Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman sanayisine savaş dopingi: Rheinmetall gücünü artırıyor

Yayınlanma

Alman savunma şirketi Rheinmetall, İtalyan savunma grubu Leonardo ile ortak bir girişim kurarak İtalyan silahlı kuvvetlerine 23 milyar avro bedelle, binden fazla ana muharebe tankı ve piyade savaş aracı tedarik etmeyi planlıyor.

Şirketin salı günü açıkladığı üzere bu ortaklık KF51 Panther ana muharebe tankı ve Lynx piyade savaş aracını kapsıyor. Panther, İtalyan şirketleri ile Rheinmetall ve iştirakleri tarafından eşit parçalar halinde üretilecek.

Anlaşma, Alman şirketinin dünyanın en büyük savunma şirketlerinden biri olma yolunda attığı önemli bir adım. Rheinmetall kısa bir süre önce, dünyanın en büyük savunma pazarı olan ABD savunma pazarında daha büyük bir pay elde etmek amacıyla ABD’li araç uzmanı Loc Performance Products’ı 950 milyon ABD dolara satın almıştı.

Anlaşma, Rheinmetall’in ABD’deki üretim kapasitesini artırıyor ve grubun ABD silahlı kuvvetleri için 60 milyar ABD doları değerinde zırhlı personel taşıyıcıları ve askeri kamyonlar inşa etme sözleşmelerini kazanmak için ihtiyaç duyduğu üretim yeteneklerini artırıyor.

Rheinmetall, dünyanın en büyük savunma pazarına açılıyor

German Foreign Policy’de yer alan habere göre Rheinmetall, dün (16 Ekim) sona eren ABD savunma ticaret fuarı AUSA’da silah sistemlerini yoğun bir şekilde tanıttı.

Bunun arka planında ABD’nin açık ara dünyanın en büyük “savunma” pazarı olması ve Alman şirketin küresel savunma sanayinde yükselmeye devam etmek ve baharda açıkladığı gibi “dünya çapında bir oyuncu” olmak istiyorsa buradaki pazar payını büyük ölçüde artırması gerektiği yatıyor.

Şirketin en büyük umudu, Bradley’in yerini alacak yeni bir ABD zırhlı piyade savaş aracının yapımı için açılan ihale. Rheinmetall, yaklaşık 45 milyar dolar maliyetle yaklaşık 4.000 piyade savaş aracının üretimi için nihai seçim aşamasında.

Grup ayrıca 16 milyar dolar maliyetle 40.000 kamyonun üretileceği Ortak Taktik Kamyon programı için de teklif verecek.

Yakın zamanda, 2025 yılına kadar “engebeli arazide muharebe operasyonlarını desteklemek için malzeme ve ekipmanı verimli bir şekilde taşıyabilen” mürettebatsız kara aracı için sekiz prototip üretme ihalesini de alan Alman şirket, ayrıca tekerlekli ve paletli araçlar için yeni görüş sistemleri ve yardımcı ünitelerin geliştirilmesinde ABD şirketi Honeywell ile işbirliği yapıyor.

Pentagon’a tedarik kritik

Ağustos ayında Rheinmetall, sektörde tanınmış bir araç uzmanı olan Loc Performance Products’ın tamamen devralınması için bir anlaşma imzalamayı başardığında, zırhlı personel taşıyıcıları ve askeri kamyonların yapımına yönelik büyük sözleşmeler de dahil olmak üzere istenen siparişleri kazanma şansını önemli ölçüde artırmştı.

Bu devralma Alman grup için özellikle değerli çünkü sadece yeni yetenekler değil aynı zamanda yeni üretim kapasiteleri de kazandırıyor; özellikle zırhlı personel taşıyıcıların da askeri kamyonlar gibi tamamen ABD’de üretilmesi gerektiği göz önüne alındığında.

Şirkete göre bu devir Rheinmetall’e “ABD’de önemli kabiliyetler” kazandırıyor ve grup iştiraki American Rheinmetall Vehicles’ı “ABD Savunma Bakanlığına daha etkin ve kapsamlı tedarik sağlayabilecek bir konuma” getiriyor.

Alman ve Avrupa pazarındaki Rheinmetall tekeli yoğunlaşıyor

Rheinmetall son zamanlarda kendi ana pazarı olan Almanya ve Avrupa’daki konumunu güçlendirme çabalarında da ilerleme kaydetti.

Düsseldorf merkezli şirketin, sadece Bundeswehr için 100 milyar avroluk Alman bütçesinden 30 ila 40 milyar avro elde edebileceği belirtiliyor.

Diğer şeylerin yanı sıra, 8,5 milyar avroya topçu mühimmatı, 3,5 milyar avroya 6.500 askeri kamyon ve yaklaşık 2,7 milyar avroya da “ağır piyade silah taşıyıcıları” proje adıyla 123 araç tedarik ediyor.

Ayrıca, bazıları Ukrayna’daki savaşın doğrudan bir sonucu olan diğer AB ülkelerinden de siparişler var. Örneğin temmuz sonunda Rheinmetall, Ukrayna’ya silah veren Çek silahlı kuvvetlerine 14 Leopard 2A4 ana muharebe tankı ve 3 Büffel zırhlı kurtarma aracı tedarik etmeyi kabul etti.

Litvanya, Leopard 2A8’lere sahip olacak Alman “Litvanya Tugayı”nın konuşlandırılmasına paralel olarak, Rheinmetall’in üretiminde yer aldığı bu modelin pahalı ana muharebe tanklarını satın alacağını belirtti.

Son olarak Danimarka, hava savunma sistemi için Rheinmetall’den toplam 16 Skyranger 30 kulesi sipariş etti.

Alman Rheinmetall 23 milyar avroya İtalyan ordusuna zırhlı araç üretecek

Salı günü Rheinmetall, uluslararası tank pazarına daha fazla giriş yapmasını sağlayacak bir sonraki adımını açıkladı.

Şirket, hâlâ geliştirilme aşamasında olan yeni KF51 Panther modelinden savaş tankları üretmek üzere İtalyan savunma grubu Leonardo ile ortak bir girişim başlattı.

Amaç İtalyan ordusunu yeni tanklarla donatmak. Bu zırhlı araçlar arasında sadece Panther değil, aynı zamanda Rheinmetall Lynx piyade savaş aracı da var.

Toplamda binden fazla tankın İtalyan silahlı kuvvetlerine teslim edilmesi öngörülüyor ve 23 milyar avroya varan bir sipariş hacminden söz ediliyor.

Her iki taraf da ortak girişimde yüzde 50 hisseye sahip. Panther’in yüzde 60’ı İtalya’da, yüzde 40’ı ise Alman Rheinmetall fabrikalarında üretilecek; fakat İtalya’nın yüzde 60’lık payının 10’u İtalyan Rheinmetall şubeleri tarafından karşılanacak ve böylece satışlar açısından da eşitlik sağlanacak.

Yapay zeka iştirakine dev fon

Öte yandan yapay zeka kontrollü robotlar konusunda uzmanlaşmış Rheinmetall iştiraki YardStick Robotics ve Rheinmetall Waffe Munition, “RoX” isimli araştırma projesi için 1,4 milyon avro fon sağladı.

Fon, Berlin’de düzenlenen ‘Endüstriyel Veri Ekosistemlerinin Ölçeklendirilmesi’ etkinliğinde Federal Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck tarafından sunuldu.

Eylül 2020’de başlayan “RoX” projesi, toplam 52 milyon avro proje bütçesiyle Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı (BMWK) tarafından destekleniyor.

Rheinmetall’in projeye katılımı 3,5 milyon avro değerinde ve özel amacı, “ölçeklenebilir bir dijital ekosistemin geliştirilmesi yoluyla yapay zeka tabanlı robot teknolojilerini” ilerletmek.

Projenin 30 ay sürmesi ve imalat, lojistik ve hizmetler gibi sektörlerde yapay zeka kontrollü robotik için “yenilikçi, pratik çözümler yaratmaya” odaklanması planlanıyor.

YardStick Robotics, yapay zeka destekli robotik sistemlerin geliştirilmesini kolaylaştırmak için çalışıyor. YardStick, yapay zekadan (AI) yararlanarak küçük ve orta ölçekli şirketlerin özelleştirilmiş robotik sistemleri ve otomatik süreçleri benimsemesini sağlıyor ve çeşitli sektörlerde geleceğe yönelik otomasyonu artırıyor.

Bu yılın başlarında YardStick Robotics, “Robot-X” projesi için Manufacturing-X girişimi kapsamında 3,2 milyon avroluk finansman da sağlamıştı. BMWK tarafından sağlanan bu ek fon, Rheinmetall’in Pierburg ve Rheinmetall Electronics kuruluşlarıyla işbirliği içinde yapay zeka tabanlı otomasyon teknolojilerine yönelik daha fazla araştırmayı destekliyor.

Almanya içinde rekabet: Alman-Fransız ortaklığı suya düştü

Rheinmetall ve Leonardo arasındaki ortak girişim ile Roma’nın da rota değiştirdiği belirtiliyor.

İtalya başlangıçta Leopard muharebe tankları almayı planlıyordu. Bu tanklar Alman silah üreticisi Krauss-Maffei Wegmann (KMW) ile Fransız tank üreticisi Nexter’in birleşmesinden oluşan KNDS tarafından, yivsiz top da dahil olmak üzere Rheinmetall’in önemli parçaları kullanılarak üretiliyor.

KNDS, insansız kara araçları da dahil olmak üzere yeni nesil bir ana muharebe tankı geliştirmek üzere 2015 yılında kurulmuştu.

Fransız-Alman anlaşmazlıkları nedeniyle ciddi şekilde gecikmiş olan proje, en erken 2040 yılına kadar piyasaya sürülmeye hazır olmayaca.

Bununla birlikte, 132 adet Leopard 2A8 ve piyade savaş aracının KNDS tarafından İtalyan ordusuna teslim edilmesi planları, şirketin İtalyan savunma şirketlerine üretimden daha fazla pay vermeye hazır olmaması nedeniyle kısa süre önce suya düştü.

KNDS şimdi Almanya ve AB’den gelen yeni ve güçlü bir rekabetle karşı karşıya.

Rheinmetall NATO’daki rolünü pekiştiriyor

Rheinmetall, Avrupa zırh pazarındaki rolünü güçlendirerek ve aynı zamanda ABD’de on milyarlarca dolar değerindeki siparişler için çabalayarak sadece kendi yükselişini sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda transatlantik askeri ittifakının savunma sanayi üssünün temel dayanaklarından biri haline geliyor.

ABD savunma şirketlerinin de bunu dikkate aldığı görülüyor. Örneğin Rheinmetall gelecekte F-35 savaş uçağı üretimine katılacak ve F-35 gövde bileşenleri üretecek.

Grubun transatlantik rolü, Atlantik’in her iki yakasındaki hissedarların şirketin hisselerine sahip olmasından da anlaşılıyor.

Örneğin Fransız bankası Société Générale yüzde 10,97, ABD’li yatırımcı BlackRock yüzde 5,54, Amerikan bankaları Goldman Sachs ve Bank of America sırasıyla yüzde 4,69 ve 4,64 ve İsviçreli UBS yüzde 3,83 paya sahip.

ABD’li finansal hizmetler sağlayıcısı FMR’nin yüzde 4,99’luk payı, Rheinmetall için ABD işinin önemine paralel olarak toplam ABD payını yaklaşık beşte bire çıkarıyor.

ASYA

Almanya, Pasifik’teki askeri varlığını artırıyor

Yayınlanma

Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr) hafta sonunda Asya-Pasifik bölgesine bugüne kadarki en büyük manevra gezisini tamamladı.

Frankfurt am Main görev gücü, mayıs ayında Baden-Württemberg firkateyniyle birlikte dünyanın çevresini dolaşarak çeşitli savaş tatbikatları ve bir konuşlanma gerçekleştirdikten sonra hafta sonunda Wilhelmshaven’a döndü.

Seferin amacı “Asya-Pasifik bölgesindeki müttefik kuvvetlerle ilişkileri güçlendirmek ve buradaki sularda deneyim kazanmak” olarak açıklandı.

Alman hükümeti ayrıca Kore yarımadasındaki çatışmada varlığını artırmak için adımlar attı. Bunun yanı sıra Berlin, ABD’nin yakın işbirliği içinde olduğu iki ülkeyle, Filipinler ve Fiji ile de askeri-siyasi ilişkilerini genişletiyor.

Hint-Pasifik’te Alman konuşlandırılması

Savunma Bakanlığına göre Bundeswehr, bugüne kadar Asya-Pasifik bölgesine yaptığı yıllık konuşlandırmaların “en büyüğü ve en karmaşığı” olan, iki Alman Donanması savaş gemisi ve bir hava kuvvetleri birliğinin her birinin dünyanın çevresini dolaştığı ve diğer silahlı kuvvetlerle ortak tatbikatlar, liman ziyaretleri ve gerçek bir konuşlandırma için defalarca kesintiye uğradığı Hint-Pasifik Konuşlandırması 2024’ü tamamladı.

Tatbikatlar arasında ABD’nin Hawaii yakınlarındaki büyük manevrası RIMPAC 24, Avustralya Hava Kuvvetleri tarafından düzenlenen büyük manevra Pitch Black 24 ve Hindistan’daki Tarang Shakti hava kuvvetleri tatbikatı da yer aldı. 

Bunu yannda iki Alman savaş gemisi Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne (KHDC) karşı BM yaptırımlarının ABD öncülüğünde izlenmesine katıldı.

Görevlendirme, Asya-Pasifik bölgesindeki “seçilmiş ülkelerle” ilişkileri genişletmenin yanı sıra, teçhizatın test edilmesine de hizmet etti.

Örneğin Baden-Württemberg fırkateyni, yeni Sınıf 125’in “bir yılı aşkın bir süre boyunca yoğun kullanımda tam operasyonel kabiliyetini kanıtlayan” ve Bundeswehr’in de belirttiği gibi “dünya çapındaki tüm okyanuslarda farklı deniz ve iklim koşullarında” görev yapan ilk fırkateyni oldu.

Berlin, Kore gerilimine de müdahil oluyor

Aynı zamanda Alman hükümeti bu yıl Almanya’nın Asya-Pasifik bölgesindeki askeri ve askeri-siyasi varlığını yoğunlaştırmak için bir dizi önlem aldı. 

Ağustos ayında Almanya, Kuzey ve Güney Kore arasındaki ateşkesi izlemekle görevli Birleşmiş Milletler Komutanlığına katıldı. Komutanlık pek de “tarafsız” bir kurum değil; merkezi Seul yakınlarındaki bir ABD askeri üssü olan Camp Humphreys’te bulunuyor ve başında da ABD’li bir general var.

Berlin ayrıca Tokyo yakınlarındaki Yokosuka’da bulunan ve KDHC’ye yönelik BM yaptırımlarının ihlallerini takip etmekle görevli olan Uygulama Koordinasyon Hücresine (ECC) bir irtibat görevlisi gönderdi.

Bu, Singapur’daki Bilgi Füzyon Merkezindeki Alman irtibat görevlisinin yanı sıra Asya-Pasifik bölgesindeki ikinci irtibat görevlisidir.

Buna ek olarak, Alman birliklerinin Japonya’ya konuşlandırılmasını kolaylaştırmak için Tokyo ve Berlin arasında bir anlaşma yürürlüğe girdi.

AB ayrıca Japonya ve Güney Kore ile “güvenlik ve savunma ortaklıkları” kurmaya çalışıyor.

Güneydoğu Asya’da Alman askeri yığınağının odak noktası Filipinler

Alman hükümeti yıl boyunca Güneydoğu Asya ve Pasifik bölgesiyle askeri ve askeri-politik ilişkilerini geliştirmeye de gayret etti.

Güneydoğu Asya’da, diğer şeylerin yanı sıra, sahil güvenliğini desteklediği Malezya ile daha yakın bir işbirliği hedefliyor. İşbirliğini teşvik etmek için Baden-Württemberg fırkateyni ve Frankfurt am Main görev gücü sağlayıcısı, dünya turu yolculuklarında ekim ayında Malezya liman kenti Port Klang’a demirledi.

ABD’nin şu anda Çin’e karşı olası bir savaş için askeri bir ileri karakol haline getirdiği Filipinler, Güneydoğu Asya’daki Alman askeri faaliyetlerinin odak noktasını oluşturuyor.

Berlin sadece Filipinler Sahil Güvenliğini desteklemekle kalmıyor; geçen yıl Manila ile düzenli bir askeri-politik diyalog da başlattı.

ABD politikasını destekleyen Alman hükümeti artık Pasifik’e de uzanmış durumda. Berlin, Eylül 2023 gibi erken bir tarihte, ABD’nin şu anda daha yakın askeri işbirliğine dahil etmeye çalıştığı en kalabalık Pasifik devleti olan Fiji ile askeri-siyasi bir işbirliği başlatmıştı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Macron François Bayrou’yu Fransa’nın yeni başbakanı olarak atadı

Yayınlanma

Fransa’da hükümetin düşmesinden bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, François Bayrou’yu yeni başbakan olarak atadı.

Bayrou, Macron’un müttefiki “merkezci” Mouvement Démocrate (Demokrat Hareket – MoDem) partisinin lideri.

Cumhurbaşkanının çevresi daha önce Macron’un cuma sabahı yeni başbakanı atayacağını duyurmuştu. Macron sabah saatlerinde Bayrou’yu Élysée’de iki saatten az bir süre kabul etti.

Bayrou bir gün önce de Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefonda görüşmüştü.

Bayrou, Cumhurbaşkanının yakın bir sırdaşı olarak kabul ediliyor. Fransa’nın güneyindeki Pau kentinin 73 yaşındaki belediye başkanı muhafazakârlar tarafından da büyük saygı görüyor. Yeşiller ve Sosyalistler ise bu başbakanın yeni bir başlangıç getirmeyeceğini, aksine önceki politikaların devamı olacağını düşündüklerini defalarca dile getirmişlerdi.

Yeni hükümet başkanı, ilk fırsatta güvensizlik oyuyla tekrar düşürülmeyecek bir hükümet kurma göreviyle karşı karşıya kalacak. Bir önceki Başbakan Michel Barnier sadece üç ay görevde kalabildi. Barnier, 2025 bütçesi için yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için görevden alınmıştı.

Macron, “ılımlı” sağcı ve solcularla geçici ittifak arayışında

Geçtiğimiz haziran ayında yapılan erken seçimlerden bu yana Macron’un kampı artık çoğunluğa sahip değil. Ulusal Meclis üç düşman bloğa (sağ, sol ve merkez) bölünmüş durumda.

Yeni hükümetin tam olarak neye benzeyeceği hâlâ belirsiz. Ne sol blok Yeni Halk Cephesi (NFP) ne Macron’un merkezci güçleri ne de sağcı Ulusal Birlik (RN) ve müttefikleri Ulusal Meclis’te kendi çoğunluklarına sahip.

Muhafazakârların ve sol kanadın bir kısmının en azından Macron’a yeni başbakana tahammül edeceklerine dair söz vermiş olmaları bekleniyor. Geniş bir koalisyon yerine azınlık hükümetine hoşgörü gösterilmesi durumunda, hükümet kendi çoğunluğuna sahip olmayacak ve buna bağlı olarak kırılgan olacak.

Hükümetin düşmesi nedeniyle kendisi de baskı altında olan Macron, hızlı bir şekilde aday göstererek risk alıyor. Siyasi kriz nedeniyle muhalefet saflarından Macron’a istifa etmesi yönünde çağrılar geliyor.

Macron aynı zamanda Fransa’nın siyasi krizin ve iktisadi zorlukların daha da derinlerine düşmesini engellemek istiyor. Ülke, aşırı yeni borçları nedeniyle tasarruf yapmak zorunda görülüyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Casus ve Prens Andrew ile bağı olduğu iddia edilen Çinli, Birleşik Krallık’tan çıkarıldı

Yayınlanma

Prens Andrew ile iş bağlantıları olan ve İngiliz siyaset ve iş dünyasının önde gelen isimlerinden oluşan bir ağa erişimi olduğu iddia edilen Çinli bir casus, ulusal güvenlik gerekçesiyle Birleşik Krallık’tan çıkarıldı.

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre perşembe günü yapılan bir duruşmada, İngiliz iç istihbarat örgütü MI5’ın, Birleşik Cephe Çalışma Departmanı (UFWD) için çalışan ve Çin Komünist Partisi üyesi olduğu öne sürülen 50 yaşındaki Çin vatandaşının Büyük Britanya’ya girişinin yasaklanması yönünde İçişleri Bakanlığı kararı onandı.

UFWD’nin Çin devleti adına istihbarat topladığı öne sürülüyor. Birleşik Krallık Güvenlik Servisi tarafından Kasım 2021’de terörle mücadele yasaları uyarınca sınırda durdurulduktan sonra adamın telefonundan indirilen veriler, Kraliçe Elizabeth’in ikinci oğlunun yanı sıra Birleşik Krallık’taki güçlü figürlerle yakın ilişkilerini ortaya çıkardı.

Özel Göçmenlik Temyiz Komisyonunun kararında, “Başvuru Sahibi, ÇKP (UFWD dahil) veya Çin Devleti tarafından siyasi müdahale amacıyla kullanılabilecek önde gelen Birleşik Krallık şahsiyetleri ve üst düzey Çinli yetkililerle ilişkiler kurabilecek bir konumdaydı,” denildi.

Komisyon, Prens Andrew’un kıdemli danışmanı Dominic Hampshire tarafından telefonla gönderilen bir mektubun, başvuru sahibinin Çin’deki potansiyel ortaklar ve yatırımcılarla yaptığı görüşmelerde York Dükü adına hareket ettiğini gösterdiğini de ekledi.

Kararda, “Bu durumun, Başvuru Sahibinin üst düzey Çinli yetkililer ile Birleşik Krallık’ın önde gelen isimleri arasında Çin Devleti tarafından siyasi müdahale amacıyla kullanılabilecek ilişkiler kurabilecek bir konumda olduğunu gösterdiği değerlendirilmiştir,” denildi.

Söz konusu kişi, Birleşik Krallık-Çin ticari ilişkilerini desteklemeye adanmış Londra merkezli bir kuruluş olan 48 Group Club’ın da onursal üyesiydi. Üyeleri arasında eski başbakan Sir Tony Blair ve eski başbakan yardımcısı Lord Michael Heseltine’in yanı sıra devlet memurları, işletme yöneticileri ve diplomatlar da bulunuyor.

İşadamı Çin Komünist Partisi ile bağlantısı olduğunu ya da UFWD’den talimat aldığını reddetti. Şirketinin Çinli yatırımcılara Britanya pazarında yardımcı olduğunu ve McLaren Automotive’in Çin pazarına araç getirmesine yardımcı olduğunu söyledi. 

Fakat kararda, “UFWD bağlantılarını Birleşik Krallık’taki bağlantılarına tam olarak açıklamış olma ihtimalinin düşük olduğu, bunun da faaliyetlerinde ‘aldatıcı bir unsur’ olduğunu gösterdiği” belirtildi.

Prens Andrew, Amerikalı finansçı ve çocuklara cinsel istismar suçlusu Jeffrey Epstein ile olan dostluğunun bir sonucu olarak ve Epstein’ın insan ticareti yaptığı iddia edilen kadınlardan biriyle mahkeme dışı bir anlaşmaya varmasının ardından 2019 yılında kraliyet görevlerini bırakmak zorunda kalmıştı.

Ağustos 2021 tarihli ve Çinli işadamının telefonunda bulunan “dük için konuşma noktaları” başlıklı bir belge, Prens Andrew’un “çaresiz bir durumda olduğunu ve her şeye tutunacağını” öne sürüyordu.

Notta, “Para hakkında konuşursa: ‘işler iyi gidiyor, Dominic ile görüşüyorum, o takip edecek’. Anlaşmaların ne zaman gerçekleşeceğini sorarsa: ‘iyi ilerleme kaydediyoruz’; hemen değil ama çok uzak olmayan bir gelecekte. Az söz verip çok iş yapmak daha iyidir,” yazdığı öne sürülüyor.

Birleşik Krallık güvenlik kurumları “Çin casusluğu tehdidi” konusunda bir süredir diken üstünde. MI5 Başkanı Ken McCallum, 2022 yılında Pekin’in casusluk teşkilatlarının İngiliz kamuoyunda tanınan kişileri etkilemek için “uzun bir oyun” oynadıklarını ileri sürmüştü.

Bunu “oyunun kurallarını değiştiren stratejik bir meydan okuma” olarak nitelendiren McCallum, Çin devletinin “etki satın almak ve uygulamak için sabırlı, iyi finanse edilmiş, aldatıcı kampanyalar düzenlediğini” savunmuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English