Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Borrell: Hizbullah savaş peşinde değil

Yayınlanma

Lübnan ziyaretini tamamlayan AB baş diplomatı Josep Borrell, İran’ı çatışmaya katılmaya sürükleyebileceğinin ‘tamamen farkında’ olduğu için, Hizbullah’ın İsrail’le savaş peşinde olmadığını söyledi.

Bununla birlikte Borrell, Beyrut’ta EFE’ye verdiği röportajda, Beyrut’ta Hamas liderlerinden Salih el-Aruri’ye yönelik suikastin ardından durumun daha da kötüleştiğini vurguladı.

Aruri suikastinden üç gün sonra Lübnan’a giden Borrell, artan gerilimin, Hizbullah ile İsrail güçleri arasında aylardır süren yoğun sınır ötesi çatışmaların ortasında Lübnan’ı ziyaret etme ihtiyacını ‘güçlendirdiğini’ söyledi.

Borrell, önceden planlanan ziyareti sırasında, Lübnan ile İsrail arasında bir savaşı önleme çabalarının bir parçası olarak Lübnanlı liderlerle üst düzey görüşmelerde bulundu. Diplomat ayrıca Hizbullah’ın parlamento bloğu lideri Muhammed Raad ile de bir araya geldi.

Aruri suikastinden sonra ‘işler daha da çirkinleşti’

Borrell, “Hizbullah’ın savaş peşinde olmadığı ya da daha yoğun ve daha geniş bir savaş peşinde olmadığı sonucuna vardım. Yanlış olmadığını umduğum izlenimim, durumun ciddiyetinin ve İran’ı içine çekebilecek daha büyük bir çatışmanın sonuçlarının tamamen farkında olduklarıdır,” diye ekledi.

AB’nin dış politika şefi, Lübnan’daki durumun ‘kritik’ olduğunu ve Aruri’nin Beyrut’un bir banliyösünde öldürülmesinden sonra ‘işlerin daha da çirkinleştiğini’ kabul etti.

Borrell, “Her eylem bir tepkiye neden olur ve bu da bir başkasına neden olur. Buna tırmanma denir. Birisi frene basmazsa, bir uçurumun kenarında olabiliriz,” diye uyardı.

Borrell’den ‘İsrail-Lübnan müzakereleri’ çağrısı

Borrell, çatışmaların şu anda ‘angajman kuralları dahilinde’ olduğuna inandığını söylerken, Hizbullah ve ‘Direniş Ekseni’ndeki diğer güçlerin Gazze’deki İsrail bombardımanları devam ettiği sürece sessiz kalmasını ‘imkansız değilse de çok zor’ görüyor.

Borrell’in görüşüne göre, gerilimi düşürmeye yönelik diplomatik çabalar, Lübnan ile İsrail arasındaki sınır bölgelerini etkileyen ‘istikrarsızlık faktörlerini’ ele almaya odaklanmalıdır.

Borrell ayrıca, “Bence her şeyi bir kerede ele alan bir müzakere olması gerekecek ve bu mümkün olmalı,” ifadelerini kullandı.

AB’nin en üst düzey diplomatı, bir toprak anlaşmazlığının bir ‘hafta sonu’ içinde çözülmediğini ve Hizbullah’ın güneyde silahsızlanma olasılığı gibi bazı yönlerin ‘şimdi biraz ütopik göründüğünü’ kabul ederek, mümkün olduğunca ‘süreç içinde ilerleme’ çağrısında bulundu.

İsrail hükümetine eleştiriler

Borrell, AB’nin Gazze’de ateşkese destek konusundaki parçalı tutumu nedeniyle Arap dünyasıyla konuşma yeteneğini ‘kaybettiğine’ inanmadığını söyledi ve İsrail’in ‘savaş kurallarına’ saygı duyması gerektiği konusunda ‘başından beri’ ısrar ettiğini hatırlattı.

İsrail hükümetinin bazı üyelerinin açıklamalarını da eleştiren Borrell, “Avrupa’nın müttefiki olan demokratik bir ülkenin hükümetinde, Filistinlilerin kaderi hakkında söyledikleri şeyleri söylemeleri kabul edilemez. Ve İsrail hükümetini eleştirmenin anti-siyonist olmakla suçlanamayacağını anlamalılar,” dedi.

DİPLOMASİ

Çin ve Rusya birlikleri sınır ötesi terörizmi hedef alan ortak tatbikat düzenledi

Yayınlanma

Moskova’da terör saldırılarına ilişkin endişeler artarken Çin ve Rusya sınır ötesi terörizme odaklanan ortak bir askeri tatbikat gerçekleştirdi.

Çin ordusunun resmi yayın organı PLA Daily’nin salı günü bildirdiğine göre tatbikat 25 Haziran’da Rusya’nın Blagoveshchensk kenti ile Çin’in Heihe kentini birbirine bağlayan Heilongjiang köprüsü yakınlarındaki bir nehir bölgesinde gerçekleştirildi.

Bu tatbikat, Rusya’nın Ukrayna müdahalesinden bu yana komşu ülkelerin ilk ortak terörle mücadele tatbikatı oldu.

Tatbikat, 23 Haziran’da Rusya’nın güneyindeki Dağıstan bölgesinde iki sinagog, iki Ortodoks kilisesi ve bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırılarda en az 22 kişinin öldürüldüğü terör saldırılarından sadece birkaç gün sonra gerçekleşti.

Mart ayında Moskova’da bir konser salonuna düzenlenen saldırıda 140’tan fazla kişi hayatını kaybetmiş ve bu olay Rusya’da neredeyse yirmi yıldır yaşanan en ölümcül terör saldırısı olmuştu. Saldırının sorumluluğunu IŞİD’in Horosan kolu üstlenmişti.

PLA Daily’nin haberine göre geçen haftaki ortak tatbikatta “sınırı geçmeye çalışan teröristler” saldırı düzenlemek üzere simüle edildi.

Çin ve Rus birlikleri tatbikat sırasında teröristleri engellemek ve yakalamak için hava keşfi, denizde durdurma ve karada pusu kurma yöntemlerini kullandı.

Rapora göre, istihbarat paylaşımı ve operasyonel koordinasyonun artırılmasına odaklanılan tatbikat, her iki ordunun da sınır bölgelerini ortaklaşa güvence altına alırken her türlü “terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılıkla mücadele etmek” için etkili önlemler alma konusundaki “kesin kararlılığını” gösterdi.

Raporda ayrıca iki tarafın sınır işbirliğinin daha da derinleştirilmesi konusunu ele aldığı belirtildi.

İki ülke terörle mücadele odaklı ortak tatbikatları ilk kez gerçekleştirmiyor. Çin’in Halk Silahlı Polis Gücü 2019 yılında Rusya’da Rus Ulusal Muhafızları ile birlikte bir tatbikata katılmıştı.

Tass’ın haberine göre Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov sisan ayında Çinli mevkidaşı Wang Yi ile yaptığı görüşmede iki ülkenin çok taraflı platformlar da dâhil olmak üzere terörle mücadelede süregelen işbirliğini teyit etti.

Kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliğini güçlendirme hedefi

Geçen haftaki ortak tatbikat, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in mayıs ayında Pekin’i ziyareti sırasında Çinli ve Rus liderler arasında, ortak eğitim ve tatbikatların genişletilmesi de dâhil olmak üzere, kolluk kuvvetleri ve savunma alanındaki işbirliğinin güçlendirilmesi konusunda varılan mutabakatın ardından gerçekleşti.

Çin ve Rus sahil güvenlik birimleri geçen yıl nisan ayında da deniz kolluk kuvvetleri işbirliği konusunda bir mutabakat zaptı imzalamıştı.

Çin ve Rusya mart ayında İran ile birlikte korsanlıkla mücadele çabalarına odaklanan bir deniz tatbikatı düzenledi. Çin ve Rusya ayrıca geçen yıl temmuz ayında Japon Denizi ya da Doğu Denizi’nde ortak deniz ve hava tatbikatı düzenledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Lukaşenko: Batı, Ukrayna’daki durumu tüm dünyayı titretecek ölçüde tırmandırmaya çalışıyor

Yayınlanma

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Minsk ve Moskova’nın rakiplerinin her iki ülkeyi de bir çatışmanın içine çekmeye ve durumu ‘tüm dünyayı titretecek’ ölçüde tırmandırmaya çalıştığını söyledi.

Lukaşenko, Minsk’te Bağımsızlık Günü ve ülkenin Nazi işgalcilerinden kurtuluşunun 80. yıldönümü kutlamalarına katılmak üzere Belarus’a giden Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma Başkanı Vyaçeslav Volodin ile görüştü.

TASS haber ajansının aktardığına göre görüşme sonrasında açıklama yapan Lukaşenko, “Bizi bu sınır boyunca dağıtmak, direnişimizi imkânsız hale getirmek, gerilimi tüm dünyayı titretecek bir boyuta taşımak ve çatışmaya dahil etmek için can atıyorlar. Durum çok ciddi ve kesinlikle gardımızı indiremeyiz,” ifadelerini kullandı.

Geçen ay Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın Ukrayna birliklerinin Belarus sınırında toplanmasından endişe duyduğunu, zira Moskova’nın Minsk’in müttefiki olduğunu söylemişti.

Putin ve Lukaşenko arasında konuyla ihlgili olası bir etkileşime ilişkin bir soruyu yanıtlayan Peskov, iki liderin ‘gerekli gördükleri takdirde bunu yapabileceklerini’ kaydetti.

Daha önce Minsk, Ukrayna birliklerinin Belarus sınırına yığınak yaptığını bildirmişti.

Genelkurmay Başkanı Pavel Muraveyko, Ukrayna kuvvetlerinin aktif olarak hareket ettiğini, sınır boyunca periyodik olarak insansız hava araçlarının uçuş yaptığını ve Belarus topraklarında keşif faaliyetlerinin aktif hale geldiğini kaydetti.

Buna karşılık Minsk sınır korumasını güçlendirdi, ilave güç ve araçları yeniden konuşlandırdı.

Belousov: Rusya-Belarus Birlik Devletinin güvenliği için yeni tedbirler alması gerekiyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Maduro, ABD ile doğrudan müzakerelerin yeniden başlayacağını duyurdu

Yayınlanma

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD ile diplomatik temasların yeniden kurulacağını ve iki ay önce Washington yönetiminden diyaloğu yeniden başlatma teklifi aldıklarını duyurdu.

İki ülke, yarın doğrudan görüşmelere geri dönecek.

Maduro, Venezolana de Televisin‘e verdiği demeçte “Yeni anlaşmalar imzalamak ve daha önce imzalanmış anlaşmaları uygulamak için müzakere edeceğiz. Diyalogdan, karşılıklı anlayıştan, ilişkilerimizin geleceğinden, Venezuela’nın egemenliğine ve bağımsızlığına tam saygı göstererek değişimden yanayım,” dedi.

Venezuela lideri, ayrıca ABD’nin yaptığı anlaşmalara sadık kalması gerektiğini vurguladı.

Maduro, devlet başkanlığı seçimlerinde iktidar partisinden resmen aday gösterildi. Seçimler 28 Temmuz 2024 tarihinde yapılacak.

Aynı zamanda, seçmenlerin yüzde 54’ünden fazlasının desteğiyle ülkedeki en popüler siyasetçi muhalefetin temsilcisi Maria Corina Machado olarak öne çıkıyor.

Geçen yılın aralık ayında Venezuela Yüksek Mahkemesi, Maria Corina Machado’yu siyasi haklardan mahrum bırakarak seçimlere katılmasını yasaklamıştı.

Mahkeme, kararına gerekçe olarak muhalefet liderinin bir ‘yolsuzluk planına’ karışmış olmasını göstermişti.

Temmuz 2023’te Maria Corina Machado’nun Venezuela’da 15 yıl boyunca kamu görevinde bulunması yasaklandı. Mart ayında da muhalif Henrique Capriles’e benzer bir yasak getirilmişti.

Ekim ayına gelindiğinde hükümet ve muhalefet, diyaloğun yeniden başlatılması ve seçimlerin düzenlenmesi için meşru bir seçim sürecinin güvence altına alınmasını içeren bir anlaşma imzaladı.

Bunun ardından ABD, Venezuela’ya yönelik yaptırımları geçici olarak hafifletti ve ülkenin petrol, doğalgaz ve altın sektörlerini kapsayan işlemlere izin veren genel lisanslar çıkardı. Geçici hafifletme Nisan 2024’e kadar geçerliydi. Ülkenin petrol ve doğalgaz sektörüne yönelik yaptırımlar 2019 yılında seçim hileleri iddiasıyla uygulanmıştı.

Maduro, ABD yetkililerinin ‘bir şiddet dalgası başlatma’ ve ülkeyi işgal etme niyetinde olduğunu belirtmiş ve ’emperyalizme karşı çıkan tüm hükümetlerin’ saldırı altında olduğuna işaret etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English