Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Irak’ta “9 yaşında evlilik” tartışması: Anketlere göre Iraklılar yasa tasarısına karşı çıkıyor

Yayınlanma

Irak’ta dokuz yaşına kadar kız çocuklarının evlendirilmesinin önünü açan ve ülke çapında protesto edilen yasa tasarısı tartışılmaya devam ederken ülkede yapılan anketler Irak vatandaşlarının çocuk yaşta evliliği yasallaştıracak değişikliklere ezici çoğunlukla karşı çıktığını gösteriyor.

Iraklı bir grup milletvekili, 1959 tarihli Kişisel Statü Yasası’na bazı eklemeler yapılmasını öngören tartışmalı yasa tasarısını Meclis gündemine taşıdı. Söz konusu tasarı 24 Temmuz’da Meclis oturum gündemine alınsa da itirazlardan dolayı okunmayarak o günkü gündemden çıkarıldı. Ardından 4 Ağustos’ta tartışmalı tasarının ilk okuması yapıldı. Tasarının Genel Kurul’da oylamaya sunulmadan önce Meclis’te iki oturumda daha görüşülmesi gerekiyor.

Yürürlükteki 1959 tarihli yasaya göre şu an evlilik ve boşanmalar medeni hukuka göre yapılıyor. Yasa tasarısı ise ailelere medeni hukuka ya da dini hukuka göre evlenme tercihi sunuyor. Değişiklik kabul edilirse aileler laik hukuka veya dini hukuka göre evlenmeyi tercih edebilecek. Dini hukuka göre evlenmeyi tercih edenler de Sünni veya Şii hukuk sistemleri arasında seçim yapmak zorunda.

Yasa tasarısı, evlenecek erkeğe nikahı istediği mezhebe göre seçme hakkı tanırken kadının ise nikah kıyma konusunda mezhep seçme hakkını elinden alıyor. Ayrıca boşanacak çiftin erkek çocuklarının ebeveynlerden birini seçme hakkı da 15’ten 7 yaşa düşürülüyor.

Şu an yürürlükteki 1959 yılına ait kanuna göre evli çiftlerin boşanması medeni kanuna göre yapılırken, bu tasarıda ise çiftlerin seçimine göre Şii ya da Sünni mezhebe uygun olarak boşanma gerçekleştirilebilecek. Eğer kadının fıkhi anlamda bir mezhebi bulunmuyorsa mahkeme boşanma ve kazanılacak hakları eşinin mezhebine göre yapacak.

Tasarıda çocuk yaşta evliliğe ilişkin açıktan bir hüküm bulunmasa da evliliklerin mezhep temelli akdedilmesi ile ilgili düzenlemenin söz konusu evliliklerden doğan çocukların bu mezheplerin doktrinine göre evlendirilmelerinin önünü açacağı ve mevcut yasada 18 olan evlilik yaşını fiilen düşüreceği değerlendiriliyor. Hem Şii hem de Sünni mezheplerden bazı din adamları kız çocuklarının 9 yaşında evlendirilebileceğini söylüyor.

Bazı din adamları bu yoruma karşı çıksa da mezhebe dayalı bazı kurallar sadece evlilik yaşı değil miras ve velayet konularında da kadınların mevcut kazanımlarını ellerinden alıyor.

Edinburgh Üniversitesi’nde Orta Doğu siyaseti ve uluslararası ilişkiler konusunda uzman öğretim görevlisi Nida Alahmad, Time’a yaptığı açıklamada “Bu teklif, gücü devletin elinden alıp dini kurumlara veriyor” diyor. Alahmad Sünni ve Şii Müslümanlar için ayrı yasal çerçeveler oluşturmanın ülkeyi daha da böleceğinden endişe ediyor.

Öte yandan yasa tasarısı gündeme geldiğinden bu yana Irak’ın pek çok bölgesinde protesto eylemleri düzenlendi. Ayrıca yapılan anketler Iraklıların ezici çoğunluğunun yasa tasarısına karşı çıktığını gösteriyor.

The National News’in haberine göre ülke genelinde 61 binden fazla Iraklının katıldığı bir kamuoyu araştırması, evlilik ve boşanmaların medeni hukuk yerine mezhep temelli yapılmasına karşı önemli bir muhalefet olduğunu ortaya koydu.

Iraq Polling Team tarafından 13-15 Ağustos tarihleri arasında yapılan ankete göre Iraklıların yüzde 73.2’si 1959’dan beri yürürlükte olan Kişisel Statü Yasası’nda yapılacak değişikliklere “şiddetle karşı” olduklarını ifade etti. Buna karşılık, ankete katılanların sadece yüzde 23.8’i değişikliklere güçlü destek verirken, yüzde 3.1’i konuyla ilgili görüş bildirmedi.

Sonuçlar ve yapılan protestolar yasa tasarısının önemli bir halk direnişiyle karşılaşacağını gösteriyor. İslamcı partiler 2014 ve 2017 yıllarında da benzer değişiklikler yapmaya çalışmış ancak her ikisi de başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

ORTADOĞU

İsrail’de hükümet-yargı kavgası yeniden alevlendi

Yayınlanma

İsrail’de hükümet ile yargı arasında tansiyonu yeniden yükselten bir karar geldi. Yüksek Mahkeme, gece yarısı alınan hükümet kararına karşı harekete geçerek, Şin-Bet Direktörü Ronen Bar’ın görevden alınmasını geçici olarak durdurdu.

7 Ekim’de Hamas’ın düzenlediği baskın öncesinde İsrail’de siyaset gündeminin en hararetli başlığı “yargı reformu”ydu. Bu reform girişimi, kararları üzerindeki yargı denetimini kırmak isteyen hükümet ile Yüksek Mahkeme’yi sert biçimde karşı karşıya getirmiş; ülkede kitlesel protestolara yol açmıştı. Ancak 7 Ekim sonrası başlayan savaş atmosferi bu gerilimi bir süreliğine gölgede bırakmıştı. Şimdi ise, savaşın gölgesinde geçen ayların ardından, İsrail yargısı ile hükümeti yeniden açık bir çatışma yaşıyor.

Yüksek Mahkeme, Ronen Bar’ın görevden alınmasına karşı açılan davalar sonuçlanana kadar hükümetin kararına tedbir koyduğunu açıkladı. Mahkeme, ilgili itirazları en geç 8 Nisan’a kadar görüşeceğini belirtti.

Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümet, yaptığı oylamayla Bar’ın en geç 10 Nisan’a kadar görevden alınmasına karar vermişti.

Hükümetten sert tepki

Kararın hemen ardından hükümet cephesinden tepki gecikmedi. İletişim Bakanı Shlomo Karhi, Yüksek Mahkeme’nin müdahalesini sert sözlerle eleştirdi. Karhi, mahkemenin böyle bir konuda yetkisi olmadığını savunarak, “Bu konuda hukuki bir yetkiniz yok. Bu, hükümetin yetki alanıdır. Verdiğiniz karar geçersizdir” dedi.

Likud Partisi üyesi Karhi, hükümetin dün gece aldığı kararı hatırlatarak Bar’ın görev süresinin 10 Nisan veya daha erken bir tarihte sona ereceğini ve yerine yeni bir bir Şin-Bet başkanının atanacağını söyledi.

Muhalefetten Yüksek Mahkeme’ye destek

Karara muhalefetten ise destek geldi. Demokratik İsrail Partisi Başkanı Yair Golan, Yüksek Mahkeme’nin tedbir kararını “önemli bir kazanım” olarak nitelendirdi. Golan, “Halkın kitlesel seferberliği etkisini gösteriyor, yılmadan süren sivil mücadele başarıya ulaşıyor” diyerek kararın arkasında halk desteğinin yattığını savundu.

Ronen Bar’ın “kötü ve tehlikeli bir hükümete karşı durarak cesaret gösterdiğini” ifade eden Golan, demokrasi için verilen mücadelenin süreceğini belirtti. Golan, hükümetin Gazze Savaşı sürecinde sıkça kullandığı bir sloganı da muhalefet lehine uyarlayarak, “Savaşacağız ve kazanacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrailli Bakandan “zorunlu göç ve işgal” tehdidi

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İsrail ordusuna “Gazze’de yeni bölgelerin ele geçirilmesi, Filistinlilerin zorla göç ettirilmesi ve Gazze Şeridi çevresindeki tampon bölgelerin genişletilmesi” talimatı verdiğini aktardı.

Hamas’ın İsrailli esirleri serbest bırakmayı reddettiğini ileri süren Katz, Hamas bu tavrını devam ettirdikçe “daha fazla toprak kaybedeceğini ve İsrail’in bu toprakları ilhak edeceğini” açıkladı.

Katz, “İsrail ordusunun Filistinlileri sürgün ederek kara işgaliyle ele geçirdiği noktalarda kalıcı kontrol sağlayacağını” söyledi.

Gazze Şeridi’ne yönelik havadan, denizden ve karadan şiddetli saldırıların süreceği tehdidini yineleyen Katz, şu ifadeleri kullandı: “Gazze nüfusunu güneye tahliye etmek ve ABD Başkanı (Donald) Trump’ın Gazze sakinleri için gönüllü transfer planını uygulamak da dahil tüm askeri ve sivil baskı araçlarını kullanacağız.”

İsrail ordusu Gazze’ye bomba yağdırıyor

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.

İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 600’e yakın Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 1000 kişi yaralandı.

Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas’a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.

Hamas ise “İsrail’in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı soykırımını yeniden başlattığını” açıkladı.

İsrail’in saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü’nü görevden alması gibi tartışmalı siyasi adımlarının gölgesinde başlatması dikkati çekti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Eski Şin-Bet Direktörü: Netanyahu “gayrimeşru” taleplerde bulundu

Yayınlanma

Yoram Cohen

İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet’in eski direktörü Yoram Cohen, görev süresi boyunca Başbakan Binyamin Netanyahu’nun kendisinden birden fazla kez gayimeşru taleplerde bulunduğunu açıkladı. Cohen, güvenlik teşkilatının yeni başkanının bu tür taleplere karşı duramayabileceğinden endişe ettiğini belirtti.

İsrail’in Kanal 12 televizyonuna verdiği röportajda Cohen, Netanyahu kabinesinin mevcut Şin-Bet Başkanı Ronen Bar’ın görevden alınmasına onay vermesinin ardından, kurumun etkinliğinin yeni atanacak isme bağlı olduğunu söyledi.

Cohen, “Eğer [Bar] görevini tamamlar ve yerine şu anki iki yardımcısından biri ya da eski yardımcılarından biri atanırsa ki bu üç isim de değerli kişiler, o zaman işlerin usulüne uygun yürütüleceğine dair içimiz rahat olabilir” dedi.

Ancak Cohen, bu üç ismin dışında biri atanırsa, “Başbakana karşı kendini ‘borçlu’ hisseden biri göreve gelebilir. Böyle biri göreve başlarken daha en baştan işi gerektiği gibi yapmaktan kaçınabilir” ifadelerini kullandı.

“Başbakan, gelecekte karşılaşacağımız pek çok mesele nedeniyle, yeni direktörden de gayrimeşru taleplerde bulunabilir. Zira Başbakan, Şin-Bet başkanından meşru olmayan taleplerde bulunuyor” diyen Cohen, bu iddiaların kişisel deneyimlerine dayandığını da belirtti.

Netanyahu’nun kendisinden birden fazla kez “meşruiyeti sorgulanabilir ve yasal sınırda” taleplerde bulunduğunu söyleyen Cohen, aynı taleplerin kendisinden sonra göreve gelen Nadav Argaman ve mevcut başkan Ronen Bar’a da iletildiğini ifade etti.

İsrail’in, devlete değil kişilere sadakat gösteren bir Şin-Bet direktörüyle karşı karşıya kalabileceğini söyleyen Cohen, böyle bir ismin, Başbakana siyasi muhalefet edenlere karşı “siyasi gerekçelerle” harekete geçebileceği uyarısında bulundu.

Cohen, daha önce 2011’de Netanyahu’nun, gizli bir güvenlik toplantısından bilgi sızdırıldığı şüphesiyle üst düzey savunma yetkililerinin telefonlarının dinlenmesini istediğini öne sürmüştü.

“Şin-Bet direktörünün görevden alınması ve yakında gerçekleşmesi beklenen [Başsavcı Gali Baharav-Miara’nın] görevden alınması, toplum içinde büyük çatışmalara, daha derin ayrışmalara yol açacaktır” diyen Cohen, bu sürecin şiddeti artıracağını ve bunun sadece Netanyahu’nun değil, tüm hükümetin sorunu olacağını kaydetti.

“Bunun nereye gideceğini biliyorlar ama koyun gibi sessizce hareket ediyorlar” ifadelerini kullanan Cohen, bakanları “siyasi, ekonomik ve kişisel çıkarlar uğruna koltuklarına yapışmakla” suçladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English