Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin kamuoyu Brüksel’in ekonomik planlarına karşı önlemler alınması gerektiğini düşünüyor

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, Avrupa Komisyonu’nun ekonomik güvenlik planını eleştirerek, bu planının Çin’i hedef aldığını ve AB’nin artan korumacılığı ve tek taraflılığıyla ilgili küresel endişeleri daha da artıracağını ve Çinli işletmelerin AB pazarına olan güvenini zayıflatacağını söyledi.

Global Times’ konuşan Çinli uzmanlar, AB’nin planının yatırım, ticaret ve teknolojik işbirliği de dahil olmak üzere çok çeşitli alanlar üzerinde derin etkileri olabileceğini kaydetti. Uzmanlar, böyle bir hamlenin aynı zamanda AB’nin Çin’e yönelik “riskten arındırma” stratejisinde giderek daha “agresif ve düşmanca” davrandığını gösterdiğini belirterek, Çin’in buna karşılık vermek için uygulanabilir bir plan hazırlaması gerektiğini savundular.

Avrupa Komisyonu çarşamba günü, yabancı yatırımların daha sıkı denetlenmesini ve ihracat ve teknolojik çıkışlar üzerinde daha koordineli kontroller yapılmasını öngören Avrupa Ekonomik Güvenlik Paketi’ni açıkladı. Reuters’in haberine göre, planlarda herhangi bir ülkenin adı geçmese de AB’nin aklında Çin vardı ve blok Çin’e olan ekonomik bağımlılığını azaltma stratejisi olan “riskten arınma”yı vurguladı.

Pekin’de düzenlenen olağan basın brifinginde AB’nin planlarını yorumlayan Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, son yıllarda uluslararası toplumun AB’nin ekonomi ve ticaret alanlarındaki korumacılık ve tek taraflılığına ilişkin pek çok endişesi olduğunu belirterek, yeni hamlenin bu endişeleri daha da artıracağını söyledi.

“AB’nin serbest ticaret, adil rekabet ve açık işbirliği gibi piyasa ekonomisinin temel normlarına uyacağını, DTÖ kurallarına riayet edeceğini ve küreselleşme karşıtı ve pan-güvenlik politikaları ve tedbirleri uygulamaktan kaçınacağını umuyoruz” diyen Wang, böyle bir adımın sadece AB’nin uluslararası imajını değil, aynı zamanda Çin ve diğer ülkelerden şirketlerin AB’nin iş ortamına olan güvenini de etkileyeceğini vurguladı.

Reuters’a göre AB’nin yürürlüğe girmesi üç yıl sürebilecek planları şimdiden geniş çaplı endişelere yol açtı. AB’de 1,000’den fazla Çinli işletmeyi temsil eden Çin-AB Ticaret Odası (CCCEU), AB’nin ekonomik güvenlik stratejisinin devam eden gelişimini yakından izlediğini ve yeni planların Çinli şirketlerin Avrupa’daki yatırım, ticaret ve inovasyon işbirliği üzerindeki etkisine ilişkin endişelerini dile getirdiğini söyledi.

Grup Global Times’a gönderdiği açıklamada, “Paket, özellikle DYY taramasını sıkılaştırmak için uygulanabilir kurallar önermekte ve AB’nin giden yatırımlarını, ihracatını ve araştırma işbirliklerini etkileyebilecek ve potansiyel olarak Avrupa’da yatırım yapan ve faaliyet gösteren Çinli işletmelerin güvenini etkileyebilecek önlemler getirmektedir” dedi.

Grup, Çinli firmalarla yaptığı ankette, katılılanların yüzde 52’sinin AB’nin DYY tarama mekanizmasının olumsuz etkilerinden, yüzde 47’sinin ise “Avrupa Ekonomik Güvenlik Stratejisi”nin olası etkilerinden endişe duyduğunu gösterdiğini belirtti.

AB’nin içe dönük eğilimleri ve jeopolitik baskılar

CCCEU Genel Sekreteri Fang Dongkui, paketin AB içinde görüşülmeye devam edeceğini, ancak Avro Bölgesi ve AB’de ekonomik toparlanma ve büyümenin yavaşladığı bir ortamda AB’nin “içe dönük” eğiliminin altını çizdiğini söyledi.

Perşembe günü Global Times’a konuşan Fang, “Bu politikaların amacı ‘riski azaltmak’, ancak ‘riski azaltmak’, işletme ve uyum maliyetleri de dahil olmak üzere artan maliyetlerle sonuçlanacak ve bu maliyetler nihayetinde tüketicilere yansıtılacak ve faturayı AB halkı ödeyecek” dedi.

Uzmanlar, AB ekonomik güvenlik paketinin kesin etkisinin henüz görülmediğini ancak bu hamlenin, AB’nin giderek artan agresif ve düşmanca tutumu nedeniyle zaten baskı altında olan Çin-AB ilişkileri için yeni bir test turu getireceğini belirtti.

Pekin Yabancı Çalışmalar Üniversitesi Bölgesel ve Küresel Yönetişim Akademisi profesörlerinden Cui Hongjian Global Times’a verdiği demeçte, “AB, kamuoyuna riskleri önlemeye veya azaltmaya odaklandığını iddia etse de, politikaları özellikle Çin’e karşı daha sert ve agresif hale geldi” dedi.

Cui, Çin-AB ilişkilerinin bu yıl iyileşmesinin umulduğunu, ancak AB’nin yapay engeller koyması halinde ekonomi, ticaret ve diğer alanlarda Çin-AB işbirliğini geliştirmenin daha zor olacağını söyledi.

Çin-AB ilişkileri, AB’nin Çinli yetkililer tarafından korumacılık olarak eleştirilen Çin elektrikli araçlarına yönelik sözde anti-sübvansiyon soruşturmasını başlatmasının ardından baskıyla karşı karşıya kaldı. Yine de Çinli yetkililer, Çin’in AB ve diğer uluslararası işletmeler için açık, kapsayıcı, şeffaf ve ayrımcı olmayan bir ortam sağlamaya hazır olduğunu belirttiler.

Uzmanlar, Brüksel’in kendi ekonomik sıkıntılarının yanı sıra siyasi ve jeopolitik faktörler nedeniyle giderek daha korumacı ve saldırgan hale geldiği görüşünde.

Cui, “Bazı AB kurumları ve siyasetçileri ‘güvenlik meselelerini’ abartırken, blok içindeki popülist politikalara hitap etmek ya da ABD’nin Çin’e karşı rakip stratejisini yansıtmak gibi kendi siyasi güdüleri de var” dedi.

Çinli uzmanlar, Çin-AB ilişkilerinin yeniden dengelenmeye ihtiyacı olduğunu ve bu bağlamda genel ilişkilerde istikrarın korunmasının önemini vurgulasalar da, Pekin’in de AB’nin bazı alanlardaki ve belirli konulardaki “saldırganlığına” karşı pratik yanıtlar üretmesi gerektiğini savundular.

DİPLOMASİ

Lukaşenko: Ukrayna, Putin ile gizli görüşmelere başladı

Yayınlanma

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rus gazeteci Olga Skabeyeva’ya verdiği röportajda, Ukraynalı yetkililerin Vladimir Putin ile gizlice görüştüğünü iddia etti. Lukaşenko, bu görüşmelerin detaylarını vermekten kaçınırken, ABD’nin Ukrayna konusunda net bir stratejisinin olmadığını ve Moskova’ya yönelik yaptırım seçeneklerinin tükenmesi nedeniyle Washington’ın Kiev üzerindeki baskıyı artırdığını öne sürdü.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rus gazeteci Olga Skabeyeva’ya verdiği röportajda, Ukraynalı temsilcilerin Vladimir Putin ile gizli görüşmeler yaptığını iddia etti.

Avrupa Birliği’nde yapıcı müzakereler yapabilecek politikacıların olup olmadığı sorusuna yanıt veren Lukaşenko, Ukrayna’da böyle kişilerin olmadığını, ancak yine de bir diyalog yürütüldüğünü belirtti.

Lukaşenko, “Biz yine de onlarla (Ukraynalı temsilcilerle) görüşüyoruz. İsteyenlerle konuşmak gerekiyor. Fakat, kendi tarafımızda, Rusya’da ve benzeri yerlerde görüşmek için böyle tutkulu bir istek görmüyoruz. Gerçi, ben konuşmayacağım, bırakın Vladimir Vladimiroviç (Putin) söylesin. O görüşmüştü. Onu aradılar, anlattılar. Ancak, görüşmeleri dair kamuya açık bir dile getirilmedi,” dedi.

Detayları açıklama yetkisi olmadığını belirten Lukaşenko, ayrıntı vermekten kaçındı.

Belarus Devlet Başkanı, “Ancak Putin bana anlattı. Şu sonucu çıkardı: Görüşmek istiyorlarsa, gelsinler, şimdilik gizlice, gazeteciler öğrenmesin diye. Belki Vladimir Vladimiroviç risk alır ve kimin aradığını söyler,” diye ekledi.

13 Mart’ta Lukaşenko, Putin ile görüşmek üzere Moskova’ya gitti. Görüşmelerin başlamasından önce, Amerikan yönetiminin Ukrayna’daki çatışmayı çözmek için net bir stratejisinin olmadığını söyledi.

Lukaşenko, “ABD’nin Ukrayna konusunda hiçbir planı yok. Kesinlikle. Bir taraf ne istiyor, diğeri ne istiyor, sadece nabız yokluyorlar,” dedi.

Ayrıca Lukaşenko, Washington’ın Kiev üzerindeki baskıyı artırmaya karar verdiğini, çünkü Moskova’ya karşı yaptırım uygulama imkanlarının neredeyse tükendiğini dile getirdi.

Lukaşenko, “O kadar çok yaptırım uyguladılar ki, daha ötesi yok. Bu nedenle Ukrayna’ya baskı yaptılar ve onun gidecek hiçbir yeri yok. 30 gün için anlaştılar, yani 30 gün,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

G7 bildirisinin hedefinde İran var

Yayınlanma

Reuters tarafından görülen nihai taslak bildiriye göre, önde gelen Batılı devletlerin dışişleri bakanları perşembe günü İran’ın “keyfi gözaltı ve yabancı suikast girişimlerini giderek artan bir şekilde baskı aracı olarak kullanmasının yarattığı tehdit” konusunda uyarıda bulundu.

ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7 ülkeleri yaptıkları açıklamada Tahran’ın “Orta Doğu’daki istikrarsızlığın başlıca kaynağı” olduğunu iddia ederek ülkenin nükleer programı konusunda diplomasiyi yeniden başlatmaya çağırdı.

Taslak bildiride, Filistin sorununa iki devletli çözümün de bahsi geçmedi ve metnin daha önceki taslaklarında bunun önemini vurgulayan dil terk edildi.

Üyeler bunun yerine “Filistin halkı için siyasi bir ufkun” gerekliliğini vurguladı ve Gazze’ye “engelsiz insani yardımın” yeniden başlaması ve kalıcı bir ateşkes için desteklerini yeniden teyit etti.

Diplomatlar tarafından onaylanan nihai taslağın cuma günü ilerleyen saatlerde bakanlar tarafından da kabul edilmesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

NATO Genel Sekreteri Rutte: Savaş sonrası Rusya ile ilişkiler yeniden kurulmalı

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’daki savaş sona erdikten sonra Rusya ile ilişkilerin normalleştirilmesi gerektiğini belirtti. Rutte, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltmasına rağmen transatlantik ittifakı bir arada tutmaya çalışırken, Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırması ve askeri konumlarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurguladı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’daki çatışmalar sona erdikten sonra Rusya ile ilişkilerin zamanla normalleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Rutte, Bloomberg TV‘de Annmarie Hordern’e verdiği mülakatta, “Savaş Avrupa için bir şekilde durmuş olursa, adım adım, ABD için de adım adım Rusya ile normal ilişkileri yeniden kurmak normal olur,” dedi.

Ancak Rutte, henüz o noktada olmadıklarını ve Rusya’nın müzakereleri ciddiye almasını sağlamak için üzerlerindeki baskıyı sürdürmeleri gerektiğini ifade etti.

Son haftalarda yoğun bir diplomasi yürüten Rutte, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltması ve ABD’nin Avrupa’daki geleneksel güvenlik rolünden çekileceğine işaret etmesiyle ittifakı bir arada tutmaya çalışıyor.

Bu sürpriz hamle, Avrupa ülkelerini savunma harcamalarını artırmaya ve askeri konumlarını yeniden düşünmeye sevk etti.

Rutte, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya geldi ve ikili, Ukrayna’da ABD’nin arabuluculuğunda potansiyel bir ateşkesi görüştü. Avrupa’nın müzakerelerde büyük ölçüde dışlanması, kıtadaki pek çok lideri rahatsız etti.

Devam eden görüşmeler hakkında konuşan Rutte, “Amerikan yönetimi ve elbette Ukraynalılarla ciddi görüşmelere girmeye hazır olduklarından emin olmak için üzerlerindeki baskıyı sürdürmeliyiz,” ifadesini kullandı.

Rutte’nin en büyük görevi, Trump’ın üyelerin savunmaya yeterince harcama yapmayarak Washington’ı istismar ettiği yönündeki yaygın eleştirileri arasında ABD’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) bağlılığını sürdürmesini sağlamak.

Trump daha önce ABD’yi askeri ittifaktan çekmekle tehdit etmişti.

Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Oval Ofis’teki televizyonda yayınlanan tartışmasının ardından Rutte, ABD’nin Ukrayna için yaptığı her şeyi överken, Ukraynalı lidere ilişkileri düzeltme çağrısında bulundu.

NATO, haziran ayındaki bir sonraki zirvede üyelerinin savunma harcamaları hedefini en az yüzde 3’e çıkarmaya çalışacak.

Trump, müttefiklerin yüzde 5 harcama yapmasını talep etti; bu, yaygın olarak gerçekçi olmayan ve ABD’nin bile karşılamadığı bir hedef.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English