Ortadoğu
İsrail savaş kabinesi Netanyahu’nun ateşkes şartlarını reddetti

İsrail savaş kabinesinin, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Gazze’de ateşkes ve karşılıklı esir takası anlaşması müzakerelerine devam etmek için Hamas’tan yerine getirmesini istediği “Gazze’de hayattaki İsrailli esirlerin ve birinci turda serbest bırakılacakların listesini teslim etmesi” şartını reddettiği ileri sürüldü.
İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre, savaş kabinesi, Netanyahu’nun müzakerelere devam etmek için Hamas’a koyduğu şartları reddetti. Savaş kabinesi, Netanyahu’nun Hamas’tan “Gazze Şeridi’nde hayattaki İsrailli esirlerin ve ilk turda serbest bırakılacak her İsrailli esire karşılık İsrail hapishanelerindeki hangi Filistinli esirin serbest bırakılacağına ilişkin liste talep etmesine” itiraz etti.
“Müzakereleri zora sokuyor”
Netanyahu’nun talebinin “daha önce olduğu gibi görüşmelerin başında değil ilerleyen bölümünde müzakere edilebileceğini” vurgulayan İsrail savaş kabinesi, serbest bırakılacak her İsrailli esir için hangi Filistinli esirin bırakılacağına ilişkin liste talebinin bu aşamada görüşmeleri zora soktuğunu belirtti.
İsrail Başbakanlık Ofisi ise henüz konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı.
Mısır basınına göre, Mısır, ABD, Hamas ve Katar’ın katılımıyla Kahire’de yürütülen müzakerelerin ilk günü dün sona erdi ve görüşmelere bugün devam edilecek.
İsrail ve uluslararası basına göre, ara bulucular taraflar arasındaki görüş ayrılıklarını bu sürede gidermeyi amaçlıyor. İsrail, Hamas’tan talep ettiği “serbest bırakılacak İsrailli esirler listesi” şartını sağlamadığı gerekçesiyle Kahire’ye heyet göndermeyeceğini açıklamıştı.
Kassam Tugayları, İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda öldürdüğü İsrailli esir sayısının 70’i aştığını duyurmuştu. İsrail’in açıklamalarına göre, Gazze Şeridi’nde bazıları hayatta bazıları hayatını kaybetmiş toplamda 136 İsrailli esir bulunuyor.
ABD medyasının resmi kaynaklara dayandırdığı haberlerde, Joe Biden yönetimi ile İsrail’in, rehinelerin serbest bırakılması dahil 6 haftalık ateşkes şartları konusunda anlaşmaya vardığı, Hamas tarafından cevap beklendiği ifade edilmişti.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 13 bin 230’u çocuk, 8 bin 860’ı kadın olmak üzere 30 bin 534 Filistinli öldürüldü, 71 bin 920 kişi yaralandı.
Çatışmalara 24 Kasım 2023’te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.
Ortadoğu
Gazze İnsani Yardım Vakfı tartışma yarattı

ABD ve İsrail’in desteğiyle kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı yardım dağıtımını devralmaya hazırlanıyor. Ancak şeffaf olmayan yapısı, yabancı paralı asker desteği ve dağıtım noktalarının konumu nedeniyle ciddi eleştirilerle karşı karşıya.
Financial Times’da (FT) yer alan habere göre ABD’nin desteklediği tartışmalı insani yardım planı kapsamında, İsrail’e onlarca yabancı paralı asker getirildi. Plan, Gazze’deki insani yardımın kontrolünü Birleşmiş Milletler’den (BM) alarak, neredeyse hiç tanınmayan İsviçre merkezli Gazze İnsani Yardım Vakfı’na (GHF) devretmeyi amaçlıyor.
İsrail, yaklaşık üç aydır süren ve Başbakan Binyamin Netanyahu’nun da halkı açlığa sürüklediğini kabul ettiği ablukanın ardından, bu hafta uluslararası tepkiler üzerine Gazze’ye 90’dan fazla yardım tırının girişine izin verdi. Ancak İsrail, bu yardımları yalnızca geçici bir “köprü çözüm” olarak tanımlıyor ve ABD yönetimi tarafından savunulan yeni sistemin ay sonuna kadar devreye girmesini hedefliyor.
Gazze İnsani Yardım Vakfı BM kurumlarının yerini alabilecek mi
Habere göre, yeni sistem yardımların, İsrail ordusu ve özel güvenlik şirketleri tarafından korunan merkezlerden Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından dağıtılmasını öngörüyor. Yardım ulaştırmak isteyen BM ve diğer kuruluşların bu merkezleri kullanmak zorunda kalacağı belirtiliyor. Bu durum, özellikle Gazze’nin güneyinde yoğunlaşan merkezlere erişmek isteyen sivillerin uzun mesafeler kat etmesini gerektiriyor.
Planın ortaya atıldığı mayıs ayından bu yana, uygulamaya dair birçok teknik ve etik sorun gündeme geldi. Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in de gayriresmî danışmanlık yaptığı öne sürülen projeye yakın kaynaklar, sistemin şu an 2 milyondan fazla Filistinlinin ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğunu dile getiriyor.
BM, uzun süredir Gazze’de başlıca yardım sağlayıcısı konumunda. Kurum, GHF modelini “zorla yerinden etmenin üzerini örten kılıf” olarak nitelendirerek sert biçimde eleştirdi.
Vakfın belgelerinde adı geçen bazı “yönetim kurulu üyelerinin” ise bu görevleri kabul etmedikleri ortaya çıktı.
Yapı şeffaf değil, finansman belirsiz
GHF, ilk 90 gün içinde 300 milyon öğün yemek dağıtmayı planladığını açıkladı. Bu dağıtımın maliyetinin — yabancı paralı askerlerin güvenlik masrafları dahil — öğün başına 1,30 dolar olduğu bildiriliyor. Ancak vakfın nasıl finanse edildiği hâlâ bilinmiyor.
Konuya yakın üç kaynağa göre, geçen haftaya kadar hiçbir uluslararası bağışçı Vakfa katkıda bulunmadı. Bir diğer kaynak, en az 100 milyon dolarlık bağış taahhüdü olduğunu iddia etti, fakat bu kişilerin isimlerini açıklamadı.
Tony Blair devreye girdi
Projenin başından bu yana, yardım dünyasının önemli isimleri plana dahil edilmeye çalışıldı. Üç kaynağa göre Tony Blair, eski BM Dünya Gıda Programı (WFP) Direktörü David Beasley ile görüşerek planı değerlendirmesini istedi. Beasley’nin ismi GHF belgelerinde potansiyel yönetim kurulu üyesi olarak geçiyor, ancak kendisi yorum taleplerine dönüş yapmadı.
Yine taslak belgelerde, World Central Kitchen’ın eski CEO’su Nate Mook’un da “vazgeçilmez bir yönetim kurulu üyesi” olarak gösterildiği görüldü. Ancak Mook, FT’ye yaptığı açıklamada, “Yönetimde yer almıyorum” dedi.
Yabancı paralı askerler dikkat çekiyor
GHF’nin karmaşık ve şeffaf olmayan yapısı dikkat çekiyor. Vakfın Şubat 2025’te İsviçre’de bir Ermeni vatandaş tarafından kurulduğu, ABD’de ise adı açıklanmayan ikinci bir kolunun bulunduğu ifade ediliyor. Vakfın mali yapısına ilişkin detaylar ise büyük ölçüde gizli.
İsrail basını, son günlerde üniformalı yabancı özel güvenlik görevlilerinin ülkeye iniş görüntülerini paylaştı. Bu kişilerin yardım konvoyları ve dağıtım merkezlerinde görev alacağı bildiriliyor.
Projede yer alan ABD’li iki güvenlik şirketi — Safe Reach Solutions ve UG Solutions — kısa süreli ateşkes sırasında Gazze’de küçük ölçekli bir kontrol noktası sistemi işletmişti. Her iki firma da yorum taleplerine yanıt vermedi.
GHF’nin yöneticisi, eski ABD deniz piyadesi Jake Wood, projenin eksiklerine rağmen İsrail’in onayladığı tek model olduğunu söyledi. Wood, “Yardımı askerîleştirmeden, insani yollarla ulaştırmaya kararlıyız. Dağıtımı tamamen sivil ekipler yönetecek” açıklamasında bulundu.
GHF’ye BM ve yardım kuruluşlarından destek yok
BM ve diğer uluslararası insani yardım kuruluşları, Gazze İnsani Yardım Vakfı modeline şu ana kadar destek vermedi. Yardım merkezlerinin çoğunlukla Gazze’nin güneyinde konumlanması, Filistinlilerin Mısır sınırına yakın bölgelere gitmek zorunda bırakılacağı endişesini doğuruyor.
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, dün yaptığı açıklamada Gazze’de yürütülen askeri operasyonun nihai hedefinin Gazze halkını tamamen bölgeden çıkarmak olduğunu söylemişti.
BM’nin insani yardım şefi Tom Fletcher da bu plana karşı çıkarak, sistemin “yardımı siyasî ve askerî amaçlara bağladığını” belirtti. Fletcher, “Açlık, artık bir pazarlık kozu haline getiriliyor” dedi.
Modelde değişiklik önerileri gündemde
GHF, uluslararası tepkiler üzerine bazı düzenlemelere gitmeyi planladığını duyurdu. Vakıf, İsrail hükümetine gönderdiği bir yazıda, Gazze’nin kuzeyinde de yardım dağıtım merkezleri kurulmasını talep ettiğini ve yardım alan kişilerin kişisel verilerinin paylaşılmayacağını belirtti. Ayrıca gıda dışı tıbbi ve evsel malzemelerin geçişi için de kolaylık sağlamayı vadetti. Ancak İsrail’in bu talepleri kabul edip etmeyeceği henüz net değil.
Batı’nın Gazze eleştirisi üzerine, Trump’ın planını hatırlattı
Plan, özellikle özel güvenlik şirketlerinin Gazze’deki büyük kalabalıkları ve muhtemel Hamas saldırılarını nasıl yöneteceği konusundaki belirsizliklere rağmen ABD yönetiminin tam desteğini almış durumda. Her dağıtım merkezinin yaklaşık 300 bin kişiye hizmet vermesi planlanıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Başkan Trump, Gazze halkına hayat kurtarıcı yardımı ulaştırırken barışı sağlamak, İsrail’i korumak ve Hamas’ı dışlamak için yaratıcı çözümler çağrısı yaptı” dedi: “Onun vizyoner liderliği sayesinde büyük bir kazanımın eşiğindeyiz.”
Ortadoğu
ABD istihbaratı: İsrail İran’a saldırı hazırlığında olabilir

ABD istihbaratına göre İsrail İran’a saldırı düzenlemeye hazırlanıyor. CNN’in haberine göre İsrail’in nihai kararı henüz net değil; ancak askeri hareketlilik ve diplomatik sinyaller olası bir saldırının ciddiyetini artırıyor.
Birden fazla üst düzey ABD’li yetkiliye dayandırılan haberde, İsrail’in İran’daki nükleer tesislere yönelik askeri bir saldırı planı üzerinde çalıştığı belirtildi. Haberde, İsrailli liderlerin henüz kesin bir karar almadığı, ancak son aylarda saldırı olasılığının ciddi biçimde arttığı kaydedildi.
ABD’li yetkililer arasında bu saldırının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda görüş ayrılıkları bulunduğu ifade edilirken, saldırı ihtimalinin özellikle ABD ile İran arasında uranyum zenginleştirmeyi tamamen yasaklamayan bir anlaşma yapılması hâlinde daha da artabileceği öne sürüldü.
Tatbikatlar ve mühimmat hareketliliği…
CNN’in aktardığına göre, istihbarat değerlendirmesi sadece kamuya açık açıklamalara değil, İsrailli yetkililer arasındaki özel görüşmeler, askeri hareketlilik ve sinyal istihbaratına dayanıyor.
ABD’li kaynaklara göre, hava mühimmatlarının sevkiyatı ve bir hava saldırı tatbikatının tamamlanması, İsrail’in olası bir operasyon için hazırlık yaptığını düşündüren gelişmeler arasında yer alıyor.
Ne Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi ne de İsrail Başbakanlık Ofisi konuyla ilgili yorum yapmadı. Reuters, haberi bağımsız kaynaklarla teyit edemediğini bildirdi.
İran: Anlaşma olsa da olmasa da uranyum zenginleştirme sürecek
Hamaney: ABD talepleri “aşırı ve kabul edilemez”
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney dün katıldığı bir etkinlikte ABD’nin İran’dan uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurmasını istemesini “aşırı ve kabul edilemez” olarak nitelendirmişti. Devlet medyasının aktardığına göre Hamaney, yeni bir nükleer anlaşma için yürütülen müzakerelerin başarıya ulaşabileceğinden şüphe duyduğunu da dile getirmişti.
Rubio: Anlaşma kolay olmayacak
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da dün Senato Dış İlişkiler Komitesindeki bütçe oturumunda senatörlerin İran ile ilgili sorularını yanıtladı.
Rubio, ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran’a bir “çıkış yolu” önerisinde bulunduğunu ve İran’ın bunu kabul etmesi durumunda bugünkünden daha müreffeh hale geleceğini söyledi.
ABD’li bakan, İran ile müzakerelerin devam ettiğini ve bu ülkenin “uranyum zenginleştirme kapasitesine sahip olmamasının” kendileri için öncelik olduğunu vurguladı.
Rubio, “Bir kere uranyum zenginleştirme kapasitesine sahip olursanız, ondan sonra bunu silaha dönüştürmek çok zor değil” yorumunu yaptı ve İran’ın bu kapasiteye erişmesine izin veremeyeceklerini dile getirdi.
İran’ın barışçıl ve sivil amaçlarla nükleer kullanımının gayet anlaşılır olduğunu ve bunun yöntemlerinin birçok ülke tarafından zaten uygulandığını belirten Rubio, İran’ın ise ısrarla uranyum zenginleştirme yeteneğine erişmek istediğini söyledi.
Rubio, “İran ile (nükleer) anlaşma kolay olmayacak ancak şu anda angaje olduğumuz süreç budur” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı, İran ile nükleer anlaşmaya varıncaya kadar bu ülkeye uygulanan tüm yaptırımların yürürlükte kalacağını da sözlerine ekledi.
Ortadoğu
ABD ve Erbil arasında imzalanan anlaşmaya Bağdat’tan itiraz

Irak Petrol Bakanlığı, ABD ve Erbil arasında toplam değeri 110 milyar dolar olan enerji anlaşması imzalamasını kabul etmediğini duyurdu.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani’nin Washington’daki temasları kapsamında, IKBY ile 2 ABD’li şirket arasında toplam değeri 110 milyar doları bulan enerji anlaşmaları imzalandı.
IKBY Başbakanlığından yapılan açıklamada, Washington’da IKBY Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile Amerikan enerji şirketi HKN Energy ve Western Zagros arasında enerji anlaşmalarının imzalandığı
Anlaşmaların, IKBY’nin petrol ve enerji sektörünün daha da geliştirilmesi ve ekonomik altyapısının güçlendirilmesi yönünde önemli bir adım teşkil ettiği ifade edilen açıklamada, bölgedeki ekonomik büyümeye ve istikrara doğrudan katkıda bulunmasının da beklendiği kaydedildi.
IKBY Başbakanı Barzani’nin Dış İlişkiler ve İklim Değişikliği Kıdemli Danışmanı Bayan Sami Abdul Rahman da X sosyal medya hesabından söz konusu anlaşmalara ilişkin paylaşım yaptı.
Abdul Rahman, Barzani’nin gözetiminde ABD şirketleri HKN Energy ve Western Zagros ile ömürleri boyunca toplam 110 milyar dolar değerinde iki enerji anlaşmasının imzalandığını kaydetti.
HKN’nin 8 trilyon standart kübik fit doğal gaz barındırdığı tahmin edilen Miran Gaz Sahası’nı geliştireceğini belirten Abdul Rahman, Western Zagros’un ise 5 trilyon standart kübik fit gaz ve 900 milyon varil petrol içeren Tophane-Kurdamir bloklarını geliştireceğini aktardı.
Abdul Rahman, bu anlaşmaların IKBY ve Irak’ta milyonlarca kişiye güç sağlamaya yeteceğini, enerji güvenliği ve ABD-IKBY bağları için bir dönüm noktası olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Enerji anlaşmalarının imzalandığı Miran Gaz Sahası ve Tophane-Kurdamir blokları Süleymaniye kenti sınırlarında bulunuyor.
Bağdat: ABD ve Erbil anlaşması hukuka aykırı
Açıklamadan saatler sonra Irak merkezi hükümeti, anlaşmaları anayasaya ve yargı kararlarına aykırı bularak reddettiğini duyurdu.
Bakanlıktan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada, “Irak Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın Süleymaniye vilayetindeki Miran ve Tophane-Kurdamir sahalarının yatırımıyla ilgili yaptığı anlaşmaları reddediyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Söz konusu işlemlerin, Irak Federal Yargıtayının daha önce verdiği kararlara aykırı olduğu belirtildi.
Petrol ve doğal kaynakların tüm Irak halkına ait bir servet olduğu ve bu kaynakların yatırım kararlarının yalnızca Irak merkezi hükümeti tarafından alınabileceği belirtilen açıklamada, söz konusu enerji anlaşmalarının Irak Anayasası ve Federal Mahkeme kararlarına dayanarak geçersiz olduğu vurgulandı.
Bağdat, IKBY’nin yabancı şirketlerle yaptığı üretim paylaşım anlaşmalarını yasadışı kabul ediyor ve bu şirketlerin Irak Petrol Bakanlığı ile yeni sözleşmeler imzalamasını talep ediyor.
Mart 2023’te Paris merkezli Uluslararası Tahkim Mahkemesi, Bağdat yönetiminin başvurusu üzerine Türkiye’nin IKBY’den gelen petrolü Bağdat’ın onayı olmadan Ceyhan Limanı üzerinden ihraç etmesini Irak-Türkiye Boru Hattı Anlaşması’na aykırı bularak Türkiye’nin Irak’a 1,5 milyar dolar tazminat ödemesine hükmetmişti.
-
Rusya2 hafta önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Görüş2 hafta önce
Kim kazandı?
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan-Pakistan savaşı henüz başlamadı
-
Görüş2 hafta önce
“Ölüm denir mi hiç öylesine?”
-
Söyleşi2 hafta önce
Alexander Rahr: Bu hükümetin dört yıl dayanması beni şaşırtır
-
Asya2 hafta önce
Cammu ve Keşmir: Yarım asırlık çatışmanın tarihi
-
Amerika1 hafta önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!
-
Görüş2 hafta önce
Çok kutupluluk çağında Türkiye’nin Antalya Diplomasi Forumu