Bizi Takip Edin

ASYA

Çin, Kuşak ve Yol’a dair Beyaz Kitap yayımladı

Yayınlanma

Çin, Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) 10. yıldönümü vesilesiyle, ‘Kuşak ve Yol’un Ortak İnşası: İnsanlığın Kader Ortaklığının Tesisine Dair Önemli Bir Uygulama’ başlıklı yeni bir Beyaz Kitap yayınladı.

Kitapta, KYG’nin “insanlığın ortak geleceğinin inşası için bir platform sağlama hedefine ulaşmada elde ettiği başarılar” vurgulandı.

Beyaz Kitaba göre KYG, kapsamı genişledikçe politika koordinasyonundan altyapı bağlantısına, engelsiz ticaretten finansal entegrasyona ve insanlar arası daha yakın alışverişe kadar uzanan en geniş kapsamıyla “dünyanın en büyük uluslararası işbirliği platformu” haline geldi.

Geçtiğimiz on yıl boyunca KYG işbirliğinin katılımcı ülkelere gerçek kazanımlar sağladığı,  ekonomik küreselleşmenin sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunduğu, küresel kalkınma sorunlarının çözülmesine ve küresel yönetişim sisteminin iyileştirilmesine yardımcı olduğu ifade edildi.

Kitapta, “Ortak girişim aynı zamanda tüm insanlığın modernleşmeyi gerçekleştirmesi için yeni bir yol açmış ve ortak geleceğe sahip küresel bir topluluk oluşturma çabalarının gerçek sonuçlar vermesini sağlamıştır” denildi.

Devlet Konseyi Basın Ofisi tarafından yayınlanan Beyaz Kitap aracılığıyla, uluslararası topluma “KYG’nin değerinin” daha iyi anlatılacağı düşünülüyor. Ayrıca gelecekte yüksek kaliteli KYG işbirliğinin kolaylaştırmasının ve girişimin daha fazla ülke ve halka fayda sağlamasının hedeflendiği belirtildi.

Beyaz kitapta, KYG’nin Çin tarafından başlatıldığı ancak “dünyaya ait olduğu ve tüm insanlığın yararına olduğu” savunuluyor.

Birkaç ülkenin egemen olduğu ekonomik küreselleşmenin, herkese fayda sağlayan ortak kalkınmaya katkıda bulunmadığı, aksine, zengin ve fakir, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ve gelişmiş ülkeler içindeki zenginlik uçurumunu genişlettiği vurgulanıyor.

“Sadece birkaç ülkenin dünya ekonomik kalkınmasına hakim olması, ekonomik kuralları kontrol etmesi ve kalkınmanın meyvelerinden yararlanması artık kabul edilemez.”

Kitapta, yavaş ekonomik büyüme, ekonomik yönetişimdeki eksiklikler ve dengesiz ekonomik kalkınma gibi küresel sorunların ele alınmasının zorunlu olduğu belirtiliyor.

KYG’nin nihai hedefi, “ortak geleceğe sahip küresel bir topluluk oluşturulmasına yardımcı olmak” şeklinde ifade edilirken, ortak girişimin “küresel refaha giden yolu, barışa giden yolu, açıklığa giden yolu, yeniliğe giden yolu ve sosyal ilerlemeye giden yolu teşvik ettiği” yorumu yapılıyor.

Beyaz Kitapta ayrıca “KYG’nin tek bir tarafın sahip olduğu özel bir yol değil, herkese açık kamusal bir yol” olduğu söyleniyor: “Jeopolitik hesaplardan uzaktır. Özel bir kulüp yaratmayı amaçlamadığı gibi herhangi bir tarafı da hedef almamaktadır.”

Mevcut uluslararası durum ise şöyle tarif ediliyor: “Şu anda dünya bir türbülans ve dönüşüm döneminden geçiyor. Büyük ülkeler arasındaki rekabet ve çekişme tırmanıyor; jeopolitik durum gerginliğini koruyor; küresel ekonomik iyileşme henüz ufukta görünmüyor; soğuk savaş ve sıfır toplamlı zihniyetler yeniden canlanıyor; tek taraflılık, korumacılık ve hegemonyacılık da yaygınlaşıyor. Yeni bir teknolojik devrim ve endüstriyel dönüşüm süreci daha da şiddetli bir rekabete yol açmıştır. Tüm bunlar insanlığın karşısına eşi benzeri görülmemiş zorluklar çıkarmaktadır.”

Beyaz Kitap’ta isim vermeden “bazı ülkelerin” ulusal güvenlik kavramını “abarttığı” ve “riskten arındırma adı altında ayrıştırma peşinde koştuğu” belirtiliyor. Bu çerçevede Kuşak ve Yol Girişiminin “daha anlamlı ve küresel öneme sahip bir girişim” haline geldiği düşünülüyor.

Beyaz kitapta, Çin, “sorumluluklarını yerine getiren büyük ve gelişmekte olan bir ülke” olarak nitelendirilirken, Çin’in KYG aracılığıyla dışa açılma ve kazan-kazan uluslararası işbirliği için en üst düzey tasarımı teşvik etmeye devam edeceği belirtiliyor.

KYG’nin konseptinin ayrıca tedbirler ve hedefler bakımından Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi ile örtüşmekte olduğu belirtilirken, hedefin daha yüksek standartlarda dışa açılma yoluyla daha kaliteli kalkınmayı teşvik etmek ve Çin’in kalkınma fırsatlarını dünyanın geri kalanıyla paylaşmak olduğu vurgulanıyor.

Haziran 2023 itibariyle Çin’in, 150’den fazla ülke ve 30 uluslararası kuruluşla 200’den fazla KYG işbirliği anlaşması imzaladığı bildiriliyor ve şu bilgiler paylaşılıyor:

“Küresel düzeyde, 193 BM üyesi ülke oybirliğiyle KYG’nin BM kararına dahil edilmesini kabul etmiştir. İkili düzeyde ise Kuşak ve Yol Girişimi, Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği çerçevesi, Kazakistan’ın Parlak Yol ekonomi politikası, Endonezya’nın Küresel Deniz Dayanağı girişimi ve Güney Afrika’nın Ekonomik Yeniden Yapılanma ve İyileşme Planı gibi çok çeşitli strateji ve girişimlerle eşgüdüm sağlamayı başarmıştır.”

ASYA

İmran Han’ın yolsuzluk davasında kefaletle serbest bırakılmasına karar verildi

Yayınlanma

Eski Başbakan İmran Han’ın Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisinden yapılan açıklamaya göre, İslamabad Yüksek Mahkemesi (IHC) çarşamba günü Han’ın yolsuzlukla ilgili bir davada kefaletle serbest bırakılmasına karar verdi. Ancak Han’ın mevut başka bir davası daha olduğu için hapisten çıkamayacağı sanılıyor.

Halk arasında yeni Toshakhana davası olarak bilinen dava temmuz ayında açıldı ve Han’ın 2018-2022 yılları arasında başbakanlık yaptığı dönemde yabancı bir devlet adamı tarafından eski First Lady’ye hediye edilen 380.000 Avro değerindeki bir mücevher setini içeriyor. Çift, hediyenin değerini düşük göstermek ve devlet deposundan daha düşük bir fiyata satın almakla suçlanıyor. Dava kapsamında tutuklu bulunan Han’ın eşi de geçen ay IHC’den kefaletle serbest bırakılmıştı.

Yeni dava açılmadan önce, geçtiğimiz ağustos ayından bu yana hapiste olan eski başbakan dört davadan hüküm giymişti. O zamandan bu yana, devlet hediyeleriyle ilgili orijinal bir dava da dahil olmak üzere, davalardan ikisi askıya alınırken, kalan ikisinde beraat etti.

PTI tarafından medya ile paylaşılan mesajda “Halen hapiste bulunan Pakistan eski başbakanı İmran Han, Toshakhana 2 davasında kefaletle serbest bırakıldı” denildi. Mesajda, “İslamabad Yüksek Mahkemesi serbest bırakılmasına karar verdi” ifadeleri kullanıldı.

Han’ın avukatı Salman Safdar, IHC’nin kararını açıklamasının ardından mahkeme dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu, hükümetin [Han aleyhindeki] son davasıydı, önceki tüm kovuşturmalar hızını kaybetti ve çöktü” dedi.

Ancak, Han’ın ayrı bir davada kısa süreli tutuklanmasının ardından destekçileri olduğu iddia edilen kişilerin hükümet ve askeri binaları yağmaladığı Mayıs 2023’teki ayaklanmalarla ilgili bir dizi davadan da tutuklu olması nedeniyle, IHC kararının ardından serbest bırakılması pek olası değil.

Han’ın bu yılın başlarında aldığı mahkumiyet kararları 8 Şubat seçimlerine katılmasını engelledi. Eski başbakan ve partisi bu davaların siyasi amaçlı olduğunu ve Pakistan’ın seçim gözlemcisi olan geçici hükümet, ordu içindeki güçler ve Pakistan Müslüman Ligi-Nawaz (PML-N) partisi liderliğindeki siyasi rakipleri tarafından Han ve partisini seçimlerden uzak tutmak için bir oyun olduğunu iddia ediyor. Her üçü de iddiaları reddediyor.

Nisan 2022’de yapılan parlamento oylamasının ardından görevden alınan Han, o tarihten bu yana hükümetle işbirliği içinde olduğu düşünülen ülkenin güçlü ordusuna karşı eşi benzeri görülmemiş bir meydan okuma kampanyası yürüttü.

Partisinin binlerce kişiyi çeken mitingleriyle kitleler, özellikle de gençler arasında popülerliğini korumaya devam ediyor. Han’ın partisi son birkaç aydır hapisten çıkarılması için kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla çeşitli mitingler düzenledi.

PTI, 24 Kasım’da Pakistan’ın başkentinde hükümet karşıtı bir “uzun yürüyüş” düzenleyerek Han’ın hapisten çıkarılmasını, partinin hapisteki liderlerinin ve destekçilerinin serbest bırakılmasını ve hükümetin yakın zamanda 26. değişikliği kabul etmesinin ardından tehlikeye girdiğini söylediği yargının bağımsızlığını talep edeceğini duyurdu.

Hükümet, yargıyla ilgili son değişikliklerin yargının işleyişini kolaylaştırmayı ve birikmiş davaların üstesinden gelmeyi amaçladığını söylüyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya ilk kez Beş Göz İttifakı’nın toplantısına ev sahipliği yapıyor

Yayınlanma

Japonya çarşamba günü, Tokyo ve Batılı müttefikleri arasında artan işbirliğini vurgulayan bir hareketle, Beş Göz istihbarat ortaklığından üst düzey askeri üyelerin toplantısına ev sahipliği yaptı. İlk kez üye olmayan bir devlet böyle bir toplantıya ev sahipliği yapmış oldu.

Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşan grubun üyeleriyle yapılan toplantı, Tokyo’da Öz Savunma Kuvvetleri’nden (SDF) üst düzey personel arasında düzenlenen daha geniş kapsamlı bir konferansın bir parçası olarak gerçekleşti.

Toplantıda Japonya’yı temsil eden Hava Öz Savunma Kuvvetleri Komutanı Osamu Kai, Japan Times’a yaptığı açıklamada “Beş Göz ülkelerini bu SDF toplantısına davet etmek için büyük bir fırsat gördük, böylece asker liderlerimiz diğer ülkelerdeki durumla ilgili anlayışlarını genişletebilirler” dedi ve bir diğer önemli hedefin de Japonya’nın “Özgür ve Açık Hint Pasifik” vizyonunu desteklemek olduğunu sözlerine ekledi.

Bu toplantı bir Beş Göz ülkesi dışında ev sahipliği yapılan ilk toplantı olsa da Japonya bu tür toplantılara ilk kez katılmıyor. Örneğin SDF personeli geçtiğimiz ay Kanadalı üst düzey askerlerin katıldığı benzer bir konferansa davet edilmişti.

En üst düzey karar alıcılar olmasalar da, bu seviyedeki personel komutanlara kritik tavsiyelerde bulunmak da dahil olmak üzere kilit görevler üstlenmektedir.

“Çatışmanın patlak verdiği gün birlikte hareket edeceğimizin ve müttefiklere ve ortaklara ihtiyacımız olacağının farkındayız” diyen Kanada Silahlı Kuvvetleri Baş Muhabere Subayı Robert McCann, bu toplantıların “bize sadece birlikte oturup notlarımızı karşılaştırma ve aynı zorluklara sahip olduğumuzu fark etme değil, aynı zamanda ortak ve benzer düşünen uluslarla birlikte çalışabilirlik yaratma şansı da sunduğunu” söyledi.

McCann amaçlarından birinin de bilgi paylaşım ağlarını geliştirmek olduğunu belirtti: “Bu etkileşimler birbirimizi bilgilendirmemizi, beyin fırtınası yapmamızı ve bu bölgede yol alırken farklı bakış açıları edinmemizi sağlayarak bizi daha bilgili kılıyor. Bu da bizi daha iyi silahlı kuvvetler haline getiriyor çünkü bu bilgiyi geri alabilir ve üzerine inşa edebiliriz.”

Bu gelişme Tokyo’nun istihbarat ortaklığının altıncı üyesi olma konusundaki ilgisini uzun zamandır dile getirdiği bir dönemde gerçekleşti.

Shingo Yamagami geçen yıl Tokyo’nun Canberra Büyükelçisi olarak görevinden ayrılmadan önce The West Australian gazetesine verdiği demeçte Tokyo’nun diğer ülkelerle zaten yüksek düzeyde işbirliği içinde olduğunu ve Çin’in artan askeri ve siber yetenekleri karşısında bunun daha da güçlendiğini söyledi.

Büyükelçi, “Beş Göz’deki dostlarımıza sunacak çok şeyimiz var çünkü Japonya birkaç yüzyıldır bu bölgenin karşı karşıya olduğu stratejik zorlukların ön cephesinde yer alıyor. Aramızdaki notları karşılaştırarak, karşılıklı olarak fayda sağlayabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

Uzmanlara göre, Japonya’nın Beş Göz’e resmen katılabilmesi için, Tokyo’nun personel izni ve incelemesi, bilgi sınıflandırması ve bilgi paylaşımı açısından Beş Göz standartlarını benimsemesi gerekiyor.

Ayrıca iç istihbarata karşı önlemlerinin ve yeni mevzuatının devlet sırlarını yeterince koruyabileceğine diğer üyeleri ikna etmesi gerekecektir.

Tokyo, siber savunmasını güçlendirme sözü vererek ve parlamentoya yeni bir “güvenlik izni” sistemi oluşturacak bir yasa tasarısı sunarak bu yönde adımlar attı bile.

Ancak uzmanlar Japonya’nın bu önlemleri hayata geçirmesi ya da Beş Göz ülkelerininkine benzer bir standartta olması için daha kat etmesi gereken çok yol olduğunu söylüyor.

Liberal Demokrat Parti liderliğindeki bloğun Alt Meclis seçimlerindeki kötü performansının ardından hükümetin, siber saldırılara karşı önleyici eylemlere izin veren “aktif siber savunma” sistemi getirecek bir tasarıyı sunmayı gelecek yıla ertelemesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya’nın ihracatı küresel risklere rağmen, Çin’in desteğiyle artış gösterdi

Yayınlanma

Japonya’nın ihracatı, Çin ve Asya’nın geri kalanından gelen talebin denizaşırı pazarlarda artan belirsizliklere rağmen güçlü kalması nedeniyle ekim ayında beklenenden daha fazla arttı.

Maliye Bakanlığı’nın çarşamba günü bildirdiğine göre ihracat, özellikle Çin’e yapılan satışlar olmak üzere çip üretim ekipmanı sevkiyatlarındaki güçlü büyümenin öncülüğünde bir yıl öncesine göre %3,1 arttı. Büyümeye dönüş, eylül ayında ihracatta son 10 ayın ilk düşüşünün ardından gerçekleşti. Ekim ayı sonucu, ekonomistlerin %1’lik kazanç tahminini aştı ve ABD’ye yapılan tıbbi ürün sevkiyatlarıyla da desteklendi.

İthalat, ekonomistlerin %1,9’luk düşüş tahminine kıyasla %0,4 arttı. Ticaret açığı 294,1 milyar Yen’den 461,2 milyar Yen’e (2,98 milyar $) genişledi.

Beklenenden daha güçlü büyüme, ticaretin yenilenen desteği ile Japonya ekonomisinin toparlanma yolunda kalabileceğine dair umutları artıracak. Ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılası eylül ayına kadar olan dönemde üst üste ikinci çeyrekte de genişlerken, net ihracatın genel sonuçlar üzerindeki baskısı nedeniyle büyüme hızı yavaşladı.

Itochu Araştırma Enstitüsü’nde kıdemli araştırma görevlisi olan Hiroshi Miyazaki, “Bugünkü veriler Ekim-Aralık çeyreğinde dış talebin canlanacağına dair umutları artırıyor,” dedi ve ekledi: “Çin hükümetinin teşvik tedbirleri ekonomilerindeki kötüleşmeyi durdurdu ve önceki düşüşü tersine çevirdi.”

Geçtiğimiz ay Çin’e yapılan ihracat eylül ayındaki %7.3’lük düşüşün ardından %1.5 artarken, yarı iletken üretim teçhizatı ihracatı üçte bir oranında artış gösterdi. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin’de, hükümetin yoğun teşvik çabalarının bazı sektörlerde meyvelerini vermeye başladığına ve tüketimi artırdığına dair işaretler var.

Ekim ayında Japon ihracatı, yenin dolar karşısında geçen yılın aynı dönemine göre güçlenmesine rağmen arttı. Bakanlık, geçen ay yenin dolar karşısında ortalama 145,87 Yen ile bir önceki yıla göre %2 daha güçlü olduğunu söyledi.

Sevkiyatlardaki artış, yetkililerin Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönmeye hazırlandığı şu günlerde küresel ticaretin geleceği konusunda endişelenmelerine yol açıyor. Küresel iş dünyası liderleri, Trump’ın Çin’den yapılan ithalatın %60’ına ve dünyanın geri kalanından yapılan ithalatın %20’sine kapsamlı gümrük vergileri uygulama sözünü yerine getirmesi halinde artan korumacılığın etkilerine hazırlanıyor.

Bazı bölgelerde şimdiden talepte yavaşlama görülüyor. Ekim ayında ABD’ye yapılan sevkiyatlar %6,2, Avrupa’ya yapılan sevkiyatlar ise %11,3 düşerek bir önceki aya göre azalmaya devam etti.

Japonya Merkez Bankası dış talebin gidişatını yakından takip ediyor. Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda pazartesi günü yaptığı açıklamada, Federal Rezerv’in yumuşak bir iniş gerçekleştirme olasılığının arttığını belirtirken, bankanın ABD ekonomisine ilişkin olanlar da dahil olmak üzere çeşitli riskleri ve bunların olası etkilerini dikkatle değerlendirmesi gerektiğini söyledi.

İleriye dönük ticaretle ilgili en büyük endişe, Trump’ın mallara gümrük vergisi getirme vaadi. Stanford Üniversitesi Çin Ekonomisi ve Kurumları Merkezi’nin araştırmasına göre, 2018-19’daki bir önceki ABD-Çin ticaret savaşının emsali, tarifeler dahil ihracat fiyatlarındaki %1’lik bir artışın Çinli ihracatçıların kar marjlarında yüzde 0,35 puanlık bir düşüşe yol açması nedeniyle potansiyel etkinin altını çiziyor. Benzer bir dinamik, Japon firmaları için yendeki değer kaybının faydalarını dengeleyerek karlılık kazanımlarını aşındırabilir.

The Japan Times’a konuşan Miyazaki, “Henüz Trump’ın gümrük vergisi politikalarının ihracat hacimlerini veya ihracatçıların davranışlarını açıkça etkilemeye başladığı bir aşamada değiliz” dedi. “Ancak hala bir belirsizlik hissi var. Gelecek Trump yönetiminin politika duruşunu izlemeye devam etmemiz gerekiyor” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English