Bizi Takip Edin

AMERİKA

Dünya ekonomisi nereye – 2: Enflasyonun eşitsiz darbeleri ve yavaşlayan faaliyet

Yayınlanma

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Afrikalıları ülkesinin ne kadar ulvi niyetleri olduğuna ikna etmek için çıktığı turda, önce Senegal’de bir köle anıtına gitti, sonra Zambiya’daki ücra bir köyde çiftçilerle konuştu, nihayetinde Güney Afrika’nın kömür madenleri bölgesindeki bir mesleki eğitim merkezini ziyaret etti.

Son durağında, Amerikan ekonomisi hakkında konuşan Yellen, bazı aksaklıklar olsa da ve aydan aya neler yaşanacağını kestiremese de, enflasyonun büyük ölçüde aşağı çekildiğini söyledi.

Kiralar söz konusu olduğunda hâlâ enflasyonun sürdüğünü düşünen Yellen, önümüzdeki beş ila altı ay içerisinde emlak kiralarının düzeleceğini ve bunun da enflasyondaki düşüşe katkı sunacağını belirtti. Mal fiyatları düşüyor ama hizmet sektöründeki fiyatlar hâlâ hızlı bir şekilde yükselmeye devam ediyordu.

Dördüncü çeyrekteki yüzde 2,9 büyümenin de ‘sağlam’ olduğunu savunan Yellen, yüksek enflasyon ortamında düşük tempolu bir büyümenin daha arzu edilir olduğunu savundu.

Enflasyonda ara bilanço

New York Fed, enflasyonun en çok hangi gelir gruplarını vurduğunu araştıran bir çalışma yayımladı. Bulgular, 2021 ile 2022 yıllarında enflasyonun vurduğu kesimlerin değişiklik gösterdiğini ortaya koyuyor.

2021 yılında, orta gelir grubunun enflasyondan en çok çeken grup olduğu görülüyor. Orta gelir grubundan kasıt, yılda 50 bin ila 150 bin dolar arasında gelir elde edenler.

Bu gelir grubunun ikinci el otomobil ve yakıt enflasyonu nedeniyle zarar gördüğü anlaşılıyor. Alt gelir grubunun daha ziyade toplu taşımayı kullanması, zenginlerin ise ya sıfır araç alması ya da yakıt giderlerinin gelirleri içerisinde daha küçük bir kısmı kaplaması nedeniyle enflasyonun hedefinde bahsettiğimiz gruplar yer aldı. Zenginlerle yoksulların, köylülerle kentlilerin harcama kalemlerindeki farklılaşma da bu sonuçta etkili oluyor.

Son aylarda ise yakıt ve ikinci el araç fiyatlarında bir düşüş görülüyor. Bu sırada kira ve gıda fiyatlarındaki artış ise can yakıyor. Bu iki kalem, özellikle daha düşük gelirlilerin olmazsa olmaz harcamaları arasında yer aldığından, enflasyonun hedefi daha yoksul kesimler haline gelmiş durumda.

Bunun sonucu olarak, en altta yer alan yüzde 40’lık dilim, ortalamadan yüzde 0,3 daha fazla enflasyona maruz kalıyor.

Örneğin, Şubat 2022’ye kadar olan dönemde, kırsal bölgelerde yaşayanların hissettiği enflasyon, ortalamanın 2 puan üzerindeydi. Şimdilerde ise aynı bölgeler enflasyon ortalamasının altında yaşıyorlar.

Geçen yılın ilk döneminde de siyahi ve hispanik haneler 1 puan yüksek enflasyona maruz kalıyorlardı. Üniversite diploması olmayanların da daha yüksek enflasyon hissettikleri ortaya çıktı. Bu grupların şimdilerde enflasyon ortalamasına doğru yaklaştıkları tespit ediliyor.

Gıda ve kira fiyatları enflasyonu, hâlâ ortalama enflasyonun üzerinde seyrediyor (sırasıyla yüzde 10,6, yüzde 7,9 ve yüzde 7,1). Dolayısıyla, Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman’ın geçen Kasım ayında New York Times için yazdığı makalede dile getirdiği ‘düşük gelirliler enflasyondan o kadar da etkilenmiyor’ tezi doğru değil. Krugman’ın gerekçesi, düşük ücretli işlerde çalışanların ücret artış yüzdelerinin daha yüksek ücretlilerin oranlarına göre daha fazla olması.

ABD İşçi İstatistikleri Bürosunun verilerine göre, en düşük yüzde 25’in içerisinde yer alan Amerikalılar, gelirlerinin yarısından fazlasını kira, gıda ve tıbbi hizmetlere harcıyor. Yüksek gelir grubunun harcamalarında ise ev dışında yenen gıdalar, eğlence ve dinlenme, yeni ve ikinci el araçlar alt gelir grubundan çok daha fazla yer kaplıyor.

Genel ve tarihsel eğilim, hane halklarının temel ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarının, temel ihtiyaç olmayan malların fiyatlarından daha fazla artış gösterdiğine işaret ediyor. 

Tüketici harcamalarında düşüş

Enflasyonun hararetinin azalma eğilimine girmesindeki en büyük payın tüketici harcamalarındaki düşüş olduğu anlaşılıyor.

Geçen hafta yayımlanan istatistikler, Aralık ayında tüketici talebinin bir önceki aya göre yüzde 0,2 azaldığını gösteriyor. Enflasyona göre ayarlandığında bu oran yüzde 0,3’ü buluyor.

Perakende satışları takip ettiğimizde, tatil mevsimi de olmasına rağmen, Aralık ayında tüketicilerin talebinin bir önceki aya göre yüzde 1,1 azaldığı anlaşılıyor.

Amerikan tüketimindeki azalmanın belki de en önemli göstergelerinden biri de ticaret açığında Kasım ayında yaşanan dev düşüş. 14 yıllık dilimdeki en büyük düşüş olarak kayıtlara geçen bu ay, azalan tüketici talebini ve ithalat yapmak için yükselen borçlanma maliyetini gözler önüne serdi.

Kasım ayında ABD’nin ticaret açığı yüzde 21 düşüşle 61,5 milyar dolara geriledi. İthalat yüzde 6,4 gerilerken, mal ithalatında bu oran yüzde 7,5 olarak gerçekleşti. Kasım ayında ihracat da yüzde 2 azaldı.

Doların göreli güçlülüğü Amerikan mamul mallarının küresel rekabetçiliğini azaltırken, merkez bankalarının faiz artırma politikaları da talebi düşürüyor.

Bir başka mesele, pandemi dönemindeki nakit devlet yardımları ile tasarrufları artmış görünen hane halklarının şu anda 2005 seviyelerinde tasarruflara çekilmiş olması. 

Ayrıca tüketici borçlanmasında da tehlikeli sınırlara yaklaşılıyor. Öğrenci ve otomobil kredilerinin yanı sıra kredi kartı ödemeleri de 2022’nin üçüncü çeyreğinde 2008’den bu yana en yüksek seviyelere ulaştı.

İmalat sanayisi alarm veriyor

Ama belki de hepsinden önemlisi, Amerikan imalat sanayisinde yaşanan düşüş ve ‘fabrika resesyonu’ ihtimali.

Veriler açıklanmadan önce yapılan bir Wall Street Journal anketi, endüstriyel üretimin Aralık 2022’de 0,1 küçülmesini bekliyordu. Açıklanan rakamlar, tüm beklentileri boşa çıkararak, yüzde 0,7’lik bir küçülme olduğunu gösterdi.

Kapasite kullanımında da beklentiler yüzde 79,6 idi. Açıklanan istatistikler Kasım ayına oranla bir düşüş olduğunu gösterdi: yüzde 78,8.

İmalat sektöründeki düşüş eğilimi ise sürdü. Kasım ayında yüzde 1,1 küçülen imalat sanayisi, Aralık ayında da yüzde 1,3 daraldı.

İmalat sanayisindeki yeni siparişler de Kasım ayında yüzde 1,8 azalmıştı.

Sermaye harcamaları (ekipman, bina, entelektüel mülkiyet) ise yalnızca yüzde 0,7 arttı. Üçüncü çeyrekte bu oran yüzde 6,3’tü. Dolayısıyla, yatırımlarda da yavaşlama olduğu anlaşılıyor.

Amerikan ekonomisinin bazı bölmelerinin resesyona doğru koşar adım gittiği, bunların başında da imalat sanayisinin geldiği kabul ediliyor. İkinci çeyreğe girdiğimizde teknik resesyonun gerçekleşmesi muhtemel; ama iktisatçılar nedense resesyonun ‘hafif’ geçmesini bekliyorlar.

Mini mini resesyonlar

Son zamanlarda Amerikan ekonomisi hakkında yapılan tahminlerin genel eğilimi, hafif seyredecek bir resesyon beklentisi.

Amerikan Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımına, artık daha az ivmeyle de olsa devam edecek olması, yükselen borçlanma maliyetleri ve düşen tüketici talebi Amerikan ekonomisini soğutacak.

Ama ‘karamsar’ Fed’de bile tünelin sonundaki ışığın görüldüğüne dair bir beklenti oluştu. Bu hafta yapılacak toplantıda 0,25 puanlık bir faiz artışı beklentisi hakim. Fed Guvernörü Christopher Waller’ın ‘İhtiyatlı İyimserlik’ başlıklı konuşması da Amerikan ekonomisinde bir ‘yumuşak iniş’in hâlâ mümkün olduğuna işaret ediyor.

Bloomberg anketine katılan iktisatçılar da GSYİH’deki daralmanın ikinci çeyrekten itibaren başlayacağını düşünüyor ama zararın daha hafif olacağı konusunda hemfikir.

Öte yandan, resesyon, teknik tanımı itibariyle, birçok ülkede iki çeyrek üst üste ekonomik faaliyette görülen küçülme demek. Ama Bloomberg, ABD’de işlerin böyle olmadığını hatırlatıyor: Bu ülkede resesyonun ‘resmi’ ilanı, ‘kâr amacı’ gütmeyen bir kuruluş olan Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosunun (NBER) ‘elit’ akademisyenlerinin gizli toplantılarından çıkıyor ve bu tanımın yapılması genellikle 1 yılı alıyor. Genel resesyon kabulü ise, Wall Street’in geniş ölçüde ortada bir resesyon olduğu konsensüsü ile hareket etmesi.

Emek piyasası ‘sıkı’ mı?

Emek piyasasının ‘sıkı’ durduğu tüm ABD’li yetkililerin ve şirket iktisatçılarının üzerinde hemfikir olduğu bir konu.

İşsizlik oranları tarihsel diplerde gezerken, şirketlerin işe alımları, teknoloji devlerindeki tüm işten çıkarmalara rağmen devam ediyor.

Fakat büyük şirketlerin işten çıkarmalara başlaması, ekonominin şu anda resesyonda olduğunu göstermeyebilir. Şirketler, 2023 içerisinde bir resesyon bekledikleri için önden emek maliyetini kısmak için harekete geçiyor olabilir.

Nitekim, ‘sıkı’ sayılan emek piyasasında gevşeme emareleri Aralık ayında ortaya çıkmaya başladı. Pandemi çıkışında sürekli artan yeni istihdam, şimdi soğumaya başladı. Aralık ayında patronlar 230 bin yeni istihdam eklediler. Ama bu, son iki yıldaki en düşük ilave.

2022 yılı boyunca toplam 4,5 milyon yeni istihdam görülürken, bu sayı 6,7 milyonluk 2021’e göre bariz bir azalma olduğuna işaret ediyor.

Ama pembe tablo çizen bu rakamların arkasında başka veriler gizli. Örneğin, çalışan ya da iş arayan yetişkin ABD’lilerin oranı, yani işgücüne katılım oranı, Aralık ayında yüzde 62,3’e yükselse de bu oran hâlâ pandemi öncesinin altında.

Son iki yılda ortalama çalışma haftası saatleri de azalıyor ve bu ortalama Aralık ayında 34,3 saat olarak tespit edildi.

Geçici yardım hizmetlerinden işe alınanların sayısı da son 5 ayda 110 bin azaldı. Yukarıdaki istatistikle birlikte okunduğunda, demek oluyor ki, işverenler azalan tüketici talebi karşısında kendi personelinin çalışma saatlerini azaltırken geçici yardım hizmetlerinden çıkıyor.

Ücretlerdeki artışın hızı azalıyor

Amerikan Merkez Başkanı Yardımcısı Lael Brainard da düşük ücretlilere yapılan ücret zamlarının yüksek ücretlilere yapılanlardan az olduğuna dikkat çekenlerden. Gerçekten de idari işlerden çalışmayan işlerde çalışan işçilerin ücretlerindeki artışın daha fazla olduğu görülüyor.

Bununla birlikte yukarıda, düşük ücretlilerin temel harcamalarında hangi kalemlerin daha fazla tuttuğunu ve bu temel harcamalardaki enflasyonun diğerlerinden daha yüksek olduğunu söylemiştik. Tüm bunlara şu bilgi de eklenmeli: 2021’in başından 2022’nin sonunda kadar, düşük ücretli işçilerin ücretlerinde ortalama yüzde 11,5 bir artış olsa da fiyatlar yüzde 14 yükseldi.

Ortalama ücretlerdeki artış hızının da yavaşladığı görülüyor. Aralık’ta ortalama saatlik ücret bir önceki yılın aynı döneminde göre yüzde 4,6 arttı. Aynı dönemde enflasyonun yüzde 7,1 olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

Bütün bunlara rağmen, OECD ülkelerindeki tüketici beklentilerinin iyimserleştiğini de hatırlatmak gerekiyor. Özellikle Avrupa’da sıcak geçen kış, enerji fiyatlarındaki enflasyon nedeniyle sert bir darbe yemesi beklenen imalat sanayisindeki daralmayı kontrol altında tuttu. Bir sonraki yazıda, Avrupa’ya bakacağız.

AMERİKA

Amazon, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyar dolar bağış yapacak

Yayınlanma

Büyük teknoloji şirketleri ABD’nin yeni başkanı ile ilişki kurmaya çalışırken, Amazon perşembe günü Donald Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar nakit bağışta bulunacağını doğruladı.

Amazon’un bu hamlesi, Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta’nın da benzer şekilde fona 1 milyon dolar bağışta bulunmasının ardından geldi. Amazon ayrıca Trump’ın yemin törenini Prime Video hizmetinde yayınlayacak.

Trump uzun zamandır Büyük Teknoloji şirketlerini, muhafazakâr medyaya yönelik sansür de dahil olmak üzere bir dizi suistimalle suçluyor. Kasım ayındaki seçim zaferinin ardından, Büyük Teknoloji yöneticileri onu tebrik etmek için sıraya girmişti.

Amazon’un bağışını ilk haber yapan Wall Street Journal’a göre şirketin icra kurulu başkanı ve kurucusu Jeff Bezos da önümüzdeki hafta Trump’ın Mar-a-Lago tatil köyünü ziyaret etmeyi planlıyor.

Google ve Apple üst düzey yöneticileri Sundar Pichai ve Tim Cook da seçimlerin ardından Trump’ı tebrik etmekte gecikmemişlerdi.

The Information’ın haberine göre Pichai’nin perşembe günü Mar-a-Lago’da Trump’la bir araya gelmesi bekleniyordu ve Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg de seçimi kazanmasının ardından Trump ile birlikte yemek yedi.

Apple’ın, Trump’ın vaat ettiği kapsamlı gümrük vergisi planlarına maruz kalma potansiyeline sahip olduğu ve bunun da kritik Çin tedarik zincirlerini alt üst etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Trump’ın ilk döneminde Cook, şirketin ürünleri için muafiyetler sağlamayı başarmıştı.

Yeni başkan ilk döneminde Amazon ile çatışmış, online perakende devini şirketleri iflas ettirmekle suçlamış ve vergi politikasını eleştirmişti. Ayrıca 2018’de ABD Posta Servisinin paket teslimatları için uyguladığı fiyatlandırmanın gözden geçirilmesini emretmiş ve kurumu Amazon’un “kuryesi” gibi davranmakla suçlamıştı.

Biden yönetimi altında Amazon, Lina Khan yönetimindeki ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve birkaç eyaletin geçen yıl şirkete karşı tekel davası açmasıyla daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.

FTC ayrıca Amazon da dahil olmak üzere büyük bulut hizmeti sağlayıcılarını, üretken yapay zeka alanındaki ortaklıkları konusunda soruşturuyor.

Yaz aylarında Trump’a yönelik ilk suikast girişiminin ardından Bezos X’te bir mesaj yayınlayarak Trump’ı “gerçek ateş altında gösterdiği muazzam zarafet ve cesaret” dolayısıyla tebrik etmişti.

Washington Post’un da sahibi olan Bezos, ekim ayında gazetenin Trump’ın Demokrat rakibi Kamala Harris’i desteklemesini de engellemişti.

Trump ile Bezos arasında zımni bir anlaşmanın olduğu, bu anlaşmanın da Elon Musk’ın SpaceX’i ile rekabet eden roket şirketi Blue Origin ile ilgili olduğu ileri sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Ukrayna için 117 silah üretim hattına yatırım yapıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’ya verdiği destek kapsamında 117 silah üretim hattına yatırım yaparken Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, 2023’te küresel silah satışları 632 milyar dolara ulaştı; ABD ve NATO şirketleri bu satışların büyük bölümünü oluşturdu.

Bloomberg’in haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yönetim ve Kaynaklardan Sorumlu Müsteşarı Richard Verma, Ukrayna’ya verilen desteğin ABD’ye ekonomik olarak da katkı sağladığını belirtti.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde gerçekleştirdiği mülakatta Verma, “31’den fazla ABD eyaletinde 117’den fazla üretim hattına yatırım yapıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Bu yatırımlar arasında obüsler, Bradley piyade savaş araçları, mühimmat ve diğer silahların üretimi yer alıyor.

Rusya’dan tepki: Silah sevkiyatları meşru hedef

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’ya silah taşıyan herhangi bir sevkiyatın Rusya için meşru bir hedef olduğunu ifade etti.

Lavrov, ABD ve NATO’nun yalnızca silah sağlayarak değil, aynı zamanda İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer ülkelerdeki personeli eğiterek de çatışmaya doğrudan müdahil olduğunu savundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da ABD’nin dondurulmuş Rus varlıklarından elde ettiği gelirle Ukrayna’ya kredi sağlamasını sert bir dille eleştirdi.

Bakanlık, “Bu sıradan bir hırsızlıktır,” diyerek durumu kınadı. Açıklamada, ABD’nin Kiev rejimine 20 milyar dolarlık yeni bir kredi sağlamak üzere harekete geçtiği belirtildi. Bu miktarın, G7 ülkelerinin Rusya’dan aldığı dondurulmuş devlet varlıklarından elde edilen gelir olduğu öne sürüldü.

Silah şirketlerinin gelirleri artıyor

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, 2023 yılında 41 ABD silah şirketi, başta Ukrayna olmak üzere çatışma bölgelerine yapılan satışlardan 317 milyar dolar gelir elde etti.

Bu şirketler, dünyadaki toplam silah satışlarının yüzde 78’ini gerçekleştirdi.

Raporda, 2023 yılı toplam küresel silah satışlarının 632 milyar dolara ulaştığı, bunun 494 milyar dolarlık kısmının ABD ve NATO şirketlerine ait olduğu belirtildi.

Beyaz Saray’dan Ukrayna’ya ‘askeri yardım yağdırma’ sözü

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk evsizlik için ‘yalan’ ve ‘propaganda’ dedi

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk Amerikan hükümetinin, evsizliği sona erdirmek için çalışan kuruluşları zenginleştirmek amacıyla daha fazla insanı evsiz bırakmaya yönelik “küresel bir komplonun” arkasında.

Musk, “‘Evsizleri kurtaran’ STK’lara genellikle sokaklarda kaç evsiz olduğuna göre ödeme yapılıyor, bu da evsizlerin sayısını en üst düzeye çıkarmaları ve sorunu asla çözmemeleri için güçlü bir mali teşvik yaratıyor!” diye yazdı.

Musk X’te yaptığı başka bir paylaşımda, “Çoğu durumda, ‘evsiz’ kelimesi bir yalandır. Genellikle ağır akıl hastalığı olan şiddet eğilimli uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir propaganda sözcüğüdür,” dedi.

Musk eylül ayında da, “Ne kadar çok evsiz varsa, bu kuruluşlar o kadar çok para alıyor, bu yüzden teşvikleri evsizliği azaltmak değil, artırmak!” demişti.

Trump da “tedavi, akıl hastanesi veya gözaltı” öneriyor

SpaceX ve Tesla CEO’su ekim ayında ise Tucker Carlson’a verdiği demeçte, “Evsiz kelimesi yanlış bir isimlendirme. Birinin ev kredisini biraz geciktirdiğini ve eğer ona bir iş verirseniz, kendi ayakları üzerinde durabileceğini ima ediyor,” demişti.

Musk’a göre “Aslında sahip olduğunuz şey, sokaklarda ölü gözleri, iğneleri ve insan dışkıları olan şiddet yanlısı, uyuşturucu zombileri.”

Musk, evsizlikle mücadele için ne kadar çok para harcanırsa “durumun o kadar kötüye gittiğini” söylemişti.

Bu arada Trump, evsiz kalan insanların tedaviye ya da akıl hastanelerine zorlanmaları ya da “gözaltına alınmaları” gerektiğini söylüyor.

Kampanyasında “tehlikeli derecede dengesiz” olanların “kâbusuna son verme” sözü veren Trump, “ucuz araziler açmayı, doktorlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları ve uyuşturucu rehabilitasyon uzmanları getirmeyi ve evsizlerin yerleştirilebileceği ve sorunlarının tespit edilebileceği çadır kentler kurmayı” planladığını söylemişti.

Yeni başkan, “ciddi derecede akıl hastası veya tehlikeli derecede dengesiz” olanları “topluma yeniden kazandırmak” amacıyla barındırmak ve rehabilite etmek için akıl hastanelerini geri getirmek istiyor.

Trump yanlısı zenginler de evsizliği bir “hastalık” olarak göre eğiliminde

Musk ve Trump bu konuda yalnız değil. Ulusal Evsizlik Hukuk Merkezinin kampanya ve iletişim direktörü Jesse Rabinowitz’e göre, etkili milyarderler ve sağcı düşünce kuruluşları Kongrede ve Yüksek Mahkemede evsizliği suç sayan yasaları geçirmek istiyor ve “hepsi de insanları yeterince cezalandırırsak yoksul olmamayı seçecekleri şeklindeki bu geriye dönük, yanlış görüşü paylaşıyor.”

Tam verilerin mevcut olduğu son tarih olan Ocak 2023’te, ABD’de tek bir gecede 650.000’den fazla kişi evsizdi. Bu, 2022’ye göre yüzde 12’lik bir artışa işaret ediyor ve Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı tarafından yaklaşık 20 yıldır kaydedilen en yüksek rakam.

Rapora göre, evsizlik yaşayan her 10 kişiden yaklaşık üçü çocuklu bir ailenin parçası ve tüm evsizlerin yüzde 17’si 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

New York’ta ekim ayında 45.000’den fazlası çocuk olmak üzere 130.000’den fazla kişi barınaklarda uyuyordu.

Özellikle aileler arasında evsizliğin başlıca nedeni, evlerden tahliye, aşırı kalabalık konutlar, aile içi şiddet ve iş kayıplarının evsiz aileleri barınaklara ve sokaklara göndermesiyle birlikte, uygun fiyatlı istikrarlı konut eksikliği.

ABD’nin hiçbir yerinde asgari ücretli bir işçi iki odalı bir ev kiralayamıyor

İstatistiklere göre asgari ücret alan tam zamanlı bir işçi, ülkenin herhangi bir yerinde piyasa fiyatından iki yatak odalı bir ev kiralayamıyor.

Saatlik ücretle çalışan bir işçinin, ülkenin herhangi bir yerinde adil piyasa kirasıyla ortalama bir yatak odalı bir ev kiralayabilmesi için haftada 104 saat çalışarak saatte en az 15 dolar kazanması gerekiyor.

Musk evsizlik yaşayan insanları “şiddet yanlısı” olarak tanımlasa da, bu kişilerin suç faili olmaktan ziyade suç mağduru olma olasılığı daha yüksek. 

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi Benioff Evsizlik ve Barınma Girişimi, her gece yarım milyondan fazla Amerikalıyı sokaklara iten bir dizi politika başarısızlığından kaynaklanan “gizli bir salgın” olarak adlandırıyor.

Musk ve Ramaswamy, beslenme yardımı programında kesintiye gidecek

Musk ve milyarder girişimci Vivek Ramaswamy, sağlık sigortası ve gıda programlarındaki kesintiler de dahil olmak üzere, trilyonlarca dolarlık federal harcamalarda yapılacak kesintileri belirlemek üzere Kongre ile birlikte çalışmak üzere yeni oluşturulan bir danışma grubunu yönetiyor. 

Ramaswamy, yoksul Amerikalılar ve aileler için en kritik güvenlik ağı programlarından biri olan Ek Beslenme Yardımı Programı ya da gıda pulları için 1 milyar dolarlık kesinti yapılmasını önerdi.

Yardım alanların yaklaşık yüzde 75’i yoksulluk içinde ve yüzde 20’den fazlası bu yardımlar dışında başka bir geliri olmadığını bildirmiş durumda. 

Musk ve Ramaswamy’nin ayrıca düşük gelirli Amerikalılar ve çocuklara yönelik federal sağlık programlarında (evsiz Amerikalıların da hak sahibi olduğu programlarda) kesintiye gitmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Trump’ın ilk döneminde evsizlik artmıştı

Trump ilk yönetimi sırasında, evsizliğe yönelik federal müdahaleyi denetleyen kurumun başına, kendini “evsizlik danışmanı” olarak tanımlayan birini atamıştı.

ABD Kurumlar Arası Evsizlik Konseyini 2019-2021 yılları arasında yöneten Robert Marbut, yıllardır krizi ele alma politikalarının arkasındaki itici güç olan ve ülke çapında evsizlik ve barınma kurumları ve hizmetleri tarafından yaygın olarak desteklenen standart “önce barınma” çerçevesini terk etti. 

Fakat Marbut, “dördüncü konut” olarak adlandırdığı ya da insanların destekleyici hizmetlere kaydolmasını sağlamak için konutun bir teşvik olarak kullanılmasını onayladı.

Trump “evsizlik belasını sona erdirme” sözü vermişti. Başkanlığının son yılı olan 2020’de, evsizliği deneyimleyen insanların sayısı üst üste dördüncü yıl artmıştı.

Covid-19 salgınının ilan edilmesinden iki ay önce, Ocak 2020’de tek bir gecede, yaklaşık 580.000 kişi (ya da ülkedeki her 10.000 kişiden yaklaşık 18’i) evsizdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English