Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

‘Düğün fotoğraflarından’ serbest ticaret anlaşması çıkmadı

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Brezilya gezisi, Amazonlar’a yönelik yatırım sözü ve mevkidaşı Lula ile verdiği samimi pozlarla gündem olsa da iki ülke arasındaki kilit mesele çözüme kavuşturulmuş değil.

Lula’nın ‘maraton bir gezi’ olarak nitelendirdiği Macron’un ziyareti, Politico’nun ironik bir şekilde ‘düğün fotoğrafları’ olarak nitelendirdiği karelerle başlamıştı. Macron ve Lula birlikte geçirdikleri ilk gün, tropik metropol Belem’den kısa bir tekne yolculuğu ile bir Amazon adası olan Ilha do Combu’ya gidip burada dünya kamuoyuna ne kadar yakın olduklarını gösteren kareler servis etti.

Perşembe günü Brasília’da düzenlenen ortak basın toplantısında Lula, 2021 yılında Macron’un kendisini Elysée’de ağırladığını ve henüz Brezilya seçimleri için aday olmasa da kendisine ‘önemli biri’ olarak davrandığını hatırlayarak duygulandı.

Gazetecilere, “Bu benim hayatıma damga vurdu ve Fransa’ya olan saygımı arttırdı,” diyen Lula, Fransa ve Brezilya’nın ‘Küresel Güney ile gelişmiş dünya arasında bir köprüyü temsil ettiğini’ ileri sürdü.

Macron ise Lula’nın G20 için hazırladığı ve Brezilya’nın dünyanın en zenginleri için küresel bir vergi üzerinde çalışma fikrini de içeren ekonomik programa destek verdi.

Fransız lider sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla ‘romantik benzetmelere’ göndermede bulunarak, Bazıları Brezilya ziyaretimin görüntülerini bir düğüne benzetmiş, ben de onlara diyorum ki: bu bir düğündü! Fransa Brezilya’yı, Brezilya da Fransa’yı seviyor!” diye yazdı.

Bununla birlikte, ‘balayına’ ilk kara bulut, Lula’nın Ukrayna savaşına ilişkin tutumunu yinelemesiyle ortaya çıktı. “O kadar çok eşitsizlik var ki başka bir savaşı düşünecek vaktimiz yok” diyen Lula, ‘dünyada açlık varken silahlara yatırım yapılmasını’ eleştirdi. Oysa Macron, yakın zamanda Ukrayna’ya asker göndermenin düşünülemez olmadığını savunmuştu.

Brezilya-Fransa ilişkilerindeki can alıcı engellerin başında ise AB-Mercosur ticaret anlaşması geliyor. Macron, Lula’nın güçlü bir şekilde desteklediği fakat Fransa’nın bloke ettiği ticaret anlaşmasını bir kez daha eleştirdi.

Çarşamba günü São Paulo’da Fransız ve Brezilyalı iş dünyası yöneticilerinin katıldığı bir toplantıda konuşan Macron, “Bugün müzakere edilen Mercosur anlaşması çok kötü bir anlaşma,” dedi.

20 yıl önce karar verilen anlaşmayı ‘ortadan kaldırmayı ve yeni bir anlaşma inşa etmeyi’ öneren Macron, yeni anlaşmanın Güney Amerikalı şirketlerin Avrupa pazarına erişimini kolaylaştıracağını ve Fransız çiftçiler için ‘her iki taraftan da daha talepkâr’ olacak ‘ayna hükümlü yeni nesil bir anlaşma’dan oluşacağını ileri sürdü.

Diğer birkaç AB üyesi ülke gibi Fransa da ‘ayna hükümler’ olarak bilinen ekolojik ve sosyal standartlara ilişkin mütekabiliyet hükümlerinin eklenmesini talep ediyor.

Dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması 25 yıldır müzakere masasında. Anlaşma, 780 milyondan fazla insanı ve yılda 120 milyar avro değerinde mal ve hizmeti bir araya getirmeyi hedefliyor.

Brezilya Maliye Bakanı Fernando Haddad Sao Paulo’daki etkinlikte, “Hâlâ vaktimiz var,” derken, Lula da AB ile anlaşmayı imzalamak için çabalarını sürdüreceklerini, durumun şu anda ‘eskisinden çok daha umut verici göründüğünü’ ekledi.

Bir diğer mesele de nükleer denizaltılar. Brezilya, nükleer güçle çalışacak ilk, toplamda ise beşinci denizaltısının inşası için Fransa’nın nükleer bilgi birikimini daha fazla paylaşmasını istiyor.

Fakat Fransa, 2008 yılında eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Brezilya cumhurbaşkanlığındaki ilk görevi sırasında Lula tarafından imzalanan bir anlaşma kapsamında kabul ettiği sınırı aşmakta tereddüt ediyor.

DİPLOMASİ

Bulgaristan Gazprom’dan 400 milyon avro talep ediyor

Yayınlanma

Bulgaristan devlet doğalgaz şirketi Bulgargas, Rus doğalgaz tekeli Gazprom Export-Import’tan Nisan 2022 sonunda doğalgaz tedarikinin durdurulması nedeniyle 400 milyon avrodan fazla tazminat talep ediyor.

Gazprom, Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından ülkenin Rus gazı için ruble cinsinden ödeme yapmayı reddetmesinin ardından Bulgaristan’a tedariki durdurmuştu. Bulgaristan şimdi doğrudan Gazprom’dan tazminat talep ediyor.

“Rus şirketinin tazminat talebini gönüllü olarak çözmesi için bir aylık bir süresi olacak. Anlaşma sağlanamazsa Paris’te tahkim davası açılacak,” diyen Enerji Bakanı Vladimir Malinov, 400 milyon avroluk zararın uluslararası hukuk firmaları tarafından hazırlanan hukuki ve mali analizler sonucunda hesaplandığını kaydetti.

Bakan, önceki Bulgar hükümetlerinin Gazprom’a karşı talepte bulunma konusunda “kabul edilemez” iki yıllık bir gecikmeye izin verdiklerini de sözlerine ekledi.

Nisan 2022’de Gazprom, Polonya ile birlikte Bulgaristan’ın da Rusya gazının bedelini ruble olarak ödemeyi reddetmesi üzerine, o dönemde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in gazın bedelinin ruble olarak ödenmesi gerektiği yönündeki kararını gerekçe göstererek Bulgaristan’a gaz sevkiyatını durdurmuştu. Sofya, sözleşmede ABD dolarına atıfta bulunulduğunu öne sürüyor.

Daha sonra Bulgaristan, Rusya doğalgazına karşı yeni adımlar atmaya karar verdi. Geçen ekim ayında ülke, Gazprom tarafından ödenmek üzere Bulgaristan’dan geçen Rus gazına ek bir enerji vergisi getirmeye karar verdi.

Macaristan ve Sırbistan, Bulgaristan üzerinden Orta Avrupa’ya giren Rus gazının fiyatında önemli bir artışa yol açacağı için buna şiddetle itiraz etti.

Aralık ayında, Bulgaristan’ın Schengen’e hava ve deniz yoluyla katılması için müzakereler devam ederken Bulgar hükümeti bu fikirden vazgeçti. Macaristan ise Bulgaristan’ın üyeliğini veto etmekle tehdit etti.

Mart 2024’te GERB lideri ve eski başbakan Boyko Borissov, gaz vergisinin getirilmesinin, Bulgaristan’ın Schengen bölgesine katılımı üzerindeki vetosunu kaldırması için Avusturya’ya baskı yapmak için bir araç olduğunu söyledi.

1 Ocak 2025’ten itibaren Gazprom’un Ukrayna ile olan sözleşmelerinin sona erecek olması nedeniyle Bulgaristan, Türk Akımı üzerinden Rus gazı ithalatı için tek güzergah olacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UAD’de İsrail’e “yalancı” protestosu

Yayınlanma

İsrail’in avukatları, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) duruşmasında Gazze savaşının trajik olduğunu ancak soykırım yapılmadığını iddia ederken protesto edildi.

İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıların Gazzelilerin haklarını geri dönülmez şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, UAD’nin acil şekilde yeni tedbirlere hükmetmesine ilişkin talepleri Divan’da ele alındı.

Lahey merkezli UAD’de Güney Afrika’nın yeni ihtiyati tedbir talepleriyle ilgili ikinci ve son günü olan duruşmalarda İsrail tarafı savunmasını yaptı.

Duruşmada İsrail adına söz alan Uluslararası Hukuktan sorumlu Başsavcı Yardımcısı Gilad Noam, Divan’dan gelen duruşma kararını 13 Mayıs’ta öğrendiklerini ve kısa süre içerisinde kendilerinin ve avukatlarının yeterince hazırlanacak vakit bulamadıklarını ifade etti.

Noam, Güney Afrika’nın iddialarının yersiz olduğunu savunarak “Bir kez daha belirtmek zorundayım ki trajik bir savaş yaşanıyor ancak ortada bir soykırım yok” iddiasında bulundu.

Konuşmasını, Güney Afrika’nın iddiaları yanıtlamak yerine Hamas’ın saldırılarını anlatarak sürdüren Noam, Hamas’ın elindeki rehinelerin çok kötü şartlarda tutulduğunu öne sürdü.

İsrail’in rehineleri kurtarmak için harekete geçtiğini ileri süren Noam, “Her devlet böyle yapardı” iddiasında bulundu.

Noam, Gazze için İsrail’in farklı planları olduğunu belirterek, “Hamas’ın olmadığı, Filistin ve İsraillilerin barış içinde yaşadığı bir Gazze” istediklerini savundu.

UAD Refah için acil tedbirleri görüşecek

BM’yi yok saydı

Noam, Güney Afrika’nın iddialarını desteklemek için kullandığı BM kurum ve kuruluşlarının belge ve delillerinin “inandırıcı kanıtlar” olmadığı savunmasını yaptı.

Gazze’de öldürüldüğü iddia edilen sivillere ilişkin kimlik bilgilerinin sahte olduğunu ileri süren Noam, “Hiçbir devlet hatasız değildir. Her sivil kayıp bir trajedidir ancak bu tek başına hukuka aykırı hareket edildiğini kanıtlamaz” savunmasında bulundu.

Noam’ın ardından kürsüye çıkan İsrail Dışişleri Bakanlığı baş hukuk müşaviri yardımcısı Tamar Kaplan-Tourgeman, Kerem Şalom kapısının İsrail’in egemenliğindeki topraklarda yer aldığını savunarak, İsrail’in insani yardımların geçişinin artması ve sivillerin zarar görmemesi için gerekli tüm çabaları gösterdiğini iddia etti.

Tourgeman, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin çektiği acılardan Hamas’ı sorumlu tutarak “Bu savaşın trajik olduğuna ve her iki tarafa da büyük acılara mal olduğuna şüphe yok, ancak bunu Hamas yaptı” dedi.

Hamas’ın hastaneleri kullandığını iddia eden Tourgeman, İsrail askerlerinin hastanelerdeki operasyonlarında hiçbir sağlık çalışanının etkilenmediğini veya zarar görmediğini ileri sürdü.

Tourgeman, Güney Afrika’ın ek tedbir taleplerinin dayanaktan yoksun olduğunu gerekçesiyle tamamının reddedilmesini istedi.

“Yalancılar!”

Tourgeman sözlerini sonlandırmak üzereyken Divan’da üst katta bulunan izleyicilerden birisi İsrail hukuk heyetine “Yalancılar, yalancılar!” diye bağırdı. Bunun üzerine mahkemenin canlı yayınına ara verildi. Protestocu Divan’dan çıkarıldıktan sonra yayın tekrar açıldı.

Duruşma sonlanmadan önce Divan’ın Alman Yargıcı Georg Nolte, İsrail tarafının özellikle Refah’ta sıkışan sivillere yönelik insani yardımı nasıl ulaştırdıklarını daha detaylı anlatmasını talep etti. Divan Başkanı Lübnanlı Yargıç Nawaf Salam, İsrail’in yarın akşam yerel saatle 18.00’e kadar Yargıç Nolte’nin sorusuna ilişkin beyanlarını yazılı olarak Divan’a sunmasını istedi.

Divan hakimleri tedbir talebine ilişkin müzakerelere başladı. Kararın birkaç hafta içerisinde açıklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Firari Rus sermayedar Hodorkovskiy: Batı savaşı kaybediyor

Yayınlanma

Rusya’da vergi kaçakçılığı ve dolandırıcılıktan hüküm giyen eski Yukos enerji şirketinin patronu Mihail Hodorkovskiy, X (eski adıyla Twitter) hesabından yaptığı paylaşımda Batı’nın Ukrayna’daki savaşı kaybettiğini söyledi.

Katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmayı paylaşan Hodorkovskiy, “Mevcut çabalar Ukrayna’nın kilit bölgelerinin önümüzdeki 2 yıl içinde (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in eline geçmesini engellemeye yetmiyor. Putin, savaş için yılda yaklaşık 120 milyar dolar, Rusya’nın 2,2 trilyon dolarlık GSYİH’sinin yüzde 5,4’ünü harcıyor,” dedi.

Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya iki yıl boyunca yaptığı yardımın 88 milyar dolar tutarında, yani birliğin GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 0,25’i olduğunu kaydeden Hodorkovkiy, şöyle devam etti:

“Bu da, ABD’nin katkısını da dahil edersek, Putin’in Batı’yı en az 2,5’e 1 oranında geride bıraktığı anlamına geliyor. Bu yıl ABD desteği olmadan bu oran 4’e 1’e yükseliyor. Savaş başladığında Rusya’nın 142 milyonluk nüfusuna karşılık Ukrayna’nın 40 milyonluk nüfusu vardı, bu yaklaşık 3,5’a 1’lik bir oran. Şimdi, iki yıl sonra, bu oran 7’ye 1. Yine de Ukrayna’nın savaşmaya devam etmesini talep ediyoruz. Peki neyle savaşacaklar? Bu gidişle Harkov bu yıl içinde, Odessa ise gelecek yıl düşecek. Ukrayna 2026 yılına kadar sadece küçük çaplı bir partizan direnişini sürdürebilecek durumda olacak, ki bu en iyi senaryo.”

Polonya birliklerinin NATO’nun bir parçası olarak Ukrayna’ya girmesi halinde Lviv’in korunacağını, Ukrayna ordusunun tüm zorluklara rağmen savaşı sürdürmesinin daha iyimser bir senaryo olduğunu belirten Hodorkovskiy, şu ifadeleri kullandı:

“Müttefiklerinin desteği olmadan Ukrayna’nın işgali sonsuza kadar püskürtmesi beklenemez. Putin kesinlikle kendi müttefiklerinin desteğine sahip. Xi Jinping, Çin-Rus işbirliğinin sınırı olmadığını söyledi. Putin’in toprağa ihtiyacı olmadığını akılda tutmak önemli. Putin’in iç hedefleri için bir savaşa ihtiyacı var. Ve zayıf bir Batı onun için harika bir hedef.”

Ukrayna’da kamuoyu yoklaması: Rusya ile müzakereleri destekleyenlerin oranı yüzde 72’ye yükseldi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English