Bizi Takip Edin

DOĞU AKDENİZ

Almanya, iki devletli çözüme karşı

Yayınlanma

Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, Kıbrıs’ta iki devletli çözümün söz konusu olmadığını Ada’nın birleştirilmesi çabalarına destek vereceklerini söyledi.

Annalena Baerbock ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Berlin’de yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Görüşmede, Kıbrıs konusunun ele alındığını aktaran Baerbock, “Almanya, sıkı bir şekilde sizin tarafınızda duruyor. Bir çözüm sadece BM kararlarına dayalı olabilir. Kıbrıs’ta iki devletli çözüm söz konusu olamaz” ifadesini kullandı.

Baerbock, Kıbrıs meselesinde sadece Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına dayalı bir çözüm olabileceğini vurgulayarak, GKRY’yi yeni önerilerde desteklemeye hazır olduklarını kaydetti.

Kasulidis de mevcut durumun bu şekilde devam etmesi halinde bunun bir parçalanmaya yol açacağını söyledi. “Taksim ise çözüm olamaz” diyen Kasulidis, “Kıbrıs’ta, Yunanistan’da ve Türkiye’de olmak üzere yaklaşan üç seçim var ve diyaloğa yeniden başlamak için ilerlemeler kaydetmek ancak Türkiye’deki seçimlerin sonrasında mümkün olabilir” diye konuştu.

Kıbrıs’ın Türk ve Rum tarafları olarak ayrılmasından sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) uluslararası sistemden izole edilerek yaptırımlara maruz kaldı. 1968’den 2017’ye kadar belli aralıklarla süren iki devletin birleşmesi temelinde yürütülen BM müzakereleriyle Türk tarafı oyalanırken Rumlarınsa, adanın tek hakimi statüsüyle AB’ye alınmasının önü açıldı. BM müzakerelerinin en çarpıcısı 2002’de görüşülmeye başlanan Annan Planı oldu. Denktaş ve o zamanki Rum lideri Tasos Papadopulos’un üzerinde uzlaştıkları plan 24 Nisan 2004’te adanın iki kesiminde de referanduma sunuldu. Türk tarafının kendileri için getireceği zorluğa rağmen yüzde 65’le kabul ettiği planı Rumlar yüzde 76 oranıyla reddetti. Türk tarafı çözüme yeşil ışık yakan taraf olmasına rağmen referandumun hemen ardından 1 Mayıs 2004’te Rumlar “Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla AB’ye tam üye yapıldı.

KKTC ve Türkiye, 2017 Crans Montana müzakerelerinin çöküşünden sonra çözüm politikasını egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zeminine oturttu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, BM’de yaptığı “KKTC’yi tanıma” çağrısından sonra buna uygun adımlar atılmaya başlandı ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) KKTC’yi gözlemci üye olarak kabul etti.

AMERİKA

Trump yönetimi 50’den fazla Çinli teknoloji şirketini kara listeye ekledi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Çin’in yapay zeka ve gelişmiş bilgi işlemin yanı sıra hipersonik füzeler gibi doğrudan askeri teknolojiler geliştirme yeteneklerini daha da kısıtlamayı amaçlayarak, önceki Joe Biden ekibinden devraldığı ticari kara listeyi önemli ölçüde genişletti.

ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS), “ABD ulusal güvenliği ve dış politikasına aykırı” eylemleri gerekçesiyle 80 kuruluşu Varlık Listesi’ne ekledi.

Kara listeye eklenenler arasında Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika, İran ve hatta Tayvan’dan kuruluşlar yer alırken, bunların 50’den fazlası Çin ve Hong Kong’dan.

BIS, salı günü Washington’da yayınladığı bir duyuruda, Çin Komünist Partisi’nin “askeri uygulamalar için yüksek performanslı ve exascale hesaplama yeteneklerinin yanı sıra kuantum teknolojilerini edinme ve geliştirme” yeteneğini kazanmasını engellemeyi hedeflediklerini bildirdi.

Exascale hesaplama, yapay zekanın daha da geliştirilmesini sağlayan en son süper bilgisayar teknolojisidir.

Bir başka hedef de “Çin’in hipersonik silah programını geliştirmesini engellemek” olarak ifade edildi. Yani ses hızının beş katı veya daha hızlı hareket eden ve karşı savunmadan kaçmak için gelişmiş manevra kabiliyetine sahip silahlar.

Çin çarşamba günü Trump yönetiminin eylemini kınadı ve Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun ABD’yi “uluslararası hukuku ve uluslararası ilişkileri düzenleyen temel normları ciddi şekilde ihlal eden, Çinli işletmelerin haklarına ve çıkarlarına zarar veren ve küresel endüstriyel tedarik zincirlerinin güvenliğini ve istikrarını baltalayan tipik hegemonik davranış” ile suçladı.

Guo, Washington’dan “ulusal güvenlik kavramını abartmayı bırakmasını” ve “ticareti siyasallaştırmayı bırakmasını” talep ederek Çin şirketlerinin çıkarlarını koruma sözü verdi.

ABD listesine eklenen şirketler arasında, Çin’in önde gelen bulut bilişim ve büyük veri hizmetleri sağlayıcısı Inspur Group’un iki yıldır listede yer alan altı birimi de bulunuyor. BIS, bu birimlerin, grubun “özellikle Çin hükümeti ve/veya ordusu için süper bilgisayar projelerini desteklemek üzere ABD menşeli ürünler satın alarak veya satın almaya teşebbüs ederek, askeri son kullanım için” süper bilgisayarlar geliştirmesine yaptıkları belirtilen katkılar nedeniyle listeye dahil edildiğini savundu.

Altı birimden biri Inspur Taiwan, diğeri ise Şanghay Borsası’nda işlem gören Inspur Software. Şirket hisseleri çarşamba gününü %0,4 düşüşle 15,68 yuan’dan kapattı.

Pekin Yapay Zeka Akademisi ve Pekin İnovasyon Bilgeliği Teknolojisi de askeri modernizasyon için Amerikan teknolojisini kullanma niyetinde oldukları iddiasıyla kara listeye alındı. Büro, bu iki şirketin savunma amaçlı yapay zeka modelleri ve gelişmiş bilgi işlem çipleri geliştirdiğini özellikle belirtti.

Diğer dört şirketin – Henan Dingxin Information Industry, Nettrix Information Industry, Suma Technology ve Suma-USI Electronics – BIS’in “çok yüksek hızlarda büyük miktarda veriyi işleyebilen ve büyük ölçekli simülasyonlar gerçekleştirebilen” exascale süper bilgisayarların geliştirilmesinde yer aldıkları için eklendiği kaydedildi.

Bu şirketlerin, “askeri son kullanıcılar tarafından kullanılan süper bilgisayarlar ürettiği ve Çin’in istikrarsızlaştırıcı askeri modernizasyon çabalarını desteklediği için” 2019’da kara listeye alınan Şanghay’da listelenen Dawning Information Industry olarak da bilinen Çinli bir sunucu üreticisi olan Sugon’a önemli üretim yetenekleri sağladığı öne sürüldü.

Şirket hisseleri çarşamba günü Şanghay’da %0,3 düşüşle 65,33 yuana geriledi.

Aralarında Hava Kuvvetleri Mühendislik Üniversitesi ve Çin Havacılık Radyo Elektroniği Araştırma Enstitüsü’nün de bulunduğu iki düzineden fazla kuruluş, hipersonik silah geliştirme, hipersonik uçuş yapan araçların tasarımı ve modellenmesi, silah tasarımı ve etkilerini modellemek için özel yazılım kullanma veya “Çin’in askeri-sivil füzyon çabalarını” başka bir şekilde destekleme ile ilgili “kanıtlanabilir bağlara” sahip oldukları gerekçesiyle yeni listeye alındı.

Listeye girenlerden yedisinin “Çin’in kuantum teknolojisi yeteneklerini geliştirmek” için Amerikan teknolojisini edinmeye çalıştıkları iddia edilirken, diğer ikisi de Huawei ve Çinli fabrikasız çip üreticisi HiSilicon da dahil olmak üzere zaten kara listede olan şirketlere ürün sattıkları için listeye eklendi.

Ticaret Bakanlığı’nın sanayi ve güvenlikten sorumlu müsteşarı Jeffrey I. Kessler yaptığı açıklamada “Amerikan teknolojisi asla Amerikan halkına karşı kullanılmamalıdır” dedi. Kessler, Trump yönetiminin “ABD teknolojilerinin ve mallarının ulusal güvenliğimizi tehdit eden yüksek performanslı bilgi işlem, hipersonik füzeler, askeri uçak eğitimi ve İHA’lar için kötüye kullanılmasını önleyerek” ulusal güvenliği korumak için “net ve yankı uyandıran bir mesaj gönderdiğini” vurguladı.

Ticaret Bakanlığı ayrıca Güney Afrika Test Uçuş Akademisi’ni (TFASA) de “ABD ürünlerinin Çin askeri güçlerini eğitmek için” kullanılmasını engellemek amacıyla listeye aldı.

Genişletilen listede Çin’in yanı sıra “İran’ın insansız hava araçları (İHA) ve ilgili savunma kalemleri tedarikini engellemek” ve Pakistan’da kısmen Çinli bir şirket tarafından desteklenen “korumasız nükleer faaliyetlerin ve balistik füze programının gelişimini engellemek” de hedefler arasında yer alıyor.

Kessler, Varlık Listesinin “Amerikan teknolojisini kötü amaçlarla kullanmak isteyen yabancı düşmanları tespit etmek ve önlerini kesmek için elimizdeki birçok güçlü araçtan biri” olduğunu da sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Libya’da Merkez Bankası krizi petrole sıçradı

Yayınlanma

Şu an ülkede finansal sistem çökmüş ve petrol üretimi ile ihracatı durmuş durumda.

Trablus hükümetinin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almasına yanıt olarak Hafter yanlısı Hammad hükümeti, kendi kontrolündeki tüm petrol rafinelerine üretimi ve ihracatını durdurdu.

Libyalı gruplar Merkez Bankası ve petrol gelirlerinin kontrolü konusunda yeni bir güç mücadelesine girişti. Milyarlarca dolarlık petrol gelirinin yöneticisi olan Merkez Bankas’ını kimin yöneteceği konusunda bir haftadan uzun bir süredir devam eden tartışmalar petrol üretimine sıçradı.

Ülkenin batısında uluslararası alanda tanınan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti istifa etmeyi reddeden Merkez Bankası’nın 2011’den bu yana başkanlığını yürüten Sıddık el-Kebir’i değiştirmeye çalışıyor.

Bu kapsamda Trablus merkezli Başkanlık Konseyi, Merkez Bankası Bilgi Teknolojileri Müdürü Musab Muslim’in kimliği belirlenemeyen kişilerce kaçırılması üzerine geçen hafta Merkez Bankası’na yeni başkan seçilmesi ve yeni yönetim kurulu oluşturulmasına ilişkin kararın yürürlüğe konmasına oy birliğiyle karar verdi. Açıklamada, kararın ülkede mali ve ekonomik istikrarın sağlanması, Merkez Bankası’nın görevlerini verimli ve etkili bir şekilde yerine getirmesi ve finansal hizmetlerin sürekliliğinin sağlanması için alındığına işaret edildi.

Karardan sonra hükümet heyeti bugün görevi devralmak üzere Merkez Bankası’nın ofislerine girdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Merkez Bankasında yeni bir yönetime karşı olduklarını ilan etti. Temsilciler Meclisi’nin atadığı Hamdan hükümeti de harekete geçerek “Merkez Bankası’nı ele geçirme girişimi” olarak nitelediği bu olay üzerine yetki alanındaki tüm petrol sahalarının kapandığını, üretim ve ihracatın durduğunu açıkladı.

Bingazi’deki hükümet uluslararası alanda tanınmıyor ancak petrol sahalarının çoğu Libya’nın doğusundaki askeri lider Halife Hafter’in kontrolü altında.

Akdeniz’de önemli bir petrol üreticisi olan Libya, 2011’de NATO destekli ayaklanmadan bu yana iç bölünmelerle boğuşuyor. Ülke 2014 yılından beri birbiriyle savaşan Trablus merkezli hükümet ile Bingazi’deki Temsilciler Meclisi arasında fiilen ikiye bölünmüş durumda. Trablus’taki hükümet Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınırken ülkenin resmi yasama organı olan Temsilciler Meclisi, Halife Hafter ile işbirliği yapıyor ve Trablus’taki hükümetin geçerlilik süresinin sona erdiği duyurarak yeni bir hükümet kurdu.

Temsilciler Meclisi, kurduğu hükümetin başına önce Fethi Başağa’yı atadı ardından geçen yıl mayıs ayında Usame Hammad’ı getirdi.

Öte yandan bir süredir Hafter’e bağlı birliklerin Trablus’u çevreleme yönünde girişimlerde bulunduğu ve buna karşılık Trablus hükümeti kontrolündeki askeri güçlerin hazırlık yaptığı bilgileri geliyor.

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Yaptırım tehdidine maruz kalan Dörtyol terminali Rusya’dan petrol alımını durdurdu

Yayınlanma

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde bulunan petrol terminali, ABD’nin artan yaptırım baskısı nedeniyle artık Rusya’dan ithal edilen petrolü kabul etmeyecek.

Terminali yöneten Global Terminal Services (GTS) şirketi, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “GTS, Rus petrolüyle olası tüm bağlarını kesmeye karar vermiştir,” ifadelerini kullandı.

Şirket, sadece Rusya menşeli ürünleri değil, aynı zamanda Rusya’da yüklenmiş tüm ürünleri de reddedeceğini sözlerine ekledi.

Ayrıca Global Terminal Services, G7 ülkeleri tarafından Rusya’dan petrol ithalatına getirilen tavan fiyat uygulamasını da dahil olmak üzere önceki operasyonların yaptırımlara uygun olarak yürütüldüğünü bildirdi.

Şirket, “GTS’nin yeni yaklaşımı, yürürlükteki tüm yaptırımlara uyma çabalarına rağmen ulaşamayacağı ve kontrol edemeyeceği ek bir düzeltici eylemdir,” vurgusunu yaptı.

Batı’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahale nedeniyle Rusya’ya yaptırımları ağırlaştırmasının ardından Türkiye, Rus petrol ve yakıtının en büyük ithalatçılarından biri haline geldi.

Ancak Batı’nın yaptırım baskısı giderek kendini hissettiriyor. Başkan Joe Biden’ın aralık ayında ikincil yaptırımlara ilişkin kararnamesinden sonra şubat ayında ABD’nin tehditlerinin Moskova ile Ankara arasındaki ticareti yavaşlattığı ve Rus tedarikçilerin petrol ödemeleri için haftalarca beklemek zorunda kaldığı bildirilmişti.

Veri analiz firması Kpler’e göre, yakıt ve ham petrol ithal eden, ihraç eden ve depolayan GTS Terminali, geçen yıl Rusya’dan 11,74 milyon varil ham petrol ve yakıt aldı.

Türkiye’nin hacim bakımından en büyük yedinci ithalat terminali olan Dörtyol, 2021’de 10. sıradaydı. 2023 yılında Rusya’dan ham petrol ve yakıt ithalatı, 2021’de tüm menşelerden aldığı toplam hacmin yaklaşık yedi katıydı.

Kpler’e göre terminalden yapılan ihracat da 2023’te 2021’e kıyasla neredeyse beş kat artarak yaklaşık 24,7 milyon varile yükseldi.

Dörtyol’a gelen son tanker, 19 Şubat’ta Rusya’nın Baltık limanı Primorsk’tan 511 bin varillik dizel yükü teslim etti.

Dörtyol’dan ihraç edilen petrolün yaygın varış noktaları arasında Yunanistan’ın Korint, Elefsis ve Selanik limanları ile Kuzeybatı Avrupa’nın petrol ticareti, rafinajı ve depolama merkezleri olan Rotterdam ve Antwerp yer alıyordu.

FT: Dörtyol terminali Rus petrolünün Avrupa’ya ulaşmasına yardımcı oluyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English