Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman ordusundan sivillere yapılan “savaşa hazırlanın” çağrıları artıyor

Yayınlanma

Giderek artan sayıda Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr) komutanı, halkı savaş durumlarına hazırlıklı olmaya çağırıyor ve buna uygun bir zihniyetin teşvik edilmesini talep ediyor.

German Foreign Policy’nin aktardığına göre, örneğin Bundeswehr Baden-Württemberg Bölge Komutanlığı komutanı, savaş durumunda doğudaki cephede “tahminen günde 1.000 yaralı” bekleneceğini, sivil hastanelerde “ağır yaralı askerin önce, apandisit hastasının sonra tedavi edileceğini” söylüyor.

Bir başka örnekte Schleswig-Holstein eyalet komutanlığı komutanı, “Kendimizi bu ülkenin de yeniden vurulabileceği [gerçeğine] hazırlamalıyız,” diyor; bu nedenle sığınakların “yeniden kullanılabilir” hale getirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Alman hükümetinin mobil aygıtlar bir “sığınak uygulaması” geliştirdiği bildirilirken, üst düzey bir Alman NATO komutanı Alman halkını daha güçlü bir “kendini savunma iradesi” göstermeye çağırıyor.

CDU’nun dış ve askeri politika uzmanı Roderich Kiesewetter ise Almanya’nın Rusya’dan geldiği iddia edilen tehdide karşı “cevaplarının” NATO ile istişareleri ya da gerginlik durumu ilanını içermemesini eleştiriyor.

Savunma görevi “tüm topluma” düşecek

Başta “anavatan savunma” birimlerinden sorumlu olanlar olmak üzere giderek artan sayıda Bundeswehr komutanı, Alman halkını Federal Cumhuriyete yönelik askeri saldırılar da dahil olmak üzere olası bir savaşa hazırlanmaya çağırıyor. 

NATO’nun Norfolk’taki (Virginia, ABD) Müttefik Dönüşüm Komutanlığı (ACT) Komutan Yardımcısı General Christian Badia, Alman Savunma Bakanlığı tarafından yılın başında yayınlanan bir röportajda “Savunma ve dayanıklılık tüm toplumun görevidir,” diyor.

Badia’ya göre “güvenlik” artık sadece “iç güvenlikte polisin, dış güvenlikte ise Federal Ordunun görevi” olmamalı. Bunun yerine, “toplumlarımız” gelecekte “stratejik şoklara dayanabilmeli ve bunların üstesinden gelebilmeli” diyor ve buna örnek olarak “bir siber saldırı nedeniyle uzun süreli bir elektrik kesintisini” gösteriyor.

Açık bir “kendini kanıtlama iradesinin” gerekli olduğunu savunan Badia, bunun nasıl işlediğine bir örnek olarak, nüfusun çoğunluğunun uzun süredir zafere kadar savaşa devam etmekten yana olduğu ve ateş altında yaşamaya katlandığı Ukrayna’yı gösteriyor.

Badia, krizlerde ve savaşlarda “halkın zihniyetinin” nasıl bir rol oynadığı sorusuna,“Çok belirleyici bir rol!” yanıtını veriyor.

“Saldırı aşaması çoktan başladı”

Bir kriz ya da savaş durumunda “iç cephe”nin güvenliğini sağlamak üzere konuşlandırılan ve esasen yedek askerlerden oluşan birlikler olan iç savunma alaylarını yönetmekten sorumlu olan Bundeswehr eyalet komutanlıklarının bazı komutanları da benzer görüşleri dile getiriyor.

Bu komutanların faaliyetleri arasında Bundeswehr’in yurt içindeki faaliyetlerini ilgili sivil makamlarla koordine etmek de yer alıyor.

Baden-Württemberg eyalet komutanlığı komutanı Yüzbaşı Michael Giss, “halkın zihniyeti üzerinde çalışmak gerektiğini” söylüyor.

Ravensburg merkezli Schwäbische Zeitung gazetesine ocak ayı başında verdiği bir röportajda Giss, şu anda “düşmanın”, yani Rusya’nın, “halihazırda devam eden” bir saldırganlığını yaşadıklarını ileri sürdü.

Almanya’da “her gün” siber saldırılar, “sabotaj eylemleri” ve benzerleri olduğunu savunan yüzbaşı, “düşmanın gözcülerinin” Almanya’yı “gözleri açık” bir şekilde dolaşarak “bir otoyol köprüsünün inşaat durumunu” ya da hatta “bazı elektrik santrallerini, bazı kilitleri” gözetlediğini öne sürdü.

Subaya göre bu bilgiler daha sonra “düşmanın bir sonraki saldırı dalgasına hazırlanabilmesi için” merkeze bildirilecek.

Almanya, 800.000 NATO askerinin ülkeye dağılmasına hazırlanıyor

Öte yandan Giss, halkı kısıtlamalara hazırlamak için Rusya’ya karşı bir savaş durumunda beklenebilecek durumu tarif etmeye çalıştı.

Giss, NATO’nun harekete geçmesi halinde, 800.000 askerin araçlarıyla ve onlarla birlikte gelen her şeyle birlikte Almanya’nın yollarını kapatacağını ifade etti.

Bu durumun “bir gün için değil, belki birkaç hafta ya da ay için geçerli olacağına” dikkat çeken Alman subay, ilgili projeksiyonun “şimdi barış içinde olan insanlara açıklanmasını” ve ardından “planlamanın başlaması” gerektiğini söyledi.

Alman halkına seslenen Giss, “Kilere on litre su ve birkaç teneke makarna koyarsanız, bundan asla zarar gelmez,” iddiasında bulundu.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, savaş durumunda doğu cephesinde “ihtiyatlı bir tahminle günde 1.000 yaralı” beklenebileceğinin farkına varmanın önemli olduğunu vurgulayan Giss, “Bunlar daha sonra kurtarma zinciri yoluyla Almanya’ya geri getirilmeli ve Almanya’da bir yerde tedavi edilmelidir,” dedi ve sivil hastanelerin de bu amaçla kullanılacağını hatırlattı.

Ağır yaralı askerin önce, apandisit hastasının ise daha sonra tedavi edilmesi için hazırlıklı olmak gerektiğini vurgulayan Giss, “bu hususların halkın anlayabileceği şekilde hazırlanması gerektiğini” belirtti.

Alman halkı sığınaklara hazırlanıyor

Aralık ayı sonunda Schleswig-Holstein eyalet komutanlığı komutanı Albay Axel Schneider de Bild’e verdiği demeçte, “halka daha net bir yaklaşım” çağrısında bulundu.

Schneider, “İnsanların acil bir durumda üç gün boyunca yardım almadan baş edebilmeleri ve hemen devleti ya da belediye başkanını aramamaları önemlidir,” dedi.

Artık Almanya’nın da “yeniden vurulabileceği” gerçeğine hazırlanmak gerektiğini belirten subay, “sığınakların yeniden kullanılabilir” hale getirilmesinin de önemli olduğunu kaydetti.

Sorumlu Federal Sivil Koruma ve Afet Yardımı Dairesinin (BBK) çıkardığı envantere göre Almanya’da kamuya açık 2.000 sığınaktan 579’u hâlâ kullanılabilir durumda ve yaklaşık 500.000 kişiye koruma sağlıyor.

Fakat yetkililer bunun yeterli olmadığını söylüyorlar. Finlandiya, 5,5 milyon nüfusu için 50.500 sığınak ile sık sık bir model olarak gösteriliyor.

Öte yandan bugün Almanya’da 84.000 kadar özel sığınak olduğu bildiriliyor. Haberlere göre bir “ulusal sığınak planı” da hazırlanıyor. Diğer şeylerin yanı sıra bir “sığınak uygulaması” gelecekte yakınlardaki sığınakları bulmayı kolaylaştıracak.

CDU’dan savaşa hazırlık ve NATO ile daha derin işbirliği çağrısı

Alman siyasetçiler arasında artık barış durumundan resmi olarak ayrılma çağrısı yapan ilk sesler de duyulmaya başlandı.

Örneğin CDU’lu dışişleri ve askeri politika uzmanı emekli albay Roderich Kiesewetter, geçtiğimiz günlerde X’te, Rusya’nın Batıya karşı “artık sadece bilgi savaşında olmadığını”, “ön aşamada saldırdığını” iddia etti.

Kiesewetter, “Bu tehdide karşı daha önce verdiğimiz yanıtlar, NATO Antlaşmasının 4. Maddesindeki istişare olanaklarından ya da gerginlik durumundan yararlanmıyor,” eleştirisinde bulundu.

Kuzey Atlantik Antlaşmasının 4. Maddesi NATO devletleri arasında resmi istişareler yapılmasını öngörüyor. Öte yandan, Federal Meclisin üçte iki çoğunluğu tarafından kabul edilmesi gereken “gerginlik hali”, artan askeri gerilimlere yanıt olarak ilan ediliyor.

Bu gerginlik hali ilanı, özel devlet müdahalesine izin verirken, demokratik haklar üzerinde büyük kısıtlamalarla ilişkilendirilen “savunma durumunun” bir ön aşaması olarak kabul ediliyor.

AVRUPA

Baltık Denizinde kablolar ve Rus gemileri yapay zeka destekli gözetim altına alındı

Yayınlanma

Birleşik Krallık liderliğindeki Müşterek Sefer Kuvveti (JEF), kritik denizaltı altyapısında son zamanlarda meydana gelen hasarlara yanıt olarak, potansiyel deniz tehditlerini izlemek ve Rusya’nın kuzey Avrupa sularındaki “gölge filosunu” takip etmek için yapay zeka destekli gelişmiş bir gözetleme sistemini devreye soktu.

“Nordic Warden” adı verilen yeni operasyon, belirlenen ilgi alanlarına giren gemilerden kaynaklanan riskleri değerlendirmek üzere Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS) yayınları da dahil olmak üzere birden fazla kaynaktan gelen verileri analiz etmek için yapay zekadan yararlanıyor.

Sistem gerçek zamanlı izleme kabiliyeti ve şüpheli bir faaliyet tespit edildiğinde hem JEF ülkelerine hem de NATO müttefiklerine anında uyarı yayma imkânı sağlıyor.

Bu girişim, Noel günü Baltık Denizindeki Estlink2 denizaltı kablosunda meydana gelen ve Finlandiyalı yetkililerin Rusya’nın yaptırımlardan kaçan gölge filosuna ait Eagle S adlı bir tankerden kaynaklanmış olabileceğine inandıkları hasarın yanı sıra sabotaj olduğundan şüphelenilen diğer olayların ardından geldi.

Birleşik Krallık Savunma Bakanı John Healey, “Nordic Warden hem kasıtlı sabotaj eylemlerine hem de su altı kablolarına zarar verdiğini gördüğümüz aşırı ihmal vakalarına karşı korunmaya yardımcı olacak,” dedi.

Gözetleme operasyonu şu anda Manş Denizi, Kuzey Denizi, Kattegat ve Baltık Denizi de dahil olmak üzere 22 stratejik bölgeyi JEF’in Northwood’daki merkezinden izliyor.

Sistem ilk olarak 2024 yazında test edilmiş ve Letonya’daki Joint Protector Tatbikatı sırasında ek denemelerden geçirilmişti.

Birleşik Krallık, Danimarka, Estonya, Finlandiya, İzlanda, Letonya, Litvanya, Norveç, Hollanda ve İsveç olmak üzere on ülkeden oluşan JEF ittifakı, bu yeni kabiliyetin NATO operasyonlarını desteklerken ortaya çıkan tehditlere hızla yanıt verme konusundaki kolektif yeteneklerini geliştirdiğini vurguluyor.

Geçtiğimiz ay bazı Avrupa ülkeleri, Rus petrolünü taşıyan tankerlerden dökülme ve diğer taleplere karşı sigorta kanıtı talep ederek onları denetleme planlarını açıklamıştı.

Tallinn’de düzenlenen JEF Liderler Zirvesinde teyit edilen bu girişim, Rus petrol fiyat sınırlarını aşmak için kullanılan gölge filodaki sigortasız gemilerle ilgili endişeleri gideriyor.

Birleşik Krallık, Danimarka, İsveç, Polonya, Finlandiya ve Estonya, Manş Denizi ve Danimarka Boğazları gibi önemli su yollarından geçen şüpheli gölge gemilerden sigorta belgelerini talep edecek. Katılımcı devletler gemilerin cevaplarını ve cevap vermemelerini ortaklaşa analiz edecekler.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Rusya’dan doğalgaz tedarikinin kesilmesi Avrupa’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Ukrayna, Rusya’nın doğalgazını Avrupa’ya taşıyan transit hattını durdurdu. Bu karar, Avrupa’da enerji güvenliğini tehdit ederken, özellikle Moldova ve Transdinyester bölgesine ciddi ekonomik zararlar verdi. AB, alternatif çözümler üzerinde çalışırken, Türkiye’nin ‘Türk Akımı’ hattı, Rus gazı için önemli bir geçiş noktası haline geldi.

Ukrayna, Rus doğalgazının transit geçişini durdurdu. Ukrayna Enerji Bakanlığı’nın resmi açıklamasında bu olay “tarihi” olarak nitelendirildi. Reuters haber ajansının değerlendirmesine göre, 1 Ocak 2025 tarihiyle birlikte “Moskova’nın Avrupa pazarlarındaki yakıt egemenliği dönemi” sona erdi.

Kiev’in kararı AB’de farklı değerlendirmelere yol açtı. Slovakya Başbakanı Robert Fico, birliğin yakın zamanda transit geçişin durmasının “ciddi sonuçlarıyla” yüzleşmek zorunda kalacağını belirtti. Polonya Dışişleri Bakanı Radoslav Sikorski ise Firstpost‘a göre yaşananları “NATO’nun yakın zamandaki genişlemesinden sonra Batı’nın yeni bir zaferi” olarak nitelendirdi.

Avrupa Komisyonu ise değişen koşullara rağmen, birliğin doğalgaz altyapısının Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine yakıt tedarikini sürdürebilmek için “esnekliğini” koruyacağını bildirdi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’ya göre, transit geçişin durmasının sorumluluğu Kiev ve Washington’a ait. Bakanlığın resmi açıklamasında, “Rekabetçi ve çevre dostu Rus enerji kaynağının tedarikinin kesilmesi, sadece Avrupa’nın ekonomik potansiyelini zayıflatmakla kalmayıp, Avrupalı vatandaşların yaşam standardını da olumsuz etkileyecek,” ifadelerine yer verildi. Kararda jeopolitik nedenlerin etkili olduğu vurgulandı.

Bruegel analiz merkezinin verilerine göre, durdurulan toplam tedarik hacmi Avrupa’nın gaz ithalatının yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyordu ve başlıca tüketiciler Avusturya, Macaristan ve Slovakya’ydı.

CNN‘in haberine göre, Ukrayna’nın transit geçişten vazgeçmesi nedeniyle yıllık kaybı 800 milyon dolar olacak. Şu anda Rusya’dan AB’ye gaz tedarikinin tek yolu TürkAkım boru hattı kaldı.

Gazprom, Ukrayna üzerinden Avrupa’ya doğalgaz tedarikini durdurdu

Alman siyaset bilimci Alexander Rahr, Vzglyad gazetesine yaptığı açıklamada, “AB yönetimi, Ukrayna’nın Rus gazının transit geçişini tamamen durdurma kararını yorumlamaktan kaçınıyor. Brüksel’in mevcut durumda Bratislava ve Budapeşte’yi savunması beklenirken, Doğu Avrupa ülkeleri kaderlerine terk edildi. Örgüt ‘Moskova için kötü olan her şey önceliklidir’ ilkesiyle hareket ediyor,” dedi.

Rahr, şöyle devam etti: “Enerji kaynaklarının tedarikinin durmasının sonuçları açık: AB’deki doğalgaz miktarı ciddi ölçüde azalacak. ABD’den LNG alımlarının artırılması gerekecek ki bu birliğe pahalıya mal olacak. Ancak Avrupa bu masrafı göze almaya hazır. Sanayi altyapısının daha fazla kaybedilmesi tehlikesi bile engel değil. Almanya’da Yeşiller’in pozisyonları hala güçlü olduğundan, pek çok politikacı Rusya’ya bağımlılığın tamamen ortadan kalkmasıyla Avrupalıların kendilerini ‘ahlaki açıdan rahatlamış’ hissedebileceklerini açıkça ifade ediyor. Görünüşe göre AB’nin şimdi ABD’nin daha büyük etkisi altına gireceğini unuttular.”

Uzman, “Ukrayna’nın eylemleri karşısında Macaristan ve Slovakya liderlerinin pozisyonları güçlenmeyecek. Büyük ihtimalle onlar da Amerikan LNG’si almaya zorlanacak. İlginç olan, Vladimir Zelenskiy’nin Kiev için de önemli sorunlar yaratmış olması. Ülkesi yeni gaz hacimlerine şiddetle ihtiyaç duyacak,” değerlendirmesinde bulundu.

Rahr’a göre, Ukrayna yönetimi, ABD’den alınan yakıtın Almanya tarafından insani yardım kapsamında Ukrayna depolarına ters akışla pompalanmasını istiyor. Bu arada Kiev, bu kaynağı daha sonra Avrupalılara satmayı umuyor.

Rahar, “Şu anda kayıpların Türk Akım üzerinden telafi edilip edilemeyeceği tartışılıyor. Bu boru hattı çalışmaya devam ediyor. Ankara bu altyapıdan vazgeçmeyi düşünmüyor. Büyük ihtimalle Recep Erdoğan, AB’ye yeniden satarak kâr etmeye çalışacağı Rus yakıtı alımlarını artırmaya çalışacak,” yorumunu yaptı.

Kiev’in kararı Moldova ve Transdinyester için büyük sorunlar yarattı. Tanınmayan bölgede merkezi ısıtma sistemleri kapatıldı. Şu anda ısı sadece sağlık kurumlarına veriliyor. Konutlara gaz tedariki de durduruldu.

Moldova’ya gelince, ülke elektrik ihtiyacını Romanya sayesinde “karşılayabildi”. Bükreş’in enerjinin yüzde 62’sine kadar tedarik edebileceği belirtiliyor.

Moldova’daki Seçim Teknolojileri Merkezi Başkanı Vitaliy Andreyevskiy, “Moldova vatandaşları elbette Ukrayna’nın Rus gazının transit geçişini durdurmasından endişe duyuyor. Toplumda bir belirsizlik duygusu var. Ülkenin enerji sisteminin yeni koşullarda nasıl görüneceğine dair net bir anlayış hala yok. Ancak bu konuda panikten kaçınılabiliyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Andreyevskiy, “Bölgemim kendi doğalgaz rezervleri mart sonuna kadar yetebilir. Ayrıca, Romanya’dan elektrik tedariği acil olarak artırıldı. Ukrayna’dan da enerji satın alınacak. Bu yöntem gece saatlerinde istikrarı korumaya yardımcı olacak. Yine de Moldova’da tasarruf önlemleri uygulanmaya başlandı. Beş ila dokuz kata kadar olan binalarda asansörler kapatıldı. Yılbaşı ışıklandırması ve reklam panoları çalışmıyor. Evlere elektrik gelmeye devam ediyor. Sokak lambaları da çalışıyor. Şu anda günlük yaşam açısından cumhuriyette büyük sorunlar yok,” dedi.

Uzman, Transdinyester’e ilişkin olarak, “Burada durum çok daha zorlu. Enerji güvenliği neredeyse tamamen Rus gazı tedarikine dayanıyordu. Tanınmayan bölge bu yakıtı Moldova topraklarına bile tedarik ediyor, ülkenin ihtiyaçlarının yaklaşık yüzde 30’unu karşılıyordu,” açıklamasını yaptı.

Andreyevskiy, “Şu anda Transdinyester fiilen ana enerji kaynağından mahrum kaldı. Bölgede ısıtma sorunları başladı. Konutlar, devlet kurumları ve eğitim kurumları ısısız kaldı. Yerel yönetim daha önce biriktirilen kömür rezervlerini kullanmaya başladı, ancak bunlar uzun süre yetmeyecek,” diye ekledi.

Andreyevskiy, şöyle devam etti: “Çeşitli hesaplamalara göre, tanınmayan bölge bu rejimde 20-30 Ocak’a kadar dayanabilir. Elbette Transdinyester elektrik ihracatçısı statüsünü kaybedecek. Şehirlerdeki aydınlatma şimdilik devam ediyor. Vatandaşlar durumdan şikayet etmiyor, ancak yakın zamanda her şey radikal bir şekilde değişebilir. Bu bölgede, Moldova’da olduğu gibi, durum büyük olasılıkla kötüleşecek. Bir buçuk-iki hafta içinde Kişinev’in dönüşümlü elektrik kesintilerine başvurmak zorunda kalabileceğini düşünüyorum. Nüfus buna zihinsel olarak hazır. Ancak sorunun çözülmesi gerekiyor. Uzmanlar arasında bazı çözüm yolları belirmeye başladı.”

Uzman, “AB’nin Moldova’ya gaz tedarikini, Transdinyester’in daha sonra yakıt satın alma perspektifiyle artırması mümkün. Bu durumu düzeltebilir. Türk Akım üzerinden tedarikin artırılması da gerçekleşebilir. Her iki sonuç da ülkedeki yaklaşan parlamento seçimlerini etkileyebilir,” dedi.

“Rusya güney altyapısı aracılığıyla doğalgaz tedarikini artırmaya karar verirse, Moskova ile sıcak ilişkileri destekleyen adayların onayı artabilir. Ancak büyüyen krizi Avrupa çözerse, Batı yanlısı politikacıların etkisi de artacaktır. Ancak olayların kesin gelişimini tahmin etmek zor,” diyerek sözlerini tamamladı.

Transdinyester, Moldova’ya Gazprom borcunu ödemesi çağrısında bulundu

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa’da Musk’a yönelik tepkiler artıyor

Yayınlanma

Elon Musk’ın Avrupa’da, başta Almanya ve Birleşik Krallık olmak üzere birçok ülkeye yönelik müdahaleye veren açıklamaları gerilimi artırmış durumda.

Musk’ın Almanya için Alternatif’in (AfD) eş başkanı Alice Weidel’i X’te bir canlı yayında ağırlama kararı, Brüksel’i milyarder teknoloji patronunu dizginlemek için tüm yasal gücünü kullanmaya çağıran Avrupa Birliği liderleri ve milletvekillerinin öfkesine yol açtı.

Buna karşılık Avrupa Komisyonu, SpaceX’in kurucusu ve yeni Trump yönetiminde önemli bir rol üstlenecek Musk hakkında, perşembe günkü canlı yayının Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak seçimler öncesinde Weidel’i rakiplerine karşı haksız bir şekilde desteklediğinin düşünülmesine bağlı olarak, AB’nin yeni dijital kural kitabının şartları uyarınca gerçekten de yasal olarak inceleyebileceğini açıkladı.

Dijital Hizmetler Yasası soruşturması gündemde

X dahil sosyal medya platformlarını denetleyen ve ihlal durumunda küresel cironun yüzde 6’sına varan para cezaları ve hatta geçici engellemelerle tehdit eden Avrupa Dijital Hizmetler Yasasını (DSA) uygulamaktan sorumlu olduğu için, Avrupa Komisyonuna yanıt vermesi için baskı yapılıyor.

Eski AB dijital komiseri Thierry Breton cumartesi günü yaptığı açıklamada Weidel’in rakiplerine karşı “önemli ve değerli bir avantaj” sağlayacağını söyledi ve Musk’a AB sosyal medya yasası yükümlülüklerine uyması gerektiğini hatırlattı.

Alman Yeşiller Milletvekili Alexandra Geese ise sorunu, “Elon Musk’ın AfD lideri Alice Weidel ile X üzerinden sohbet etmesi ifade özgürlüğü kapsamındadır. Alman X zaman çizelgelerini kasıtlı olarak aşırı sağ propaganda ile dolduran ve ilerici içeriği boğan algoritmik manipülasyonu ise bu kapsamda değildir,” olarak ortaya koydu.

Musk’ın perşembe günkü canlı yayınla Weidel’in siyasi gündemini uygunsuz bir şekilde destekleyip desteklemeyeceği gibi sorularla karşılaşan Komisyon sözcüsü Thomas Regnier, “seçim süreçleri için risk” oluşturan içeriklerin sunulması konusunda çok büyük platformlar üzerinde özel bir yük olduğunu söyledi.

Regnier, X’in DSA’ya uyumunu bir yıldan uzun bir süredir incelediklerini belirtti.

Regnier, Avrupa Komisyonu, Alman regülatörler ve X’in şubat seçimleriyle ilgili riskleri tartışmak üzere 24 Ocak’ta bir yuvarlak masa toplantısında bir araya geleceğini de sözlerine ekledi.

Britanya siyaseti Musk’a mesafeleniyor

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer pazartesi günü Elon Musk’a yüklendi ve kendisi hakkında “çete tecavüzlerine göz yumduğu” iddiasına tepki gösterdi.

Starmer, kamu davaları direktörü (DPP) olarak “son derece mide bulandırıcı” suçla “kafa kafaya” mücadele ettiğini söyledi ve son günlerde Tommy Robinson olarak bilinen hapisteki aşırı sağcı bir aktivisti destekleyen Musk’ı “yalan ve yanlış bilgi yaymakla” suçladı.

Starmer, Surrey’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere yaptığı açıklamada, İngiliz hükümetinin Musk’a yönelik şimdiye kadarki en doğrudan çıkışını yaptı ve “Yalanları ve yanlış bilgileri olabildiğince uzağa ve geniş bir alana yayanlar, kurbanlarla ilgilenmiyorlar, kendileriyle ilgileniyorlar,” dedi.

İngiliz lider, “Tommy Robinson’a amigoluk yapanların” adaletle ilgilenmedikleri konusunda uyardı.

Musk: Starmer aşağılık biri

Musk, günlerdir Starmer’ın DPP’deki siciline saldırıyor. Muhalefetteki Muhafazakâr Parti Lideri Kemi Badenoch da dâhil olmak üzere İngiliz siyasetinin sağında yer alan isimlerle birlikte Musk, Güney Asyalı taciz çetesine karşı devletin hareketsiz kaldığını düşündükleri için Starmer’ı “İngiltere’nin tecavüzünün suç ortağı” olarak damgaladı ve hatta hapse atılması çağrısında bulundu.

Musk, daha sonra Starmer’ın yorumlarına karşılık vererek, herhangi bir soruşturmanın başbakanın kamu davaları direktörü olarak başarısızlıklarını göstereceğini iddia etti ve başbakanın “oy karşılığında toplu tecavüzlere derinden suç ortağı olduğunu” savundu.

X’in sahibi, “Starmer son derece aşağılık biri,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English