Avrupa
Almanya, Nazilerin Yahudi kıyımı yaptığı bölgeye asker konuşlandırıyor

Almanya, gelecekteki “Litvanya Tugayı”nın bir kısmını, 1941 sonbaharında Almanların ve Litvanyalıların buradaki Yahudi nüfusunun büyük bir kısmını katlettiği yerden sadece iki kilometre uzaklıktaki Nemenčinė’ye konuşlandırıyor.
Nemenčinė katliamı, Nazilerin ve Litvanyalı işbirlikçilerinin Litvanya’daki Yahudileri yok etmek için gerçekleştirdikleri sistematik toplu katliamın bir parçasıydı.
Almanların işgalinden önce Litvanya, bölgenin ötesine uzanan bir Yahudi kültür merkeziydi. Birkaç ay sonra ise “Yahudisiz” bir yer haline geldi. Yerel Yahudi nüfusunun yüzde beşinden azı, Litvanya’nın Nazi işgalinden sağ kurtuldu.
İsrail’e yönelik “sorumluluğunu” sürekli dile getiren Almanya’nın, son birkaç yıldır yeniden güçlenen Alman-Litvanya işbirliğinde bu katliama değinmemesi dikkat çekiyor.
Aksine, Vilnius’ta failler bugün bile kamuoyunda onurlandırılıyor. Berlin, Litvanya Tugayı’nın konuşlandırılması bağlamında, Nemenčinė katliamı vesilesiyle Litvanya Yahudilerinin sistematik olarak katledilmesini anmak için bugüne kadar hiçbir çaba göstermedi.
Nemenčinė katliamı
German Foreign Policy’nin Nemenčinė katliamından kurtulanlardan aktardığına göre, 20 Eylül 1941 sabahı erken saatlerde Almanlar Yahudilerin evlerine girerek, yaklaşık 600 kişiyi “çığlık ve dayak” eşliğinde yerel sinagogda topladı ve orada hapsetti.
Naziler Yahudileri soyup, sıraya dizip ormana doğru yürümeye zorladılar. Katliamdan kurtulan bir kişi, uzaktan kazılmış mezarların görülebildiğini anlatıyordu.
Kaçmaya çalışan birçok kişi bu girişim sırasında vuruldu. Yine de yaklaşık yüz kişi kaçmayı başardı. Diğerleri Almanlar ve işbirlikçi Litvanyalılar tarafından çukurlarda öldürüldü.
Toplanan verilere göre o gün toplam 500 Yahudi öldürüldü, bunların 112’si çocuktu.
Kaunas’taki SS Standartenführer ve Güvenlik Polisi ve SD Komutanı Karl Jäger tarafından hazırlanan “Jäger Raporu”nda ise 403 kurban kaydedildi.
Katliamdan önce Almanlar ve Litvanyalılar Yahudileri yanan Tevrat parşömenleri etrafında dans etmeye zorlamış, onları dövmüş ve erkeklerin sakallarını yolmuştu.
Litvanya kırsalının ‘Yahudisizleştirilmesi’
1941 yılının başında, devlet istatistiklerine göre Litvanya’nın kırsal bölgelerinde 104.428 Yahudi yaşıyordu.
Tarihçi Christoph Dieckmann, Litvanya’daki Alman işgal politikasını kapsamlı bir şekilde inceleyen bir araştırmada, 22 Haziran 1941’de Wehrmacht’ın Sovyetler Birliği’ne saldırmasıyla eş zamanlı olarak Almanların Litvanyalı Yahudilere karşı “her türlü hayal gücünü aşan bir katliam kampanyası” başlattığını yazıyor.,
Naziler yıl sonuna kadar, Litvanyalı işbirlikçilerin desteğiyle yaklaşık 100.000 Yahudiyi öldürdüler ve böylece birkaç ay içinde Litvanya’daki tüm kırsal Yahudi cemaatini yok ettiler.
Dieckmann, katillerin eylemlerinde “son derece hızlı” davrandıklarını, Yahudi topluluklarının kaçış veya organize direnişin “sadece çok nadiren” mümkün olduğunu bildiriyor.
Kırsal kesimde sistematik cinayetler ilk olarak “Rollkommando Hamann” adlı grup tarafından işlendi. O zamanlar 28 yaşındaki SS Obersturmführer Joachim Hamann’ın komutasındaki bu grup, Litvanya’nın her yerine aniden ve beklenmedik bir şekilde gelip katliamlar gerçekleştirebilecekleri araçlarla donatılmıştı.
Litvanya’da Nazi yönetiminin kurulmasıyla birlikte, başlangıçta pogromlar ve toplu infazlar şeklinde gerçekleşen cinayetler, Nemenčinė’de olduğu gibi kısa sürede tüm Yahudi topluluklarının sistematik olarak yok edilmesine dönüştü. Almanlar bu süreçte komuta rolünü üstlendi ve Litvanyalı işbirlikçilerin aktif desteğinden yararlandı.
Yahudi kültür merkezi Vilnius artık yok
German Foreign Policy’nin bildirdiğine göre daha önce Vilnius, yüzyıllar boyunca sadece Litvanya’nın değil, Polonya, Belarus ve Ukrayna’daki Yahudiler için de bir merkez olan, bölgenin ötesine uzanan bir Yahudi kültür merkeziydi.
Sorumlu SS komutanı Karl Jäger, Litvanya’yı “Yahudisizleştirme” niyetini açıkça dile getirmişti. Daha önce bahsedilen “Jäger Raporu”nda, organize ettiği soykırımı, katliamları titizlikle kaydetti.
Wehrmacht, SS, Alman sivil yönetimi ve Litvanyalı işbirlikçiler, yaklaşık 200.000 Litvanyalı Yahudinin yüzde 95’inden fazlasını “iş bölümüyle” öldürdüler.
Daha önce Litvanya toplumunun büyük bir kısmı Alman işgalcileri “Sovyetler Birliği’nden kurtarıcılar” olarak karşılamıştı; ayrıca “Yahudi Bolşevizm” düşmanlığını da paylaşıyorlardı.
Almanlar, Doğu Avrupa’daki fetih ve imha planlarıyla, işgal edilen bölgelerin fethi ve kontrolünün çok fazla insan gücü gerektirmesi gibi önemli bir sorunla karşı karşıyaydı. Bu bağlamda da Almanlar, Litvanyalı işbirlikçilerini kasıtlı olarak kendi birlik yapılarına dahil ettiler ve böylece Alman askerlerini doğuya ilerlemek için serbest bıraktılar.
Litvanyalı Nazi işbirlikçileri bugün onurlandırılıyor
Ne var ki, Sovyet sonrası Litvanya’da, o dönemki Litvanyalı Nazi işbirlikçileri bugün bile kamuoyunda onurlandırılıyor. Bu duruma yönelik eleştirilerse, genellikle Rus propagandası olarak karalanıyor.
Litvanya’da Nazi işbirlikçilerinin onurlandırılmasına ve tarihi revizyonizme Berlin’den de destek geliyor. Geçtiğimiz yıllarda Almanya, Alman faşizmini ve onun işbirlikçilerini öven BM kararını onaylamayı reddetmişti.
Alman hükümeti, gerekçesinde Baltık’taki Nazi işbirlikçilerinin Sovyetler Birliği’ne karşı “ulusal kurtuluş savaşçıları” olarak yeniden yorumlanmasına katıldı
Litvanya’daki Yahudilerin katledilmesinden kurtulan bir kişi, 2018 yılında Litvanya’nın hafıza kültürü ve işbirlikçilerin onurlandırılması hakkında şu yorumu yapmıştı: “Rusya’ya karşı oldukları sürece kahramanlar.”
Alman ordusu tekrar Doğu Cephesi’nde
Habere göre Federal Alman ordusu, Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi resmi makamlardan Litvanya’daki Nazi suçları konusunda “yüksek sesli bir sessizlik” hakim.
Bunun bir örneği, Nisan 2022’de dönemin Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Baltık ülkelerine yaptığı gezide, “komünizmin kurbanları” için bir anıtı ziyaret etmesi, fakat Baltık ülkelerinde Almanların işlediği toplu suçların kurbanlarını anmak için hiçbir program yapmaması idi.
Litvanya’da Alman tugayının kurulmasıyla ilgili haberlerde ve medya çalışmalarında da, ülkedeki Alman suçlarının anılmasına yer verilmiyor. Şimdiye kadar, Alman makamlarının veya Alman askerlerinin Nemenčinė katliamının kurbanlarını andığına dair hiçbir haber yok.
Üstelik bazı Alman askerleri, “anma kültüründe” farklı öncelikler belirlemiş görünüyor: Litvanya’da konuşlu Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr) askerleri, 2017 yılında Litvanya’daki kışlalarında Adolf Hitler için doğum günü şarkısı söylemişlerdi.
Avrupa
Avusturya, Rusya’dan doğalgaz tedarikinin yeniden başlamasını istiyor

Avusturya, Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesinin ardından Rus gazı ithalatının yeniden başlaması ihtimaline karşı Avrupa Birliği’ne hazırlık yapma çağrısında bulundu. AB Enerji Komiseri ise Ukrayna’da barış sağlansa bile Rusya’dan gaz alımına yönelik yasağın devam etmesi gerektiğini savundu.
Avusturya, Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesinin ardından Rusya’dan doğalgaz ithalatının yeniden başlaması ihtimaline karşı Avrupa Birliği’ne (AB) hazırlıklı olma çağrısında bulundu.
Financial Times gazetesine konuşan Avusturya Enerji Bakanlığı’ndan bir yetkili, Brüksel’in mevcut pozisyonunu askeri faaliyetler bittikten sonra gözden geçirme seçeneğini koruması gerektiğini belirtti.
Habere göre, Avusturya Enerji Bakanlığı Devlet Sekreteri Elisabeth Zechetner, bu konuyu 16 Haziran’da Lüksemburg’da AB’li mevkidaşlarıyla yaptığı toplantıda gündeme getirdi.
Bu çıkışla Avusturya, Macaristan ve Slovakya dışında, özel askeri operasyonun tamamlanmasının ardından Rus gazı alımına geri dönme gerekliliğini açıkça dile getiren ilk AB ülkelerinden biri oldu.
AB Komisyonu’ndan Viyana’ya ret
Avusturya’nın bu çağrısına karşılık, AB Enerji Komiseri Dan Jørgensen tam tersi bir görüş bildirdi. Jørgensen, 16 Haziran’da düzenlediği basın toplantısında, Rusya’dan gaz ithalatı yasağının Ukrayna krizinin çözümünden sonra bile devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Jørgensen, “Ukrayna’da barış sağlansa bile bu durum, AB’nin yeniden Rusya’dan gaz almaya başlamasına yol açmamalıdır,” ifadelerini kullandı.
Komiser ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun Rus gazından vazgeçme konusunda henüz nihai kararını vermemiş ülkelere yönelik herhangi bir zarar tazminatı planlamadığını da sözlerine ekledi.
Jørgensen’e göre, Moskova ile işbirliğini çoktan sonlandırmış olan diğer ülkeler, yeni koşullara uyum sağlarken önemli mali kayıplara uğradı ve ciddi zorluklarla karşılaştı.
AB, Rusya ile doğalgaz sözleşmelerini bedel ödemeden feshetmenin yollarını arıyor
Avrupa
Avrupa’da doğalgaz fiyatları yükseliyor

Tüccarlar, İsrail-İran çatışmasının tırmanma olasılığı ve küresel enerji arzına yönelik risklere hazırlık yaparken, Avrupa doğalgaz fiyatları yükseldi.
Bloomberg’in haberine göre önceki seansta dalgalı bir seyir izleyen benchmark vadeli işlemler %1,8’e kadar yükseldi. ABD Başkanı Donald Trump, Tahran’ın tahliyesini istedi ve daha sonra Kanada’daki G7 zirvesinden erken ayrılmasının İsrail ile İran arasında ateşkes çalışmalarıyla “hiçbir ilgisi olmadığını” söyledi.
Avrupa şimdilik arz açısından iyi durumda görünse de, sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) küresel akışına olan yoğun bağımlılığı, jeopolitik gelişmelerin uluslararası enerji ticaretine risk oluşturması durumunda fiyatların keskin hareketlere maruz kalmasına neden oluyor.
Kıtanın, bu kış üç yılın en düşük seviyesine gerileyen doğalgaz stoklarını yenilemek için önümüzdeki aylarda daha fazla yakıta ihtiyacı var.
En önemli tehdit, savaşın tırmanması halinde İran’ın Hürmüz Boğazını kapatarak, en büyük LNG ihracatçısı Katar’ın sevkiyatlarını engelleyebilmesinden geliyor.
Boğaz, bölgeden petrol sevkiyatları için de önemli bir güzergâh olduğundan, tüccarlar tanker hareketlerini yakından takip ediyor.
Goldman Sachs analistleri Samantha Dart ve Frederik Witzemann’a göre, çatışmanın uluslararası gaz piyasaları üzerindeki etkisi şu ana kadar sınırlı kaldı.
Çin’in ithalatının mütevazı olması, İsrail’in akışı kesmesinin ardından alternatif tedarikçiler bulmak için acele eden Mısır gibi diğer alıcılar için daha fazla yakıtın mevcut olmasını sağladı.
Ayrıca, tüccarlar, Avrupa Birliği’nin 2027 sonuna kadar Rusya’dan gelen boru hattı gazı ve LNG tedarikine olan bağımlılığını kademeli olarak sona erdirme planlarını takip ediyor. Bu tedarik, şu anda bölgenin ithalatının yaklaşık %13’ünü oluşturuyor. Salı günü, Avrupa Komisyonu akışların yasaklanması ile ilgili ayrıntılı önerilerini açıklayacak.
Avrupa’nın doğalgaz referans fiyatı olan Hollanda ön ay vadeli işlemleri, Amsterdam’da saat 8:52’de megavat-saat başına %0,6 artışla 38,12 avroya yükseldi.
Avrupa
Almanya, bir sonraki AB bütçesinin savunmaya odaklanmasını istiyor

Almanya bir sonraki AB bütçesinde savunma harcamalarına öncelik verirken, ortak bütçeye yapılan ulusal katkıların artırılmasına karşı çıkacak.
Financial Times’ın (FT) gördüğü bir pozisyon belgesinde, en büyük net katkı sağlayan ülke olan Berlin, AB bütçesinin ortak alımları finanse etmesini ve Avrupalı silah üreticilerinin siparişlerini artırmasına yardımcı olmasını istiyor.
Savunma harcamalarına odaklanması, “Rusya’nın Avrupa’ya yönelik tehdidinin devam etmesi” ve ABD Başkanı Donald Trump’ın kıtaya kendi güvenliği için daha fazla çaba gösterme çağrısı doğrultusunda, Berlin’in son dönemde iç askeri harcamalarını artırma ve silah endüstrisine yatırım yapma yönündeki politikasını yansıtıyor.
AB anlaşmaları, ortak bütçenin “askeri veya savunma ile ilgili faaliyetlerden kaynaklanan harcamalar” için kullanılmasını açıkça yasaklarken, blok, Ukrayna’nın Rusya’nın saldırılarını püskürtmesine ve savunma sektörünü büyütmesine yardımcı olmak için ortak borçlanmayı giderek daha fazla kullanıyor ve bazı fonları yeniden tahsis ediyor.
Alman belgesinde, hem sivil hem de askeri uygulamaları olan çift kullanımlı teknolojilerin ve askeri nakliye koridorlarının da AB desteğine hak kazanması gerektiği savunuluyor.
Fakat Berlin, önceliklerin değiştirilmesini finanse etmek için, özellikle idari maliyetlerin azaltılması yoluyla harcama kesintileri öneriyor.
Makalede, “Öngörülebilir gelecekte, üye ülkelerin mali hareket alanı sınırlı kalacak,” deniyor ve şu anda AB’nin GSYİH’sinin yüzde 1’ini oluşturan blok bütçesine ulusal katkıların “artırılması için bir dayanak bulunmadığı” ekleniyor.
Bu belge, Avrupa Komisyonu’nun temmuz ortasında açıklaması beklenen ve bloğun artan harcama ihtiyaçlarını karşılamak için bütçe artışı talep etmesi beklenen çok beklenen önerinin öncesinde yayınlandı.
Ne var ki Berlin, ortak bütçenin gelirlerinin çoğunu oluşturan ve gayri safi milli gelire dayanan ulusal katkıların artırılmasına karşı çıkacağını açıkça belirtti.
Geri kalan kısım gümrük vergileri ve KDV gelirlerinden karşılanıyor. Blokun en büyük ekonomisi olan Almanya, tüm fonların neredeyse dörtte birini sağlıyor.
Alman hükümeti “adil yük paylaşımı” çağrısında bulunuyor ve üye ülkelerin katkı paylarındaki “sürekli orantısız net yüklerin” ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Almanya, yedi yıllık bütçede kaynakları, özellikle Avrupa katma değeri olan alanlarda “gelecek, inovasyon ve dönüşüm odaklı harcamalara” yönlendirmek istiyor.
Bunlar arasında, AB’nin rekabet gücünü artırmak için gerekli görülen sınır ötesi altyapı, dijitalleşme, enerji güvenliği ve stratejik teknolojiler yer alıyor.
Para kaynağı yaratmak için Almanya, AB bütçesinin yapısının büyük ölçüde basitleştirilmesini istiyor. Program sayısının azaltılması, daha yalın idari çerçevelerin oluşturulması ve komisyonun ihtiyaçlara göre politika alanları arasında fonları aktarabilmesi için daha fazla esneklik sağlanmasını öneriyor.
Almanya, bütçenin mevcut harcamaların yarısından fazlasını oluşturan temel programları, yani tarım sübvansiyonlarını içeren Ortak Tarım Politikası (CAP) ve daha yoksul bölgelere fon aktaran blokun uyum politikasını desteklemeye devam etmesi gerektiği konusunda ısrarcı.
Komisyon daha önce bu iki politikayı hükümetler tarafından tahsis edilen ulusal fonlarda birleştirmeyi önermişti. Fakat Berlin, gıda güvenliğinin ve iklim değişikliğiyle mücadelede doğanın önemini vurgulayarak, CAP’nin “bağımsız bir politika alanı olarak kalması” gerektiğini söylüyor.
Alman hükümetine göre, uyum fonları korunmalı, ama reformları teşvik eden ve hedefli harcamaları iyileştiren performansa dayalı mekanizmalar aracılığıyla yeniden odaklanmalı. AB fonlarının hukukun üstünlüğüne saygı ile bağlantılandırılması hakkında ise “tutarlı bir şekilde uygulanmalı, daha da geliştirilmeli ve genişletilmelidir” diye ekledi.
Brüksel, bu koşulları ihlal ettiği için Macaristan’a milyarlarca avroyu şu anda ödemiyor ve geçmişte de Polonya hükümetine aynı uygulamayı yapmıştı.
Almanya, Covid-19 salgınına yanıt olarak başlatılan ortak borçlanma programının uzatılmasını da reddediyor. 800 milyar avroluk fonun geri ödemelerinin de planlandığı gibi 2028’de başlaması gerektiğini söylüyor. Belgede, “Uzatma yasal olarak mümkün değildir,” deniyor.
Komisyon, bu fonların geri ödemelerinin yıllık 30 milyar avroya, yani bütçenin beşte birine mal olacağını tahmin ediyor.
Yine de Berlin, borç geri ödemelerinin AB bütçesi üzerindeki etkisini en aza indirmek için yeni “kendi kaynakları” (asgari kurumlar vergisi ve karbon sınır vergisi gibi yeni AB düzeyinde gelirler) konusunda müzakereye açık olduğunu işaret etti.
Ne var ki AB liderleri, Brüksel’e gelir artırma yetkisi vermekten çekinerek AB vergileri konusunda ilerlemeyi durdurdu.
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Görüş1 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3
-
Amerika1 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Dünya Basını2 hafta önce
İkinci Trump yönetiminde sermaye hizipleri
-
Görüş1 hafta önce
Çekya’da komünizme hapis cezası: Yeni düzenlemede neler var?