Asya
Çin, beyaz kitabını yayımladı: ‘Tek taraflılık ve korumacılık ilişkilere zarar veriyor’

Çin hükümeti, ABD ile ekonomik ve ticari ilişkilere dair tutumunu açıklayan beyaz kitabını yayımladı. Belgede, ilişkilerin karşılıklı yarara dayandığı vurgulanırken, ABD’nin Faz 1 Ticaret Anlaşması’ndaki yükümlülüklerini yerine getirmediği ve tek taraflı korumacı politikalarla küresel ticarete zarar verdiği kaydedildi. Pekin, farklılıkların eşit düzeyde diyalog ve işbirliği ile çözülmesi gerektiğini belirtti.
Çin Devlet Konseyi Enformasyon Dairesi, dün “Çin-ABD Ekonomik ve Ticari İlişkilerine İlişkin Belirli Konularda Çin’in Tutumu” başlıklı kapsamlı bir beyaz kitap yayımlayarak, Washington ile süregelen ticari anlaşmazlıklara ilişkin resmi pozisyonunu ortaya koydu.
Beyaz kitapta, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin doğası, Faz 1 Ticaret Anlaşması’nın uygulanması, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına uyum ve ABD’nin tek taraflı politikaları gibi konular ele alındı.
Pekin yönetimi, beyaz kitabın giriş bölümünde, Çin ve ABD’nin sırasıyla dünyanın en büyük gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeleri olduğunu belirterek, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin hem ikili hem de küresel istikrar ve kalkınma açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Diplomatik ilişkilerin kurulduğu 1979’dan bu yana ikili ticaret hacminin 2,5 milyar dolardan 2024’te yaklaşık 688,3 milyar dolara yükseldiği hatırlatıldı.
‘İlişkiler karşılıklı yarar ve kazan-kazan temelinde’
Beyaz kitapta, Çin-ABD ekonomik ve ticari ilişkilerinin temelinde “karşılıklı yarar ve kazan-kazan” anlayışının yattığı ifade edildi.
İki ülkenin birbirleri için önemli ticari ortaklar olduğu, mal ve hizmet ticaretinin hızla arttığı belirtildi.
Çin’in, ABD’nin en büyük mal ihracat pazarı ve ikinci en büyük ithalat kaynağı olduğu; ABD’nin ise Çin’in üçüncü en büyük ihracat pazarı ve ikinci en büyük ithalat kaynağı konumunda bulunduğu kaydedildi.
Pekin, ticaret fazlası peşinde koşmadığını, ticaret dengesinin ABD ekonomisinin yapısal sorunları ile iki ülkenin karşılaştırmalı üstünlükleri ve uluslararası iş bölümünün bir sonucu olduğunu öne sürdü.
Mal ticareti, hizmet ticareti ve yatırımlar yoluyla yerel satışlar birlikte değerlendirildiğinde, iki ülkenin elde ettiği ekonomik faydaların kabaca dengeli olduğu bilgisi verildi.
Ayrıca, Çin’in ithalatı artırmak için Uluslararası İthalat Fuarı (CIIE) gibi platformlar aracılığıyla aktif adımlar attığı belirtildi.
Jeffrey Sachs, ABD’nin Çin’e yönelik ‘kapasite fazlası’ iddialarını reddetti: ‘kesinlikle yanlış’
Faz 1 anlaşması: Çin riayet etti, ABD terk etti
Beyaz kitapta, 15 Ocak 2020’de imzalanan Faz 1 Ticaret Anlaşması’na geniş yer verildi.
Çin tarafının, Kovid-19 salgını, tedarik zinciri aksaklıkları ve küresel ekonomik durgunluk gibi zorluklara rağmen anlaşmadaki yükümlülüklerini titizlikle yerine getirdiği savunuldu.
Bu kapsamda fikri mülkiyet korumasının güçlendirildiği, tarım ve gıda ürünleri ile finansal hizmetler sektörlerinde pazar erişiminin artırıldığı ve zorla teknoloji transferinin yasaklandığı ifade edildi.
Buna karşılık, ABD tarafının anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğine işaret edildi.
Beyaz kitaba göre Washington, anlaşmanın ruhuna aykırı olarak ihracat kontrollerini sıkılaştırdı, Çinli şirketlere yönelik yaptırımları artırdı ve yatırım kısıtlamaları getirdi.
Özellikle teknoloji transferi konusunda ABD’nin, TikTok örneğinde olduğu gibi, “ulusal güvenlik” bahanesiyle şirketleri satışa zorladığı ve yatırım işbirliğini engellediği öne sürüldü.
Tarım alanında ABD’nin, Çin’in kuş gribinden arî bölge statüsünü tanımadığı ve pestisitler konusunda işbirliği taleplerine yanıt vermediği belirtildi.
Finansal hizmetler ve döviz kuru konularında da ABD’nin kısıtlayıcı ve ayrımcı uygulamalarda bulunduğu iddia edildi.
Hazine Bakanı Bessent, Trump’ı tarifeler konusunda ‘odaklanmaya’ çağırıyor
‘Çin DTÖ kurallarına bağlı, ABD ihlal ediyor’
Bunun yanı sıra Pekin, 2001’de DTÖ’ye katılmasından bu yana serbest ticaret ilkesine bağlı kaldığını ve DTÖ kurallarına titizlikle uyduğunu vurguladı.
Bu süreçte 2 bin 300’den fazla merkezi yasa, yönetmelik ve kural ile 190 binden fazla yerel düzenlemenin gözden geçirilip revize edildiği belirtildi.
Gümrük vergisi oranlarının DTÖ taahhütleri doğrultusunda düşürüldüğü ve hatta son yıllarda tek taraflı olarak daha da indirildiği ifade edildi.
Sübvansiyonların DTÖ kuralları çerçevesinde ve makul sınırlar içinde verildiği, ilgili bildirimlerin zamanında yapıldığı savunuldu.
Beyaz kitapta, Çin’in “kapasite fazlası” yarattığı ve sübvansiyonlar gibi “piyasa dışı ekonomik davranışlarla” uluslararası piyasaları bozduğu yönündeki suçlamaların “mantıksız ve gerçek dışı” olduğu belirtildi.
Bu tür iddiaların ticaret korumacılığı olduğu ve küresel tedarik zincirlerine zarar vereceği vurgulandı.
Diğer yandan Çin’in iş ortamını sürekli iyileştirdiği, yabancı yatırımlar için pazar erişimini genişlettiği ve yerli-yabancı tüm işletmelere eşit davrandığına dikkat çekildi.
BlackRock CEO’su Fink: ABD ekonomisi biz konuşurken zayıflıyor
‘Washington, ‘ulusal güvenlik’ kavramını keyfi olarak genişletiyor’
Beyaz kitabın önemli bir bölümü, ABD’nin tek taraflı ve korumacı politikalarının eleştirisine ayrıldı. Washington’un “ulusal güvenlik” kavramını keyfi olarak genişlettiği, ihracat kontrollerini siyasi bir silah olarak kullandığı (özellikle yarı iletken ve yapay zekâ alanlarında) ve DTÖ kurallarını açıkça ihlal eden Madde 301 ve Madde 232 gümrük vergileri uyguladığı belirtildi.
Bölüm 301 vergilerinin DTÖ paneli tarafından kurallara aykırı bulunduğuna dikkat çekildi. Bu tarifelerin, ABD’nin ticaret açığını çözmediği, aksine Amerikalı ithalatçılar ve tüketiciler üzerindeki maliyeti artırdığı kaydedildi.
Benzer şekilde, çelik ve alüminyum ürünlerine uygulanan Madde 232 tarifelerinin de “ulusal güvenlik” gerekçesiyle değil, diğer ülkelere müzakerelerde baskı yapmak amacıyla kullanıldığı ifade edildi.
ABD’nin Çin’in Daimi Normal Ticari İlişkiler (PNTR) statüsünü kaldırma girişimlerinin DTÖ kurallarını ihlal ettiği ve ikili ilişkilere ciddi zarar vereceği uyarısı yapıldı.
Fentanil konusunun gümrük vergilerini artırmak için bir bahane olarak kullanılmasının temelsiz olduğu ve sorunu çözmeyeceği belirtildi.
Son olarak, ABD’nin uygulamaya koyduğu “karşılıklı gümrük vergilerinin” hem ABD ekonomisine hem de küresel ticarete zarar vereceğine işaret edildi.
‘Ticaret savaşlarının kazananı olmaz ve korumacılık çıkmaz sokaktır’
Beyaz kitabın sonuç bölümünde, Çin ve ABD’nin dünyanın en büyük iki ekonomisi olduğu ve aralarındaki işbirliğinin küresel barış ve kalkınma için kritik önem taşıdığı tekrarlandı.
İki ülke arasında farklılıkların olmasının doğal olduğu, ancak bunların çatışma yerine eşit düzeyde diyalog ve karşılıklı yarar sağlayan işbirliği yoluyla çözülmesi gerektiği vurgulandı.
Pekin, “Ticaret savaşlarının kazananı olmaz ve korumacılık çıkmaz sokaktır,” ifadelerini kullanarak, ABD tarafını Çin ile aynı yönde hareket etmeye, karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliği ilkeleri doğrultusunda hareket etmeye çağırdı.
İki ülkenin endişelerini diyalog yoluyla ele alarak ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin sağlıklı, istikrarlı ve sürdürülebilir gelişimini ortaklaşa teşvik edebileceği belirtildi.
Amerika
Starbucks, Çin’deki iş ortaklığı için ‘büyük ilgi’ gördüğünü açıkladı

Starbucks’ın CEO’su, ABD’li kahve zincirinin Çin’deki büyümesini yeniden canlandırmak için dış yatırımcılarla ortaklık kurmayı düşündüğü için, şirketin Çin’deki işine ait hisselerin satışına “büyük ilgi” olduğunu söyledi.
Brian Niccol, Financial Times‘a verdiği röportajda, Starbucks’ın mart ayı sonu itibarıyla 7.758 mağaza işleten Çin biriminin azınlık hisselerinin satışını düşündüğünü söyledi.
Salı günü yaptığı açıklamada Niccol, “İyi haber, çok fazla ilgi gördük, gerçekten çok fazla ilgi” dedi ve ekledi: “İnsanlar Starbucks markasının değerini görüyor. Kahve kategorisinin büyüdüğünü görüyorlar. Bence, bu sayıyı 8.000’den 20.000’e nasıl çıkaracağımızı bulmak için bizimle ortaklık kurmak isteyeceklerdir.”
Çin anakarası, Seattle merkezli şirketin 1999 yılında ülkeye ilk girişinden bu yana ikinci büyük pazarı haline geldi. Çin, Starbucks’ın küresel genişlemesinin temelini oluştururken, yöneticiler orta sınıf tüketicilerin daha fazla özel kahve içeceğine bahis oynuyor. 2022 yılında şirket, 2025 yılına kadar anakarada 9.000 mağaza açma hedefi koydu.
Ancak, Starbucks’ın yüzlerce yeni mağaza açmasına rağmen, Çin’den elde edilen gelirler 2021’deki 3,7 milyar dolarlık zirveden 2024’te 3 milyar dolara geriledi. Luckin Coffee ve Cotti Coffee gibi daha düşük fiyatlı yerli rakipler çoğalırken, zayıf ekonomik koşullar tüketici talebine ilişkin endişeleri artırdı.
Bu hafta Starbucks, “Çin’in hızla büyüyen kahve dışı pazarı”nı hedeflemek için 20’den fazla buzlu ve çay bazlı içecekte ortalama 5 yuan (70 sent) fiyat indirimi yaptığını duyurdu. Son yıllarda, baloncuklu ve sütlü çay markaları da anakarada önemli ölçüde yaygınlaştı ve içecekleri 1 dolar gibi düşük fiyatlarla satmaya başladı.
Niccol, “Çin’deki stratejimiz daha rekabetçi olmak” dedi ve şirketin özellikle kahve dışı içecekler için “fiyatlandırma yapısını” düzeltmesi gerektiğini belirtti.
Eylül ayında CEO olan Niccol, Starbucks’ın bu hafta Las Vegas’ta üç günlük liderlik toplantısında 14.000 çalışanı bir araya getirirken konuştu. Starbucks Çin CEO’su Molly Liu da etkinlikte yer alan yöneticiler arasındaydı.
Starbucks, geçen yıl aynı mağaza satışlarının düşmesinin ardından Çin’de “stratejik ortaklıklar” araştırdığını açıklamıştı, ancak ayrıntıları hakkında çok az bilgi verdi.
Sürece yakın kaynaklar, Çinli ve küresel özel sermaye şirketleri ile stratejik yatırımcıların hisse satın almayı değerlendirdiğini, ancak bunun henüz ön aşamada olduğunu belirtti. Konuya yakın kaynaklara göre, süreci Goldman Sachs yönetiyor.
Niccol, hangi potansiyel yatırımcıların ilgi gösterdiğini açıklamayı reddetti, ancak şirketinin “bir ortak edinmenin mantıklı olup olmadığını görmek için süreci izlemeyi” planladığını söyledi.
“Bu konudaki tutumumuz esnek. Anlamlı bir hisseye sahip olmak istiyoruz” dedi.
Starbucks’ın aceleci olmadığını da ekledi ve “süreci akışına bırakacağız” dedi.
Asya
Pakistan savunma bütçesini %17 artırdı

Pakistan, Hindistan ile son askeri gerginliğin ardından artan güvenlik taleplerini gerekçe göstererek, son bütçesinde savunma harcamalarını önemli ölçüde artırdı. Buna karşılık, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) mali disiplin koşullarını yerine getirmek için kalkınma harcamaları kısıldı.
Pakistan salı günü, 1 Temmuz’da başlayan 2026 mali yılı bütçesini açıkladı. Toplam harcama tutarı 62 milyar dolar olarak belirlendi. Bu bütçenin 29 milyar doları borç finansmanına ayrıldı. Bütçedeki en önemli gelişme, bir önceki yıla göre yaklaşık %17 artışla 9 milyar dolarlık savunma harcaması tahsisi.
Bu hamle, Pakistan’ın Hindistan ile son çatışmaların ardından askeri hazırlıklarını yeniden düzenlemesi kapsamında geldi. 7 Mayıs’ta başlayan ve dört gün süren çatışmalarda Pakistan tarafında 51 kişi, Hindistan tarafında ise en az 16 kişi hayatını kaybetti.
Uzmanlar, savunma harcamalarındaki artışın kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Güney Asya analisti Michael Kugelman, Nikkei Asia‘ya verdiği demeçte, “Pakistan’da, Hindistan ile son birkaç on yılın en ciddi çatışması, savunma harcamalarının artırılması için kesinlikle bir teşvik oluşturacaktır” dedi. “Halkın Hindistan’a karşı çabaları desteklemesi, sivil ve askeri liderlere bu adımları atmak için siyasi alan sağlıyor” diye ekledi.
Bazıları, hükümetin savunma için daha fazla bütçe ayırması gerektiğini düşünüyor. Bu görüşü savunan gruplardan biri, vergi danışmanlığı ve danışmanlık şirketi Tola Associates. Şirket, yakın zamanda yayınladığı bütçe raporunda savunma harcamalarının %32 artırılması gerektiğini belirtti. Raporda, “Komşu ülkeyle savaş durumu ve yeni ordu personel alımı nedeniyle 2026 mali yılında savunma bütçesinin 10 milyar dolara çıkarılması öneriliyor” denildi.
Bazı uzmanlar, sorunun sadece toplam savunma bütçesinin ne kadar artacağıyla ilgili olmadığını düşünüyor. İslamabad merkezli güvenlik analisti Syed Muhammad Ali, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Hindistan’ın savunma harcamaları Pakistan’ın neredeyse dokuz katı olmaya devam ediyor” dedi. “[Bu büyük fark], İslamabad’ın bölgede maliyetli bir silahlanma yarışına girmeden Hindistan’ı inandırıcı ve maliyet etkin bir şekilde caydırmak istediğini gösteriyor” dedi.
Diğer yetkililer ve uzmanlar Nikkei’ye, Pakistan’ın üç kuvveti arasında hava savunmasını güçlendirmeye odaklanacağını söyledi.
Anonim kalmak koşuluyla Nikkei’ye konuşan bir hükümet yetkilisi, “Pakistan, gelecekteki Hindistan saldırılarına karşı hava savunmasını güçlendirmek için Çin’den HQ-19 füzeleri satın alacak” dedi. HQ-19, orta menzilli balistik füzelere karşı tasarlanmış bir Çin yapımı karadan havaya füze sistemidir.
Kugelman, Pakistan’ın son çatışmada ortaya çıkan zayıf alanları güçlendirmek için savunma harcamaları konusunda kararlar alacağını ve bu tür hava savunma sistemlerinin listenin başında yer aldığını söyledi. “Hindistan, Pakistan topraklarının derinliklerine füzeler ve insansız hava araçları konuşlandırabildi ve bunu oldukça yoğun bir şekilde yaptı. Bu, fon artışının bir kısmının yönlendirilmesini bekleyebileceğimiz önemli bir alan” diye ekledi.
Ali de hava savunma ve ilgili alanların öncelikli olacağını düşünüyor. “Geleneksel kara-hava-deniz savaş konseptlerinin aksine, görsel menzil ötesinde hava savaşı, elektronik savaş, insansız hava aracı savaşı, füze savaşı ve siber savaş gibi hava ve uzay gücünün rolü giderek artıyor” dedi.
Ancak Pakistan’ın bütçesi, geçen yıl eylül ayında İslamabad ile 7 milyar dolarlık kredi anlaşması imzalayan IMF tarafından da sıkı bir denetim altında tutuluyor.
ABD’deki St. Olaf College’da ekonomi profesörü yardımcısı olan Naafey Sardar, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Pakistan, 2027 yılına kadar 37 aylık IMF programında kalmaya devam ettiği için, Fon bütçenin şekillenmesinde merkezi bir rol oynuyor” dedi. “IMF’nin onayı olmadan Pakistan, programa bağlı finansmanı veya diğer çok taraflı kredi kuruluşlarından desteği alamaz” diye ekledi.
“IMF, daha sıkı bir uyum ve daha geniş bir vergi tabanı için baskı yapacaktır. Bu da, belirli sektörlerde yeni vergi artışları ve maaşlı kesime sınırlı bir rahatlama olasılığını artıracaktır” ifadelerini kullandı.
IMF’nin sıkı bir bütçe uygulaması talebi, Pakistan’ın kalkınma harcamalarını kısmasına neden oldu.
Pakistan, önümüzdeki bütçede kalkınma harcamaları için 3,5 milyar dolar ayırdı. Bu, bir önceki bütçeye göre 1,4 milyar dolarlık keskin bir düşüş anlamına geliyor.
Sardar, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Bu kesinti, özellikle son yıllarda IMF program hedeflerine ulaşmak için kalkınma harcamalarının defalarca bütçe kesintilerinin hedefi olması nedeniyle, önemli sosyal ve altyapı projelerini daha da engelleyecek ve potansiyel olarak yavaşlatacaktır” dedi.
İslamabad’daki Ulusal Modern Diller Üniversitesi’nde profesör olan Tahir Naeem Malik, “Böyle bir senaryoda savunma bütçesi arttığında, sağlık ve eğitim için ayrılan [kalkınma] bütçesi azalır” dedi.
Malik, “250 milyonluk nüfusu ile Pakistan’ın bu sektörlerde büyük ihtiyaçları var. Bu da bir çelişki yaratıyor: odak noktası insani kalkınma mı olmalı, yoksa savunma mı?” diye sordu.
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3
Asya
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde

Huawei’nin kurucusu, Pekin ve Washington arasında ihracat kontrolleri de dahil olmak üzere ticaret görüşmeleri sürerken, ABD’nin Çinli çip üreticisinin yeteneklerini abarttığını söyledi.
Salı günü Çin’in devlet gazetesi People’s Daily ile yaptığı nadir bir röportajda Ren Zhengfei, Huawei’nin Nvidia’nın ürünlerinin Çin’deki ana rakibi olan Ascend çipinin “hala ABD’nin bir nesil gerisinde” olduğunu söyledi. “ABD, Huawei’nin yeteneklerini abartıyor, henüz o kadar güçlü değiliz” diye ekledi.
Ren’in yorumları, Nvidia CEO’su Jensen Huang’ın son haftalarda Huawei’nin yapay zeka (AI) çiplerindeki ilerlemesi konusunda alarm zillerini çalması ve Washington’un ABD’li çip üreticisinin Çin’e satışına getirdiği kısıtlamaların, ABD’nin yapay zeka teknolojisindeki hakimiyetini tehdit eden “müthiş” bir rakip ortaya çıkardığını söylemesi üzerine geldi.
ABD ve Çin, pazartesi günü Londra’da yeni bir ticaret müzakereleri turuna başladı. Müzakerelerde Washington’un önemli teknolojilere yönelik ihracat kontrolleri de gündeme geldi.
Cenevre’de yapılan ilk tur müzakerelerde ABD ihracat kontrollerini gündeme getirmedi. Ancak Pekin’in son dönemde otomobil üretiminde kullanılan bazı kritik nadir toprak elementleri ve minerallere kısıtlamalar getirerek ABD, Avrupa ve Japonya’daki fabrika hatlarını kapatma tehdidinde bulunması, bu konuyu ticaret müzakerelerinin gündemine taşıdı.
Huawei, Çinli teknoloji devlerinin Ascend çiplerinin satın alımlarını hızlandırması ve Huawei’nin teknolojisini benimsemek için hazırlıklar yapması nedeniyle Washington’un Nvidia çiplerinin Çin’e sevkiyatını yasaklamasından faydalandı.
Yine de, DeepSeek dahil olmak üzere Çinli AI şirketlerinin çoğu, AI araçlarını çalıştıran büyük dil modellerini (LLM) eğitmek için Nvidia çiplerini kullanıyor. Chatbotlar gibi araçlarda yanıtlar üretmek için modellere başvurmak gibi daha az karmaşık görevler için yerli alternatifler giderek daha fazla kullanılıyor.
Analistler ve Huawei araştırmacıları, daha önce şirketin çiplerini LLM’leri eğitmek için kullanırken teknik aksaklıklar yaşadıklarını, çiplerin birlikte çalışmasını ve hesaplama iş yükünü çipler arasında dağıtmanın zor olduğunu belirtmişlerdi.
Ren salı günü, Huawei’nin yapay zeka sunucu gücünü artırmak için birden fazla çipi birbirine bağlayan küme hesaplama yoluyla daha düşük performansı “telafi” edebileceğini söyleyerek, şirketin bu sorunları çözmek için önemli adımlar attığını ima etti.
“Kümeleme ve istiflemeyi kullanarak, hesaplama sonuçlarımız dünyanın en iyileriyle karşılaştırılabilir” dedi.
Ren, Huawei’nin araştırma ve geliştirmeye yılda 180 milyar yuan (25 milyar dolar) yatırım yaptığını, bunun 60 milyar yuan’ının ürün geliştirmeye değil, çığır açan keşiflere yönelik temel araştırmalara ayrıldığını söyledi.
Ren, Çin’in teknolojik kapasitesini geliştirirken belirgin avantajlara sahip olduğunu söyledi.
“Yapay zeka, bol elektrik ve gelişmiş ağ altyapısına bağlıdır” dedi. “Çin’in elektrik üretim ve şebeke sistemleri dünya standartlarında. Telekomünikasyon altyapımız dünyadaki en gelişmiş altyapılardan biridir” diye ekledi.
Çinli teknoloji şirketleri Nvidia’sız yerli yapay zeka geleceğine hazırlanıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Avrupa1 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya1 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Asya2 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını2 hafta önce
FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor
-
Dünya Basını4 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Dünya Basını1 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2