Avrupa Merkez Bankası (ECB), bu ay faiz indirimi yapmaya hazırlanıyor. Piyasalarda yüzde 90 oranında kesin gözüyle bakılan bu hamlenin, daha uzun vadede faiz indirimlerinin başlangıcı olup olmayacağı merak ediliyor. Enflasyon riskinin azalmasıyla birlikte ECB’nin büyümeye yönelik kaygıları da ön plana çıkıyor.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) son dönemde faiz oranlarını düşürmeye pek sıcak bakmasa da perşembe günü yapılacak toplantıda yeni bir indirim kararı alması bekleniyor.
Veriler, Avro Bölgesi ekonomisinin durumunun önceki toplantılara kıyasla daha da kötüleştiğini gösteriyor. Bu nedenle, yatırımcılar ECB’nin haziran ve eylüldeki üç aylık faiz indirimi beklentilerini daha hızlı bir gevşeme süreciyle güncelleyerek yakından takip ediyor.
Reuters ajansına konuşan Deutsche Bank’ın baş Avrupa ekonomisti Mark Wall, “Eğer ECB Ekim ayında faizleri düşürmezse, piyasa merkez bankasının geç kaldığını ve muhtemelen politikada hata yaptığını düşünebilir,” dedi.
İşte piyasaların sorduğu beş temel soru:
1) ECB bu hafta faiz indirecek mi?
Buna neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Yatırımcılar, ekim ayında 25 baz puanlık bir indirim olasılığını yüzde 90 olarak fiyatlıyor. Bu oran, önceki toplantıdaki yüzde 20 olasılığa göre büyük bir artış gösteriyor.
Eylül ayında Avro Bölgesi’nde ticari faaliyetlerin beklenmedik bir şekilde daralması, yatırımcıların ECB’nin gelen verilere dayanarak hızlı bir faiz indirimi yapmayabileceğinden endişe etmesine yol açtı. Fakat, ekim ayında faiz indiriminden yana olan bazı yetkililer şimdiden sinyaller vermeye başladı.
ECB Başkanı Christine Lagarde da enflasyonun düştüğüne dair güvenin merkez bankasının kararlarına yansıyacağını belirterek, bir indirim ihtimaline işaret etti.
2) Art Arda bir dizi faiz indirimi gelir mi?
Wall Street ekonomistleri, faiz indirimlerinin ekim toplantısıyla sınırlı kalmayacağını düşünüyor. Yatırımcılar, önümüzdeki dört toplantıda üçten fazla faiz indirimi bekliyor.
Buna rağmen, ECB yönetiminden bazı üyeler henüz böyle bir sürece hazır görünmüyor. Finlandiya Merkez Bankası Başkanı Olli Rehn, gelecekteki faiz indirimlerinin hızının ve büyüklüğünün her toplantıda duruma göre değerlendirileceğini yineledi.
AXA baş ekonomisti Gilles Moeck ise, Lagarde’ın aralık ayında yayımlayacağı tahminlerle birlikte ECB’nin politika yaklaşımında bir değişiklik sinyali verebileceğini belirtti. Moeck, “Aralık toplantısı, ileriye dönük anlatıyı değiştirmek için iyi bir zaman gibi görünüyor,” ifadesini kullandı.
3) Enflasyon artık ECB’nin ana kaygısı değil mi?
Yatırımcılar böyle düşünüyor. İki yıl önce yüzde 10’un üzerinde seyreden enflasyon, eylül ayında ECB’nin yüzde 2’lik hedefinin altına geriledi. Hizmet sektörü enflasyonu bile hafif bir düşüş gösterdi. Nomura’ya göre, mevsimsellikten arındırılmış verilerde enflasyon Kasım 2023’ten bu yana en düşük seviyesini gördü.
Danske Bank’ın hesaplamalarına göre, enflasyona karşı koruma sağlayan türevler, bu yılın ilk çeyreğinde, ECB’nin Eylül tahmininden çok daha önce, enflasyonun yüzde 2’nin altına düşeceğini gösteriyor.
Katı para politikalarının sıkı bir savunucusu olan Isabelle Schnabel bile artık fiyat artışını kontrol etmenin ne kadar zor olduğuna dair uyarılarda bulunmuyor.
Ancak hizmet sektörü enflasyonu hâlâ yüzde 4 civarında seyrediyor ve henüz yavaşlama belirtisi göstermedi. Dolayısıyla ECB’nin zafer ilan etmek için henüz acele etmediği görülüyor.
4) Ekonomi ECB’nin ana önceliği mi oldu?
Belki ana öncelik değil, ama ekonomi giderek daha fazla ön plana çıkıyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) aksine, ECB’nin görevi yalnızca enflasyonla mücadele etmek değil. Asıl soru, ekonomik durgunluğun ECB’nin yıllardır baş ağrısı olan düşük enflasyona yol açıp açmayacağı.
Şu anda ECB, tüketimi canlandırmak ve bu yıl yüzde 0,8 olan GSYİH büyümesini gelecek yıl yüzde 1,3’e çıkarmak için reel gelir artışına güveniyor. Ancak bazı ekonomistler bu hedeflerin fazla iyimser olduğunu düşünüyor. Örneğin, Almanya ekonomisi üst üste ikinci yıldır resesyonda.
AXA’dan Moeck, beklenen toparlanmanın gerçekleşmemesi durumunda enflasyonun ECB’nin hedeflerinin altına düşme riski taşıdığını ve bunun bazı yetkilileri endişelendirdiğini ifade etti.
5) ECB jeopolitik riskler konusunda endişeli mi?
Bu endişeler daha çok büyüme perspektifi üzerinden değerlendiriliyor.
Ekim ayının başından bu yana petrol fiyatları, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar nedeniyle yüzde 9’dan fazla artış gösterdi. Ancak petrol fiyatları hâlâ yılın zirvesinden 10 dolar daha düşük seyrediyor.
BNP Paribas baş ekonomisti Paul Hollingsworth, düşük enflasyonun ECB’nin enerji fiyatlarındaki geçici artışlara daha toleranslı olabileceği anlamına geldiğini belirtti.
Hollingsworth, “ECB’nin odağı artık değişti ve büyümeye yönelik risklere daha fazla ağırlık veriyor. Bu nedenle jeopolitik riskler yalnızca bazı endişelerini artırıyor,” yorumunu yaptı.
Perşembe günü yapılacak toplantı, ABD başkanlık seçimlerinden önce ECB’nin son toplantısı olması açısından kritik bir öneme sahip. Ekonomistler, eski Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump’ın kazanması ve tüm ithalata yüzde 10 vergi uygulama vaadinin, Avro Bölgesi büyümesini olumsuz etkileyebileceğini ve daha derin faiz indirimlerine duyulan ihtiyacı artırabileceğini düşünüyor.