Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“Generallerin planının” fikir babası: Hamas askeri çözümle sona erdirilemez

Yayınlanma

Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine ilişkin “generallerin planının” fikir babası kabul edilen İsrail ordusunda eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland, Hamas yönetimini sona erdirmenin yolunun “askeri çözümden” geçmediğini söyledi.

Eiland, İsrail’deki yerel bir radyoda yaptığı açıklamada, “İsrail’in Gazze’deki tüm esirlerini geri alması karşılığında savaşı bitirmeye hazır olduğunu beyan etmesi gerekir” dedi.

Gazze’de Hamas yönetimini sona erdirmenin yolunun, “etkinliğini kanıtlayamamış askeri çözümden” geçmediğini belirten Eiland, “Mevcut durumun devam etmesi, sadece daha fazla rehinenin ve daha fazla askerin ölümüne yol açacak. Her yıl ölecek onlarca askerden başka hiçbir sonuç elde edilemeyecek” ifadesini kullandı.

Gazze’nin kuzeyini “yok etme” planı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin kuzeyi başta olmak üzere pek çok bölgesi için sık sık “tahliye emirleri” yayımlayarak bölgedeki Filistinlileri zorla yerinden ediyor. İsrail’in özellikle kuzeyi için yayımladığı tahliye emirleriyle “Generallerin Planı” olarak nitelenen planı uygulamaya çalıştığı yorumları yapılıyor.

Söz konusu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi’nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılmasını ve gıda, yakıt ve temiz su girişine izin verilmemesini öngörüyor.

Bu durumda silahlı direnişçilerin “ölüm ya da teslim olma” arasında tercihe zorlanması, bölgeyi terk etmeyen veya terk edemeyen Filistinlilere de “düşman unsur olarak muamele edilmesini” içeriyor.

Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail yönetimi, Gazze’de işgali sürdürmeyi ve bunu kalıcı hale getirmeyi amaçlıyor.

Bu kapsamda Netanyahu, İsrail ile Hamas arasında olası bir esir takası ve ateşkes mutabakatı için Gazze Şeridi’nin kuzeyi ile güneyini ayıran Netzarim Koridoru ve Mısır-Gazze sınırındaki Philadelphia Koridoru’ndaki işgalin devam etmesi şartını ileri sürüyor.

Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda siyasi nedenlerle ve kendi çıkarları gereği Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor.

İsrail muhalefeti ve esir yakınları da Netanyahu ve hükümetini, ateşkes ve esir takası müzakerelerinde mevcut tekliflere yeni maddeler ekleyerek anlaşmaya yanaşmamakla itham ediyor.

ORTADOĞU

“Trump’ın tehdidinden korkmuyoruz çünkü Gazze’de zaten cehennemi yaşıyoruz”

Yayınlanma

Trump’ın Ortadoğu temsilcisi, ateşkes ve rehine anlaşmasının tamamlanmak üzere olduğunu belirtti.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steven Witkoff, 20 Ocak’taki yemin törenine kadar Gazze’de ateşkese ulaşabilmek için çabaladıklarını kaydederek “Bir anlaşmanın eşiğinde olduğumuza inanıyorum” dedi.

Witkoff, Trump’ın Florida’daki yerleşkesi Mar-a-Lago’da düzenlediği basın toplantısında, Gazze’de ateşkes müzakerelerindeki son durumu değerlendirdi.

“Gerçekten büyük bir ilerleme kaydettik ve (20 Ocak’taki) yemin törenine kadar Başkan adına açıklayacak güzel şeylerimiz olacağı konusunda ümitliyim” diyen Witkoff, Katar’ın başkenti Doha’daki müzakerelerde çok iyi iş çıkardıklarını belirtti.

Müzakerelere katılmak için Doha’ya döneceğini söyleyen Witkoff, “Umarım her şey yolunda gider ve bazı hayatları kurtarırız. Bir anlaşmanın eşiğinde olduğumuza inanıyorum” şeklinde konuştu.

Bugüne kadar görüşmeleri neyin geciktirdiği sorulduğunda Witkoff ayrıntılara girmeyi reddetti, “Bunu neyin geciktirdiğini tartışmak istemiyorum- herhangi bir şekilde olumsuz olmanın anlamı yok” dedi.

Tarafların anlaşma için Trump’ın göreve gelmesini beklemek isteyip istemediği sorusu üzerine Witkoff şu yanıtı verdi: “Hayır, bence onu yüksek sesle ve net bir şekilde duydular. Bu iş 20 Ocak’a kadar bitse iyi olur.”

Trump söze girerek Hamas’a yönelik tehdidini yineledi. Trump, “Orta Doğu’da kıyamet kopacak ve bu Hamas için iyi olmayacak, açıkçası hiç kimse için de iyi olmayacak” dedi.

Hamas Trump’ı daha ‘diplomatik’ olmaya çağırdı

Bu arada İsrail ve Hamas birbirlerini anlaşmayı engellemekle suçladı.

Hamas, tüm rehineleri ancak İsrail’in savaşı sona erdirmeyi ve tüm askerlerini Gazze’den çekmeyi kabul etmesi halinde serbest bırakacağını söyledi. İsrail ise Hamas tasfiye edilmeden ve tüm rehineler serbest bırakılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini söylüyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Genel Direktörü Eden Bar Tal gazetecilere verdiği brifingde “Rehinelerin kurtarılmasının önündeki tek engel Hamas” dedi ve İsrail’in bir anlaşmaya varmak kararlı olduğunu söyledi.

Cezayir’de bir basın toplantısı düzenleyen Hamas yetkilisi Usame Hamdan ise anlaşma çabalarının baltalanmasından İsrail’in sorumlu olduğunu söyledi. Müzakerelerin son turu hakkında ayrıntı vermeyeceğini söyleyen Hamdan, Hamas’ın “saldırganlığın tamamen sona erdirilmesi ve işgalcinin işgal ettiği topraklardan tamamen çekilmesi” şartını yineledi.

Trump’ın yemin töreninden önce tüm rehinelerin serbest bırakılmaması halinde “cehennem azabı” yaşanacağı tehdidini de yorumlayan Hamdan, “Bence ABD Başkanı daha disiplinli ve diplomatik açıklamalar yapmalı” dedi.

Hamdan, Hamas ve Gazze’deki destekçilerinin Trump’ın tehditlerinden korkmadıklarını çünkü Gazze’de “zaten cehennemde yaşadıklarını” da sözlerine ekledi.

Hamas uzun süredir kalıcı bir ateşkes için bastırırken, görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan yetkililer Times of Israel’e, Hamas’ın son haftalarda görüşülmekte olan üç aşamalı anlaşmanın ilk aşamasına öncelik vermeye istekli olduğunu belirtti.

Üst düzey bir Arap diplomat pazar günü yaptığı açıklamada Hamas’ın anlaşmanın bir parçası olarak serbest bırakmaya hazır olduğu 34 rehineden oluşan bir listeyi onayladığını söyledi. Reuters’ın bir Hamas yetkilisine dayandırdığı haberine göre listede kadın İsrail askerlerinin yanı sıra yaşlı, kadın ve küçük yaştaki siviller de yer alıyor.

Daha sonra bir Suudi haber kuruluşu da söz konusu listeyi yayınladı. Netanyahu’nun ofisi Hamas’tan henüz herhangi bir liste almadığını ve bunun herhangi bir anlaşmanın ilerlemesi için ön koşul olduğunu söyledi.

Arap medyasında yayınlanan listedeki bazı isimler öldürülen rehinelere aitti. Hamas rehinelerin tamamının nerede olduğunu bilmediğini, ancak İsrail’in kısa süreli bir ateşkesi kabul etmesi halinde yerlerini ve durumlarını öğrenebileceğini söylüyor. İsrail ise bunu reddederek Hamas’ın tüm rehinelerin nerede olduğunu bildiğinde ısrar ediyor.

Kim, ne istiyor?

İsrail anlaşmanın bir parçası olarak serbest bırakılacak canlı rehine sayısını en üst düzeye çıkarmaya çalışırken Hamas, İsrail geçici ateşkes sona erdiğinde savaşa devam etmeyi planladığı sürece mümkün olduğunca çok sayıda rehineyi elinde tutmaya çalışıyor. İsrail istihbaratı rehinelerin yarısı kadarının hala hayatta olduğunu değerlendiriyor.

Görüşülmekte olan anlaşma, yüzlerce Filistinli güvenlik mahkûmuna karşılık kadın, yaşlı ve yaralı rehinelerin serbest bırakılmasını ve İsrail ordusunun Gazze’den kısmen çekilmesini öngörüyor.

Netanyahu, rehinelerin tamamı karşılığında savaşın kalıcı olarak sona erdirilmesinin Hamas’ın Gazze’nin kontrolünü yeniden ele geçirmesine yol açacağını savunuyor. Dolayısıyla geçici bir ateşkeste ısrar ediyor. İsrail güvenlik kurumlarının çoğu ise Netanyahu’nun savaşı sürdürmesinin bir çıkış stratejisi içermediğini çünkü Hamas’ın yönetimine karşı uygulanabilir bir alternatif geliştirmeyi reddettiğini savunuyor. Güvenlik kurumları rehinelerin serbest bırakılması için daha kapsamlı anlaşmaya destek vererek İsrail ordusunun gerektiğinde Gazze’ye dönebileceğini ve geçici bir anlaşmanın serbest bırakılmayan rehineler için ölüm fermanı olacağını savunuyor.

ABD’li, Katarlı ve Mısırlı arabulucuların ilerletmeye çalıştığı ateşkes hala üç aşamalı bir çerçevede, ancak İsrail bu kez ikinci ve üçüncü aşamaların birincinin hemen ardından gelmemesi konusunda çok daha açık.

Hamas, kalıcı bir ateşkes istediği için arabuluculardan ilk ve sonraki aşamalar arasında bir bağlantı olacağına dair güvence talep ediyor. Katar, hafta sonu İsrail ve Hamas heyetlerini görüşmeler için ağırladı ancak herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.

KAN anlaşmanın detaylarını yayınladı

Bu arada İsrail kamu yayıncısı KAN, Doha’da müzakere edilen anlaşmanın temelini oluşturduğunu iddia ettiği bir belge yayınladı. Belgede, “Anlaşmanın amacı, Gazze’de tutulan tüm İsrailli rehinelerin -sivil ve asker, canlı olsun ya da olmasın- herhangi bir zamanda serbest bırakılması, buna karşılık İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli mahkûmların üzerinde mutabık kalınan sayıda serbest bırakılması ve kalıcı bir ateşkes, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi’nden çekilmesi ve Şerit’in rehabilitasyonu ile sonuçlanacak kalıcı bir sükûnetin tesis edilmesidir” ifadeleri yer aldı.

Belge müzakere edilen anlaşmanın ayrıntılarını da ortaya koyuyor. Belgede İsrail’in “özellikle Netzarim koridoru” başta olmak üzere Gazze’nin merkezinden nasıl çekileceği ve askeri karakolları nasıl tamamen kaldırılacağı belirtiliyor.

Belgede ayrıca İsrail’in anlaşma yürürlüğe girer girmez Gazze’ye insani yardım girişine nasıl izin vereceği ve Hamas’ın kadınlardan başlayarak rehineleri serbest bırakmayı nasıl kabul edeceği de anlatılıyor.

Belgede “İlk gün üç İsrailli kadın rehine, yedinci gün dört kadın rehine daha ve daha sonra her yedi günde bir üç rehine -hayatta olanlardan başlamak üzere- serbest bırakılacak” deniyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Suudi Arabistan’dan 12 milyar dolarlık tahvil satışı

Yayınlanma

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 çerçevesinde geniş çaplı ekonomik dönüşüm projelerini finanse etmek için 2025’e 12 milyar dolarlık tahvil ve Kamu Yatırım Fonu’ndan sağlanan 7 milyar dolarlık krediyle giriş yaptı. Ancak bütçe açığı beklentileri, önümüzdeki yıllarda borçlanmaya olan bağımlılığın artacağına işaret ediyor.

Suudi Arabistan, 2025’e 12 milyar dolarlık tahvil ve Kamu Yatırım Fonu’ndan alınan bir krediyle başlıyor.

Riyad, geniş çaplı ekonomik dönüşüm planlarını finanse etmek amacıyla bu yıl borçlanma kampanyasına hız verdi.

Bloomberg, Suudi Arabistan’ın geçen yıl gelişen piyasalarda en büyük tahvil ihracatçılarından biri olduğunu belirtti.

Pazartesi günü 12 milyar dolarlık tahvil satışı gerçekleştiren Suudi Arabistan, bu hamlesini Kamu Yatırım Fonu’nun 7 milyar dolarlık “İslami kredi” anlaşmasıyla destekledi.

Bu kredi, 20 banka ile yapılan anlaşma kapsamında sağlandı. Ayrıca, Suudi Arabistan Maliye Bakanı, üç yabancı bankadan toplam 2,5 milyar dolar toplandığını duyurdu.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın öncülük ettiği Vizyon 2030 programı kapsamında, Suudi Arabistan hükümeti ekonomisini petrol bağımlılığından kurtarmak için büyük yatırımlar yapıyor.

Bu yatırımlar arasında yeni şehir projeleri (örneğin Neom), elektrikli araçlar ve yarı iletken teknolojileri gibi alanlar bulunuyor. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın 2034’te erkekler Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacağı da hatırlatıldı.

Bloomberg, Suudi Arabistan’ın önümüzdeki birkaç yıl içinde bütçe açığını sürdürmesinin beklendiğini, bu nedenle borçlanmaya daha fazla bağımlı olacağını vurguladı.

Suudi yetkililere göre, bazı büyük çaplı harcama projeleri ertelenebilir ve Asya Oyunları 2027 ile Dünya Kupası hazırlıkları gibi öncelikli yatırımlara odaklanılabilir.

Yetkililer, bu durumu kısmen finansman kısıtlamalarına ve ekonominin aşırı ısınmasını önleme çabalarına bağladı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

HTŞ’nin “işgal” sessizliği hayal kırıklığı yarattı

Yayınlanma

Suriye’nin Kuneytra kentinde İsrail’in saldırılarını durdurmak için harekete geçilmemesi hayal kırıklığı yarattı.

Suriyeliler yeni hükümetin, evleri ve meyve bahçelerini yıkan İsrail ordusunu bölgeden çıkarmasını istiyor.

Suriye’nin güneyindeki Kuneytra ilinin merkezindeki bir ana yol, toprak yığınları, devrilmiş palmiye ağaçları ve bir zamanlar trafik lambası olduğu anlaşılan metal bir direkle kapatıldı. Bariyerlerin diğer tarafında bir İsrail tankı caddenin ortasında manevra yaparken görülebiliyor.

İsrail güçleri, Suriye ile İsrail arasında 1974’te imzalanan ateşkes anlaşmasıyla oluşturulan Golan Tepeleri’ndeki BM’nin denetlediği tampon bölgede yer alan bölgeye, Beşar Esad’ın geçen ay devrilmesinden kısa bir süre sonra girdi. İsrail ordusu, Suriye’de durum netleşene kadar orada kalacağını ve konuşlanmanın düşman unsurların bölgeye girmesini önlemek için bir güvenlik önlemi olduğunu ileri sürdü.

İsrail ordusunun tampon bölge dışındaki Suriye topraklarına da girmesi Suriye halkının protestolarına neden oldu. Bölge sakinleri İsrail güçlerinin bazı bölgelerde evleri yıktığını ve çiftçilerin tarlalarına gitmesini engellediğini söylüyor. En az iki olayda İsrail askerlerinin kendilerine yaklaşan göstericilere ateş açtığı bildirildi.

İsrail askerleri, işgali protesto eden sivillere ateş açtı

The Times of Israel’e konuşan bir askeri kaynak, İsrail ordusunun, askerlerin iki evi ve eski bir ordu karakolunu yıktığı ya da Suriyeli çiftçilerin arazilerine ulaşmasını engellediği olaylardan haberdar olmadığını söyledi. Kaynak, ordunun, askerlerin bir ağaç korusunu tahrip ettiğinden de haberdar olmadığını, ancak olayın operasyonel faaliyet sırasında meydana gelmiş olabileceğini ileri sürdü.

Küçük köyler ve zeytinliklerden oluşan sakin bir bölge gibi görünen Kuneytra’da vatandaşlar hem İsrail’in ilerleyişinden hem de Suriye’nin yeni yetkilileri ve uluslararası toplumun harekete geçmemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını belirtiyor.

Rinata Fastas, İsrail güçlerinin yerel hükümet binalarına baskın düzenlediğini ancak şu ana kadar yerleşim bölgelerine girmediğini söyledi. Fastas’ın evi, eskiden Baas Şehri olarak adlandırılan ve şimdi Selam Şehri olarak değiştirilen, yeni kapatılmış bölgenin hemen içinde yer alıyor. Fastas, İsrail askerlerinin daha da ilerlemesinden ya da zaten ele geçirdikleri bölgeyi kalıcı olarak işgal etmeye çalışmasından korktuğunu söyledi. İsrail, 1967’deki Altı Gün Savaşı sırasında Suriye’den ele geçirdiği ve daha sonra ilhak ettiği Golan Tepeleri’ni halen kontrol ediyor. ABD dışında uluslararası toplum buranın işgal altında olduğunu kabul ediyor.

Fastas, şu anda ulusal kurumlarını ve ordusunu sıfırdan inşa etmeye çalışan Suriye’nin, İsrail ile askeri olarak karşı karşıya gelecek durumda olmamasını anladığını söyledi. Ancak “Peki neden yeni Suriye devletinde hiç kimse çıkıp Kuneytra vilayetinde yaşanan ihlallerden ve halka karşı yapılanlardan bahsetmiyor” diye sordu.

Suriye’nin yeni yöneticileri İsrail’le karşı karşıya gelmek istemiyor

Birleşmiş Milletler İsrail’i tampon bölgeye girerek 1974 ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “İsrail’in güvenliğini sağlayacak başka bir düzenleme bulunana kadar” askerlerin bölgede kalacağını söyledi. Netanyahu, bu açıklamayı Suriye’nin en yüksek dağı olan Hermon Dağı’nın karlı zirvesinde yaptı.

Geçen hafta Kan kamu yayın kuruluşu kaynaksız bir haberde yeni Suriye yönetiminin ABD’den İsrail’e tampon bölgeden çekilmesi için baskı yapmasını istediğini söyledi. Ancak İsrailli yetkililer, yayın kuruluşuna konuyla ilgili resmi bir talep almadıklarını belirtti.

İsrail tankları Şam’a 23 kilometre mesafede

Konuyla ilgili, isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan İsrailli bir yetkili, ordunun yeni Suriyeli yetkililerin İsrail için bir tehlike oluşturmadığından emin olana kadar ele geçirdiği bölgede kalacağını söyledi.

Yeni Suriye hükümeti, İsrail’in hava saldırıları ve Suriye topraklarındaki ilerleyişi hakkında BM Güvenlik Konseyi’ne şikâyette bulundu.

Ancak bu konu, ülke üzerindeki kontrolü sağlamlaştırmaya, eski isyancı gruplardan oluşan bir yapıyı yeni bir ulusal orduya dönüştürmeye ve Batı yaptırımlarının kaldırılması için bastırmaya çalışan Suriye’nin yeni yöneticileri için bir öncelik gibi görünmüyor.

Ülkenin yeni fiili lideri, eski İslamcı isyancı grup Heyet-i Tahrir Şam’ın lideri Ahmed el-Şara da Suriye’nin İsrail ile askeri bir çatışma arayışında olmadığını ve komşularına ya da Batı’ya tehdit oluşturmayacağını açıkça söyledi.

Bu arada Kuneytra sakinleri büyük ölçüde kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bırakıldı.

Tampon bölge içinde yer alan Rafid köyünde halk, İsrail ordusunun iki evi, bir ağaç korusunu ve eski bir ordu karakolunu yıktığını söyledi.

Belediye Başkanı Ömer Mahmud İsmail, İsrail güçleri köye girdiğinde İsrailli bir subayın kendisine “Ben senin dostunum” dediğini söyledi. İsmail, “Ona ‘Sen benim arkadaşım değilsin, öyle olsaydın böyle girmezdin’ dedim” dedi.

Protesto düzenleyen halka İsrail ateşi

Tampon bölgenin dışında bir köy olan Dawaya’da 18 yaşındaki Abdülrahman Halid el-Akka 25 Aralık’ta yaklaşık 100 kişi ile birlikte İsrail saldırısını protesto ettiğini ve “Suriye özgürdür, İsrail defol!” sloganları attığını söyledi. “Silahımız yoktu, sadece üzerimizdeki kıyafetlerle oradaydık. Ama onlara yaklaştığımızda bize ateş etmeye başladılar” dedi.

Bölge sakinleri ve basında çıkan haberlere göre altı protestocu yaralandı.

HTŞ’nin Şam Valisi Mervan: İsrail ile sorunumuz yok, belki korktukları için Suriye’yi biraz bombalamışlardır

Orduya göre askerler, aralarında bölgede faaliyet gösteren kuvvetlere yaklaşanların da bulunduğu birkaç grubu tespit etti. “Protestoculara uzaklaşmaları çağrısında bulunduktan sonra, kuvvetler onları dağıtmak için ateşle karşılık verdi” diyen İsrail ordusu, ‘bölgedeki kayıplarla ilgili iddianın incelendiğini’ de sözlerine ekledi.

Maariyah köyünde 20 Aralık’ta meydana gelen benzer bir olayda bir kişi daha yaralanmıştı. Ordu o zaman askerlerin havaya uyarı ateşi açtığını ve ardından hızla yaklaştığı ve durması için yapılan çağrılara aldırış etmediği için bir adamın bacaklarını hedef aldığını söylemişti.

Yerel bir Sünni din görevlisi olan Adel Subhi el-Ali’nin 21 yaşındaki oğlu da 25 Aralık protestosunda karnından vuruldu. Önce kendisini tedavi edecek kapasiteye sahip olmayan yerel bir hastaneye, ardından da Şam’a götürülerek ameliyat edildi. Ali, İsrail tanklarının ilerlediğini gördüğünde “topraklarımızın işgal edildiğini hissettik. Bu yüzden silahımız olmamasına rağmen onu savunmak zorunda kaldık… Buraya yerleşmeleri imkânsız” dedi.

Protesto gününden bu yana İsrail ordusunun bölgeye geri dönmediğini söyledi.

Ali, uluslararası topluma 1974 ateşkes anlaşmasına atıfta bulunarak Golan Tepeleri’ni Suriye’ye iade etmesi çağrısında bulundu. Ancak Suriye’nin elinde çok az koz olduğunu da kabul etti. “Sıfırdan başlıyoruz, bir devlet inşa etmemiz gerekiyor” diyen Ali, Suriye’nin yeni liderlerinin sözlerini tekrarladı: “Şu anda ülke olarak başka bir ülkeyle savaşmaya hazır değiliz.”

Kaynak: El-Meyadin, Times of Israel, Associated Press

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English