Bizi Takip Edin

Diplomasi

Cebelitarık sınır kontrolü AB’ye devredilecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık ve Cebelitarık, Brexit sonrası anlaşma kapsamında bölgenin sınır kontrolünün AB’ye devredilmesini kararlaştırdı.

The Telegraph’ın haberine göre Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, salı gecesi (10 Haziran) Cebelitarık’ta, Cebelitarık’ın Schengen serbest dolaşım bölgesine katılmasını öngören anlaşmanın son ayrıntılarını görüşmek üzere görüşmelerde bulundu.

Bu, Cebelitarık’a gelen Birleşik Krallık vatandaşlarının havaalanına indiğinde İspanyol veya AB sınır görevlilerine pasaportlarını göstermeleri gerektiği anlamına geliyor.

Bu sistem, Londra’daki St Pancras istasyonunda uygulanan sisteme benzer olacak. Eurostar yolcuları önce İngiliz Sınır Gücü görevlilerinden geçtikten sonra, Fransız sınır muhafızları İngiliz topraklarında pasaportları kontrol ederek yolcuların varış noktasına sorunsuz bir şekilde ulaşmalarını sağlıyor.

İngiliz memurlar, yolcuların kontrol olmadan istasyondan ayrılabilmeleri için Fransa ve Belçika’da görevlendirildi.

Bu düzenleme, İspanyol veya AB sınır muhafızlarına, Cebelitarık sınır muhafızlarından geçseler bile, Cebelitarık’a kimin gireceğine dair son sözü verme yetkisi verebilir.

Cebelitarık Başbakanı Fabian Picardo ile bir anlaşmaya varan Lammy, bugün (11 Haziran) Brüksel’e giderek AB’nin Brexit müzakerecisi Maros Sefcovic ve İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares ile anlaşmayı sonuçlandırmaya çalıştı.

Kaynaklar The Telegraph’a “şimdiye kadar en yakın noktaya geldiğimizi” söyledi. İspanya dışişleri bakanlığı kaynakları ise, “Her zaman olduğu gibi, amacımız mümkün olduğunca ilerlemek ve anlaşmayı bir an önce sonuçlandırmak,” dedi.

Beklenen anlaşma ile Cebelitarık, İspanya ile sınırlarını açık tutmak için Schengen bölgesine katılacak. Cebelitarık, 29 Avrupa ülkesini kapsayan pasaportsuz bölgeye ortak üye olacak ve Cebelitarık ile İspanya arasında serbest dolaşım sağlanacak.

Bu, yaklaşık 15.000 İspanyol işçinin her gün sınırı geçmeye devam etmesine ve Cebelitarık sakinlerinin Brexit öncesinde Avrupa vatandaşları olarak sahip oldukları seyahat özgürlüğünü yeniden kazanmasına olanak tanıyacak.

Fakat bu düzenleme, İngiliz topraklarına gelen İngiliz vatandaşlarının havaalanına vardıklarında İspanyol veya AB sınır muhafızlarına pasaportlarını göstermeleri gerekeceği anlamına geliyor.

Lammy, Sefcovic ve Albares arasındaki son müzakerelerde, hem Britanya hem de İspanya’daki Muhafazakâr muhalefet nedeniyle anlaşmanın yine bozulabileceğine dair bazı endişeler var.

Bir İngiliz yetkili, “Anlaşmayı onaylamak için Brüksel’’ gitmiyoruz. Önümüzde bir dizi zorlu müzakere var,” dedi.

Kaynaklar, üç tarafın geçen bahar eski dışişleri bakanı Lord Cameron’un da katıldığı ve anlaşmaya çok yaklaşılmasına rağmen sonuçsuz kalan toplantının tekrarlanmasını istemediğini belirterek anlaşmadan emin olduklarını belirtti.

İngiliz yetkililer, anlaşma tamamlanmadan önce medyada tanıtımını yapmayı umuyordu, fakat “şansını zorlamamak” için bu planlarından vazgeçti.

Öte yandan Muhafazakâr Parti milletvekili ve eski içişleri bakanı Suella Braverman, “Adı dışında her şeyiyle bir teslimiyet ve devredilme daha. Bu hükümet sürekli olarak İngiltere’yi zayıflatıyor ve bu kesinlikle affedilemez. Sırada Falkland Adaları var,” iddiasında bulundu.

Brüksel’deki toplantı öncesinde Picardo, “Cebelitarık ile AB/İspanya arasında güvenli, istikrarlı ve faydalı, halkımızı koruyan ve sınır işçilerine kesinlik sağlayan, bölgemizde herkes için daha fazla refah sağlamak amacıyla kalıcı bir ilişki için düzenlemeleri sonuçlandırmanın zamanı geldi,” diye yazdı.

Brexit’ten bu yana, sınır Cebelitarık yetkilileri tarafından yönetiliyor ve her iki tarafın kurallara göz yumması sayesinde açık kalıyor.

İspanya genellikle Cebelitarık sakinlerinin pasaport kontrolü olmadan ülkesine girişine izin veriyor fakat bunun “sonsuza kadar devam edemeyeceğini” belirtmişti. Buna karşılık, Cebelitarık İspanyol işçilerin pasaportlarına damga vurulmadan ülkesine girişine izin veriyor.

AB’nin, Cebelitarık sınırında da dahil olmak üzere, uzun süredir ertelenen elektronik Giriş Çıkış Sistemini bu yıl içinde uygulamaya koyması bekleniyor.

Diplomasi

Trump, Ukrayna’ya silah sevkiyatını yeniden başlattı

Yayınlanma

Trump yönetimi, bir haftalık aranın ardından Ukrayna’ya 155 mm’lik top mermileri ve yüksek hassasiyetli güdümlü füzelerin sevkiyatını yeniden başlattı. Pentagon’un sevkiyatı durdurma kararının kendisinden habersiz alındığını belirten Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile yaptığı görüşmenin ardından Kiev’e yeni bir Patriot sistemi de dahil olmak üzere daha fazla silah sözü verdi. Diğer yandan ABD ordusunun, artan talebi karşılamak amacıyla Patriot füzesi alımlarını dört katına çıkarmayı planladığı bildirildi.

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, bir haftalık aranın ardından Ukrayna’ya bazı silah türlerinin sevkiyatını yeniden başlattı.

Reuters ve Associated Press (AP) ajanslarının konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberlere göre, Kiev yeniden 155 mm’lik top mermileri ve yüksek hassasiyetli güdümlü füzeler (GMLRS) almaya başladı.

Silahların sevkiyatının tam olarak ne zaman başladığı ve ne kadar mühimmat gönderildiği ise bilinmiyor.

Daha önce ABD, 8 bin 400 adet 155 mm’lik top mermisi, 142 Hellfire füzesi, HIMARS çok namlulu roketatar sistemleri için 252 füze ve Patriot hava savunma sistemleri için 30 adet önleyici füzenin transferini dondurmuştu.

Pentagon’un kararı Trump’ı gafil avladı

Pentagon, Ukrayna’ya askeri yardımı temmuz ayı başında askıya almıştı. CNN televizyonuna konuşan kaynaklara göre Trump, Savunma Bakanı Pete Hegseth’e silah stoklarının denetlenmesi talimatı vermiş, Hegseth ise Beyaz Saray’a haber vermeden denetim süresince Ukrayna’ya tüm silah sevkiyatını durdurmuştu.

Hegseth’in bu kararı Trump’ı gafil avladı. Beyaz Saray, Kiev’e askeri yardımın durdurulması yönünde bir emir vermediğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından Trump, Kiev’e daha fazla silah sağlama sözü verdi ve Pentagon’a ek bir Patriot hava savunma sistemi göndermeyi değerlendirme talimatı verdi.

ABD Başkanı, “Çok sert vuruluyorlar, çok sert. Bu yüzden bu konuyu değerlendireceğiz,” diye konuştu.

The Wall Street Journal‘ın belirttiğine göre, eğer ABD Kiev’e yeni bir hava savunma sistemi gönderirse, bu Trump’ın Ukrayna’ya yeni bir ağır silah sevkiyatını onayladığı ilk durum olacak. Zira Washington şimdiye kadar sadece eski Başkan Joe Biden döneminde onaylanan sevkiyatları sürdürüyordu.

ABD, Patriot alımlarını dört katına çıkarıyor

Diğer yandan Bloomberg‘in haberine göre, ABD ordusu 1 Ekim’de başlayacak yeni mali yılda Patriot hava savunma sistemleri için füze alımına 1,3 milyar dolardan fazla kaynak ayırmayı planlıyor.

Haberde, Pentagon’un “sessiz sedasız” bir şekilde bu hava savunma füzelerinin toplam planlanan tedarik hacmini dört katına çıkardığı belirtildi.

Habere göre, nisan ayında savunma ihtiyaçlarını belirlemekten sorumlu üst düzey askeri yetkililerden oluşan bir grup, alım parametrelerini revize ederek planlanan önleyici füze sayısını 3 bin 376’dan 13 bin 773’e yükseltti.

Bloomberg, alım hacmindeki bu keskin artışın, ABD ordusunun özellikle PAC-3 MSE füzelerine artan bağımlılığını gösterdiğini vurguladı.

Bu durum, ABD ve müttefiklerinin hava ve füze savunma sistemlerini güçlendirme çabalarıyla da örtüşüyor.

Örneğin Ukrayna, şehirlerine yönelik Rusya’nın yoğun saldırılarını püskürtmek için büyük ölçüde Patriot bataryalarına ve bu sistemlere sağlanan füzelere güveniyor.

Bütçe kayıtlarına göre, ABD 2024 mali yılı başlangıcına kadar bu füzelerden 2 bin 47 adet satın aldı. 2024’te 230, 2025’te ise 214 adet daha alındı.

2026 yılı için 224 yeni önleyici füze alımı amacıyla 945,9 milyon dolar talep edildi. Bu miktarın 549,6 milyon doları temel bütçeden, 396,3 milyon doları ise NATO’nun Avrupa’daki savunmasını güçlendirmeyi hedefleyen “Atlantik Kararlılığı” programı kapsamında karşılanacak.

Kremlin: Askeri yardım savaşı bitirmez

Kremlin, Ukrayna’ya askeri yardımın devam etmesinin savaşın sona ermesine katkı sağlamayacağını açıkladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “ABD’den Ukrayna’ya tam olarak hangi sevkiyatların, ne miktarda gelmeye devam ettiğini nihai olarak netleştirmek zaman alacaktır,” dedi.

Bununla birlikte, The New York Times‘a konuşan Kremlin’e yakın kaynaklara göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna savunmasının önümüzdeki aylarda çökebileceğine inanıyor ve Kiev’den büyük tavizler almadan çatışmaları durdurmayı reddediyor.

Axios haber sitesi ise Trump’ın Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde Kiev’e acil olarak Patriot sistemleri için on adet önleyici füze gönderme sözü verdiğini yazdı.

Bu görüşmeden önce Trump, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile bir araya gelmişti. Merz, füze sevkiyatlarının yeniden başlatılması çağrısında bulunmuş ve Ukrayna’ya devretmek üzere ABD’den ek Patriot bataryaları satın almaya hazır olduğunu ifade etmişti.

Kaynaklara göre, somut bir anlaşmaya varılmasa da konunun görüşülmeye devam ettiği belirtildi.

Trump, Beyaz Saray’da basın mensuplarına yaptığı açıklamada da Kiev’e silah sevkiyatını artırma niyetini teyit ederek, “Kendilerini savunabilmeliler. Şu anda çok ağır darbeler alıyorlar,” ifadelerini kullandı.

Pentagon da Trump’ın talimatıyla, Ukrayna’nın kalıcı bir barışa ulaşılana kadar pozisyonlarını koruyabilmesi için ek “savunma silahları” gönderileceğini doğruladı.

Beyaz Saray, Pentagon’a Ukrayna için Patriot talimatı verdi

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Moritanya’nın Beyaz Saray’da İsrail ile yeniden diplomatik ilişki kuracağı iddia edildi

Yayınlanma

Moritanya’nın Trump’ın desteğiyle çarşamba günü Beyaz Saray’da yapılacak bir toplantıda İsrail ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurmaya hazırlandığı iddia edildi.

İsrail Başbakan Benyamin Netanyahu’nun bugün ABD yönetiminin arabuluculuğunda Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani ile görüşmesi bekleniyor.

Görüşmenin, İsrail ile Arap ve Müslüman ülkeler arasındaki İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmesi amacıyla Trump yönetimi tarafından organize edildiği iddia edildi.

ABD haber sitesi Semafor’a göre, görüşme Washington’da düzenlenen ABD-Afrika zirvesi sırasında yapılacak.

The Times of Israel, Trump’ın ilk başkanlık döneminin sonunda, İsrail ile Moritanya ve Endonezya arasında normalleşme anlaşmaları imzalamaya çok yaklaştığını ancak görev süresinin sona ermesi nedeniyle bunun hayata geçmediğini ileri sürmüştü.

Moritanya, 1999’da İsrail ile diplomatik ilişki kuran ilk Müslüman ülkelerden biri olmuş, ancak İsrail’in Gazze’ye saldırmasının ardından 2010 yılında İsrail ile ilişkilerini kesmişti. Bir dizi yıkıcı saldırının ilki olan bu savaş, Arap dünyasında geniş çaplı öfkeye yol açmıştı. Moritanya’nın iddia edilen bu son hamlesi İsrail’in Gazze’deki saldırılarının uluslararası kamuoyunca “soykırım” olarak nitelendirildiği bir dönemde geldi.

Trump yönetimi, Arap ve Afrika ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme anlaşmalarını uzun süredir destekliyor ve bunları ekonomik ortaklıklar olarak sunuyor. Ancak, bu anlaşmaların İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü işgal ve savaş suçlarına siyasi bir örtü sağladığı yaygın olarak savunuluyor.

Moritanya, İsrail’i tanımayan (Cezayir, Komorlar, Cibuti, Libya, Somali ve Tunus dahil) veya ilişkilerini askıya alan (Mali ve Nijer gibi) dokuz Afrika ülkesinden biri.

ABD’li yetkililer İsrail’le normalleşme ve İbrahim Anlaşmaları için büyük sürprizleri olduğunu iddia etmişti. Beyaz Saray Basın Sekreteri Karoline Leavitt, “Başkan, bölgedeki daha fazla ülkenin İbrahim Anlaşmaları’nı imzalayacağından kesinlikle umutlu” açıklamasını yapmıştı.

Suudi Arabistan’ın bu ülkelerden biri olacağı konuşuluyordu, ancak analistler Riyad’ın şu an bu anlaşmayı jeopolitik açıdan “karlı” bulmadığını ve yanaşmadığını belirtmişti. Nitekim savaşın bölgede yayılmasıyla Suudi Arabistan, İran ile ilişkilerini de güçlendirdi ve İsrail’in İran’a yönelik saldırıları kınadı.

İsrail’le görüşmeleri sürdüren Suriye’nin ise şimdilik “sınır güvenliği” bağlamında Tel Aviv’le anlaşacağı düşünülüyor.Kaynaklara göre, Suriye ile İsrail arasındaki “sessiz” görüşmeler tam anlamıyla normalleşmeyi değil taraflar arasında sınırlı bir güvenlik anlaşmasını hedefliyor.

Okumaya Devam Et

Asya

Malezya Başbakanı ASEAN toplantısında Trump’ın tarifelerinin ‘baskı altına almak’ için kullanıldığını söyledi

Yayınlanma

Malezya Başbakanı Enver İbrahim, çarşamba günü ASEAN’ın önemli dışişleri bakanları toplantısının açılışında, ABD’nin gümrük tarifelerinin artık diğer ülkeleri “baskı altına almak, izole etmek ve kontrol altında tutmak” için kullanıldığını söyledi.

Kuala Lumpur’da düzenlenen bakanlar toplantısının açılış töreninde konuşan İbrahim, “Dünya çapında, bir zamanlar büyümeyi sağlamak için kullanılan araçlar artık baskı, izolasyon ve kontrol altında tutmak için kullanılıyor” dedi. “Gümrük tarifeleri, ihracat kısıtlamaları ve yatırım engelleri artık jeopolitik rekabetin keskin araçları haline geldi” diye ekledi.

Enver İbrahim, ASEAN’daki meslektaşlarına, bölgenin bu gerçekle “açık ve kararlı” bir şekilde yüzleşmesi gerektiğini ve bloğun birlikteliğinin deklarasyonlarla sınırlı kalmaması gerektiğini hatırlattı.

Pazartesi günü, ABD Başkanı Donald Trump, altı ASEAN üyesini etkileyen yeni bir dizi gümrük vergisi oranı açıkladı. Bunlar arasında Myanmar ve Laos’tan gelen mallara %40, Tayland ve Kamboçya’dan gelen mallara %36 vergi yer alıyor. Endonezya için oran %32, Malezya için ise %25.

Malezya, 10 üyeli bloğun bu yılki dönüşümlü başkanlığını yürütüyor. Bu haftaki toplantılar arasında ASEAN’ın içişleri bakanları toplantısı ve ardından ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Japonya ve Hindistan gibi önemli ortak ülkelerle toplantılar yer alıyor.

Nikkei Asia‘nın gördüğü dışişleri bakanları toplantısının ortak bildiri taslağı, tek taraflı gümrük vergisi uygulamalarının “kontra üreten nitelikte olduğunu ve küresel ekonomik parçalanmayı şiddetlendirme riski taşıdığını” ve “ASEAN’ın ekonomik istikrarı ve büyümesi için karmaşık zorluklar oluşturduğunu” belirtiyor.

Malaya Üniversitesi Uluslararası ve Stratejik Çalışmalar Bölümü’nde doçent olan Khoo Ying Hooi, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, Trump’ın son gümrük vergisi açıklamalarının, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikleri hedef almak anlamına gelse bile, daha çok güç gösterisi ve “Önce Amerika” söylemini canlandırmak amacıyla yapıldığını söyledi.

“Bu, stratejik olmaktan çok sembolik bir hamle gibi görünüyor ve kimin zarar göreceği önemli olmaksızın seçmenlere ticaret konusunda sert olduğunu göstermek amacıyla yapılmış bir hamle” dedi.

Khoo, Güneydoğu Asya’nın ticareti çeşitlendirmek, bölgesel entegrasyonu güçlendirmek ve tek bir pazara bağımlılığı azaltmak için adımlar attığını belirtti. Güney-Güney ticaret ortaklıklarının kurulduğunu ekleyen Khoo, bu çabaların “hızlanıp derinleşebileceğini” kaydetti.

Malezya Başbakanı Enver İbrahim konuşmasında, ASEAN’ın “merkeziliğinin” devam etmesi gerektiğini yineleyerek, jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin dünya çapında arttığı bir dönemde bloğun diyalog için birincil dayanak noktası olması gerektiğini vurguladı.

“Küresel düzen parçalanıyor” dedi ve ekledi: “Çatışma, zorlama ve güvensizlik artık çok sayıda ilişkiyi tanımlıyor ve bunların sonucunda sayısız hayat kaybediliyor veya altüst oluyor.”

Öte yandan, toplantıda Malezya Dışişleri Bakanı Mohamad Hasan, küresel siyasi manzaranın “iki kutupluluktan tek kutupluluğa ve nihayet çok kutupluluğa” doğru değişmeye devam edeceğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English