Bizi Takip Edin

Diplomasi

İtalya Arnavutluk’taki geri gönderme merkezlerini yeniden açacak

Yayınlanma

Arnavutluk’taki tesislerin kullanılmaz hale gelmesini önlemek için İtalya bu tesisleri geri gönderme merkezleri olarak yeniden kullanmayı planlıyor.

Arnavutluk’un Shëngjin (Şingin) ve Gjadër kentlerindeki göçmen kabul merkezleri ekim ayından bu yana faaliyette olmalarına rağmen, devam eden yasal anlaşmazlıklar nedeniyle boş kaldı.

Merkezler, Roma Mahkemesi’nin hangi ülkelerin geri dönen göçmenler için “güvenli” olarak sınıflandırılabileceğini belirlemek üzere davayı yönlendirmesinin ardından Avrupa Adalet Divanı’ndan mayıs ayı sonuna kadar çıkması beklenen kararı bekliyor.

İtalyan hükümeti karar öncesinde bu çıkmazı aşmak için tesisleri Kalıcı Geri Dönüş Merkezlerine (CPR) dönüştürmeyi düşünüyor. Bu merkezler, başlangıçta planlandığı gibi uluslararası sularda yakalanan göçmenlere ev sahipliği yapmak yerine, halihazırda İtalya’da bulunan ve sınır dışı edilmeye hazırlanan düzensiz göçmenleri alıkoymak için kullanılacak.

Aylardır süren spekülasyonların ardından İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi pazartesi günü La Stampa’ya verdiği bir röportajda planın bir kısmını doğruladı.

“Arnavutluk’taki merkezler İtalya’da kalma hakkı olmayan düzensiz göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesi sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olabilir,” diyen Piantedosi, bu merkezlerin zaten sınır dışı işlemlerini gerçekleştirebilecek donanıma sahip olmaları ve ek maliyet getirmeyecek olmaları nedeniyle CPR’lere dönüştürülebileceğini de sözlerine ekledi.

İtalyan basınında yer alan haberlere göre, 28 Mart’ta yapılması planlanan Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde hükümet, merkezlerin geri gönderme tesisi olarak kullanılmasına izin verecek yeni bir “Arnavutluk kararnamesi” üzerinde çalışıyor ama bunun için Arnavutluk ile mevcut anlaşmaların değiştirilmesi gerekiyor.

Bununla birlikte, protokole muhalefetten gelen eleştirilerin ardından, özellikle de Arnavutluk’ta 11 Mayıs’ta yapılacak seçimler yaklaşırken Tiran’daki durum pek de sorunsuz değil.

Buna rağmen Piantedosi durumun kontrol altında olduğunu savunarak Arnavutluk’taki göç merkezlerinin “CPR olamayacağını çünkü çok amaçlı bir tesis içinde zaten bir tane bulunduğunu” açıkladı ve “Ulusal topraklardaki CPR’lerde mevcut alanların geri kazanılması ihtiyacını göz önünde bulundurarak, sadece mümkün olan en kısa sürede aktif hale getirmemiz gerekiyor,” dedi.

Bakan, bunun ‘çok amaçlı olan orijinal işlevini değiştirmeyeceğini’ savundu.

İtalyan Demokrat Parti lideri Elly Schlein ise planı eleştirerek, “Protokol Arnavutluk’taki merkezlerin sadece küçük bir kısmının CPR olarak kullanılmasına izin veriyor, dolayısıyla bunların dönüştürülmesi için Arnavutluk’la yapılan anlaşmanın gözden geçirilmesi ve yasanın değiştirilmesi gerekecek,” dedi.

Bu dönüşümün ek maliyet getirmeyeceğini iddia etmenin ‘gülünç’ olduğunu savunan Schlein, “Dahası, Şingin’deki iki merkezden birinde konaklama yeri bile bulunmuyor, bu da merkezi pratikte işe yaramaz hale getiriyor,” diye konuştu.

Diplomasi

Aliyev, Moskova’daki Zafer Günü törenine katılmaktan vazgeçti

Yayınlanma

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Moskova’da düzenlenecek Zafer Günü törenlerine katılımını son anda iptal etti. Rusya, Aliyev’in iç programları gerekçe gösterdiğini belirtirken, bu kararın iki ülke arasındaki son dönemdeki gergin ilişkilerle alakalı olduğu düşünülüyor.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Moskova’da düzenlenecek 80. Zafer Günü kutlamalarına katılımını son anda iptal etti.

Aliyev’in, İkinci Dünya Savaşı’nda kazanılan zaferin 80. yıl dönümü münasebetiyle Moskova’da yapılacak törenlerde yer alması bekleniyordu.

Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov, Aliyev’in ziyaretini iptal ettiğini duyurdu. TASS ajansının haberine göre Uşakov, Aliyev’in iptal gerekçesini açıklarken, “Heydar Aliyev’e adanmış iç etkinliklere katılması gerektiğini belirttiler,” dedi.

Moskova ziyaretini iptal eden diğer lider ise Laos Devlet Başkanı Thongloun Sisoulith oldu.

Uşakov, Laos liderinin koronavirüse yakalandığını söyledi. Thongloun Sisoulith yerine Laos’u Dışişleri Bakanı Thongsavanh Phomvihane temsil edecek.

Moskova’daki kutlamalara 20’den fazla yabancı devlet liderinin katılması bekleniyor.

Katılacak liderler arasında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Slovakya Başbakanı Robert Fico, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić yer alıyor.

İlham Aliyev, en son on yıl önce, 2015 yılında Moskova’daki Zafer Geçidi’ne katılmıştı.

Bu yılın mart ayında, Azerbaycan ve Rusya devlet başkanlıkları, Aliyev’in Putin’in kutlama etkinliklerine katılım davetini kabul ettiğini doğrulamıştı.

Davetin kabul edilmesi, Moskova ile Bakü arasındaki ikili ilişkilerde gözle görülür bir soğuma yaşandığı döneme denk gelmişti.

Bu soğumanın temel nedeni, Aralık 2024’te Azerbaycan havayolu şirketi AZAL’a ait yolcu uçağının yaşadığı facia oldu.

Grozni semalarında Rus hava savunma sistemi tarafından vurulan uçak, Rusya’daki havalimanlarına acil iniş izni verilmemesi üzerine Kazakistan’a yönelmiş ve Aktau yakınlarında düşmüştü.

Kazada 38 kişi hayatını kaybetmişti. Aliyev, olayın ardından Rus tarafını olayı örtbas etmeye çalışmakla ve “saçma sapan anlatılarla” saldırı gerçeğini gizlemeye çalışmakla suçlamıştı.

Azerbaycan, uçak kazası nedeniyle Rusya’ya dava açacak

Okumaya Devam Et

Diplomasi

AB, Rusya’yı kimyasal silah kullanmakla suçladı

Yayınlanma

Avrupa Konseyi, Rusya’yı Ukrayna’da savaş yöntemi olarak CS göz yaşartıcı gazı kullanmakla ilk kez resmen suçlayan yeni bir yaptırım düzenlemesi hazırladı. Suçlama, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) raporlarına dayanıyor. AB, Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı ilgili birimleri yaptırım listesine eklemeyi planlıyor.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Rusya’yı Ukrayna topraklarında savaş yöntemi olarak CS göz yaşartıcı gazı kullanmakla ilk kez resmen suçlayan yeni bir yaptırım düzenlemesi hazırladı.

Radio Svoboda’nın aktardığına göre, bu düzenleme Rusya’ya yönelik resmi bir kimyasal silah kullanım suçlaması içeriyor.

AB’nin bu sonuca varması, Ukrayna’nın talebi üzerine Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) tarafından Kasım 2024 ve Şubat 2025’te yayımlanan raporlara dayanıyor.

Söz konusu raporlar, “Dnipropetrovsk oblastında bulunan Maryivka ve İlyinka yerleşim yerleri civarında CS gazı kullanım vakalarının yaşandığını” iddia ediyor.

Ukrayna Savunma Bakanlığı da “CS kapsüllerinin sadece bombalarda değil, Rusya ordusunun Ukrayna topraklarına yönelik saldırılarda yoğun olarak kullandığı Şahid tipi insansız hava araçlarının içinde de bulunduğunu” öne sürüyor.

Avrupa Konseyi, yaptırım düzenlemesinin gerekçesinde, “Durumun ciddiyeti, Rusya’nın belgelenmiş göz yaşartıcı madde kullanımı hakkında güvenilir bir açıklama yapmaması ve kimyasal silah kullanımına yönelik küresel yasağı güçlendirme amacıyla, Avrupa Birliği, OPCW’yi bu maddelerin savaş yöntemi olarak kullanıldığı belgelenmiş vakaların atfedilmesini hızla gerçekleştirmeye çağırıyor,” ifadelerini kullandı.

Yaptırım taslağına göre, kısıtlamalara tabi tutulacak kişi ve kuruluşların güncellenmiş listesine, Rusya Savunma Bakanlığı’nın kimyasal silahlarla doğrudan ilişkili birimleri dahil edilecek.

Bu birimler arasında Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Koruma Birlikleri ile zehirli maddelerin geliştirilmesinde ve olası kullanımında yer alan 27. ve 33. araştırma merkezleri bulunuyor.

CS göz yaşartıcı gaz, aynı zamanda “Leylak” kod adıyla da biliniyor. Bu gaz, gözlerde, ciltte ve solunum yollarında akut tahrişe neden olarak geçici yön kaybına ve boğulma hissine yol açıyor.

Gaz, resmen toplumsal olayları bastırmak için kullanılan ölümcül olmayan bir araç olarak kabul edilse ve birçok ülkede kolluk kuvvetlerinin envanterinde bulunsa da, savaş koşullarında kullanılması Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi hükümlerini doğrudan ihlal ediyor.

Rus General İgor Kirillov’un ölümü

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ukrayna’nın devlet borcu GSYİH’nin yüzde 100’üne yaklaştı

Yayınlanma

Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko, ülkenin devlet borcunun GSYİH’nin yüzde 100’üne yaklaştığını ve bazı borçların ortaklara 30 yıl boyunca geri ödenmeyeceğini açıkladı. Marçenko, Ukrayna’nın Batılı ortakların mali desteği olmadan ayakta kalamayacağını vurguladı.

Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko, ülkenin devlet borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’nın yüzde 100’üne yaklaştığını ve bazı borçların ortaklara 30 yıl boyunca geri ödenmeyeceğini belirtti.

Ülke parlamentosunun televizyon kanalında açıklamalarda bulunan Marçenko, Rusya’nın askeri müdahalesi başlamadan önce Ukrayna’nın borç/GSYİH oranının yüzde 55 olduğunu açıkladı.

Bakan, biriken devlet borcu miktarının önemli olduğunu ancak ortaklardan alınan borçların çoğunun imtiyazlı koşullarda sağlandığını da ekledi.

Bu nedenle Marçenko, fonların önümüzdeki on yıllarda geri ödenmesi gerekmeyeceğini kaydetti.

Maliye Bakanı, “Mesele şu ki, önümüzdeki, tabiri caizse, 30 yıl içinde bu borçları geri ödemeyeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Bakan, “Elbette, borç servisi söz konusu, ancak borç servisi oranı ya imtiyazlı ya da ortaklar borç yükümlülüklerinin faizlerini kendi bütçelerinden ödeme kararı alıyorlar,” diye ekledi.

Marçenko, şu anda borcun Kiev için büyük bir yük olarak görülmediğini de sözlerine ekledi.

Bununla birlikte Bakan, Ukrayna’daki çatışmaların yakın gelecekte sona erip ermeyeceğinden bağımsız olarak, batılı ortakların mali desteği olmadan Ukrayna’nın tek başına başa çıkamayacağını kabul etti.

Marçenko, “Ortakların, Ukrayna’daki olayların herhangi bir gelişim senaryosunda ek finansman kaynaklarına ihtiyacımız olduğunu anlamaları için çalışıyoruz,” dedi.

Bakan, “Ve herhangi bir senaryoda, durum şu anki savaş hâlinde olsa da barışçıl bir varoluş olsa da, durumu kendi başımıza sürdüremeyiz,” diyerek sözlerini tamamladı.

Ukrayna Maliye Bakanlığı verilerine göre, ülkenin en büyük dış kreditörü Avrupa Birliği. Ocak ayında Ukrayna’nın AB’ye 44 milyar dolar borcu bulunuyordu (yıllık yüzde 34 artış).

Kiev’in ikinci en büyük kreditörü ise Dünya Bankası. Ocak ayı itibarıyla Dünya Bankası’na olan borç 22,6 milyar dolardı (2024’te yüzde 65 artış).

O dönemde Ukrayna’nın toplam devlet borcu 6,9 trilyon grivna (yaklaşık 167 milyar dolar) veya ülkenin GSYİH’sinin yüzde 92’siydi.

Buna göre, devlet borcundaki AB payı yüzde 27, Dünya Bankası payı yüzde 14. Yüzde 11’i ise Uluslararası Para Fonu (IMF)’na ait. Toplamda bu, devlet borcunun yüzde 52’sini oluşturuyor. Ukrayna’nın 2024 yılı GSYİH’si 189 milyar dolar olarak tahmin ediliyordu.

Strana gazetesinin haberine göre, IMF’nin tahminine göre devlet borcu 2025 yılı sonuna kadar Ukrayna’nın GSYİH’sini aşacak.

Bu yıl yüzde 106,6’ya, gelecek yıl yüzde 107,6’ya ulaşacak ve 2027’de yüzde 102,6’ya biraz düşecek.

Fonun verilerine göre, GSYİH hacmine kıyasla daha yüksek devlet borcu dünyada istisnai bir durum değil.

Örneğin, 2023 yılında ABD’de (yüzde 112), Japonya’da (yüzde 205), Yunanistan’da (yüzde 184) ve Sudan’da (yüzde 252—en yüksek oran) devlet borcu GSYİH’nin yüzde 100’ünü aştı.

Ukrayna’nın temerrüde düşmesine ramak kaldı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English