Bizi Takip Edin

AVRUPA

İngiltere’de görevden alınan Braverman’dan Sunak’a sert sözler

Yayınlanma

Birleşik Krallık’ta görevden alınan eski İçişleri Bakanı Suella Braverman, Yüksek Mahkeme’nin hükümetin göç politikasına ilişkin kararı öncesinde Başbakan Rishi Sunak’a yönelik sert eleştirilerde bulunarak başbakanı ‘tekneleri durdurma sözüne ihanet etmekle’ suçladı.

Eski içişleri bakanı, Sunak’ın kendisini kabineden atmasından bir gün sonra, ‘düzensiz göçle mücadele’ de dahil olmak üzere kilit politika alanlarında ‘ikircikli davranmak, umursamamak ve ilgisizlik’ ile suçlayarak Sunak’a ateş püskürdü.

X’te başbakana hitaben yazdığı sıra dışı mektupta, geçen yıl Muhafazakâr Parti’nin ikinci liderlik yarışında başbakanın desteğini almak için imzaladığını iddia ettiği gizli bir anlaşmanın ayrıntılarını da açıkladı.

‘Göçle mücadelede B planı yok’

Mektup, Çarşamba günü Yüksek Mahkeme’nin Birleşik Krallık’ın sığınmacıları Ruanda’ya sınır dışı etme planlarının yasal olup olmadığına dair vereceği karar öncesinde Sunak üzerinde baskı oluşturdu. Ruanda politikası, hükümetin Manş Denizi’ni küçük teknelerle geçen göçmenleri engelleme stratejisinin temelini oluşturuyor.

Hükümet, az sayıda göçmenin bile Ruanda’ya gönderilmesinin, Birleşik Krallık’a düzensiz yollardan gelmeyi uman diğerleri için etkili bir ‘caydırıcı unsur’ olacağını ileri sürüyordu.

Braverman, Sunak’ı, kararın hükümet aleyhine çıkması halinde ‘inandırıcı bir ‘B planı’ hazırlamamakla’ suçladı ve ‘zor seçimler yapmak zorunda kalmamak için hüsnü kuruntulara kapıldığını’ iddia etti.

Braverman mektubunda Sunak’ı, Yüksek Mahkeme hükümetin lehine karar verse bile, politikanın hâlâ ‘yasal itirazlara karşı güvenli olmaktan uzak’ olduğu ve Sunak’ın bastırdığı mevzuat değişikliklerinin bir sonucu olarak sığınmacıların ‘başlangıçta önerdiği kadar hızlı bir şekilde sınır dışı edilmeyeceği’ konusunda uyardı.

Başbakana ‘gizli anlaşma’ suçlaması

Braverman, mektubunda Sunak’ın otoritesini hedef alarak, 2022’de Liz Truss’a karşı liderlik yarışında parti üyelerinin çoğunluğu tarafından reddedildiğini ve ‘başbakan olmak için kişisel bir yetkisi olmadığını’ söyledi.

Truss’un yerine geçmesine yardımcı olmada kendi rolünün altını çizen Braverman, Sunak’ın ikinci Muhafazakâr liderlik yarışı sırasında kendisine verdiği destek karşılığında özel bir anlaşma yaptığını ve bu anlaşmanın ‘net şartları olan bir belge’ içerdiğini söyledi.

İddia edilen anlaşmada, okullara ‘biyolojik cinsiyetin korunması’ konusunda yasal rehberlik verilmesi ve yıl sonuna kadar AB kaynaklı tüm düzenlemelerin kanun kitabından çıkarılmasının yanı sıra ‘yasadışı göçün’ engellenmesine yönelik planlar da dahil olmak üzere ‘kilit politika öncelikleri’ yer alıyordu.

Braverman, başbakanın bu politikaların her birini ‘açıkça ve defalarca başarısızlığa uğrattığını’ savundu.

Parti içi gerilim artıyor

Braverman’ın müdahalesi, Muhafazakâr milletvekillerinden oluşan sağcı grubun liderlerinin Sunak’ın kabine değişikliğine sert tepki göstermesinin ardından geldi.

‘Yeni Muhafazakârlar’ olarak bilinen bu grup, Muhafazakârların 2019’da İşçi Partisi’nden kazandığı kuzey İngiltere’de yer alan seçim bölgelerindeki seçmenlerden ‘kasıtlı olarak uzaklaştığını’ gösterdiğini söyledi.

Yeni Muhafazakârların eş başkanları Danny Kruger ve Miriam Cates, grubun bağış toplayarak ve üyelerine yardımcı olmak için destekçi toplayarak güç tabanını oluşturacağını duyurdu. Financial Times’a içeriden bilgi veren bir Muhafazakâr, grubun ‘altı haneli’ bir bağış topladığını söyledi.

Yeni Muhafazakârlar, Sunak’a Yüksek Mahkeme kararının sonucu ne olursa olsun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’den ayrılma çağrısında bulunuyorlar. Muhafazakâr Parti Başkan Yardımcısı Lee Anderson’ın da üyesi olduğu grup, kararın açıklanmasının ardından atacağı adımları görüşmek üzere Çarşamba günü bir araya gelecek.

‘Braverman’ın isyan başlatacak gücü yok’

Sunak’ın müttefiki Muhafazakâr yetkililer, Braverman’ın destekçilerinin ‘gürültülü ama sayıca az’ olduğunu ileri sürüyor.

Bu görüş partinin sağındaki üst düzey bir Muhafazakâr milletvekili tarafından da dile getiriliyor. FT’ye konuşan milletvekili, “Parlamento içinde büyük bir takipçisi olduğunu sanmıyorum,” dedi.

Braverman’ın mektubunun büyük bir Muhafazakâr isyan için işaret olup olmayacağı sorulan bir bakan ise, “Kesinlikle hayır. Onun hiç askeri yok,” cevabını verdi.

Bununla birlikte, Muhafazakâr Parti’nin sağ kanadından bazı önde gelen isimler eski içişleri bakanına destek verdi. Eski ticaret bakanı Sir Jacob Rees-Mogg, eski içişleri bakanının mektubunun güven konusunda soru işaretleri yarattığını söyledi ve “Suella Braverman haklı. Başbakan onun iddia ettiği vaatleri yerine getirmekte defalarca başarısız oldu,” dedi.

AVRUPA

Elon Musk İtalya’yı karıştırdı, Meloni sessiz

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Elon Musk’ın İtalyan yargıçları Roma’nın Arnavutluk’la göçmen transferi politikasını yine engelledikleri için eleştiren son yorumlarına sessiz kalırken, Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella milyardere yanıt vererek İtalya’nın egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Pazartesi günü Roma Göçmenlik Mahkemesinin yedi göçmenin gözaltına alınmasını ve transferini iptal eden kararını yorumlayan Musk, şu anda Meloni hükümetiyle kavgalı olan Roma yargıçlarının “gitmesi gerektiğini” söyledi.

Çarşamba sabahı yaptığı açıklamada Musk’a yanıt veren Mattarella, “İtalya büyük bir demokratik ülkedir ve Anayasasına tam saygı göstererek kendi başının çaresine nasıl bakacağını bildiğini yinelemeliyim,” dedi.

Mattarella ayrıca diğer devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulunarak herkesin, “özellikle de açıklandığı üzere dost ve müttefik bir ülkede önemli bir rol üstlenmek üzereyse”, o ülkenin egemenliğine saygı göstermesini ve reçete vermeyi kendine görev edinmemesi gerektiğini kaydetti.

Musk ise daha önceki yorumundan geri adım atmayarak, “Bu kabul edilemez. İtalyan halkı bir demokraside mi yaşıyor, yoksa kararları seçimle gelmeyen bir otokrasi mi veriyor?” diye sordu.

İtalya’daki temsilcisi tarafından ANSA’ya yapılan açıklamada Elon Musk, “Başbakan Meloni ile bu öğleden sonra yaptığı samimi görüşmede de yinelediği üzere” İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’ya ve İtalyan Anayasasına saygı duyduğunu ifade etti.

İfade özgürlüğünün hem ABD Birinci Maddesi hem de İtalyan Anayasası tarafından korunan bir hak olduğunu kaydeden Musk, bir vatandaş olarak görüşlerini özgürce ifade etmeye devam edeceğini kaydetti.

Açıklamada Musk’ın “ABD ve İtalya arasındaki bağların giderek güçlenmesini umduğu ve Cumhurbaşkanı Mattarella ile gelecekte bir araya gelmeyi dört gözle beklediği” belirtildi.

Siyasi gerilimi yatıştırmaya yönelik son girişim ise Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Giovanbattista Fazzolari’nin ANSA‘ya verdiği bir mülakatta yaptığı açıklama oldu.

Fazzolari, “Yargının başı ve anayasanın koruyucusu olan cumhurbaşkanının sesini duyurması doğru ve gereklidir. İtalya kendi başının çaresine bakmasını bilir. Diğer hükümetlerin, STK’ların ya da büyük medya kuruluşlarının dış müdahalesine ihtiyacımız yok,” dedi.

Muhalefetin ve yargının saldırıları devam ederken, Ulusal Yargıçlar Birliği Başkanı Giuseppe Santalucia, Musk’ı “temelsiz ve insafsız yargılarda bulunarak İtalya’nın işlerine karışmakla” suçladı ve hükümetin Musk’ın müdahale etmeye hakkı olmadığı İtalya’nın iç meseleleri olduğunu belirterek yanıt vermesi gerektiğini söyledi.

Santalucia, “Özellikle yasadışı göç konusunda sık sık sınırların savunulmasına başvuruluyor. Bunlar da sınırdır. Egemen bir ülkenin içişlerine karışabileceklerini düşünenler tarafından ihlal edilemeyecek ideal sınırlar vardır,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransız savcı Le Pen için hapis cezası ve siyasi yasak talep etti

Yayınlanma

Fransa’da savcılar Ulusal Birlik (RN) lideri Marine Le Pen’i, Fransa’daki parti faaliyetlerini finanse etmek için Avrupa Birliği fonlarını zimmetine geçirmekle suçladı ve Fransız siyasetçinin derhal beş yıl süreyle kamu görevlerinden men edilmesini tavsiye etti.

Bunun kesinleşmesi Le Pen’i, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yerine geçmek için favorilerden biri olarak gireceği 2027 yarışının dışında bırakacak.

Mahkeme geçici infaz ile kendisini suçlamalardan suçlu bulursa, Le Pen karara itiraz etse bile seçimlere katılamayacak.

Le Pen’in 24 kişiyle birlikte AB fonlarını zimmetine geçirmekle suçlandığı davada ayrıca beş yıl hapis cezası da istendi.

Duruşma 27 Kasım’a kadar sürecek ve bu tarihten sonra hakimler, savcının taleplerini de göz önünde bulundurarak kararlarını vermek ve ne tür bir ceza vereceklerini değerlendirmek üzere çekilecek. Kararın 2025 yılı başlarında açıklanması bekleniyor.

Le Pen, kendisinin bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden men edilmesini isteyen Fransız savcıları “demokratik sürece müdahale etmekle” suçladı.

RN lideri çarşamba günü gazetecilere verdiği demeçte, “Savcılık Fransız halkını istedikleri kişilere oy vermekten mahrum bırakmaya çalışıyor,” dedi.

Macron’un eski sağcı içişleri bakanı Gerald Darmanin X’te yaptığı açıklamada, “Marine Le Pen’in seçilme yeterliliğine sahip olmadığına karar verilmesi ve dolayısıyla Fransız halkının önüne çıkamaması son derece şok edici olur,” dedi.

“Madam Le Pen ile mücadele başka bir yerde değil, seçim sandığında yapılmalıdır,“ diyen Darmanin, Le Pen’in adaylığının engellenmesinin “elitler ile yurttaşların büyük çoğunluğu arasındaki uçurumu daha da derinleştireceğini” ileri sürdü.

Savcı Nicolas Barret, Le Pen sanık sıralarının ön sırasında otururken mahkemeye, “Kanun herkes için geçerlidir,” dedi ve yasağın “sanıkların gelecekteki yerel veya ulusal seçimlerde aday olmalarını yasaklayacağını” ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

ABD, Polonya’da yeni “hava savunma üssü” kurdu

Yayınlanma

ABD çarşamba günü Polonya’nın kuzeyinde yeni bir hava savunma üssü açtı. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda bunun, Ukrayna savaşı sürerken bile ülkesinin NATO üyesi olarak güvende olduğunu gösterdiğini savundu.

Baltık kıyısı yakınlarındaki Redzikowo kasabasında yer alan üs, 2000’li yıllardan beri üzerinde çalışılan bir projeydi.

Donald Trump’ın seçim zaferinin bazı NATO üyeleri arasında tedirginliğe yol açtığı bir dönemde Varşova, üs üzerinde birbirini izleyen ABD başkanları tarafından sürdürülen çalışmaların, Beyaz Saray’da kim olursa olsun Polonya’nın Washington ile askeri ittifakının sağlam kaldığını gösterdiğini söylüyor.

Duda, “ABD… Polonya’nın güvenliğinin garantörüdür,” derken, ABD askerlerinin üsteki daimi varlığının, 1989’a kadar sosyalist bir devlet olan Polonya’nın “Rusya’nın etki alanında olmadığını” gösterdiğini savundu.

Kremlin ise çarşamba günü yaptığı açıklamada üssü, Amerikan askeri altyapısını sınırlarına yaklaştırarak Rusya’yı çevreleme girişimi olarak nitelendirdi.

Redzikowo’daki ABD üssü, ittifakın kısa ve orta menzilli balistik füzeleri önleyebileceğini söylediği “Aegis Ashore” olarak adlandırılan daha geniş bir NATO füze kalkanının parçası.

Kalkanın diğer önemli unsurları arasında Romanya’daki bir üs, İspanya’nın Rota limanında konuşlu ABD donanmasına ait destroyerler ve Kürecik’te bulunan bir erken uyarı radarı yer alıyor.

Moskova üssü daha 2007 yılında, henüz planlanırken tehdit olarak nitelendirmişti. NATO kalkanın “tamamen savunma amaçlı” olduğunu söylüyor.

Reuters’a konuşan askeri kaynaklar Polonya’daki sistemin artık sadece Orta Doğu’dan ateşlenen füzelere karşı kullanılabileceğini ve Rusya’dan gelen mermileri engellemek için radarın yön değiştirmesi gerektiğini, bunun da politika değişikliğini gerektiren karmaşık bir prosedür olduğunu ileri sürdüler.

Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz pazartesi günü yaptığı açıklamada kalkanın kapsamının genişletilmesi gerektiğini ve Varşova’nın bu konuyu NATO ve ABD ile görüşeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English