Bizi Takip Edin

AVRUPA

Fransa’da “Halk Cephesi” içindeki gerilimler şimdilik sönümlendi

Yayınlanma

Fransa’da erken meclis seçimleri için “Halk Cephesi”ni kuran sol partiler, adayların sayısı ve isimleri ile Gazze’deki savaş gibi konularda müzakereler nedeniyle iç gerilim yaşıyor.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 10 Haziran Pazar günü Ulusal Meclisi feshetmesinin ardından Fransa’nın başlıca sol güçleri, 30 Haziran ve 7 Temmuz tarihlerinde yapılacak iki turlu yasama seçimleri için Halk Cephesi (Front Populaire) adlı geniş bir ittifakta güçlerini birleştirme kararı almıştı.

Böylece Sosyalist Parti (PS), Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Fransız Komünist Partisi (PCF) ve Yeşiller (EELV) perşembe günü açıklanacak ortak bir program üzerinde çalışacaklarını duyurmuşlardı.

Gazze ve seçim bölgelerinin dağılımı en önemli gündemler

Görüşmelere yakın bir kaynağın Euractiv’e verdiği bilgiye göre programın dün akşam 6 civarında sunulması bekleniyordu.

Fakat müzakereler sorunsuz ilerlemiyor. Komünist lider Fabien Roussel öğleden sonra düzenlediği basın toplantısında, “Tartışmalar biraz gergin,” dedi. 

PS sözcüsü Chloé Ridel de L’Opinion’a yaptığı açıklamada anlaşmanın “patlamanın eşiğinde” olduğunu doğrulayarak, “Birlik olmadan hiçbir yere gidemeyiz, yeniden dengelenmiş bir birlik olmadan da…” uyarısında bulundu. 

Seçim bölgelerinin dağılımı, Gazze’deki savaş ve aile içi şiddetten hüküm giyen LFI milletvekili Adrien Quatennens’in adaylığı başlıca tartışma konuları.

Prensipte varılan anlaşmaya göre LFI için 229, PS için 175, Yeşiller için 92 ve PCF için 50 seçim bölgesi olacaktı. Fakat siyasi liderler hangi seçim bölgesinin hangi partiye gideceği konusunda tartışıyor.   

LFI ve Mélenchon’a suçlamalar

İsmi açıklanmayan bir sosyalist yetkili Libération’a yaptığı açıklamada görüşmelerin öncelikle Jean-Luc Mélenchon’un LFI’sı yüzünden tıkandığını ileri sürdü ve onları “iktidar gaspı” yapmakla suçladı.

PS yetkilisi, “Tıkandı çünkü LFI’nın bir zafer mantığı yok. Bize [Sosyalist Raphaël] Glucksmann’ın önde olduğu seçim bölgelerini vermek istemiyorlar çünkü amaçları Halk Cephesi’nin kolektif başarısı değil, Mélenchon’un başbakan olabilmesi için en büyük gruba sahip olmak,” iddiasında bulundu.

Önümüzdeki günlerde Halk Cephesi’nin müstakbel başbakan için ortak aday üzerinde de anlaşması gerekecek ki bu en büyük engel olabilir.

Komünist Roussel, LFI milletvekili François Ruffin ve LFI lideri Mélenchon şimdiden yeni hükümetin dümenine geçebileceklerini söylediler.

Gazze’deki savaş da önemli bir ayrım noktası. LFI durumu Filistinlilere karşı “soykırım” olarak nitelendirirken PS’nin aynı şeyi yapmayı şiddetle reddetmesi nedeniyle gerilim arttı.

Anlaşma sağlandı

Bununla birlikte partiler, birkaç gün süren zorlu görüşmelerin ardından anlaşmaya vardıklarını ve bugün (14 Haziran) manifestolarını sunacaklarını söyledi.

Ortak açıklamada, “Fransa tarihinde yeni bir sayfa yazıldı,” denilirken, Mélenchon da bir tweet atarak “en içten tebriklerini ve dört uykusuz gece geçirerek program ve adaylara karar veren müzakerecilerimize teşekkürlerini” iletti.

İttifaktaki siyasetçiler, üzerinde anlaşılan politikalar arasında Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçen yıl yaptığı değişiklikle yükselttiği emeklilik yaşının düşürülmesi, maaşların enflasyona bağlanması ve zenginler için varlık vergisi getirilmesinin yer aldığını söyledi.

Komünist senatör Ian Brossat, kitlesel sokak protestolarına yol açan emeklilik değişikliğinin iptal edileceğini ve Fransa’nın emeklilik yaşının 60’a geri döneceğini söyledi. LFI milletvekili François Ruffin ise solun artık “kazanmak amacıyla kampanyaya başlayabileceğini” söyledi.

Anketler pek umut vaat etmiyor

Öte yandan anketler, Fransa’nın 2022 parlamento seçimleri için kurulan “Nupes” sol-yeşil ittifakının bir tekrarı olan Yeni Halk Cephesi’nin, oyların yaklaşık %33’ünü alan Marine Le Pen’in sağcı Ulusal Birlik’ini (RN) yenmesinin pek olası olmadığını gösteriyor.

Yine de Cephe, %25’in üzerinde oy alarak 577 sandalyeli ulusal mecliste hem Macron’un “merkezci” koalisyonunun hem de oy oranını ikiye katlayabilecek RN’nin istikrarlı bir çoğunluk oluşturmasını engellemeye yetecek kadar milletvekili çıkarabilir.

Nupes, özellikle devam eden Gazze işgali konusundaki politika farklılıkları nedeniyle fiilen çökmüştü.

AVRUPA

Finlandiya kablo hasarının ardından “gölge filo” gemisinin peşinde

Yayınlanma

Finlandiyalı yetkililer Rusya’nın “gölge filosunun” parçası olduğunu iddia ettiği bir petrol tankerini Finlandiya ile Estonya arasındaki elektrik kablosunu kesip kesmediği konusunda soruşturuyor.

Eagle S isimli gemi, çarşamba günü Finlandiya Körfezindeki Estlink 2 denizaltı elektrik kablosunun bağlantısının kesilmesinin ardından Finlandiyalı yetkililer tarafından durduruldu.

Cook Adalarına kayıtlı olan ve gemi takip verilerine göre Rusya’dan Mısır’a petrol taşıyan tanker, iddiaya göre olay sırasında kablonun üzerinden geçerken görüldü.

Financial Times’ın (FT) iddiasında göre yaşlı tanker Rusya’nın “gölge filosunun” bir parçası ve Finlandiya’nın soruşturmasının odağında yer alıyor.

FT’ye konuşan kaynaklar Eagle S’in Finlandiya Körfezindeki üç iletişim kablosunu kesip kesmediği konusunda da soruşturma altında olduğunu sözlerine ekledi.

“Gölge filo”, Rusya’nın petrol ihracatı üzerindeki uluslararası yaptırımları aşmak için kullandığı eski ve genellikle bakımsız gemilerden oluşan gruba verilen isim.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb perşembe günü güvenlik şefleriyle yaptığı toplantının ardından X’te yaptığı paylaşımda, “Rus gölge filosuna ait gemilerin yarattığı riskleri önleyebilmeliyiz,” dedi.

Yi Peng 3 adlı bir Çin dökme yük gemisi de geçen ay Finlandiya ile Almanya ve İsveç ile Litvanya arasındaki iki veri kablosunun üzerinden, kabloların koptuğu saatlerde geçti ve Danimarka ile İsveç arasındaki uluslararası sularda bir ay boyunca durdu.

Çinli müfettişler geçen hafta İsveç, Danimarka, Almanya ve Finlandiya temsilcilerinin gözlemci olarak hazır bulunduğu gemiye çıktılar. Fakat İsveç Dışişleri Bakanı Pekin’i, İsveçli başmüfettişin gemiye çıkmasına ya da şu anda bölgeyi terk etmiş olan gemiyi incelemesine izin vermediği için eleştirdi.

Soruşturmaya aşina olan kişilere göre Eagle S vakası farklı çünkü gemi Finlandiya sularında gönüllü olarak durdu ve yargı yetkisi konusunda hiçbir soru işareti bırakmadı. Eagle S’in mülkiyeti belirsiz fakat bir Dubai şirketine ait tek gemi gibi görünüyor. Perşembe günü gemi sahibine ulaşma girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

Yetkililer Estlink 2 kablosunun kopma nedenini henüz tespit edemediler. Estonya ayrıca bu durumun elektrik arzını etkilemeyeceğini açıkladı.

Kablo, kısa bir süre önce son nükleer santralini faaliyete geçiren Finlandiya’dan Estonya’ya elektrik ihraç etmek için kullanılıyor. Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo da ülkenin elektrik arzının etkilenmeyeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizindeki Finlandiya-Estonya elektrik kablosu zarar gördü

Yayınlanma

Finlandiya Başbakanı, Finlandiya ve Estonya’yı birbirine bağlayan bir denizaltı elektrik kablosunun çarşamba günü koptuğunu ve bunun Baltık Denizindeki kablolar ve enerji boru hatlarıyla ilgili bir dizi olayın sonuncusu olduğunu söyledi.

Finlandiya elektrik şebekesinin operasyon müdürü Arto Pahkin, kamu yayıncısı Yle’ye yaptığı açıklamada sabotaj ihtimalinin göz ardı edilemeyeceğini söyledi.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo ise kesintinin ülkenin elektrik arzını etkilemediğini söyledi. Orpo, “Yetkililer Noelde bile tetikte olmaya devam ediyor ve durumu araştırıyor,” diye yazdı.

Fingrid, Estonya’ya elektrik gönderen EstLink 2 kablosundaki akımın yerel saatle 12:26’da (TSİ 13:26) kesildiğini söyledi.

Baltık’ta İsveç ve Danimarka’yı birbirine bağlayan iki telekom kablosu da geçen ay kesilmişti.

Şüpheler hızla, izleme sitelerine göre kabloların kesildiği saatlerde kabloların üzerinden geçen Çin gemisi Yi Peng 3’e yönelmişti.

İsveç geçen pazartesi günü yaptığı açıklamada Çin’in savcıların gemiyle ilgili soruşturma yapma talebini reddettiğini ve geminin bölgeyi terk ettiğini söyledi.

Avrupalı yetkililer olayların birçoğunun Ukrayna savaşı ile bağlantılı sabotajlar olduğundan şüphelendiklerini söylüyorlar. Kremlin bu iddiayı “saçma” ve “gülünç” olarak nitelendirerek reddediyor.

İsveç’in Gotland adasından Litvanya’ya uzanan Arelion kablosu 17 Kasım günü erken saatlerde hasar görmüş, Helsinki ile Almanya’nın Rostock limanını birbirine bağlayan C-Lion 1 kablosu ise ertesi gün İsveç’in Oland adasının güneyinde kesilmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman borsası Dax’ı 7 şirket kurtardı

Yayınlanma

Almanya’da, ABD’nin teknoloji devlerinden oluşan ve “muhteşem yedili” olarak adlandırılan şirketlere atıfla adlandırılan yedi şirket, ülke ekonomisini saran karamsarlığa meydan okuyarak bu yıl ülkenin borsasında güçlü bir yükseliş sağladı.

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre, Frankfurt’ta 40 güvenilir şirketten oluşan bir endeks olan Dax, bu yıl yüzde 18,7 yükselerek Fransa ve Birleşik Krallık’taki göstergeleri geride bıraktı ve bölge genelindeki Stoxx Europe 600 endeksinin yüzde 4,8’lik kazancını da geride bıraktı.

Bu performans, Almanya’nın “trafik lambası” koalisyon hükümetinin, partilerin mali “borç freni” reformları üzerinde anlaşmaya varamamasının ardından kasım ayında çökmesi ve ülkenin şubat ayında erken seçime gitmesi ile zayıf iç büyüme ve siyasi çalkantılara rağmen geldi.

Dax bileşenleri kazançlarının dörtte birinden daha azını Almanya’dan elde ediyor ve bu da örneğin otomotiv devi Volkswagen’in on binlerce işçiyi işten çıkarma ve birkaç fabrikayı kapatma planları yaptığı sarsıntılara karşı bir “tampon oluşturmaya” yardımcı oldu.

Bu yılın borsa getirilerini yönlendiren yedi şirket arasında yazılım devi SAP, savunma şirketi Rheinmetall, Siemens, Siemens Energy, Deutsche Telekom ve sigortacılar Allianz ve Munich Re yer alıyor.

SAP tek başına Dax’ın kazancının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor ve ticari müşterilerini buluta geçirmesi sayesinde hisseleri yüzde 70’in üzerinde artış gösterdi.

SAP endekste, her ikisi de bu yıl zararda olan Volkswagen ve Mercedes-Benz’in de dahil olduğu otomotiv sektöründen daha büyük bir paya sahip.

SAP, piyasanın bu yıl yapay zekaya maruz kalan hisse senetlerine duyduğu büyük iştahtan yararlandı. Bu amaçla, Kuzey Amerikalı yatırımcıları ve analistleri daha fazla etkilemek için kazanç yayınlama zamanlarını Avrupa sabahlarından ABD piyasasının kapanışından sonraya aldı.

Alman devi, ekim ayında Avrupa’nın en büyük teknoloji şirketi olarak Hollandalı yarı iletken ekipman üreticisi ASML’nin yerini aldı.

Avrupa’da daha fazla savunma harcaması beklentilerinin artmasıyla bu yıl hisse değerleri yüzde 107 yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in yanı sıra, yenilenebilir enerjiye yönelik artan talep nedeniyle yüzde 329 değer kazanan Siemens Energy de başı çekenler arasında.

2014 yılında Bayer ve BASF gibi ilaç ve kimya tekelleri ile Mercedes-Benz gibi otomotiv devleri borsada esas ağırlığı oluşturuyordu. 2024 itibariyle ise SAP ve Deutsch Telekom gibi teknoloji ve iletişim devlerinin yanı sıra Siemens, Airbus ve Allianz yer alıyor.

Goldman Sachs makro stratejisti Guillaume Jaisson, piyasanın “iki farklı hikaye” anlattığını, Wall Street’in muhteşem yedi teknoloji hissesine benzettiği piyasa liderlerinin, zayıf Çin tüketicisi ve potansiyel ABD gümrük tarifelerine karşı savunmasız olan bir grup ihracatçının önünde güçlendiğini söyledi.

Zayıflayan Avro da Almanya’nın ihracat odaklı pazarını destekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English