Diplomasi
Blinken Atina’da: Gündem ABD üsleri ve Yunanistan’ın ‘hub’ girişimi

Yunan ve Amerikalı heyetler, bu yıl dördüncüsü düzenlenen ABD-Yunanistan Stratejik Diyalog Toplantısı’nda bir araya geldi. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın da katıldığı toplantının gündeminde Yunanistan’daki ABD üsleri ve Atina’nın enerji merkezi olma arzusu vardı. Yunanistan’ın enerji transferinde model olduğunu söyleyen Blinken, “Atina, NATO’nun enerji güvenliğini güçlendirmesine yardımcı oluyor” dedi.
İki ülke arasındaki siyasi, ekonomik, savunma, güvenlik, iklim, terörle mücadele ve insani yardım gibi konuları içeren Stratejik Diyalog süreci 2018’de dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Yunan mevkidaşı Yorgos Katrougalos tarafından başlatıldı. Bugüne kadar Stratejik Diyalog kapsamında imzalanan savunma ve güvenlik anlaşmalarıyla ABD, “NATO’nun doğu kanadı” olarak konumlandırdığı Yunanistan’a devasa boyutlarda askeri yığınak yaptı. O yığınaklardan en öne çıkanlarından ikisi de Dedeğaç Limanı ve Larissa Hava Üssü.
Larissa’daki ABD İHA’ları
Nitekim Stratejik Diyalog toplantısına katılmak için Yunanistan’a gelen ABD Savunma Bakan Yardımcısı Celeste Wallander, toplantıdan önce Dedeağaç ve Larissa şehirlerini ziyaret etti. Wallander, Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Nikos Hardalias ve Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros ile Dedeağaç Limanı ve 12. Tümen Karargahını gezdi. ABD ve NATO kuvvetlerini karşılamak için Dedeağaç’ta bulunan birimleri teftiş eden Wallander, daha sonra Larissa şehrine geçti. Wallander, burada 110. Muharebe Kanadındaki MQ-9 insansız hava araçlarını kontrol eden ABD’li yetkililerle görüştü.
Larissa Hava Üssü’nde faaliyet gösteren MQ-9 insansız hava araçlarının NATO’nun Güneydoğu Avrupa’daki sınırlarını gözetleyeceği açıklanmıştı. Stratejik Diyalog toplantısında, Yunanistan’ın hava savunmasını güçlendirme amacıyla Larissa Hava Üssü’nün ardından Yunanistan’ın çeşitli bölgelerine MQ-9 insansız hava araçlarının konuşlandırılmasının gündeme geldiği tahmin ediliyor.
Dedeağaç ve enerji merkezi
ABD-Yunanistan ile Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması kapsamında askeri üs ve tesisleri ABD’nin kullanımına açan Yunanistan’da, ABD’nin doğrudan kullandığı askeri üs ve tesis sayısı 9’a ulaşmış durumda. Bunların içinde Dedeağaç’taki Yannuli Kışlası ve liman da yer alıyor. Rusya-Ukrayna savaşı gerekçesiyle Türkiye sınırına yalnızca 50 km uzaklıkta bulunan Dedeağaç Limanı’na yapılan devasa yığınağa Ankara tepki gösteriyor. Öte yandan Dedeağaç, enerji boyutunda da ön plana çıkıyor. Rusya-Ukrayna savaşının en başından itibaren Moskova’yı hedef alan yaptırımlarda başı çeken Yunanistan’ın hedeflerinden biri ülkesini enerji merkezi haline getirmek. Bu kapsamda Atina, Dedeağaç’ta LNG depoloma tesisleri kurmak için kolları sıvadı. 2023 sonuna tamamlanması öngörülen LNG terminali, 170 bin m3 LNG depolama kapasiteli ve yıllık 5.5 milyar m3 doğalgaz yeniden gazlaştırma kapasitesine sahip LNG yüzer depolama ve gazlaştırma ünitesinden oluşacak. 300 metre uzunluğundaki ünite (FSRU gemisi), Dedeağaç limanının 17 km açığında demirleyecek. Tankerler, sıkıştırılmış doğalgazı, bu üniteye boşaltacak. Burada, yeniden gazlaştırılacak doğalgaz, 28 km’lik kara ve denizaltı boru hattı ile Dedeağaç’daki depolara nakledilecek.
“NATO’nun enerji güvenliği” vurgusu
ABD-Yunanistan Stratejik Diyalog toplantısına katılmak üzere Atina’ya gelen ve Yunan mevkidaşı Nikos Dendias ile kameralar karşısına geçen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Bugün başlamak üzere olduğumuz Stratejik Diyalog toplantısında temiz enerjinin teşvik edilmesi ve enerji güvenliğinin güçlendirilmesi de dahil diğer bölgesel önceliklere ilişkin ortak çalışmalarımız hakkında konuşma fırsatımız olacak” dedi. Enerji transferinde Yunanistan’ın bölge için model olduğunu söyleyen Blinken, “Yunanistan, kaynaklarında çeşitlilik sağlayarak ve Rus gazına bağımlılığı azaltarak aynı zamanda Avrupa’nın daha geniş enerji piyasasına ulaşmasını sağlayarak NATO’nun enerji güvenliğini güçlendirmesine yardımcı oluyor” dedi. Blinken, Bulgaristan’ın doğal gaz ihracatında yüzde 90 Rusya’ya bağımlı olduğunu ancak yeni inşa edilen Yunanistan-Bulgaristan boru hattı sayesinde Bulgaristan’ın önümüzdeki yıl doğal gaz ihtiyacının tamamını Azerbaycan ve ABD’den ithal edeceğini söyledi.
Öte yandan Blinken, Dedeağaç’taki limanın Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yaptığı acımasız saldırıdan bu yana NATO’nun doğu kanadını güçlendirmek için hayati öneme sahip olduğunu söyledi. ABD’nin limanı modernize ettiğini hatırlatan Blinken “Souda Körfezi ve Larissa’daki altyapı iyileştirmelerinde 123 milyon dolar da dahil olmak üzere Yunanistan’ın diğer bölgelerine de benzer yatırımlar yaptık” ifadelerini kullandı.
Deprem diplomasisine “tarihi fırsat” nitelemesi
Atina’ya gitmeden önce Türkiye’yi ziyaret ettiğini hatırlatan Blinken, Türkiye’de yardım ekipleri ve asker aileleriyle görüştüğünü belirterek, deprem bölgesindeki izlenimiyle ilgili, “Yıkıntıları gördüm, yürek parçalayıcıydı” ifadesini kullandı. Türkiye’de meydana gelen deprem felaketinin ardından Dendias’ın, Avrupa’dan afet bölgesine giden ilk dışişleri bakanı olduğunu söyleyen Blinken, “Geçen günlerde yaptığınız helikopter yolculuğunun aynısını Mevlüt Çavuşoğlu ile gerçekleştirdim. Bu yıkıcı deprem dolayısıyla ABD ve Yunanistan olarak arama-kurtarma ve yardım çalışmaları hakkında birbirimizi bilgilendirme şansına sahip olduk” dedi.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi için temasların artığı bu günleri tarihi bir fırsat olarak değerlendiren Blinken, “İlişkilerimizi geliştirmek için başka bir deprem olmasını beklememeliyiz” ifadelerini kullandı. Blinken, “ABD açısından, konu gayet basit. Yunanistan ve Türkiye bizim ortağımız, dostumuz. Biz onlarla aralarındaki anlaşmazlıkların diplomatik yolla çözümü, bölgede barış ve güvenliğin sağlanması için NATO da dahil birlikte çalışmaya devam edeceğiz.” Yunanistan ve Türkiye’nin anlaşmazlıklarına çözüm bulmasının hem iki ülkenin de hem de ABD’nin çıkarına olduğuna işaret eden Blinken, “Aynı zamanda bu iki ülkenin tek taraflı adımlardan ya da olumsuz söylemlerden kaçınması gerekir” diye konuştu.
Diplomasi
Avrupa ülkeleri ‘diplomaside’: İran’ın balistik füze programını hedef aldılar

Avrupa dışişleri bakanları cuma öğleden sonra Cenevre’de İranlı yetkililerle bir araya geldiler ve İran’dan yalnızca nükleer faaliyetlerini değil, balistik füze programını da azaltmasını istediler.
Perşembe sabahı gazetecilere konuşan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, şu anda İran ile diplomasi hedeflerinin Tahran’ın sadece nükleer programını değil, aynı zamanda balistik füze programını ve İran’ın bölgesel istikrarı bozucu faaliyetlerini de “önemli ve kalıcı” bir şekilde azaltmasını sağlamak olduğunu söylemişti.
Barrot, “Tamamen askeri bir çözüm yok,” diyerek İran’ın Washington ile müzakere masasına dönmesi gerektiğini ekledi.
Almanya, Fransa ve İngiltere, İran’a “İsrail’in saldırılarının durmasını beklemeden” müzakerelere başlaması çağrısında bulundu.
Wall Street Journal’a (WSJ) göre bazı Avrupalı yetkililer ABD’nin İran’a yönelik sıfır zenginleştirme hedefini desteklerken, Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa’nın resmi tutumu, İran’ın herhangi bir zenginleştirme programının sıkı sınırlar içinde tutulması ve Tahran’ın nükleer bomba yapımında kullanılabilecek yeterli miktarda silah sınıfı fisil madde biriktirememesi için yakından izlenmesi yönünde yeni bir anlaşma yapılması yönünde.
ABD Başkanı Donald Trump ise, New Jersey’in Morristown kentine varışında, “İran Avrupa ile konuşmak istemiyor. Bizimle konuşmak istiyor. Avrupa bu konuda yardımcı olamayacak,” dedi.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın dışişleri bakanlarıyla yaptığı görüşmelerin ardından, İsrail’in “saldırganlığını” durdurması halinde müzakerelere geri dönmeye hazır olduğunu söyledi.
Arakçı, Tahran’ın üç ülkeyle ve Avrupa Birliği ile “görüşmelerin devamını” desteklediğini eklerken, ülkesinin “yakın gelecekte yeniden bir araya gelmeye hazır olduğunu” da ifade etti.
Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, “Bugünkü olumlu sonuç, İran tarafının tüm önemli konularda müzakereleri sürdürmeye temelde istekli olduğu izlenimiyle ayrıldığımızdır. Tüm bölge son derece kritik bir durumda ve müzakerelerde daha fazla tırmanışın önlenmesi ve ilerleme sağlanması bizim ortak çabamız,” dedi.
Avrupalıların bu müzakerelere dahil olması gerektiğini, ancak Washington’un da önemli bir rol oynadığını ekledi.
Almanya’nın en üst düzey diplomatı, “Her şeyden önce, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu müzakerelere ve bir çözüm bulunmasına dahil olması büyük önem taşıyor,” dedi ve Almanya’nın İsrail’in güvenlik çıkarlarını koruyacağını da sözlerine ekledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy de toplantı hakkında benzer izlenimlerini dile getirerek, İranlıların görüşmelere devam etmeye hazır olduğunu ve İran’ın nükleer silaha sahip olamayacağının açıkça belirtildiğini söylediler.
Fakat Reuters’ta yer alan habere göre İranlı üst düzey bir yetkili cumartesi günü, Cenevre’de ülkesinin nükleer programı hakkında yapılan görüşmelerde Avrupa güçleri tarafından sunulan önerilerin “gerçekçi olmadığını” belirterek, bu önerilere bağlı kalınması halinde bir anlaşmaya varmanın zor olacağını söyledi.
İsrail ile İran arasındaki çatışmanın tırmanmasını önlemek amacıyla E3 olarak bilinen Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya dışişleri bakanları ile AB’nin İranlı mevkidaşları cuma günü (20 Haziran) bir araya geldikten sonra ilerleme kaydedildiğine dair çok az işaret vardı.
“Avrupalıların Cenevre’de yaptığı tartışmalar ve öneriler gerçekçi değildi. Bu tutumda ısrar etmek İran ile Avrupa’yı bir anlaşmaya yaklaştırmayacaktır,” diyen üst düzey yetkili, İran’ın her halükarda Avrupa’nın önerilerini Tahran’da inceleyeceğini ve bir sonraki toplantıda yanıtını sunacağını söyledi.
Her iki taraf da önerilerin ayrıntılarını açıklamasa da, iki Avrupalı diplomat, E3’ün İsrail’in yakın vadede ateşkes kabul etmeyeceğini ve İran ile ABD’nin müzakereleri yeniden başlatmasının zor olacağını düşündüğünü söyledi.
Diyalogun, başlangıçta ABD’nin katılmadığı, İran’ın balistik füze programını da içerebilecek daha sıkı denetimleri öngören yeni bir anlaşma üzerinde paralel bir müzakere süreci başlatılması olduğu belirtildi.
Cumartesi günü İran cumhurbaşkanıyla görüşen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, iki tarafın müzakereleri hızlandırma konusunda anlaştığını ama İran’ın “niyetinin barışçıl olduğuna dair her türlü güvenceyi vermesi” gerektiğini vurguladı.
Bazı Avrupalı bakanların cuma günü İran’ın nükleer programın ötesindeki konularda müzakereye daha hazır olduğunu öne sürmesine rağmen, üst düzey yetkili, füze programı da dahil olmak üzere savunma kapasitesinin müzakere edilebileceği olasılığını reddetti ve uranyum zenginleştirmesinin tamamen durdurulması fikrinin çıkmaz sokak olduğunu yineledi.
Yetkili, “İran diplomasiyi memnuniyetle karşılar, fakat savaşın gölgesinde değil,” dedi.
Öte yandan AB’nin dış politika kolu Avrupa Dış Eylem Servisi, İsrail’in Avrupa Birliği ile ilişkilerini düzenleyen anlaşma kapsamında insan hakları yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair işaretler olduğunu açıkladı.
Reuters ve dpa haber ajanslarının gördüğü bir belgeye göre, İsrail “AB-İsrail Ortaklık Anlaşmasının 2. maddesi kapsamındaki insan hakları yükümlülüklerini ihlal etmiş” olacak.
Örgüt, bağımsız uluslararası kurumların değerlendirmelerini kaynak olarak gösterdi.
Diplomasi
Karin Kneissl: Trump, İran’a saldırarak aptalca bir karar verdi

Eski Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırı kararını ‘aptalca’ olarak nitelendirdi. Kneissl, bu saldırının tüm savaş yasalarını ihlal ettiğini ve İran’a bölgedeki Amerikan üslerini vurma konusunda meşruiyet kazandırdığını belirtti.
Eski Avusturya Dışişleri Bakanı ve St. Petersburg Devlet Üniversitesi GORKI Merkezi Başkanı Karin Kneissl, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’daki nükleer tesislere saldırma kararının “aptalca” olduğunu ve tüm savaş yasalarını ihlal ettiğini açıkladı.
Kneissl, 22 Haziran gecesi gerçekleştiği belirtilen saldırının ardından yaptığı değerlendirmede, bu hamlenin İran’a bölgedeki Amerikan askeri üslerine saldırma hakkı tanıdığını vurguladı.
Kneissl, Telegram kanalından yaptığı paylaşımda, “ABD Başkanı Trump bunu Kongre’nin onayı olmadan yaptı. Böylesine aptalca bir karar beklemiyordum,” ifadelerini kullandı.
‘Tüm savaş yasaları ihlal edildi’
ABD ve İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini bombalamaya nasıl cüret ettiğini sorgulayan Kneissl, “Tüm savaş yasaları ihlal edildi,” diyerek duruma tepki gösterdi.
Kneissl, Trump’ın bu kararında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun baskısı altında kaldığını belirterek, “Ancak bu bir mazeret olamaz,” diye ekledi.
Eski bakan, saldırının sonuçlarına dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Artık İran’ın, bölgedeki 40 bin ABD askerinin bulunduğu Amerikan askeri üslerine saldırması önünde hiçbir engel kalmadı. Ve hâlâ Tahran adına bu tür saldırılar düzenleyebilecek çok sayıda silahlı grup var.”
ABD’nin İran saldırısına Kongre’den ortak tepki: ‘Anayasaya aykırı’
Diyalog fırsatı kaçırıldı
Kneissl, saldırıdan önce Cuma günü İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Amerikan yönetimi arasında diyalog için küçük bir fırsat penceresi doğduğunu hatırlattı. “İran belirli konuları tartışmaya hazırdı,” diyen Kneissl, “Peki ya şimdi?” sorusunu yöneltti.
Eski bakan ayrıca, ABD’nin İran’daki nükleer tesislere seyreltilmiş uranyum içeren bombalarla saldırmış olabileceği ihtimali üzerinde durdu.
Bu tür mühimmatların ilk kez 1999 baharında ABD’nin Belgrad’ı bombaladığı Sırbistan’da kullanıldığını belirten Kneissl, “Bu işe yaramayacak. Seyreltilmiş uranyumlu mühimmatlar eski Yugoslav Halk Ordusu’nun tanklarına karşı kullanılmıştı. Hiçbir etkisi olmadı, sadece daha önce Irak’ta olduğu gibi çevre felaketine yol açtı. Bu kez sonuçlar 26 yıl öncesine göre çok daha büyük olabilir. ABD ve NATO güçleri o zaman da askeri hedeflerine ulaşamamış, o çatışmada da desteğe ihtiyaç duymuşlardı,” dedi.
ABD’nin saldırı açıklaması
22 Haziran’ı sabaha bağlayan gece ABD Başkanı Donald Trump, ABD Hava Kuvvetleri’nin “Fordo, Natanz ve İsfahan dahil olmak üzere İran’daki üç nükleer tesise” başarılı bir saldırı düzenlediğini duyurmuştu.
Trump, Tahran’ın çatışmayı sona erdirmeyi kabul etmesi gerektiğini ifade etmişti.
Bu saldırıdan önce, 13 Haziran’dan itibaren İsrail’in de İran’a yönelik günlük saldırılar düzenlediği ve operasyonun amacının İran’ın füze ve nükleer programlarını yok etmek olduğu belirtilmişti.
Diplomasi
UAEA: İran’ın nükleer tesislerinde radyasyon seviyesinde artış yok

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), ABD’nin İran’daki üç nükleer tesise yönelik saldırısının ardından bölgede radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış tespit edilmediğini duyurdu. İranlı yetkililer de tesislerin altyapısının güvende olduğunu ve radyasyon sızıntısı olmadığını açıkladı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), bugün yaptığı açıklamada, ABD’nin İran’daki üç nükleer tesise yönelik saldırılarının ardından radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış gözlemlenmediğini bildirdi.
İranlı yetkililer de tesislerde sızıntı olmadığını ve altyapının güvende olduğunu belirtti.
ABD uçakları, pazar günü şafak vaktinde İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmişti.
UAEA, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, “İran’daki Fordo dahil üç nükleer tesise yönelik saldırıların ardından, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, şu ana kadar tesis dışında radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış bildirilmediğini teyit etmektedir,” ifadelerini kullandı.
Ajans, daha fazla bilgi elde edildiğinde İran’daki duruma ilişkin ek değerlendirmeler sunacağını da ekledi.
İran: Tesisler güvende, sızıntı yok
ABD saldırılarına ilk resmi tepki İranlı yetkililerden geldi. Sabah saatlerinde yapılan açıklamada, saldırıdan etkilenen tesislerde herhangi bir radyasyon sızıntısı veya çevredeki halk için bir tehdit kaydedilmediği vurgulandı.
Açıklamada ayrıca, nükleer tesislerin altyapısının güvende olduğu ifade edildi.
İran Atom Enerjisi Kurumu da derhal gerekli incelemelerin yapıldığını ve “ABD’nin nükleer tesislere yönelik saldırıları sonucunda herhangi bir kirliliğe dair bir belirti olmadığını” duyurdu.
ABD’nin İran saldırısına Kongre’den ortak tepki: ‘Anayasaya aykırı’
-
Görüş6 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu5 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Avrupa5 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor