Diplomasi
ABD’nin Budapeşte elçisinden Orbán’a sert sözler

ABD’nin Macaristan büyükelçisi David Pressman, Başbakan Viktor Orbán’ı ‘Kremlin’in çıkarlarına’ hizmet eden ve NATO’nun birliğine zarar veren bir ‘fantezi dış politika’ yürütmekle suçladı.
Financial Times’a verdiği mülakatta Pressman, Macar hükümetinin uluslararası ilişkilere yaklaşımının ‘hayali işgalciler’ ve ‘hayali bir Macar düşmanlığı’ üzerine kurulu olduğunu ileri sürdü. Pressman, bunun Orbán’ın iç siyasi amaçlarına hizmet ettiğini ve bazı siyasi pozisyonlarını açıkladığını söyledi ve “Ama günün sonunda, bu bir fantezi,” dedi.
Ayrıca Orbán’ı Donald Trump’a verdiği açık destekle ve Başkan Joe Biden’ı görevden ayrılmaya çağırmakla ABD seçim kampanyasına ‘aktif olarak katılmakla’ eleştiren elçi, bunun ‘müttefiklerden bekledikleri bir şey olmadığını’ söyledi.
Pressman, Macar hükümetinin ABD de dahil olmak üzere müttefikleriyle ikili ilişkilerini ‘siyasallaştırma’ kararının, onu ‘çok uzun zamandır olduğundan daha izole ve daha yalnız’ bıraktığını öne sürdü.
Budapeşte’ye ‘Rus dezenformasyonu’ tepkisi
ABD’li büyükelçi, “Macaristan’ın dış politikasına baktığınızda, Ukrayna’nın AB üyeliği hakkında soru sormak, Ukrayna’ya mali destek sağlama çabalarını engellemek, Vladimir Putin ile görüşmek, Rus enerjisini çeşitlendirme çabalarına direnmek, Macaristan içindeki Kremlin platformlarını kapatmak için sürekli çabalara direnmek olsun, bunların hepsinin ortak bir yanı var. Bu da Macaristan’ı NATO içindeki ortaklarından ve AB içindeki ortaklarından daha da yalnızlaştırıyor,” iddiasında bulundu.
Bu politika tercihlerinin ‘Putin’e yardımcı olduğunu’ öne süren Pressman, Macar dış politikasının ‘ittifakı ve ortaklarını [Rus] saldırganlığı karşısında ayakta durmak için bir arada tutmak için dikkatli çabalara zarar verdiğini’ söyledi.
Büyükelçi, ‘Kremlin propagandası ve dezenformasyonunun’ hükümet tarafından kontrol edilen veya desteklenen Macar medyası tarafından ‘rutin olarak’ yayıldığını da sözlerine ekledi.
Pressman’a göre bunun bir örneği, Orbán’ın geçen ay ortaya attığı, Macaristan’a bağlı olan ancak ‘hukukun üstünlüğü’ endişeleri nedeniyle Brüksel tarafından bloke edilen milyarlarca avroluk AB fonunun Ukrayna’ya gönderilerek en nihayetinde Amerikan silah üreticilerin yararına olacağı yönündeki iddiasıydı. Orbán, “Amerikalıların olduğu yerde para var ve etin olduğu yerde sinekler var,” demişti.
Pressman, bu iddianın ‘Kremlin propagandasından gelebileceğini’ ve ‘talihsizliğin de ötesinde’ olduğunu savundu.
ABD ‘kozlarını kullanmaya’ hazır
Büyükelçi, ABD’nin Macaristan’ı önemsediğini ve onu bir müttefik olarak gördüğünü, fakat ABD’nin güvenlik endişeleriyle ilgilenmeyi reddeden bir müttefike sahip olmanın ‘oldukça sıra dışı’ olduğunu söyledi.
Pressman, Orbán hükümetinin ABD yönetimiyle ilişkilerini onarma arzusunu gördüğünü, fakat Washington’un ‘kullanabileceği bir koza’ sahip olduğunu söyledi.
ABD bu ay Macaristan ile ikili vergi anlaşmasını ‘bazı endişeler’ nedeniyle feshetti. Geçen yıl, merkezi Budapeşte’de bulunan bir Rus kalkınma bankasına, Macarların Washington’un kapatma uyarılarını dikkate almaması üzerine yaptırım uygulanmıştı.
Pressman, “Kesinlikle kozumuz var, bu doğru ve kozumuzu kullanmaya hazırız,” dedi.
Diplomasi
Rusya, Dnipropetrovsk’ta ilk kez bir köyü ele geçirdi

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın Dnipropetrovsk oblastındaki Daçne köyünü ele geçirdiğini duyurdu. Bu, Rus güçlerinin bölgede kontrol altına aldığı ilk yerleşim yeri olurken, Kiev yönetimi ise iddiaları yalanlayarak bir saldırı girişimini püskürttüklerini öne sürdü.
Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın Dnipropetrovsk oblastında bulunan Daçne köyünün Rus birlikleri tarafından ele geçirildiğini duyurdu.
Köy, Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin bölge topraklarında ele geçirdiği ilk yerleşim birimi oldu. Ukrayna tarafı ise Rus güçlerinin bölgedeki varlığını reddederek 7 Temmuz Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Ukrayna ordusuna bağlı askerlerin Daçne köyü civarındaki saldırı girişimlerini püskürttüğünü bildirdi.
İddialar ve yalanlamalar
Rus kaynakları, savaşın başlamasından üç yıldan fazla bir süre sonra, ilk olarak mayıs ayında Dnipropetrovsk bölgesine girildiğini bildirmişti.
O tarihten bu yana benzer açıklamalar defalarca yapıldı ancak her seferinde Ukraynalı yetkililer tarafından yalanlandı.
Özellikle 2 Temmuz’da da Rus birliklerinin Daçne’ye girdiği bildirilmiş, fakat Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı bu bilgiyi reddetmiş ve iddia daha sonra doğrulanmamıştı.
Haziran ayı başında Rusya Savunma Bakanlığı, Merkez grubuna bağlı birimlerin Dnipropetrovsk oblastının idari sınırını geçtiğini öne sürmüştü.
Bakanlığın açıklamasına göre, bu yöndeki ilerleme, daha önce Donetsk bölgesinin batı sınırına ulaşan 90. Tank Tümeni’ne bağlı birlikler tarafından gerçekleştiriliyordu.
Ancak Ukrayna Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Başkanı Andrey Kovalenko, Rus birliklerinin bölgeye sızdığına dair bir durumun kaydedilmediğini vurgulamıştı.
Zelenskiy: Amaçları enformasyon etkisi yaratmak
Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, daha önceki bir açıklamasında Rusya için enformasyon etkisinin son derece önemli olduğunu, bu nedenle Rus güçlerinin Dnipropetrovsk topraklarına “en azından bir ayakla” basmaya çalıştığını belirtmişti.
Zelenskiy’e göre, düşmanın sabotaj ve keşif grupları “iki, üç, dört kişilik” küçük güçlerle düzenli olarak bölgeye sızma girişimlerinde bulunsa da başarılı olamıyor.
Diplomasi
Paşinyan, Ermeni Kilisesi’ni ‘özgürleştireceğini’ ilan etti

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Ermeni Apostolik Kilisesi’ni ‘Hristiyanlık karşıtı, ahlaksız, ulus ve devlet düşmanı bir grup’ tarafından ele geçirildiğini belirterek, bu yapıyı ‘özgürleştirme’ hareketine bizzat liderlik edeceğini açıkladı. Paşinyan, aralarında Tüm Ermeniler Katolikosu II. Garegin’in de bulunduğu üst düzey din adamlarını İsa Mesih’in öğretilerinden uzaklaşmakla suçladı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, kendisi ile Ermeni Apostolik Kilisesi arasında süren çatışmanın, aralarında kilisenin lideri Tüm Ermeniler Katolikosu II. Garegin’in de bulunduğu bir dizi üst düzey din adamının İsa Mesih ve öğretileriyle “bağlantı ve ilişkisinin olmadığını” ortaya çıkardığını belirtti.
Paşinyan, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, kilisenin ruhani ve idari merkezi olan Eçmiadzin Ana Makamı’nın “Hristiyanlık karşıtı, ahlaksız, ulus ve devlet düşmanı bir grup tarafından ele geçirildiğini ve özgürleştirilmesi gerektiğini” ifade etti.
Başbakan Paşinyan, “Bu özgürleştirme hareketine ben liderlik edeceğim,” diyerek kararlılığını ortaya koydu.
Paşinyan, İsa Mesih ile “alakası olmama” suçlamasını, Kutsal Mücadele hareketinin lideri Başpiskopos Bagrat Galstanyan ve haziran sonunda iktidarı ele geçirme çağrısı yaptıkları suçlamasıyla tutuklanan Şirak Piskoposluğu Başkanı Mikael Acapahyan için de yineledi.
Darbe suçlaması ve operasyon sinyali
Paşinyan, bir gün önceki açıklamasında, Katolikos II. Garegin’in bu din adamlarının tutuklanmasını yasa dışı bulması durumunda, “adı geçen kişilerin askeri darbe yapma ve ülkede kaos yaratma ideolojisini ve planlarını paylaştığı” anlamına geleceğini söyledi.
Başbakan, Facebook’taki paylaşımında, “Özellikle bu durumda, Vağarşapat’ın (Eçmiadzin Ana Makamı’nın bulunduğu yer) hiçbir bölümü kolluk kuvvetlerinin faaliyetlerine kapatılamaz,” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamanın ardından 24news haber ajansı, bir soruşturma ekibi ve güvenlik güçlerinin 7 ve 8 Temmuz’da Eçmiadzin’de arama yapmak için hazırlandığını bildirdi.
Paşinyan, ‘sünnetli’ suçlamasına karşı kilise liderine cinsel organını göstermeyi önerdi
Eçmiadzin’de arbede yaşanmıştı
Güvenlik güçleri, 27 Haziran’da Acapahyan’ı Eçmiadzin topraklarında gözaltına almaya çalışmış, bu sırada güvenlik güçleri ile din adamları ve protestocular arasında arbede yaşanmıştı.
Gözaltı girişimi sırasında fenalaşan Acapahyan, daha sonra kendisi Soruşturma Komitesi’ne gitmişti. Acapahyan, hakkındaki suçlamaların uydurma olduğunu savunuyor.
Ermenistan’daki yetkililer ile kilise temsilcileri arasındaki çatışma, Paşinyan’ın Ermeni Apostolik Kilisesi lideri II. Garegin’i bekâret yeminini bozmakla suçlayarak görevini bırakmasını talep etmesiyle başlamıştı.
Kilise ise bu eleştirilere cevaben, kiliseyi ilgilendiren konuların “kilise kanunları ve tüzüklerine göre karara bağlandığını ve devlet ile siyasi aktörlerin yetki alanına girmediğini” açıklamıştı.
Haziran ayında Paşinyan, Ermenistan’da bir darbe girişiminin önlendiğini duyurmuş ve “Kutsal Mücadele” hareketinden bahsetmişti.
Kısa bir süre sonra hareketin ondan fazla destekçisi tutuklanmıştı. Ayrıca haziran ortasında, Ermeni Apostolik Kilisesini destekleyen Taşir şirketler grubu başkanı Samvel Karapetyan da tutuklanmıştı.
Diplomasi
ABD’nin Ukrayna’ya silah sevkiyatı yeniden başlayabilir

Politico’nun haberine göre, ABD’nin temmuz başında durdurduğu Ukrayna’ya yönelik silah sevkiyatının, iki ülke yetkilileri arasında yapılacak bir dizi görüşmenin ardından yeniden başlaması bekleniyor. ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’ya daha fazla silah göndereceklerini açıklarken, Pentagon da yeni sevkiyatlar için hazırlıklara başlandığını doğruladı.
Politico‘nun konuya aşina iki kaynağa dayandırdığı haberine göre, ABD’li ve Ukraynalı üst düzey yetkililerin İtalya ve Ukrayna’da yapacağı bir dizi görüşme, Washington’un temmuz başında askıya aldığı silah sevkiyatının kısmen yeniden başlamasının anahtarı olabilir.
Kaynaklar, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un, Roma’da düzenlenecek uluslararası yardım konferansında Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov ile bir araya geleceğini belirtti.
Bu görüşmeyi, bu hafta ve gelecek hafta Kiev’de yapılacak toplantıların takip edeceği ifade edildi.
Kellogg’un sözcüsü Morgan Murphy ise söz konusu görüşmenin, sevkiyatların durdurulduğu haberinden önce planlandığını ve başlangıçta askeri yardımı tartışma amacı taşımadığını söyledi.
Politico‘nun kaynaklarına göre ABD, Ukrayna’ya mühendislik ekipmanları ve bazı zırhlı araçların sevkiyatının yakında yeniden başlayacağı mesajını verdi ancak henüz net bir tarih belirtilmedi.
Yardım krizi ve diplomatik trafik
Politico ve NBC News, 1 Temmuz’da ABD’nin Ukrayna’ya Patriot füze sistemleri de dahil olmak üzere bazı silahların sevkiyatını durdurduğunu bildirmişti.
Pentagon, kararı “askeri yardımın savunma önceliklerimizle uyumlu olmasını sağlamak için imkanların yeniden gözden geçirilmesi” olarak açıklamıştı.
The Economist ise Washington’un Kiev’e yönelik tüm askeri yardımı durdurduğunu öne sürmüş, ancak bu iddia ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlanmıştı.
Kiev yönetimi, silah sevkiyatının durdurulmasıyla ilgili resmi bir bildirim almadığını açıklamış ve Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Maslahatgüzarı John Hinkel’i bakanlığa çağırmıştı.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Washington ile diyalog yoluyla durumu açıklığa kavuşturmaya çalıştıklarını belirtmişti.
4 Temmuz’da Trump, Zelenskiy ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Zelenskiy, görüşmede hava savunmasının güçlendirilmesi üzerinde çalışmak üzere anlaştıklarını duyurdu.
Axios sitesi ise haberinde, Trump’ın Zelenskiy’e “hava savunması konusunda yardım etmek istediğini ve sevkiyatta gerçekten bir duraklama olup olmadığını kontrol edeceğini” söylediğini yazdı.
The Wall Street Journal‘a göre ise Trump, Washington’un “yapabildiği kadar çok silah” tedarik edeceği sözünü verdi.
Trump’tan ‘daha fazla silah’ açıklaması
Trump, 8 Temmuz gecesi yaptığı açıklamada, ABD’nin Ukrayna’ya silah sevkiyatına devam edeceğini ve bunu artırmayı planladığını duyurdu.
Trump, “Daha fazla silah göndereceğiz. Göndermeliyiz. Kendilerini savunabilmeliler. Şu anda çok ağır darbeler alıyorlar. Başta savunma amaçlı olmak üzere daha fazla silah göndereceğiz,” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamanın ardından Pentagon, başkanın talimatıyla Ukrayna’ya ek silah sevkiyatı için hazırlık yapıldığını bildirdi.
Trump, Zelenskiy ile görüşmesinden bir gün önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.
ABD Başkanı, bu görüşmenin ardından Ukrayna konusunda “hiçbir ilerleme” kaydedemediğini söylemişti.
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD ve İsrail, UAEA’yı nasıl ele geçirdi?
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Söyleşi2 hafta önce
E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’
-
Amerika1 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’