Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD ile ilişkilerde İsrail’in “erozyon” endişesi

Yayınlanma

Tel Aviv merkezli Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’ne (INSS) göre İsrail, “ABD’deki anti-İsrail eğilimleri” de göz önüne alarak gelecekteki politikalarını “ortaya çıkan gerçekliğe göre” uyarlamalı. Kuruluşun yayımladığı bir analize göre yeni gerçeklik, ABD – İsrail ilişkilerinde büyük bir erozyona yol açma potansiyeli taşıyor.

Ukrayna krizinde ABD ve Rusya’yı aynı anda memnun etmeyi başaramayan Tel Aviv’de, ABD ile ilişkilerde geleceğe yönelik olumsuz beklentiler artıyor. Rusya, Çin ve Batı dışı dünya ile Tel Aviv’in kurduğu ilişkiler, ABD yerleşik düzenin gözünden “illiberal dünya ile yakınlaşma” parantezinde ele alınıyor. ABD iç kamuoyundaki gelişmeler de İsrail’de Washington’a yönelik şüpheci yaklaşımları güçlendiriyor.

Ukrayna’da “tarafsızlık” Washington’u memnun etmedi

Yüksek teknoloji ürünü silahları Kiev’e vermeyen İsrail’in gelecek hükümeti de “silah sat” baskısıyla şimdiden karşı karşıya. Seçimleri önde tamamlayan Eski Başbakan Netanyahu ile telefon görüşmesi yapan Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenkiy, İsrail’den silah talebini yineledi. İran dronlarının Rusya tarafından kullanıldığını öne süren Zelenskiy, İsrail’i Ukrayna minderinde İran’a karşı durmaya davet ediyor. Bu çağrıya Tel Aviv bugüne kadar kendi güvenlik denkleminin zorluğunu öne sürerek yeşil ışık yakmadı. Suriye’de “İran hedefi”  olarak ilan ettiği bölgeleri serbestçe vuran İsrail, bu sahada karşısında Rusya’yı görmek istemiyor.

Hizbullah, Hamas, İslami Cihat gibi örgütlerin İsrail’e karşı askeri eylemleri ve mücadelesini İran ve Suriye doğrudan destekliyor. İran’ın büyük desteğiyle hareket eden bu geniş blok kendisini “direniş ekseni” olarak tanımlanıyor.

“Direniş ekseni” Arap Baharı ile yıpranmış olsa da halen ayakta. Suriye savaşı ile bozulan Suriye – Hamas ilişkileri de Ekim ayında düzelme yoluna girdi. Üst düzey bir Hamas yetkilisi Şam’da Beşar Esad’ı ziyaret etti. Bölge devletleri geçmiş on yılda benzin döktükleri mezhep fıçısından elini çekiyor. Bütün bunlarla düşünüldüğünde Rusya’yı Orta Doğu’da karşı cepheye zorlamak İsrail’in güvenlik çıkarlarına hizmet etmiyor.

Golan üzerinden ince mesaj

24 Şubat tarihinden önce Rus uçaklarının İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri üzerinde Suriye jetleriyle birlikte ilk kez hava devriyesi gerçekleştirmesi Tel Aviv’in bu güne değin izlediği görece tarafsız politikasını anlamak bakımından önemli. Moskova Tel Aviv’e; “Eğer Ukrayna’ya silah verirsen işgal altında tuttuğun ve BM’ye göre Suriye’nin parçası sayılan Golan konusunda Suriye ile seni zora sokacak adımlar atabilirim,” diyordu.

İsrail ve Suriye arasında savaşın resmen sona ermemesinin temel nedeni Golan işgali. Buradaki fiili durumu bozacak bir adım gerginliğin son aşaması yani bir savaş durumu olabilir. Uçaklarla verilen mesaj, İsrail’e şimdilik sadece bir hatırlatmadan ibaret.

Suriye savaşıyla birlikte Hizbullah’ın Rus askeri tecrübesinden faydalandığı sık sık İsrail basınında yer buldu. Diğer yandan İsrail’de 1 buçuk milyon Rusça konuşan nüfusun yaşadığını akılda tutmak gerekiyor. Kökleri yüz yılı aşan Yahudi Ajansı’nı kapatma konusunu gündemine alan Moskova, kararını askıda bekletiyor. İsrail, Ukrayna’ya yapacağı olası askeri desteğe yanıt olarak Moskova’nın, İsrail’in düşmanlarına açıktan ve güçlü destek vermesinden endişe ediyor.

Son dönemde ABD’deki İsrail tartışmasının özünü de bu “görece tarafsızlık” konumundan kaynaklanıyor. Suriye’de 2015 yılından bu yana fiilen askeri ve siyasi gidişatı değiştiren Moskova’yı dikkate almadan Ukrayna’ya verilecek destek, İsrail’in kırılgan savunmasını zorlayacak türden. Hatta Kiev’in talep ettiği gelişmiş hava savunma sistemleri Ukrayna’ya verildiği takdirde savaşın Orta Doğu’ya yayılması da olasılık dahilinde.

İsrail, 1967 Savaşı’nda Golan tepelerini işgal etti ve İsrail – Suriye arasında ile halen bir barış anlaşması da yok. Suriye’nin topraklarına davet ettiği İran’ın bölgedeki etkinliği de ortada. Tel Aviv bu ortamda Rusya’yı bütün ağırlığıyla “direniş ekseni” cephesinde görmek istemeyecektir. Bu nedenle Ukrayna’da “görece tarafsızlık” bozulduğu takdirde Orta Doğu’da da İsrail’in güvenlik paradigmasını zorlayacak gelişmelere kapı açılacaktır.

ABD İsrail ilişkilerinde “tektonik kayma”

İsrail’in önde gelen ve askeri bürokrasinin görüşlerini yansıtan Tel Aviv Merkezli Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nde çıkan bir analiz, Ukrayna savaşının da etkisiyle ortaya çıkan Tel Aviv – Washington çatlağını irdeliyor. İsrail ile ABD arasındaki özel ilişkinin son dönemlerde “İsrail tartışmasına döndüğü” tespiti yapılan analizde Tel Aviv’in güvenlik gerekçeleriyle Ukrayna’da “görece tarafsız” kaldığı belirtiliyor.

ABD’de İsrail’e desteğin halen yüksek olduğu belirtilen INSS analizinde Demokratlar başka olmak üzere özellikle de genç nüfus arasında İsrail’e yönelik eleştirilerin arttığı da tespit ediliyor. Nitekim ABD’de bu tespitle uyuşan kamuoyu yoklamaları sonuçları oldukça çarpıcı. BBC’nin görüşlerine yer verdiği kamuoyu araştırmacısı  John Zogby’e göre; ABD’deki bu anti – İsrail yükseliş “tektonik bir kayma”.

INSS’nin aktardığı Pew Araştırma Merkezi’nin bulguları da bu tespiti doğruluyor. Buna göre 50 yaş ve üzeri Amerikalılar arasında İsrail’e destek yüzde 65 civarında. Genç yaş grupları arasında ise bu oran yüzde 45’e kadar gerilemiş durumda. Yine Brookings Araştırma Enstitüsü’nün yaptığı kamuoyu araştırmasında da Demokrat parti ve gençler arasında ABD yönetiminin İsrail’e yönelik pozitif yaklaşımına kuşkuyla bakılıyor. Demokratların çoğunluğu ABD’nin İsrail’e desteğini “olması gerekenden fazla” olarak değerlendiriyor.

INSS analizi ABD – İsrail ilişkilerinde erozyona neden olacak gelecek trendlerini beş başlıkta topluyor. Tel Aviv merkezli kuruluşun önemsediği noktalar özetle şu şekilde:

  • Demografik değişim: ABD’deki beyaz olmayan nüfusun artması faşizm üzerine yapılan tartışmaları politik diskurun önemli bir bileşeni haline getiriyor. Ayrıca kuşaklar arasındaki görüş farkı bir diğer önemli değişim. ABD Başkanı Joe Biden, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Senato Çoğunluk Lideri Chcuk Schumer gibi ikinci dünya savaşı gölgesinde büyüyen ve savaşı “gerekli bir şeytan” olarak gören neslin yerini Vietnam, Irak ve Afganistan savaşlarını “gereksiz” olarak gören nesiller alıyor. Analizdeki ifadeyle, “İsrail’in nefsi müdafaa ve seçimi olmayan savaşlar iddiaları onlar için içi boş görünüyor.”
  • Politik kutuplaşma: INSS’ye göre ABD toplumundaki çok katmanlı kutuplaşmada, ABD toplumundaki sosyal ve toplumsal konsensüs alanını kademeli olarak daraltıyor. Bu bağlamda her iki partinin de müttefik olduğu İsrail’e destek politikası da düşüş eğiliminde.
  • İsrail yanlısı lobi: Bu başlıkta ise ABD’de yaşayan Yahudiler arasındaki “erozyona” dikkat çekiliyor. Yahudiler arasında İsrail’e destek sürmekle birlikte sol kanat Yahudi kuruluşlarının İsrail’e yönelik artan eleştirilerine dikkat çekiliyor.
  • Küresel öncelikler: ABD’nin Çin ile girdiği küresel yarış, Ukrayna krizi ve küresel tehditlerin ABD – İsrail ilişkilerine etkisi ise bu başlıkta ele alınıyor. ABD’nin dikkatinin eskiye nazaran daha az Orta Doğu’da olduğuna dikkat çeken INSS, ABD’nin bölgedeki askeri angajmanlarını azaltmasına uzun erimde ise bölgede daha sınırlı bir role sahip olma arzusuna vurgu yapıyor.

İsrail’de ABD ilişkilerinin geleceğine ilişkin potansiyel riskler göz önüne alınmakla beraber kısa vadede bir kırılma yaşanmasını taraflar beklemiyor. Stratejik düzlemde her iki devletin de bölgedeki kader birliğini sarsıcı düzeyde olmasa da yeni gerçekliğin getirdiği riskler Tel Aviv tarafından dikkatle etüd ediliyor.

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English