Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya’da “Tek Güç LDP” stratejisi ve yeni başbakan arayışı

Yayınlanma

Japonya Başbakanı Fumio Kishida’nın görevini bırakma kararı ardından, Asya-Pasifik’te yeni bir sürece giren Japonya’nın politik liderliğini kimin üstleneceği merak konusu. Önümüzdeki ay yapılacak başkanlık seçimlerinde, aralarında kıdemli ve genç milletvekillerinin de bulunduğu Liberal Demokrat Parti (LDP) milletvekillerinin sıkı bir mücadeleye girmesi bekleniyor. Söz konusu seçimler aslında Shinzo Abe döneminden kalan bir taktik olarak öngörülemeyen bir yarışa yol açacak.

Öncelikle aday adaylarının her birinin önünde, seçimlere katılmak için gereken imza sayısını toplamak gibi bir zorluk var.

Aday listesinde Liberal Demokrat Parti’nin çekirdek kadrosunda uzun yıllar yer almış üst düzey politikacılar ve kabine pozisyonunda görev yapmış kıdemliler yer alıyor. Ekonomik ve jeopolitik istikrarsızlık döneminde alınan bu kararda kamuoyunu ve muhalif sıraları ikna edebilecek politika sunumlarına ihtiyaç duyulacak.

Pazartesi günü yapılan açıklamalara göre potansiyel aday adayı olarak adı geçen tecrübeli isimler ise şöyle:

Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa (71)

LDP Genel Sekreteri Toshimitsu Motegi (68)

Eski Sağlık Bakanı Katsunobu Kato (68)

Eski LDP Genel Sekreteri Shigeru Ishiba (67)

Ticaret Bakanı Ken Saito (65)

Eski İçişleri Bakanı Seiko Noda (63)

Ekonomik Güvenlik Bakanı Sanae Takaichi (63)

Baş Kabine Sekreteri Yoshimasa Hayashi (63)

Dijitalleşmeden Sorumlu Bakan Taro Kono (61)

Eski Ekonomik Güvenlik Bakanı Takayuki Kobayashi (49)

Eski Çevre Bakanı Shinjiro Koizumi (43)

Resmi aday olma yolundaki ilk engel, kayıt tarihinden önce LDP milletvekillerinden 20 imza toplamak olacak. Aday olmak istediğini belirten herkesin bu kadar imzayı toplayıp toplayamayacağı henüz belli değil.

Kampanya başladıktan sonra adaylar oy için iki grup LDP üyesine lobi yapmak zorunda kalacak. Birincisi parlamentodaki 367 üye, ikincisi ise yerel LDP koalisyon üyelerini içeren 367 parlamento dışı üye.

Seçim günü, bir aday basit çoğunluğu elde edemezse, en fazla oyu alan iki aday yarışacak. Burada, parlamentodaki 367 LDP üyesi bir kez daha oy kullanacak. Çoğunluğu elde eden isim başbakanlık koltuğuna oturacak.

Bazı olası aday profillerine bakacak olursak; 63 yaşındaki Baş Kabine Sekreteri Yoshimasa Hayashi, Başbakan Fumio Kishida’nın yerine LDP başkanlığına aday olma niyetini Kishida kanadından bazı milletvekillerine iletmişti. Bu adaylığın kabinede tartışıldığı kulis bilgileri arasında. Çünkü, Kishida fraksiyonundan bazı yöneticiler, Hayashi’yi açık destekliyor.

Politika uzmanlığıyla tanınan Hayashi, savunma, eğitim ve dışişleri bakanı olarak görev yaptı. Parlamentonun alt meclisi olan Temsilciler Meclisi’ne geçmeden önce, üst meclis olan Danışmanlar Meclisi’ne beş kez seçildi.

Yine Kishida kanadından olan 71 yaşındaki Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa, yarışa katılmak 20 LDP milletvekilinden imza toplamaya erken başlayan aday olarak biliniyor.  Özellikle kadınlara yönelik politikaları teşvik eden bir parlamento grubunun üyelerinden destek istediği biliniyor.

43 yaşındaki eski Çevre Bakanı Shinjiro Koizumi, yarışa katılıp katılmayacağını henüz açıklamadı. Ancak bazı popülist çevreler, isminin tanınması ve gençliği nedeniyle onun yarışmasını istiyor.

Diğer bir genç aday olan Eski Ekonomi Güvenlik Bakanı Takayuki Kobayashi (49) ise LDP’ye yakın saflarda “Yükselen Yıldız” olarak adlandırılıyor.

“Tek Güç Abe Stratejisi” devam mı ettirilecek?

LDP geleneklerinde Shinzo Abe’nin politika stratejisi Japon siyasetinde yeni bir sayfanın açılmasını da sağladı. Ancak, Abe’nin sahadaki dinamikleri çok iyi kontrol ederek partisine üst üste zaferler kazandırdığı da unutulmamalıdır. 2012’de ikinci kez başbakan olmasından bu yana her ulusal seçimde, Liberal Demokrat Parti zafer üstüne zafer kazandı ve dağınık bir muhalefete karşı ezici sayıda sandalye kazandı. Ardışık seçim döngüleriyle güçlendirilen böylesi bir hakimiyet, Japon siyasetinde Tek Güç Abe (安倍一強) veya Tek Güç LDP (自民一強) terimlerini düzenli olarak kullanmasına yol açtı. Bu terminoloji, o zamanki siyasi dinamikleri doğru bir şekilde tasvir ettiği için strateji olarak benimsenmiş görünüyor.

LDP’nin son yıllarda yapılan parlamento seçimlerindeki olağanüstü başarıları, Abe’nin en etkili iki seçim taktiğine dayanıyordu. Bunlardan biri, kendisinin ve partisinin siyasi çıkarlarını en iyi şekilde üstte tutacak zamanda seçimler düzenlemekti.

Japonya’da başbakan, İmparator’un görevlerinden birinin kabinenin onayı ve tavsiyesi doğrultusunda “Temsilciler Meclisi’nin Feshedilmesi” olduğunu belirten 7. Maddenin 3. Fıkrası yorumuna dayanarak kendi şartlarına göre Temsilciler Meclisi’nde ani seçim çağrısı yapma yetkisine sahiptir.

Abe, 2012’de iktidara geri döndükten sonra, 2012’de zaten bir çöküş yaşayan Demokrat Parti’nin kalan siyasi ivmesini daha da bozmak amacıyla 2014 ve 2017’de ani seçimler düzenledi. Tekrarlanan yenilgilerin ardından Demokrat Parti, siyasi hayatta kalabilmek adına parti ismini değiştirmek zorunda kaldı.

2017’deki ani seçimler sadece Abe’nin iktidar dönemindeki güç kollarını ustaca kullanmasının bir hatırlatıcısı değil aynı zamanda onun cesaretinin bir göstergesiydi. 2017, Abe için tehlikeli bir yıldı.

Abe için en büyük tehdit olarak görülen Tokyo Valisi Koike Yuriko’nun yükselişi de eklenmişti. Koike’nin kurduğu yerel parti, 2017 yazında yapılan büyükşehir seçimlerinde LDP’yi geride bıraktı ve bu ivmeyi kullanarak ulusal düzeyde başka bir partiyi , daha önce üyesi olduğu LDP’yi devirmeyi amaçlayan  Umut Partisi’ni (PoH) kurmaya hazırlamıştı.  Yaklaşan bir fırtına ve ortaya çıkan bir alternatifle Abe aşırı sessiz bir oyun oynadı ve yankı uyandıran bir zaferle ortaya çıktı. Söz konusu seçimlerde Temsilciler Meclisi’ni dağıtırken, hala en büyük muhalefet gücü olan Japonya Demokratik Partisi (DPJ), Koike’nin yeni partisiyle birleşerek ayakta kalmaya çalıştı . Ancak, PoH tarafından reddedilen DPJ üyelerinden oluşan başka bir partinin kurulması ve Koike’nin gafları nedeniyle parlamentoda saflar daha da bölündü ve LDP koalisyon ortağı Komeito ile birlikte süper çoğunluğa ulaşarak iktidarda ses sahibi oldu.

Yani Abe’nin ortaya çıkan muhalefeti daha doğmadan boğma stratejisi, savaş sonrası Japonya’da en büyük muhalefet partisinin en az sayıda sandalye kazanmasına yol açmıştı.

Bu taktikler arasında Abe’nin 2020 istifası ardından Suga’yı başa getirerek parti üzerinde gölge güç olarak siyasetine devam etmesi unutulmaması gereken bir nokta. Ardından tekrar seçim meydanlarına dönen Abe, yeni bir muhalefet kıyımı sürecindeyken silahlı suikasta kurban gitti. Halefi Kishida ise bombalı saldırıdan kıl payı kurtuldu.

Japonya’da artan finansal sorunlar ve yaşlanan nüfus ardından LDP hükümeti karşında son 8 aydır yoğun bir muhalefet gruplaşması söz konusu. Kishida’nın bu istifası Abe ile dizayn edilen stratejik sürecin bir parçası olacak mı? İşte bu sorunun cevabını yeni seçilecek Başbakan’ın iç politikadaki muhalefete yönelik yaklaşımları gösterecek.

ASYA

Güney Kore muhalefeti Başbakan hakkında görevden alma talebinde bulundu

Yayınlanma

Güney Kore’de ana muhalefetteki Demokrat Parti (DP) perşembe günü Devlet Başkanı Vekili ve Başbakan Han Duck-soo hakkında görevden alma talebinde bulundu.

Yasama organının internet sitesine göre 170 DP milletvekilinin tamamı önergeyi Ulusal Meclise sundu. Parti önergeyi cuma günü oylamayı planlıyor.

Han, Yoon Suk Yeol’un 3 Aralık’ta ilan ettiği ve ülkeyi demokratik döneminin en büyük krizlerinden birine sürükleyen kısa süreli sıkıyönetim nedeniyle 14 Aralık’ta görevden alınmasıyla devlet başkanlığına vekalet etmeye başlamıştı. Güney Kore Anayasa Mahkemesi, Yoon’un görevden alınmasının onaylanıp onaylanmayacağına karar verecek.

Bir cumhurbaşkanını görevden almak için milletvekillerinin üçte ikisinin oyu gerekirken, bir başbakanı görevden almak için sadece çoğunluk oyu gerekiyor. Ancak geçici bir cumhurbaşkanını görevden almak için kaç oy gerektiği belirsizliğini koruyor. Geçici bir cumhurbaşkanının görevden alınması için herhangi bir emsal yok.

DP, görünüşe göre başarı şansını arttırmak için Han’a karşı başbakan sıfatıyla önerge verdi. Ancak hangi oy yüzdesinin geçerli olacağına Ulusal Meclis Başkanı karar verecek.

Han görevden alınırsa, görevinden uzaklaştırılacak ve Anayasa Mahkemesi’nin de davasını incelemesi gerekecek. Bu arada Maliye Bakanı Choi Sang-mok başkan vekili olacak.

Eylem, Han’ın Yoon’un azil davasının incelenmesine katılmaları için üç Anayasa Mahkemesi yargıcını atamayı reddetmesinden bir saatten kısa bir süre sonra geldi. Han, ancak iktidardaki Halkın Gücü Partisi ile DP’nin anlaşmaya varması halinde bu kişileri atayabileceğini söyledi.

Dokuz üyeli mahkemede şu anda üç boş üyelik bulunuyor.

Azil duruşması cuma günü

Cuma günü Anayasa Mahkemesi Yoon’un azil davasına ilişkin ilk hazırlık duruşmasını gerçekleştirecek. Ancak Yoon, mahkeme belgelerini kabul etmeyi reddederek, altı aya kadar sürebilecek süreci kasıtlı olarak geciktirmeye çalıştığı eleştirileriyle karşı karşıya kaldı.

Yoon ayrıca 4 Aralık’ta milletvekillerinin karşı oy kullanmak üzere Ulusal Meclis’te toplanmasının ardından erkenden geri çektiği sıkıyönetim ilanı nedeniyle de yasal bir soruşturmayla karşı karşıya.

Üst Düzey Yetkililer için Yolsuzluk Soruşturma Ofisi (CIO), Yoon’u iki kez reddetmesinin ardından pazar günü sorgulanmak üzere çağırdı. CIO davayı polis ve savcılarla birlikte yürütüyor.

Ortak soruşturma ekibi , eski savunma bakanı Kim Yong-hyun, eski genelkurmay başkanı Park An-soo ve diğerleri de dahil olmak üzere sıkıyönetimin ilan edildiği gece askerlerin konuşlandırılmasında rol oynayan kilit isimleri ayaklanma gerçekleştirdikleri şüphesiyle tutuklamıştı.

Güney Kore muhalefeti Devlet Başkanlığına vekalet eden Han’ı görevden almayı tartışıyor

Okumaya Devam Et

ASYA

Dünya Bankası Çin’in büyüme tahminini yükseltti, ‘daha derin’ reform çağrısı yaptı

Yayınlanma

Dünya Bankası, Çin için yakın vadeli ekonomik tahminlerini yükseltirken, Devlet Başkanı Xi Jinping’e dünyanın ikinci büyük ekonomisindeki geciken güven ve yapısal sorunları ele almak için derin reformlar yapma çağrısını yineledi.

Çok taraflı kredi kuruluşu perşembe günü yaptığı açıklamada, Pekin’in son üç ay içinde açıkladığı bir dizi politika gevşetme önleminin yanı sıra ülkenin ihracatının gücünü de yansıtarak, Çin’in gelecek yılki GSYİH büyüme tahminini 0,4 puan artırarak yüzde 4,5’e yükselttiğini duyurdu.

Dünya Bankası da bu yıl için tüm yıl tahminini 0,1 puan artırarak yüzde 4,9’a yükseltti ve Pekin’in 2024 yılı için belirlediği yüzde 5 civarındaki büyüme hedefinin biraz gerisinde kaldı. Ekonomi yılın ilk dokuz ayında yüzde 4,8 oranında büyüme kaydetti.

Kredi kuruluşu ayrıca Xi’nin ekonomi planlamacılarının sosyal refah ve tüketim desteğini artırma ve mali ve vergi sistemleri reformlarını uygulama yönündeki son vaatlerine de dikkat çekti. Ancak hanehalkı ve iş dünyasının güvenini artırmak için daha fazla ayrıntıya ihtiyaç olduğunu söyledi.

“Geleneksel teşvik tedbirleri büyümeyi yeniden canlandırmak için yeterli olmayacaktır” diyen Dünya Bankası, Çin’in eğitim, sağlık, sosyal refah korumaları ve emekli maaşları ile hane halkı kayıt sisteminde daha derin reformlar yapılması çağrısını yineledi.

Çin’in ekonomik büyümesi bu yıl zayıf iç talep ve derin deflasyonist baskılar altında yavaşladı ve emlak piyasasındaki üç yıllık çöküş hane halkı servetini vurdu.

Xi ekonominin odağını yüksek teknolojili imalat ve sanayi yatırımlarına çevirmişti ancak büyümenin desteklenmesine yardımcı olan ihracatın, önümüzdeki ay ABD başkanı olarak geri dönecek olan Donald Trump yönetiminde yeni bir gümrük vergisi tehdidiyle karşı karşıya kalacağı endişesi artıyor.

Dünya Bankası ayrıca 2010-2021 dönemi için Çin’deki ekonomik hareketliliğe ilişkin yeni bir analiz yayınladı ve tanımlarına göre yarım milyardan fazla insanın yoksulluktan kurtulduktan sadece bir nesil sonra potansiyel olarak orta sınıfın dışına düşme riski altında olduğunu gösterdi.

Banka, son 40 yılda 800 milyon insanı yoksulluktan kurtaran “dramatik başarısı” için Pekin’i övdü ve bu dönemde nüfustaki düşük gelirli payının yüzde 62,3’ten yüzde 17’ye keskin bir düşüş gösterdiğini kaydetti.

Ancak aynı zamanda Çin’deki 1,4 milyar insanın yüzde 38,2’sinin, tanımlanan düşük gelir sınırının üzerinde olan ancak “bunun altına düşme riskinden muaf” olmayan “savunmasız orta sınıf” içinde olduğunu da belirtti. 2017 satın alma gücü paritesi hesaplamalarına göre düşük gelir seviyesi günlük 6,85 dolara kadar olarak tanımlandı.

Dünya Bankası, “Dünyanın başka hiçbir bölgesinde güvenli orta sınıf nüfusun payında Çin’den daha hızlı bir artış yaşanmadı” dedi. “Yine de nüfusun büyük bir çoğunluğu henüz ekonomik olarak güvende değil” diye ekledi.

Dünya Bankası’nın Pekin’deki eski Çin direktörü olan ve şu anda Singapur Ulusal Üniversitesi’nde görev yapan Bert Hofman, bu ayın başlarında Çin ekonomisinin Covid sonrası gösterdiği cansız performansın, mali sistemin 1994’teki son büyük yenilenmesinden bu yana biriken zayıflıkları ortaya çıkardığını yazmıştı.

Bununla birlikte, politika yapıcıların 2024’ün ikinci yarısında gelir dağılımının ve sosyal güvenliğin iyileştirilmesine işaret eden açıklamalarının ardından, reformların yolda olduğuna dair bazı “umut verici sinyaller” kaydetti.

Hofman Asia Society için hazırladığı 2025 tahmininde “Mali reformlar artık Çin Komünist Partisi’nin temel hedefi olan ‘yüksek kaliteli büyüme’ ile açıkça bağlantılı ve liderlik reformların verimlilik, eşitlik ve istikrar sağlayabilecek bir mali sistemle sonuçlanması gerektiğini kabul ediyor” diye yazdı.

Hofman, “Kilit soru, reformların maliye politikasını kaynak tahsisi, ekonomik istikrar ve gelir dağılımı için güçlü bir araca dönüştürecek kadar ileri gidip gitmeyeceğidir” değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya Devam Et

ASYA

Bakü’den Grozni’ye giden bir yolcu uçağı Kazakistan’da düştü

Yayınlanma

Kazakistan’ın Aktau kentinde Bakü’den Grozni’ye giden Embraer E190 tipi yolcu uçağı düştü. Kazada 28 kişi kurtulurken, 6 kişinin durumu kritik. Olayın nedeni olarak kuş sürüsüyle çarpışma üzerinde duruluyor. Kazanın soruşturulması için Kazakistan Devlet Başkanı Tokayev tarafından bir komisyon kuruldu.

Kazakistan’da Bakü’den Grozni’ye gitmekte olan bir yolcu uçağı, Aktau şehrinde düştü. Tengrinews’in haberine göre, kaza öncesinde mürettebat acil durum sinyali verdi.

Kazakistan Ulaştırma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Embraer E190 tipi uçak, Azerbaycan Hava Yolları’na (AZAL) aitti. Uçakta 5 mürettebat üyesi ve 62 yolcu bulunuyordu. Yolcuların arasında 37 Azerbaycan vatandaşı, 16 Rusya vatandaşı, 6 Kazakistan vatandaşı ve 3 Kırgızistan vatandaşı vardı.

Olay yerine Kazakistan Acil Durumlar Bakanlığı kurtarma ekipleri ve 14 ambulans sevk edildi.

Şu ana kadar 28 kişinin kurtarıldığı, bu kişilerden birinin çocuk olduğu bildirildi. Yaralılar Aktau’daki Mangistau Bölge Hastanesine sevk edildi. Kazakistan Sağlık Bakanı Akmaral Alnazarova, 6 kişinin durumunun kritik olduğunu belirtti.

Embraer E190 uçağının düşme nedeni olarak kuş sürüsüyle çarpışma ihtimali üzerinde duruluyor. Azerbaycan Hava Yolları, uçağın Aktau Havalimanı yakınlarında düştüğünü ve öncesinde yedek bir piste yönlendirildiğini açıkladı.

Grozni Havalimanı yetkilileri, RIA Novosti’ye verdikleri demeçte, uçağın önce Mahaçkale’ye, ardından Aktau’ya yönlendirildiğini belirtti. Bunun nedeni ise Çeçenistan’ın başkenti Grozni’deki yoğun sis oldu.

Acil durum ekibi, İnterfaks’a yaptığı açıklamada, “Mürettebat saat 08.35’te acil durum sinyali verdi ve uçak kontrol sisteminde arıza olduğunu bildirdi. 08:49’da Aktau’ya acil iniş izni istendi ve manuel kontrol (direct mode) ile iniş denenmek istendi. Ancak 09.28’de uçak yere çarptı,” ifadelerini kullandı.

Rosaviatsiya (Rusya Sivil Havacılık Kurumu), AZAL, Azerbaycan ve Kazakistan havacılık otoriteleriyle temas halinde olduklarını açıkladı. İlk incelemelere göre, uçak kuş sürüsüyle çarpıştıktan sonra oluşan arıza nedeniyle kaptanın Aktau’yu yedek iniş pisti olarak seçtiği ancak iniş sırasında uçağın yere çarptığı bildirildi.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in talimatıyla kazanın nedenlerini soruşturmak üzere hükümet nezdinde komisyonu oluşturuldu.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise Rusya’da katılmayı planladığı gayri resmi BDT Zirvesi’ni iptal ederek Bakü’ye dönme kararı aldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English