Bizi Takip Edin

Diplomasi

İtalya Başbakanı Meloni’nin bu ay Çin’i ziyaret etmesi bekleniyor

Yayınlanma

Kaynaklar planlanan Çin ziyaretinin iptal edilmesinden on ay sonra İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin bu ay içinde Pekin’e gideceğini bildirdi.

South China Morning Post’un haberine göre, gezi hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Meloni’nin 29 ve 30 Temmuz tarihlerinde Çin’i ziyaret edeceğini söylüyor.

İşletme Bakanı Adolfo Urso, İtalya’nın Çin ile ekonomik ilişkilerine yönelik incelikli yaklaşımını sergilemek amacıyla yeniden başlatılan bu alışverişlere zemin hazırlamak için Pekin’de bulunuyor.

Gözlemciler, sağcı liderin İtalya’yı Kuşak Yol Girişimden çekerken dikkatli bir diplomasi yürüttüğünü, sadece bağları yok etmekten kaçınmakla kalmayıp aynı zamanda iki tarafın trilyon dolarlık ağın “ötesine geçebilecekleri” konusunda anlaşmalarına izin verdiğini söyledi.

Uluslararası Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Asya Merkezi’nde kıdemli araştırma görevlisi olan Filippo Fasulo’ya göre, ABD eski başkanı Donald Trump’ın sert politikaları Batılı ülkelerin Pekin ile ilişkilerinde bir değişime yol açmadan önce İtalyan liderler Çin’i sık sık ziyaret ediyorlardı.

İki süper güç arasında tam anlamıyla bir ticaret savaşının patlak vermesinden bir yıl önce, 2017’de İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella Çin’de bir hafta kalmış, dönemin başbakanı Paolo Gentiloni ise dönüm noktası niteliğindeki Kuşak ve Yol Forumu’na katılmıştı.

Milano Katolik Üniversitesi’nde ders veren Fasulo, South China Morning Post’a yaptığı değerlendirmede, kısa bir süre sonra Batı’nın Çin ile güçlü siyasi bağları “hassas” olarak algılamaya başladığını ve Pekin’de Devlet Başkanı Xi Jinping’in yeniden seçildiği parti kongresi gibi siyasi olayların da bu düşünceye katkıda bulunduğunu söyledi.

Fasulo, “[Meloni’nin] gezisinin asıl önemi, inişli çıkışlı geçen yedi yılın ardından İtalya-Çin ilişkilerini ‘normalleştirmek’ ve istikrara kavuşturmaktır” dedi ve ekledi: “Başbakan Giuseppe Conte’nin 2019’daki ikinci foruma yaptığı ziyaretten sonra – mutabakat zaptının imzalanmasından birkaç hafta sonra – hiçbir İtalyan hükümet ya da devlet başkanı ziyarette bulunmadı.”

Meloni ve Xi Kasım 2022’de Endonezya’nın Bali kentinde düzenlenen G20 zirvesi çerçevesinde bir araya geldiklerinde Roma görüşmeyi “samimi” olarak nitelendirdi ve liderlerin gülümseyen bir fotoğrafını paylaştı. Görüşmede Xi’nin Meloni’yi Pekin’i ziyaret etmesi için davet ettiği kaydedilmişti.

Fasulo’ya göre, başlangıçta geçen sonbahar için planlanan gezi, Roma’nın aralık ayında sona eren beş yıllık anlaşmadan çekilmesi nedeniyle askıya alınmış olabilir.

Araştırmacı Fasulo, “Gezi muhtemelen ertelendi çünkü öncelikle [Kuşak ve Yol] konusundaki çıkmazı çözmek gerekiyordu… Bunu yaptıktan sonra ikili görüşmeleri yeniden başlatmak için koşullar hazırdı. İtalya artık büyük güç rekabeti ve ekonomik güvenlik bağlamının çok farkında olarak Çin ile istikrarlı bir [ilişki] kurmaya hazır” dedi.

Spor bakanı olduğu dönemde Meloni, Pekin’in Tibet’teki politikaları “gerekçesiyle” 2008 Olimpiyatlarının boykot edilmesi çağrısında bulunurken ayrılıkçılar lehine uluslararası bir seferberliği savunmuştu.

Ayrıca Roma’nın Kuşak ve Yol Programı’na katılmasının “ciddi bir hata” olduğunu söylemişti.

Ancak Pekin buna yönelik bir misilleme yapmadı, aksine Meloni ve aynı zamanda Dışişleri Bakanı olan Başbakan Yardımcısı Antonio Tajani’nin yürüttüğü “normalleşme sürecinin” sonucu olarak ikili ilişkilerde belli ölçüde iyileşme bile sağlandı.

Fasulo, “[Roma] 2004 yılında Berlusconi hükümeti tarafından ikili ilişkilerin ana çerçevesi olarak imzalanan stratejik ortaklığın yeniden başlatılmasını teşvik etmekte başarılı oldu – bu karar İtalya-Çin ilişkilerinin [Kuşak ve Yolun] ötesine geçtiğini, 2019’da başlamadığını ve Mutabakat Zaptı’nın kaderiyle sınırlı kalamayacağını gösteriyor” dedi.

Tajani geçen yıl yaptığı açıklamada, dönemin başbakanı Silvio Berlusconi ve başbakan Wen Jiabao tarafından başlatılan Roma ve Pekin arasındaki “küresel stratejik ortaklığın” “ipek yolundan daha önemli” olduğunu söylemişti.

Meloni Çin’le ekonomik bağları sürdürme arayışında

Napoli l’Orientale Üniversitesi’nde doçent olan Enrico Fardella’ya göre Meloni, “Temmuz sonunda Pekin’e daha güçlü bir duruşla gidebilmek” için Haziran ayında İtalya’nın ev sahipliği yaptığı G7 toplantısına odaklandı.

Fardella’ya göre, Çin’den “ayrışmak” yerine “riskten arınmaya” odaklanan G7 zirvesi, İtalya’nın Kuşak ve Yol’dan çekilmesinden sonra bile Meloni’nin Çin ile güçlü ekonomik bağları sürdürme yaklaşımıyla uyumluydu.

Torino Üniversitesi tarafından geliştirilen bir araştırma platformu olan ChinaMed Projesi’ni de yöneten Fardella, “İki taraf da diplomasinin [Kuşak ve Yol] çerçevesinin ‘dışında’ ikili ilişkilerin sorunsuz ve verimli bir şekilde gözden geçirilmesi lehine işlemesine akıllıca izin verdi” dedi.

Fardella, Meloni’nin Pekin’i memnun eden ince hamleleri arasında nisan ayında Ticaret Bakanı Wang Wentao liderliğindeki yüksek profilli bir heyeti karşılaması, ocak ayında Taipei’de yapılan seçimleri sessiz bir şekilde tanıması ve İtalya’nın Kardeşleri partisinden parlamenterlerin yeni lider William Lai Ching-te’nin yemin törenine katılmasını görünüşte engellemesinin yer aldığını söyledi.

Fardella, Meloni’nin artık giyim, kimya, makine ve ilaç gibi kilit sektörlerde ikili ekonomik işbirliğine odaklanacağını ve Çinli otomobil üreticisi Dongfeng Motor’un İtalya’daki potansiyel yatırımının masadaki en önemli anlaşma olacağını öngördü.

Fardella, “[Dongfeng] yılda 100.000’den fazla hibrid ve elektrikli araç üretebilecek bir fabrika kurmayı ve Avrupa pazarına hizmet etmek için İtalya’nın otomotiv mirasından yararlanmayı planlıyor” dedi.

Fardella’ya göre Voyah lüks bölümünün İtalya’da faaliyete geçmesiyle Çin, “Avrupa otomotiv endüstrisindeki üretim kapasitesini ve pazar erişimini arttırmayı” hedefliyor.

İtalyan akademisyen, “Çinli şirketler, Çin’in otomobil üreticilerine yönelik AB tarifelerinin ortaya çıkışını atlatmak için üretimi Avrupa Birliği’ne taşımaya çalışıyor – Xi’nin Fransa ve Macaristan gezisi bu eğilimin güçlü bir şekilde sinyalini verdi” değerlendirmesini yaptı.

İskoçya’daki St Andrews Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler alanında öğretim görevlisi olan Zhang Chi’ye göre Meloni, bir yandan Roma’nın ekonomik hedeflerini güçlendirirken diğer yandan da AB’nin Çin’in elektrikli araçlarına yönelik yeni uygulamaya koyduğu yüzde 38’lik gümrük vergisini de içeren Çin politikalarının karmaşıklığını aşmaya çalışıyor.

“Pekin şimdiden Fransız ithalatına karşı misilleme tedbirlerinin işaretlerini verdi ve İtalya da benzer zorluklarla karşılaşabilir” diyen Zhang, yine de ziyaretin olumlu bir havada geçmesi için zemin hazırlandığını sözlerine ekledi.

Zhang, “Meloni’nin gezisi Pekin’in misillemesini yönetmeyi ve muhtemelen sınırlamayı, İtalya’nın ekonomik çıkarlarının korunmasını sağlamayı amaçlıyor … [ve] muhtemelen bu tarifelerin etkisini hafifletme ve ilerlemenin yollarını keşfetme tartışmalarını içerecek” dedi.

Çin aralık ayında İtalya, Fransa, Almanya, Hollanda, İspanya ve Malezya pasaportu sahiplerine yönelik vize zorunluluğunu kaldırarak bir yıl süreyle geçerli olacak bir imtiyaz tanıdı. Zhang önümüzdeki görüşmelerin Pekin ile Avrupa devletleri arasındaki gerilimi azaltma yönünde bir ivme yaratmasını bekliyor.

“Çin için Meloni’nin ziyareti, panda hediye etmek ve vize muafiyeti politikası ilan etmek gibi diplomatik jestler içeren Avustralya ile son dönemdeki çabalarına benzer şekilde, Batılı ülkelerle ikili ilişkileri onarmak ve geliştirmek için bir fırsat sunuyor” dedi.

Zhang’a göre İtalya’nın hamleleri, Meloni’nin “verimli bir ilişki” aradığı Çin ile angajmanlardan geri çekilmekten ziyade stratejik bir yeniden düzenlemeyi temsil ediyor.

Diplomasi

AB, Rusya’dan tarım ürünü ve gübre ithalatına yeni gümrük vergileri getirdi

Yayınlanma

Avrupa Birliği Konseyi, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ve gübrelere yeni gümrük vergileri getirme kararı aldı. 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan önlemlerle Rusya ekonomisinin zayıflatılması ve Avrupa’nın ‘ekonomik güvenliğinin’ artırılması hedefleniyor.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ve gübrelere yönelik yeni gümrük vergileri uygulanacağını duyurdu.

Daha önce kısıtlamalara tabi olmayan ürünleri kapsayacak olan karar, 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek.

AB Konseyi, kararın “Rusya’nın savaş ekonomisini zayıflatmanın yanı sıra” birliğin Rusya ve Belarus’a olan bağımlılığını azaltmayı amaçladığını bildirdi.

Açıklamada, yeni vergilerin 2023 yılında Rusya’dan yapılan tüm tarımsal ithalatın yaklaşık yüzde 15’ini etkileyeceği ve bazı azotlu gübre türlerini de kapsayacağı belirtildi.

Polonya İktisadi Kalkınma ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Michał Baranowski, önlemlerin Avrupa ülkelerinin “ekonomik güvenliğini artırması” gerektiğini söyledi.

Vergiler kademeli olarak artırılacak

AB Konseyi’nin açıklamasına göre, tarifeler üç yıllık bir süreçte kademeli olarak artırılacak ve Avrupa’daki üreticilerin korunmasını garanti altına almak için önlemler dikkatle izlenecek.

Avrupa Parlamentosu’nun mayıs ayında aldığı karara göre, mevcut yüzde 6,5’lik orana ilk etapta ton başına 40 ila 45 avro eklenecek.

2028 yazına gelindiğinde ise bu oran azotlu gübreler için ton başına 315 avroya, karmaşık gübreler için ise 430 avroya ulaşacak.

AB Konseyi verilerine göre, birlik ülkeleri 2023 yılında Rusya’dan 1,28 milyar avro değerinde yaklaşık 3,6 milyon ton gübre ithal etti.

Kremlin’den karara sert tepki

Kremlin, AB’nin gümrük vergilerini artırma kararını “ayağına kurşun sıkmak” olarak nitelendirdi.

Sözcü Dmitriy Peskov, “Sonuçta Avrupa Birliği, azotlu gübreleri daha yüksek fiyata ve daha düşük kalitede alacak, çünkü bizim gübrelerimiz, azotlu olanlar da dahil olmak üzere, en yüksek kalitededir,” ifadelerini kullandı.

AB’den Rusya ile iş yapan Çin bankalarına yaptırım hazırlığı

Okumaya Devam Et

Diplomasi

UAEA’nın İran kararı sonrası Tahran’dan uranyum hamlesi

Yayınlanma

Tahran yönetimi UAEA’nın İran kararı üzerine yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

UAEA Yönetim Kurulu, İran’ın nükleer programıyla ilgili BM Güvenlik Konseyi yaptırımlarını tetikleyebilecek kararı kabul etti. Karar üzerine İsrail uluslararası topluma İran’a müdahale etmesi yönünde çağrı yaparken Tahran ise tepki olarak yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

Birleşmiş Milletlerin (BM) nükleer denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) 35 üyeli Yönetim Kurulu, yaklaşık 20 yıl aradan sonra ilk kez İran’ı nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik yükümlülüklerini ihlal etmekle suçladı. Bu karar, BM Güvenlik Konseyi’nin İran yaptırımlarını yeniden devreye sokma ihtimalini güçlendirdi.

Bu önemli adım, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de İran ile dünya güçleri arasında yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesiyle tırmanan UAEA-İran gerginliklerinin sonucu olarak görülüyor. Söz konusu anlaşmanın çökmesiyle birlikte taraflar arasında birçok kriz patlak vermişti.

İran, kendisine karşı alınan karar ve kınamalara karşı oldukça sert tepkiler vermesiyle bilinirken, bu karar son yıllardaki en sert çıkışlardan biri olarak dikkat çekiyor. Tahran yönetiminin bu karara nükleer faaliyetlerini tırmandırarak karşılık vereceği beklentisi, İran ile ABD arasında yürütülen ve İran’ın hızlanan nükleer programını sınırlamayı amaçlayan mevcut müzakereleri daha da karmaşık hale getirebilir.

İran, UAEA’yı nükleer sırlarını İsrail’e sızdırmakla suçladı

Karar, ayrıca bölgedeki gerginliğin tavan yaptığı bir dönemde geldi. ABD’nin bölgedeki diplomatik personelini geri çekmesi ve Donald Trump’ın bölgenin tehlikeli hale geldiği uyarısıyla birlikte, “Washington’un İran’ın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceğiz” yönündeki açıklamaları da dikkat çekiyor.

Kapalı kapılar ardında yapılan toplantıya katılan diplomatlara göre, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından sunulan karar tasarısı 19 ülkenin desteğiyle kabul edildi. 11 ülke çekimser oy kullanırken, Rusya, Çin ve Burkina Faso karşı oy verdi.

İran’a ağır suçlama

Reuters tarafından görülen karar metninde, 31 Mayıs’ta UAEA’nın üye ülkelere gönderdiği kapsamlı rapora dayanarak İran’ın yükümlülüklerini ihlal ettiği belirtiliyor.

Metinde şu ifadeler yer alıyor: “(İran’ın) Birden fazla bildirilmemiş yerde, beyan edilmemiş nükleer malzeme ve faaliyetler konusunda Ajansa tam ve zamanında işbirliği sağlama yükümlülüklerini yerine getirmemesi, Ajansın 12.C maddesi kapsamındaki Güvenlik Anlaşması yükümlülüklerine uymadığı anlamına gelmektedir.”

Kararın merkezindeki en önemli unsurun, İran’ın bildirilmemiş bazı tesislerde bulunan uranyum izlerine dair UAEA’ya inandırıcı açıklamalar sunmadığı iddiası olduğu anlaşılıyor.

Kararda, nükleer malzemenin silah ve benzeri patlayıcı unsurlara yönlendirilmediğinin doğrulanmasını sağlamak için İran’ın yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi ve bekleyen tüm güvenlik sorunlarını netleştirmek amacıyla acilen şu adımları atması gerektiği kaydedildi:

“İran’da iki beyan edilmemiş yerde tespit edilen insan kaynaklı uranyum parçacıklarının varlığına ilişkin teknik olarak inandırıcı açıklamalar sunması, söz konusu nükleer malzemenin veya nükleer bulaşmış ekipmanların mevcut konumlarını Ajansa bildirmesi, UAEA’nın bu amaçla talep ettiği tüm bilgi, belge ve cevapları sağlaması, kurumun gerekli gördüğü yer ve malzemelere erişim sağlaması, ayrıca Ajansın uygun göreceği örneklerin alınmasına izin vermesi.”

FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor

ABD istihbarat servisleri ve UAEA, İran’ın 2003 yılına kadar gizli, koordineli bir nükleer silah programı yürüttüğüne ancak bu programın daha sonra durdurulduğuna inanıyor. Ancak bu süreçten sonra birkaç yıl boyunca bazı gizli deneylerin sürdüğü yönünde iddialar var. UAEA Başkanı Rafael Grossi, bu hafta yaptığı açıklamada, son bulguların bu genel değerlendirmeyle büyük ölçüde tutarlı olduğunu ileri sürdü.

Tahran ise, nükleer silah geliştirmeyi hiçbir zaman hedeflemediğini savunuyor.

Kararda İran’ın BM Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmesinden bahsedilse de diplomatlar bunun için ayrı bir ikinci karar tasarısına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. İran, en son 2005 Eylül ayında yükümlülüklerini yerine getirmediği ilan edildikten sonra, 2006 Şubat ayında BM Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmişti.

İsrail’den açıklama gecikmedi

UAEA kararı sonrası İsrail’den uluslararası topluma İran’a karşı harekete geçme çağrısı geldi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oren Marmorstein, “sistematik şekilde gizli nükleer silah programı yürüttüğünü” öne sürdüğü İran’ın hızla yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum biriktirdiğini ve Tahran’ın nükleer programının barışçıl olmayan amaçlar için olduğunu iddia etti.

İran’ın ilk tepkisi: Daha fazla uranyum zenginleştirme…

İran ise UAEA kararına tepki olarak yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

İran devlet televizyonuna göre, İran Dışişleri Bakanlığı ve Atom Enerjisi Kurumu, yaptıkları ortak açıklamayla, UAEA Yönetim Kurulunda İran aleyhinde alınan kararı kınadı.

Açıklamada kararın, teknik ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve UAEA Yönetim Kurulu’nun “siyasi amaçlara dayalı bir araç olarak” kullanıldığı ifade edildi.

Karara tepki olarak, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami’nin talimatıyla güvenli bir yerde yeni bir zenginleştirme merkezinin açılacağı belirtildi.

Bununla birlikte Fordo’daki uranyum zenginleştirme tesisinde eski nesil santrifüjlerin uranyumu daha hızlı zenginleştirecek altıncı nesil santrifüjlerle değiştirileceği bilgisi verildi.

Karara karşılık atılacak diğer adımların daha sonra duyurulacağı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü

Yayınlanma

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vučić, Odessa’da düzenlenen Ukrayna-Güneydoğu Avrupa zirvesinde ülkesinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtti. Vučić ayrıca, savaşın ardından Ukrayna şehirlerinin yeniden inşasına katılmaya ve insani yardım sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, Odessa’da düzenlenen Ukrayna-Güneydoğu Avrupa zirvesinde yaptığı konuşmada, ülkesinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini ve savaş sonrası yeniden inşa sürecine yardım etmeye hazır olduğunu açıkladı.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri müdahalenin başlangıcından bu yana bir ilk olan 11 Haziran’daki bu ziyaret, Güneydoğu Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya desteğini pekiştirmeyi amaçlıyor.

RBK-Ukrayna‘nın aktardığına göre Vučić, Sırbistan’ın uluslararası hukuk ilkelerine ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’na bağlılığını vurguladı.

Vučić, “Sırbistan, temelinde BM tarafından tanınan devletlerin toprak bütünlüğünün korunması ilkesi yatan BM Şartı’na ve uluslararası hukuk normlarına sıkı ve sarsılmaz bir şekilde bağlı kalmaya devam edecektir. Bu pozisyonu her zaman savunduk ve gelecekte de bu pozisyonda kalmaya devam edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Rusya istihbaratı: Sırp savunma sanayii Rusya’yı arkadan vurmaya çalışıyor

Yeniden inşa teklifi

Konuşması sırasında Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e doğrudan seslenen Sırp lider, savaş sona erdikten sonra Belgrad’ın Ukrayna topraklarının yeniden inşasına katılması yönünde bir teklifte bulundu.

Vučić, “Sırbistan, bir veya iki şehrin ya da küçük bir bölgenin yeniden inşasını üstlenmeye hazır. Bunun Ukrayna halkı için büyük bir anlam taşıyacağını düşünüyorum,” dedi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı ayrıca, Ukrayna’nın Sırbistan’dan gelecek insani yardımlara her zaman güvenebileceğini de sözlerine ekledi.

Vučić, “Diyaloğa açığız ve nerede faydalı olabileceğimizi duymaya hazırız. Umarım büyük sözler sarf etmeden, bunu gerçekten hak eden Ukrayna halkı için somut bir şeyler yapmayı başarırız,” diye konuştu.

Ziyaret önceden planlanmıştı

Aleksandar Vučić’in 11 Haziran’da Ukrayna’ya gerçekleştirdiği ziyaret, Rusya’nın başlattığı geniş çaplı savaşın başlangıcından bu yana bir ilk olma özelliği taşıyor.

Odessa’daki zirve, Güneydoğu Avrupa ülkeleriyle işbirliğini güçlendirmek ve Ukrayna’ya yönelik desteği pekiştirmek amacıyla düzenlendi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, daha önce Vučić’in ziyaretine yönelik hazırlıklar hakkında bilgi vermişti.

Zelenskiy, mayıs ayı sonunda Telegram kanalından yaptığı bir paylaşımda, Sırp mevkidaşı ile görüşmeler gerçekleştirdiğini, bu görüşmelerde bir toplantı takvimi üzerinde anlaştıklarını ve iletişimde kalma kararı aldıklarını belirtmişti.

Zaharova: Rusya, Sırbistan’dan askeri ürün ‘sızıntısının’ durdurulmasını bekliyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English