Bizi Takip Edin

Ortadoğu

FT: İsrail anti balistik füze sıkıntısıyla karşı karşıya

Yayınlanma

İran’a yönelik misillemeye hazırlanan İsrail’in anti balistik füze stoklarını yenilemesi gerekiyor.

Financial Times’ın (FT) sektör yöneticileri, eski askeri yetkililer ve analistlere dayandırdığı habere göre İsrail; İran ve direniş eksininin diğer üyelerinin saldırılarına karşı koymak için hava savunmasını güçlendirmeye çalışırken önleyici füze sıkıntısıyla karşı karşıya.

ABD, İsrail’in İran’a yönelik beklenen ve bölgesel gerilimi daha da tırmandırma riski taşıyan misilleme saldırısı öncesinde, İsrail’in hava savunmasındaki boşlukların kapatılmasına yardım için harekete geçti. Pazar günü bir Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunması (THAAD) füze bataryasının konuşlandırılacağını duyurdu.

“Kritik eşiğe yaklaşıyoruz”

ABD’nin Orta Doğu’dan sorumlu eski üst düzey savunma yetkililerinden Dana Stroul, “İsrail’in mühimmat sorunu ciddi” dedi. “Eğer İran, İsrail saldırısına [büyük bir hava saldırısıyla] karşılık verirse ve buna Hizbullah da katılırsa, İsrail’in hava savunması zorlanacak” diyen Stroul, ABD stoklarının sınırsız olmadığını da sözlerine ekledi. Stroul, “ABD; Ukrayna ve İsrail’e aynı hızda tedarike devam edemez. Kritik eşiğe yaklaşıyoruz” dedi.

ABD 2 bin dolarlık dronu 2 milyon dolarlık füzeyle vurabiliyor

Balistik füzeleri vurmak için kullanılan Arrow önleyicilerini üreten devlet kurumu İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii CEO’su Boaz Levy, üretim hatlarını sürekli çalıştırabilmek için üç vardiya çalıştıklarını söyledi. “Bazı hatlarımız haftanın yedi günü 24 saat çalışıyor. Amacımız tüm yükümlülüklerimizi yerine getirmek” diyen Levy, önleme füzelerini üretmek için gereken sürenin ‘gün meselesi olmadığını’ da sözlerine ekledi. İsrail stoklarının durumunu açıklamayan Levy, “Stokları yenilememiz gerektiği bir sır değil” diye ekledi.

İsrail ordusu, Nisan ayında ABD ve diğer müttefiklerinin yardımıyla İran’ın 170 insansız hava aracı, 30 seyir füzesi ve 120 balistik füzeden oluşan salvosuna karşı yüzde 99’luk bir önleme oranı elde ettiğini iddia etti. Ancak İsrail, İran’ın 1 Ekim’de ateşlediği 180’den fazla balistik füzeden oluşan ikinci yaylım ateşini savuşturmakta o kadar başarılı değildi. Açık kaynak istihbarat analistlerine göre neredeyse üç düzine füze, İsrail’in Nevatim hava üssüne isabet ederken, bir füze İsrail’in dış istihbarat teşkilatı Mossad’ın merkezinin 700 metre uzağında patladı.

İsrail, füzelerin hava üslerini vurduğunu kabul etti

Balistik füzeleri vurmak üzere tasarlanan ve ABD tarafından tedarik edilen THAAD bataryası İsrail’in Arrow sisteminin yanına konuşlandırılacak. Binyamin Netanyahu hükümeti, İran’ın Ekim ayında Hamas ve Hizbullah liderlerinin öldürülmesinin intikamını almak için yaptığını söylediği füze saldırısına misilleme planlarken İsrail’in genel hava savunmasını güçlendiriyor.

“Hizbullah’ın tam kapasitesini henüz görmüyoruz”

Hizbullah, İsrail’in komutanlarına ve cephaneliğine yönelik haftalarca süren saldırılarına rağmen İsrail’in en az 60 km içine kadar saldırabileceğini gösterdi. Pazar günü Hizbullah’a ait bir insansız hava aracı ülkenin merkezindeki bir askeri üste dört İsrail askerini öldürdü.

İsrail Savunma Kuvvetleri’nde strateji başkanlığı yapmış emekli Tuğgeneral Assaf Orion, “Hizbullah’ın tam kapasitesini henüz görmüyoruz. Savaş öncesi tahmini fırlatma kapasitesinin sadece onda biri kadar yani günde iki bin roket yerine birkaç yüz roket atıyor” dedi.  Orion’a göre bu açığın bir kısmı Hizbullah’ın tam güçle saldırmama tercihinden bir kısmı da İsrail ordusu tarafından zayıflatılmış olmasından kaynaklanıyor. Orion, “Ancak Hizbullah’ın güçlü bir operasyon başlatacak kadar kapasitesi var” ifadesini kullandı.

Hizbullah’la olası topyekûn savaş İsrail ekonomisini nasıl etkileyecek?

Analistler, savunma planlayıcılarının ve İsrail’in yapay zekâ destekli hava savunma sistemlerinin, hangi bölgelerin diğerlerine kıyasla daha fazla korunacağına karar vermek zorunda kaldığını belirtti. İsrail’in resmi rakamlarına göre, sadece Gazze ve Lübnan’dan geçen yıl İsrail’e 20.000’den fazla roket ve füze fırlatıldı.

İsrail Savunma Bakanlığı’nda eski bir araştırmacı olan Ehud Eilam, “1 Ekim saldırısı sırasında, IDF’nin İran’ın bir sonraki saldırısının Tel Aviv’e yönelmesi ihtimaline karşı bazı Arrow savunma füzelerini harekete geçirmediğine dair bir izlenim vardı. İsrail’in önleme füzelerinin tükenmeye başlaması ve bunların nasıl konuşlandırılacağına öncelik vermek zorunda kalması an meselesi” dedi.

Ortadoğu

Suriye’deki Filistin direnişi kıskaca alındı

Yayınlanma

ABD’nin talebiyle Suriye’deki Filistin direnişi ve üyelerine karşı harekete geçen Şam yönetimi, bu örgütlere ait ofis ve askeri tesislere el koyma sürecini başlattı. Bir zamanlar Suriye yönetimince desteklenen Filistinli direniş örgütleri şimdi belirsiz bir gelecekle karşı karşıya.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (Genel Komutanlık) Genel Sekreteri Talal Naci’nin Suriye makamları tarafından kısa süreliğine gözaltına alınması sonrası Suriye’de hâlâ faaliyet gösteren Filistinli örgütlerin Suriye’deki geleceği tartışılıyor.

ABD’den Şam’a normalleşme şartı: Filistinli gruplar sınır dışı edilsin

Adının açıklanmasını istemeyen Filistinli bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni Suriye yönetiminin, Filistinli gruplar dosyasından sorumlu olmak üzere Ebu Abdul Rahman el-Şami isimli bir kişiyi görevlendirdiğini belirtti. El-Şami’nin göreve gelmesinden bu yana FHKC-GK temsilcilerinin de düzenli katıldığı birçok toplantı yapıldığı ve bu toplantılarda savaşçılar, silahlar, mal varlıkları ve askeri altyapının ele alındığı aktarıldı.

FHKC-GK Şam’ın taleplerini yerine getiriyor

Kaynağa göre, el-Şami açıkça, yeni hükümetin iç savaş sırasında Suriyeli sivillere karşı işlenen suçlara karıştığı öne sürülen kişi ya da gruplardan hesap soracağını belirtti. Filistinli gruplara, tüm silahlarını ve askeri ekipmanlarını teslim etmeleri, faaliyetlerini insani yardım çalışmalarıyla sınırlamaları talimatı verildi. Kaynağın aktardığına göre FHKC-GK büyük oranda bu taleplere uyum sağladı.

Bazı liderler Lübnan’a sığındı

Esad yönetiminin düşmesine rağmen, Naci ve FHKC-GK’nin ikinci ve üçüncü kademe yöneticilerinin büyük kısmı hâlâ Suriye’de bulunuyor. Şam’daki ofislerinin faaliyetlerini sürdürdüğü, ancak daha sıkı denetim altında olduğu bildiriliyor. Diğer bazı grupların liderleri ise ülkeyi terk etti. Bu kişiler arasında Halk Mücadele Cephesi’nden Halid Abdul Mecid, Fetih-İntifada’dan Ziyad es-Sağir, Kudüs Tugayları’ndan Muhammed es-Said ve Özgür Filistin Hareketi’nden Said Abdul Al yer alıyor. Çoğunun Lübnan’a sığındığı düşünülüyor.

Ofislere ve tesislere el konuyor

Kaynaklar, FHKC-GK’ye bağlı bazı isimlerin son haftalarda Esad güçleriyle işbirliği sırasında işledikleri iddia edilen savaş suçları nedeniyle gözaltına alındığını doğruladı. Suriye yönetimi ayrıca ülkedeki birçok Filistinli grubun ofisleri ve askeri tesislerine el koyma sürecini başlattı. El konulan mülkler arasında Fetih-İntifada, Özgür Filistin Hareketi ve Es-Saike Güçleri’ne ait yerleşkeler de bulunuyor. Saike lideri Muhammed Kays’ın hâlâ Suriye’de olduğu bildiriliyor.

Bir diğer ağır darbe ise bazı Filistinli gruplara ait banka hesaplarının dondurulması oldu. Ancak FHKC-GK’ye ait hesapların bu hesaplar arasında olup olmadığı henüz netlik kazanmadı.

Ayrıca FHKC-GK’nin daha önce Şam kırsalı, Dera, Halep ve Süveyda’da bulunan askeri eğitim kamplarını yeni yönetime teslim ettiği düşünülüyor. Filistinli bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Durum son derece hassas ve herkes endişeli. Bu kampların teslim edildiği büyük olasılıkla doğru” dedi.

ABD’nin normalleşme şartlarından biri

Geçen ay, Suriye makamlarının İslami Cihad’a bağlı iki üst düzey yetkiliyi Şam’da gözaltına almasıyla endişe daha da arttı. Gözaltına alınan isimler arasında örgütün Suriye büro sorumlusu Halid Halid ve örgütsel işler sorumlusu Ebu Ali Yasir yer aldı. Her iki isim de hâlâ gözaltında tutuluyor ve haklarında henüz resmî bir suçlama yapılmadı.

“İslami Cihad yöneticileri Suriye’de tutuklandı”

Bu göz altılardan birkaç gün önce Wall Street Journal (WSJ) ABD yönetiminin yaptırımları kaldırma ve olası normalleşme sürecini başlatmak için Şam’dan bir dizi talepte bulunduğu, o taleplerden birinin de Filistinli örgütlerin sınır dışı edilmesi ve finansal faaliyetlerinin yasaklanması olduğunu duyurmuştu.

Hâlihazırdaki korku ve belirsizlik ortamı, grup liderlerini kamuoyu önünde yorum yapmaktan kaçınmaya sevk ediyor. Çoğu, yerel ya da uluslararası medyayla konuşurken isimlerinin gizli kalmasını talep ediyor.

Mart 2011’de başlayan Suriye savaşından önce, ülkede bir düzineden fazla Filistinli direniş örgütü bulunuyordu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Ahmed Şara Bağdat’a gitmek için ABD’den güvence istedi

Yayınlanma

Ahmed Şara

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara Bağdat’ta düzenlenecek Arap Birliği Zirvesi sırasında ABD destekli özel bir güvenlik şirketinden kendisini korumasını talep etti.

Şafak News Ajansı’na konuşan bir hükümet kaynağı, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın, Bağdat’ta düzenlenecek Arap Zirvesi’ne katılmak için ABD’den güvenlik garantisi talep ettiğini açıkladı. Şara’nın, kendisine özel bir Amerikan güvenlik şirketi tarafından koruma sağlanmasını istediği belirtildi.

Suriye yönetimi garantileri yetersiz buldu

Kaynak, “Bağdat, Ahmed Şara’nın zirveye katılımını sağlamak için çeşitli güvenlik garantileri sundu, ancak Suriye yönetimi bunları yetersiz buluyor” dedi. Suriye tarafının, Irak’ta olası bir saldırıdan endişe ettiği ve bu nedenle ABD güvencesine ihtiyaç duyduğu ifade edildi.

Ahmed Şara’nın Irak’a daveti ülkeyi karıştırdı

Katar’ın, Şara ile Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani arasındaki görüşmede arabulucu rolü üstlendiği ve Şara’nın Irak ziyareti konusunda destek verdiği ancak ülkede faaliyet gösteren bir güvenlik şirketine sahip olmadığı bildirildi.

İran’ın, Şara’nın Irak ziyareti konusunda sessiz kalmasının da Şam yönetimini tedirgin ettiği ifade edilirken, Şara’nın zirveye katılımının tamamen güvenlik önlemlerine bağlı olduğu vurgulandı.

Ahmed Şara 2011’e kadar Irak’taydı

Irak, Arap Zirvesi’ne katılım için Ahmed Şara’ya resmi davet göndermişti. Bu davet, ülkede geniş çaplı siyasi tartışmalara neden olmuştu. Şara, 2003’teki ABD işgalinden sonra Irak’a Suriye üzerinden gelen binlerce yabancı savaşçıdan biriydi. 2005’te ABD kuvvetleri tarafından tutuklandı ve 2011’e kadar cezaevinde kaldı. Bu tarihte cezaevinden çıktı ve 2011’de IŞİD’in 2019’da öldürülen lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin görevlendirmesiyle IŞİD’in Suriye kolunu kurmak üzere Suriye’ye döndü. Ocak 2012’de Nusra Cephesi’ni kuran Colani, Nisan 2013’te Kaide’ye bağlılığını açıkladıysa da Temmuz 2016’da Kaide’den ayrıldığını bildirerek zamanla örgütünü Heyet Tahrir Şam’a dönüştürdü. HTŞ liderliğinde geçen aralık ayında başlayan saldırılar sonucu Esad yönetimi devrildi.

Bağdat’a davet edilen Ahmed Şara hakkında “terör” davası

Pek çok Iraklının hafızasında, 2003’teki ABD işgalinin ardından başlayan ve Şara’nın da içinde yer aldığı örgütün sistematik saldırıları hala tazeliğini koruyor. Şara’nın o dönemde bağlı olduğu El Kaide’nin Irak kolu, özellikle Şii nüfusa yönelik çok sayıda saldırıyla anılıyor. Necef, Kerbela ve Sadr şehri gibi Şii yoğunluklu bölgelerde düzenlenen bombalı saldırılarda yüzlerce sivil yaşamını yitirmiş, 2006’da Samarra’daki Askeriyye Türbesi’ne yapılan saldırı mezhep çatışmasını derinleştirmişti. Bu geçmiş nedeniyle, Şara’nın Bağdat’a davet edilmesi Irak’ta özellikle Şii gruplar açısından ciddi bir hassasiyet yaratıyor.

“Diplomatik dokunulmazlık” hatırlatması

Şara hakkında Irak yargısı tarafından 2024’ün sonlarında çıkarılan bir tutuklama emri bulunuyor. Ayrıca Iraklı bir milletvekili de geçen hafta Şara hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Ancak Iraklı hukuk uzmanı Muhammed Cuma, Şara’nın şu an devlet başkanı statüsünde olduğunu ve bu nedenle ulusal ve uluslararası yasalara göre dokunulmazlığına sahip olduğunu belirtti. Cumaa, “Solayısıyla geçmişe yönelik suçlamalar artık geçersizdir” ifadelerini kullandı.

Irak’ta iktidardaki Koordinasyon Çerçevesi bloğu ise son toplantısında, Şara’nın davet edilip edilmemesi konusunda karar yetkisini başbakana bıraktı. Blok resmi olarak davete karşı çıkmazken, bazı bileşenler ise açıkça karşı olduklarını belirtti.

17 Mayıs’ta düzenlenecek olan Arap Birliği Zirvesi, Irak’ın 2012’den bu yana ev sahipliği yaptığı ilk zirve olacak.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Ahmed Şara yarın Fransa’da Macron’la görüşecek

Yayınlanma

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara Avrupa’ya yapacağı ilk resmi ziyaret kapsamında yarın Paris’e gidiyor. Şara’nın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la yapacağı görüşmede Suriye’nin yeniden inşası, bölgesel istikrar ve terörle mücadele öne çıkacak.

HTŞ’nin Colani adıyla tanınan lideri Ahmed Şara, yarın Fransa’ya giderek Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya gelecek. Bu ziyaret, Ahmed Şara’nın Avrupa’ya yapacağı ilk resmi ziyaret olacak.

Fransa Cumhurbaşkanlığının AFP’ye yaptığı açıklamada, Macron’un görüşmede “özgür, istikrarlı ve egemen bir Suriye inşasına yönelik Fransa’nın desteğini” yineleyeceği belirtildi. Açıklamada ayrıca, “Bu buluşma, barış ve demokrasi arzusu taşıyan Suriye halkına yönelik Fransa’nın tarihi bağlılığının bir parçasıdır” denildi.

Trump normalleşme için Şam’a haham ve pastör gönderiyor

Ahmed Şara daha önce davet edilmişti

Fransa liderinin, Suriye yönetimine yönelik taleplerini açık şekilde dile getirmesi bekleniyor. Özellikle Lübnan başta olmak üzere bölgesel istikrar ve terörle mücadele gündemin ilk sıralarında yer alacak.

Macron, geçici hükümetin göreve başlamasının ardından şubat ayında Ahmed Şara’yı davet etmiş, mart ayında davetini yinelemişti. Ancak bu davet, tüm toplumsal kesimleri kapsayacak bir hükümetin kurulması şartına bağlanmıştı. Yeni Suriye yönetimi ise, etnik ve mezhebi çeşitliliğe dayalı bir yönetim sözü vermiş, dini azınlıkların korunacağı ve toplumsal temsiliyetin sağlanacağı taahhüdünde bulunmuştu.

Yine de birçok ülke, yaptırımların kaldırılması konusunda temkinli davranıyor ve bu vaatlerin hayata geçirilip geçirilmeyeceğini izlemeye devam edeceklerini belirtiyor.

Avrupa Birliği (AB) de şubat ayında Suriye’ye yönelik bankacılık, enerji ve ulaşım gibi sektörleri hedef alan yaptırımları askıya almıştı. 

Öte yandan, mart ayında Suriye’nin kıyı bölgelerinde çoğu Alevi bin 700’den fazla kişinin hayatını kaybettiği katliamlar uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Son dönemde Dürzi savaşçıların dahil olduğu yeni çatışmalar ve insan hakları örgütlerinin raporladığı ihlaller, geçici hükümetin kendi içindeki radikal unsurlar üzerindeki denetimini sorgulatıyor.

Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi: Sahil bölgesinde soykırım işlendi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English