Bizi Takip Edin

RUSYA

“Bizi gene Leopard tanklarıyla tehdit ediyorlar”

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dün (2 Şubat), Stalingrad’da, Stalingrad Zaferi’nin 80’inci yıldönümü vesilesiyle düzenlenen kutlama konserindeki konuşması, sadece sıra dışı sayılabilecek kadar coşkun bir metin olarak değil, sadece batıya bir meydan okuyuş olarak da değil, belki en önemlisi iki ayrı tarihi dönemdeki çatışmanın ortak niteliklerini öne çıkararak çokuluslu olduğunu her zaman olduğu gibi özenle vurguladığı Rusya halkını birleştirme çabası olarak da dikkat çekiyor. Konuşmanın tamamını çeviriyorum.

***

Saygıdeğer gaziler! Dostlar!

Bugün hem ülkemizin hem de bütün dünyanın tarihinde en önemli, kaderimizi tayin eden günlerden birini anıyoruz. Tam 80 yıl önce burada, Stalingrad topraklarında, Büyük Rus ırmağı Volga’nın kıyısında, iğrenç, zalim düşman durduruldu ve kesinkes gerisin geri edildi, Stalingrad için yapılan uzun, zorlu, amansız muharebe tamamlandı.

Bu muharebe sadece bir şehir için yapılan muharebe değildi; eziyet çeken ama boyun eğmemiş bir ülkenin varlığı tehlikedeydi, sadece Büyük Anavatan Savaşı’nın değil bütün bir İkinci Dünya Savaşı’nın sonucu tayin olunuyordu ve siperlerdeki, cephe gerisindeki her bir insan bunu hissediyordu, bunun bilincindeydi. Biz, tarihimizde birçok defa olduğu gibi, tayin edici bir çarpışmada kenetlendik ve kazandık.

Stalingrad muharebesi tarihe, Büyük Anavatan Savaşı’nda köklü bir kırılış olarak hakkıyla girdi. Wehrmacht’ın ve uydularının en büyük ordu birliğinin bozgunuyla birlikte bütün hitlerci koalisyonun, Avrupalı vasalların ve nazi Almanya’sının uşaklarının iradesi kırıldı; Stalingrad önlerinde bunlardan pek çoğu savaşmıştı, diz çöktürülen Avrupa’nın bütün ülkelerinin temsilcileri; kaçmanın, sorumluluktan kurtulmanın, bütün suçu eski efendilerine atmanın yolunu çılgın gibi aramaya başladılar. Sovyet halkının daha en baştan bildiğini hepsi de sonunda anladılar: nazilerin ülkemizi yok etme planları, dünya hâkimiyeti idealleri çökmeye mahkûmdu.

Stalingrad önlerinde, efsane şehrin harabeye dönmüş sokaklarında 200 gün ölümüne dövüştü iki ordu ve zaferi manen güçlü olan kazandı. Savaşçılarımızın ve komutanlarımızın amansız, bazen insani bütün sınırları aşan direnişi, ancak vatana bağlılıkla, doğrunun bizim tarafımızda olduğuna sarsılmaz ve mutlak inançla anlaşılabilir ve açıklanabilir. Anayurt için, doğruluk için sonuna kadar gitmeye, imkânsızı yapmaya hazır oluş, çokuluslu halkımızın karakterinde vardı ve vardır; nazizmi dize getiren de buydu.

Stalingrad ebediyen, halkımızın boyuneğmezliğinin, yaşama gücünün sembolü oldu. Bu şehir, onun banliyöleri, köyleri, bütün bir ülke tarafından sıfırdan yeniden kuruldu; oysa 1943 şubatında burada ne bir ağaç kalmıştı, ne de ayakta kalan tek bir bina.

Stalingrad savunmacılarının ve sakinlerinin olağanüstü dayanıklılığı, özverisi, o zaman da şimdi de insanın ruhunu sarsıyor, en içten minnet ve saygı duygusunu uyandırıyor. Her şeyden önce muzaffer askerlerimiz karşısındaki moral ödevimiz, bu başarının hatırasını özenle, eksiksiz korumak, onu gelecek kuşaklara taşımak, kimsenin nazizme karşı zaferde, bütün dünyanın canavarca bir kötülükten kurtarılmasında Stalingrad muharebesinin rolünü küçültmesine, çarpıtmasına izin vermemektir.

Bugün ne yazık ki nazizm ideolojisinin modern suretinde, modern temayüzünde, ülkemizin güvenliğine tekrar doğrudan tehdit teşkil ettiğini görüyoruz; kolektif batının saldırganlığını tekrar ve tekrar geri püskürtmek zorundayız.

İnanılmaz, inanılmaz ama gerçek; bizi gene iki yanında haçlar bulunan Alman Leopard tanklarıyla tehdit ediyorlar ve gene Rusya ile Ukrayna topraklarında, Hitler’in son yavrularının elleriyle, banderacıların elleriyle savaşmaya hazırlanıyorlar.

Dost olmayan ülkelerin batılı elitlerinin çabalarına, (resmi ama esasen satılık) propagandasına rağmen bütün dünyada, Amerika kıtasında, Kuzey Amerika’da, Avrupa’da pek çok dostumuz olduğunu biliyoruz.

Ama Almanya da dâhil Avrupa ülkelerini Rusya ile yeni bir savaşa çekenler ve dahası bunu bir fiili durummuş gibi sorumsuzca beyan edenler, Rusya’ya karşı muharebe alanında zafer kazanmayı umut edenler belli ki Rusya ile modern bir savaşın onlar için tamamen başka türlü olacağını anlamıyorlar. Biz tanklarımızı sınıra göndermiyoruz, ama cevap vermek için araçlarımız var ve bu iş zırhlıların kullanılmasıyla bitmez. Herkes bunu anlamalı.

Bizi tehdit edenler belli ki basit bir şeyi anlamıyorlar: bütün halkımız, biz hepimiz, anamızın sütüyle birlikte, halkımızın, emeği, teri, kanıyla ülkemizi yaratan ve onu bize miras bırakan muzafferler kuşağının gelenekleriyle de beslendik.

Stalingrad savunmacılarının dayanıklılığı Rusya’nın ordusu için, biz hepimiz için en önemli moral-etik ilkedir ve askerlerimiz, subaylarımız ona sadıktır. Kuşakların, değerlerin, geleneklerin devamlılığı: Rusya’yı farklı kılan, bizi güçlü ve kendinden, haklılığından ve zaferinden emin bütün bunlardır.

Burada, bu salonda bulunanların, vatanın bugünkü savunucularının, Rusya’nın bütün yurttaşlarının, başka ülkelerdeki insanlarımızın Stalingrad muharebesindeki zaferin 80’inci yıldönümünü kutluyorum.

Bayramınız kutlu olsun, yaşamın ve adaletin galebesi bayramınız kutlu olsun.

RUSYA

Putin’den füzelere yanıt: Çatışma küresel nitelik kazandı

Yayınlanma

Yazar

Rusya televizyonları yayınlarını keserek ve hiçbir duyuruda bulunmadan Putin’in açıklamasını girdiler. Açıklama televizyon yayınından bir süre sonra Kremlin internet sitesinde de yayınlandı.
Açıklamanın tam çevirisi:

* * *

“Daima bir cevap olacak”

Rusya Federasyonu silahlı kuvvetler personelini, ülkemizin yurttaşlarını, bütün dünyadaki dostlarımızı, keza Rusya’yı stratejik  bozguna uğratma fırsatıyla ilgili hayaller besleyenleri, bugün özel askeri harekat bölgesinde meydana gelen, topraklarımızda batı yapımı uzun menzilli silahlar kullanılmasından sonraki olaylar hakkında bilgilendirmek istiyorum.

Ukrayna’da batı tarafından provoke edilen çatışmayı tırmandırma siyasetine devam eden ABD ve onun NATO’daki müttefikleri daha önce, Rusya Federasyonu topraklarına karşı uzun menzilli yüksek hassasiyetli silah sistemlerini kullanma izni vermediklerini açıklamışlardı. Uzmanlar şunu iyi biliyorlar ve Rusya tarafı da devamlı surette vurguladı: bu silahları üreten ülkelerin askeri uzmanlarının doğrudan dahli olmaksızın benzer silahların kullanılması mümkün değildir.

19 Kasım günü ABD yapımı altı taktik ATACMS füzesiyle, ve 21 Kasım günü Büyük Britanya yapımı Storm Shadow ve ABD yapımı HIMARS sistemleriyle Rusya Federasyonu topraklarında, Bryansk ve Kursk oblastlerindeki askeri tesislere kombine bir füze saldırısı gerçekleştirildi. Bu andan itibaren, daha önce devamlı surette vurguladığımız gibi, Ukrayna’da batı tarafından provoke edilen bölgesel çatışma küresel bir niteliğin unsurlarını kazandı. Hava savunma sistemlerimiz bu saldırıları püskürttü. Neticede, düşmanın belli ki önüne koymuş olduğu hedeflere ulaşılamadı.

Bryansk oblastinde ATACMS füzelerinin parçalarının düşmesiyle çıkan yangın söndürüldü, kurban ve ciddi bir hasar yok. Kursk oblastinde saldırı, “Kuzey” ordu grubumuzun komuta noktalarından birine karşı yapıldı. Saldırı ve hava savunma muharebesi sonucunda ne yazık ki tesisin dış güvenlik birimleri personelinden zarar görenler, ölenler ve yaralananlar var. Yönetim noktasının komuta ve operasyon personeli zarar görmedi ve kıtalarımızın Kursk oblastindeki düşman birliklerini yok etme ve söküp atmaya yönelik faaliyetleri normal bir şekilde devam ediyor.

Bir kez daha özellikle vurgulamak istiyorum: düşmanın bu tür silahları kullanması özel askeri harekat bölgesinde askeri eylemlerin gidişatına etkide bulunamaz. Kıtalarımız bütün askeri temas hattı boyunca taarruza başarıyla devam ediyor. Önümüze koyduğumuz bütün görevler yerine getirilecektir.

Rusya silahlı kuvvetleri Amerikan ve Britanya uzun menzilli silahlarının kullanılmasına cevap olarak 21 Kasım’da Ukrayna’nın savunma sanayisi tesislerinden birini kombine bir saldırıyla vurmuştur. Askeri şartlarda, Rusya’nın orta menzilli yeni füze sistemlerinden biri, mevcut durumda nükleer olmayan hipersonik konfigürasyonda bir füze de denenmiştir. Füze uzmanlarımız bunun adını Oreşnik koydular. Deneme başarıyla tamamlandı, fırlatma hedefine ulaşıldı. Ukrayna topraklarında Dinyepropetrovsk şehrindeki büyük ve daha Sovyetler Birliği zamanından beri bilinen sanayi komplekslerinden bugün de füze ve diğer silahların üretimini yapan biri vuruldu.

Kısa ve orta menzilli füzeler tarafımızdan ABD’nin orta ve kısa menzilli füze üretimi ve Avrupa’ya ve Asya-Pasifik bölgesine konuşlandırma planlarına karşı cevabi tedbir olarak geliştirilmektedir. ABD’nin orta ve kısa menzilli füzelerin tasfiyesi anlaşmasını uydurma bir bahaneyle tek taraflı olarak yıkmakla hata ettiği kanısındayız. Bugünse ABD bu araçları sadece üretmekle kalmıyor, görüyoruz ki, kıtalarının eğitim faaliyetleri sırasında gelecek vaat eden füze sistemlerinin dünyanın muhtelif bölgelerine ve bu kapsamda Avrupa’ya da konuşlandırılması meseleleri üzerine çalıştılar. Dahası, tatbikatlar sırasında da bunların kullanılmasına yönelik eğitim veriyorlar.

Rusya’nın orta ve kısa menzilli füzeleri, bu türden Amerikan silahları dünyanın herhangi bir bölgesinde ortaya çıkıncaya kadar konuşlandırmama yükümlülüğünü gönüllü ve tek taraflı olarak üstlendiğini hatırlatırım.

Tekrar ediyorum: Oreşnik füze sisteminin muharebe şartlarında denenmesi, tarafımızdan, NATO ülkelerinin Rusya’ya karşı saldırgan eylemlerine cevap olarak gerçekleştiriliyor. Orta ve kısa menzilli füzelerin konuşlandırılmasına devam edilip edilmeyeceği meselesine tarafımızdan ABD ve uydularının eylemlerine bağlı olarak karar verilecektir. Modern füze komplekslerimizin denenmesine devam edilmesi sırasında yok edilecek hedefler tarafımızdan Rusya Federasyonu’nun güvenliğine yönelik tehditler dikkate alınarak belirlenecektir. Silahlarımızı, kendi  silahlarının bizim tesislerimize karşı kullanılmasına izin veren ükelerin askeri hedeflerine karşı kullanma hakkımız olduğu kanısındayız; saldırgan eylemlerin devam etmesi durumunda da kararlı ve simetrik bir şekilde cevap vereceğiz. Rusya’ya karşı kendi muhariplerini kullanma planları kuran ülkelerin yönetici elitlerine bu hususta ciddiyetle düşünmelerini tavsiye ediyorum.

Elbette, Ukrayna topraklarında zaruret halinde ve cevabi tedbir olarak Oreşnik gibi sistemlerle vurulacak hedefleri seçerken orada bulunan sivillere tehlikeli bölgeleri terk etmelerini önerecek ve dost devletlerin yurttaşlarından da bunu rica edeceğiz. Bunu insani mülahazalarla yapacağız: açıkça, kamuoyu önünde, bu istihbaratı alacak düşman tarafından girişilecek karşı tedbirlerden endişe etmeden.

Neden endişe etmeden? Çünkü bu tür silahlara karşı koyacak vasıtalar günümüzde mevcut bulunmuyor. Füzeler hedeflere 10 Mach, saniyede 2,5-3 kilometre hızla saldırıyor. Dünyada mevcut modern hava savunma sistemleri ve Amerikalıların yaptığı Avrupa’daki füzesavar sistemleri bu tür füzeleri yakalayamaz, bu mümkün değil.

Bir kez daha vurguluyorum: uluslararası güvenlik sistemini yıkan Rusya değil ABD’dir ve mücadeleye devam ederken kendi hegemonyasına sarılıyor, bütün dünyayı küresel bir çatışmaya itiyorlar. Biz, bütün tartışmalı meseleleri barışçıl vasıtalarla çözmeyi her zaman tercih ettik ve bugün de hazırız, ama hadiselerin her türlü gelişmesine de aynı şekilde hazırız.

Eğer bundan şüphesi olanlar varsa beyhude; daima bir cevap olacak.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Ukrayna, Rusya’nın ilk kez kıtalararası balistik füzeyle saldırdığını iddia etti

Yayınlanma

Ukrayna Hava Kuvvetleri, Rusya’nın bu sabah (21 Kasım) Ukrayna’ya yönelik saldırısında, Astrahan oblastından bir kıtalararası balistik füze  fırlattığını duyurdu.

Reuters ajansı söz konusu saldırının, Rusya’nın savaşın başlangıcından bu yana ilk kez bu kadar uzun menzilli bir füze kullandığına işaret ettiğini yazdı.

Bu saldırı, Ukrayna’nın bu hafta Rusya topraklarını hedef almak için ABD ve İngiltere’den sağlanan füzeleri kullanmasının hemen ardından gerçekleşti.

Moskova, bu tür eylemlerin çatışmayı daha da tırmandıracağı yönünde uyarılarda bulunmuştu.

Kiev, açıklamasında füze türüne dair ayrıntı vermeyerek, “Rusya’nın Astrahan oblastı topraklarından kıtalararası balistik füze fırlatıldı,” ifadelerini kullandı.

Bu tür balistik füzeler hem nükleer hem de konvansiyonel savaş başlıkları taşıma kapasitesine sahip olmasıyla dikkat çekiyor.

Bir gün önce Ukrayna’daki Telegram kanallarında, kaynak belirtilmeksizin, Rusya’nın nükleer yük taşıma kapasitesine sahip RS-26 Rubej füzeleri ile Ukrayna’yı hedef alabileceği yönünde iddialar ortaya atıldı.

Aynı gün ABD, İtalya, Yunanistan ve İspanya, Ukrayna’daki büyükelçiliklerini geçici olarak kapatma kararı aldı.

Dinyeper Bölgesel Askeri Yönetim Başkanı Sergey Lisak, saldırının bir rehabilitasyon merkezine hasar verdiğini belirtti.

Merkezin kazan dairesi kısmen tahrip olurken, onlarca pencere kırıldı. Olayda can kaybı yaşanmadı.

Fakat dokuz garaj, bir sanayi tesisi ve iki özel ev zarar gördü. Evlerden birinde çıkan yangın kontrol altına alındı.

Rusya’nın saldırıları yalnızca Dinyeper ile sınırlı kalmadı. Kiev, Odessa ve Suma oblastları da hedef alındı. Bu bölgelerde elektrik arzında ciddi aksaklıklar meydana geldi.

İsviçreli askeri uzman Bosshard ile mülakat: Rusya’dan hangi karşılık beklenebilir?

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Yayınlanma

Rusya, nükleer caydırıcılık politikasını güncelleyerek, Belarus’un güvenliğine yönelik tehditleri de nükleer silah kullanımına gerekçe olarak tanımladı. Uzmanlar, bu değişikliklerin açıklayıcı bir nitelik taşıdığını belirtirken, doktrinin zamanlamasının ABD’nin Ukrayna’ya yönelik füze yardımıyla bağlantılı olabileceğine dikkat çekiyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Rusya Federasyonu’nun Nükleer Caydırıcılık Alanındaki Devlet Politikasının Temelleri” başlıklı doktrin belgesinde yapılan değişiklikleri onayladı.

Putin, 25 Eylül 2024 tarihinde yaptığı bir toplantıda doktrinin değiştirileceğini duyurmuştu.

Daha önce, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov da haziran ayında yaptığı açıklamada, askeri operasyon deneyimlerinin ışığında doktrinin güncellenebileceğini söylemişti.

Yeni metin, Putin tarafından duyurulan hükümler doğrultusunda, nükleer silah kullanımına ilişkin koşullarda önemli değişiklikler içeriyor.

Artık nükleer silahların kullanımı sadece Rusya’nın değil, Belarus’un güvenliğine yönelik kritik tehdit durumlarında da gündeme gelebilecek.

Rusya, güncellenmiş nükleer doktrinini yayımladı

Özellikle seyir füzeleri, insansız hava araçları, hipersonik silahlar ve diğer uzay-havacılık saldırı araçları gibi unsurlar, geniş çaplı bir saldırının güvenilir şekilde tespit edilmesi hâlinde nükleer yanıt için gerekçe olarak değerlendirilebilecek. Önceki belgelerde bu kapsam sadece balistik füzelerle sınırlıydı.

Ayrıca, nükleer doktrinin, değişen koşullara uyum sağlamak için sürekli güncellenmesi gereken bir belge olduğu vurgulandı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, basın mensuplarının doktrinin yayımlanmasının ABD’nin Ukrayna’ya ATACMS füzeleri gönderme kararıyla aynı zamana denk gelip gelmediği sorusuna, belgenin “zamanında” yayımlandığını söyleyerek yanıt verdi.

Peskov, güncellenen önemli maddelerden birinin, nükleer silaha sahip olmayan bir devletin nükleer bir devletin desteğiyle Rusya’ya saldırması hâlinde bunun ortak bir saldırı olarak değerlendirileceği olduğunu kaydetti.

Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Batı’nın bu yeni doktrini dikkatlice inceleyeceğini umduğunu ifade etti.

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) düşünce kuruluşundan uzman Aleksandr Yermakov, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte yapılan değişikliklerin çoğunlukla açıklayıcı nitelikte olduğunu söyledi.

Yermakov, “Örneğin, daha önceki belgelerde misilleme amaçlı bir nükleer saldırının balistik füzelerle tetiklenebileceği belirtiliyordu. Şimdi buna insansız hava araçları ve seyir füzeleri de eklendi,” dedi.

Yermakov, doktrinin yayımlanma zamanlamasının ABD’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardımlarıyla bağlantılı olabileceğine dikkat çekerek, “Bu değişiklikler daha önce duyurulmuştu. Ancak son gelişmeler ışığında, olası tırmanma risklerini hatırlatmak amacıyla yayımlandı,” ifadelerini kullandı.

Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde Uluslararası Güvenlik Merkezi uzmanı Dmitriy Stefanoviç ise, güncellenen doktrinin, küresel nükleer arenadaki yeni eğilimlere ve olaylara yanıt verdiğini ifade etti.

Stefanoviç, bazı ülkelerin cephaneliklerini artırdığına, yeni nükleer silah sahibi devletlerin ortaya çıktığına ve nükleer faktörün öneminin son yıllarda arttığına dikkat çekti.

Uzman, doktrinin Belarus ile nükleer işbirliğini güçlendiren unsurlar içerdiğini de ekledi.

Stefanoviç, “Güncellenen belge, nükleer silah kullanımı için gerekli koşullar olan ‘nükleer eşik’ konusunu biraz daha netleştiriyor. Bu ne Rusya için ne de rakipleri için rahatlama nedeni değil. ABD ve NATO ile doğrudan çatışma riski devam ettiği sürece, hızlı bir nükleer tırmanma senaryosu her zaman mümkün,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya, Biden’ın ATACMS kararına nasıl tepki verecek?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English