Bizi Takip Edin

Amerika

ABD Kongresinde, evsizleri akıl hastanesine gönderme planı tartışılıyor

Yayınlanma

Uyuşturucu bağımlılığı ve evsizlik bağlantılı krizler, Washington’u bir zamanlar bu meseleler için kullanmayı reddettiği akıl hastanelerini yeniden devreye sokmanın eşiğine getirdi.

Kongre, sağlık sigortası sistemi Medicaid’in, o zamanlar ‘tımarhane’ olarak alay edilen sağlık kurumlarında insanları tedavi etmesini 60 yıl önce yasaklamıştı.

Politico’da yer alan habere göre, 1960’lardan bu yana savunulan toplum temelli bakım, rekor doz aşımından ölümleri durdurmadı. Bazı halk sağlığı savunucuları, zamanın değiştiği ve krizlerin büyüklüğünün kuralın kaldırılmasını haklı çıkardığı konusunda hemfikir.

Teksas’tan Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi ve Dallas’ın zengin kuzey mahallelerini temsil eden Michael Burgess, “1960’larda değiliz ve artık akıl sağlığının tedavisine karşı aynı damgalama yok,” iddiasında bulunuyor. Burgess, Temsilciler Meclisi’ne kuralı değiştiren bir yasa tasarısı sunmuştu.

Tasarı 12 Aralık’ta Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi. Tasarı eyaletlere, bağımlılıktan muzdarip Medicaid hastalarını bir akıl hastanesinde hükümetin parasıyla bir aya kadar tedavi etme seçeneği sunacak. Senato Finans Komitesi de kasım ayında benzer bir hükmü onayladı, bu nedenle yasalaşma ihtimali yüksek görünüyor.

Burgess’in ortağı ise New York’un en yoksul bölgesi olan South Bronx’tan bir Demokrat: Ritchie Torres de kendi akıl sağlığı için hastanede epey zaman geçirmişti.

Tedavi Savunu Merkezi ve Ulusal Akıl Hastalıkları İttifakı da dahil olmak üzere halk sağlığı gruplarının yanı sıra eyalet Medicaid yöneticileri de değişikliği destekliyor.

Yoksullar ve alt-orta gelirliler için federal devlet sağlık programı olan Medicaid’in hastane tedavisini finanse etmesini yasaklayan 1965 kuralının istenmeyen sonuçlara yol açtığını söylüyorlar: ihtiyacı olan insanlar için psikiyatrik yatak eksikliği. Bunun yerine, birçok savunmasız insanın kendisini sokaklarda, acil servislerde, hapishanelerde bulduğunu veya öldüğünü savunuyorlar.

Politikanın aynı zamanda uyuşturucu bağımlılığı ve akıl hastalığından muzdarip kişilere, böyle bir dışlamanın olmadığı fiziksel koşullara sahip olanlara kıyasla ayrımcılığı sürdürdüğünü söylüyorlar.

Kongredeki Cumhuriyetçiler de aynı fikirde fakat Demokratlar bölünmüş durumda. Örneğin tasarıyı hazırlayan Enerji ve Ticaret Komitesindeki en üst düzey Demokrat New Jersey Temsilcisi Frank Pallone, ideal olarak uzman sağlık ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan bir ekiple akıl hastalığı olan insanlara evlerinde bakmak yerine kurumsallaştırmaya geri dönme konusunda temkinli davranarak değişime direniyor.

Pellone, “İyileşme sürecindeki insanlara yardım etmenin en iyi yollarından birinin, topluluklarında bakıma erişimlerini sağlamak olduğunu biliyoruz,” iddiasında bulundu.

Pallone nihayetinde tutumunu yumuşattı çünkü Cumhuriyetçiler, madde kullanım bozukluğu olan bazı hapsedilmiş kişiler için Medicaid kapsamını iyileştirmeyi kabul etti.

Fakat ‘yeniden kurumsallaşma’ korkuları, Medicaid fonlarının kısıtlanmasını destekleyen sivil haklar savunucularını da harekete geçirdi. Hastaların ‘depolanması’ adı verilen uygulamaya geri dönmekten korkan bu gruplar, California ve New York gibi hastaları bakıma zorlamayı deneyen eyaletlere işaret ediyorlar.

Bazelon Ruh Sağlığı Hukuku Merkezinde kıdemli personel avukatı Lewis Bossing, Medicaid kuralının kaldırılmasının gerçekten ihtiyaç duyulan şeyi yapma, yani topluluklardaki hizmetleri artırma baskısını azaltacağını savunuyor.

ABD’de eyaletler, 1800’lerde akıl sağlığı hastaneleri inşa etmeye başladı ve ağır akıl hastalığı olan insanları hapse atmak yerine bakım sağlamayı amaçladı.

Fakat hastaneler kısa sürede aşırı kalabalıklaştı; yetersiz personel ve yetersiz finansman da sorunları ağırlaştırdı. 1946’da Life Magazine’de yayınlanan bir araştırmaya göre istismar yaygındı: Hastalar günlerce alıkonuluyor, hücre hapsine atılıyor, aç bırakılıyor ve bazen dövülerek öldürülüyordu.

Başkan John F. Kennedy, o yıl yaptığı bir konuşmada, 1963’te yarım milyondan fazla insanın devlet akıl sağlığı hastanelerinde olduğunu, bunların yarısının 3.000’den fazla insanı barındıran tesislerde olduğunu açıkladı.

Kennedy, eyaletlerin federal destekle kapsamlı toplum ruh sağlığı merkezleri inşa etmeleri için bir plan hazırladı. Bunlar teşhis hizmetlerini, acil psikiyatri birimlerini, yatarak ve ayakta tedavi hizmetlerini ve rehabilitasyonu birleştireceklerdi.

İki yıl sonra Medicaid’i kuran yasa, Kennedy’nin ‘modası geçmiş kurumsal bakım’ dediği şeye para akıtmaktan kaçınmak için federal fonların 16’dan fazla yataklı akıl sağlığı tesislerinde bakım için ödeme yapmasını yasakladı. Kural artık 21 ila 64 yaş arasındaki kişileri kapsıyordu.

Birçok devlet hastanesi kapandı, fakat Kennedy’nin öngördüğü gibi toplum ruh sağlığı sistemi hiçbir zaman meyve vermedi.

Amerika

Trump yönetimi, gümrük vergilerini sürdürmek için ‘B planı’ hazırlıyor

Yayınlanma

The Wall Street Journal’ın haberine göre ABD Başkanı Trump yönetimi, mahkemenin aleyhte kararına rağmen gümrük vergilerini istediği seviyede tutabilmek için alternatif bir plan üzerinde çalışıyor. Yönetim, Trump’ın başlattığı gümrük vergilerine yeni bir yasal dayanak bulma olasılığını tartışırken, temyiz mahkemesi alt mahkemenin kararını geçici olarak askıya aldı.

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, mahkemenin ithalat vergileriyle ilgili aleyhte kararına rağmen bu vergileri yürürlükte tutabilmek için “B planı” üzerinde çalıştığı bildirildi.

The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Amerikalı yetkililer, Trump’ın başlattığı gümrük vergilerine yeni bir yasal dayanak sunmak zorunda kalmaları durumunda atılabilecek adımları değerlendiriyor.

Bu gelişmeler, Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin Trump’ın Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası’nı (IEEPA) kullanarak geniş çaplı gümrük vergileri uygularken yetkisini aştığına karar vermesinin ardından yaşandı, ancak bir temyiz mahkemesi bu kararı geçici olarak durdurdu.

Bu hafta Uluslararası Ticaret Mahkemesi, Trump’ın IEEPA’yı kullanarak getirdiği kapsamlı gümrük vergileriyle yetkisini aştığına hükmetmişti.

Kararın ardından bir üst mahkeme olan temyiz mahkemesi, söz konusu kararın uygulanmasını geçici olarak askıya almıştı.

Trump, daha önce yaptığı açıklamalarda, gümrük vergilerinin “ekonomiyi restore edeceğini ve dolandırıcılığı önleyeceğini” savunmuş, ABD’nin on yıllardır “hem dostları hem de düşmanları tarafından yağmalandığını, istismara uğradığını ve varlıklarının çalındığını” iddia etmişti.

Masadaki iki alternatif yol

WSJ‘ye konuşan kaynaklara göre, Trump’ın ekibi mevcut durumda iki olası eylem planını değerlendiriyor.

Bunlardan ilki, 1974 tarihli ABD Ticaret Yasası’nın 122. maddesi uyarınca geniş bir ürün yelpazesine yüzde 15’e kadar geçici gümrük vergileri getirilmesini içeriyor. Bu az kullanılan yasa maddesi, ticaret dengesindeki açıkları düzeltmek amacıyla tarifelerin 150 gün boyunca yürürlükte kalmasına izin veriyor.

Paralel olarak, aynı yasanın haksız ticaret uygulamalarına karşı kullanılan 301. maddesi kapsamında kilit ticaret ortakları için bireysel gümrük vergileri geliştirilmesi planlanıyor.

Gazeteye konuşan kaynaklar, 301. maddenin yasal açıdan daha güvenilir olduğunu ancak uzun prosedürler gerektirdiğini belirtiyor.

Trump, ilk başkanlık döneminde Çin’e yönelik gümrük vergilerini uygularken bu maddeye dayanmıştı.

Beyaz Saray’dan temkinli yaklaşım

Gazetenin kaynakları, Beyaz Saray’da henüz nihai bir kararın alınmadığını vurguluyor. Yönetim, temyiz mahkemesinin kararını dikkate alarak alternatif planların uygulanmasını erteleyebilir.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, önceki gün yaptığı açıklamada yönetimin gümrük vergileri için çeşitli seçenekleri değerlendirdiğini belirtmiş ancak ayrıntı vermemişti.

WSJ, Beyaz Saray ve ABD Ticaret Temsilciliği’nin konuyla ilgili yorum taleplerine yanıt vermediğini de ekledi.

Trump’ın ilk döneminde ABD Ulusal Ekonomik Konseyi direktör yardımcılığı görevini yürüten Everett Eissenstat, alternatif seçeneklere erken geçişin mahkemeler tarafından Beyaz Saray adına bir “yenilginin kabulü” olarak yorumlanabileceğini söyledi.

Eissenstat, “Yönetim hızla başka tarife önlemlerine başvurabilir, ancak karar yargı sürecindeyken bu durum, nihai karara ilişkin bir güvensizlik olarak değerlendirilebilir,” dedi.

Donald Trump, 2 Nisan’da Amerikan ekonomisi için “Kurtuluş Günü” ilan etmiş ve ABD’nin en yakın ortakları da dahil olmak üzere 180’den fazla ülkeden gelen ürünlere yönelik “karşılıklı” tarifeler uygulamaya koymuştu. Daha sonra bazı devletler için 90 günlük bir erteleme yapmıştı.

Reuters haber ajansı, Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin gümrük vergilerini yasa dışı bulan kararının beklenmedik olduğunu ancak Amerikalı yönetim yetkililerini yıldırmadığını yazmıştı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Eric Trump’tan bitcoin zirvesinde büyük bankaları yok etme çağrısı

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın oğlu Eric Trump, Las Vegas’taki bitcoin zirvesinde “geleneksel finansa” savaş açtı ve Wall Street’teki bazı büyük bankaların “yok olmasını” istediğini söyledi.

Fox Business, dün Las Vegas’ta düzenlenen Bitcoin Conference 2025’ten yaptığı haberde, “Beyaz Saray’ın kripto parayı benimsemesi devam ediyor,” dedi.

Buradaki kalabalığa hitap eden Başkan Yardımcısı JD Vance, yönetimin federal kripto düzenlemelerini kaldırmaya ve stabilcoin ticaretini yasallaştırmaya niyetli olduğunu söyledi.

Bu durum, Trump ailesinin çoğunluk hissesi “USD1 “adlı bir stabilcoin’e sahip olması nedeniyle bazı Kongre üyelerini tedirgin etti.

Donald Trump’ın en büyük iki oğlu da Amerika’nın kumar başkenti Las Vegas’a yeni bir finansal düzen ve ülkenin en büyük bankalarının çöküşünü talep etmek için geldi.

Eric ve Donald Trump Jr, dijital varlık sahiplerine, babalarının sektördeki dizginleri gevşetme hamleleri sayesinde büyük bir servet vaat etti.

Wall Street’e yüklenen Eric Trump, oteldeki kalabalık salona “geleneksel finansın kripto topluluğuna karşı silah olarak kullanıldığını” söyledi ve kripto işlemlerinin “daha ucuz”, “daha hızlı”, “daha güvenli” ve “daha şeffaf” olduğunu iddia etti.

Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Nefret kelimesini kullanmaktan nefret ediyorum, ama dürüst olmak gerekirse, bazı büyük bankaların yok olmasını çok isterim. Dürüst olmak gerekirse, bunu hak ediyorlar,” dedi.

Geçen yıl Nashville’de düzenlenen bitcoin konferansında Donald Trump, ABD’yi dünyanın “bitcoin süper gücü” yapma sözü vermişti.

Kripto meraklıları, Biden yönetiminin kendi sektörleriyle “savaş” halinde olduğunu düşünüyordu. Kendisi de bir memecoin satıcısı olan Trump’ın ise kendilerine “çok daha nazik davrandığını” savunuyor.

Trump’ın üst düzey yetkilileri, güçlü bir ABD doları vaat ederken, dünya rezerv para birimine alternatif bir seçenek da ileri sürüyorlar.

Trump’ın Silikon Vadisi dostu başkan yardımcısı JD Vance, Las Vegas’taki konuşmasında, stabilcoinlerin bir tehdit değil, “iktisadi gücümüzün çarpanı” olduğunu söyledi ve Vance, “Bu sadece Amerikan dolarına yardımcı olacak,” dedi.

Vance ayrıca, ABD’nin Çin ile rekabet ettiği bir ortamda bitcoin’in ülkenin stratejik geleceğinde rol oynayacağını söyledi. 

Etkinlikte kripto platformu Gemini, “bitcoin kredi kartı”nı tanıttı ve iki turuncu Tesla cybertruck’ın ödül olarak verileceği bir çekiliş düzenledi.

Ross Ulbricht’in hapishaneden çıkan eşyaları (kimlik kartları, resimleri, eşofmanları) açık artırmaya çıkarıldı. Trump, ikinci döneminin ilk resmi icraatlarından biri olarak, ömür boyu hapis cezasına çarptırılan darknet Silk Road’un yaratıcısını affetmişti. Bitcoin dergisinin ilk sayısının bir kopyası 10.000 dolara satıldı.

Financial Times’a (FT) göre “The Deep” (“Derin”) adlı, sadece “balinaların girebileceği özel bir alanda, kripto para yöneticileri, Trump’ın 29 yaşındaki kripto danışmanı Bo Hines gibi hükümet yetkililerine sorular sordu, Louis Vuitton valiz kazanmak için çekilişe katıldı, bilardo oynadı ve Blue Origin’in New Shepard aygıtı ile uzaya uçmak için kayıt oldu.

Halka açık Amerikan şirketleri, son haftalarda bitcoin yatırımlarını görülmedik düzeylerde artırmaya başladılar.

Buna en son katılan şirketler, dün yaklaşık 500 milyon dolar değerinde ilk bitcoin alımını açıklayan GameStop ve salı günü kendi bitcoin hazinesini oluşturmak için 2,5 milyar dolar topladığını açıklayan Truth Social’ın ana şirketi Trump Media oldu.

Son zamanlarda, bitcoin fiyatının yükselişiyle birlikte kurumsal kripto sahipliği de arttı. BitcoinTreasuries.net’e göre, nisan ayı başında 89 olan halka açık bitcoin sahibi şirket sayısı şu anda 114’e yükseldi.

Bitcoin fiyatı, yaklaşık aynı dönemde 75.000 dolar civarındaki düşük seviyesinden yaklaşık %50 artışla 112.000 dolarlık tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Halka açık şirketler, bitcoin’in en büyük kurumsal sahibi olan Strategy (eski adıyla MicroStrategy) şirketini taklit etmeye çalışıyor. Strategy, son birkaç yılda 580.000’den fazla bitcoin (şu anki değeri 62 milyar doların üzerinde) satın alarak, bitcoin varlıkları olan bir yazılım şirketinden, yazılımın da bir parçası olduğu bir bitcoin holding şirketine dönüştü.

Strategy, bitcoin’e yatırım yapmak isteyen fakat kripto parayı doğrudan satın almak istemeyen yatırımcılar için cazip bir yatırım aracı haline geldi.

Şu ana kadar bu taktik yatırımcılar için işe yaramış görünüyor: Bitcoin %130 değer kazanırken, Strategy’nin hisseleri geçen yıl %500 fırladı.

Strategy şu anda bitcoin varlıklarının yaklaşık 1,6 katı değerinde işlem görüyor ve rüzgarın yönü değişirse tüm operasyonun çökebileceği endişelerini artırıyor.

Yine de, kripto para meraklıları, kripto paranın sınırlı arzının, tüm bitcoin madenciliği tamamlandığında bitcoin’in daha değerli hale geleceği anlamına geldiğini söylüyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

Telegram ve xAI arasında Grok anlaşması: Musk yalanladı, Durov ‘prensipte anlaştık’ dedi

Yayınlanma

Elon Musk, Pavel Durov’un Telegram ve xAI’ın Grok sohbet botunun entegrasyonu konusunda anlaştığı yönündeki sözlerine yanıt vererek herhangi bir anlaşma imzalanmadığını belirtti. Durov ise “prensipte bir anlaşma olduğunu ancak resmiyetin henüz tamamlanmadığını” ifade etti.

Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk, Telegram kurucusu Pavel Durov’un mesajlaşma uygulaması Telegram ile Musk’ın yapay zeka şirketi xAI’ın Grok sohbet botunun entegrasyonu için anlaştıklarına dair açıklamasına yanıt verdi.

Musk, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda böyle bir anlaşmanın imzalanmadığını belirtirken, Durov ise “Doğru. Prensipte bir anlaşma var ancak resmi işlemler henüz tamamlanmadı,” ifadelerini kullandı.

Bu diyalog, Durov’un dün Grok’un bu yaz Telegram kullanıcılarına sunulacağını duyurmasının ardından geldi.

Telegram’ın kurucusu Pavel Durov, yaptığı açıklamada, mesajlaşma platformu kullanıcılarının “bu yaz piyasadaki en iyi yapay zeka teknolojisine” erişebileceğini duyurmuştu.

Durov, Musk ile xAI tarafından geliştirilen Grok sohbet botunu Telegram’ın 1 milyardan fazla kullanıcısına ulaştırmak ve platformun tüm uygulamalarına entegre etmek için bir yıllık bir işbirliği konusunda anlaştıklarını belirtmişti.

Durov, bu anlaşmayla Telegram’ın bir yıl içinde 300 milyon dolar ve abonelik gelirlerinin yüzde 50’sini elde edeceğini de eklemişti.

Daha önce Mart ayında Musk, Grok’un Telegram’a geldiğini duyurmuş ve yapay zeka destekli sohbet botu Telegram Premium abonelerinin kullanımına sunulmuştu.

Musk, xAI şirketini Temmuz 2023’te kurduğunu açıklamış ve şirket aynı dönemde Grok’u geliştirmeye başlamıştı.

Amerikalı milyarder, Şubat 2025’te ise yapay zeka modelinin üçüncü versiyonunun piyasaya sürüleceğini duyurmuştu.

Sohbet botunun eğitimi için Musk’a ait olan sosyal medya platformu X’in (eski adıyla Twitter) verilerinin de kullanıldığı biliniyor.

Bu yılın başlarında The Verge dergisi, xAI’ın, Grok’un “Bugün Amerika’da yaşayan bir kişi yaptıklarından dolayı ölüm cezasını hak etseydi bu kim olurdu?” sorusuna ABD Başkanı Donald Trump’ın adını vermesinin ardından bir soruşturma yürüteceğine söz verdiğini bildirmişti.

Yapay zeka, “sadece kamusal tartışma ve teknoloji üzerindeki etkisi nedeniyle” en ağır cezayı hak eden kişiyi belirtmesi istendiğinde ise Musk’ın kendisini işaret etmişti.

Habere göre şirket bu sorunu daha sonra düzeltti.

Grok, Güney Afrika’da ‘beyaz soykırımı’ konusuna takıldı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English