Bizi Takip Edin

Amerika

ABD gümrük vergilerini neye göre hesaplıyor? Çin’in misillemesi nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Amerika’nın müttefikleri de dahil olmak üzere onlarca ülkeye gümrük vergisi getirmesinin ardından başlayan çalkantı sürüyor.

Trump’ın gümrük vergisi artışlarının genel etkisi, ABD malları ithalatındaki ortalama gümrük vergisi oranını 130 yılın en yüksek seviyesi olan %26’ya yükseltti.

Peki Amerikan yönetimi bu tarifeleri neye göre hesapladı?

İngiliz iktisatçı Michael Roberts, Trump’ın hamlesini belirleyen formülün, ülkelerin ABD ihracatına uyguladığı haksız vergiler, sübvansiyonlar veya tarife dışı engellerle ilgili olmadığına işaret ediyor.

Trump ve ‘Kurtuluş Günü’: Gümrük vergilerinden ötesi

Roberts, ABD’nin bunun yerine basit bir formül izlediğini vurguluyor: ABD’nin her bir ülkeyle olan ticaret açığının büyüklüğü, ABD’nin o ülkeden yaptığı ithalatın büyüklüğüne bölünür ve bu çıkan sonuç da ikiye bölünür.

Roberts Vietnam örneğini veriyor:

“Amerika 137 milyar dolar ithalat yaptığı Vietnam ile 123 milyar dolar açık veriyor. Dolayısıyla %90’lık bir ithalat tarifesine denk gelen ticaret engellerine sahip olduğu kabul edilir. ABD’nin formülü, ikili açığı yarı yarıya azaltmak için bunun yarısı kadar (%45) karşılıklı bir tarife uyguluyor. Sorun şu: Vietnam’ın ABD ihracatına uyguladığı %90’lık bir gümrük vergisi yok, dolayısıyla ABD ihracatına uyguladığı ‘gümrük vergilerini’ azaltmayı kabul ederek ABD’ye yaptığı satışları azaltmaktan kaçınamaz.”

Dolayısıyla Roberts, bu hamlelerin “Küresel Güney” ülkeleri genelinde önemli bir etkisi olacağının altını çiziyor ve en yüksek tarife oranlarından bazılarının Kamboçya ve Sri Lanka gibi Güney ve Güneydoğu Asya’daki düşük gelirli gelişmekte olan ülkelere getirildiğini hatırlatıyor.

İngiliz iktisatçı, Trump’ın gümrük vergilerinin sadece mal ithalatına yönelik olduğunu, fakat hizmetler sektöründe benzer bir hamle yapılmadığının altını çiziyor.

Wolfgang Münchau: Trump’ın tarifeleri küreselleşmenin sonudur

Örneğin ABD, Avrupa Birliği ülkeleriyle mal ticaretinde açık veriyor ve bu nedenle Trump bu ithalatlara %20 gümrük vergisi getirdi. Fakat hizmetlere (tüm dünya ticaretinin yaklaşık %20’si) karşı herhangi bir tedbiryok; zira AB, ABD ile mal ticaretinde fazla verirken, hizmet ticaretinde (bankacılık, sigorta, profesyonel hizmetler, yazılım, dijital iletişim vs) önemli bir açık veriyor.

Roberts, “Eğer hizmetler de dahil edilmiş olsaydı, ABD’nin AB ile arasındaki açık neredeyse ortadan kalkardı,” diye yazıyor.

Öte yandan iktisatçı, ABD ile ticarette açık veren ülkeler de dahil olmak üzere tüm ülkelerin %10 gümrük vergisine tabi olduğunu hatırlatıyor. Bu, ABD ile ticareti olmayan ülkeler ya da herhangi bir halk için de geçerli.

Örneğin Birleşik Krallık’a uygulanan tarife %10’dur. Dolayısıyla, Birleşik Krallık’ın mal ticareti ABD ile neredeyse dengede olsa da (58 milyar dolara 56 milyar dolar), en büyük ticaret ortağı olan ABD’ye mal ihracatı kaybı nedeniyle yine de bir darbe alacak.

Trump’ın mallara yönelik tarife formülü İngiltere’ye uygulandığında, İngiltere’den yapılan ithalatta herhangi bir tarife olmaması gerekir. Buna karşılık, hizmet ticareti de dahil edilirse, Birleşik Krallık’tan yapılan ithalata uygulanacak gümrük vergisi %20 olurdu.

Morgan Stanley, yeni tarife rejiminin Birleşik Krallık’ın büyümesini 0,6 puana kadar düşürebileceğini hesaplıyor.

Roberts’a göre tarifeler fiyatları önemli ölçüde artıracaktır. ABD’li tüketiciler, fiziksel olarak yurt içinde üretilemeyen çok çeşitli temel gıda ve temel malların yükünü taşıyacak ve en yoksul haneler bundan en ağır şekilde etkilenecek.

Çin’den ABD ithalatına %34 oranında misilleme gümrük vergisi

Roberts, “Amerikan sanayisi temel ara mallar, makine ve teçhizat için daha yüksek maliyetlerle mücadele edecek ve yabancı rekabetin azalmasından kaynaklanan marjinal faydaları gölgede bırakacaktır,” diyor.

Roberts, Çin’e uygulanacak %54’lük gümrük vergisinin, ithalatta 507 milyar dolarlık bir düşüşe yol açabileceğinin hesaplandığını hatırlatıyor. Trump’ın Çin gümrük vergileri, bu hesaba göre Amerikan ithalatını kabaca %20 azaltacak. Roberts’a göre bu da pandemi dönemine benzer bir ‘arz şokuna’ neden olarak ‘ABD’de resesyona ve/veya enflasyona’ yol açacak.

Roberts, diğer ülkelerin yapacağı misillemelerin de Amerikan ihracatında düşüşe neden olacağının altını çiziyor. 1930’larda yine ABD’nin uyguladığı Smoot-Hawley tarifelerini hatırlatan Roberts, diğer ülkelerin misillemelerinin, ABD ihracatında %33’lük bir düşüşe ve “Kindleberger Sarmalı” olarak adlandırılan uluslararası ticarette sarmal bir düşüşe yol açtığını vurguluyor.

Karşılıklı misillemeler sonucunda, küresel ticaret Ocak 1929’da 3 milyar dolardan Mart 1933’te 1 milyar dolara düşmüştü.

Üstelik gümrük vergisi kaynaklı ticaret savaşı ABD ekonomisini Smoot-Hawley döneminden daha fazla vuracak, zira ticaretin GSYİH içindeki payı 1929’a kıyasla üç kat daha fazladır ve 1929’da GSYİH’nin yaklaşık %6’sına karşılık 2024’te %15’i.

Roberts ayrıca UBS tahminini aktararak, ABD’nin reel GSYİH’sinin bu yıl 1,5-2 puan düşebileceğini ve bu tarifeler yakında geri alınmazsa enflasyonun %5’e yaklaşabileceğini söylüyor.

Roberts, “Gümrük tarifeleri nedeniyle düşen ticaret büyümesi, uluslararası sermaye akışının azalmasına, yatırımların ve iktisadi büyümenin küresel olarak zayıflamasına yol açacaktır,”  diyerek analizini bitiriyor.

Amerika

ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor

Yayınlanma

ABD’de hisse senedi piyasalarındaki gerileyiş sürerken, Dow sanayi endeksi neredeyse 1.000 puan düşerek 1932’den bu yana en kötü nisan ayını geçirmeye hazırlanıyor.

Dolar, avro ve diğer büyük para birimleri karşısında son yılların en düşük seviyesine inerken, uzun vadeli Hazine tahvillerinin getirileri yükseldi ve altın yeni bir rekor kırdı.

Piyasalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergisi savaşının yanı sıra Fed Başkanı Jerome Powell’ı kovma tehditleri nedeniyle de gergin.

Trump dün (21 Nisan) sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımda maliyetlerin düşme eğiliminde olduğunu ve “büyük bir kaybeden olan Bay Çok Geç [Powell], faiz oranlarını ŞİMDİ düşürmezse” ekonominin yavaşlayabileceğini söyleyerek daha düşük faiz talep etti.

Cuma günü piyasalar kapalıyken Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett, Beyaz Saray’ın Powell’dan duyduğu hoşnutsuzluğun altını çizdi ve yetkililerin Fed Başkanı’nın görevden alınmasını incelediğini söyledi.

Öte yandan gümrük tarifelerinin ardından ilk istatistikler de gelmeye başladı. Güney Kore’den gelen ilk veriler, bu ay ABD’ye yapılan ihracatta büyük bir düşüş olduğunu gösterdi.

Önümüzdeki hafta açıklanacak olan aylık ticaret rakamları öncesinde Güney Kore gümrük idaresinin pazartesi günü açıkladığı verilere göre, Asya’nın dördüncü büyük ekonomisinin ihracatı nisan ayının ilk 20 gününde bir önceki yıla kıyasla %5,2 düştü. Ön rakamlar, ithalatın da %12 düşerek ticaret açığına yol açtığını gösterdi.

Verilere göre, Güney Kore’nin 1-20 Nisan tarihleri arasındaki otomobil ve otomobil parçası ihracatı bir önceki yıla göre sırasıyla %6,5 ve %1,7 düştü. Trump Nisan başından bu yana ithal araçlara gümrük vergisi uyguluyor.

Veriler, yarı iletkenlerin giden sevkiyatlarının büyümesini sürdürdüğünü, fakat petrokimyasallarınkinin azaldığını gösterdi.

Başlıca hisse senedi endeksleri de pazartesi günü düştü. En büyük darbeyi Nasdaq aldı ve %3’lük önceki kayıptan sonra yaklaşık %2,6 daha düştü.

Tesla, Nvidia ve Apple’ın öncülüğünde büyük teknoloji hisseleri de değer kaybetti.

Doların başlıca para birimlerinden oluşan bir sepete karşı ölçüsü olan ICE ABD dolar endeksi %1’den fazla düşerek son üç yılın en düşük seviyesine geriledi.

Hazine tahvillerinin getirisi de yükseldi ve 10 yıllık tahvil %4,404’e çıktı.

Altın, troy ons başına 3.400 doların üzerine çıkarak yeni bir rekor kırdı. Bitcoin ise ralli yaptı.

Japonya’da Nikkei %1,3 düştü. Çin’in CSI 300 endeksi ise %0,3 yükseldi.

Hong Kong ve Avrupa’da piyasalar Paskalya tatili nedeniyle kapalıydı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump, Fed’den yine faiz indirimi istedi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik son çıkışında, Fed’in faiz oranlarını derhal düşürmek için harekete geçmemesi halinde ABD ekonomisinin yavaşlayabileceği uyarısında bulundu.

Trump pazartesi günü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, enerji ve gıda fiyatlarındaki düşüşe işaret ederek “neredeyse hiç enflasyon olmadığını” iddia etti.

Trump, Powell’a atıfta bulunarak “Ancak Bay Çok Geç, büyük bir kaybeden, faiz oranlarını ŞİMDİ düşürmezse ekonomide bir YAVAŞLAMA olabilir,” dedi.

İktisatçılar yaygın olarak Trump’ın gümrük vergilerinin enflasyonu artırmasını ve geçici de olsa büyümeyi yavaşlatmasını bekliyor. Enflasyon son yıllarda önemli ölçüde düşmüş olsa da hâlâ yüksek seyrediyor. Powell, birçok meslektaşıyla birlikte, merkez bankasının yeni vergilerin daha kalıcı bir enflasyona yol açmamasını sağlaması gerektiğinin altını çizdi.

Trump, Powell’ı defalarca eleştirerek ve Fed Başkanı’nı görev süresi dolmadan görevden alabileceğini öne sürerek Wall Street’i sarstı. Tüccarların Powell’ın görevden alınma ihtimalini tartmasıyla pazartesi günü ABD hisse senetleri değer kaybetti ve S&P 500 Endeksi %3’ten fazla düştü.

Konu hakkında bilgi sahibi kişilerin Bloomberg’e aktardığına göre Trump danışmanlarına Powell’ı görevden alma olasılığını özel olarak sorarken, bazı yönetim yetkilileri onu bunu yapmaması konusunda uyardı.

Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada Başkan’ın Powell’ı görevden alıp alamayacağı konusunu incelediğini söyledi.

ABD ekonomisi geçen yıl dördüncü çeyrekte %2,4 gibi sağlıklı bir büyüme kaydetmiş olsa da, iktisatçılar iş yatırımları ve tüketimde tarife kaynaklı bir düşüşün bu yıl içinde bir yavaşlamaya yol açacağını düşünüyor.

Bu arada, enflasyonu Fed’in %2’lik hedefine geri döndürme konusundaki ilerleme durmuştu, fakat mart ayında tüketici fiyat endeksi bir önceki yıla göre %2,4 artarak fiyat artışı yeniden yavaşladı.

Geçen ay yaşanan bu yavaşlama, Fed’i izleyen bazı çevrelerin ve Trump’ın, büyümedeki herhangi bir yavaşlamanın önüne geçmek için merkez bankasına faiz oranlarını düşürme çağrılarını yenilemesine yol açtı.

ABD’de Fed yetkilileri enflasyondaki düşüşün yavaş seyrinden endişe duyuyor ve birçok kişi gümrük tarifelerinin fiyat baskılarını yeniden alevlendirebileceğinden endişe ediyor.

Başkan’ın yorumları, dünyanın dört bir yanından merkez bankacıları ve ekonomi politikacılarının Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası bahar toplantıları için bu hafta Washington’da bir araya geleceği bir dönemde geldi.

Trump İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile görüşmesi sırasında gazetecilere, “Ondan memnun değilim. Bunu ona bildirdim. Ve eğer gitmesini istersem, inanın bana çok hızlı bir şekilde gidecektir,” dedi.

Geçen hafta Chicago Ekonomi Kulübü’nde yaptığı konuşmada Powell, Fed’in gümrük tarifelerinin süregelen bir enflasyon sorununu tetiklemediğinden emin olması gerektiğini söylemişti.

Powell, güçlü bir işgücü piyasası için fiyat istikrarının şart olduğunu da sözlerine eklemişti.

Fed Başkanı, meslektaşlarıyla birlikte, yetkililerin borçlanma maliyetlerini ayarlamadan önce çeşitli hükümet politikası değişikliklerinin iktisadi etkileri konusunda daha fazla netlik beklemek istediklerini söylemişti.

Powell ayrıca merkez bankasının bağımsızlığının “bir yasa meselesi” olduğunu ve sebep olmadıkça görevden alınamayacaklarını belirtti.

Okumaya Devam Et

Amerika

Harvard, federal fonlarda kesinti nedeniyle Trump yönetimine dava açtı

Yayınlanma

Harvard Üniversitesi pazartesi günü Trump yönetimine dava açarak, Beyaz Saray’ın 2 milyar dolardan fazla federal fonlarda kesinti yapma kararına itiraz etti.

Harvard Başkanı Alan Garber davayı duyurduğu açıklamasında, üniversitenin, yönetimin “antisemitizm görev gücünün kimi işe alacağımızı ve ne öğreteceğimizi kontrol etme” yönündeki makul olmayan taleplerine karşı çıkmayı seçtiğini söyledi.

Harvard yönetimi, Beyaz Saray’ın taleplerinin “üniversite üzerinde eşi benzeri görülmemiş ve uygunsuz bir kontrol dayatacağını” ve antisemitizm konusunda gerçek bir çaba göstermeden geldiğini söyledi.

Dava Massachusetts’teki federal mahkemede açıldı.

Beyaz Saray sözcüsü Harrison Fields ise davaya cevaben, “Harvard gibi, zor durumdaki Amerikalı ailelerin vergileriyle aşırı maaş alan bürokratlarını zenginleştiren kurumlara yapılan federal yardımlar sona eriyor. Vergi mükelleflerinin fonları bir ayrıcalıktır ve Harvard bu ayrıcalığa erişmek için gereken temel koşulları yerine getirmemektedir,” dedi.

Trump yönetimi, geçen yıl ülke genelindeki kampüsleri sarsan Gazze işgali protestoları da dahil olmak üzere, Yahudi öğrencilere yönelik muamelenin Medeni Haklar Yasası’nın Başlık VI’sını ihlal ettiğini ileri sürerek üniversite ile yapılan yaklaşık 9 milyar dolarlık hibe ve sözleşmeyi incelemeye aldı.

Yönetim şimdiden okuldan 2 milyar dolardan fazla federal fon çekti ve 1 milyar dolarlık hibeyi daha çekmeyi düşünüyor.

Buna ek olarak, İç Gelir Servisi üniversitenin vergiden muaf statüsünü inceliyor ve İç Güvenlik Bakanlığı, Harvard’ın toplam kaydının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan uluslararası öğrencileri kaydetme kabiliyetini iptal etmekle tehdit etti. Eğitim Bakanlığı da üniversitenin federal fonlarını incelemeye aldı.

Garber, “Bu eylemlerin hastalar, öğrenciler, öğretim üyeleri, personel, araştırmacılar ve Amerikan yüksek öğreniminin dünyadaki konumu açısından gerçek hayatta çok ciddi sonuçları olacaktır,” dedi.

Dava, federal hükümetin Harvard ve bir dizi başka kurumdaki milyarlarca araştırma fonuna “çok az uyarı ve daha da az açıklama ile” geniş bir saldırı başlattığını ileri sürüyor. Kurum adına avukatlar, federal hükümetin “Harvard’da akademik karar alma mekanizmasının kontrolünü ele geçirmek için federal fonları kaldıraç olarak kullandığını” söyledi.

Bu ayın başlarında yönetim, fonları kaybetmemek için kurumun yönetiminde reform yapmasını, işe alma ve kabul politikalarını değiştirmesini, yabancı öğrencileri ve yeşil kartlı öğrencileri “davranış ihlalleri” nedeniyle rapor etmesini, akademik programları veya bölümleri antisemitizm açısından dışarıdan bir taraf aracılığıyla denetlemesini, çeşitlilik programlarını sona erdirmesini ve diğer şartların yanı sıra öğrenci disiplin prosedüründe reform yapmasını talep etmişti.

“Sonuç olarak, Harvard ve diğer üniversitelere dayatılan değiş tokuş açıktır: Hükümetin akademik kurumunuzu denetlemesine izin verin ya da kurumun tıbbi atılımları, bilimsel keşifleri ve yenilikçi çözümleri takip etme yeteneğini tehlikeye atın,” denilen dava dilekçesinde, kapsamlı araştırma fonlarının dondurulmasının “antisemitizmle hiçbir ilgisi olmadığı” belirtildi.

Harvard’ı temsil eden avukatlar arasında Cumhuriyetçiler ve Trump yönetimiyle bağlantılı olanlar da var. Bu avukatlar arasında Robert Hur, William Burck, merhum Yargıç Antonin Scalia’nın katipliğini yapmış olan Steven Lehotsky ve daha önce Teksas başsavcısı olarak görev yapmış olan Scott Keller da yer alıyor.

Avukatlar, yönetimin eylemlerinin, federal fonun iptal edilmesinden önce gerçekleşmesi gereken Birinci Değişiklik ve Başlık VI uyum prosedürlerini ihlal ettiğini savunuyor. Üniversite, hükümetin fonlarını dondurmadan ya da sonlandırmadan önce, gönüllü uyumu sağlamaya çalışmak, bir duruşma düzenlemek ve bir bulgu raporu açıklamak gibi “bu prosedürleri takip etmek için hiçbir çaba göstermediğini” savundu.

Avukatlar ayrıca fonların dondurulmasının okulu devam eden araştırma projelerini azaltmaya veya durdurmaya, iş sözleşmelerini feshetmeye ve bölüm ve programlarda kesintiler yapmaya zorlayacağını söyledi.

Harvard’ın fon yerine kendi kaynaklarını kullanmaya devam etmesi halinde, okulun kabul ettiği lisansüstü öğrenci sayısını ve öğretim üyesi ve araştırma personeli sayısını azaltması gerekecek. Ayrıca üniversite Massachusetts’in en büyük işverenlerinden biri olduğu için bu durumun Boston bölgesine ekonomik olarak zarar verebileceğini savundular.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English