Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

AB, Ukrayna’nın savunma sanayisine yatırım yapmayı planlıyor

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Kiev’e yeterli silah ve mühimmat sağlayamadığı gerekçesiyle, Ukrayna’nın savunma sanayisine yatırım yapmayı planlıyor. AB, bu amaçla 440 milyon dolar ayırırken, Kiev şimdiden bazı Batılı savunma şirketleriyle sözleşmeler imzaladı.

Washington Post gazetesi, Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yeterli miktarda silah ve mühimmat sağlayamadığını, bu sebeple Ukrayna savunma sanayisine yatırım yapmayı planladığını yazdı.

İsminin açıklanmasını istemeyen bir Avrupalı diplomat, “Avrupa’nın, Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu silahları üretemeyeceğinin farkına varmaya başladığını düşünüyorum. Ukraynalılar için en kolay çözüm, bunu kendilerinin yapmasıdır. Eğer Ukrayna gerekli malzemelere ve finansmana sahipse, bu üretimi kendi başlarına çok daha hızlı gerçekleştirebilirler,” dedi.

Haberde, AB’nin Ukrayna savunma sanayisini yeniden inşa etmek için 440 milyon dolar ayırma kararının, AB’de yeni bir yaklaşımın sinyallerini verdiği ve savunma sektöründeki eksiklikleri ortaya çıkardığı belirtiliyor.

Avrupa ülkeleri ve ABD, Ukrayna’ya milyarlarca dolar değerinde silah göndermiş olsalar da savunma sanayileri uzun süredir daha az çatışmalı bir uluslararası ortama odaklanmış durumda.

Alman Marshall Fonu Başkan Yardımcısı Jan Lesser’a göre, Ukrayna savunma sanayisine yapılacak yatırımlar, “daha fazla esneklik sağlayacak” ve “Ukrayna’nın kapasitesini hızla artırmasına olanak tanıyacak.”

Lesser, bu tür bir kararın Batılı ülkelerdeki savunma üretimi üzerindeki baskıyı azaltmaya yardımcı olacağını belirtti.

Lesser, “Bunun, Ukrayna’ya yapılacak büyük çaplı Batılı silah sevkiyatlarının yerine geçmeyeceğini vurgulamak önemli. Bu, sadece Ukrayna’nın karşı karşıya olduğu güvenlik durumunun bir sonucudur. Daha geniş kapsamlı düşünce ise, Ukrayna’yı aşamalı olarak Batı’nın savunma üretim zincirlerine entegre etmektir,” diye ekledi.

Daha önce Ukrayna Savunma Bakanı rüstem Umerov, ülkenin savunma sanayisine yaklaşık 4 milyar dolar tahsis edildiğini açıklamıştı. Ancak Ekonomi Bakanı Yuliya Sviridenko, Ukrayna’nın savunma sektörünün çok daha fazlasını üretme kapasitesine sahip olduğunu dile getirmişti.

Kiev, Alman şirketi Rheinmetall ve geçtiğimiz hafta Kiev’de bir ofis açan Fransız-Alman savunma grubu KNDS gibi önemli aktörlerle şimdiden sözleşmeler imzaladı.

Institute for the Study of War (ISW) tarafından yayımlanan bir raporda ise, “Ukrayna’nın önümüzdeki birkaç yıl içinde Rusya’ya karşı savunma yapabilmek ve stratejik açıdan kritik bölgeleri Rus kuvvetlerinden geri alabilmek için hâlâ Batı’nın önemli desteğine ihtiyacı olduğu” değerlendirmesi yapılmıştı.

AB, Çekya’nın girişimiyle Ukrayna için Türkiye’den top mermisi alıyor

DİPLOMASİ

Musk’ın İran diplomasisi: “Maksimum baskı” mı yumuşama mı

Yayınlanma

Trump Beyaz Saray’a çıkmadan önce, Musk’ın İran ile temas kurması ve Tahran’ın Washington’a yazılı güvence verdiği haberinin sızdırılması Trump’ın İran’a karşı daha dengeli bir politika izleyebileceğini gösteriyor. Ancak İran’a karşı şahin politikaları savunan isimlerin üst düzey görevlere atanması bu dengenin ne kadar sağlanabileceği konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Donald Trump’ın kabinesinde görev alması beklenen Tesla ve SpaceX’in CEO’su, X’in sahibi Elon Musk’ın İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Emir Said Iravani ile görüştüğü ileri sürüldü. Görüşmede, “ABD ile İran arasındaki gerilim nasıl azaltılır” sorusuna yanıt arandığı öğrenildi. Görüşmeyle eş zamanlı “İran’ın geçen ay Biden yönetimine Trump’a suikast düzenlemeye çalışmadığına dair yazılı güvence verdiği” bilgisi basına sızdırıldı.

New York Times (NYT) gazetesinin İranlı iki yetkiliye dayandırdığı haberine göre Musk, İran’ın BM elçisi Iravani ile bir saati aşkın bir görüşme gerçekleştirdi. Yetkililere göre görüşme iki ülke arasındaki gerginliğin nasıl azaltılabileceğine odaklandı. Yetkililer, doğrudan bir Amerikalı yetkiliyle görüşmekten kaçınarak Musk ile yapılan görüşmenin İran için geçici bir çözüm olduğunu söyledi.

Görüşme haberinin sızdırılmasından saatler sonra Wall Street Journal (WSJ) İran’ın 14 Ekim’de Biden yönetimine, Trump’ı öldürmeye çalışmadığına dair yazılı güvence verdiğini yazdı.

ABD’li yetkililer İranlı ajanların yeniden başkan seçilmeden önce Trump’a suikast planladığını ileri sürmüştü. Konuyla ilgili İran’la bağlantılı Pakistanlı bir kişi Trump’ı öldürmeyi planlamakla suçlanmış ve yetkililer Trump’ın seçim kampanyası sırasında güvenliğini artırmıştı. Habere göre bu gelişmelerin ardından Biden yönetimi, İran’a Trump’a yönelik suikast girişiminin savaş sebebi sayılacağını belirten bir mesaj gönderdi.

Tahran’ın yazılı güvencesinin, Biden yönetiminin mesajı üzerine ve ABD başkanlık seçimleri öncesindeki kritik bir dönemde Washington’a ulaştığı belirtildi. Ancak mesajın Trump’a ulaştırılıp ulaştırılmadığı bilinmiyor. Yine de WSJ, seçim kampanyasının son günlerinde Trump’ın, İran’a yönelik uzlaşmacı mesajlar verdiğini hatırlattı. Trump, İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini söylerken, Tahran’da rejim değişikliği arayışında olmadığını veya İran ile çatışma istemediğini belirtti.

Tahran da Trump yönetimiyle olası bir çatışmadan uzak durmaya çalışıyor. Ancak Trump’ın yeni dönemi için atadığı veya ismini duyurduğu bazı isimler, Trump’ın ilk döneminde uyguladığı “maksimum baskı” politikasının yeni dönemde daha da sertleştirileceğini söylüyor.

Suikast konusunun rafa kaldırılmasının Tahran ile yeni Trump yönetimi arasındaki diplomasiye yardımcı olabileceği ancak başta nükleer konusu olmak üzere diğer başlıklarda uzlaşının zor olacağını değerlendiriliyor.

Trump’ın birinci başkanlık döneminde İran-ABD gerilimi zirveye ulaşmış, Trump 2018 yılında İran’la 2015’te (Obama döneminde) varılan nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıklamıştı.

Trump’ın ilk döneminde bozulan ilişkiler Biden yönetimi döneminde üstelik İsrail ile İran arasındaki doğrudan saldırılara rağmen yumuşamaya başlamıştı. İran ayrıca Batı’ya yönelik potansiyel bir yakınlaşmayı işaret eden adımlar atıyor. İran ekonomisini düzeltme ve Tahran’a yönelik yaptırımların kaldırılmasını vadeden İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkian, bu konuda ciddi bir çaba sarf ediyor. İranlı yetkililer Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile işbirliğini artırmak için girişimlerde bulunuyor.

Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin bu süreci tersine çevireceğine ilişkin analizler yapılıyor. Trump’ın son dönemdeki açıklaması “maksimum baskı” politikasının uygulanacağına yönelik olmasa da göreve getirdiği isimlerin bu politikanın yeniden hayata geçmesi için çabalayacağı yaptıkları açıklamalardan anlaşılıyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Fransa AB-Mercosur anlaşmasını “tüm araçlarla” engellemeye çalışıyor

Yayınlanma

Fransa Maliye Bakanı Antoine Armand perşembe günü yaptığı açıklamada hükümetinin Avrupa Birliği ile Latin Amerika bloğu Marcosur arasındaki ticaret anlaşmasının kabul edilmesini engellemek için elinden geleni yaptığını söyledi.

Fransız çiftçiler Mercosur bloğuyla yapılacak ticaret anlaşmasını protesto etmeye başladı ve Paris dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesini yaratacak olan anlaşmanın onaylanmasına karşı direnişe öncülük ediyor.

Sud Radio’ya konuşan Antoine Armand, “Mercosur (anlaşmasının) mevcut haliyle kabul edilmemesini sağlamak için kurumsal ve Avrupa düzeyinde oylama da dahil olmak üzere tüm araçları kullanıyoruz,” dedi.

Bakan, Fransa’nın “bazen tereddüt eden” ortaklarını anlaşmayı durdurmaya “ikna etmeye” çalıştığını söyledi.

Çarşamba günü Başbakan Michel Barnier, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e “bu anlaşmanın Fransa için kabul edilemez olduğunu” söylemişti.

Ülkenin tarım bakanı Annie Genevard da pazar günü yaptığı açıklamada Güney Amerika ülkeleri ile AB arasında planlanan serbest ticaret anlaşmasını “99.000 ton sığır eti, 180.000 ton şeker ve benzer miktarlarda kümes hayvanı etinin” ülkeye girişine izin vereceği ve yerel üreticiler için zarar verici bir rekabet yaratacağı için “kötü bir anlaşma” olarak nitelendirdi.

Cumhurbaşkanı Emmanuel ​​Macron, Brezilya’daki G20 zirvesinden önce kısa bir Latin Amerika turuna çıkıyor ve hedefinin de ticaret anlaşmasını geciktirmek ve koparabildiği kadar taviz koparmak olduğu belirtiliyor. Macron, pazartesi günü Brezilya lideri Lula ile bir araya gelecek.

AB’nin 27 ülkesi ile Brezilya, Arjantin, Paraguay ve Uruguay’dan oluşan Mercosur ülkeleri arasındaki ticaret anlaşması 25 yıldır müzakere ediliyor.

Anlaşmanın ana hatları 2019’da kabul edildi fakat bazı AB ülkeleri çevresel kaygılar nedeniyle anlaşmanın onaylanmasını engelledi.

Baş muhalif Fransa hâlâ anlaşmayı durdurmaya çalışıyor. Çiftçi örgütleri çarşamba günü hem Paris’te hem de Brüksel’de, Avrupa’yı daha ucuz tarımsal ürünlerle dolduracağından korktukları anlaşmaya karşı yeni protestolar düzenlediler.

Fransa’nın en büyük çiftçi örgütü FNSEA’nın başkanı çarşamba günü yaptığı açıklamada, çiftçilerin Güney Amerika’dan artan ithalatın Avrupa Birliği tarımına zarar vereceğini söyleyerek AB-Mercosur serbest ticaret anlaşmasına karşı çıkmak için pazartesi gününden itibaren protesto gösterileri planladıklarını söyledi.

FNSEA’dan Arnaud Rousseau France Inter radyosuna yaptığı açıklamada, “Güney Amerika ülkelerinin bir kısmını Avrupa’ya bağlayan bu ticaret anlaşması tarım için dramatik sonuçlar doğurma riski taşıyor,” dedi.

Bu gelişme, Belçika’daki çiftçilerin çarşamba günü Brüksel’deki AB merkezi yakınlarında gösteri çağrısında bulunmalarının ardından yaşandı.

Belçika hükümeti de bağlayıcı ayna hükümleri (mirror clauses) içermeyen AB-Mercosur ticaret anlaşmasını reddedeceğini açıkladı. Görevden ayrılacak Tarım Bakanı David Clarinval, Bakan, her iki tarafta da aynı üretim standartlarının sağlanması için ayna maddelerin eklenmesini talep ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ruslar yaptırımlar nedeniyle Güney Kıbrıs’tan Kuzey’e taşınmaya başladı

Yayınlanma

The Economist, Batı’nın yaptırımları nedeniyle Kıbrıs’ın Rum kesiminden adanın Türk kesimine taşınan Rusların sayısının arttığını bildirdi.

Şu anda adanın kuzeyinde kaç Rus’un yaşadığı tam olarak bilinmemekle birlikte, Lefkoşalı nüfus bilimci Mete Hatay’ın hesaplamalarına göre yaklaşık 20 bin Rus ve Ukraynalı bu bölgede yaşıyor olabilir.

Öte yandan, binlerce Rus’un yeniden yerleşmesi, nüfusu 550 bini geçmeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde durumu karmaşıklaştırıyor. Karşılaştırmak gerekirse, adanın Rum kesiminde 1 milyondan fazla kişi yaşıyor.

The Economist’in belirttiğine göre, 2022 yılına kadar birçok zengin Rus, Güney Kıbrıs’a yerleşmişti.

Rus nüfusunun fazlalığı nedeniyle, Güney Kıbrıs’ın ikinci büyük şehri Limasol, halk arasında “Limasolgrad” olarak anılmaya başlamıştı.

Ancak dergiye konuşan Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı Güvenlik Politikaları Müsteşar Yardımcısı Theodoros Gotsis, Rusya ordusunun Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından Güney Kıbrıs’ın ve bankalarının Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmaktan başka seçeneği kalmadığını ifade etti.

Sapienta Economics danışmanlık şirketinden Fiona Mullen, Rus turistlerin ve iş çevrelerinin kaybına rağmen Güney Kıbrıs ekonomisinin, güvenli bir ortamda iş yapmak isteyen Lübnan ve İsrail vatandaşlarının katkısıyla “şanslı” olduğunu ifade etti.

Güney Kıbrıs bankaları, yaptırımlar sonrası Rus müşterilerinin yarısını kaybetti

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English