Ortadoğu
Gazze’de ateşkes görüşmeleri tehlikeli bir döneme giriyor

Ramazan ayı yaklaşırken, İsrail ve Hamas arasındaki müzakereler Filistinli erkeklerin Gazze’nin kuzeyine dönüp dönemeyeceği konusunda çıkmaza girdi.
ABD’li ve Arap arabulucular Gazze’deki çatışmaları durdurmak ve Ramazan ayının son gününe kadar orada tutulan bazı rehineleri kurtarmak için bir anlaşmaya varmak için acele ederken, haftalardır süren ateşkes müzakereleri en tehlikeli anına girdi.
Wall Street Journal’da yer alan habere göre görüşmeler hakkında bilgi sahibi Mısırlı yetkililer, Mısır’ın istihbarat şefi Abbas Kamil’in, Hamas’ın salı günü geç saatlerde müzakerelerden çekilmesini önlemek için devreye girdi ve iki taraf çıkmaza girmiş gibi görünse de Hamas’ı bir gün daha masada kalmaya ikna etti.
Hamas dün erken saatlerde yaptığı açıklamada bir anlaşma için “gerekli esnekliği” gösterdiğini ve “halkın talep ve çıkarlarını karşılayacak bir anlaşmaya varmak için” müzakerelere devam edeceğini söyledi.
Mısırlı yetkililer, İsrail ve Hamas’ın, ateşkes sırasında savaşma yaşındaki erkeklerin, İsrail’in girişlere kapattığı Gazze’nin kuzey kesimine dönmelerine izin verilip verilmeyeceği konusunda anlaşmazlık yaşadığını söyledi. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir İsrailli yetkili ise bu konunun şu anda müzakerelerin bir parçası olduğunu yalanladı.
İsrailli yetkiliye göre ABD, Mısır ve Katar’ın arabuluculuğunda yürütülen ateşkes görüşmelerinde Hamas’la doğrudan müzakere etmeyen İsrail, Hamas’tan hâlâ yanıt bekliyor. İsrail’in yanıtlamasını istediği başlıca sorular, Hamas’ın serbest bırakılan her rehine için kaç ve hangi Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını istediği ve elinde tuttuğu hasta, yaşlı ve kadın rehinelerden kaçının hâlâ hayatta olduğu. Bu sayının 40 civarında olduğunu söyleyen İsrail, yanıtları alana kadar Kahire’ye bir müzakere ekibi göndermeyeceğini söylüyor. Hamas ise sayıyı hesaplamak için çatışmasız birkaç güne ihtiyacı olduğunu belirtiyor.
İsrailli yetkililer Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar’ın bir anlaşmayla ilgilenmediğini, bunun yerine çatışmaların devam etmesinin pazar günü başlayacak olan Müslümanların kutsal Ramazan ayı boyunca Batı Şeria ve Kudüs’te gerilimin tırmanmasına yol açacağını umduğunu söylüyor.
İsrailli yetkili “Hiçbir şey almadık. Hiçbir şey değişmedi. Sinvar Ortadoğu’da ve özellikle İsrail’de gerilimin tırmanmasını ve kendi halkının acı çekmesini istiyor” dedi.
Müzakerelerin çökmesi halinde İsrail, bir milyondan fazla Filistinlinin barındığı Refah kentine 10 Mart civarında başlayacak olan Ramazan ayı boyunca askeri operasyon düzenlemekle tehdit ediyor. ABD, İsrail’in Hamas’ı bölgeden çıkarmak için kritik önemde gördüğü böyle bir harekâtın sivillere verilecek zararı sınırlayacak bir plan olmadan yapılmaması konusunda uyarıda bulundu. İsrailli liderler de siviller zarar görmeden böyle bir operasyonu gerçekleştirmeyeceklerini söylüyor.
Siyasi açıdan bir anlaşmanın ya da başarısızlığın sonuçları çok büyük. İsrail’in savaşın başlarında Filistinlilere gitmelerini söylediği Refah’ın işgali, bölgedeki gerilimi alevlendirebilir ve İsrail’in Lübnan’la olan kuzey sınırında daha büyük çaplı bir çatışmayı tetikleyebilir. Hizbullah ve İsrail ordusu, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırılardan bu yana sınırda karşılıklı ateş açıyor.
Kızıldeniz’deki saldırılarla altüst olan küresel nakliye rotaları da söz konusu ve Yemen’deki Husiler saldırıların amacının Gazze’deki savaşı sona erdirmeye zorlamak olduğunu söylüyor. ABD ordusuna göre çarşamba günü Barbados bandıralı bir dökme yük gemisinin Husiler tarafından üstlenilen bir saldırıda vurulmasının ardından gemide bulunan üç kişi hayatını kaybetti; bu, İran destekli grubun Kasım ayı sonlarında ticari gemilere saldırmaya başlamasından bu yana bilinen ilk can kaybı oldu.
Gazze’de yaşanan insani dramın boyutları nedeniyle seçim baskısı altında olan Biden yönetimi, daha fazla insani yardımın ulaştırılmasını kolaylaştırmak için çatışmalara altı haftalık bir ara verilmesini sağlamak umuduyla görüşmelere ağırlık verdi.
Mısırlı yetkililer, Hamas’ın İsrail’in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilerek yüz binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin kuzeydeki evlerine dönmesine izin vermesini ve yaşayan İsrailli rehinelerin serbest bırakılması karşılığında çatışmalara altı haftalık bir ara verilmesini takiben kalıcı bir ateşkesin taahhüt edilmesini istediğini söyledi.
Ortadoğu
Yeni Alman bakan David Wadephul İsrail’e gidiyor

Almanya’nın dün göreve başlayan Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul ilk yurtdışı ziyaretini bu hafta sonu İsrail’e yapacak.
Almanya’nın yeni Başbakanı Friedrich Merz, İsrail’in Gazze’de insani yardım dağıtımını devralma planlarından duyduğu endişeyi dile getirdi ve yeni Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul’un hafta sonu İsrail’e gideceğini açıkladı.
Reuters’ın ARD televizyonundan aktardığına göre Merz, “İsrail hükümetinin uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi ve Gazze Şeridi’nde insani yardımın sağlanması gerektiği net” dedi.
“Son günlerdeki gelişmeleri büyük bir endişeyle izliyoruz” diyen Merz, İsrail’in kendini savunma hakkına sahip olduğunu ancak bu hakkı kullanırken insani yükümlülüklerini de gözetmesi gerektiğini vurguladı.
İsrail, pazartesi günü yaptığı açıklamayla insani yardımın kontrolünü devralmayı da içeren, Gazze Şeridi’nin tamamını kapsayabilecek şekilde Gazze’deki işgali genişletme planını onaylamıştı. Yetkililerin aktardığına göre, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir tarafından sunulan plan, Gazze’nin aşamalı olarak işgal edilmesini, İsrail ordusunun bölgede kalıcı kontrol sağlamasını, sivil halkın güney bölgelere yönlendirilmesini ve Hamas’a yönelik saldırıların yoğunlaştırılmasını öngörüyor.
Berlin yönetimi, Almanya’nın Holokost’taki tarihi rolü nedeniyle İsrail’e karşı özel bir sorumluluk hissediyor ve bu nedenle İsrail hükümetine yönelik eleştirilerde temkinli davranıyor.
Şubat ayında Merz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu davet edeceğini söylemiş ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkındaki tutuklama kararına rağmen onun Almanya’ya güvenli bir şekilde gelmesini sağlayacak bir yol bulacağını ifade ederek bazı çevrelerden tepki almıştı.
Ortadoğu
Fransa Suriye’de daha etkin rol arayışında

ABD çekilirken Fransa Suriye’de daha etkin rol oynayabileceğini düşünüyor. Ahmet Şara bugün Paris’te Macron’la görüşecek. Fransız cumhurbaşkanlığından bir yetkili, ABD’nin Suriye’den çekilme süreci ve Fransa’nın bölgede daha etkin rol alması konusunda Washington ile istişarelerin sürdüğünü belirtti.
Suriye’nin geçişi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara bugün Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşecek.
Reuters’ta yer alan habere göre Şara, HTŞ’nin liderliğini nedeniyle yaptırım listesinde olmasına rağmen Birleşmiş Milletler’den özel seyahat izni aldı.
Fransız yetkililere göre görüşmelerde, Suriye’nin egemenliği ve güvenliğinin sağlanması, Alevi ve Dürzilere yönelik son saldırıların ardından azınlıkların durumu, IŞİD’le mücadele çalışmaları ile insani yardım ve yaptırımların hafifletilmesi dahil ekonomik desteklerin koordinasyonu ele alınacak.
Elysee Sarayı’ndan bir yetkili, “Suriye’nin karşı karşıya olduğu büyük zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, Fransa ve diğer uluslararası ortaklardan destek beklendiği açık” dedi. Yetkili, Paris’in Şara’nın geçmişteki cihatçı bağlantılarını göz ardı etmediğini ve geçiş süreciyle ilgili taleplerinin sürdüğünü de vurguladı.
Fransa’dan normalleşme adımları
2012’de Esad yönetimi ile diplomatik ilişkileri kese Fransa, Esad yönetiminin çöküşünü memnuniyetle karşılamış ve geçiş hükümetiyle ilişkileri geliştirmeye başlamıştı. Cumhurbaşkanı Macron, geçen haftalarda Şara ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile üçlü bir video konferans gerçekleştirmişti.
Geçen ay Paris, küçük bir diplomatik ekip ile Şam’a maslahatgüzar atayarak büyükelçiliğini yeniden açmaya yönelik ilk adımı attı.
Öte yandan Reuters’ın haberine göre ABD’nin bölgeden çekilmeye başlaması ve yeni Suriye liderinin ülkeyi Şam’ın kontrolü altına almaya çalışmasıyla birlikte Fransa, Şara ile SDG arasında arabuluculuk yaptı.
Fransız cumhurbaşkanlığından bir yetkili, ABD’nin çekilme süreci ve Fransa’nın bölgede daha etkin rol alması konusunda Washington ile istişarelerin sürdüğünü belirtti.
Şara, yaptırımların kaldırılmasını istiyor
Dünya Bankası, Suriye’nin yeniden inşa maliyetinin 250 milyar dolardan fazla olacağını öngörüyor. Şara yönetimi 14 yıllık savaşın ardından ağır darbe alan ekonomiyi canlandırmak için yaptırımların hafifletilmesine acil ihtiyaç duyuyor. ABD, AB ve İngiltere, Esad yönetimine sert ekonomik yaptırımlar uygulamıştı.
Suriye, AB’nin bu yaptırımları yenilememesini umuyor. Önlemlerin yenilenmesi için 27 üye ülkenin tamamının mutabakatı gerekiyor. Ancak sınırlı bir uzatma ya da Suriye Merkez Bankası gibi bazı kilit kurumların listeden çıkarılması da gündeme gelebilir.
Elysee yetkilisi, “Temel sorunlardan biri, geçiş hükümetinin yeniden inşa sürecine girmesini ve yabancı yatırımları çekmesi engelleyen ABD yaptırımlarının varlığı” ifadelerini kullandı.
Ortadoğu
Suriye’deki Filistin direnişi kıskaca alındı

ABD’nin talebiyle Suriye’deki Filistin direnişi ve üyelerine karşı harekete geçen Şam yönetimi, bu örgütlere ait ofis ve askeri tesislere el koyma sürecini başlattı. Bir zamanlar Suriye yönetimince desteklenen Filistinli direniş örgütleri şimdi belirsiz bir gelecekle karşı karşıya.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (Genel Komutanlık) Genel Sekreteri Talal Naci’nin Suriye makamları tarafından kısa süreliğine gözaltına alınması sonrası Suriye’de hâlâ faaliyet gösteren Filistinli örgütlerin Suriye’deki geleceği tartışılıyor.
ABD’den Şam’a normalleşme şartı: Filistinli gruplar sınır dışı edilsin
Adının açıklanmasını istemeyen Filistinli bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni Suriye yönetiminin, Filistinli gruplar dosyasından sorumlu olmak üzere Ebu Abdul Rahman el-Şami isimli bir kişiyi görevlendirdiğini belirtti. El-Şami’nin göreve gelmesinden bu yana FHKC-GK temsilcilerinin de düzenli katıldığı birçok toplantı yapıldığı ve bu toplantılarda savaşçılar, silahlar, mal varlıkları ve askeri altyapının ele alındığı aktarıldı.
FHKC-GK Şam’ın taleplerini yerine getiriyor
Kaynağa göre, el-Şami açıkça, yeni hükümetin iç savaş sırasında Suriyeli sivillere karşı işlenen suçlara karıştığı öne sürülen kişi ya da gruplardan hesap soracağını belirtti. Filistinli gruplara, tüm silahlarını ve askeri ekipmanlarını teslim etmeleri, faaliyetlerini insani yardım çalışmalarıyla sınırlamaları talimatı verildi. Kaynağın aktardığına göre FHKC-GK büyük oranda bu taleplere uyum sağladı.
Bazı liderler Lübnan’a sığındı
Esad yönetiminin düşmesine rağmen, Naci ve FHKC-GK’nin ikinci ve üçüncü kademe yöneticilerinin büyük kısmı hâlâ Suriye’de bulunuyor. Şam’daki ofislerinin faaliyetlerini sürdürdüğü, ancak daha sıkı denetim altında olduğu bildiriliyor. Diğer bazı grupların liderleri ise ülkeyi terk etti. Bu kişiler arasında Halk Mücadele Cephesi’nden Halid Abdul Mecid, Fetih-İntifada’dan Ziyad es-Sağir, Kudüs Tugayları’ndan Muhammed es-Said ve Özgür Filistin Hareketi’nden Said Abdul Al yer alıyor. Çoğunun Lübnan’a sığındığı düşünülüyor.
Ofislere ve tesislere el konuyor
Kaynaklar, FHKC-GK’ye bağlı bazı isimlerin son haftalarda Esad güçleriyle işbirliği sırasında işledikleri iddia edilen savaş suçları nedeniyle gözaltına alındığını doğruladı. Suriye yönetimi ayrıca ülkedeki birçok Filistinli grubun ofisleri ve askeri tesislerine el koyma sürecini başlattı. El konulan mülkler arasında Fetih-İntifada, Özgür Filistin Hareketi ve Es-Saike Güçleri’ne ait yerleşkeler de bulunuyor. Saike lideri Muhammed Kays’ın hâlâ Suriye’de olduğu bildiriliyor.
Bir diğer ağır darbe ise bazı Filistinli gruplara ait banka hesaplarının dondurulması oldu. Ancak FHKC-GK’ye ait hesapların bu hesaplar arasında olup olmadığı henüz netlik kazanmadı.
Ayrıca FHKC-GK’nin daha önce Şam kırsalı, Dera, Halep ve Süveyda’da bulunan askeri eğitim kamplarını yeni yönetime teslim ettiği düşünülüyor. Filistinli bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Durum son derece hassas ve herkes endişeli. Bu kampların teslim edildiği büyük olasılıkla doğru” dedi.
ABD’nin normalleşme şartlarından biri
Geçen ay, Suriye makamlarının İslami Cihad’a bağlı iki üst düzey yetkiliyi Şam’da gözaltına almasıyla endişe daha da arttı. Gözaltına alınan isimler arasında örgütün Suriye büro sorumlusu Halid Halid ve örgütsel işler sorumlusu Ebu Ali Yasir yer aldı. Her iki isim de hâlâ gözaltında tutuluyor ve haklarında henüz resmî bir suçlama yapılmadı.
Bu göz altılardan birkaç gün önce Wall Street Journal (WSJ) ABD yönetiminin yaptırımları kaldırma ve olası normalleşme sürecini başlatmak için Şam’dan bir dizi talepte bulunduğu, o taleplerden birinin de Filistinli örgütlerin sınır dışı edilmesi ve finansal faaliyetlerinin yasaklanması olduğunu duyurmuştu.
Hâlihazırdaki korku ve belirsizlik ortamı, grup liderlerini kamuoyu önünde yorum yapmaktan kaçınmaya sevk ediyor. Çoğu, yerel ya da uluslararası medyayla konuşurken isimlerinin gizli kalmasını talep ediyor.
Mart 2011’de başlayan Suriye savaşından önce, ülkede bir düzineden fazla Filistinli direniş örgütü bulunuyordu.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Şin-Bet Direktörü’nün yeminli beyanı ne anlama geliyor?
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor
-
Diplomasi2 hafta önce
Çin’in ABD’den enerji ithalatındaki düşüş Rusya’ya kapı açtı
-
Avrupa2 hafta önce
Alman eyaletleri silahlanma yarışına son sürat dahil oluyor
-
Ortadoğu2 hafta önce
ABD’den Suriye’ye “İran” baskısı: DMO terör örgütü ilan edilsin
-
Avrupa2 hafta önce
Orbán’ın vetoları AB’yi 7. maddeye itiyor
-
Avrupa2 hafta önce
Trump’ın tarifeleri Avrupa’da serbest ticaret yanlısı ülkeleri güçlendiriyor