Bizi Takip Edin

Rusya

Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı

Yayınlanma

Ukrayna Güvenlik Servisi’nin (SBU), Rusya’daki dört stratejik bombardıman uçağı üssüne kamyonlardan fırlatıldığı iddia edilen insansız hava araçlarıyla saldırdığı bildirildi. ‘Örümcek Ağı’ adı verilen operasyonda nükleer kapasiteli Tu-22M3 ve Tu-95MS bombardıman uçakları ile A-50 erken uyarı uçaklarının hedef alındığı ve 40’tan fazla uçağın vurulduğu öne sürüldü. Rus yetkililer bazı bölgelerde İHA saldırılarını teyit ederken, Rus askeri blog yazarları olayı ‘stratejik bir darbe’ olarak nitelendirdi.

Ukrayna Güvenlik Servisi’nin (SBU), Rusya topraklarındaki dört stratejik bombardıman uçağı üssüne kamyonlardan fırlatıldığı iddia edilen insansız hava araçlarıyla (İHA) geniş çaplı bir saldırı düzenlediği bildirildi.

BBC‘nin SBU’daki kaynaklarına dayandırdığı habere göre, “Örümcek Ağı” adı verilen operasyonda Murmansk oblastındaki Olenya, Ryazan’daki Dyagilevo, İrkutsk’taki Belaya ve İvanovo’daki İvanovo hava üsleri hedef alındı.

Ukrayna kaynakları, saldırılarda nükleer kapasiteli bombardıman uçakları dahil 40’tan fazla Rus uçağının vurulduğunu ve 2 milyar doları aşan hasar meydana geldiğini öne sürdü.

Hedefteki üsler ve bölgesel teyitler

Murmansk Valisi Andrey Çibis, bölgeye yönelik bir İHA saldırısını teyit ederek hava savunma sistemlerinin çalıştığını, kolluk kuvvetleri ve acil durum servislerinin görev başında olduğunu belirtti.

Olenegorsk sakinleri patlama ve yangın sesleri duyduklarını aktarırken, kente giriş ve çıkışların yasaklandığı öğrenildi.

Kolluk kuvvetlerine yakınlığıyla bilinen Baza Telegram kanalı, havaalanına saldıran İHA’ların 1 Haziran sabahı Olenegorsk yakınlarında park halinde bulunan bir kamyondan havalandığını yazdı.

Kanal, kamyon şoförünün yükten haberi olmayabileceğini ve gözaltına alındığını iddia etti. Olenya hava üssünde nükleer silah taşıma kapasitesine sahip Tu-22M3 bombardıman uçakları bulunuyor.

Bunun yanı sıra İrkutsk Valisi İgor Kobzev, İHA’ların Usolskiy bölgesindeki Sredniy köyünde bir askeri birliğe saldırdığını bildirdi. Kobzev ayrıca Novomaltinsk’te “eski bir binaya bir şey bırakıldığını” ifade etti ve Sibirya’nın ilk kez İHA saldırısına maruz kaldığını söyledi.

Murmansk’ta olduğu gibi burada da İHA’ların bir kamyondan fırlatıldığı iddia edildi. FSB, Rosgvardiya ve Acil Durumlar Bakanlığı ekipleri olay yerine sevk edildi.

Usolskiy bölgesinde, envanterinde Tu-22M3 stratejik bombardıman uçakları bulunan 200. Muhafız Ağır Bombardıman Havacılık Brest Kızıl Sancak Alayı’nın konuşlu olduğu Belaya askeri hava üssü yer alıyor. Yerel halk da hedefin bu üs olduğunu belirtti.

Ryazan Valisi Pavel Malkov da bölgeye yönelik saldırıyı teyit etti. Malkov, düşürülen bir İHA’nın parçasının bir evin çatısına zarar verdiğini ancak kimsenin yaralanmadığını açıkladı.

Ostorojno Novosti‘nin haberine göre, saldırının hedefi Tu-95MS ve Tu-22M3 bombardıman uçaklarının bulunduğu Dyagilevo havaalanıydı.

İvanovo havaalanında ise Rus birliklerinin Ukrayna hava savunma sistemlerini tespit etmek için kullandığı A-50 uzun menzilli radar tespit ve kontrol uçaklarının vurulmuş olabileceği belirtildi. Yetkililer bu saldırıya ilişkin bir açıklama yapmadı.

Saldırıyı Ukrayna istihbaratı üstlendi

RBK-Ukrayna‘nın verilerine göre, bizzat SBU Başkanı Vasiliy Malyuk tarafından yönetilen operasyon sonucunda A-50, Tu-95 ve Tu-22M3 dahil olmak üzere 40’tan fazla uçak vuruldu.

Saldırıların toplam maliyetinin 2 milyar doları aştığı kaydedildi. Ukrayna kaynaklarından gelen patlama görüntülerinin yer aldığı bir videoda, Malyuk’a ait olduğu değerlendirilen bir sesin, “Belaya havaalanı, düşmanın stratejik havacılığı şimdi ne kadar güzel görünüyor,” dediği duyuluyor.

Rus Telegram kanallarındna tepkiler: ‘Kara gün’

Fighterbomber Telegram kanalı, İHA’ların çok kısa mesafeden kullanıldığını, bu nedenle uçakları saldırıdan kurtarmanın “Pantsir, S-300 ve benzeri sistemlerle karşı koymak gibi imkansız olduğunu” yazdı.

Yazar, “Bugün daha sonra Rus uzun menzilli havacılığının kara günü olarak anılacak. Ve gün henüz bitmedi,” ifadelerini kullandı.

Rıbar Telegram kanalı ise Tu-95 ve Tu-22 uçaklarının uzun süredir üretimde olmadığını, dolayısıyla kayıpların telafi edilemeyeceğini hatırlattı.

Kanalın yazarı, “Bu, abartısız bir şekilde, hem istihbarat kurumlarının çalışmalarındaki ciddi hesap hatalarından hem de tüm saldırılardan sonra bile korunak olmadan açık alanda bekletilen hava araçlarına yönelik ihmalkar tutumdan kaynaklanan, stratejik bileşene yönelik çok ciddi bir darbedir,” değerlendirmesinde bulundu.

Rusya

Lavrov, Rubio ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını açıkladı

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD’li mevkidaşı Marco Rubio ile Malezya’da 50 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Lavrov, Ukrayna konusunda Rusya’nın tutumunu yinelediğini belirtirken, Rubio’nun yeni planıyla ilgili soruları ABD Başkanı Trump’ın ‘Büyük sürprizleri bekleyin’ sözüyle yanıtladı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Malezya’nın başkentinde düzenlenen ASEAN zirvesi kapsamında ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile ikinci kez bir araya geldi.

50 dakika süren görüşmenin ardından ertesi gün basın toplantısı düzenleyen Lavrov, görüşmenin içeriğine ve küresel gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu.

TASS ajansının aktardığına göre Lavrov, Ukrayna konusunda Rusya’nın bilinen tutumunu yinelediğini belirtirken, Rubio’nun yeni Ukrayna planıyla ilgili soruları ise ABD Başkanı Donald Trump’ın bir sözüyle yanıtladı: “Size de hemen anlatacaktım. Büyük sürprizleri bekleyin.”

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, iki bakan görüşmede ihtilaflı durumlara ‘barışçıl çözümler bulunması’, Rusya-ABD iktisadi ve insani işbirliğinin yeniden tesisi ve iki ülke toplumları arasında engelsiz temasların sağlanması yönündeki karşılıklı niyeti teyit etti.

Lavrov, brifingde Ukrayna konusunu ele aldıklarını belirterek, “Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 3 Temmuz’da Başkan Donald Trump ile yaptığı görüşmede de dile getirdiği tutumu bir kez daha teyit ettik,” diye konuştu.

Lavrov ayrıca, Ukraynalı siyasetçilerin Rusları yok etme niyetlerini içeren beyanlarından oluşan bir özeti Rubio’ya ilettiğini de sözlerine ekledi.

Görüşmede, Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması’nın (DSNÖ) geleceği ve CNN‘in yayımladığı, Trump’ın Moskova veya Pekin’i bombalayabileceğine dair iddiaları içeren ses kaydının gündeme gelmediği bildirildi.

Lavrov-Rubio görüşmesinde ‘yeni yaklaşımlar’ masaya yatırıldı

‘Kore Yarımadası’nda ihtilaf potansiyeli ciddi’

Lavrov, brifing sırasında diğer küresel meselelere de değindi. Kore Yarımadası’ndaki ihtilaf potansiyelinin ciddi boyutlarda olduğunu vurgulayan Lavrov, ABD ve müttefiklerinin Kuzey Kore’ye yönelik provokasyonlarını sürdürdüğünü ifade etti.

Bakan, Moskova’nın, Pyongyang’ın meşru haklarını sağlamak ve ‘kötü sonuçlanabilecek provokasyonları önlemek’ için her türlü çabayı göstereceğini belirtti.

Batılı ülkelerin Tayvan meselesinde statükonun korunmasına yönelik açıklamalarını ‘ikiyüzlülük’ olarak nitelendiren Lavrov, “Bu durum, konuya az da olsa aşina olan herkes için aşikârdır,” diye konuştu.

Lavrov ayrıca, Rusya’nın İran ile İsrail arasındaki ateşkes rejiminin kesintisiz devam etmesi yönünde çağrıda bulunduğunu aktardı.

Birleşik Filistin emirlikleri kurma planları gibi fikirlerin, Birleşmiş Milletler kararları uyarınca bir Filistin devleti kurulması ihtimaline yönelik riskleri artırdığını söyledi.

‘Avrupa’nın militarizasyonunu dikkate alacağız’

Avrupa’daki mevcut liderlerin tarih derslerini unuttuğunu ve ‘Rusya’ya karşı savaş için yeniden ayağa kalkmaya çalıştığını’ savunan Lavrov, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’i hedef aldı.

Lavrov, Merz’in Ukrayna’da çözüm için diplomatik yöntemlerin tükendiğini söyleyerek Almanya’nın militarizasyonu yolunda nihai bir karar aldığını belirtti.

Dışişleri Bakanı, Moskova’nın, Avrupa’nın bu militarizasyon eğilimini tüm planlama alanlarında dikkate alacağını da vurguladı.

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya’da bölgesel yöneticiler üç yıldan fazla koltuğunda oturamıyor

Yayınlanma

Siyaset bilimci Aleksandr Kinev’in hazırladığı rapora göre, Rusya Federasyonu’na bağlı bölgelerdeki üst düzey yönetici rotasyonu, Ukrayna’daki askeri müdahalenin ilk yıllarındaki yavaşlamanın ardından yeniden hız kazandı. 2026’daki Devlet Duması seçimleri yaklaşırken artan görev değişikliklerinin, elitlerin ve kamuoyunun tepkisini ölçmek için ‘test niteliği’ taşıdığı belirtiliyor. Rapora göre, 2024’te kadro değişim oranı yüzde 32,29’a ulaşarak harekât öncesi seviyelere geri döndü.

Siyaset bilimci Aleksandr Kinev tarafından hazırlanan “Rusya’da Özel Askeri Harekâtın Üçüncü Yılında Bölgesel Nomenklatura” başlıklı rapora göre, Rusya Federasyonu’na bağlı bölgelerdeki yönetici elitlerin rotasyonu, Ukrayna’daki çatışmaların başlamasının ardından geçen ilk yıllara kıyasla yeniden hız kazandı.

Rapor, 2026’daki Devlet Duması seçimleri yaklaşırken yaşanan bu hareketliliğin, siyasi ve iktisadi elitlerin yanı sıra kamuoyunun tepkilerini ve bunun bölgelerdeki sosyo-politik duruma etkilerini ölçmek için bir test niteliği taşıdığını öne sürüyor.

Raporda, 2024 yılı itibarıyla kadro değişimlerinin yeniden harekât öncesi seviyelere döndüğü vurgulanıyor. 2022 ve 2023’te beşer valinin değiştiği Rusya’da, 2024’te bu sayı 13’e yükseldi.

Kinev’in takip ettiği üst düzey yetkililer arasındaki rotasyon oranı ise 2022’de yüzde 30,63 ve 2023’te yüzde 24,6 iken, 2024’te yüzde 32,29’a ulaştı.

Rapora göre bu durum, ülkedeki siyasi atmosferin artık “yeni bir normal” statüsüne girdiğini gösteriyor.

Savaş sonrası kadrolar dondurulmuştu

Çatışmaların başlangıcında önceliğin savaş ve yaptırımlarla mücadeleye verilmesi nedeniyle kadro değişiklikleri “asgari düzeyde ve zorunlu” tutulmuştu.

2015-2022 döneminde idari istikrar endeksi hiçbir zaman yüzde 31’in altına düşmemişti; bu, her yıl üst düzey bölgesel yöneticilerin en az yüzde 31’inin görevini kaybettiği anlamına geliyordu.

Özellikle 2018-2019 yıllarındaki toplu vali değişiklikleri sırasında bu oran yüzde 50,97 ile rekor kırmıştı.

Kinev’in analizine göre, yıllık yüzde 30-35’lik değişim oranı, Rusya’da üst düzey bir bölgesel yetkilinin görevinde nadiren üç yıldan fazla kalabildiği anlamına geliyor.

Raporda Vologda, Kursk ve Samara oblastları ile Çukotka Özerk Okrugu, kadro değişimlerinin en yoğun yaşandığı bölgeler arasında sayılıyor.

Uzman, her yıl 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihlerinde valiler, yardımcıları, bölgesel hükümet başkanları, maliye bakanları, idari personel şefleri, bölgesel meclis başkanları ve bölgesel merkezlerin başkanlarından oluşan üst düzey bölgesel nomenklaturanın listesini çıkarıyor. İdari elitlerin istikrar endeksi, dönem başında görevden alınanlar ve yeni atananların bölgedeki toplam yetkili sayısına oranlanmasıyla hesaplanıyor.

Savaşa katılanlara öncelik

Raporda, bölgesel yetkililerin, federal merkezin savaşa katılan veya ilhak edilen topraklarda çalışan kişileri teşvik etme yönündeki taleplerine uyum sağlamaya çalıştığı belirtiliyor.

Bu kişiler iki kategoriye ayrılıyor: Harekâta katılmış olan ve önceki deneyimleri sayesinde daha geniş kariyer olanaklarına sahip olan yetkililer ile harekâta katılan eski askerler veya siviller.

İkinci grup için şimdilik özel pozisyonlar oluşturulduğu, ancak gelecekte bu grubun beklentilerinin artabileceği öngörülüyor. Kinev, yaklaşan Devlet Duması seçimlerinde bölgelerin rolünün büyük olduğunu ve birçok yetkilinin yorgunluk ve tükenmişlik nedeniyle de görev değiştirdiğini ekliyor.

Uzmanlar farklı görüşte

Öte yandan Vedomosti gazetesine demeç veren Sivil Toplumu Geliştirme Vakfı Başkanı Konstantin Kostin, 2022’de yaşanan atama durgunluğunun ardından sistemin “yeni normale” adapte olduğunu ve kadro değişikliklerinin olağan seyrine döndüğünü belirtiyor.

Fakat Kostin, “Raporda, vali değişiklikleri sonrası yaşanan rotasyonların ayrı bir başlık altında incelenmesi gerekirdi, çünkü bölgesel ekipler en çok bu durumlarda yenileniyor,” diyerek bir eleştiri getiriyor.

Siyasi Teknolojiler Merkezi Başkan Yardımcısı Rostislav Turovskiy ise rotasyon dinamiklerinin köklü bir değişim veya sistemin “donduğu” sonucuna varacak kadar güçlü değişmediğini savunuyor.

Turovskiy, “Ayrıca, belirtilen eğilim özel askeri harekâtın hemen ardından başlamadı, bu nedenle nedenleri çeşitli olabilir. Her halükârda, kadro değişikliklerinin yoğunluğu ve yolsuzluk vakalarının sayısı şu anda çığ gibi büyüyor. Eğer rotasyonlarda bir yavaşlama yaşandıysa bile bu kısa sürdü ve artık geçmişte kaldı,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya, finansal piyasalarda yapay zekâ kullanımına yönelik etik kurallarını açıkladı

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası, finansal piyasalarda yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik tavsiye niteliğinde bir etik kurallar belgesi yayımladı. Beş temel ilkeye dayanan bu kurallar, teknolojiye olan güveni artırmayı, gelişimi teşvik etmeyi ve riskleri en aza indirmeyi amaçlıyor. Merkez Bankası, mevcut aşamada ‘yumuşak düzenlemenin’ yeterli olacağını belirterek bankalara deneyimlerini paylaşma çağrısında bulundu.

Rusya Merkez Bankası, finansal piyasalarda yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik tavsiye niteliğinde bir etik kurallar belgesi yayımladı.

Vedomosti gazetesinin haberine göre beş temel ilkeye dayanan bu kurallar, yeni teknolojiye duyulan güveni artırmayı, finans piyasasında yapay zekânın gelişimini teşvik etmeyi ve kullanımından kaynaklanan riskleri en aza indirmeyi hedefliyor.

Merkez Bankası Finansal Teknolojiler Dairesi Başkanı Stanislav Korop, yayımlanan açıklamada, yapay zekâ düzenlemelerindeki küresel eğilimleri incelediklerini ve piyasa katılımcılarıyla görüştüklerini belirtti.

Korop, bu görüşmeler sonucunda mevcut aşamada bu tür teknolojilerin uygulanması için “yumuşak bir düzenlemenin” uygun olacağı sonucuna vardıklarını ifade etti.

Merkez Bankası ayrıca, kuralların hedeflerine ulaşılması için bankalara deneyimlerini paylaşmalarını ve ortak belgeler hazırlamalarını tavsiye etti.

Beş temel ilke belirlendi

Yayımlanan belgede, yapay zekâ kullanımına dair beş temel ilke sıralanıyor: İnsan odaklılık, adalet, şeffaflık, güvenlik ve sorumlu risk yönetimi.

İnsan odaklılık: Merkez Bankası, bu ilke doğrultusunda bankaların müşterileri yapay zekâ ile etkileşime girdiklerinde bilgilendirmesi ve bu etkileşimden vazgeçme seçeneği sunması gerektiğini belirtiyor.

Ayrıca, yapay zekâ kullanılarak alınan kararların yeniden gözden geçirilmesi için bir mekanizma oluşturulması isteniyor. Bankaların, yapay zekânın kalitesini ve bu teknolojiyle hizmet alan müşterilerin memnuniyetini düzenli olarak kontrol etmesi öneriliyor.

Finansal erişilebilirliği artırmak amacıyla, yapay zekâ geliştirilirken müşterilerin yaş, eğitim ve engellilik gibi hassas durumlarının dikkate alınması tavsiye ediliyor.

Adalet: Bu ilke, bankaların müşteri verilerini meşru gerekçelerle kullanmasını ve veri toplama süreçlerinde ayrımcılık yapmamasını öngörüyor.

Merkez Bankası, yapay zekâ destekli karar alma süreçlerinde müşterinin milliyeti, dili, ırkı, siyasi görüşleri veya dini inançlarının dikkate alınmamasını tavsiye ediyor.

Şeffaflık: Bankaların, müşterilere yapay zekânın riskleri ve kullanım koşulları hakkında tam bilgi vermesi gerekiyor.

Özellikle büyük üretken modellerle oluşturulan bilgilerin, yapay zekâ kullanımının bariz olduğu veya sadece düzenleme amaçlı kullanıldığı ve müşteriye zarar riski taşımadığı durumlar haricinde, etiketlenmesi öneriliyor.

Güvenlik, güvenilirlik ve verimlilik

Güvenlik ilkesi kapsamında Merkez Bankası, kuruluşlara veri setlerinin ve yapay zekânın kalitesini kontrol etme, kişisel verilerin gizliliğini koruma, bilgi güvenliğini sağlama ve faaliyetlerin sürekliliğini temin etme gibi önlemler almalarını tavsiye ediyor.

Bankaların, denetimlerde referans alınmak üzere yapay zekâ için kalite göstergeleri belirlemesi de öneriler arasında yer alıyor.

Ayrıca, hassas verilerin anonimleştirilmesi ve yetkisiz yayılmasını önleyecek teknolojik ve organizasyonel tedbirlerin geliştirilmesi isteniyor.

Sorumlu risk yönetimi: Bu ilke, bankaların risk yönetimi kurallarını geliştirip onaylamasını, bu kurallara ve etik koduna uyumu denetleyecek sorumlu bir kişi atamasını gerektiriyor.

Merkez Bankası, kullanılan yapay zekâ modellerinin kaydının tutulmasını, risklerin tespit edilip değerlendirilmesini, bu risklere müdahale edilmesini ve risk olayları veri tabanlarının oluşturulmasını tavsiye ediyor.

Bu süreçlere ilişkin tüm bilgilerin belgelenmesi zorunlu tutuluyor.

Kurum, yapay zekâya risk atanırken kullanım alanı, hassas veri kullanımı, olası kayıp veya itibar zararı ve yapay zekâdan etkilenen müşteri sayısı gibi faktörlerin dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English