Münih merkezli araştırma enstitüsü Ifo’nun istihdam barometresi, Almanya’daki neredeyse tüm sanayi dallarının çalışan sayılarını azaltmak istediğini gösteriyor.
Yılın başında işsiz sayısı mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak 11.000 artarak 2,88 milyona ya da işgücünün yüzde 6,2’sine ulaştı.
İşsizlik oranı şu anda dört yıldan uzun bir sürenin en yüksek seviyesinde ve pandemi sırasında zirveye ulaştığı noktanın sadece biraz altında.
POLITICO’ya konuşan Ifo’nun anket başkanı Klaus Wohlrabe, işsiz sayısının yıl ortasına kadar psikolojik açıdan önemli olan 3 milyon sınırına ulaşmasını beklediğini söyledi.
Bu rakam, Alman sanayisinin tedarik zincirinin büyük bir kısmını çok daha düşük işgücü maliyetlerinden faydalanmak için Orta Avrupa’ya taşıdığı 2000’li yılların başındaki karanlık günlerin hâlâ çok altında.
Schröder’in reformları gidişatı değiştirmeden önce bu göç işsizliği 5 milyonun üzerine çıkarmıştı.
Fakat çeşitli faktörler nedeniyle işsiz sayısı iktisadi gerileyişin boyutlarını tam olarak yansıtmıyor. Erken emeklilik programlarına daha fazla başvurulması, kısaltılmış çalışma saatleri için devlet sübvansiyonları ve yeni iş ilanlarındaki azalma, işlerin resmi rakamlardan daha kötü olduğunu gösteriyor.
Kısa çalışma sistemi: İşten çıkarma gibi görünmeyen “tenkisat”
Ülkenin meşhur Kurzarbeit (kısa çalışma) programı bu konuda tipik. Kurzarbeit patronların, çalışanlarına geçici tazminat vererek, işten çıkarmak yerine personelin çalışma saatlerini azaltmalarına olanak tanıyan bir sosyal sigorta programı.
Federal Çalışma Ajansının ilk tahminlerine göre, kasım ayında 293.000 çalışan bu program kapsamında yardım aldı; bu rakam bir önceki aya göre 30.000 daha fazla ve bir yıl öncesine göre üçte iki oranında arttı.
Kurzarbeit, şirketlere iktisadi döngünün zor dönemlerinde yardımcı olmak ve geçici olması beklenen sorunları hafifletmek üzere tasarlanmıştı. Geçen yıl Almanya’nın “trafik lambası” hükümetinin çökmesinin ardından SPD ve Yeşiller koalisyonu, şirketlerin Kurzarbeit’ten yararlanabileceği süreyi bir yıldan iki yıla çıkardı.
Fakat Almanya’yı son birkaç yılda vuran şeylerin çoğu geçici olmaktan ziyade yapısal gibi görünüyor. Bunlar arasında Rusya karşıtı yaptırımlar nedeniyle ucuz enerji kaynaklarının kaybı ve özellikle kritik otomotiv sektöründe Çin’den gelen rekabet yer alıyor.
Ifo’dan Wohlrabe, “Uzatma, işçileri uygun işler için serbest bırakmak yerine onları uygun olmayan işlerde tutabilir,” diyor. Bu nedenle, Kurzarbeit’teki artış ekonominin temelindeki zayıflığı maskeliyor ve ayrıca ileride daha büyük bir işten çıkarma dalgasına işaret edebilir.
Wohlrabe, “Pek çok firma, personel çıkarma ve işler tekrar düzeldiğinde yerlerine nitelikli personel bulamama riskine karşı personeli elde tutmanın maliyetini tartıyor. Önemli bir soru, şirketlerin bunu ne kadar süreyle karşılayabilecekleri,” diyor.
Giderek artan sayıda şirket bunu yapamayacak gibi görünüyor. Kurumsal iflaslar 2024 yılında yüzde 25 artarken, Nürnberg’deki IAB işgücü piyasası düşünce kuruluşunun araştırma başkanı Enzo Weber, bu hafta sanayinin ayda 10.000 kişiyi işten çıkardığı uyarısında bulundu.
İşsizliği gizlemenin bir başka yolu: Emekliliği yaklaşanların çalıma saatlerini azaltmak
İşsizliği ya da eksik istihdamı gizlemenin bir başka yolu da Altersteilzeit olarak bilinen ve emekliliği yaklaşanların çalışma saatlerini azaltmalarına olanak tanıyan bir program.
Bu program şimdi yeniden bu rolü oynamaya hazırlanıyor, fakat devlet sübvansiyonları olmadan. Volkswagen 2030 yılına kadar Almanya’da 35.000 kişiye eşdeğer istihdam sağlamayı planlarken, bir VW sözcüsü POLITICO’ya yaptığı açıklamada “kısmi emeklilik teklifleri ve demografik eğri yoluyla 2030 yılına kadar işgücünü yaklaşık 24.000 azaltabileceklerini” söyledi.
Kendi adını taşıyan testere üreticisinin sahibi Nicolas Stihl, geçen ay Augsburger Allgemeine Zeitung’a verdiği demeçte, “İşgücü piyasası krizi uzun zaman önce geldi, fakat görünür değil. Büyük demografik grupların bir kısmı Altersteilzeit ve benzeri yollarla erken emekliliğe sevk edilmeseydi Almanya’daki işsizlik oranı yüzde 6’dan çok daha yüksek olurdu,” diye konuşuyordu.
Erken emeklilik programlarını kullanan kişilere ilişkin veriler oldukça gecikmeli: Alman emeklilik sisteminin son rakamlarına göre 2023 yılı sonunda bu sayı 284.000’e ulaşacak, yani mevcut durgunluğun sadece yarısına gelinmiş olacak.
Bu rakam 2009’daki 672.000’lik zirvenin yarısından daha az, fakat sayı 2015’ten bu yana her yıl, Alman ekonomisinin sağlam bir şekilde büyüdüğü yıllarda bile arttı.
Almanya’da işsizlik daha da artabilir
Wohlrabe, 23 Şubat’ta yapılması planlanan seçimlerin ardından kurulacak yeni bir hükümetin, işsizlik seviyelerinin yükselmesine neden olan son dönemdeki belirsizliğin bir kısmının ortadan kaldırılmasına yardımcı olabileceğini söyledi.
Leibniz Avrupa Ekonomik Araştırmalar Merkezinde işgücü piyasası araştırma biriminin başında bulunan Nicolas Ziebarth ise kötümser olduğunu söyledi.
Ziebarth, “Önümüzdeki 10 yılın Almanya için çok zor geçeceğini ve işsizlik oranının yükseldiğini göreceğimizi düşünüyorum,” dedi.
Moldova yargısı, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı. Gutsul, tutuklanmasının siyasi amaçlı olduğunu savunarak Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’yu suçladı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım talep etti. Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alınmıştı.
Kişinev’deki mahkeme, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı.
Savcılık, Gutsul için 30 gün tutukluluk talep etmişti, ancak mahkeme bu talebi kısmen kabul ederek siyasetçinin 20 gün tutuklu kalmasına karar verdi.
Mahkeme çıkışında konvoy eşliğinde ayrılırken Gutsul, “Gagavuzya bugün başsız bırakıldı,” dedi.
Savcı Adrian Scutaru, Gutsul’a yöneltilen suçlamaları “2023 yılında Gagavuzya’daki başkanlık seçimi kampanyasının yasa dışı finansmanı, evrakta sahtecilik, beyannamelerde sahtecilik, kampanya finansmanı raporlarında sahtecilik” olarak sıraladı.
Evgeniya Gutsul, gözaltına alınmasının absürt olduğunu ve suçlamaların siyasi amaçlı olduğunu savundu ve kendisine yönelik bu baskının Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu tarafından başlatıldığına işaret etti.
Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alındı.
Yetkililer, seçim fonlarının yönetimi düzeninin ihlali ve belgelerde sahtecilik suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma kapsamında 72 saatliğine gözaltına alındığını açıkladı.
Gözaltına alınmasının hemen ardından Gutsul, avukatları aracılığıyla Gagavuzya halkına bir mesaj iletti.
Mesajında, “başkanlık görevinden ayrılması ve derhal ülkeyi terk etmesi karşılığında hakkındaki davanın düşürülmesinin teklif edildiğini” belirtti.
Gutsul’un avukatı Sergey Moraru, 2023 yılında da ceza davasının kapatılması karşılığında istifa etmesinin teklif edildiğini de sözlerine ekledi.
Gutsul, sadece özerk bölge halkına değil, aynı zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da başvurdu.
Putin’den, “Moldova makamlarına baskı yapmak için tüm diplomatik, siyasi ve hukuki mekanizmaları kullanmasını” ve “bağımsız Moldova Cumhuriyeti içindeki Gagavuz Özerk Bölgesi’nin özel statüsüne kesin ve net bir destek vermesini” istedi.
Erdoğan’a hitaben ise Gutsul, Ankara’nın 30 yıl önce Gagavuzya’nın Moldova içinde özel statü kazanmasına yardımcı olduğunu hatırlattı ve özerk bölge halkının Türkiye Cumhurbaşkanı’nın müdahalesini beklediğini söyledi.
Gagavuzya, Moldova’nın güneyinde yaklaşık 135 bin kişinin yaşadığı özerk bir bölge.
Yerli halkın neredeyse tamamı Rusya’yı destekliyor ve ülkenin Avrupa Birliği’ne katılmasına karşı çıkıyor.
Geçen seneki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda, Gagavuzya’da özerk bölge doğumlu Aleksandr Stoianoglo birinci olurken, görevdeki Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu (sonunda ikinci dönem için yeniden seçildi) ancak beşinci sırada yer aldı.
Evgeniya Gutsul, Temmuz 2023’ten beri Gagavuzya’yı yönetiyor.
Özerk bölge başkanlığı seçimlerine, iş insanı İlan Şor tarafından kurulan Şor Partisi’nden katıldı.
Haziran 2023’te, seçimlerden bir ay sonra, Moldova Anayasa Mahkemesi Şor Partisi’nin faaliyetlerini yasa dışı ilan etti.
Fransa Ekonomi Bakanı Eric Lombard geçen hafta Fransa’nın kamu yatırım bankası BpiFrance’ın, insanların paralarını “uzun vadede” savunma şirketlerine yatırmaları için 450 milyon avroya kadar yeni bir fon açacağını duyurdu.
Fona minimum 500 avro yatırım yapılması gerekiyor ve garanti edilmeyen kazançlar beş yıl boyunca geri çekilemiyor.
Duyuru, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın başlarında ülkenin zorunlu askerliği yeniden getirmeye hazır olmadığını, ama “sivilleri harekete geçirmenin yollarına bakmak” istediğini söylemesinin ardından geldi.
Lombard geçen hafta yaptığı açıklamada, sabit bir getiri oranı sunmayan yeni kişisel yatırım planının, Fransızların “uzun vadeli plasmanlarla” “savunma sektöründeki şirketlerde doğrudan hissedar” olmaları için bir yol olduğunu söyledi.
Lombard, fona doğrudan ya da hayat sigortası poliçeleri aracılığıyla yatırım yapmanın mümkün olacağını da sözlerine ekledi.
Lombard açıklamasının ardından yayın kuruluşu TF1’e yaptığı açıklamada, “Diğer özel şirketler, yatırım fonları ve bankalar müşterilerine uyarlanmış ürünler sunacaklar,” dedi.
Müşterilerin bu yılın ikinci yarısından itibaren programa abone olmaya başlaması bekleniyor.
Sıradan insanlar için cazip bir yatırım mı?
BFM TV’nin kısa süre önce yaptığı bir ankete göre, Fransa’nın Ukrayna’ya desteğinin artırılması ya da sürdürülmesinden yana olan insanlar arasında yatırım fonuna olan ilk ilgi oldukça yüksek görünüyor.
Ouest-France’a göre Fransa Silahlanma Bakanı Sébastien Lecornu kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, “Bakanlık olarak yurttaşlarımızdan hiç bu kadar çok mektup almamıştık: ‘Nasıl yardımcı olabiliriz?’ [diye soruyorlar],” dedi.
Bpifrance Genel Müdürü Nicolas Dufourcq geçen hafta yatırımcılar ve savunma şirketleri arasında yapılan bir toplantıda fonun “savunma şirketlerine yatırım yapacağını” söyledi.
Ekonomi Bakanlığı, fonun Dassault Aviation, Safran, Thales ve Airbus gibi dokuz büyük grubun yanı sıra 4.500’den fazla küçük ve orta ölçekli işletmeyi içeren Fransa’nın “endüstriyel ve teknolojik savunma üssünü” desteklemeyi amaçladığını söyledi.
Başlıca Fransız bankaları Fransız savunma sanayine desteklerini ve sektörün beklenen ihtiyaçlarını finanse etmeye hazır olduklarını teyit ettiler.
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ülkesinin Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük savunma harcaması artışını planladığını duyurdu. Silahlı kuvvetlerin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayrılacak ve savunma harcamalarının 2030’a kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılması hedefleniyor.
İsveç, silahlı kuvvetlerinin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayırarak savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmayı planlıyor.
Başbakan Ulf Kristersson, bunun İsveç’in Soğuk Savaş’tan bu yana savunma kapasitesini en kapsamlı şekilde güçlendirmesi olacağını vurguladı.
Kristersson, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşımda, “İsveç ve tüm Avrupa, benzeri görülmemiş yeni güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya. Bu nedenle bugün, İsveç silahlı kuvvetleri için Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük yeniden silahlanma planını sunuyoruz,” ifadelerini kullandı.
Başbakan, ülkenin savunma bütçesinin hâlihazırda NATO’nun yüzde 2’lik Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) hedefini aştığını ancak bunun yeterli olmadığını belirtti.
Yeni strateji kapsamında, savunma harcamalarının 2030 yılına kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılacağını açıkladı.
Kristersson, bu girişimin hayata geçirilmesi için kredi finansmanı kullanılmasının planlandığını da sözlerine ekledi.
Ayrıca Kristersson, NATO’nun üye ülkelerin askeri harcamalarına ilişkin gerekliliklerinin gözden geçirilmesini başlatmayı planladığını bildirdi.
Başbakan, haziran ayında Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde, ittifakın asgari harcama oranının yüzde 2’den daha yüksek bir seviyeye çıkarılması için çaba göstereceğini ifade etti.