Bizi Takip Edin

AVRUPA

Brandenburg’da BSW-SPD koalisyonu

Yayınlanma

Almanya’nın Brandenburg eyaletinde koalisyon görüşmeleri nihayete erdi.

Sosyal Demokratlar (SPD) ve Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) 67 sayfalık koalisyon anlaşmasını çarşamba günü (27 Kasım) Potsdam’da sundu.

Bununla birlikte gelecekteki “kırmızı-mor” koalisyonun Brandenburg eyalet parlamentosunda ne kadar çoğunluğa sahip olacağı net değil. Büyük olasılıkla koalisyonun çoğunluğu sadece bir oy olacak çünkü BSW milletvekili Sven Hornauf, eyalet başbakanı seçiminde SPD’li Dietmar Woidke lehine oy kullanmayacağını açıkladı.

Geçtiğimiz üç hafta boyunca müzakereler sakin gitmiş olsa da, hafta sonunda gözle görülür bir gerilim yaşandı. Anlaşmazlık, Saksonya-Anhalt sınırındaki Holzdorf’ta bulunan Silahlı Kuvvetler (Bundeswehr) üssünün genişletilmesine odaklanmıştı.

Arrow 3 füze savunma sistemi de burada konuşlandırılacak. BSW’li Hornauf, “Arrow 3’ün Brandenburg’da konuşlandırılmasını destekleyen hiç kimse benim oyumu alamayacak,” demişti.

BSW’de çatlak ses: Milletvekili Hornauf Arrow 3 sistemine karşı

Bu açıklamadan önce BSW parlamento grubunda bir güç mücadelesi yaşandı. Hornauf, 14 kişilik parlamento grubunun diğer beş üyesiyle birlikte küçük bir soru önergesinde Arrow sisteminin saldırı silahı olarak da kullanılıp kullanılamayacağını ve devletin bu tesis için 100 milyon avroluk bir finansman sağlamayı planlayıp planlamadığını sormuştu.

SPD’nin müzakerelerde “düşünmek için ara verilmesini” talep etmesinin ardından BSW soruyu geri çekti. BSW parlamento grubu ve eyalet başkanı Robert Crumbach, benzer bir soruşturmanın federal düzeyde zaten yapılmış olduğunu belirtti.

Hornauf daha sonra bireysel olarak soru önergesini tekrar sundu. Müzakerecilerin pazartesi günü yaptıkları toplantı bu nedenle sonuçsuz kaldı. Crumbach yine de iyimser konuşmuş ve “SPD ile aramızdaki sorunları (…) yakın gelecekte çözebileceğimizi düşünüyorum. Eğer bunları hızlı bir şekilde çözersek, o zaman oylarımızdan şüphe duyulmayan bir başbakanlık seçimi de olacaktır,” demişti.

SPD ve BSW birlikte Brandenburg eyalet parlamentosunun 88 üyesinden 46’sını oluşturuyor. Başbakanın seçilebilmesi için en az 45 oya ihtiyaç var.

Çoğunluk çok az farkla BSW-SPD koalisyonunda

Salı günü yapılan bir kriz toplantısında BSW parlamento grubu sorunu çözmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Bunun üzerine Crumbach, dört saat süren toplantıda hazır bulunmayan Sven Hornauf’un, Holzdorf’ta 100 milyon avroluk altyapı önlemleri planlanacağını varsaydığını ama durumun böyle olmadığını açıkladı.

Aynı zamanda parlamento grubu, gelecekte küçük soruların sunulmadan önce parlamento grubunun yürütme komitesi tarafından tartışılmasına karar verdi. Crumbach, “Bunun sansürle hiçbir ilgisi yok,” dedi.

Crumbach’ın BSW’deki kendi saflarını ne ölçüde bir arada tutabileceği muhtemelen 3 Aralık’ta belli olacak. AfD, eyalet parlamentosunun özel bir oturumunda Ukrayna’daki savaşla ilgili çeşitli önergeler sunmayı planlıyor.

Hornauf daha şimdiden gazetelere verdiği röportajlarda lehte oy kullanacağını açıkladı. Bir başka kararsız aday daha var gibi görünüyor. Tagesspiegel’e göre BSW, 14 BSW milletvekilinden 12’sinin önergeleri reddedeceği konusunda SPD’ye güvence verdi.

SPD koalisyon anlaşmasını 6 Aralık’ta yapılacak parti konferansında oylamayı planlıyor. Ardından 11 Aralık’ta Başbakan seçiminin gerçekleşmesi bekleniyor.

Koalisyon programı: Bürokrasinin azaltılması, dijitalleşme ve eğitim

dpa’nın aktardığına göre koalisyon anlaşmasının ana maddeleri arasında bürokrasinin azaltılması ve Brandenburg’un geleceğe uygun hale getirilmesi için dijitalleşmenin teşvik edilmesi yer alıyor.

Bir diğer odak noktası ise kreş ücretleri konusunda düşük gelirli ebeveynlerin üzerindeki yükün hafifletilmesi. Eğitim alanında ise okuma, yazma ve aritmetik gibi temel becerilere odaklanılacak ve analog öğretime öncelik verilecek.

Taraflar ayrıca Brandenburg’daki hastane yerlerinin korunması konusunda da mutabakata vardı.

Bu anlaşma, hastane reformu konusundaki bir anlaşmazlığın Yeşil Sağlık Bakanı Ursula Nonnemacher’in Bundesrat’ta görevden alınmasına yol açmasının ardından gerekli hale gelmişti.

Eyaletteki Bundeswehr üslerine onay, Amerikan füzelerine “eleştirel” bakış

Koalisyon belgesinde, “Ülkemizin savunma kabiliyetinin barış ve güvenlik için büyük önem taşıdığı konusunda hemfikiriz,” deniliyor.

Bundeswehr’in “savunma kabiliyetinin” güçlendirilmesi gerektiğini söyleyen BSW-SPD, iki tarafın da bu nedenle “Bundeswehr’in ve Brandenburg üslerinin yanında olduğunu” kaydetti.

Ukrayna’daki savaşla ilgili olarak belgede, diğer hususların yanı sıra, “Birleşmiş Milletler Şartı ve Budapeşte Memorandumu ruhuna uygun olarak” federal düzeyde ve Avrupa Birliği düzeyinde “Ukrayna ihtilafına diplomatik bir çözüm bulunmasını ve ihtilafın taraflarıyla ateşkes ve kalıcı barış hedefiyle müzakereler yoluyla Avrupa’daki ilgili gerginliklerin azaltılmasını teşvik etmek” için çalışmayı kabul ettikleri belirtildi.

Bu çerçevede, orta menzilli ve hipersonik füzelerin Alman topraklarına konuşlandırılması planına “eleştirel” yaklaşılıyor.

Brandenburg SPD ve BSW’ye göre savaş ayrıca “daha fazla silah sevkiyatıyla sona ermeyecek.”

AVRUPA

Avusturya’da Şansölye Nehammer istifa etti

Yayınlanma

Avusturya’da hafta sonu Şansölye Karl Nehammer’in sürpriz istifasının ardından siyasi belirsizlik başladı. Bu adımın, sağcı Avusturya Özgürlük Partisinin (FPÖ) ilk kez hükümetin kontrolünü ele geçirmesine yol açacağı düşünülüyor.

Siyasi bir skandalın Sebastian Kurz’u istifaya zorlamasının ardından 2021 yılında şansölye olan eski subay Nehammer, hem ülkenin hem de merkez sağ Avusturya Halk Partisinin (ÖVP) liderliğinden istifa edeceğini söyledi.

Cumartesi günü geç saatlerde yaptığı kısa bir video açıklamasında, şansölyelik görevinden istifasının önümüzdeki günlerde yürürlüğe gireceğini söyledi ve “düzenli bir geçiş” sözü verdi.

Cuma günü üçlü bir merkezci koalisyon kurma görüşmelerinin çökmesinin ardından gelen bu karar, ÖVP’nin FPÖ ile koalisyon görüşmelerini sürdürmesi için kapıyı açıyor. Nehammer, başkanı Herbert Kickl’in “aşırılıkçılığını” gerekçe göstererek FPÖ ile koalisyona karşı çıkıyordu.

Ne var ki bu görüş ÖVP’deki herkes tarafından paylaşılmıyordu. Bu grubu oluşturanlar esas olarak, partinin iş dünyası kanadında yer alan ve ikinci durgunluk yılını yaşayan ekonomiyi canlandırmak için bir sonraki hükümetin daha agresif reformlar yapmasını isteyen kişiler.

ÖVP yetkilileri pazar günü yaptıkları açıklamada, partinin eylül ayında Avusturya’da yapılan genel seçimleri %29 oyla kazanan FPÖ ile görüşmelere hazır olduğunun sinyalini verdi.

Parlamentoda temsil edilen diğer dört partinin FPÖ ile görüşmeyi reddetmesinin ardından, FPÖ’nün zaferi pazar gününe kadar pirus zaferi olarak görülüyordu.

Kickl pazar günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, “Kaybedilen zamanın, kaosun ve burada yaratılan muazzam güven kaybının sorumlusu biz değiliz. Tam tersine, FPÖ’nün Avusturya’nın iç siyasetindeki tek istikrarlı faktör olduğu ve olmaya devam ettiği açıktır,” dedi.

Top artık Cumhurbaşkanı Bellen’de

Eylül ayında oyların %26’sını alarak seçimleri ikinci sırada tamamlayan FPÖ ile ÖVP arasında kurulacak bir koalisyon, parlamentoda büyük bir çoğunluğa sahip olacak.

Şu anki tek soru, şansölye adaylarını reddetme yetkisine sahip Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in Kickl’i şansölye olarak kabul edip etmeyeceği.

Teorik olarak FPÖ daha az tartışmalı başka bir aday çıkarabilir fakat Kickl bu görevi istediğini açıkça ortaya koydu.

Anayasal kriz ihtimali gündemde

Eğer FPÖ ve ÖVP bir hükümet kurma konusunda anlaşır ve Kickl’i şansölye olarak belirlerse, Van der Bellen vetosunu kullanabilir, fakat bu ülkeyi anayasal bir krize sürükler.

Böyle bir sonuç muhtemelen sadece FPÖ’nün popülaritesine daha da artıracak. Son kamuoyu yoklamalarında parti %37’ye varan bir oy oranına sahip, bu da Van der Bellen’in yeni bir seçim çağrısı yapması halinde FPÖ’nün sandıktan daha da güçlü çıkacağını gösteriyor.

Kasım ayında parti Steiermark eyaletinde yapılan önemli bir bölgesel seçimi kazanarak oyların %35’ini aldı ve eyaletin kontrolünü ilk kez ele geçirdi.

Dolayısıyla Van der Bellen’in bu durumu sineye çekmesi daha olası. Pazar günü yaptığı açıklamada bunu kabul etti ve “yeni durumu görüşmek üzere” pazartesi günü için Kickl ile bir toplantı planladığını söyledi.

Kickl, Avusturya’yı göçe karşı “kale” yapmak istiyor

Seçim kampanyasını Volkskanzler (Halkın Şansölyesi) olma ve Avusturya’yı göçe karşı bir “kale” haline getirme vaadiyle yürüten Kickl, yabancılar ve İslam hakkında sert yorumlar yapmasıyla biliniyor.

Örneğin 2018’de içişleri bakanı olarak mültecileri özel merkezlerde “toplama” fikrini ortaya atan FPÖ lideri, ayrıca mülteci kayıt merkezlerinin adının “geri gönderme merkezleri” olarak değiştirilmesini emretti.

Avusturya Yeşiller Partisinin eski lideri Van der Bellen, AB’yi sert biçimde eleştiren ve hatta Avusturya’yı bloktan çıkarmakla flört eden Kickl ve partisine karşı duyduğu hoşnutsuzluğu gizlemiyor.

Eylül ayında yapılan seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı teamüllere uymayarak en güçlü partinin lideri olan Kickl’e koalisyon kurma görevini vermemeyi tercih etmişti.

FPÖ’nün nazi geçmişi

1950’lerde fikirlerinden pek de vazgeçmemiş görünen bir grup eski nazi tarafından kurulan FPÖ’nün yükselişi onlarca yıllık bir evrimin doruk noktası olacak.

Parti ilk olarak 1990’larda, o zamanlar eski Yugoslavya’dan gelen göç konusunu seçmenleri harekete geçirmek ve ana akıma meydan okumak için kullanan Jörg Haider döneminde uluslararası dikkatleri üzerine çekti. 1999 yılına gelindiğinde Haider, partisini ulusal seçimlerde ikinci sıraya yükselten güçlü bir takipçi kitlesi oluşturmuştu.

FPÖ, ÖVP’nin küçük ortağı olarak koalisyonlara girmeye devam etti. Merkez sağın FPÖ ile kol kola girme kararı o dönemde o kadar tartışmalıydı ki, AB’nin diğer üyelerinin Viyana’ya “diplomatik yaptırımlar” uygulamasına neden oldu. Bu sembolik bir hareketti ve pratikte ikili ziyaretlerin durdurulması anlamına geliyordu.

FPÖ liderliğindeki bir hükümet, İkinci Dünya Savaşından bu yana ulusal siyaseti “merkez” partiler tarafından domine edilen bir ülke olan Avusturya için bir dönüm noktası olacak.

İbiza skandalı ve sonrası

Sebastian Kurz liderliğinde 2017’de kurulan ikinci FPÖ-ÖVP koalisyonu “İbiza olayı” nedeniyle çarpıcı bir şekilde çökmüştü.

Hükümet, dönemin FPÖ lideri ve Şansölye Yardımcısı Heinz-Christian Strache’nin bir Rus oligarkın yeğeni olduğuna inandığı bir kadına para karşılığında siyasi iyilikler yapmaya çalıştığını gösteren gizlice çekilmiş bir videonun yayınlanmasının ardından 18 ay sonra çöktü.

Birkaç saat uzunluğundaki görüntüler, göreve gelmeden aylar önce Strache’nin tatil yaptığı İbiza adasındaki özel bir villada çekilmişti.

O zamandan beri devam eden soruşturmalar Avusturya adalet sistemini meşgul etti ve Kurz’un görevden ayrılmasında merkezi bir rol oynadı.

Gözden düşen Kurz geri dönebilir mi?

Eski Şansölye Kurz’un dramatik bir çöküşün ardından Avusturya siyasetine dönüp dönmeyeceği de merak konusu.

Son olarak geçen şubat ayında Avusturya’da bir mahkeme Kurz’u bir parlamento araştırma komisyonuna yalan beyanda bulunmaktan suçlu bulmuştu.

Yargıç Michael Radasztics, 37 yaşındaki Kurz’a, hükümetine yönelik 2020 soruşturması sırasında parlamentoyu yemin altında kandırmak gibi ağır bir suçtan sekiz ay ertelenmiş hapis cezası vermişti.

Kurz, şansölyelik görevinden istifasından bu yana Silikon Vadisi yatırımcısı ve Palantir’in kurucusu Peter Thiel için danışmanlık yapıyor.

Kurz ayrıca Pegasus casus yazılımının arkasındaki şirketin kurucularından Shalev Hulio ile birlikte İsrail’de bir siber güvenlik firması kurdu.

Öte yandan Bild’in genel yayın yönetmen yardımcısı ve Kurz’un biyografisini yazan Paul Ronzheimer’ın aktardığına göre Kurz, ÖVP’nin kendisine teklif götürdüğü söylense de partiye geri dönmek istemiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ermenistan’da 44 Gün Savaşı’nın yankıları sürüyor

Yayınlanma

Ermenistan Silahlı Kuvvetleri eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tiran Haçatryan, ‘görev ihmali’ suçlamasıyla Erivan’da tutuklandı. Avukatları, davanın 44 Gün Savaşı’na dayandığını ve Haçatryan’ın ceza amacıyla hedef alındığını öne sürdü. Haçatryan, 2021’de Nikol Paşinyan’ı eleştiren açıklamalarıyla dikkat çekmişti.

Erivan Masis Mahkemesi, 4 ocak günü, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Korgeneral Tiran Haçatryan’ı savaş sırasında görev ihmali suçlamasıyla tutukladı.

Haçatryan’ın avukatları, hakkında açılan ceza davasını “aktif vatandaşlık tutumundan dolayı bir cezalandırma” olarak nitelendirdi.

Karar, Masis Melkonyan başkanlığındaki mahkeme tarafından alındı. Haçatryan’ın avukatları Vrazdat Arutyunyan ve Armen Andrikyan, karar hakkında Sputnik Ermenistan ve News.am haber sitelerine bilgi verdi.

Avukatların aktardığına göre, Korgeneral Haçatryan’ın sanık olarak yer aldığı dava, yaklaşık üç yıldır (Ermenistan Ceza Kanunu’nun 550. maddesi, 3. fıkrası; görev ihmali) inceleniyor. Bu süre boyunca Haçatryan, soruşturmalarda tanık sıfatıyla yer aldı.

Avukatlar, soruşturmanın detaylarını paylaşmazken, davanın “44 Gün Savaşı” ile ilgili olduğunu belirtiyor. Dosyada beş cilt ve 1500 sayfa bulunuyor.

Avukatlar, dava dosyasını 4 ocak saat 16.00’da, tutuklama tedbiri oturumuyla eş zamanlı olarak teslim aldıklarını ifade etti. Avukatlar, Haçatryan’ın tutuklanmasının soruşturma için değil, “cezalandırma” ve “savaşta alınan yenilginin sorumlusunu belirleme” amacıyla yapıldığını düşünüyor.

Tiran Haçatryan, Şubat 2021’de Genelkurmay Birinci Başkan Yardımcılığı görevinden alınmıştı.

Görevden alınmasının ardından onlarca üst düzey asker, Başbakan Nikol Paşinyan’ın istifasını talep etmişti.

Medyada yer alan haberlere göre, Haçatryan’ın istifası, görevden alındığı gün Başbakan Paşinyan hakkında yaptığı açıklamalarla bağlantılı. Haçatryan, gazetecilere verdiği demeçte, Paşinyan’ın Rus yapımı İskender füzeleriyle ilgili “sadece yüzde 10’unun patladığı” yönündeki ifadelerini alaya almıştı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

WP: Ukrayna, 2024’te 200 bin asker topladı, ancak sayı yetersiz

Yayınlanma

Washington Post’a göre 2024 yılında Ukrayna, yaklaşık 200 bin yeni asker topladı. Ancak, askerler bu sayının mevcut savaş koşullarında yetersiz olduğunu belirtiyor. Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, 500 bin asker seferberliği önerisini reddederken, askere alınma yaşı 25’e indirildi. Askerler, azalan Batı yardımları ve Rusya’nın yeni teknolojik silahlarının yarattığı zorluklardan endişeli.

Ukrayna, geçtiğimiz yıl yaklaşık 200 bin yeni asker toplayabildi, ancak mevcut askerler, bu sayının mevcut koşullarda yetersiz olduğunu vurguluyor.

The Washington Post gazetesinin isimsiz Ukraynalı ve Batılı yetkililere dayandırarak aktardığı haberde, “Eski Ukrayna ordusu genelkurmay başkanı Valeriy Zalujniy, 2024 yılında 500 bin kişinin seferber edilmesi çağrısında bulunmuştu. Ancak, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy bu sayıyı fazla yüksek bularak reddetti. Ukraynalı ve Batılı yetkililerin tahminlerine göre Kiev, sonunda yaklaşık 200 bin kişiyi askere aldı. Zelenskiy ayrıca, Beyaz Saray’ın askerlik yaşının 18’e indirilmesi yönündeki önerilerini de geri çevirdi,” ifadelerine yer verildi.

Geçen yıl Ukrayna parlamentosu, askere alınma yaşını 25’e indiren yeni seferberlik önlemlerini kabul etti.

Ancak, Ukraynalı askerler bu düzenlemenin çok geç yapıldığını, birimlerin aylardır yenilenmeden ciddi eksiklerle mücadele ettiğini belirtiyor.

Askerlere göre, savaşmak için gönüllü olanların sayısı azaldı. İnsanlar artık gönüllü değil, zorunlu olarak savaşa katılıyor.

Bazı askerler, Batı’dan gelen askeri yardımların azaldığını ve muhtemelen daha da azalacağını kabul ettiklerini ifade etti.

Askerlere göre, bu yardımlar olmadan Ukrayna’nın Rusları geri püskürtmesi için gerekli askeri kaynaklara sahip olması mümkün değil.

Rusya, topçu gücü üstünlüğünü elinde tutuyor ve artık kendini imha eden yeni insansız hava araçları kullanıyor. Bu İHA’lar, fiber optik kablolarla uçtukları için özellikle ölümcül hale geliyor.

Zelenskiy: Ukrayna’daki çatışmayı NATO garantileriyle çözmeye hazırım

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English