Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin gelişmiş ülkeleri iklim taahhütlerini yerine getirmeye çağırdı

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı çarşamba günü, COP28 iklim konferansında Paris Anlaşmasının hedeflerine ulaşılmasında kaydedilen ilerlemenin kapsamlı bir değerlendirmesinin yapılması çağrısında bulunarak, özellikle gelişmiş ülkeleri, Sözleşmenin ve Paris Anlaşmasının uygulanması için daha elverişli koşullar yaratmak amacıyla iklim değişikliğiyle mücadelede dayanışma taahhütlerini yerine getirmeye davet etti.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, son yıllarda aşırı hava olaylarının sıklaştığını ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin belirgin hale geldiğini belirterek, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yayımlanan raporun, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarının yeterli olmaktan uzak olduğunu bir kez daha dünyaya hatırlattığını söyledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres pazartesi günü yaptığı açıklamada, bu hafta COP28 iklim konferansına katılan dünya liderlerinin “kritik bir devrilme noktası” ile karşılaşılmadan önce küresel ısınmanın tehlikeli ilerleyişini durdurmaları gerektiğini vurgulamıştı.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın 28. oturumunu ifade eden COP28, bugün Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde başladı.

COP28 Dubai’de başlıyor: Hangi tartışmalar gündemde?

12 Aralık’a kadar sürecek toplantıda ülkelerin iklim hedef ve isteklerine ulaşma yolunda kaydettikleri ilerlemeyi ölçmek üzere Paris Anlaşması’nda oluşturulan bir süreç olan ilk Küresel Durum Değerlendirmesi yapılacak.

Paris’teki COP21’de ülkeler, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerin 2 derece altında tutma ve sıcaklık artışını 1.5 derece ile sınırlama çabalarını sürdürme konusunda anlaşmaya varmışlardı.

Ancak, küresel sıcaklıklar ve sera gazı emisyonları rekor kırarken, UNEP’in en son Emisyon Açığı Raporu, Paris Anlaşması kapsamındaki mevcut taahhütlerin dünyayı bu yüzyılda sanayi öncesi seviyelerin 2.5-2.9C üzerinde bir sıcaklık artışına doğru götürdüğünü ortaya koydu.

İklim önlemlerinin artırılmasına yönelik acil ihtiyaca işaret eden UNEP raporunda, 2030’daki emisyon seviyeleri daha da aşağı çekilmediği takdirde, bu yüzyılda küresel ısınmayı 1.5C ile sınırlayan ve aşımsız ya da düşük aşımlı en düşük maliyetli yolların oluşturulmasının imkansız hale geleceği uyarısında bulunularak, 1.5C’nin önemli ölçüde aşılmasını önlemenin tek yolunun bu on yıl içinde uygulamayı önemli ölçüde hızlandırmak olduğu vurgulandı.

Aslında, iklim kontrolü hedeflerine ulaşmak için Sözleşme ve Paris Anlaşması, gelişmiş ülkelerin önemli emisyon kesintileri yapma konusunda öncülük etmesini ve gelişmekte olan ülkelerde iklim eylemi için mali, teknolojik ve kapasite geliştirme desteği sağlamasını gerektiriyor. Wang, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin de iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunmaları gerektiğini belirtti.

“Sorumluluk sahibi büyük bir gelişmekte olan ülke” olarak Çin’in, 2020 iklim eylemi hedeflerini planlanandan önce yerine getirdiği ve karbon yoğunluğunda dünyanın en yüksek azaltımını tamamlayarak küresel tarihteki en kısa sürede karbon zirvesini karbon nötrlüğüne ulaştıracağı kaydedildi.

Wang ayrıca gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğini hafifletme çabalarının hala yeterli olmaktan uzak olduğunu ve gelişmiş ülkelerin emisyonları önemli ölçüde azaltma ve 2050’den çok daha önce net sıfır emisyona ulaşma konusunda öncülük etmesi gerektiğini belirtti.

Sözcü ayrıca gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerde iklim eylemi için fon, teknoloji ve kapasite geliştirme sağlama yükümlülüklerini ciddiyetle ve tam olarak yerine getirmeleri gerektiğini söyledi.

DİPLOMASİ

Türkiye’den Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe ek vergi kararı

Yayınlanma

Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe yönelik anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Vergi oranları yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösterirken, en yüksek vergi oranı Çin’den gelen çelik ithalatçılarına uygulanacak.

Türkiye Ticaret Bakanlığı, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Söz konusu karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Ticaret Bakanlığı, yürütülen anti-damping soruşturmasının sonuçlarına dayanarak, söz konusu ithal çeliğin düşük fiyatlandırmasının Türk üreticilerine ve sanayisine zarar verdiğini belirtti.

Buna bağlı olarak, uygulanan vergiler yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösteriyor.

Türkiye, Rusya’dan MMK, NLMK ve Severstal şirketlerinden yapılan çelik ithalatına ek gümrük vergisi uygulama kararı aldı.

MMK ve NLMK için yüzde 6,1, Severstal için ise yüzde 9 oranında vergi uygulanacak. Rusya’dan gelen çelikler, diğer ülkelerle kıyaslandığında en düşük vergi oranına tabi tutuldu.

Japonya’dan ithal edilen çeliğe yüzde 9 ek vergi uygulanırken, Hindistan’dan gelen çeliklerde Tata Steel dışındaki tüm firmalar için aynı oran belirlendi.

Tata Steel için ise vergi oranı yüzde 6,1 olarak belirlendi. Çinli ithalatçılara yönelik vergi oranı ise yüzde 43,31 olarak açıklandı.

Bununla birlikte, yedi Çinli şirket bu uygulamadan muaf tutuldu ve bu şirketler için vergi oranları yüzde 15 ile yüzde 36 arasında değişiyor. Bu şirketler arasında Han Steel Group ve Rizhao Steel Group dikkat çekiyor.

Vedomosti gazetesinin haberine göre, Rus çelik üreticileri bu yılın eylül ayında 5,4 milyon ton çelik üretti. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,5 oranında bir düşüş gösteriyor.

Rusya’nı çelik sektörü, üst üste dokuzuncu ayda negatif üretim dinamikleri sergiliyor. Uzmanlar, yüksek faiz oranlarının baskısı altında kalan inşaat sektöründeki zayıf talebin bu düşüşün temel nedeni olduğunu belirtiyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İtalya’dan UNIFIL pozisyonlarına saldıran İsrail’e karşı sert açıklama

Yayınlanma

İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, İsrail’in Lübnan’da ikisi İtalyan UNIFIL üslerine düzenlediği saldırıları şiddetle kınadı ve saldırıların “hata” olmadığını söyledi.

Perşembe günü İsrail güçleri Lübnan’ın güneyindeki üç UNIFIL üssünü hedef aldı ve vurdu. Bu üslerden ikisi İtalyan üssü, üçüncüsü ise misyonun karargâhı idi.

Crosetto, “İsrail silahlı kuvvetlerinin UNIFIL’i bazı üslerin boşaltılması gerektiği konusunda uyardığını iddia etmek için hiçbir gerekçe yoktur. Büyükelçiye, Birleşmiş Milletler ve İtalya’nın İsrail hükümetinden emir almadığını İsrail hükümetine iletmesini söyledim,” dedi.

İsrail güçleri tarafından “defalarca gerçekleştirilen düşmanca eylemler”in “savaş suçu” teşkil edebileceğine dikkat çeken bakan, “Bunlar uluslararası hukukun ciddi ihlalleridir ve herhangi bir askeri gereklilikle gerekçelendirilemez,” ifadelerini kullandı.

Günün erken saatlerinde İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ve İsrail’in İtalya Büyükelçisi ile görüşen Crosetto, İtalyan hükümetinin saldırının bir hata ya da kaza olduğu yönündeki gerekçelere inanmadığını yineledi. Bakan İtalya’nın bu nedenle “mümkün olan en kısa sürede gerçek açıklamalar” talep ettiğini duyurdu.

Ansa’nın haberinde görüşlerine yer verilen Orta Doğu dosyasına aşina olan üst düzey güvenlik kaynaklarına göre, UNIFIL’in İsrail’in BM misyonunun üslerine yönelik saldırısına ilişkin yorumu, Tel Aviv’in Lübnan’daki askeri “gelecek planlarına” “istenmeyen tanıkların” olmasını önlemek için “geri çekilmeye zorlamayı” amaçladığı yönünde.

Le Monde gazetesinin Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığına dayandırdığı haberine göre Fransa ve İtalya, son olaylar üzerine UNIFIL’e katkıda bulunan Avrupa ülkelerini bir araya getirecek.

Video konferans yoluyla gerçekleştirilecek toplantının önümüzdeki hafta yapılması planlanıyor fakat kesin tarih henüz belirlenmedi.

Öğleden sonra yapılan açıklamaya göre İtalyan hükümeti, UNIFIL üsleri yakınlarındaki eylemlerin kabul edilemez olduğunu belirterek İsrailli yetkililere resmi bir protesto sunduğunu duyurdu.

Başbakan Giorgia Meloni ayrıca UNIFIL Batı Sektörü Komutanı General Messina ile telefonda görüşerek BM misyonu ve ikili MIBIL misyonu kapsamında Lübnan’da bulunan İtalyan askerleriyle “güçlü dayanışma” içinde olduğunu ifade etti.

Meloni, İtalyan birliklerinin Birleşmiş Milletler yetkisiyle bölgede istikrarın sağlanmasında oynadığı önemli rolü bir kez daha teyit etti.

İtalyan hükümeti, UNIFIL’in Güney Lübnan’daki rolünün önemini bir kez daha teyit ederken, bölgede çatışmaların durdurulması ve gerilimin azaltılması için çalışmaya devam ettiğini açıkladı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Alman halkının çoğunluğu İsrail’e askeri yardıma karşı

Yayınlanma

Alman kamu yayıncısı ARD’nin DeutschlandTrend anketine katılanların neredeyse yüzde 70’i Federal Ordunun İsrail’e yardımda bulunmaması gerektiğini düşünüyor.

Ankete göre katılımcıların yüzde 68’i Almanya’nın İsrail’in savunmasına askeri destek vermesini desteklemiyor. Yüzde 19’u ise bundan yana.

Çeşitli parti destekçilerine daha yakından bakıldığında, hepsinde olumsuz bir tutumun hakim olduğu açıkça görülüyor.

Yeşiller taraftarlarının yüzde 62’si Almanya’nın Ortadoğu’daki çatışmalarda İsrail’e askeri destek vermesine karşı çıkarken, yüzde 27’si destekliyor.

Almanya için Alternatif (AfD) destekçilerinin yüzde 80’i bu tür bir askeri yardımın yanlış olduğunu düşünürken, yüzde 12’si destekliyor.

Diğer partilerin destekçileri arasındaki onay oranları ise ikisinin arasında yer alıyor. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) destekçilerinin yüzde 77’si bu yardıma karşı. CDU/CSU’da bu oran yüzde 68, SPD’de yüzde 65, FDP’e yüzde 56.

İsrail’e verdiği askeri destek bakımından ABD’nin ardından ikinci sırada yer alan Almanya, Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e çok sayıda silah ihracatına izin verdi.

İsrail’in 7 Ekim Aksa Tufanına verdiği askeri karşılık Almanya’daki katılımcıların yüzde 57’si için “çok ileri” giderken, yüzde 21’i İsrail’in Gazze Şeridindeki eylemlerini uygun buluyor.

Mart ayında ankete katılanların yüzde 28’i İsrail’in tepkisini uygun olarak nitelendirmişti ve o zaman bile ankete katılanların yarısı bunun çok ileri gittiğini düşünüyordu.

Almanya’da İsrail’in eylemlerini eleştirenlerin sayısı geçtiğimiz kasım ayından bu yana istikrarlı bir şekilde artıyor.

ARD DeutschlandTrend’in güncel araştırmasında ayrıca İsrail’in gazze’ye yönelik askeri eylemlerinin Filistinli sivil nüfusun da etkilenmesi durumunda haklı olup olmadığı soruldu. Buradaki cevap daha da net: Yüzde 68’lik bir kesim İsrail saldırılarını bu durumda haksız bulurken, sadece yüzde 18’lik bir kesim haklı buluyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English