Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman BSW’li milletvekili Hunko: Amerikan füzelerinin konuşlandırılması ülkeyi potansiyel bir hedef haline getiriyor

Yayınlanma

ABD’nin orta menzilli füzelerinin Almanya’da konuşlandırılmasının planlandığının açıklanması önemli siyasi tartışmaları beraberinde getirdi.

Sahra Wagenkecht İttifakı’ndan (BSW) Federal Meclis (Bundestag) Milletvekili Andrej Hunko, bu hamleye dair değerlendirmede bulundu.

İsviçre’de yayın yapan Zeitgeschehen im Fokus dergisine mülakat veren Hunko, konuşlandırmayı çevreleyen belirsizliğin altını çizerek, “Kimse neden ya da ne amaçla olduğunu bilmiyor; yeni müzakerelere dair hiçbir belirti yok,” dedi.

Partisinin Saksonya ve Thüringen’deki son seçim başarısını değerlendiren Hunko, performanslarından gurur duyduğunu ifade ederek “Sadece sekiz ay önce 50 kişi tarafından kurulan bir partinin iki eyalet seçiminde çift haneli sonuçlar elde etmesi eşi benzeri görülmemiş bir durum,” diye konuştu.

BSW’nin şaşırtıcı seçim başarısı, özellikle partinin ABD’nin füze konuşlandırmasına muhalefeti de dahil olmak üzere çeşitli tartışmalı konulardaki duruşu göz önüne alındığında, Alman siyasi ortamına uluslararası ilgi getirdi. Partinin yükselişi, geleneksel partilerin istikrarlı hükümetler kurmakta zorlandığı Almanya’da değişen siyasi dinamiklerin bir işareti olarak görülüyor.

Hunko, Thüringend’e hükümet kurma tartışmalarının karmaşık bir hal aldığını belirtti. CDU, BSW ve Sol Parti’yi içeren ve ‘Brombeer-Koalisyonu’ olarak adlandırılan potansiyel bir koalisyon, CDU’nun hem AfD hem de Sol Parti ile iş birliğine karşı duruşu seçeneklerini sınırladığı için uygulanabilir birkaç seçenekten biri. Hunko’ya göre bu durum CDU’yu siyasi olarak felç etti, ‘kendi kararları tarafından bloke edilmiş’ hale getirdi.

Saksonya’daki durum daha az zorlu görünüyor; CDU, BSW ve SPD’den oluşan potansiyel bir koalisyon Die Linke’yi dahil etmeden mümkün. Fakat Hunko, CDU içinde BSW ile herhangi bir iş birliğine karşı direncin güçlü olduğunu belirtti.

Hunko, partisi için kilit bir konu olarak planlanan füze konuşlandırmasının önemini vurguladı. Hunko, bu tür konuların devlet politikasının alanına girmediği yönündeki eleştirilere rağmen, federal eyaletleri temsil eden Bundesrat’ın Dış İlişkiler Komisyonu aracılığıyla dış politika tartışmalarında rol oynadığının altını çizdi.

Hunko, “Bu, insanların kalplerine yakın bir konu ve ele alınması gerekiyor,” değerlendirmesini yaptı.

Seçim sonrası yapılan son anketler, Thüringen ve Saksonya’daki seçmenler arasında BSW’nin askeri konulardaki duruşuna önemli bir destek olduğunu gösteriyor; seçmenlerin sırasıyla yüzde 60 ve yüzde 55’i partinin Ukrayna’ya silah sevkiyatını eleştirmesini onaylıyor. Hunko bu durumun, Almanya’nın batısındaki tutumların aksine, doğu eyaletlerindeki daha geniş bir hissiyatı yansıttığına dikkat çekti.

Hunko’ya göre füzelerin konuşlandırılmasına ilişkin tartışmalar, temmuz ayında Washington’da yapılan NATO zirvesinin ardından Başbakan Olaf Scholz’un ABD ile ikili bir deklarasyon imzalamasıyla tırmandı.

Bu anlaşma, Almanya’nın 1500 ila 5500 km menzilli ABD orta menzilli füzelerine ev sahipliği yapmasını taahhüt ediyordu. Şeffaflık ve istişare eksikliğini eleştiren Hunko, “NATO ile koordineli değil ve bu füzelerin konuşlandırılması Almanya’yı potansiyel bir hedef haline getiriyor,” diye konuştu.

Hunko ayrıca 1980’lerde Pershing II füzelerinin konuşlandırılmasına yönelik yoğun muhalefeti hatırlatarak Almanya’da konunun tarihsel hassasiyetinin altını çizerek o dönemde NATO’nun Çift Yönlü Kararı’nın, ‘saf tırmanma’ olarak tanımladığı mevcut durumun aksine, silahların kontrolüne yönelik müzakereleri içerdiğini belirtti.

Planlanan konuşlandırma, Moskova’ya ulaşabilen 2000 km menzilli Tomahawk füzelerini ve ses hızının beş katına çıkabilen ve Moskova’ya dakikalar içinde ulaşabilen hipersonik “Kara Kartal”ı içeriyor. Hunko, bu tür silahların, özellikle de potansiyel düşmanlara bıraktıkları kısa tepki süresinin, istenmeyen bir tırmanma riskini arttırması konusunda ciddi endişelerini dile getirdi.

Tarihsel bağlama değinen Hunko, istikrarı bozucu nitelikleri nedeniyle bu tür füzeleri ortadan kaldıran 1987 tarihli Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması’ndan bahsetti. Hunko, 2019 yılında Trump yönetimi tarafından feshedilen bu anlaşmanın bir silahlanma yarışının önlenmesinde çok önemli bir unsur olduğunu savundu:

“START ve Açık Semalar Antlaşması da dahil olmak üzere Soğuk Savaş döneminden kalan tüm silahsızlanma anlaşmaları ABD tarafından büyük ölçüde feshedildi. Tehlikeli bir silahlanma sarmalına geri döndük ve ikili ilişkiler onlarca yıl geriledi.”

Zorluklara rağmen Hunko füze konuşlandırılmasına karşı çıkmanın yolları olduğunu belirterek BSW’nin önde gelen isimlerinden Sahra Wagenknecht’in, partinin Thüringen ya da Saksonya’daki herhangi bir eyalet hükümetine katılımının, hükümetin konuşlandırmaya karşı çıkması koşuluna bağlı olacağını belirten tutumunu destekledi.

Böyle bir duruş tek başına konuşlandırmayı engellemese de Hunko bunu koalisyon müzakerelerinin önemli bir unsuru ve herhangi bir koalisyon anlaşmasına dahil edilmesi gereken bir konu olarak görüyor.

Ayrıca Hunko’nun grubu, 2025 Federal Meclis seçimleriyle birlikte konuyla ilgili ulusal bir referandum yapılması için bir teklif sundu. Referandum yasal olarak bağlayıcı olmasa da önemli bir siyasi ağırlığa sahip olabilir.

Siyasetçi, “Böylesine hayati bir konuda referandum yapılması tarihte ilk kez önerilmiyor. SPD, 1950’lerde nükleer silahlanmaya karşı bir referandum çağrısında bulunmuş ancak Adenauer ve CDU çoğunluğu karşısında başarılı olamamıştı,” ifadelerini kullandı.

Hunko, Almanya’da bağlayıcı referandumlar üzerindeki yasal sınırlamalara rağmen, bağlayıcı olmayan bir kamuoyu istişaresinin füze konuşlandırılmasına karşı güçlü bir açıklama olarak hizmet edebileceğini savundu.

“Bu fikir durup dururken ortaya çıkmadı; böylesine kritik bir konuda açık bir gerekçesi var,” diyen Hunko, ayrıca böyle bir adımın tarihsel emsaline ve potansiyel etkisine dikkat çekerek, bu konuda yapılacak bir halk oylamasının kamuoyundaki yaygın endişeyi yansıtacağını ve hem ulusal hem de uluslararası düzeyde siyasi söylemi etkileyebileceğini vurguladı.

Hunko son olarak, füzelerin konuşlandırılması konusunda geniş ve bilinçli bir kamuoyu tartışmasına duyulan ihtiyacı yineleyerek, eyalet hükümetleri de dahil olmak üzere hükümetin tüm kademelerinin buna karşı seslerini yükseltmeleri çağrısında bulundu.

Hunko, “Bu sadece yerel ya da ulusal siyasetle ilgili değil; küresel sonuçları olabilecek tehlikeli bir tırmanışı önlemekle ilgili,” uyarısını yaptı.

Emekli istihbarat subayı Jacques Baud: Avrupa diplomasisi başarısız oldu

AVRUPA

Ukrayna, Kırım Köprüsü’nün yıkılması talebiyle Lahey’e gitti

Yayınlanma

Ukrayna, Rusya’yı Azak Denizi ve Kerç Boğazı üzerindeki kontrolü yasa dışı yollardan ele geçirmeye çalışmakla suçladı. Kiev’in avukatları, Lahey’deki mahkemede yaptığı açıklamada, Kırım Köprüsü’nün bu su bölgesine erişim sağlayan bir kapı görevi gördüğünü ve yıkılması gerektiğini savundu.

Ukrayna daha önce Kırım ile Rusya arasında hem ulaşım hem de sembolik bir bağlantı görevi gören Kırım (Kerç) Köprüsü’nü iki kez sabote etmeye çalışmıştı. Şimdi ise bu köprüyü hukuki yollardan ortadan kaldırmayı hedefliyor.

AP’nin haberine göre Ukrayna’nın avukatı Anton Korineviç, Lahey’deki Daimî Tahkim Mahkemesi’nin ilk oturumunda şunları söyledi: “Rusya, Azak Denizi’ni ve Kerç Boğazı’nı ele geçirmek istiyor. Bu nedenle buralara büyük bir kapı inşa edip uluslararası gemilerin girişini engelliyor, ancak küçük Rus nehir gemilerinin geçişine izin veriyor.”

Dava, Kırım’ın referandum ile Rusya’ya bağlanmasından iki yıl sonra, 2016’da açılmıştı.

Ukrayna, Rusya’yı köprü inşa ederek BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni ihlal etmekle, Ukraynalı balıkçıları geleneksel balıkçılıktan menetmekle, çevreye zarar vermekle ve sualtı arkeolojik alanlarını yağmalamakla suçluyor.

AP’nin haberine göre Korineviç, mahkeme heyetine “Köprü yasa dışıdır ve yıkılması gerekmektedir. Rusya, bu davanın tahkim mahkemesinin yetki alanına girmediğini iddia ediyor,” dedi.

Rusya’nın avukatı Gennadiy Kuzmin ise hakemlerin aksi yönde karar vermeleri durumunda Kiev’in iddialarını reddetmeleri gerektiğini söyleyerek “Ukrayna’nın bu davada öne sürdüğü suçlamalar tamamen temelsiz ve yersiz. Bu dava, Rusya’nın ‘iç sularını’ ilgilendiriyor,” ifadelerini kullandı.

İç sular rejimi, denizin kıyı ile karasuları, bitişik bölge, münhasır ekonomik bölge ve sahanlık sınırlarının yer aldığı ‘taban çizgisi’ arasındaki kısmı kapsıyor ve bu alan BM Sözleşmesi’ne göre değil, devlet tarafından belirleniyor.

Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasından sonra 19 kilometrelik köprü, yarımadanın Rusya’ya entegrasyonunda önemli bir rol oynadı. Rus sermayedar Arkadiy Rotenberg’e ait Stroygazmontaj şirketi, Şubat 2016’da başlayan inşaatı üstlendi.

Ukrayna istihbaratı, köprüyü sabote etmek için iki ayrı saldırı düzenledi. 8 Ekim 2022’de (Putin’in doğum gününden bir gün sonra) köprüde patlatılan bir kamyon, karayolunun iki açıklığının çökmesine ve demiryolu bölümünde büyük bir yangına yol açtı. 17 Temmuz 2023’te ise bir patlama otoyol açıklıklarından birini yok etti. Saldırılarda siviller hayatını kaybetti.

Hollandalı şirketlere Kırım Köprüsü’nün inşasına yardım ettikleri gerekçesiyle para cezası

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da iş dünyası güven endeksi bir kez daha düştü

Yayınlanma

Almanya’nın iş dünyası görünümü yeniden kötüleşerek Avrupa’nın en büyük ekonomisinin durgunluk içinde olduğu ve hızlı bir toparlanmanın yakın olmadığı yönündeki korkuları güçlendirdi.

Ifo Enstitüsünün beklenti göstergesi bir önceki ay 86,8 iken eylül ayında 86,3’e geriledi.

Bu şubat ayından bu yana en düşük seviye ve Bloomberg anketine katılan analistlerin beklentilerinin biraz altında.

Ifo Başkanı Clemens Fuest salı günü Bloomberg’e verdiği demeçte, “En önemli zayıflık gerçekten de çok önemli olan imalat sanayinde. Bu zayıflığı gerçekten de tüm sektörlerde görüyoruz: makine, kimya endüstrisi, elektrikli ekipmanlar ve otomobil endüstrisi. Şirketler bize sipariş eksikliğimiz olduğunu söylüyor. Şimdi, bunun da ötesinde, hizmet sektöründe de zayıflıklar var,” dedi.

Fuest, 2024’ü negatif bir büyümeile kapatmayı göz ardı edemeyeceklerini vurguladı ve birçok şeyin tüketime bağlı olacağını, bunun da telafi edici bir etki yaratabileceğini savundu.

Ifo Başkanı, “Şu ana kadar harcanabilir gelirlerin arttığını görüyoruz, fakat bu tüketime dönüşmüyor. Dolayısıyla tasarruf oranının artması, insanların gelecekten endişe duyduğunu gösteriyor olabilir,” diye konuştu.

Bundesbank, ciddi bir ekonomik çöküşün olası görünmediğini savunurken, Almanya’nın halihazırda resesyonda olabileceği uyarısında bulundu ve ikinci çeyrekteki %0,1’lik düşüşün ardından üçüncü çeyrekte yeni bir daralmanın mümkün olduğunu belirtti.

Başkan Joachim Nagel, bugün ilerleyen saatlerde ekonomi üzerine bir konuşma yapacak.

S&P Global pazartesi günü yaptığı açıklamada, Almanya için en son Satın Alma Yöneticileri Endeksi’nin beklenenden daha fazla düşerek 47,2’ye gerilediğini, bunun da yedi ayın en düşük seviyesi olduğunu ve büyümeyi daralmadan ayıran 50 sınırının oldukça altında kaldığını söyledi.

Avro bölgesi için de bileşik gösterge beklenmedik bir şekilde bu eşiğin altına düştü.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi üyesi Madis Muller salı günü yaptığı açıklamada, “Son haberler belki de daha zayıf bir yakın vadeli görünüme işaret ediyo. Ekim ayındaki faiz oranı kararı konusunda net bir pozisyon ifade etmek için erken. Aralık ayında karar vermek daha kolay olacak çünkü o zaman güncellenmiş bir görünümle birlikte yine tam bir resme sahip olacağız,” dedi.

Piyasalar şu anda 17 Ekim’de mevduat faizinde yılın üçüncü indiriminin yapılarak %3,25’e çekilmesine sıcak bakıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Deutsche Börse’ye AB antitröst kurumundan baskın

Yayınlanma

Deutsche Börse, firmanın “finansal türevler” ile ilgili bir kartele karışmış olabileceğinden şüphelenen Avrupa Birliği antitröst gözlemcileri tarafından baskına uğradığını söyledi.

Bloomberg’in aktardığına göre bir sözcü, şirketin pazartesi günü AB’nin habersiz denetimlerinden etkilendiğini ve soruşturmayla “tam işbirliği” yaptığını doğruladı.

Avrupa Komisyonu baskınların iki AB ülkesinde gerçekleştiğini ve hedef alınan firmaların “kısıtlayıcı iş uygulamalarını yasaklayan AB antitröst kurallarını ihlal etmiş olabileceğini” söyledi. Yetkililer daha fazla ayrıntı vermedi.

Şafak baskınları şirketlerin küresel satışlarının %10’una varan para cezalarının habercisi olabilirken, düzenleyiciler nadiren bu büyüklükte cezalar uyguluyor. AB’nin antitröst kolu ayrıca şirketlerin zan altında olmalarına rağmen henüz herhangi bir yanlıştan suçlu olmadıklarına dikkat çekti. Komisyonun soruşturmasının sonuçlanması için yasal bir süre yok.

Teftişler, tüccarların türev ürünlerin fiyatlandırma bileşenlerini çarpıtmak için sohbet odalarında nasıl bilgi alışverişinde bulundukları ve Avro ağırlıklı tahviller ile devlet garantili menkul kıymetleri nasıl manipüle ettikleri de dahil olmak üzere, finans sektörünü ve temel ölçütleri hedef alan on yıllık AB soruşturmalarının son turunu oluşturuyor.

Soruşturmalar, Lehman Brothers şirketinin 2008’deki çöküşünün ardından yaşanan mali kriz sırasında birçok Avrupalı kredi kuruluşunu ayakta tutmak için devlet desteğine AB’nin onay vermesinin ardından gelmişti.

Deutsche Börse, hisse senetleri ve diğer menkul kıymetlerin alım satımını organize etmek için bir mecra sunan çok uluslu bir Alman şirketi. Grup aynı zamanda şirketlere ve yatırımcılara küresel sermaye piyasalarına erişim sağlayan bir işlem hizmetleri sağlayıcısı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English