Bizi Takip Edin

AVRUPA

İtalya’da tarihsel revizyonizm tam gaz: “Foibe katliamları” anmasına üst düzey katılım

Yayınlanma

İkinci Dünya Savaşının sonlarına doğru ve savaşın sona ermesinin ardından Hırvatistan ve Slovenya’nın Istria ve Dalmaçya bölgelerinden İtalyan kökenli insanların öldürülmesi ve göçe zorlanmasını anmak üzere pazartesi günü İtalya’nın dört bir yanında Ulusal Sürgünler ve Foibe Anma Günü törenleri düzenlendi.

Foibe cinayetleri konusu uzun yıllar uykudaydı fakat Başbakan Giorgia Meloni gibi sağcı İtalyan politikacılar tarafından siyasi takipçilerini harekete geçirmek için bir dava olarak yeniden canlandırıldı. Pazartesi günkü anma töreni, ulusal anma gününün ilk kez uygulanmaya başlamasının 20. yılını kutladı.

2004 yılında çıkarılan bir yasa ile gündeme gelen anmaya konu “Foibe” sözcüğü, cesetlerin atıldığı çukurlara atıf yapıyor. 

Roma’da düzenlenen ana törene Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, Başbakan Meloni, Senato Başkanı Ignazio La Russa ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani katıldı.

Slovenya ve Hırvatistan’ın İtalya’nın Balkanlardaki ortakları olarak öneminin altını çizen Tajani, “Hatırlamak, suçlama ve hatta intikam anlamına gelmez,” dedi.

Cumhurbaşkanı Mattarella ise, Faşist İtalya’nın Yugoslavya’nın savaş zamanı işgali sırasında Sloven ve Hırvatlara uyguladığı baskıyı hatırlatarak, “Tito’nun komünist diktatörlüğü kuruldu ve bu bölgelerde yaşayan İtalyanlara karşı acımasız bir şiddet dönemi başladı,” iddiasında bulundu.

Trieste’ye işaret eden “faşizme ölüm, halka hürriyet” sloganı ortalığı karıştırdı

Anma töreni, 8 Şubat’ta Trieste, Basovizza’da İtalyanlar için yapılan ulusal anıtın yakınında yere sprey boyayla yazılmış Slovence bir sloganın bulunmasının ardından köpürtülen öfkenin ardından gerçekleşti.

“Trieste bizimdir, faşizme ölüm, halka hürriyet” sloganı, birçok Sloven’in İkinci Dünya Savaşından sonra Yugoslavya’nın bir parçası olmasını umduğu fakat İtalya’ya verilen İtalyan şehrine ve Yugoslav partizanların faşist işgale karşı bayraklaştırdığı “faşizme ölüm, halka hürriyet” sloganına atıfta bulunuyordu.

Meloni de mesajı kınayanlar arasındaydı ve bunu “tüm ulusa hakaret” olarak nitelendirdi.

İtalya sınır bölgesindeki Sloven azınlığın partisi Slovenska Skupnost da mesajı kınayarak, “siyasi varlıklarını tam da geçmişin yaraları ve trajedilerinden besleyenler tarafından körüklenen, topraklarımızdaki halklar arasındaki çatışma ve nefreti yeniden alevlendirme girişimi” olarak nitelendirdi.

Bakan Tajani’nin provakatif sözleri hatırlandı, neofaşistler İstria’nın ilhakını istedi

Öte yandan olayın duyulmasından kısa bir süre sonra Trieste kentindeki İtalyan neofaşist Pro Patria örgütü tarafından düzenlenen bir yürüyüşte katılımcılar, İstria yarımadasının tamamının İtalyan yönetimine geri dönmesi çağrısında bulunan sloganlar attılar.

2019 yılında, o dönemde Avrupa Parlamentosu Başkanı olan Dışişleri Bakanı Tajani, Foibe Ulusal Anıtında yaptığı konuşmayı savaş çığlığıyla bitirmiş ve “Yaşasın İtalyan Istria’sı, yaşasın İtalyan Dalmaçya’sı!” diyerek Slovenya ve Hırvatistan’ın öfke ile ayağa kalkmasına neden olmuştu.

2020 yılında İtalya Cumhurbaşkanı Mattarella ve Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor ilk kez Basovizza’daki Foibe anıtını ve faşizmin Slovenyalı askeri kurbanları anıtını ziyaret ederek uzlaşma yolunda önemli bir adım atmışlardı.

Foibe “kurbanları” kimlerdi? Antifaşist direnişçiler Balkanları nasıl özgürleştirdi?

“Foibe” terimi, İtalya’nın 8 Eylül 1943’te ateşkes ilan etmesinin ardından Tito’ya ve Komünist Parti’ye bağlı antifaşist partizanların Trieste-İstria bölgesine girerek faşistlere ve faşist olduğu iddia edilenlere karşı toplu infazlar ve diğer şiddet eylemleri gerçekleştirdiği öne sürülen iki ana katliam dalgasını ifade ediyor.

Bazı raporlara göre ilk dalgada 700’e yakın İtalyan hayatını kaybetmiş, bunların bir kısmı “foibe” olarak bilinen çukurlara atılmıştır.

Yaklaşık 2.000 ila 4.000 kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan ikinci yarı organize şiddet dalgası ise, İtalya’nın İtalyan antifaşist partizanlar ve Müttefik kuvvetler tarafından kurtarılmasını takip etti ve 1945 yılının mayıs-haziran aylarına kadar sürdü.

Bu arada, İkinci Dünya Savaşından sonra 300.000’den fazla İtalyan, komünistlerin iktidara geldiği Yugoslavya’yı terk etti. Bölgedeki İtalyanlar yaygın olarak “halk düşmanı” olarak görülüyordu.

İtalyanlar, Foibe katliamları için 3.000 ila 5.000 arasında kurban verirken, aynı topraklarda faşist işgal ve katliamlar yoluyla 60.000 ila 100.000 arasında Yugoslav ve diğer halklardan kişiler hayatını kaybetmişti.

İtalyan komünistler: Partizanlar İtalyanlara karşı değil, faşistlere ve işbirlikçilerine karşı silahlandı

Örneğin İtalya Komünist Cephesi tarafından yapılan açıklamada, “Anma Günü”nün revizyonist içeriğine dikkat çekilirken, İtalya’nın suçlarının örtbas edildiğini; bu suçların sadece bugün Slovenya ve Hırvatistan’ın bir parçası olan toprakların ilhakına değil, aynı zamanda “Slav halklarına yönelik taciz, her türlü şiddet ve katliamlara” da yol açtığı vurgulanıyor.

Komünist Cephe, “Yugoslavya’nın faşist işgali sırasında İtalyan ordusu halka karşı tarifsiz bir şiddet uygulamış, siviller toplama kamplarında toplanmış ve binlerce kişi açlık, sıkıntı ve hastalıktan ölmüştür,” dedi.

Açıklamada, söz konusu savaş bağlamında ve birçok İtalyan partizanın da katıldığı faşizmden kurtuluş mücadelesi sırasında, Yugoslav partizanların İtalyanlarla savaşmak için değil, “faşist savaş suçluları ve onların işbirlikçileri” ile savaşmak için silahlandığına vurgu yapıldı.

AVRUPA

Gagavuzya lideri Gutsul hakkında 20 gün tutuklama kararı

Yayınlanma

Moldova yargısı, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı. Gutsul, tutuklanmasının siyasi amaçlı olduğunu savunarak Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’yu suçladı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım talep etti. Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alınmıştı.

Kişinev’deki mahkeme, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı.

Savcılık, Gutsul için 30 gün tutukluluk talep etmişti, ancak mahkeme bu talebi kısmen kabul ederek siyasetçinin 20 gün tutuklu kalmasına karar verdi.

Mahkeme çıkışında konvoy eşliğinde ayrılırken Gutsul, “Gagavuzya bugün başsız bırakıldı,” dedi.

Savcı Adrian Scutaru, Gutsul’a yöneltilen suçlamaları “2023 yılında Gagavuzya’daki başkanlık seçimi kampanyasının yasa dışı finansmanı, evrakta sahtecilik, beyannamelerde sahtecilik, kampanya finansmanı raporlarında sahtecilik” olarak sıraladı.

Gutsul’un avukatları, tutukluluk kararına itiraz etmeyi planlıyor.

Evgeniya Gutsul, gözaltına alınmasının absürt olduğunu ve suçlamaların siyasi amaçlı olduğunu savundu ve kendisine yönelik bu baskının Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu tarafından başlatıldığına işaret etti.

Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alındı.

Yetkililer, seçim fonlarının yönetimi düzeninin ihlali ve belgelerde sahtecilik suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma kapsamında 72 saatliğine gözaltına alındığını açıkladı.

Gözaltına alınmasının hemen ardından Gutsul, avukatları aracılığıyla Gagavuzya halkına bir mesaj iletti.

Mesajında, “başkanlık görevinden ayrılması ve derhal ülkeyi terk etmesi karşılığında hakkındaki davanın düşürülmesinin teklif edildiğini” belirtti.

Gutsul’un avukatı Sergey Moraru, 2023 yılında da ceza davasının kapatılması karşılığında istifa etmesinin teklif edildiğini de sözlerine ekledi.

Gutsul, sadece özerk bölge halkına değil, aynı zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da başvurdu.

Putin’den, “Moldova makamlarına baskı yapmak için tüm diplomatik, siyasi ve hukuki mekanizmaları kullanmasını” ve “bağımsız Moldova Cumhuriyeti içindeki Gagavuz Özerk Bölgesi’nin özel statüsüne kesin ve net bir destek vermesini” istedi.

Erdoğan’a hitaben ise Gutsul, Ankara’nın 30 yıl önce Gagavuzya’nın Moldova içinde özel statü kazanmasına yardımcı olduğunu hatırlattı ve özerk bölge halkının Türkiye Cumhurbaşkanı’nın müdahalesini beklediğini söyledi.

Gagavuzya, Moldova’nın güneyinde yaklaşık 135 bin kişinin yaşadığı özerk bir bölge.

Yerli halkın neredeyse tamamı Rusya’yı destekliyor ve ülkenin Avrupa Birliği’ne katılmasına karşı çıkıyor.

Geçen seneki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda, Gagavuzya’da özerk bölge doğumlu Aleksandr Stoianoglo birinci olurken, görevdeki Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu (sonunda ikinci dönem için yeniden seçildi) ancak beşinci sırada yer aldı.

Evgeniya Gutsul, Temmuz 2023’ten beri Gagavuzya’yı yönetiyor.

Özerk bölge başkanlığı seçimlerine, iş insanı İlan Şor tarafından kurulan Şor Partisi’nden katıldı.

Haziran 2023’te, seçimlerden bir ay sonra, Moldova Anayasa Mahkemesi Şor Partisi’nin faaliyetlerini yasa dışı ilan etti.

Gözaltına alınan Gagavuzya lideri Gutsul, Putin ve Erdoğan’dan yardım istedi

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa, savunma sanayisi için 450 milyon avroluk fon kuruyor

Yayınlanma

Fransa Ekonomi Bakanı Eric Lombard geçen hafta Fransa’nın kamu yatırım bankası BpiFrance’ın, insanların paralarını “uzun vadede” savunma şirketlerine yatırmaları için 450 milyon avroya kadar yeni bir fon açacağını duyurdu.

Fona minimum 500 avro yatırım yapılması gerekiyor ve garanti edilmeyen kazançlar beş yıl boyunca geri çekilemiyor.

Duyuru, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın başlarında ülkenin zorunlu askerliği yeniden getirmeye hazır olmadığını, ama “sivilleri harekete geçirmenin yollarına bakmak” istediğini söylemesinin ardından geldi.

Lombard geçen hafta yaptığı açıklamada, sabit bir getiri oranı sunmayan yeni kişisel yatırım planının, Fransızların “uzun vadeli plasmanlarla” “savunma sektöründeki şirketlerde doğrudan hissedar” olmaları için bir yol olduğunu söyledi.

Lombard, fona doğrudan ya da hayat sigortası poliçeleri aracılığıyla yatırım yapmanın mümkün olacağını da sözlerine ekledi.

Lombard açıklamasının ardından yayın kuruluşu TF1’e yaptığı açıklamada, “Diğer özel şirketler, yatırım fonları ve bankalar müşterilerine uyarlanmış ürünler sunacaklar,” dedi.

Müşterilerin bu yılın ikinci yarısından itibaren programa abone olmaya başlaması bekleniyor.

Sıradan insanlar için cazip bir yatırım mı?

BFM TV’nin kısa süre önce yaptığı bir ankete göre, Fransa’nın Ukrayna’ya desteğinin artırılması ya da sürdürülmesinden yana olan insanlar arasında yatırım fonuna olan ilk ilgi oldukça yüksek görünüyor.

Ouest-France’a göre Fransa Silahlanma Bakanı Sébastien Lecornu kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, “Bakanlık olarak yurttaşlarımızdan hiç bu kadar çok mektup almamıştık: ‘Nasıl yardımcı olabiliriz?’ [diye soruyorlar],” dedi.

Bpifrance Genel Müdürü Nicolas Dufourcq geçen hafta yatırımcılar ve savunma şirketleri arasında yapılan bir toplantıda fonun “savunma şirketlerine yatırım yapacağını” söyledi.

Ekonomi Bakanlığı, fonun Dassault Aviation, Safran, Thales ve Airbus gibi dokuz büyük grubun yanı sıra 4.500’den fazla küçük ve orta ölçekli işletmeyi içeren Fransa’nın “endüstriyel ve teknolojik savunma üssünü” desteklemeyi amaçladığını söyledi.

Başlıca Fransız bankaları Fransız savunma sanayine desteklerini ve sektörün beklenen ihtiyaçlarını finanse etmeye hazır olduklarını teyit ettiler.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten Soğuk Savaş sonrası en büyük savunma harcaması artışı

Yayınlanma

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ülkesinin Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük savunma harcaması artışını planladığını duyurdu. Silahlı kuvvetlerin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayrılacak ve savunma harcamalarının 2030’a kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılması hedefleniyor.

İsveç, silahlı kuvvetlerinin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayırarak savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmayı planlıyor.

Başbakan Ulf Kristersson, bunun İsveç’in Soğuk Savaş’tan bu yana savunma kapasitesini en kapsamlı şekilde güçlendirmesi olacağını vurguladı.

Kristersson, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşımda, “İsveç ve tüm Avrupa, benzeri görülmemiş yeni güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya. Bu nedenle bugün, İsveç silahlı kuvvetleri için Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük yeniden silahlanma planını sunuyoruz,” ifadelerini kullandı.

Başbakan, ülkenin savunma bütçesinin hâlihazırda NATO’nun yüzde 2’lik Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) hedefini aştığını ancak bunun yeterli olmadığını belirtti.

Yeni strateji kapsamında, savunma harcamalarının 2030 yılına kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılacağını açıkladı.

Kristersson, bu girişimin hayata geçirilmesi için kredi finansmanı kullanılmasının planlandığını da sözlerine ekledi.

Ayrıca Kristersson, NATO’nun üye ülkelerin askeri harcamalarına ilişkin gerekliliklerinin gözden geçirilmesini başlatmayı planladığını bildirdi.

Başbakan, haziran ayında Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde, ittifakın asgari harcama oranının yüzde 2’den daha yüksek bir seviyeye çıkarılması için çaba göstereceğini ifade etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English