Bizi Takip Edin

AVRUPA

FT: Polonya’daki seçim kampanyasında Almanya günah keçisi oldu

Yayınlanma

15 Ekim’de düzenlenecek genel seçimler öncesinde, Polonya’nın iktidar partisi Hukuk ve Adalet’in (PiS) Alman karşıtı retoriği sertleşiyor.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre, yakın tarihli bir kampanya videosunda PiS lideri Jaroslaw Kaczyński, iddiaya göre emeklilik yaşının yükseltilmesi çağrısında bulunan bir Alman yetkiliyle telefonda konuşurken görülüyor. Kaczyński, “Artık Tusk yok ve bu işler bitti,” diyor.

FT, reklamın parodi olduğunu söylüyor ama seçimler öncesindeki siyasi amacının ‘ciddi’ olduğuna dikkat çekiyor. Amaç, AB yanlısı ‘merkez sağ’ siyasetçi ve muhalefet lideri Donald Tusk’ı, Polonya halkının çıkarlarına karşı çalışan bir ‘Almanya yardakçısı’ olarak göstermek.

Almanya ile futbol maçı Polonya’da kriz çıkardı

Ukrayna savaşının ardından PiS, Tusk’ın ‘Moskova’nın çıkarlarına hizmet ettiğini’ de ileri sürmüştü. Fakat PiS’in ana seçim teması, ‘hegemonik Almanya’ ve onun ajanı olduğu iddia edilen, eski Avrupa Konseyi başkanı ve eski Polonya başbakanı Tusk.

Muhalefet tarafından PiS döneminde ‘hükümet sözcüsü’ haline geldiği öne sürülen TVP televizyonu, haberlerinde düzenli olarak Tusk’ın Almanca konuştuğu ya da Alman siyasetçilerle bir araya geldiği eski görüntülere yer veriyor.

PiS uzun zamandır Tusk’ı ‘Polonyalı olmayan’ biri olarak göstermeye çalışıyor. Örneğin 2005 seçimlerinde Tusk’ın büyükbabasının İkinci Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda görev yaptığını öne sürmüştü.

Tusk’a ‘Alman-Rus çıkarlarını savunma’ suçlaması

FT’nin aktardığına göre hükümetin eski bir bakanı, Kaczyński’nin rakibinin Almanya ile yakınlaştığı iddiasına odaklanmasının, aralarında eski Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de bulunduğu AB liderlerinin Varşova’nın şiddetli itirazlarına rağmen Tusk’ı 2017’de Avrupa Konseyi Başkanı olarak onaylamasının ardından bir saplantıya dönüştüğünü söylüyor.

Polonya’da seçimlere doğru: Berlin ve Brüksel tedirgin

Kaczyński ve müttefikleri Tusk’ın, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı geniş çaplı savaştan önce Almanya’nın Rusya ile daha yakın enerji bağları kurmasını engellemek için pozisyonunu kullanmadığını iddia ediyor.

Polonya başbakanı Mateusz Morawiecki geçen ay yaptığı açıklamada “Merkel-Putin anlaşmasının ana uygulayıcısı Donald Tusk’tı. Polonya’da hiç kimsenin son 15 yılda Rusya ve Almanya için ondan daha fazlasını yapmadığını unutamayız,” iddiasında bulundu.

Berlin’e ‘seçimlere müdahale’ suçlaması

Almanya ve AB’nin seçimlere müdahale ettiği iddiaları, PiS ile Tusk’ın örgütü Sivil Platform arasındaki rekabete yeni bir unsur ekledi.

Anti-Alman retorik, aynı zamanda Varşova ve Berlin arasındaki bağların daha da gerilmesi riskini doğuruyor.

Polonya’da seçim öncesi iktidar ile muhalefet arasındaki gerilim artıyor

Polonya’nın Avrupa politikasından sorumlu devlet bakanı ve milletvekili Arkadiusz Mularczyk, Berlin ve Brüksel’i ‘hükümet için kargaşa yaratmaya’ çalışmakla suçluyor.

Financial Times’a konuşan Mularczyk, “Şu anda AB ile çok gergin bir durumdayız çünkü siyasi düşünüyorlar, muhalefetle işbirliği yapıyorlar ve hükümet için sorunlar yaratıyorlar,” dedi.

Berlin ile Kiev arasında gizli ‘anti-Varşova’ anlaşması iddiası

AB’nin ‘Almanya’nın egemenliği altında olduğunu söyleyen Mularczyk, Avrupa Konseyi Başkanı Ursula von der Leyen’in Alman olmasına atıfta bulunarak, “Avrupa’nın lider ülkesi onlar ve Avrupa Komisyonu’nda da güçleri var,” iddiasında bulundu.

Mularczyk ayrıca Berlin’i, Varşova ve Kiev arasında siyasi çıkarlar uğruna olağanüstü bir tartışma başlatmakla suçladı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Polonya’nın tahıl ithalatına getirdiği kısıtlamaları eleştirmiş, Polonya da bunun üzerine Ukrayna’ya silah sevkiyatını durdurma tehdidinde bulunmuştu.

Polonya, AB’ye bayrak açtı: Ulusları korumak için ulusal egemenlik

Mularczyk, savaşın hemen ardından Polonya ve Ukrayna arasında kurulan yakın ittifakın, Avrupa’daki ‘Alman hakimiyeti için tehlikeli bir an’ olduğunu ileri sürdü ve ‘Ukrayna ile Almanya arasında, Polonya hükümetini değiştirirsek [Kiev’in AB’ye] katılımının hızlandırılacağına dair gizli bir anlaşma yapılmış olabileceğini’ iddia etti.

AVRUPA

Avrupa kamuoyu, Ukrayna’nın savaşı kazanacağına inanmıyor

Yayınlanma

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Ukraynalıların çoğunluğu Kiev’in Moskova ile savaşında galip geleceğine inanırken, Avrupalılar daha şüpheci.

9-11 Temmuz’da Washington’da yapılacak NATO zirvesine günler kala yayınlanan araştırma, Ukrayna ve 14 AB ülkesindeki çatışmaya yönelik tutumları haritalandırdı. Saha çalışması mayıs ayında gerçekleştirildi.

Avrupalıların Ukrayna’nın Rusya’yı savaş alanında yenemeyeceğine inanma eğiliminde olduğu, ankete katılanların yaklaşık üçte biri ila yarısının savaşın müzakere edilmiş bir çözümle sona ereceğine inandığı ve yüzde 31’e kadarının (Yunanistan) bir Rus zaferini en olası gördüğü ortaya çıktı. Ankete katılan AB ülkeleri arasında sadece Estonya’da Ukrayna’nın zafer kazanacağı görüşü hakim (yüzde 38).

Bunun tersine, Ukraynalıların çoğunluğu (yüzde 58) birliklerinin kazanabileceğinden ve uluslararası müttefiklerinin desteğine güvenmeye devam edebileceklerinden emin. Ukraynalıların sadece yüzde 1’i Rusya’nın savaşı kazanacağına inanırken, yüzde 30’u müzakere edilmiş bir çözümü en olası sonuç olarak görüyor.

Bulgular, NATO liderlerinin üye ülke halkları arasında “asker konuşlandırılması için yerel destek bulmalarının pek olası olmadığını” ortaya koyuyor. Ülke sonuçları yüzde 4 ile yüzde 22 arasında değişiyor.

Savunma harcamaları konusunda, veriler çoğu ülkenin katkılarının artırılmasına karşı olduğunu gösterdi. İstisnalar Polonya (yüzde 53’ü savunma harcamalarının artırılmasını destekliyor), Estonya (yüzde 45), İsveç (yüzde 41) ve Almanya (yüzde 40).

Bununla birlikte, Avrupalıların çoğu savaşa teknik yardım sağlamak ve silah ve mühimmat tedarikini artırmak gibi başka şekillerde dahil olmayı destekliyor.

Sadece Bulgaristan, Yunanistan ve İtalya’da nüfusun çoğunluğu (sırasıyla yüzde 63, yüzde 54 ve yüzde 53) Ukrayna’ya mühimmat ve silah tedarikini artırmanın “kötü bir fikir” olduğunu düşünüyor.

Avrupalılar Ukrayna’yı AB’ye kabul etmenin faydaları konusunda da bölünmüş durumda. En fazla destek veren ülkeler Portekiz, Estonya, İsveç, İspanya ve Polonya iken en şüpheci ülkeler Almanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Fransa.

Ukraynalıların neredeyse üçte ikisi (yüzde 64) AB üyeliğinin ülkelerinin geleceği için NATO üyeliği kadar önemli olduğuna inanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’da kim, kime oy verdi?

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AP seçimlerindeki yenilginin ardından çağrısını yaptığı erken Ulusal Meclis seçimlerinin ilk turu Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (RN) partisibnin zaferiyle sonuçlanmıştı.

Fransa’daki 49,5 milyon seçmenin yaklaşık %67’si oy kullanınca seçimlere katılım oranı 1990’ların sonundan bu yana görülmemiş bir seviyeye ulaştı.

RN oyların %33’ünü alırken, ikinci sırada %29 oy ile Yeni Halk Cephesi (NFP) yer aldı. Macron’un Ensemble ittifakı %22, muhafazakâr Les Républicains (LR) %10 ile üçüncü ve dördüncü sıralarda yer aldı. 

İlk turun öncesinde ve sonrasında yapılan kamuoyu araştırmaları, Fransa’da hangi toplumsal grupların hangi partilere oy verdiğine dair bazı ipuçları sunuyor.

Örneğin ilk turdan önceki günlerde 10.200’den fazla seçmenle anket yaparak oy pusulasının demografik yapısını ortaya koyan Ipsos’a göre RN, 34 yaş altı ve 70 yaş üstü hariç tüm yaş gruplarında en fazla oyu aldı.

Yaşlıların en yüksek oyu (%32) Macron’un Ensemble koalisyonuna gitti. Gençler arasında ise NFP önde görünüyor: Ipsos anketine göre 18-24 yaş arası oyların %48’i sol koalisyona gitti. NFP, 25-34 yaş grubunda da %38 ile birinci sırada yer alıyor.

35-49, 50-59 ve 60-69 yaş gruplarında ise Le Pen’in partisi en çok oy kazanan grup olarak öne çıkıyor. RN ayrıca hem 18-24 hem de 25-34 yaş gruplarında oyların yaklaşık üçte birini elde ederek gençlerin oylarında ikinci oldu.

RN Başkanı Jordan Bardella’nın sosyal medyada, özellikle de TikTok’ta güçlü bir takipçi kitlesi var.

Sınıfsal konum: RN ile NFP yoksul ve mavi yakalılar arasında yaygın

Ipsos’a göre, kendini “dezavantajlı” olarak tanımlayan kişilerin çoğunluğu (%54) ezici bir çoğunlukla RN’yi destekledi. Sağcı parti aynı zamanda “halk” sınıfları arasında en yüksek oranı (%38) alarak sol koalisyonun üç puan önünde yer aldı.

Ay sonunu zor getirdiğini ya da geçinmek için tasarruf ve/veya krediye güvendiğini söyleyen seçmenlerin çoğu da RN’yi solcu rakiplerinin önünde (sırasıyla %46 ve %41) destekledi.

Ayda 1.250 avronun altında kazanan seçimenlerin %35’i NFP’ye, %38’i RN’ye oy verirken, ayda 1.250 ila 2.000 avro arasında kazanan seçimenlerin %33’ü sol ittifaka, %36’sı RN’ye evet dedi.

Anketteki daha ilginç noktalardan biri, RN’nin üst segment gelir gruplarında da birinci parti olması. Aylık hanehalkı geliri 2.000 ila 3.000 arasında olan Fransızların %35’i, 3.000 avronun üzerinde olanların da %32’si RN’ye oy verdi.

Partinin uzun zamandır varlıklı kesimler, üniversite ve üzeri eğitim almış olanlar ve 60 yaş üstü kişiler arasında düşük bir performans sergilediği görülüyordu. Ayrıca daha az kadın seçmenin ilgisini çekerek cinsiyet ayrımından da muzdaripti.

İlk tur sonuçları bu verilerin artık doğru olmadığını gösteriyor. RN’nin tabanı şu anda Fransa’nın tüm ana partileri arasında en geniş tabanlardan biri haline gelmiş görünüyor.

Protesto oylarının dağılımı

Ipsos anketine göre, Macron’dan memnun veya çok memnun olduğunu beyan eden seçmenlerin çoğunluğunun Ensemble’ye oy vermeye devam etti.

Fakat Macron’dan memnun olmadığını söyleyenlerin üçte biri NFP’yi tercih ederken, hiç memnun olmayanların çoğunluğu (%53) RN’yi seçti.

Hem sağdan hem de soldan gelen “Macronizmin öldüğüne” dair tespitler şimdilik doğru görünüyor.

Hangi bölgelerde, kim üstün? Göçmenler Halk Cephesi dedi

RN’nin en güçlü kaleleri, Le Pen ve müttefiklerinin on yılı aşkın bir süredir yerleştiği endüstriyel kuzeyde ve güney sahillerinde bulunuyor. Le Pen pazar günü Hénin-Beaumont’ta %50’nin üzerinde oy alarak yeniden seçildi.

Fakat RN, Bordeaux yakınlarındaki Gironde ve Burgundy’deki Haute-Saône gibi seçmenlerin kamu hizmetlerinin gerilediğini düşündüğü kırsal alanlarda ve küçük kasabalarda da gücünü pekiştirdi.

NFP, Paris’in doğu bölgelerinde ve Seine St-Denis gibi Paris çevresindeki yoksul, göçmen banliyölerinde kendi kalelerine sahip. Aynı zamanda benzer demografik özelliklere sahip Rennes ve Nantes gibi küçük şehirlerin dışındaki düşük gelirli bölgelerde ve Marsilya’nın kuzeyinde de Halk Cephesi büyük bir zafer kazandı.

Bunun bir nedeni, başta Müslüman toplum olmak üzere göçmen kökenli Fransız vatandaşlarının, son yıllarda tek savunucuları olarak gördükleri La France Insoumise’e (Boyun Eğmeyen Fransa – LFI) kitlesel olarak oy vermeye başlamaları.

Örneğin LFI liderlerinden Mathilde Panot, Paris’in güneyindeki Val-de-Marne’de kolayca yeniden seçildi.

76 bölgede adaylar, kayıtlı seçmenlerin en az %25’i ile mutlak çoğunluğu sağlayarak ikinci tura kalmaktan kurtuldular. Bu zaferler 39 seçim bölgesi ile RN ve 31 seçim bölgesi ile NFP arasında neredeyse eşit olarak paylaşıldı.

Macron’un Ensemble’ı sadece iki, çok zayıflamış olan muhafazakâr Les Républicains ise bir seçim bölgesine sahip oldu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna’dan göçmen işçi hamlesi

Yayınlanma

1 milyondan fazla aboneye sahip Telegram kanalı Rezident, Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresinden bir kaynağa dayandırdığı haberinde Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy yönetiminin cepheye gönderilen Ukraynalı erkeklerin yerine üçüncü dünya ülkelerinden göçmen işçi getirmeyi planladığını bildirdi.

Kanalın haberinde, yönetimin seferberliğin aksamaması adına Ukraynalıların yerine Asya ve Afrika ülkelerinden işçi getirmek üzere büyük şirketlerle koordinasyon kurduğu belirtildi.

Haberde, “Şu anda Genelkurmay Başkanlığı açısından ordunun rezervlerini yenilemek önemli ve işletmelerin çekinceleri, şu anda ayda 30 ila 40 bin kişi olarak belirlenen planın hızlı bir şekilde yerine getirilmesine izin vermiyor,” ifadelerine yer verildi.

Yine yaklaşık 1 milyon takipçili Legitimnıy Telegram kanalı ise göçmen işçilerin ülkenin yeniden inşasında yer alacağını belirtti.

Kanal, “Ukrayna’nın hayatta kalmasına yardımcı olacaklar. Yüzde 95’i Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu sakinleri olacak. Görünen o ki Ukraynalı erkekler, ulusötesi şirketler tarafından topraklarında yaşamaları için getirilecek göçmenler uğruna ölüyorlar,” değerlendirmesini yaptı.

CNN: Tüm Ukraynalı erkekler ya cephede savaşacak ya da ülkeden kaçacak

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English