Diplomasi
Avrupa, İsrail’e karşı harekete geçme kararı aldı

Avrupa ülkeleri, Gazze’ye yönelik işgalini ve ablukasını sürdürme kararı alan İsrail’e karşı adım atmaya karar verdi.
Gazze’de 18 Mart’ta yeniden başlayan bombardımanlarda en az 3.300 kişi hayatını kaybetti; 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridinde ölenlerin toplam sayısı yaklaşık 53.500 olarak tahmin ediliyor ve BM verilerine göre bunların arasında 28.000’den fazla kadın ve kız çocuğu bulunuyor.
İsrail hükümeti, saldırılarını daha da şiddetlendireceğini açıkladı. Halkın yardım malzemelerine erişiminin engellenmesi de fiilen devam ediyor. İsrail, resmi olarak yardım konvoylarının geçişine izin verdiğini açıklamasına rağmen, pazartesi günü konvoy sayısını beş ile sınırladı.
BM verilerine göre, savaşın başlamasından önce Gazze Şeridine her gün 500 konvoy ulaşıyordu.
Salı günü BM acil yardım koordinatörü Tom Fletcher, yardım sevkiyatlarının artırılmaması halinde 48 saat içinde 14.000’e kadar bebek ve küçük çocuğun ölebileceği uyarısında bulundu. Bunun üzerine İsrail, salı günü izin verilen sevkiyat sayısını 100’e kadar artırabileceğini açıkladı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Washington’un “kitlesel açlık görüntüleri” kamuoyuna sızarsa İsrail’e “destek verilemeyeceği” uyarısında bulunduğunu belirtti. Netanyahu yaptığı açıklamada, “Bu nedenle sorunu bir şekilde çözmeliyiz,” dedi.
Filistin Devleti’ni tanıma adımları hızlanabilir
Geçtiğimiz yıl boyunca, bir dizi AB üye ülkesi, İsrail’in Gazze Şeridinde yürüttüğü işgal ve orada işlediği savaş suçlarına tepki olarak ilk sonuçları almaya başladı. Böylece, 28 Mayıs 2024’te İrlanda, İspanya ve AB üyesi olmayan Norveç, Filistin’i resmi olarak devlet olarak tanıdı; 4 Haziran 2024’te Slovenya da aynı yolu izledi.
Daha önce sekiz AB ülkesi bu adımı atmıştı: 1988’de Polonya, Çekya ve Slovakya (o zamanlar Çekoslovakya olarak birleşmişlerdi), Macaristan, Romanya ve Bulgaristan ile Kıbrıs’a 2014’te İsveç de katılmıştı. Malta 1988’de Filistinlilerin bir devlete sahip olma hakkını tanımış, ama devleti tanımamıştı.
Yunanistan’da ise parlamento 2015 sonunda hükümetten Filistin’i devlet olarak tanımasını talep etmiş fakat hükümet bu talebi yerine getirmemişti.
Nisan ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, haziran başında New York’ta yapılacak bir konferansta tanıma kararını açıklayacağını duyurmuş ama bunun karşılığında birkaç Arap devletinin İsrail’i tanımasını şart koşmuştu.
Toplamda 147 BM üye devleti ve Vatikan, Filistin devletini tanıyor. Almanya bu ülkeler arasında yer almıyor ve bu konuda geri adım atmıyor.
Avrupa’nın şimdiye kadar aldığı İsrail karşıtı kararlar
Avrupa ülkeleri, İsrail ile askeri ve siyasi işbirliğini daha önce de gözden geçireceğine ilişkin kararlar almış ama uygulamada bu kararlar pek de işe yaramamıştı.
Örneğin Hollanda’da bir mahkeme, Şubat 2024’te ABD’nin F-35 savaş uçağı için İsrail’e parça teslimatını yasakladı. AB dışında, Birleşik Krallık Eylül 2024’te İsrail’e silah sevkiyatında bazı kısıtlamalar getirmiş olsa da sonraki üç ayda ihracat izinleri artış gösterdi.
Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp 7 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, hükümetinin AB’ye “İsrail ile Ortaklık Anlaşması”nın gözden geçirilmesi çağrısını yaptığını, çünkü İsrail hükümetinin anlaşmanın 2. maddesinde yer alan “dış ilişkilerde temel insan haklarını koruma yükümlülüğünü” artık yerine getirmediğini belirtti.
Pazartesi günü Fransa ve Birleşik Krallık, Kanada ile birlikte baskıyı artırmak için ortak bir açıklama yayınlayarak İsrail’in savaş politikasını açıkça eleştirdi ve “hedefli yaptırımlar da dahil olmak üzere ilave önlemler” alınacağını duyurdu.
Londra ayrıca dün (20 Mayıs) İsrail ile devam eden serbest ticaret müzakerelerini askıya aldı.
İsrail’e yönelik uluslararası kınamanın başını Londra çekiyor
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy salı günü yaptığı açıklamada, Gazze’deki saldırıların yol açtığı “iğrenç” duruma tepki olarak Birleşik Krallık’ın İsrail ile yeni ticaret anlaşması görüşmelerini dondurma kararı aldığını söyledi.
Uluslararası eleştiriler salı günü, Londra’nın Gazze’deki gerginliğin tırmanması nedeniyle İsrail büyükelçisini çağırması ve Başbakan Keir Starmer’ın İsrail’den bölgedeki yardımı “büyük ölçüde artırmasını” talep etmesiyle şiddetlendi.
Starmer, İngiltere parlamentosunda yaptığı açıklamada, “Masum çocukların yeniden bombalanması kesinlikle kabul edilemez. İsrail’in Gazze’ye ‘temel’ miktarda gıda girişine izin vereceğini açıklaması, temel miktar diyorum, tamamen ve kesinlikle yetersizdir,” dedi.
Lammy de, Netanyahu hükümetini “Gazzelileri evlerinden güneydeki bir köşeye sürmeyi ve ihtiyaç duydukları yardımın çok az bir kısmını vermeyi planlamakla” suçladı.
Bakan, İsrail’in Gazze’yi “temizlediğini” ve bölgeden “geriye kalan her şeyi yok ettiğini” söyleyen İsrail’in aşırı milliyetçi maliye bakanı Bezalel Smotrich’i de sert bir şekilde eleştirdi.
Lammy, “Buna adını koymalıyız: Bu aşırılık, tehlikeli, iğrenç, canavarca ve ben bunu en güçlü şekilde kınıyorum,” dedi.
Britanya ayrıca üç İsrailli yerleşimciye, iki yasadışı yerleşimci karakoluna ve bölgedeki Filistin topluluklarına karşı şiddeti destekleyen iki örgüte yaptırım uyguladı.
Kıta’da İsrail ve Netanyahu’ya sahip çıkanlar da var
Öte yandan Avrupa’da tüm ülkeler İsrail’in Gazze işgaline karşı harekete geçmeye istekli değil.
Örneğin Berlin, İsrail’e karşı tüm önlemlerden uzak duruyor. Federal Şansölye Friedrich Merz geçen hafta, Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) tarafından tutuklama emri çıkarılan Başbakan Netanyahu’nun “ilke olarak Almanya’ya seyahat edebilmesi gerektiğini” tekrar dile getirdi.
Merz, “Bunun nasıl mümkün olacağı, planlanması halinde” kamuoyuna “zamanında bilgi verileceğini” söyledi.
Netanyahu’yu tutuklama emrine rağmen kabul eden tek ülke, Başbakan Viktor Orbán’ın liderliğindeki Macaristan oldu. Orbán, ziyaret sırasında ülkesinin UCM’den çekileceğini duyurmuştu.
Macaristan parlamentosu bu adımı dün salı günü resmen onayladı.
Avrupa, İsrail ile ilişkiler konusunda bölündü
Dün düzenlenen AB dışişleri bakanları toplantısında, Alman Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Hollanda’nın talebi doğrultusunda AB’nin İsrail ile imzaladığı ortaklık anlaşmasının gözden geçirilmesine karşı çıktı fakat bu görüşünü kabul ettiremedi.
Belçika, Finlandiya, Fransa, İrlanda, Lüksemburg, Portekiz, Slovenya, İspanya ve İsveç olmak üzere dokuz üye ülke, salı günkü dışişleri bakanları toplantısı öncesinde Hollanda’nın önerisini kamuoyuna açıkladı.
Euronews’e konuşan diplomatik kaynaklara göre, Danimarka, Estonya, Malta, Polonya, Romanya ve Slovakya da salı günü yapılan gözden geçirmeyi destekledi. İsrail’in sadık bir destekçisi olan Avusturya ise herhangi bir itirazda bulunmadı.
Kaynaklara göre Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Çekya, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İtalya ve Litvanya karşı çıkarken, Letonya “tarafsız” kaldı.
Batı Şeria’daki şiddetten sorumlu İsrailli yerleşimcilere yeni yaptırımlar getirerek İsrail’e baskıları artırma önerisi 27 üye ülkeden 26’sı tarafından desteklendi, fakat Macaristan tarafından veto edildi.
AB diplomasi şefi Kaja Kallas’a göre, AB Komisyonu şimdi İsrail’in özellikle anlaşmadaki insan hakları yükümlülüklerine uyup uymadığını incelemeye başlayacak. Aksi takdirde, anlaşma askıya alınacak ve bu da en azından iki taraf arasındaki ticareti daha pahalı hale getirecektir.
Fakat inceleme çok uzun sürebilir. Ayrıca, AB üye devletlerinin anlaşmanın askıya alınmasına onay verip vermeyeceği de belirsiz.
İsveç Dışişleri Bakanı Maria Malmer Stenergard, daha da ileri giderek “tekil İsrail bakanlarına karşı AB yaptırımları uygulanması için baskı yapacağını” belirtmişti.
Öte yandan Financial Times’a konuşan bir AB diplomatı, bloğun İsrail ile ticaret anlaşmasını gözden geçirmesinin sonucuna bakılmaksızın, “Üye devletlerin büyük çoğunluğunun bunu talep etmiş olması, İsrail hükümetine güçlü bir mesaj gönderir,” dedi.
İsrail’den Britanya ve AB’ye tepki
İsrail ise salı günü geç saatlerde Kaja Kallas’ın açıklamasına yanıt verdi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Oren Marmorstein, sosyal medya platformu X’te bir açıklama yayınlayarak, AB’nin İsrail ile ilişkilerini gözden geçirme kararının gerekçesini reddettiklerini açıkladı.
Marmorstein, İsrail’in “Hamas tarafından dayatılan” bir savaşta savunma pozisyonunda olduğunu savundu.
Sözcü ayrıca AB’ye, İsrail hükümetinin Hamas tarafından reddedilen çok sayıda ABD ateşkes ve rehine takası önerisini kabul ettiğini hatırlattı.
Marmorstein, “Bu gerçekleri görmezden gelmek ve İsrail’i eleştirmek, Hamas’ın tutumunu sertleştiriyor ve Hamas’ı silahlarına sarılmaya teşvik ediyor. Hamas’ın bu tür eleştirileri son zamanlarda övmesi bunun açık bir göstergesidir ve savaşın uzamasına neden oluyor,” dedi.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, AB’yi, ABD ve İsrail’in bölgedeki yardım akışını sağlamak için son dönemde attığı adımları görmezden gelmekle eleştirirken, “bu gerçeği” kabul eden ve İsrail’e desteğini sürdüren diğer ülkeleri övdü.
Marmorstein, İsrail’in sorunu çözmek için AB temsilcileri ve üye ülkelerle görüşmeye açık olduğunu da belirtti ve açıklamasını, Brüksel’e “gerçek sorunun kaynağı olan Hamas’a” baskı yapması yönünde çağrıda bulunarak sonlandırdı.
Marmorstein İngiltere’ye de sert çıkarak, “Eğer İngiliz hükümeti, İsrail karşıtı takıntıları ve iç siyasi hesapları nedeniyle İngiliz ekonomisine zarar vermeyi göze alıyorsa, bu onun kendi hakkıdır. Dış baskı, İsrail’i yok etmek isteyen düşmanlarına karşı varlığını ve güvenliğini savunma yolundan saptırmayacaktır. İngiliz Mandası tam 77 yıl önce sona erdi. Dış baskı, İsrail’i yok etmek isteyen düşmanlarına karşı varlığını ve güvenliğini savunma mücadelesinden saptırmayacaktır,” dedi.
Diplomasi
Trump’tan Merz’e: Kuzey Akım 2’yi ben durdurdum

Beyaz Saray’da Alman Şansölyesi Friedrich Merz’i ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Akım 2 boru hattını kendisinin engellediğini öne sürdü.
Projeyi durdurması nedeniyle artık “ölü” olduğunu savunan Trump, Almanya ile Rusya’yı enerji transferi ile birbirine bağlayan bu projeyi engellemesine rağmen kendisini hâlâ “Putin’in dostu” dediklerini söyledi.
Trump devam ederek, önceki yönetimin boru hattını inşa eden şirkete yaptırımları kaldırma kararını kastederek, boru hattını Joe Biden’ın “inşa edilmesine izin verdiğini” ileri sürdü.
Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren bir görüşme yaptığını ve bu görüşmede muhatabına “parkta kavga eden iki çocuk” benzetmesi yaptığını söyledi.
Başkan, “Bazen onların bir süre kavga etmelerine izin vermek daha iyidir,” dedi.
Trump, iki ülke arasında “çok fazla husumet” ve Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında büyük bir nefret olduğu için savaşı durdurmanın zor olduğunu söyledi.
Trump’a Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayıp uygulamayacağı sorulduğunda, “Anlaşma yapmayacağımız anı, bu durumun durmayacağı anı gördüğümde,” yanıtını verdi.
Başkan, bu konuda bir son tarih olup olmadığı sorusunu ise, “Kafamda var. Durmayacağı anı gördüğümde çok sert davranacağız. Bu her iki ülke için de geçerli olabilir. Tango iki kişiyle yapılır,” diye cevapladı.
O dönemde başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını söyleyen Trump, Merz’e “Hiç şans yok, sıfır,” dedi.
Trump, “savaşta ölenlerin sayısı”nın haberlerde bildirilenden “çok daha fazla” olduğunu söylerken Merz, “Hepimiz bu korkunç savaşı sona erdirmek için önlemler arıyoruz,” dedi.
“Amerika, bu savaşı sona erdirmek için bir kez daha çok güçlü bir konumda,” diye ekleyen Merz, Ukrayna’yı birlikte desteklemeleri ve Rusya’ya baskı yapmaları gerektiğini söyledi.
Trump, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i ülkesini mültecilere açtığı için eleştirerek, halefine “Bunun olmaması gerektiğini söyledim,” dedi.
Trump, önceki gün açıkladığı 19 ülkeye yönelik kapsamlı seyahat kısıtlamaları hakkında da soru aldı. Trump, Merz’e, Almanya’da mültecilerin karıştığı bir dizi saldırıya atıfta bulunarak, “Kötü insanları ülkemizden uzak tutmak istiyoruz… Tabii ki, sizin de ülkenize kabul edilen bazı kişilerle ilgili küçük bir sorununuz var,” dedi ve Merz, “Evet, var” diye yanıtladı.
Trump devamında, “Bu sizin suçunuz değil… Böyle olmamalıydı. Ona [Merkel’e] böyle olmaması gerektiğini söyledim, ama oldu. Ama bu konuda sizin de kendi zorluklarınız var, bizim de var,” dedi.
Trump, Washington’un yıllardır talep ettiği savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarmayı kabul eden Almanya’yı övdü. Bir Alman gazetecinin Berlin’in “savunma konusunda yeterince çaba gösterip göstermediğini” sorması üzerine Trump, “Şu anda savunmaya daha fazla para harcadığınızı biliyorum. Oldukça fazla para. Bu olumlu bir gelişme,” dedi.
Öte yandan salonda gergin kahkahalar atılmasına neden olacak şekilde Trump, “MacArthur’un bunu olumlu bulup bulmayacağından emin değilim,” diye espri yaptı. Bu sözleriyle, İkinci Dünya Savaşı sonrası silahsızlanma konusuna odaklanan müttefik güçlerin başkomutanı General MacArthur’a atıfta bulundu.
Merz’in Normandiya Çıkarmasının yıl dönümüne (6 Haziran, “D-Day”) atıf yapmasına ve ABD’nin buradaki rolüne atıf yapmasının ardından Trump, bu günün şansölye için “hoş bir gün olmadığını” ileri sürdü.
Merz ise cevaben, “Uzun vadede, Sayın Başkan, bu, ülkemin Nazi diktatörlüğünden kurtuluşuydu,” diye düzeltti.
Merz, Trump’a 1885 yılında Almanya’dan göç eden dedesi Friedrich Trump’ın altın çerçeveli doğum belgesini ve ABD’deki Alman göçmenlerin Almanya’daki ailelerine yazdıkları mektupların derlendiği “Özgürlük Ülkesi’nden Haberler – Alman Göçmenler Evlerine Yazıyor” adlı kitabı hediye etti.
Merz, “Bu, ona ailesini hatırlatması için küçük bir hediye,” dedi. Ayrıca Trump’ı, büyükbabasının doğduğu köyü ziyaret etmek üzere Almanya’ya davet etti.
Diplomasi
NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını onayladı

NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana en kapsamlı silahlanma programını kabul etti. Brüksel’de savunma bakanları tarafından alınan kararla, ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artırılması hedefleniyor. Program, özellikle uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasitelere öncelik veriyor.
NATO, Rusya’ya karşı Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını yürürlüğe koydu. dpa ve AFP haber ajanslarının Brüksel’deki müzakere çevrelerinden edindiği bilgilere göre, program önümüzdeki yıllarda ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin olağanüstü düzeyde artırılmasını öngörüyor.
Uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasiteler bu programda en üst düzey önceliğe sahip bulunuyor.
Silahlanma programına ilişkin karar, ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği bir toplantıda alındı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sabah saatlerinde paketi “tarihi” olarak nitelendirmişti.
Yeni askeri hedefler ve gizlilik politikası
Ayrıntılı olarak bakıldığında, silahlanma programı askeri kabiliyetler için yeni hedef belirtimlerinden oluşuyor.
Bu hedeflerle, her bir müttefikin gelecekte ortak caydırıcılık ve savunmaya ne katkıda bulunması gerektiği kesin bir şekilde tanımlanıyor.
Gerekli kabiliyetler, yeni savunma planları temel alınarak belirlendi. NATO‘yu “Rusya için mümkün olduğunca öngörülemez bir rakip” haline getirmek amacıyla, somut yeni planlama hedefleri “çok gizli” olarak sınıflandırıldı.
Ancak dpa‘nın edindiği bilgilere göre, askeri kabiliyetler için şimdiye kadar geçerli olan hedefler yaklaşık yüzde 30 oranında artırıldı.
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamalarına göre, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeni NATO hedeflerini karşılayabilmesi için 60 bin ek aktif askere ihtiyacı olacak.
Mevcut açıklar ve artan harcama taahhütleri
Yeni hedeflerin özellikle büyük bir zorluk teşkil etmesinin nedeni, mevcut hedeflere henüz ulaşılamamış olması. Üst düzey askeri yetkililer son olarak yüzde 30’luk bir açıktan bahsetmişti.
Mevcut eksiklikler ve yeni planlama hedefleri, savunma harcamaları için planlanan yeni hedefi de beraberinde getiriyor.
Buna göre, tüm NATO üyelerinin ay sonunda yapılacak zirve toplantısında, gelecekte ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) en az yüzde 3,5’i kadar bir meblağı savunmaya yatırmayı taahhüt etmeleri bekleniyor.
Buna ek olarak, altyapı gibi savunmayla ilgili harcamalar için GSYİH’nın yüzde 1,5’i daha eklenebilir, böylece ABD Başkanı Donald Trump’ın talep ettiği yüzde beşlik orana ulaşılabilir.
Almanya’da ise savunma harcamalarının Alman ekonomik üretimine oranının beş ila yedi yıllık bir süre içinde yılda yüzde 0,2 puan artırılması planlanıyor.
Geçen yılki yüzde 2,1’lik orandan hesaplandığında, 2032 yılına kadar yüzde 3,5’lik bir orana ulaşılabileceği öngörülüyor.
Şansölye Friedrich Merz’e göre, Almanya için her bir yüzdelik puan artışı, mevcut durumda yaklaşık 45 milyar avro ek savunma harcaması anlamına geliyor.
Diplomasi
Pentagon, Ukrayna’ya verilecek dron savar füzelerini Orta Doğu’daki ABD birliklerine yönlendirdi

Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla mücadelesinde kullandığı füzelere takılan kritik tapa teknolojisini kendi birliklerine yönlendirdi. Pentagon, bu adımı “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” ile gerekçelendirdi.
Donald Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla (İHA) mücadelesinde kullandığı kilit bir teknolojiyi kendi birliklerine yönlendirdi.
The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Pentagon’un bu adımı Ukrayna’ya yönelik askeri destekte bir zayıflamaya işaret ederken Kongre’de rahatsızlığa yol açtı.
Ukrayna, daha önce kendisi için satın alınmış olan ve Ukrayna ordusunun Rus İHA’larına karşı kullandığı füzelere takılan tapaları alamayacak.
Bu tapalar, füze İHA’ya yaklaştığında harp başlığını aktive ederek hedefi imha ediyor.
Habere göre, Savunma Bakanı Pete Hegseth, geçen ay yayımladığı iç genelgeyle, bakanlığın komutanlıkların silah ihtiyaçlarını karşılamakla görevli birimine, başlangıçta Ukrayna için tedarik edilmiş olmalarına rağmen tapaların ABD Hava Kuvvetleri’ne verilmesi talimatını verdi.
Geçen hafta ise Pentagon, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne bu tapaların artık Orta Doğu’daki birliklere tahsis edileceğini gizlice bildirdi.
Karar Kongre’de tepkiye yol açtı
Pentagon, bu kararın gerekliliğini “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” olarak açıkladı. Ancak bu karar, Kongre’deki Ukrayna destekçileri arasında tepkiye neden oldu.
Destekçiler, Pentagon’un bu adımın Ukrayna savunması üzerindeki etkisini ve ABD Hava Kuvvetleri’nin tapalara olan ihtiyacının ne kadar acil olduğunu açıklamadığını savunuyor.
WSJ‘ye konuşan Demokrat bir senatörün yardımcısı, “Savaşın bu kritik anında Ukrayna’ya bu kadar gerekli bir silahı vermeyi reddetmek akıl almaz. Böyle bir adımın gerekliliğini açıklayamamak ise bunun bir ceza olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akla getiriyor,” dedi.
Çarşamba günü Savunma Bakanı Hegseth, Ukrayna’ya askeri yardımı organize etmeyi amaçlayan Ramstein formatındaki toplantıya katılmadı. Bu, Pentagon şefinin savaşın başından bu yana 50 ülkeden oluşan koalisyonun toplantısını ilk kez kaçırması anlamına geliyor.
Ukrayna istihbaratına göre, Rusya şu anda günde 300 insansız hava aracı üretiyor ve mayıs ayında şehirlere ve altyapı tesislerine yönelik yüzlerce İHA kullanılarak gerçekleştirilen hava saldırıları savaşın başından bu yanaki en büyük çaplı saldırılar oldu.
Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli
Teknoloji hem Ukrayna hem ABD için hayati önemde
Joe Biden yönetiminde eski bir üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Celeste Wallander, bu teknolojinin şu anda Ukrayna’nın Rus saldırılarına karşı çok katmanlı hava savunması için hayati önem taşıdığını belirtti.
Wallander, “Ancak Amerikan personelini ve Orta Doğu’daki üsleri Husilerin ve muhtemelen İran’ın insansız hava aracı saldırılarından acilen korumak da gerekiyor,” diye ekledi.
Tapaların tedariki Biden yönetimi döneminde organize edilmişti ancak bu ve diğer askeri teçhizatın teslimatlarının bu yıl ve hatta gelecek yıl boyunca yapılması planlanıyordu. Ukrayna, bu tapaları birkaç yıldır alıyordu.
Ukrayna ordusu, bunları lazer güdümlü APKWS sistemiyle donatılmış karadan havaya füzelere takarak yüksek hassasiyetli mühimmata dönüştürüyordu.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Diplomasi2 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Görüş2 hafta önce
Rusya ile müzakerelerde aklıselimin galip gelme ihtimali
-
Söyleşi2 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 1
-
Avrupa6 gün önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor