Bizi Takip Edin

Ortadoğu

“ABD, İsrail’in kara harekatıyla eşzamanlı önleyici saldırı yapabilir”

Yayınlanma

ünal atabay

ABD, Hamas’ın 7 Ekim’deki başlattığı Aksa Tufanı operasyonu ve İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırıları nedeniyle Ortadoğu’da yükselen tansiyonu gerekçe göstererek bölgeye askeri yığınağını sürdürüyor.

İsrail’in köklü yayın organlarından Haaretz gazetesinin haberine göre, 7 Ekim’den bu yana ABD’ye ait 80 askeri kargo uçağı bölgeye iniş yaptı. Ayrıca ABD ve İsrail savunma birimleri tarafından kullanılan onlarca sivil uçak da bölgeye silah taşımaya devam ediyor. İsrail Savunma Bakanlığı’na göre Nevatim Hava Üssü’ne inen uçaklar İsrail ordusu için silah taşırken, Ben-Gurion Uluslararası Havaalanı’na inen uçaklar ise zırhlı araçlarla yüklüydü.

İsrail’e yapılan sevkıyatın yanı sıra, ABD ve Avrupa’daki depolardan kalkan 8 ağır kargo uçağı Ürdün’deki Amerikan üssüne, 20 ağır kargo uçağı ise Güney Kıbrıs’taki Britanya Hava Kuvvetleri’ne ait askeri üsse iniş yaptı. Ürdün’deki üsse ayrıca, F-15E tipi bombardıman uçakları ve A-10 tipi saldırı uçaklarından oluşan iki hava filosu gönderildi.

ABD, bölgeye silah ve ekipmanın yanı sıra, iki uçak gemisi saldırı grubu da yolladı. Kıbrıs adasının güney batısına konuşlanan Gerald R. Ford uçak gemisinde 80’e yakın saldırı, elektronik savaş ve istihbarat uçağı yer alıyor. Saldırı grubunda ayrıca Tomahawk füzeleriyle yüklü birkaç savaş gemisi de bulunuyor.  Washington’ın Ortadoğu’ya gönderdiği Dwight D. Eisenhower uçak gemisininse gelecek hafta sonu Cebelitarık Boğazı’ndan geçerek Akdeniz’e girmesi bekleniyor.

Öte yandan ABD yönetimi, pazar günü bölgeye balistik füzelere müdahale edebilmek için THAAD füzeleri ve ek Patriot füze sistemlerinin gönderildiğini de duyurmuştu. ABD Merkez Komutanlığı başkanı Michael Erik Kurilla, Reuters’e yaptığı açıklamada, “ABD’nin askeri üslerine yönelik saldırı ve saldırı girişimlerinin sayısındaki artışla birlikte, kuvvet koruma önlemlerimizin sürekli olarak gözden geçirilmesi kritik önem taşıyor” dedi. İsrail’in Gazze’ye kara harekatıyla birlikte ABD’nin Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgedeki üslerine saldırıların yoğunlaşması bekleniyor. Wall Street Journal’ın (WSJ) ABD’li ve İsrailli yetkililere dayandırdığı habere göre ABD, İsrail’den bölgedeki birliklerini korumak için hava savunma sistemlerini kurana kadar Gazze harekâtını ertelemesini istedi, İsrail de bunu kabul etti.

ABD’nin bölgeye yönelik bu yoğun askeri sevkiyatının nedenlerini, Gazze’ye yönelik beklenen kara saldırısının olası senaryolarını, savaşın bölgeye yayılma riskini ve orta ve uzun vadede savaşın bölge jeopolitiğinde nelere değiştirebileceğini emekli Kurmay Albay Ünal Atabay ile konuştuk:

ABD, Doğu Akdeniz’e neden bu kadar yoğun yığınak yapıyor?

En net ifade ile İsrail’in yapacağı kara harekâtını desteklemek için. Bu destek, kara harekâtını fiilen desteklemek anlamına gelmiyor. İsrail’in yapacağı kara harekâtını engelleyici bir girişime veya başka cephe açılmasına fırsat vermemek için yapıyor. Özellikle Hizbullah’ın Lübnan’dan bir cephe açmasına ya da İran destekli grupların Golan’dan farklı bir cephe oluşturmasına veya Irak’taki milis grupların Ürdün’e, Ürdün üzerinden İsrail’i tehdit edecek bir alanda bir cephe oluşturmasına engel olmak için donanma gücünü, Orta Doğu’da var olan ve hali hazırda saldırıya uğrayan üslerinin korumak için hava savunma sistemlerini gönderdi. Daha özet bir ifade iki amacı var: Kendi üslerinin güvenliğini sağlamak ve İsrail’in elini güçlendirmek. ABD, İsrail’in enerjisini, dikkatini başka yere yöneltmek zorunda kalmaması için İran destekli güçleri baskı altına alıyor.

Nasıl bir baskı? Birincisi caydırıcılık gücü ile baskı altına alabilir. İkincisi aldığı tedbirler doğrultusunda tehdit gördüğü unsurları ateş altına alabilir. Üçüncüsü muhtemelen kara harekâtı ile eş zamanlı olarak Lübnan sahasındaki Hizbullah başta olmak üzere İran ve Suriye’deki İran destekli grupların bazı kritik noktalarını vurabilir.

■ Bu senaryoda çatışma sahasının genişlememe imkânı yok gibi. Yani ABD, savaşın bölgeye yayılmaması için yığınak yapıyorsa, Lübnan, Irak ya da Suriye’deki hedeflere yönelik önleyici saldırı bunun tam tersi bir etki yaratmaz mı?

İki senaryo var. Kara harekâtı başladığında bununla bağlantılı olarak can kayıplarındaki ciddi artış nedeniyle bu grupların harekete geçme olasılığı oldukça yüksek. Kara harekâtı başladığında ABD bunları vurabilir. Bu gruplar harekete geçmeden önce, geçme ihtimaline karşı önleyici tedbir olarak vurabilir. Her durumda bu grupları vurma yönünde bir planı olduğunu değerlendiriyorum. Yayılma riski olur mu? Tabi ki bu defa milis gruplar daha eylemci bir noktaya kendilerini taşıyabilir bu da çatışmaların alana yayılmasını tetikleyebilir. İran’ın da ABD tarafından tehdit altına alınma riskini artırır.

ABD caydırıcılık gücüyle burada etki üretmek istiyor, bazı kritik hedefleri vurarak da baskılamak isteyecektir. Kontrollü güç kullanarak yani sahaya yayılmasını önleyerek hareket edeceğini düşünüyorum. Ama Orta Doğu’da hazır fırsat ele geçmişken, jeopolitik değişikliğe ihtiyaç var, diyerek bir strateji izlerse o zaman o çok daha kapsamlı konuşlanmayı ve ek kuvveti gerektirir. Şu an öyle olduğunu düşünmüyorum.

ABD’nin bölgede çok sayıda üssü var. Uçak gemisine neden ihtiyaç duydu?

Biz nasıl İncirlik’ten kalkan uçakları kontrol edebiliyorsak, istemediğimiz yerde kullandırmayız diyorsak Katar ya da Ürdün de İran destekli milisleri hedef alacak uçakların bu üslerden kalkmasını istemeyecektir. ABD böyle bir durumda Arap ülkeleriyle gerilim yaşamamak için gönderdi uçak gemilerini. Yani olası bir hava saldırısı durumunda uçaklarını Arap ülkeleriyle sorun yaşamadan uluslararası sularda konuşlu uçak gemilerinden kaldırabilmek için. Ayrıca uzun menzilli füzeleri de buralarda kullanabiliyor.

■ Gazze için beklenen kara operasyonunun topyekûn bir işgal mi yoksa sınırlı bir harekât mı olacağını değerlendiriyorsunuz?

Sınırlı, kontrollü bir operasyon olacağını düşünüyorum. Meskûn mahallerde muharebe esasları çerçevesinde Gazze’yi iki istikametten muhtemelen bölerek denize ulaşacak şekilde güvenlik şeridi oluşturacaklar. Yer üstündeki unsurların birbirleriyle bağlarını koparacak ve bu bağları kopmuş alanlarda kritik operasyonlar yapacaklar. Her evi, her odayı arama gibi bir durum olamaz. Tünellerin de giriş ve çıkışlarını kontrol edecek şekilde bir operasyon olacak. Belli ekipmanlarla tüneller izlenebiliyor. Ağırlıklı olarak Hamas’ın lider kadrolarına yönelik olacak. Özetle, sınırlı kontrollü ve lider odaklı bir operasyon yapacaklar diye düşünüyorum.

■ İsrail-Filistin krizinden önce ABD’nin bölgeden çekildiğini bölgede çok aktörlü yeni bir döneme girildiğini konuşuyorduk. ABD’nin bu kriz gerekçesiyle bölgeye yaptığı yığınak sizce geçici mi yoksa orta ve uzun vadede “eskiye dönüş” mü söz konusu, ya da bambaşka bir “yeni” mi bekliyor bölgeyi?

Dünyada yükselen bir Çin var. Çin’in de Orta Doğu’ya artan ilgisi malum. Özellikle Körfez ülkeleri başta olmak üzere bölgedeki birçok ülkeye yatırımlar yaptı ulaşım koridorları gibi büyük projelerde ortak oldu. Çin’in bu girişimlerinden ABD’nin rahatsız olduğu biliniyor. ABD’nin çekilmesiyle bir güç boşluğu olduğu ve bu boşluğu Çin’in dolduracağı endişesi var. ABD Orta Doğu’da askeri ile varken Çin yumuşak gücü, finans gücü ile var. Çin bu gücünün yardımıyla Orta Doğu ile ilişkilerini geliştirmeye ve düzenlemeye başladı. Yan yana gelmezler denilen iki ülkeyi; İran ve Suudi Arabistan’ı bir araya getirdi. Demek ki taraflara bazı önemli stratejik kartlar açtı ki ikna oldular. Bu kolay değildi, başarabildi. ABD’nin bundan rahatsız olması doğal. Zaten hemen harekete geçti İsrail’in güvenliği için Arap dünyası ile İsrail’i barıştırma projesine ağırlık vardı. Böyle bir rekabet alanına dönüştü. Çin-İran ilişkileri, Rusya-İran ilişkileri özellikle İran’ın Rusya’yı ciddi şekilde destekliyor oluşu, İran’ın bölgede yayılması ABD’nin Orta Doğu’yu kaybedeceği endişesini tetikledi.

Çin’in bölgede var olmak istemesinin nedeni ise “çok merkezli dünya düzeni kapıda” diyor. Çin, “Orta Doğu’da bir rekabet olacak, bu tek taraflı olmaz ben de varım” diyor. Orta Doğu’daki olası dizaynda Çin “ben de inisiyatif alacak güçteyim ve sahadayım” demek istiyor. Daha önce yumuşak gücüyle sahada olan Çin artık askeri kapasitesiyle de kendisini sahada göstermek istiyor.

ABD stratejik olarak Asya-Pasifik’e yönelmişti ama Orta Doğu’da güvenliği sağlamadan Asya Pasifik’e yönelemezsiniz. Asya Pasifik için Orta Doğu atlama taşıdır. ABD bunu göz ardı etmişti Çin’in hamlesiyle bunu açıkça gördü. Hamas-İsrail çatışması vesilesiyle ABD, Orta Doğu’daki gücünü artırmak, güç boşluğu bırakmamak için konuşlanmalarını yeniden gözden geçirecek. Çatışma buna bir vesile olmuş ya da ABD bu krizi fırsata çevirmiş oldu.

Ortadoğu

İran, Rus kredisiyle yeni nükleer santral kuracak

Yayınlanma

Buşehr Nükleer Santrali

İran, Rusya’nın sağlayacağı finansman desteğiyle yeni bir nükleer santral inşa etmeye hazırlanıyor. Anlaşma, İran-Rusya Ortak Ekonomik İşbirliği Komisyonu’nun Moskova’daki toplantısında duyuruldu.

İran’ın resmi haber ajansı IRNA’ya göre, İran-Rusya Ortak Ekonomik İşbirliği Komisyonu’nun 18’inci toplantısı için Moskova’da bulanan İran Petrol Bakanı Paknejad, toplantının kapanış oturumunda konuştu.

Komisyon toplantısının dostluk ve karşılıklı anlayış atmosferinde geçtiğini belirten Paknejad, İran ile Rusya’nın, “nükleer enerjinin barışçıl kullanımı, yeni nükleer enerji tesislerinin inşası ve Moskova’nın sağlayacağı kredi ile Buşehr Nükleer Santrali’nin ikinci ve üçüncü fazlarının tamamlanması konusunda işbirliğini sürdüreceğini” kaydetti.

Paknejad, “Taraflar arasındaki anlaşmaya göre, Moskova’dan sağlanacak krediyle İran’da yeni bir nükleer enerji santrali inşa edilecek” dedi.

Enerji işbirliği petrol ve doğalgazı da kapsıyor

İran ile Rusya arasında petrol endüstrisi ile petrol ve doğal gaz sahalarının geliştirilmesinde işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan önceki anlaşmalara değinen Paknejad, “Tahran ve Moskova, Gazprom ile işbirliği anlaşmalarının hayata geçirilmesi ve tamamlanmasını hızlandırmayı hedefliyor” ifadelerini kullandı.

Paknejad, iki ülkenin komisyon toplantısında, bankacılık sistemi alanında kapsamlı işbirliği, ticaretin geliştirilmesi ve kısıtlamaların kaldırılması amacıyla standartların uyumlu hale getirilmesi, iş adamlarının tanışması ve ikili ticaretin kolaylaştırılması için iki ülkedeki ticaret merkezlerinin güçlendirilmesi, tarım, sağlık ve gümrük alanlarında işbirliğinin güçlendirilmesi konularında da mutabakata varıldığını kaydetti.

İran Petrol Bakanı Paknejad, daha önce yaptığı açıklamada, Rusya ile 7 petrol sahasının geliştirilmesi için 4 milyar ABD doları değerinde 4 anlaşma imzaladıklarını hatırlatmıştı.

Söz konusu dört anlaşma dışında petrol ve gaz sahaları konusunda başka mutabakat zabıtaları da imzaladıklarını aktaran Paknejad, bunların sonuca bağlanıp hayata getirilmesi için teknik heyetler arasındaki müzakerelerin devam ettiğini aktarmıştı.

Dönemin İran Petrol Bakanı Cevad Ovci, Kasım 2022’de yaptığı açıklamada, doğalgaz sahalarının geliştirilmesi ve ihracatı için nakil hatları konusunda Rusya’yla 4 milyar dolar civarında bir anlaşma yaptıklarını duyurmuştu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Bağdat-Şam arasında Kerkük-Banyas Boru Hattı teması

Yayınlanma

Ahmed Şara’nın Bağdat’ta düzenlenecek Arap Birliği Zirvesi’ne davet edilmesinin tepkileri dinmeden Irak istihbarat başkanı liderliğinde bir heyet Kerkük-Banyas Boru Hattı için Şam’a bir heyet gönderdi.

Reuters’ın haberine göre Irak, Suriye üzerinden Akdeniz’e uzanan Kerkük-Banyas Petrol Boru Hattı’nın yeniden işler hale getirilmesi amacıyla Şam’a üst düzey bir heyet gönderdi. Irak Başbakanlık Ofisi, heyetin başkanlığını Irak Ulusal İstihbarat Servisi Başkanı’nın yaptığını duyurdu. Heyetin ziyaret kapsamında yalnızca boru hattını değil, terörle mücadele, sınır güvenliği ve ticaretin geliştirilmesi gibi başlıkları da görüşeceği belirtildi.

1950’lerde inşa edilen Kerkük-Banyas Boru Hattı, Kerkük’ten başlayarak Suriye’nin Banyas Limanı’na kadar uzanıyor. Ancak 2003’teki ABD’nin Irak işgali sırasında hat büyük oranda devre dışı kalmıştı. Hattın yeniden devreye alınması, Irak’ın ihracat rotalarını çeşitlendirmesi ve Suriye’nin enerji krizine çözüm üretmesi açısından kritik görülüyor.

Şara’nın davet edilmesi tepki çekmişti

Ziyaretin zamanlaması da dikkat çekici. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, bu ay Katar’da Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir araya gelmişti. Bu temas, aralık ayında Beşar Esad’ın devrilmesinden bu yana iki ülke arasında gerçekleştirilen ilk üst düzey görüşme oldu.

Ahmed Şara’nın Irak’a daveti ülkeyi karıştırdı

Sudani, görüşmenin ardından Şara’yı mayısta Bağdat’ta düzenlenecek Arap Birliği Zirvesi’ne davet etti. Ancak bu davet, özellikle Şara’nın geçmişi nedeniyle Irak kamuoyunda ciddi tepkiyle karşılandı. 2003’teki ABD işgalinden sonra Irak’a Suriye üzerinden giren binlerce yabancı savaşçıdan biri olan Şara, 2005’te ABD güçleri tarafından tutuklanmış ve 2011’e kadar cezaevinde kalmıştı. Serbest kaldıktan sonra Suriye’ye dönen Şara, El Kaide bağlantılı bir grup kurarak Esad rejimine karşı savaştı; 2016’da HTŞ’yi (Heyet-i Tahrir Şam) kurdu. 2023’te Şam’da yönetimi devralarak geçici bir hükümet kurdu.

Suriye’de enerji krizi derinleşiyor

Savaşın etkisiyle çöken petrol endüstrisi nedeniyle Şam’daki geçici yönetim ciddi bir enerji kriziyle karşı karşıya. Ülke, ithalatı yerel aracılar üzerinden yapmaya çalışıyor; ancak uluslararası yaptırımlar ve finansal riskler nedeniyle kamu ihaleleri yoluyla petrol temin çabaları büyük ölçüde başarısız oldu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Trump, Suudi Arabistan ziyareti sırasında dev silah satışı önerecek

Yayınlanma

ABD, Trump’ın mayıs ayında planlanan Suudi Arabistan ziyareti sırasında 100 milyar doları aşan büyük bir silah satış paketini duyurmaya hazırlanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın mayıs ayında gerçekleştirmesi beklenen Suudi Arabistan ziyareti, Washington’un Riyad’a sunacağı 100 milyar doları aşan kapsamlı bir silah satış paketinin ilanına sahne olabilir. Reuters’a konuşan ve konuyla ilgili bilgi sahibi altı kaynak, teklifin duyurusunun bu ziyaretle birlikte yapılmasının planlandığını aktardı.

Teklifin, Biden yönetiminin Suudi Arabistan’la İsrail’in normalleşmesini kapsayan daha geniş bir anlaşma kapsamında savunma işbirliği kurma girişiminin başarısız olmasının ardından geldiği belirtiliyor. Biden yönetimi, Çin’den silah alımının durdurulması ve Çin yatırımlarının sınırlandırılması karşılığında daha gelişmiş Amerikan silahlarına erişim teklif etmişti. Trump yönetiminin bu yeni teklifte benzer koşullar sunup sunmadığı ise henüz netleşmedi.

Silah paketi dev savunma şirketlerini kapsıyor

Trump, ilk başkanlık döneminde Suudi Arabistan’a yapılan silah satışlarını ABD ekonomisi ve istihdamı açısından stratejik bir kazanım olarak değerlendirmişti. Yeni teklifin içeriğinde Lockheed Martin’in C-130 nakliye uçakları, füze ve radar sistemleri gibi ileri düzey savunma ekipmanlarının yer alacağı aktarılıyor. Ayrıca RTX (eski adıyla Raytheon Technologies), Boeing, Northrop Grumman ve General Atomics gibi dev Amerikan savunma şirketlerinin de pakette yer alması bekleniyor.

Reuters, teklif edilen anlaşmaların ne kadarının yeni olduğuna dair kesin bilgi edinemedi. Ancak iki kaynak, bazı anlaşmaların uzun süredir gündemde olduğunu belirtti. Örneğin, Suudi Arabistan’ın General Atomics’in insansız hava araçlarına ilk olarak 2018’de ilgi gösterdiği aktarıldı. Bir kaynağa göre, son 12 ayda General Atomics’in MQ-9B SeaGuardian tipi SİHA’ları ve diğer hava araçlarını içeren 20 milyar dolarlık bir anlaşma öne çıktı.

Kaşıkçı cinayeti sonrası sarsılan ilişkiler yumuşuyor

ABD’nin Suudi Arabistan’a silah satışı yeni bir gelişme değil. 2017’de Trump, 110 milyar dolarlık bir paket önermişti. Ancak 2018’de gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da öldürülmesi sonrası Kongre, bu anlaşmaların büyük kısmına karşı çıkmıştı. Biden yönetimi ise 2021’de, hem Kaşıkçı cinayeti hem de Yemen’deki sivil kayıplar nedeniyle saldırı silahlarının satışını askıya almıştı.

Ancak 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından yaşanan enerji krizi, ABD’nin Suudi Arabistan’a yönelik tutumunda yumuşamaya neden oldu. 2024 itibarıyla ambargo kaldırıldı ve Washington, Hamas’ın 7 Ekim saldırısından sonra Suudi Arabistan ile Gazze’nin geleceği konusunda daha yakın işbirliğine yöneldi.

F-35 uçakları masada ama imza zor

Üç farklı kaynak, ziyaret sırasında Suudi Arabistan’ın uzun süredir ilgilendiği Lockheed Martin üretimi F-35 savaş uçaklarının da gündeme gelebileceğini belirtti. Ancak aynı kaynaklar, bu ziyarette doğrudan bir F-35 anlaşmasının imzalanmasının düşük ihtimal olduğunu vurguladı.

ABD, İsrail’e Arap ülkelerine göre daha gelişmiş Amerikan silahları verilmesini garanti eden “Niteliksel Askeri Üstünlük” (QME) politikasını sürdürüyor. İsrail, dokuz yıldır F-35 jetlerine sahip ve bu süre zarfında çok sayıda filo oluşturdu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English