Bizi Takip Edin

AMERİKA

Guyana: Venezuela’nın asker yığınağı uluslararası hukuka aykırı

Yayınlanma

Guyana, Venezuela’yı, güç kullanmama sözü vermesine rağmen, ortak sınırlarındaki askeri varlığını genişleterek petrol zengini bölge üzerindeki anlaşmazlıkta uluslararası hukuku ihlal etmekle suçladı.

Guyana Dışişleri Bakanı Hugh Todd, Financial Times’a verdiği röportajda, “Bu, Venezuela’nın tehdit edici görünen bir askeri duruşu ilk kez benimsemesi değil,” dedi.

Venezuela kısa süre önce, Guyana topraklarının yaklaşık üçte ikisini oluşturan fakat uzun süredir iki ülke arasında ihtilaf konusu olan petrol ve mineral zengini Essequibo bölgesinin sınırındaki askeri varlığını güçlendirdi. 

Anacoco Adası’nda Venezuela tatbikat yaptı

Hamle, Venezuela’da aralık ayında yapılan bir referandumun ardından geldi. Referandumda, Essequibo bölgesinin Venezuela’nın egemenliği içerisinde olduğu sonucu çıkmıştı. Guyana referandumu Caracas’ın bölgeyi ilhakının başlangıcı olarak kabul ediyor.

Guyana Devlet Başkanı Irfaan Ali ve Venezuelalı mevkidaşı Nicolás Maduro, anlaşmazlığı çözmek için güç kullanmamayı kabul eden bir bildiri imzalamıştı.

Fakat Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) tarafından geçen hafta yayınlanan uydu görüntüleri, Venezuela’nın 300 askere ev sahipliği yapacak bir askeri üssü genişlettiği Essequibo bölgesi sınırındaki Anacoco Adası’nda hafif tankların ve silahlı devriye botlarının konuşlandırıldığını gösteriyordu.

Venezuela silahlı kuvvetleri, Anacoco Adası’ndaki askeri tatbikatların videolarını da yayınladı.

Venezuela’da ‘Guyana’ referandumu

Bakandan Maduro’ya ‘çifte standart’ suçlaması

“Uluslararası hukuku takip ediyoruz, Venezuela bunu ihlal ediyor,” iddiasında bulunan Todd, Maduro’nun Uluslararası Adalet Divanı’ndan geçmek yerine Guyana’yı anlaşmazlığı çözmeye zorlamaya çalıştığını da sözlerine ekledi.

Guyanalı bakan Maduro’yu ‘çifte standart’ ile suçlarken, başkanın bu yıl içinde yapılması beklenen seçimlerden önce seçmenleri etkilemeye çalıştığını öne sürdü.

Todd, “Venezuela, bölgenin bir barış bölgesi olarak kalmasına bağlı olduğunu ve Guyana’ya karşı güç kullanmayacağını savundu. Ancak memleketimizde askeri duruşun diplomatik duruşla uyuşmadığını defalarca gördük,” dedi.

Essequibo ihtilafı sömürgecilik dönemine dayanıyor

Caracas, 1899’da uluslararası bir tahkim mahkemesinin Essequibo’yu (kabaca İngiltere büyüklüğünde ve yaklaşık 125.000 kişiye ev sahipliği yapan bir bölge) o zamanki sömürge İngiliz Guyana’sına verme kararına uzun süredir itiraz ediyor. Caracas, Essequibo bölgesinin İspanyol sömürgeciliği döneminde Venezuela’ya bağlı olduğunu söylüyor.

Caracas, ABD’li enerji grubu ExxonMobil’in 2015 yılında bölge kıyılarında büyük petrol keşifleri yapmasından bu yana bölgedeki iddialarını artırdı.

Venezuela Dışişleri Bakanlığı pazar günü yaptığı açıklamada, Guyana ve tartışmalı bölgenin kıyılarındaki sularda sondaj yapmayı planlayan ExxonMobil’in uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve ‘bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalıştığını’ söyledi.

Guyana ve Venezuela’dan gerilimi azaltma kararı

ExxonMobil, faaliyetlerine devam ediyor

Venezuela’nın tutumunun Guyana’nın petrol ve gaz sektörünü etkilemeyeceğini söyleyen Todd, “Guyana’da faaliyet gösteren çok uluslu şirketlere uluslararası hukukun doğru tarafında olduğumuza dair güvence verdik ve gerçek ekonomik potansiyelimizi kullanmak için çalışıyoruz,” dedi.

ExxonMobil, anlaşmazlığa rağmen Guyana’daki genişlemesini sürdürme sözü verdi. Şirketin ülkedeki operasyonlarının başkanı Alistair Routledge, geçen hafta Bloomberg’e verdiği demeçte, “Açıkça Guyana’nın toprakları olan arazide kalkınma ve faaliyete devam ediyoruz. . . Sınırlar konusunda bir anlaşmazlık varsa, bunu hükümetlerin çözmesi gerekir,” dedi.

Todd, Guyana’nın ‘Venezuela’ya karşı savaşmak için herhangi bir kapasite oluşturmadığını’ ve ülkenin savunma stratejisinin ABD ve İngiltere de dahil olmak üzere müttefiklerle işbirliğine dayanmaya devam ettiğini söyledi.

Aralık ayında İngiltere, bir deniz devriye gemisi olan HMS Trent’i Guyana’ya gönderirken, ABD üst üste uçuşlar gerçekleştirdi. Beyaz Saray yetkililerinin bu ayın başlarında yaptığı ziyaretin ardından ABD, Guyana’nın yeni uçaklar, insansız hava araçları ve radar teknolojisi satın almasına yardımcı olacağını söyledi.

AMERİKA

Reuters: Çinli BYD Brezilya’daki Lityum Vadisi’nde maden hakkı satın aldı

Yayınlanma

Reuters tarafından incelenen kamu kayıtlarına göre Çinli elektrikli otomobil (EV) üreticisi BYD, 2023 yılında Brezilya’nın lityum açısından zengin bir bölgesinde iki arsa için maden hakkı satın alarak Çin dışındaki en büyük pazarında madencilik işine girdi.

Belgeler, satın almanın, 2023’ün Mayıs ayında kurulan BYD iştiraki Exploracao Mineral do Brasil tarafından yapıldığını gösterdi.

Söz konusu araziler BYD’nin 2023 yılında yatırım yapmayı kabul ettiği Brezilya’nın kuzeydoğusundaki yeni fabrika projesine sadece yarım günlük mesafede yer alıyor. Ayrıca ABD’de listelenen madenci Atlas Lithium’un sahip olduğu arazilere de komşu.

Kamuya açık kayıt belgelerine göre, iştirak 4 milyon real (695.000 $) sermaye ile kuruldu ve 2023 yılında döviz kuru değişimlerinden yaklaşık 213.000 real kar elde etti.

Reuters tarafından görülen ekim ayı hissedarlar toplantısına ait bir raporda, şirketin “araştırma aşamasında olduğu, ne mali hareket ne de işletme geliri olduğu” belirtildi.

BYD konuyla ilgili yorum yapmayı reddetti.

Büyük Çinli madencilerin hisselerini satın alan BYD, geçen yıl Şili’deki bir lityum projesine teklif vermesine izin verilen altı firmadan biriydi ve Şili’nin kuzeyinde bir lityum katot tesisi için planlarını açıkladı.

ABD, Suudi ve Çin heyetlerinin son ziyaretleri, stratejik madenlere erişim için jeopolitik yarışta açık bir pazar olarak Brezilya’ya yönelik küresel ilginin altını çizdi.

Brezilya, Güney Amerikalı komşularının aksine lityum sektöründe ağır bir devlet varlığından kaçındı, hatta 2022’de metal üzerindeki ihracat kontrollerini hafifletti.

En iyi lityum potansiyelleri, Arjantin, Bolivya ve Şili’deki tuz düzlüklerinden zorlu lityum çıkarma işlemlerinin aksine, geleneksel madenciliğe uygun sert kaya yataklarıdır.

BYD’nin Brezilya’da lityum araması, Latin Amerika’nın en büyük ekonomisine yaptığı bahsi güçlendiriyor.

Geçen yıl Financial Times, BYD’nin Brezilya’nın en büyük lityum üreticisi Sigma Lithium ile olası bir tedarik anlaşması, ortak girişim veya satın alma konusunda görüşmeler yaptığını bildirmişti.

LİTYUM VADİSİ

BYD’nin maden hakları, Brezilya’nın Lityum Vadisi olarak bilinen Minas Gerais eyaletindeki Jequitinhonha Vadisi’nin bir parçası olan Coronel Murta kasabasında 852 hektarı (8,5 km2) kapsıyor.

Firma haziran ayında web sitesinde yaptığı açıklamada, Coronel Murta’daki komşu Atlas Lithium projesinin, bölgenin ilk jeolojik haritalamasının ardından araştırma aşamasında olduğunu söyledi.

Atlas CEO’su Marc Fogassa, BYD’nin varlığını üçüncü bir taraf aracılığıyla öğrendiğini, ancak bunu otomobil üreticisiyle hiçbir zaman doğrudan görüşmediğini söyledi.

Reuters’a konuşan Fogassa, “Eğer bu iki bölgeye yatırım yaptılarsa bunun nedeni potansiyeli görmüş olmaları ve bunun da benim bölgelerimi daha değerli kılmasıdır” dedi.

Brezilya’da bir maden projesinin ekonomik olarak uygun görülmesi halinde üretime başlaması genellikle sekiz ila 15 yıl sürebiliyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’ın “yasadışı göçmen” operasyonlarında ara bilanço – 2: Göçmen işçilerin Amerikan ekonomisinde yeri

Yayınlanma

Yazar

Çalışma İstatistikleri Bürosu (BLS) verilerine göre, Haziran 2024 itibariyle göçmenler ABD işgücünün %19’undan fazlasını oluşturuyor (toplam 169 milyon istihdamın 32 milyonundan fazlası) ve işgücüne yerli doğumlu işçilerden daha yüksek oranda katılım sağlanıyor.

“Yabancı doğumlu işçiler”, ABD’de ikamet eden ama doğduklarında ABD vatandaşı olmayan kişiler. Özellikle, ABD dışında (veya Porto Riko veya Guam gibi dış bölgelerinden birinde) doğanlara ve ebeveynlerinden hiçbiri ABD vatandaşı olmayanlara yabancı doğumlu işçi deniyor ve BLS’in tanımı hem yasal hem de belgesiz göçmenleri kapsıyor.

COVID-19 salgınının başlangıcında %61,8’e kadar düşen göçmenlerin işgücüne katılım oranı, Haziran 2024’te %67,0’a yükselerek 2019’un aynı ayındaki %65,8’lik salgın öncesi seviyesinin üzerine çıktı.

Irksal durum ve etnik köken açısından, yabancı doğumlu işgücünün %48’i Hispanik, %25’i ise Asyalı.

2023 yılında tam zamanlı yabancı uyruklu çalışanların medyan haftalık kazançları, yerli doğumlu meslektaşlarının kazandıklarının %86,6’sı kadardı.

Yabancı doğumlu erkekler haftada 1.051 dolar kazanırken, bu rakam yerli doğumlu erkekler için 1.238 dolardı. Yabancı doğumlu kadınlar 899 dolar kazanırken, bu rakam yerli doğumlu kadınlar için 1.025 dolardı.

Eğitim ve sağlık hizmetleri, 2023 yılında 5,5 milyon veya tüm yabancı doğumlu çalışanların %18,4’ü olmak üzere en fazla göçmeni istihdam eden sektördü. Bunu 4,7 milyon (%15,8) ile profesyonel ve iş hizmetleri ve 3,3 milyon (%11,1) ile inşaat hizmetleri takip ediyordu.

Trump’ın “yasadışı göçmen” operasyonlarında ara bilanço – 1: Gözaltı merkezleri kapasitelerini aştı

El Pais’den “göçmenlerin olmadığı ABD” senaryosu

İspanyol El Pais, göçmenlerin bir günlüğüne tamamen ortadan kaybolduğu bir Amerikan ekonomisinin çökeceğine ilişkin bir senaryo geliştirdi.

Nüfus Sayım Bürosu verilerine göre, 2023 yılında eğitim, sağlık ve sosyal yardım sektöründe çalışan 5,5 milyon göçmen vardı. Ulusal GSYİH’ye yıllık 2,3 trilyon dolar katkıda bulunan bu sektör, bahsettiğimiz gibi ülkedeki en fazla sayıda yabancı kökenli çalışanı istihdam ediyor.

Aslında, ABD’deki tüm göçmen çalışanların %18,4’ü, öğretmenlerin de dahil olduğu bu alanda çalışıyor.

ABD’de 2023 yılında 4,7 milyon ile en fazla yabancı uyruklu çalışanın istihdam edileceği ikinci en büyük sektör profesyonel, ticari, idari, atık yönetimi ve iyileştirme hizmetleri. Bu sektör ABD ekonomisinde bir güç merkezi ve yıllık 3,5 trilyon dolar veya ülkenin GSYİH’sinin %13’üne katkıda bulunuyor.

Göçmenlerin olmadığı bir günde, bu sektör çalışanlarının %22,9’unu kaybedecektir. Bu durumda çöpler sokaklarda yığılacak, işletmeler idari ekipleri olmadan durma noktasına gelecek ve herhangi bir elektrik kesintisi, elektrikçi eksikliği nedeniyle yaygın elektrik kesintilerine yol açacak.

2023 yılı itibariyle, inşaat sektöründe istihdam edilen tüm işçilerin %29’unun göçmen olması ve yaklaşık 3,3 milyon yabancı kökenli işçinin istihdam edilmesi, bu sektörü göçmen işgücü oranının en yüksek olduğu sektör haline getiriyor.

Bazı şantiyelerde göçmenler ekiplerin %50 ila %60’ını oluşturuyor. Eğer tüm yabancı işçiler bir gecede ortadan kaybolacak olsalar, neredeyse tüm şantiyelerin şartel indirmesi garanti gibi görünüyor.

Keza göçmenler bir günlüğüne ortadan kaybolsa, imalat ve perakende ticaret sektörlerinde 6,2 milyon işçi eksik olacak. Fabrikalar işgücünün %20,2’sini, mağazalar %15,5’ini kaybedecek ve yüz binlerce aile geçimlerini sağlayamayacak.

ABD ekonomisine 2,65 trilyon dolar (ya da ulusal GSYİH’nin %10,3’ü) katkıda bulunan imalat gibi bir sektörde, ekonomik etki çok büyük olacak.

Tarım sektöründe “göçmen işçi” paniği

Hizmetler sektörü bir yana, stratejik olarak da kritik tarımsal istihdamda göçmen emeğinin payı büyük.

2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre, göçmen tarım işçileri, ABD’deki tarım işçilerinin tahmini olarak %73’ünü oluşturuyordu.

Çiftlik işçiliği, Wisconsin’deki süt çiftliklerinden Florida’daki çilek tarlalarına ve Washington’daki elma bahçelerine kadar ülke genelinde ekonomiye güç veren temel işlerden biri.

Resmi verilere göre, ABD’de yasal olarak çalışma izni olmayan tarım işçilerinin oranı 1989-91 yıllarında yaklaşık %14 iken 1999-2001 yıllarında neredeyse %55’e yükselmişti. Yaklaşık son 30 yılda ise bu oran yaklaşık %40’a geriledi.

2020-22’de, tarım işçilerinin %32’si ABD doğumlu, %7’si ABD vatandaşlığı almış göçmenler, %19’u diğer yetkili göçmenler (esas olarak daimi ikamet edenler veya yeşil kart sahipleri) ve geri kalan %42’si çalışma yetkisine sahip değildi.

ABD doğumlu işçilerin payı Orta Batı’da en yüksekken, izinsiz çalışanların payı California’da en yüksek.

2019-2020 Ulusal Tarım İşçileri Anketi, ABD’deki tarım işçi lerinin %68’inin yabancı doğumlu ve %44’ünün belgesiz olduğunu gösteriyordu.

ABD şiddete bulaşmamış, “düşük riskli” göçmenleri de Guantanamo’ya gönderiyor

Meksika’dan göçün yavaşladığının sinyali

ABD’de kiralık tarım işçilerinin %83’ü göçmen işçi olmayıp yerleşik olarak kabul ediliyor, yani evlerinden 75 mil uzakta tek bir yerde çalışıyorlar.

Bu oran 1996-98’de %41’den daha yüksekti; dolayısıyla değişim, mahsul tarımı işgücünün niteliğindeki derin değişimi yansıtıyor.

Kalan göçmen işçilerin küçük bir kısmı arasında en büyük grup, evlerinden 75 milden daha uzakta tek bir çiftlik yerinde çalışan ve çalışma sahalarına ulaşmak için uluslararası bir sınırı geçebilen “mekikçiler.” Mekikçiler, 1996-98 yıllarında yaklaşık %24 iken, 2022 yılında kiralanan tarım işçilerinin yaklaşık %9’unu oluşturuyordu.

Geçmişte daha yaygın olan, mevsimler ilerledikçe farklı mahsuller üzerinde çalışmak üzere eyaletten eyalete hareket eden “mahsulü takip eden” göçmen tarım işçisi ise artık nispeten nadir.

Bu işçiler, 1992-94’teki %14’lük yüksek orandan büyük bir düşüşle 2020-22’de sadece %4’ünü oluşturdu.

Kiralık tarım işçilerinin son kategorisi, göç modelleri henüz belirlenmemiş olan, tarıma yeni başlayanlardır. Bu kişilerin 1998-2000 yıllarında %22’ye varan oranlardan şu anda tarımsal üretim işgücünün sadece %3,6’sını temsil ediyor olması, kısmen 2007’den bu yana Meksika’dan ABD’ye net göçün yavaşlamasını yansıtıyor.

Son yıllardaki göç trendlerine bakıldığında, Meksika’dan ABD’ye net göçün en büyük olduğu dönemin 1995-2000 yılları arasında olduğu görülüyor. Sonrasında yaklaşık 13 yıl, iki ülke arasındaki net göç ABD’den Meksika’ya idi. 2013-18 yılları arasında Meksika’dan ABD’ye net göçteki artışa rağmen, 2007-2019 yılları arasında ABD’de yaşayan Meksikali göçmen sayısı azalmıştı.

Bu nedenle son yıllarda ABD’ye işgücü göçünde Uzak Asya ile Orta Amerika öne çıkmaya başladı. 

Tarımsal vize programı ne olacak?

Genellikle H-2A vize programı olarak adlandırılan H-2A Geçici Tarım Programı, yabancı uyruklu işçilerin 10 aya kadar bir süre için geçici olarak mevsimlik tarım işçiliği yapmak üzere ABD’ye getirilmesi için yasal bir yol sağlıyor.

Mahsul yetiştiricileri mevsimlik işgücü ihtiyaçlarını karşılamak için bu programı kullanabilir, fakat çiftlikler, mandıralar ve domuz ve kümes hayvanı işletmeleri gibi çoğu hayvancılık üreticisinin yıl boyunca işgücü ihtiyaçlarını karşılamak için programı kullanmasına yasal olarak izin verilmiyor.

Bu kısıtlamanın bir istisnası, H-2A işçilerini yıl boyunca kullanabilen koyun ve keçi işletmeleri gibi merada çiftlik hayvanı üreticileri için yapılıyor.

H-2A programındaki işverenler, ABD’li işçileri işe alma çabalarının başarılı olmadığını göstermeli ve ABD Çalışma Bakanlığı da bunu belgelemeli.

Buna ek olarak, federal hükümet, bir ABD vatandaşına ödenmesi gereken ücreti aşmayan yeterli ücret ve barınma imkanı sağlamasını şart koşuyor.

H-2A programı kapsamındaki işçiler söz konusu olduğunda, eyaletler arasında başı Cumhuriyetçi Florida çekiyor. Onu California, Georgia, Washington ve Kuzey Caroline takip ediyor.

Bu vize türünde de başı Meksikalı işçiler çekiyor (%90 civarı). Mesikalıları ise, Güney Afrikalılar takip ediyor.

Bununla birlikte, göçmen işçi tutan çiftçiler, H-2A Geçici Tarım İşçisi programının maliyetinin kendileri için gitgide arttığına da işaret ediyorlar.

Trump’ın göçmen operasyonlarından sonra

Özellikle tarımsal işgücü söz konusu olduğunda, Amerikalı çiftçilerin göçmen karşıtı operasyonlardan endişelenmek için yeterince sebebi olduğu görülüyor.

Örneğin Kansas De Soto’daki Bowlin Farms’ın sahibi Steve Bowlin, “Hepimizin yediği gıdayı üretmeye çalışmak, göçmen işçiler olmadan neredeyse imkansız. Vizeli tarım işçilerini getirmek için hükümet aracılığıyla H-2A programını kullanıyoruz, çünkü ABD’de yaptığımız işi yapacak yeterli sayıda işçi yok,” diyor.

Öte yandan ABD’de tarımsal alanlar ve tarım istihdamı zaten düşme eğiliminde. ABD Tarım Bakanlığına göre, 2017’den 2022’ye kadar çiftlik sayısında %7’lik bir düşüş yaşandı, yani sadece beş yılda yaklaşık 142.000 çiftlik azaldı.

Çiftçiler, kuş gribi salgınları ve artan yem ve gübre maliyetleri de dahil olmak üzere işletmelerini ayakta tutmak için çeşitli zorluklarla karşı karşıya.

Eğer “belgesiz” işçiler de geldikleri ülkelere gönderilirlerse, özellikle ABD tarımında halihazırda var olan ithalata yönelme eğilimi artabilir. Ameirkan gıda ithalatında Meksika’nın yeri, yıllar içinde üçte ikiden beşte dörde doğru artma eğiliminde.

Trump’ın ilk ticaret savaşlarından bu yana, Çin de tarımsal ithalatını güneye kaydırmış durumda. Pekin, Arjantin ve Brezilya gibi ülkelerden de daha fazla tahıl satın alıyor; bu ülkeler, 2023 yılında Çin’in en büyük mısır tedarikçisi olarak ABD’yi geride bıraktı.

Örneğin Financial Times’a konuşan Iowa Çiftçiler Birliği Başkanı Aaron Lehman, son ticaret savaşında, “Asyalı alıcılarımızın çoğu Güney Amerika’daki soya fasulyesi üreticileriyle ilişkiler geliştirmeye başladı ve pazarımızdan giderek daha fazla pay aldılar ve biz bunu geri alamadık,” diyor.

Yeni bir ticari gerginlik ihtimali, ürün fiyatlarındaki düşüş ve artan maliyetlerden etkilenen Amerikalı çiftçilerin zaten zor durumda olduğu bir döneme denk geliyor. ABD Tarım Bakanlığının verilerine göre, kârın geniş bir ölçüsü olan net çiftlik geliri 2022’de 181,9 milyar dolarken, 2024’te 140,7 milyar dolar olması öngörülüyor, ki bu, %23’lük bir düşüş demek.

Yeni ekipman yatırımlarının azalırken, düşük talep nedeniyle tarım makineleri satanlar da zor durumda.

Orta ve Güney Amerika’da tarımsal ürünlerin, kısmen işgücü maliyetlerinin de az olması nedeniyle ucuza mal edilmeleri, Amerikan tarımında gerileme ile göçmen işçilerin azaltılması eğilimini besleyebilir.

Trump’ın Tarım Bakanı olarak seçtiği Brooke Rollins’in, Kongre onay oturumunda H-2A programını kaldırmayı değil reforme etmeyi savunması da tarımdaki yönelimlere ilişkin ipuçları veriyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Rubio: Hoşlarına gitmiyor ama tek plan, Trump’ın planı

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmek için ateşkes arayışında olduğunu ve Orta Doğu için yeni bir plan üzerinde çalıştığını açıkladı. Rubio, Trump’ın doğrudan diplomasi yaklaşımını vurgulayarak, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya güvenlik garantileri sağlaması gerektiğini belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, perşembe günü yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmeye kararlı olduğunu ve ilk adım olarak ateşkes arayacağını söyledi.

Rubio, bir radyo programında yeni yönetimin dış politika önceliklerini özetleyerek, Trump’ın diplomasiye ve anlaşma yapmaya yönelik doğrudan yaklaşımını vurguladı.

Rubio, Clay Travis and Buck Sexton Show programında Trump’ın hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile görüştüğünü ve her iki liderin de savaşın sona ermesini istediğini kaydetti.

Rubio, “Savaşı sona erdirmek istiyor. Sadece bir duraklama aramıyor, sona ermesini istiyor,” dedi ve ekledi: “Belki bu bir ateşkesle başlar. Henüz anlaşmaya varılmadı, hatta müzakere bile edilmedi, ama sadece şunu söylüyorum ki, yardım koridorları açmak ve her iki tarafın da enerji altyapısını hedef almadığından emin olmak gibi şeyler de var.”

Rubio, herhangi bir çözümün sadece ABD, Avrupa ve NATO’yu değil, küresel bir çabayı gerektireceğini vurguladı. Avrupa ülkelerinin Ukrayna için güvenlik garantileri sağlaması gerektiğini öne sürdü.

Rubio, “Avrupa’nın Ukrayna için kalıcı güvenlik garantileri sağlaması gerekecek. Bunu yapmaya istekli olması gerekenler Avrupalılar olacak,” şeklinde konuştu.

Dışişleri Bakanı, kendisi ve Başkan Yardımcısı’nın cuma günü Münih’te Zelenskiy ile görüşeceğini doğruladı. Uzun bir aradan sonra Rus mevkidaşlarıyla temasların yeniden başlayacağını ve Rus yetkililerle görüşmelerin de yapılacağını belirtti.

Rubio, “Ruslarla yaklaşık iki buçuk yıldır konuşmadık, bu yüzden Başkan’ın dün Vladimir Putin ile yaptığı görüşme, iki buçuk yıl sonra Vladimir Putin ile yapılan ilk başkanlık görüşmesiydi,” değerlendirmesini yaptı.

Gazze’ye dönecek olursak, Rubio, Başkan Trump’ın bölge için, özellikle de çatışma sonrası Gazze’nin geleceğiyle ilgili bir plan aradığını söyledi. Trump’ın, başka ülkeler uygulanabilir alternatifler sunmazsa, ABD’nin Gazze’de daha büyük bir rol üstlenmesi yönündeki önerisinden bahsetti. Rubio, “Başkan, tamam o zaman, biz de bunu yapacağız diyor. Bunu üstleneceğiz. İnsanları yerlerinden oynatmak zorunda kalacağız. Şu anda ortada olan tek plan bu,” dedi. Arap ülkelerinden de yakında kendi önerilerini sunmalarının beklendiğini de sözlerine ekledi.

Rubio, “Hoşlarına gitmiyor ama tek plan, Trump’ın planı. Daha iyi bir planları varsa sunmanın tam zamanı. Bunu heyecanla bekliyoruz,” diye konuşarak bölgedeki ülkeler “bu konuyu halledemezse, İsrail’in bir şeyler yapması gerekeceğini” ileri sürdü. Rubio, “Başladığımız yere döneriz, bu da sorunu çözmez,” ifadesini kullandı.

Rubio, Trump’ın dış politika tarzını önceki Biden yönetiminin tarzıyla karşılaştırarak, Trump’ın doğrudanlığını ve kararlılığını vurguladı. Rubio, “Biden ve Trump aynı evrende bile değiller, değil mi? Yani, aynı evrende bile değiller,” dedi.

Trump’ın net iletişiminin ve kararlı bir şekilde hareket etme isteğinin öngörülebilirlik sağladığını ve dış politika sonuçlarını iyileştirdiğini savunan Rubio, “Ne yapacağını söylüyor ve sonra da gerçekten yapıyor,” diye konuştu.

Latin Amerika’ya gelince, Rubio, El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele’yi ve suç oranını azaltma yaklaşımını övdü. El Salvador’un çete üyelerini geri almak da dahil olmak üzere güvenlik konularında ABD ile işbirliği yapmaya istekli olduğunu belirtti.

Rubio, “Gitti ve temelde tüm bu çete üyelerini topladı ve hepsini büyük bir hapishaneye tıktı… Ve aniden suç ortadan kayboldu, bir gecede,” değerlendirmesini yaptı.

Meksika konusunda Rubio, yönetimin odak noktasının sınır güvenliği olduğunu, insan kaçakçılığını, uyuşturucu kaçakçılığını ve kartel faaliyetlerini durdurmayı amaçladığını belirtti.

ABD’nin, ABD’den Meksika’daki kartellere yapılan silah kaçakçılığı da dahil olmak üzere bu sorunları ele almak için Meksika ile ortak bir plan üzerinde çalıştığını söyledi.

Rubio, “Onlarla toplu bir plan üzerinde çalışıyoruz, değil mi? Sınırın kendi taraflarında onlarla, biz de kendi tarafımızda birlikte çalışacağız, böylece onların silah kaçakçılığı sorununu, fentanil sorununu, kitlesel göç sorununu ve kartel sorununu çözebiliriz,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English