Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

FHKC üst düzey yetkilisi ‘Aksa Tufanı’nı Harici için yazdı

Yayınlanma

Çevirmenin notu: 7 Ekim günü şafak vakti Hamas’ın silahlı kolu El Kassam Tugayları başta olmak üzere Filistinli gruplar, İsrail’e karşı “Aksa Tufanı” adını verdiği bir operasyon başlattığını ve ilk aşamada işgal altındaki topraklara 5 bin roket ve havan fırlattıklarını açıkladı. Devamında Gazze sınır hattındaki yerleşimlere sızmaların olduğu yönünde haberler gelmeye başladı; İsrail, “savaş durumu alarmı” verdi.

Gazze Şeridi’nden İsrail’e binlerce füze saldırısı düzenlenirken gruplar da bölgedeki yasa dışı yerleşimlere girdiler.

Hem Filistin hem de İsrail tarafında kayıplar ağırlaşırken Tel Aviv yönetimi, Gazze’ye saldırılarını sürdürüyor.

Filistin Halk Kuruluş Cephesi’nin (FHKC) Lübnan’da ikamet eden üst düzey liderlerinden Halid el-Yemeni (Khaled al-Yamani), “Aksa Tufanı” saldırısının İsrail açısından yarattığı sonuçları Harici için yazdı.


Aksa Tufanı

Halid el-Yemeni

8 Ekim 2023

Filistin direnişinin başlattığı savaş, stratejik boyutların yanı sıra, etkileri çatışma günlerinin sona ermesiyle bitmeyecek bir dizi saha ve operasyonel göstergeyi de içeriyor; zira Filistin direnişi, saldırının şekli, doğası ve zamanlaması açısından kökten farklı bir denklem başlattı.

En ciddi operasyonel önemi de, Filistin direnişi tarafından aylar boyunca yürütülen stratejik şaşırtma ve yanlış bilgilendirmeydi.

Sürpriz saldırı: Direniş, binlerce Filistinli savaşçının katıldığı geniş çaplı bir sadırı başlatmayı başardı ve işgal, direnişin saldırıya başlama niyetine dair herhangi bir belirti tespit etmeyi başaramadı.

Önleyici saldırı: İşgalin Gazze’deki direniş liderliğine karşı hain bir saldırı başlatacağı veya Gazze’ye karşı geniş çaplı bir saldırı başlatacağı direniş açısından aşikardı ve bu nedenle direniş, ilk sözü direnişin söyleyeceği bir önleyici saldırı uygulamaya karar verdi.

Düşman ordusunun ve güvenlik kurumlarının güvenlik ve erken tespit prosedürlerini atlatmak: Direniş savaşçıları, düşman ordusunun izleme ve erken tespit prosedürlerini atlatmayı zekice başardı ve bu da onlarca direniş savaşçısının füze koruması altında saldırıya başlamasına imkân sağladı.

Füze saldırıları ve yoğun ateş koruması: Direniş, kitlesel ve eş zamanlı füze saldırıları düzenleyerek işgal askerlerini sığınaklara girmeye zorlamayı başardı ve direnişin yerleşim yerlerindeki askeri bölgelere sürpriz bir saldırı düzenlemesine olanak yarattı.

En önemli sonuçlar Filistin meselesiyle alakalı

Suudi normalleşmesi: Suudilerin İsrail ile normalleşmesi Filistin meselesi üzerinde büyük bir olumsuz etki yaratacak ve Arapların Filistin meselesine olan desteğini zayıflatacaktır.

Oslo alternatifine oynayan ve düşmanla müzakere yolunu yeniden canlandırmak için tekrar tekrar arayışa giren yetkililer: Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) hâkim olan Filistin Yönetimi’nin devam eden liderliği Oslo alternatifine oynuyor ve müzakere yolunu yeniden canlandırmak adına düşmanla Suudi normalleşme müzakerelerine yatırım yapmak istiyor.

Aksa Tufanı operasyonu, işgal altındaki Filistin Batı Şeria’sındaki direnişi işgalin baskı ve suçlarından korumak için geliyor: Filistin Batı Şeria’sında direnişin tırmanması, Filistin direniş liderliğinin Batı Şeria’da da işgale karşı direniş ruhunu güçlendirmeyi amaçladığı kayda değer bir kazanım.

Direniş liderliğini suikasttan koruyan düşmanla angajman kurallarının oluşturulması: Filistin halkı ve direnişi, Filistinli direniş liderlerine, özellikle de askeri eylem ve direniş çalışmalarında aktif olan liderlere suikast düzenlenmesine karşı dokunulmazlık sağlamalı; bu da düşmanın Filistinli direniş liderlerine yönelik suikast ve tasfiye planlarını bozmak anlamına geliyor.

Yukarıdakilere dayanarak, Aksa Tufanı Savaşı’nın en önemli ön sonuçları, Filistin direnişinin ilk saldırısını yönlendirmedeki başarısı ve düşman askerleriyle çatışmayı tüm uyum, etkinlik ve yetenekle kontrol ettiği ve yönettiği bir operasyon sahası dayatması.

Ayrıca operasyonun en önemli sonuçlarından biri de çok sayıda asker ve yerleşimcinin kaçırılıp esir alınması ki bu da işgal yönetimi üzerinde büyük bir baskı unsuru oluşturuyor ve Filistinli tutuklu ve mahkûmların düşman cezaevlerinden kurtarılması konusunda direnişe ciddi bir pazarlık kozu sağlıyor.

Düşman yönetimin önündeki alternatifler son derece sınırlı olacaktır. Siyonist ordunun Gazze Şeridi’ni karadan işgal etmek gibi kolay bir alternatifi olmayacaktır. Böyle bir adım, bu işgali işgal ordusu askerleri açısından gerçek bir mezarlığa dönüştürecek imkanlara sahip olan direnişe büyük bir armağan ve hizmet olacaktır.

Bunun yanı sıra Gazze’ye yönelik barbarca ve uzun vadeli saldırı ve yıkım alternatifi, düşmanı Batı Şeria’da silahlı bir ayaklanmayla karşı karşıya bırakacak ve bu da düşman liderlerinin Gazze Şeridi’ne dönük kapsamlı bir saldırı gerçekleştirme konusunda dikkatlice düşünmelerini sağlayacaktır.

Son olarak, savaşın sonucu ne olursa olsun, direniş işgal ordusunun prestijini ve imajını sonsuza dek kıran yeni bir stratejik yöntem yaratmayı başardı. Yenilmez ordu imajı sona erdi ve direniş, Siyonist istihbarat sistemine büyük bir güvenlik darbesi indirdi.

Aksa Tufanı Savaşı’nın en önemli sonuçlarından biri, düşmana, direniş savaşçılarının Filistin için gerçek bir kurtuluş sürecinde ilerleme kabiliyetinin minyatür bir örneğini sergilemesiydi; bu, İsrail’in bölgedeki düşmanlarının cüret ve cesareti üzerinde kayda değer bir etkiye sahip olacak ve kurtuluş projesini yeniden canlandırma ve direniş çalışmasını genişletme ciddiyetine kapıyı ardına kadar açacaktır.

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English