayı, ikinci yıl üst üste 500.000’in altında kaldı ve savaş sonrası en düşük ikinci rakama ulaştı.
2024 yılında ölüm sayısı %1,9 artarak 1.605.298’e yükseldi. Doğumlar ile ölümlerin farkı olarak hesaplanan doğal azalma da 919.237 ile rekor seviyeye ulaştı. Bu rakam, bir önceki yıla göre yaklaşık 70.000 daha fazla olup, batı Japonya’daki Kagawa eyaletinin nüfusu olan yaklaşık 916.000 kişiye eşittir.
Hızlı nüfus azalması, Japonya’nın ekonomik geleceğine gölge düşürüyor. Çalışma çağındaki nüfus (15-64 yaş arası bireyler) azaldıkça işgücü sıkıntısı giderek daha ciddi hale geliyor. Son yıllarda daha fazla kadın ve yaşlı işgücüne katılmış olsa da, bu eğilim doğum oranındaki düşüşü telafi etmeye yetmeyecek.
Japonya’nın işgücü nüfusu 2023 yılında 69,25 milyondu. Tokyo merkezli Dai-ichi Life Research Institute’da ekonomist olan Takuya Hoshino’ya göre, işgücü sayısının 2035’ten itibaren azalmaya başlayarak 2050’de 62,87 milyona düşmesi bekleniyor. Hoshino, “İşgücü sıkıntısı daha da kötüleşecek ve sağlık hizmetleri, yaşlı bakımı ve lojistik gibi hizmetlerin sürdürülmesi son derece zor hale gelecek” dedi.
Nüfusun azalmasının, tüketici talebini zayıflatacağını ve şirketleri sermaye harcamalarını kısmaya zorlayacağını söyledi.
Ülkenin sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği sorgulanıyor. Sosyal yardımların mevcut düzeyde sürdürülmesi için, bugünkü ve gelecekteki çalışanların daha fazla katkı yapması gerekecek. Genç nesillerin yükünü hafifletmek için, ülke sosyal yardım ve hizmetleri kısmak zorunda kalabilir.
Henüz yeni doğan sayısında herhangi bir tersine dönüşün işareti yok. Bu yılın Ocak-Mart döneminde, yabancılar da dahil olmak üzere doğum sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,6 düştü.
1990’larda Japonya’da yıllık yaklaşık 1,2 milyon doğum gerçekleşiyordu ve bu bebekler şu anda çocuk doğurma çağındadır. 2000’lerin ortalarında doğum sayısı 1,1 milyonun altına düştü ve sonraki on yılda 1 milyonun altına indi. Japon hükümeti, bu eğilimi tersine çevirmek için 2030’lara kadar zaman olduğu uyarısında bulundu.
Doğum oranlarının düşmesi, diğer ülkelerin de karşı karşıya olduğu bir sorun. Güney Kore, toplam doğurganlık oranının 1’in altına düştüğü tek OECD üyesi (2024’te 0,75). Bu oran 2023’e göre hafif bir artış göstermiş olsa da, hala dünyadaki en düşük oranlardan biridir. Ard arda gelen hükümetler, durumu iyileştirmek için yeterince çaba göstermedikleri için sık sık eleştirilmektedir.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Diplomasi2 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Görüş2 hafta önce
Rusya ile müzakerelerde aklıselimin galip gelme ihtimali
-
Söyleşi2 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu
-
Avrupa6 gün önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 1