Japonya, 1977 yılında çıkardığı Karasuları ve Bitişik Bölge Kanunu ile karasularını 12 deniz mili olarak tanımlamıştır. Kanun ekinde, Soya Boğazı (23 deniz mili genişliğinde), Tsugaru karasularının genişliğini sınırlarken, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ndeki (BMDHS) “uluslararası boğaz” tanımı çerçevesinde hareket edilmiştir.
BMDHS, birbirine bağlanan uluslararası boğazlardan “yalnızca sürekli ve hızlı geçiş amacıyla seyrüsefer ve üst uçuş serbestisi” uygulayabilmek için yabancı gemilere ve uçaklara (yabancı savaş gemileri ve askeri uçaklar dahil) “transit geçiş hakkı” tanımıştır. Uluslararası boğazlarda seyreden gemiler, boğazlara kıyısı olan devletlerin koyduğu belirli kurallara uymakla yükümlü olmakla birlikte, seyrüsefer serbestliği garanti altına alınmış olup, karasularında olduğu gibi, seyrüsefer zararsız geçiş şartına tabi değildir.
Belirli deniz bölgelerine ilişkin örnek olarak, 18-23 Ekim 2021 tarihleri arasında Japonya Denizi’nden Tsugaru Boğazı’na giren toplam 10 Çin ve Rus gemisi, boğazın açık deniz kısmında seyredip Pasifik Okyanusu’nda güneye yöneldi, Izu Adaları yakınlarında, Osumi Boğazı’nın açık deniz kısmından geçerek Doğu Çin Denizi’ne yöneldi. Doğu Çin Denizi ve İzu Adaları çevresindeki deniz alanlarında gemide yer alan helikopterler kalkış ve iniş tatbikatı gerçekleştirdi. Bu durum, Çin ve Rusya’nın Japonya çevresindeki deniz bölgesinde büyük ölçekli bir tatbikatın ilk kez ortaya çıkması ile dikkat çekti.
Japon hükümeti, belirtilen deniz alanlarındaki karasularının genişliğini 3 deniz milinden 12 deniz miline çıkarırsa, tüm boğazlar Japon karasuları olacak ve yabancı gemiler, transit geçiş haklarını kullanabilecek. Belirlenen deniz alanları uluslararası boğazlara dönüştürülse bile bu, yabancı gemilerin buralarda seyredebileceği gerçeğini değiştirmeyecek, ancak uluslararası boğazlar haline geldikten sonra Japonya, uluslararası boğazlara komşu bir devlet olarak yabancı gemilerin sadece “geçiş yapmasını” talep edebilecektir.
Japonya’nın, belirtilen deniz alanları dışında en dar yerlerinde genişliği 24 deniz milinden daha az olan birçok boğazı vardır. Örnekler arasında Yakushima ile Kuchinoshima arasındaki Tokara Boğazı (22 deniz mili genişlik), Akusekijima ile Kodakarajima arasındaki boğaz (18 deniz mili genişlik), Takarajima ile Kaminonejima arasındaki boğaz (21 deniz mili genişlik) ve Tokunoshima ile Okinoerabujima arasındaki boğaz 18 deniz mili genişliğinde. Tüm bu boğazlar tamamen Japon karasularından oluşmakta ve yabancı gemiler (yabancı savaş gemileri dahil) zararsız geçiş hakkını kullanabilir. Japon hükümeti, Japon karasularında uluslararası hukuka göre uluslararası boğazların var olup olmadığını açıkça belirtmemiştir.
Haziran 2016’dan bu yana Çin savaş gemileri Tokara Boğazı’ndan çok sayıda geçiş yaptı . Çin hükümeti, Tokara Boğazı’nın uluslararası hukuka göre “uluslararası bir boğaz” olduğunu iddia ediyor. Bu iddia kabul edilirse, yabancı denizaltıların Tokara Boğazı’nda su altındayken geçişine izin verilecek demektir. BMDHS, denizaltıların su yüzeyinde seyretmesini ve karasularında bayrağını göstermesini şart koşuyor, ancak denizaltılara uluslararası boğazlarda iken böyle bir yükümlülük getirilmiyor. Yabancı askeri uçakların uluslararası boğazlarda uçuş serbestisine sahip olmasına da izin verildiği biliniyor.
Kasım 2004’te, bir Japonya Deniz Öz Savunma Kuvvetleri, Okinawa Eyaletindeki Sakishima Adaları çevresinde Japon karasularında seyreden ve su altındayken kuzeye doğru hareket eden, milliyeti bilinmeyen bir denizaltı gözlemledi. Japonya yüzeyde gezinmesini talep ettiğinden ve buna uymadığı takdirde Japon karasularını terk etmesini talep edeceğinden, dönemin savunma bakanı Deniz Öz Savunma Kuvvetlerine bir deniz güvenliği operasyonu başlatma emri verdi. Daha sonra bu denizaltının Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanmasına ait Han sınıfı bir nükleer denizaltı olarak tanımlandığı duyuruldu.
Japonya mevcut jeopolitik gelişmeleri yakından takip ederek müttefiklik ilişkilerini geliştiriyor. Bu minvalde denizlerdeki üstünlüğünü korumak adına yeni adımlar atabilir. Çin ve Rusya’nın bölgede artan askeri varlığı, Japonya’nın denizler üzerinde yeni bir hamle yapmasını tetikleyebilecek ihtimaller arasında.