Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Afrika CDC, Kıta genelinde ‘halk sağlığı acil durumu’ yetkisini ilk kez kullandı

Yayınlanma

Haber: Bilge Dilay Misir
Afrika Kıtası’nda hızla artış gösteren M çiçeği salgını, ciddi boyutlara ulaştı. Gelinen son durum üzerine, Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) ilk defa “Kıta Güvenliği Halk Sağlığı Acil Durumu” yetkisini kullanarak acil durum ilan etti.

Afrika CDC,  M çiçeği salgının geldiği son durum üzerine Afrika’da “Kıta Güvenliği Halk Sağlığı Acil Durumu” (PHECS)  ilan etti. Bu kararla birlikte örgüt, PHECS yetkisini ilk kez kullanmış oldu. Afrika CDC Genel Direktörü Jean Kaseya, yaptığı açıklamada “M çiçeği hastalığını Kıta Güvenliği Halk Sağlığı Acil Durumu olarak ilan etmek keyfi bir durum değil, sorumluluktur” ifadelerini kullandı. Açıklamada ölüm ve vaka teşhis oranlarını haftalık toplantılarla duyuracağını belirten Kaseya, Kovid-19 salgınından ders çıkarmaya çalıştıklarını belirtirken salgın sırasında terk edilen Afrika’nın bu defa önlem almak istediğinin altını çizdi.

Bu arada Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, “Türkiye’de bu yıl herhangi bir maymun çiçeği vakası tespit edilmemiştir” açıklamasını yaptı.

MAYMUN ÇİÇEĞİ DEĞİL, M ÇİÇEĞİ

Maymun çiçeği olarak bilinen rahatsızlık, ilk defa 1958’de maymun kolonilerinde ortaya çıkmış, mpox virüsünden kaynaklanan bir hastalık türüdür. Çiçek hastalığına benzediği ve maymun kolonilerinde ortaya çıktığı için “Maymun Çiçeği” olarak bilinen hastalığın adı, ırkçı izlenim verdiği gerekçesiyle “mpox” yani “M çiçeği” olarak değiştirildi. M çiçeği, çiçek virüsü türünde çift sarmallı bir DNA virüsünden doğmuştur. Başta hayvanlar arasında gözüken daha sonra insanlara da bulaşmaya başlayan M çiçeğinin ilk insan vakası, 1970 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde gözlemlenmiştir. İleri tarihlerde Batı ve Orta Afrika bölgelerine yayılan hastalığın, insandan insana da bulaştığı biliniyor. Virüsün bilinen üç türü bulunuyor; klad 1 Orta Afrika’da bulunan endemik bir tür olarak tanımlanırken yeni alt türü klad 1b, güncel salgında gözlemlenen virüs olarak türler arasında en şiddetli olanı olarak biliniyor. Geçtiğimiz yıllarda Asya ve Avrupa’ya yayılan klad 2’nin ise en hafif varyant olduğu öne sürülüyor.

M ÇİÇEĞİ, İNSANLARDAN VE HAYVANLARDAN BULAŞIYOR

M çiçeği, hem hayvanlardan hem de insanlardan bulaşabilen bir hastalık. Virüs tehdidi teşkil eden hayvanların başında sincap ve fare gibi kemirgenler geliyor. Virüs, kemirgenlerden kan enfektesi, vücut sıvıları ve deri lezyonlarına temas gibi yollarla bulaşabiliyor. İnsanlar arasında yayılım ise bahsi geçen temas yollarıyla birlikte, cinsel temas ve doğum esnasında anneden bebeğe geçiş gibi yollarla da gerçekleşebiliyor.  Hastalık; yüksek ateş, sırt, kas ve baş ağrıları, titreme, üşüme, yorgunluk ve suçiçeği benzeri kabarcıkların ortaya çıkması gibi belirtileri ile biliniyor. M çiçeği semptomlarının, 5 ila 21 gün içerisinde ortaya çıktığı addediliyor.

SALGIN YALNIZCA AFRİKA KITASINDA GÖZLEMLENDİ

Güncel M çiçeği salgını, Afrika kıtası dışında henüz gözlemlenmedi. Vakaların yüzde 96’sı Kongo Cumhuriyeti’nde gerçekleşirken, hastalığa yağmur ormanlarına sahip bölgelerde klad 1 varyantıyla daha sık rastlandığı belirtiliyor. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin doğusunda bulunan bölgelerde yayılan klad 1b varyasyonunun cinsel ilişki ve kalabalık nüfustan kaynaklı arttığı iddia edilirken, Orta ve Batı Afrika’da gözlemlenen virüsün 2022’den kalma klad 2 varyasyonu olduğu düşünülüyor.

 M ÇİÇEĞİ VAKALARI 14 BİN 500’Ü AŞTI

Afrika CDC’nin açıklamasına göre bölgede yaşanan toplam mpox enfeksiyonu oranının, 2024 yılında 2023 yılına kıyasla yüzde %160 artarak 14 bin 500’ü aştığı, toplam can kaybı oranının ise %19 artarak 450’yi geçtiği bildirildi. 9 Ağustos’ta yayımlanan Afrika CDC’nin raporuna göre, 2024 Ocak ayından 8 Ağustos tarihine kadar 13 Afrika ülkesinde 2 bin 822 virüs vakası ve 14 bin 719 şüpheli vaka gözlemlendi. Anadolu Ajansı haberinde, 517 can kaybının 511’inin Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde gerçekleştiğini vurguladı.

DSÖ’DEN, M ÇİÇEĞİ AŞISINA MADDİ DESTEK GELİYOR

Afrika CDC, virüs tespit edilmiş hastalara yakın temas halinde bulunanlara hastalık önleyici aşı uygulanmasına başlamak istediklerini bildirdi. CDC’nin yakın temaslı tanımını kapsayanlar; teşhis konulmuş bireyle aynı evi paylaşanlar, vakalıyla cinsel ilişki yaşayanlar, vakalının vücut döküntülerine temasta bulunmuş olanlar olarak sıralandı. Yakın temaslılar dışında hastalık önleyici aşıya tabi tutulacaklar arasında sağlık personelleri, bağışıklığı düşük bireyler ve seks işçileri bulunuyor. CDC, hastalığı önlemek amacıyla iki çeşit aşının olduğunu duyurdu: Güncel salgında tercih edilen aşı olan Jynneos ve ACAM 2000. Örgüt aşının uygulanacağı bireyleri; vaka teşhisinde bulunan hastalar, hastaların temaslıları ve son 14 günde birden fazla cinsel partneri olmuş eşcinsel bireyler olarak sıraladı. Bahsi geçen aşıları hazır olur olmaz kullanıma sunacağını açıklayan CDC, çeşitli ülkelerle çalışmalarının devam ettiğini duyurdu. Önlemler kapsamında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de ülkelere salgınla mücadeleleri adına maddi destekte bulunacağını açıkladı.

“EN ZAYIF HALKAMIZ KADAR GÜVENDEYİZ”

2022’de yayılan Maymun Çiçeği virüsüne ilişkin Yüksek Sonuçlu Biyolojik Tehditleri Önlemek ve Yanıt Vermek için Küresel Sistemlerin Güçlendirilmesi, Münih Güvenlik Konferansı ile Ortaklaşa Yürütülen 2021 Masa Üstü Tatbikat Sonuçları adlı simülasyon raporunda araştırmacıların: “Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde önemli biyogüvenlik ve pandemi hazırlıklarında boşluklar olduğu sürece en hazırlıklı ülkeler bile savunmasız kalacaktır. En zayıf halkamız kadar güvendeyiz” ifadeleri, günümüzde yükselen pandemi tehditlerine işaret ediyor.

DİPLOMASİ

Altı Avrupa ülkesi Ukrayna’ya desteğini yineledi

Yayınlanma

Avrupa’nın önde gelen altı ülkesinin dışişleri bakanlarından oluşan bir grup, 19 Kasım Salı günü Varşova’da bir araya gelerek ABD yardımının azalma ihtimaline karşın Ukrayna ile dayanışma içinde olduklarını teyit etti, barış çözümlerini reddetti ve savunma finansmanı için eurobond kullanımını araştırma sözü verdi.

Almanya, Fransa, Polonya, İtalya, İspanya ve Birleşik Krallık dışişleri bakanlarının bir araya geldiği toplantının ardından gazetecilere konuşan Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, özellikle seçilmiş başkan Donald Trump yönetiminde ABD’nin müdahalesinin azalabileceğine ilişkin endişeler ışığında bu birlikteliğin öneminin altını çizdi.

Sikorski, “Bu toplantı, bağımsızlığını acımasız işgalcilere karşı kararlılık ve cesaretle savunan Ukrayna halkıyla dayanışma ve birliğimizin açık bir sembolü olmayı amaçlamaktadır,” dedi.

Sikorski’nin yanı sıra Almanya’dan Annalena Baerbock, Fransa’dan Jean-Noël Barrot ve İtalya’dan Antonio Tajani de AB’nin yeni baş diplomatı Kaja Kallas ile birlikte toplantıya bizzat katıldılar.

İspanya’dan José Manuel Albares Bueno ve Birleşik Krallık’tan David Lammy ise görüşmelere çevrimiçi katıldı.

Trump yönetiminin savaşı sona erdirmeye yönelik olası planlarına ilişkin haberleri yorumlayan bakanlar, Sikorski’ye göre “Ukrayna’ya çıkarlarına aykırı ya da toplumsal kabulden yoksun barışçıl çözümler dayatmanın ülkenin istikrarını olumsuz etkileyeceği” konusunda mutabık kaldılar.

ANSA’nın aktardığına göre Tajani, “Bugünün mesajı açık: Ukrayna’yı askeri, iktisadi ve siyasi açıdan desteklemeye devam edeceğiz,” dedi.

Weimar Üçgeni (Almanya-Fransa-Polonya) ülkeleri ve seçilmiş diğer Avrupalı ortaklar arasındaki toplantı formatının, “Avrupa’nın büyümesi, demokrasinin savunulması, ABD ile sağlam ilişkiler ve uluslararası hukukun daha fazla ihlal edilmesini önlemek için” gelecekte daha fazla işbirliği için bir forum haline geleceğini de sözlerine ekledi.

“Barış sadece Ukrayna ile müzakere edilebilir”

Altı bakan, “Avrupa güvenliğine yönelik artan tehditlerin” altını çizdikleri ortak bir deklarasyon kabul ederek Avrupa savunmasını güçlendirme ve transatlantik işbirliğini derinleştirme konusundaki kararlılıklarını bir kez daha teyit ettiler.

Bakanlar, “Rusya’nın pervasız revizyonizmi ve saldırganlığı durdurmayı ve anlamlı görüşmelere katılmayı sürekli reddetmesi, Avrupa kıtasında ve transatlantik bölgede barış, özgürlük ve refaha meydan okumaktadır,” dediler.

Güçlü ve birleşik bir NATO’nun “Avrupa savunma ve güvenliğinin temel taşı” olarak rolünü bir kez daha teyit eden bakanlar, Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını NATO’nun GSYİH’nin %2’si hedefinin de ötesinde artırmaları gerektiğine işaret ettiler.

Bakanlar ayrıca Ukrayna’ya yönelik askeri, iktisadi ve mali desteğin daha da artırılması konusunda ısrarcı oldular ve kalıcı bir barışın “sadece Ukrayna’nın yanında Avrupalı, Amerikalı ve G7 ortaklarıyla birlikte müzakere edilebileceğini” yinelediler.

Ayrıca, “Putin’in saldırganlık savaşını sürdürme kabiliyetini engelleyerek” Rusya’yı caydırmaya devam etme sözü verdiler.

Savunma eurobondları

AB’nin en büyük beş ülkesi de Avrupa savunmasını finanse etmek için eurobondları desteklediklerini açıkladı.

Avrupa savunma tahvillerinin oluşturulması, AB liderleri tarafından AB savunma sektörünü güçlendirmek için düşünülen seçenekler arasında yer alıyor.

Bu, AB’nin kuş gribi salgınının ardından kurtarma programını finanse etmesini sağlayan programa benzer bir ortak borçlanma programı gerektirecek.

Sikorski, ”Avrupa Birliği’nin en büyük beş ülkesi ilk kez burada, Varşova’da, Avrupa savunma yükümlülükleri lehinde bir araya geliyor,” derken, Tajani de bir strateji belirlediklerini ve artık ilerlemek gerektiğini savundu.

Haziran ayında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, AB’nin savunmasını güçlendirmek için önümüzdeki on yıl içinde 500 milyar avro (535 milyar dolar) yatırım yapması gerektiğini belirtmişti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Olaf Scholz, G20 bildirisinden memnun kalmadı

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz salı günü Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen G20 zirvesinin sonuç bildirgesini eleştirdi.

Scholz, “G20’nin [Ukrayna’daki savaştan] Rusya’nın sorumlu olduğunu açıkça ifade edecek kelimeleri bulamaması çok yavan. Bu benim istediğim bir şey değil,” dedi.

G20 liderlerinden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e de yüklenen Şansölye, “İnsanların onun kör megalomanisi, topraklarını sadece şiddet yoluyla genişletme planı yüzünden acı çekmek zorunda kaldığı 1000 gün,” diyerek Ukrayna savaşının 1000. gününe atıf yaptı.

Alman lider, “İsrail’in kendini savunma hakkını” savundu

G20’nin Gazze’de ateşkes çağrısını takdir etmekle birlikte Scholz, Orta Doğu’daki çatışma yayılmaya devam ederken bildirinin “Hamas, Hizbullah ve İran’dan gelen tehditler” karşısında “İsrail’in kendini savunma hakkına” değinmemesinden “üzüntü duyduğunu” söyledi.

Ayrıca bildiride çatışmanın yayılmasından Hamas’ın sorumlu tutulmamasından da hoşnut olmadığını kaydeden Scholz, “Uzlaşı sağlanamamış olmasından büyük üzüntü duyuyorum. Her şeyin İsrail’e yönelik korkunç ve acımasız bir terör saldırısıyla başladığını söyleseydik durum daha iyi olurdu,” iddiasında bulundu.

Şansölye, “[sonuç olarak] jeopolitik gerilimlerin G20 üzerinde de ne kadar etkili olduğu anlaşılıyor… Uluslararası ilişkilerde esen rüzgar giderek sertleşiyor,” dedi.

Scholz, Taurus füzelerini vermeme kararının arkasında duruyor

Öte yandan Almanya Şansölyesi Scholz, nihai bildirinin Ukrayna’ya ilişkin yorumlarından duyduğu memnuniyetsizliğe rağmen, Kiev’e uzun menzilli füzelerin teslimatını engelleme kararını savunarak bunun doğru bir seçim olduğunu söyledi.

Scholz ülkesinin Ukrayna’nın Avrupa’daki en büyük destekçisi olduğunu ve olmaya devam edeceğini belirtti ama aynı zamanda “sağduyulu davranmanın” önemini de vurguladı.

Scholz, uzun menzilli füzelerin erken teslim edilmesine karşı çıktığını ve bunda haklı olduğunu çünkü bunun Alman birliklerini Rusya’nın derinliklerinde hedef seçimine dahil olmaya zorlayacağını söyledi ve “Çatışmaya bu şekilde katılmanın doğru olacağını düşünmüyorum,” dedi.

Macron Çin’i ‘nüfuzunu kullanmaya’ çağırdı

Bu arada Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Rusya’yı temsil ettiği zirvede Putin’i “mantığa kulak vermeye” çağırdı.

Fransız lider, “Rusya’ya burada gerçekten aklıselime kulak vermesi çağrısında bulunmak istiyorum. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak sorumlulukları var,” dedi ve Rusya’yı “küresel istikrarsızlığa neden olan bir güç” olmakla suçladı.

Macron, Rusya’nın müttefiki Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yaptığı ikili görüşme sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada Çinli mevkidaşını Rusları gerilimi azaltmaya zorlamak için “tüm nüfuzunu kullanmaya” çağırdığını söyledi.

Macron, Xi’nin Ukrayna’ya yönelik saldırılarını durdurması ve yeni nükleer tutumunu yeniden gözden geçirmesi için Putin ile müzakere etme kapasitesine sahip olduğunu savundu.

Fransa Cumhurbaşkanı Xi ile görüşmesinde Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin (KDHC) Ukrayna savaşına Rusya’nın yanında katılma kararını da gündeme getirdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin, Suudi Arabistan ve İran, İsrail’in operasyonlarına son verilmesi çağrısı yaptı

Yayınlanma

Çin, Pekin’in arabuluculuğuyla sağlanan yumuşamayı ilerletmeye yönelik görüşmeler sırasında Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkileri “çeşitli alanlarda” geliştirme taahhüdünü yineledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ortak açıklamaya göre, salı günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelen üç ülkenin üst düzey diplomatları, İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki askeri operasyonlarına “derhal son verilmesi” çağrısında bulundu.

Ayrıca İsrail’in İran’ın “egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik saldırılarını ve ihlallerini” de kınadılar.

Açıklama, İsrail’in geçen ay İran’a düzenlediği hava saldırısında Tahran’ın nükleer programının bir bölümünü vurduğunu, savunma ve füze üretim kapasitesini zayıflattığını teyit etmesinden bir gün sonra geldi.

Ortak açıklamada “Üç taraf, devam eden şiddet ve tırmanma döngüsünün bölge ve dünya güvenliğinin yanı sıra deniz güvenliği için de ciddi bir tehdit oluşturduğuna inanmaktadır” denildi.

Bu toplantı, yedi yıllık düşmanlığın ardından diplomatik bağların yeniden kurulması için Mart 2023 ‘te Pekin’de bir anlaşmaya varılmasının ardından Riyad ve Tahran arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sürecini desteklemek üzere kurulan Çin-Suudi Arabistan-İran üçlü komitesinin ikinci toplantısıydı.

Çin’in arabuluculuk ettiği anlaşma, kendisini küresel bir barış yapıcı olarak konumlandırmaya ve Washington’un Orta Doğu’daki geleneksel hakimiyetine meydan okumaya çalışan Pekin için diplomatik bir zafer olarak görüldü.

Resmi Suudi Basın Ajansı’nın ortak açıklamaya dayandırdığı haberine göre Riyad ve Tahran salı günü ayrıca “Pekin Anlaşması’nı tüm hükümleriyle uygulama kararlılıklarını ve ülkeleri arasındaki komşuluk ilişkilerini pekiştirme yönündeki çabalarını teyit ettiler”.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English