Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya’nın liderlik yarışı enflasyondan bıkmış seçmenlere odaklanıyor

Yayınlanma

Japonya’da Başbakan Fumio Kishida’nın yerine aday olacak isimler, seçmenlerin ekonomik yükünü nasıl hafifleteceklerini anlatmak için kampanyalar düzenliyor ancak bu tür politikalar ülkenin mali durumuna zarar verebileceği de tartışılanlar arasında.

Kishida, Liberal Demokrat Parti (LDP) liderliği için tekrar aday olmamayı seçti. Bu yarışmanın galibi ülkenin bir sonraki başbakanı olacak.

Görevdeki 700’den fazla LDP milletvekili ve diğer parti üyeleri, 27 Eylül’de bir sonraki lideri seçmek için oy kullanacak.

Partide ikinci en yüksek mevkide bulunan ve çarşamba günü adaylığını açıklayan LDP Genel Sekreteri Toshimitsu Motegi, özellikle yüksek fiyatlarla boğuşan seçmenlere yardım konusuna vurgu yapıyor.

Nikkei Asia’da yer alan haberde Motegi, düzenlediği basın toplantısında savunma harcamalarını artırmak için vergileri artırmayacağı sözünü verdi ve ayrıca Japonya’nın düşen doğum oranına karşı önlemleri finanse etmek için sağlık sigortası primlerini artırmayacağını söyleyerek, mevcut hükümetin izlediği politikalardan uzaklaştı.

Bunun bir kısmını, artan ekonomik büyümeden 2 trilyon yen (13,7 milyar dolar) kadar ek vergi geliri elde ederek telafi etmeyi amaçlıyor.

Genel sekreter, tutarlı gerçek ücret artışı elde etmek için yakında kapsamlı bir ekonomik politika paketi çıkaracağını söyledi. Japonya’nın ulusal ve yerel hükümetlerinin birleşik birincil dengesini 2025 mali yılında kara geçirme hedefine bağlı kalmayı planlıyor.

“Üç yıl içinde sonuçlar elde edilmezse, başbakan olarak sorumluluk alacağım,” diyerek bu senaryoda istifa edebileceğini imasında bulundu.

Motegi, ekonomik konularda rekabet etme niyetini gösterip alışılmadık bir hamle yaparak, nominal gayri safi yurt içi hasıla büyüme hedefini en azından yüzde 2’nin ortasında belirledi.

Diğer adaylar da benzer söylemlere yönelimini sürdürüyor.

Salı günü adaylığını açıklayan Baş Kabine Sekreteri Yoshimasa Hayashi, “enerji fiyatlarına bağlı olarak” elektrik ve benzin sübvansiyonlarının uzatılması olasılığından bahsetti.

Dijital Bakanı Taro Kono pazartesi günü X’te çalışma çağındaki gençler için sosyal sigorta primlerini düşürmeyi planladığını söyledi.

Eski Savunma Bakanı Şigeru İshiba’nın önümüzdeki hafta açıklayacağı politika duyurusunda ekonomik konulara da yer vermesi bekleniyor.

Eski Çevre Bakanı Shinjiro Koizumi ve eski Ekonomi Güvenlik Bakanı Takayuki Kobayashi, fiyatların istikrarını sağlamaya yönelik önlemlerin alınabileceğinden söz ettiler.

Alt meclisin erken feshedilerek erken seçime gidilmesi yönündeki konuşmaların artmasıyla birlikte ekonomik büyüme ve seçmenler için maliyetlerin azaltılması daha da öne çıkan bir konu haline geliyor.

Ishiba geçen ay, “En kısa zamanda seçmenlerin yargısına başvurmalıyız” demişti.

Seçim yapılırsa, yeni parti liderinin politikaları LDP platformuna yansıyacaktır. Partinin imajı siyasi fon skandalıyla zedelendikten sonra seçmenlere hitap etmek parti için özellikle önemlidir.

Nikkei’nin geçen ay yaptığı bir ankete göre, seçmenlerin en çok tartışılmasını istediği politikalar arasında, artan fiyatlara karşı alınacak önlemler yüzde 37 ile ilk sırada yer aldı.

Elektrik ve gaz sübvansiyonlarının ekim ayında sona ermesi planlanıyor, bu da erken seçim çağrısı yapılırsa seçmenlerin sandık başına gitmeden hemen önce daha fazla ödeme yapmasına neden olabilir. Sübvansiyonların toplam maliyeti 11 trilyon yene çıktı, Japonya Merkez Bankası’nın faiz oranı artışından sonra partide mali disiplin konusunda endişeler ortaya çıkmıştı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, 2035’te ABD ve Rusya’nın nükleer gücüne ulaşabilir

Yayınlanma

Çin’in önümüzdeki yıllarda askeri harcamalarını artırarak 2035’te ABD ve Rusya’nın nükleer gücüne ulaşması bekleniyor. İktisadi ve demografik zorluklara rağmen, Çin’in sürdürülebilir büyüme potansiyeli ve küresel etkisi artmaya devam edecek.

Önümüzdeki yıllarda Çin, askeri harcamalarını artırarak üçüncü nükleer süper güç olma yolunda ilerlemeye devam edecek.

Pekin, 2035 yılına kadar Rusya ve ABD’nin stratejik nükleer cephanelik seviyesine ulaşabilir. Bu sonuç, Rusya Bilimler Akademisi Çin ve Modern Asya Enstitüsü tarafından hazırlanan Çin-2049: Fütürolojik Analiz başlıklı raporda yer alıyor. Rapor, bu hafta içinde geniş bir kitleye sunulacak.

Raporda, önde gelen Rus Çin uzmanları, Çin’in 2049 yılına kadar ekonomik ve dış politika alanındaki gelişim trendlerini analiz ederek, Pekin’in küresel arenadaki yerinin nasıl evrilebileceğini ve mevcut perspektifler ışığında Rusya için en uygun stratejinin ne olabileceğini ele alıyor.

Raporun yazarları, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2049’u, hem mevcut eğilimlerin geleceğe dair genel yönelimleri gösterebileceği kadar yakın, hem de bu yönelimler hakkında çok yönlü tartışmalar yapılabilecek kadar uzak bir tarih olarak belirlediklerini ifade ediyor.

Ekonomik zorluklar

Çin, birkaç yıldır resmi olarak ABD’nin ardından dünyanın ikinci büyük ekonomisi konumunda. Raporda, bu Asya ülkesinin iktisadi gelişiminin önündeki iç ve dış zorluklar ele alınıyor.

İç zorluklar arasında, iç tüketim tabanının zayıflığı ve büyüme hızının yavaşlığı yer alıyor (son yıllarda Çin’in GSYİH’sindeki bireysel tüketim payı yüzde 40 ila 45 civarında, örneğin Brezilya veya Hindistan’da bu oran yüzde 60’a yakın).

Çin’in iktisadi gelişimini zorlaştıran ikinci sorun ise demografik yapı. Hızlı yaşlanan nüfus, düşük doğum oranı ve çalışma çağındaki nüfusun azalması, ülkenin ekonomik büyümesini engelleyen faktörler olarak öne çıkıyor. Ayrıca, doğal kaynakların sınırlılığı, bölgesel dengesizlikler (Çin’in sahil bölgeleri ile iç ve batı bölgeleri arasındaki gelişmişlik farkının yanı sıra, güney ve kuzey eyaletleri arasında da bir ayrışma belirginleşiyor) ve temel araştırmalar alanındaki gerilik, ekonomik büyümeyi yavaşlatan diğer etkenler.

Bu tabloya, dış zorluklar da ekleniyor: Küreselleşmenin gerilemesi, uluslararası ticarette korumacılık eğilimlerinin artması ve Batı’nın Çin’i teknolojik olarak izole etme çabaları, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a gelmesiyle daha da güçlenecek.

Ancak raporun yazarları, “İç sorunlara ve Çin’i sınırlama yönündeki artan dış baskıya rağmen, Çin ekonomisi hala büyük bir direnç ve sürdürülebilir büyüme potansiyeli taşıyor,” sonucuna varıyor.

Kommersant gazetesinin aktardığına göre yazarlar, Çin ekonomisinin muhtemelen yeni bir seviyeye ulaşarak “yüksek kaliteli kalkınma” modeline geçebileceğini belirtiyor. Çin yönetiminin planlarına göre, 2049 yılına kadar ülke, “Çin tarzı modernizasyonu” tamamlayarak “zengin, güçlü, demokratik, medeni, uyumlu bir sosyalist güç” haline gelecek.

Daha yüksek, daha uzak, daha güçlü

Çin’in savunma alanındaki yeteneklerinin önümüzdeki yıllarda artmaya devam edeceği öngörülüyor. Uzmanlara göre, Çin, şu anda “yüksek seviyeli stratejik caydırıcılık sistemi” oluşturma politikası izleyerek, on yıl içinde üçüncü nükleer süper güç olarak tam anlamıyla konumunu sağlamlaştıracak.

Pekin, kıtalararası balistik füze cephaneliğini en az üç temel tipte (DF-31, DF-41, DF-5) ve giderek daha modern modifikasyonlarla genişletmeye devam edecek.

Raporda, “Bu tür silahların geliştirilmesi, Çin’in nükleer cephaneliğini önemli ölçüde ve hızla artırma planlarına işaret ediyor. Bu durum, Çin’in 2035 yılına kadar Rusya ve ABD’nin stratejik nükleer cephanelik seviyesine ulaşmasını mümkün kılabilir. Bu tarihte Çin’in yaklaşık 1500 nükleer savaş başlığına sahip olacağı tahmin ediliyor,” deniyor.

Çin’in okyanus filosundaki hızlı gelişim sayesinde, şu anda yeni savaş gemilerini hizmete alma konusunda lider olan ülke, küresel çıkarlarını güç kullanarak koruma konusunda daha büyük imkanlara kavuşacak.

Uzmanlar, 2049 yılına kadar Çin Donanması’nın ABD Donanması ile karşılaştırılabilir bir savaş potansiyeline ulaşabileceğine inanıyor.

Ayrıca, Çin yönetimi, dünyanın çeşitli bölgelerinde sürekli bir varlık sağlamaya odaklanacak: “Şu anda Çin, yalnızca Cibuti’de bir yabancı askeri üsse sahip, ancak gelecekte Batı Afrika kıyılarında ve Orta Doğu’da Çin üslerinin ortaya çıkması beklenebilir.”

Bununla birlikte, Çin’in gelecekteki yabancı askeri varlığının boyutlarının, ABD’nin mevcut küresel askeri varlığı ile karşılaştırılabilir olması pek mümkün değil.

Son olarak, önümüzdeki çeyrek yüzyılda Çin, yapay zeka, lazer ve elektromanyetik silahlar ile hipersonik teknolojiler gibi gelecek vaat eden askeri teknoloji alanlarında liderlik peşinde koşacak. Uzay ise Pekin ile Washington arasındaki rekabetin ana alanı olmaya devam edecek.

Çin’in dünyadaki yeri ve Rusya’nın seçenekleri

Raporda, Çin’in 21. yüzyılın ortalarında küresel arenada nasıl bir tutum sergileyeceğine dair en önemli sonuçlardan biri, ülkenin ekonomik istikrarı dış politikasının temel unsuru olarak görmeye devam edeceği ve başarılı ekonomik büyümenin uluslararası etkisinin temel dayanağı olacağı yönünde.

Aynı zamanda Pekin, kendisini Küresel Güney’in lideri olarak görüyor ve bu bölgedeki etkisini, iktisadi teşviklerin yanı sıra yaptırımlar yoluyla baskı politikası uygulayarak genişletmeyi planlıyor.

Çin ve ABD arasındaki “dünyanın en önemli ilişkisine” gelince, yazarlar, Pekin ile Washington arasındaki rekabetin devam edeceğini, ancak yüzyılın ortalarında bile tam bir kopuş yaşanmayacağını belirtiyor.

Bunun nedeni, Çin’in esnek davranmaya devam ederek açık çatışmalardan kaçınması ve uzlaşma arayışı içinde olması, ancak aynı zamanda Batı kampındaki çelişkileri kendi lehine kullanmaktan da vazgeçmemesi.

Moskova ile ilişkilerde ise Pekin, “stratejik esneklik ve ileri görüşlülüğü koruyarak, Rusya’yı bir müttefik olarak tanıyacak ve kuzey sınırındaki güvenliğe büyük önem verecek.” Bununla birlikte, Pekin, Moskova’ya karşı aşırı derecede bağlayıcı taahhütlerden kaçınacak.

Özellikle, son birkaç yıldır uzmanların ve medyanın gündeminde olan iki ülke arasında resmi bir askeri ittifak oluşturulması, ancak büyük çaplı bir savaş durumunda mümkün olabilir.

Rus Çin uzmanları, önümüzdeki yıllarda Çin’in hangi gelişim senaryosunun en olası ve Rusya için en faydalı olacağına dair bir tahminde de bulunuyor.

Bu konudaki sonuç şu: En muhtemel senaryo, Çin ile Batı arasında kontrollü bir rekabetin sürmesi olacak. Bu bağlamda Rusya, Batı’dan gelen tehditleri bertaraf etmek için Pekin ile kapsamlı işbirliğini derinleştirmeli, aynı zamanda diğer Batı-dışı güç merkezleriyle etkileşimi aktif olarak geliştirmelidir.

Raporda, “Çok taraflı diplomasiye yönelik tutarlı bir politika ve küresel girişimlere katılım, izolasyondan kaçınmaya ve devam eden rekabet koşullarında egemenliği güçlendirmeye yardımcı olabilir. Bu tür bir strateji, Rusya için genel olarak en uygun seçenek olacaktır,” deniyor.

Öte yandan, Çin’in zayıflaması ve Batı’nın güçlenmesi, ya da Çin’in ABD ve müttefiklerini açık ara geride bırakması (birinci senaryo uzmanlara göre en az olası, ikincisinin olasılığı ise biraz daha yüksek), Rusya’nın çıkarlarına uygun değil.

Raporda, “Çin’de yaşanacak bir kriz, hem Rus ekonomisi hem de güvenliği için ciddi sorunlar yaratırken, Çin’in zayıflaması, Rusya’nın güçlenen Batı karşısında önemli bir destekten mahrum kalmasına neden olabilir,” ifadeleri yer alıyor.

İkinci senaryonun gerçekleşmesi ise Rusya için hem fırsatlar hem de sorunlar yaratacak.

Raporda, “Çin’in tek küresel lider olarak nasıl davranacağı tam olarak belli değil. Çin yönetiminin açıklamalarına göre, küresel sistemde hegemonya kurma planları yok. Ancak ülkenin elitleri arasında milliyetçi eğilimler de mevcut ve bu eğilimler, ülkeye duyulan gurur arttıkça daha da güçlenebilir. Bu durum, Çin’in komşularıyla, Rusya da dahil olmak üzere, ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Bu koşullarda, Rusya’nın dış politikada tek taraflı olarak Pekin’e bel bağlama eğilimi, tek taraflı bir bağımlılığa dönüşebilir,” uyarısı yapılıyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Maliye Bakanı, Pakistan’ın Çin sermaye piyasalarından yararlanmaya hazır olduğunu söyledi

Yayınlanma

Güney Asya ülkesi Çin ile bağlarını güçlendirmeyi ve genişletmeyi hedeflerken, Pakistan Maliye Bakanı özel bir röportajda, Pakistan’ın yuan tahvil piyasasına girmeye istekli olduğunu ve Hong Kong’da kurumsal hisse senedi listelerini teşvik edeceğini söyledi.

Muhammad Aurangzeb, Çin anakarasında ihraç edilen Çinli olmayan bir kuruluştan yuan cinsinden bir borçlanma aracı olan bir panda tahvilinin ilk ihracının bu yılın sonuna kadar gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Bakan, Hong Kong’da düzenlenen yıllık Asya Finans Forumu’nun oturum aralarında Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada, bu hamlenin yaklaşık 200 milyon ila 250 milyon dolar değerinde olmasının beklendiğini ancak “bunun bir miktar meselesi olmadığını” söyledi.

“Önemli olan bir açılış ihracı yapmamız ve başarılı olduktan sonra bunu her zaman devam ettirebilmemizdir” dedi.

J.P. Morgan da dahil olmak üzere birçok küresel firmada eski bir bankacı olan Aurangzeb, dünyanın en büyük ikinci sermaye piyasasını şimdiye kadar kullanmamanın “bizim açımızdan bir eksiklik olduğunu” söyledi.

“Bu takvim yılı boyunca bunu yapmak konusunda oldukça istekliyiz,” diye ekledi.

Pakistan’ın kredi notları Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF)  7 milyar dolarlık bir kurtarma paketi almasından bu yana yükseltilmiş olsa da, üç büyük küresel kuruluş tarafından değerlendirilen “CCC” veya “Caa” seviyesinden henüz çıkamadı. Bu da küresel piyasadaki finansman seçeneklerini ciddi ölçüde kısıtlıyor.

Aurangzeb, IMF’nin şartlarına uygun reformların gerçekleştirilmesiyle zaman içinde “B” derecelendirme bölgesine ulaşma umudunu dile getirirken, ülkenin finansman kaynaklarının “çeşitlendirilmesinin” önemini vurguladı.

Hong Kong’un hisse senedi piyasası da resmin bir parçası. Bakan, kamyon ve otobüs lastikleri üreten Pakistan-Çin ortak girişimi Service Long March’ın hisse senetlerinin borsada işlem görmesinin yakın olduğunu söyledi.

“Bu ortak girişimler öz sermaye [fon] toplamak istiyor ve uluslararası piyasalarda Hong Kong bu ortak girişimler için çok ama çok bariz bir seçim” diyen Bakan, Pakistanlı şirketlerin Hong Kong’da birincil ve ikincil halka arzları için gelecekteki fırsatları değerlendirdi.

Amiral Gemisi Çin Pakistan Ekonomik Koridoru

Pakistan, milyarlarca dolarlık Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru altyapı projesinin de örnek teşkil ettiği üzere, on yıllardır Çin ile yakın ilişkiler geliştiriyor. Aurangzeb, koridorun Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in öncülük ettiği temel bir ekonomik ve jeopolitik girişim olan Kuşak ve Yol Girişimi’nin bir “amiral gemisi” olduğunu vurguladı.

IMF’nin koşulları yeni vergi teşvikleri sunulmasına ve yeni ekonomik bölgeler kurulmasına izin vermiyor. Bu bağlamda Çin ile planlanan projeleri nasıl etkileyebileceği sorulduğunda Pakistanlı bakan bu tür endişeleri bir kenara bıraktı. Bakan, öncelikle hayata geçirilmesi gereken pek çok mevcut proje olduğu için bunun “söylendiği kadar büyük bir mesele olmadığını” vurguladı.

Ancak Pakistan’da Çinli vatandaşlara ve projelere yönelik bir dizi terör saldırısının ardından güvenliğin nasıl garanti altına alınacağı acil bir mesele. Pekin, İslamabad’a güvenliği artırmak için daha fazlasını yapması konusunda defalarca çağrı yaptı.

Aurangzeb, hükümetinin sadece Çinliler için değil ülkedeki tüm yabancı uyruklular için güvenlik konusuna “en üst düzeyde dikkat” gösterdiğini söyledi. Sahadaki durumun “aslında haberlerde ve çeşitli kanallarda gördüğümüzden çok daha iyi olduğunu” da sözlerine ekledi.

Reform ve yeniden yapılandırma

Aurangzeb, IMF yardımı kapsamında reform ve yeniden yapılandırma konusunda kaydedilen somut ilerlemeye ilişkin olarak, düşen enflasyon, artan döviz rezervleri ve yerel borsanın rekor kıran performansı gibi veri noktalarına işaret etti.

“Tüm bunlar bizi doğru yönde ilerletti, buna bizim için en büyük hikaye olan ve Mayıs 2023’te yaklaşık %38’den bu ay %3’e düşen enflasyon da dahil” dedi.

Aynı zamanda, ülkesinin özellikle dört temel alanda (vergilendirme, enerji sektörü, kamu iktisadi teşebbüsleri reformu ve kamu maliyesi) icra ve uygulama kısmında henüz “gerçekten başarılı olamadığını” itiraf etti. Örneğin, vergilerin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı %13,5’lik hedefe kıyasla %10,8’de kalmıştır.

Geçtiğimiz sonbaharda zarar eden ulusal amiral gemisi Pakistan Uluslararası Havayolları’nı (PIA) satma girişiminin başarısız olmasına rağmen, hükümetin önümüzdeki aylarda bu çabayı yeniden başlatma konusunda “çok umutlu” olduğunu söyledi.

Pakistan, özellikle geçtiğimiz şubat ayındaki tartışmalı seçimlerden bu yana iç siyasi çalkantılarla da boğuşuyor. Ancak Aurangzeb bu gerilimleri “iç politikadaki tipik demokratik farklılıklar” olarak değerlendirdi. “Ekonomiyi ileriye taşımak için tüm tarafların temel noktalar üzerinde anlaşmasının zorunlu olduğunu, çünkü patlama ve çöküş döngülerinden uzak durmamızın kritik önem taşıdığını” savundu.

“Şu anda 25. IMF programındayız ve bunun son program olmasını sağlamak istiyoruz” dedi.

Bunu yapmak için ülkenin ihracata dayalı bir büyüme modelini sağlam bir şekilde kurması, daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekmesi ve uluslararası sermaye piyasasına geri dönmesi gerektiğine inanıyor.

Başkan Donald Trump’ın bir haftadan kısa bir süre içinde Beyaz Saray’a dönmesi bu senaryo için risk oluşturabilir. Ancak Aurangzeb ticaret engellerini ve diğer dış faktörleri yakından izlediğini kabul ederken, öncelikli odak noktasının petrol ve emtia fiyatları olduğunu söyledi.

“Oranlar ve etkiler konusunda küresel durumdan daha az endişe duyuyoruz, ancak emtia fiyatları ekonomimizi ve özellikle de petrolü etkileyecektir” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Çin’in yapay zekaya küresel erişimini engellemek için çip kontrollerini genişletiyor

Yayınlanma

Biden yönetimi görevi bırakmasına günler kala, Çin’in gelişmiş çiplere ve bazı yapay zeka teknolojilerine üçüncü ülkeler üzerinden erişmesini engellemeyi amaçlayan yeni bir dizi teknoloji ihracat kısıtlamasını açıkladı.

Çarşamba günü resmi olarak yayınlanacak ve 120 günlük bir yorum döneminin ardından, yeni Trump yönetimi tarafından değiştirilmediği ya da kaldırılmadığı takdirde yürürlüğe girecek olan kurallar, ihracat hedeflerini üç kategoriye ayırıyor: müttefikler ve ortaklar; düşmanlar; ve en büyük kategori olan diğerleri.

Amaç, Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran’ı içeren ikinci kategorideki ülkelerin ABD dışındaki Güneydoğu Asya ve Orta Doğu gibi yerlerdeki veri merkezlerinde bulunan yapay zeka çiplerine erişimini kısıtlamak.

Başkan Joe Biden’ın görevden ayrılmasından bir hafta önce gelen “yapay zeka yayılımı çerçevesi”, yönetimin Çin’in en son teknolojilerdeki ilerlemesini yavaşlatmak için dört yıldır verdiği mücadeleyi yeni kurallarla şekillendiriyor.

Yeni kurallara göre, ABD’nin 18 önemli müttefik ve ortağına yapılan çip satışlarına yeni kısıtlamalar getirilmiyor. Ticaret Bakanlığı’na göre bu ekonomilerde yerleşik şirketler, silah ambargosu altında olanlar hariç olmak üzere, küresel yapay zeka hesaplama kapasitelerinin %7’sine kadarını -ki bu da muhtemelen yüz binlerce çip anlamına geliyor- herhangi bir üçüncü ülkeye yerleştirebilecek.

Japonya, Güney Kore, Hollanda ve Tayvan – hepsi de önemli çip üreticisi ekonomiler – bu kategoriye giriyor.

Bu 18 müttefik ve ortak dışındaki ülkelerin büyük çoğunluğu için ABD, çiplerin ihracatı, yeniden ihracatı ve ülke içi transferi için izin isteyecektir. Ticaret Bakanlığı, süreci hızlandırmak amacıyla, belirli bir tahsisata kadar lisans başvurularının “onay karinesi” altında inceleneceğini söyledi.

Bir ülke tahsisatına ulaştıktan sonra, başvurular bir ret politikası kapsamında incelenecek.

Yapay zeka veri merkezlerine yönelik talebin hızla arttığı Singapur, Malezya, Tayland ve Vietnam bu kategoriye giriyor, yani daha katı ihracat lisansı gereklilikleriyle karşı karşıya kalacaklar.

Kamboçya ve Myanmar da dahil olmak üzere silah ambargosu uygulanan 22 ülke için miktara bakılmaksızın bir “ret karinesi” uygulanacak.

Sektörden tepki geldi: Yapak zekada küresel ilerleme tehlikede

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi Wadhwani Yapay Zeka Merkezi Direktörü Gregory Allen Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada, “Bu politikanın amacı, diğer şeylerin yanı sıra, Çin’in büyük miktarda çipi Çin’e başarılı bir şekilde kaçırmasını son derece zorlaştırmak ve ayrıca önde gelen yapay zeka şirketleri ve önde gelen bulut şirketleri için yapay zeka altyapısının çoğunu veya tamamını ABD’de inşa etmeleri için önemli teşvikler yaratmaktır” dedi.

Yeni kural, istişare edilmeden hazırlandığını söyleyen sektör temsilcilerinin tepkisini çekti ve önde gelen Amerikan teknoloji şirketleri ile düzenleyiciler arasındaki gerilimin altını çizdi.

Çipleri yapay zekada kullanılan önde gelen Amerikan grafik işlemci şirketi Nvidia, pazartesi günü yaptığı sert bir açıklamada yapay zeka konusundaki küresel ilerlemenin “tehlikede” olduğunu söyledi.

Nvidia’nın hükümet işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Ned Finkle bir blog yazısında, “Biden Yönetiminin yeni kuralı, piyasa sonuçlarına hile karıştırmaya ve inovasyonun can damarı olan rekabeti bastırmaya çalışarak, Amerika’nın zor kazanılan teknolojik avantajını heba etme tehdidinde bulunuyor” diye yazdı.

Finkle, “‘Çin karşıtı’ bir önlem kisvesine bürünmüş olsa da, bu kurallar ABD’nin güvenliğini arttırmak için hiçbir şey yapmayacaktır” diye ekledi.

Washington merkezli Yarı İletken Endüstrisi Birliği Başkanı ve CEO’su John Neuffer Pazartesi günü yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu büyüklükte ve etkide bir politika değişikliğinin, başkanlık geçiş sürecine günler kala ve sektörden anlamlı bir girdi alınmadan aceleye getirilmesinden derin bir hayal kırıklığı duyuyoruz. Yeni kural, stratejik pazarları rakiplerimize kaptırarak Amerika’nın ekonomisine ve yarı iletkenler ve yapay zeka alanındaki küresel rekabet gücüne istenmeyen ve kalıcı zararlar verme riski taşıyor.”

Yapay Zekaya yeni kontroller

Çerçeve ayrıca en gelişmiş kapalı ağırlıklı Yapay Zeka modellerinin “model ağırlıkları” üzerinde yeni kontroller getiriyor. Model ağırlığı, YZ yazılımının tahminlerde bulunmak veya kararları kontrol etmek için kullandığı sayısal parametreleri ifade eder ve bir model “öğrendikçe” zaman içinde gelişir. Kurallar, bu tür ağırlıkların ihracatı, yeniden ihracatı ve ülke içi transferleri için izin gerektiriyor.

Bakanlık, açık ağırlık modelleri gibi yaygın olarak bulunan model ağırlıklarına sahip modellerin kontrollere tabi olmayacağını söyledi.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo pazar günü bir telefon görüşmesinde gazetecilere verdiği demeçte, “Yapay zeka, ona güç veren yarı iletkenler ve model ağırlığı, hepimizin bildiği gibi, çift kullanımlı bir teknolojidir,” diyerek yapay zekanın düşmanlar tarafından nükleer simülasyonlar yürütmek, biyolojik silahlar geliştirmek ve askeri yeteneklerini ilerletmek için kullanılabileceği iddiasını dile getirdi.

Ticaret Bakanlığı bir haber bülteninde, teknolojinin aynı zamanda güçlü saldırı amaçlı siber operasyonları destekleyebileceğini ve kitlesel gözetleme de dahil olmak üzere insan hakları ihlallerine yardımcı olabileceğini öne sürdü.

Raimondo, yeni Trump yönetiminin uzmanlardan, sektör oyuncularından ve ortak ülkelerden gelen girdileri dikkate almasına olanak sağlamak için “120 günlük çok uzun bir yorum süresi” konulduğunu söyledi.

Raimondo, kısıtlamaların dar anlamda ulusal güvenlik kaygılarını hedeflediğini ve örneğin oyun çiplerinin bundan muaf olduğunu vurguladı.

Amerikalı şirketlerin Pazar potansiyelini azaltabilir

ABD-Çin ekonomik ve teknolojik rekabeti konusunda uzmanlaşmış Washington merkezli bir analist olan Ray Wang, çerçevenin Nvidia ve Advanced Micro Devices gibi Amerikan çip şirketlerinin pazar potansiyelini azaltma riski taşıdığını söyledi.

Wang, bunun aynı zamanda Çin’i yapay zeka çipleri geliştirme çabalarını hızlandırmaya iteceğini söyledi.

Çin, Amerikalı şirketlerin tedarik zinciri değişimlerini yavaşlatıyor

Nikkei Asia’nın haberine göre Çinli teknoloji şirketleri, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü öncesinde bir dizi önemli sarf malzemesi de dahil olmak üzere çip üretim malzemelerini güvence altına almak için acele etti.

Aralık ayında, Biden yönetimi kapsamlı yeni ihracat kısıtlamaları açıkladı ve neredeyse tamamı Çinli olan 140 kuruluşu ticaret kara listesine ekledi. Aynı ay yönetim, Çin yapımı eski çiplerle ilgili olarak cezalandırıcı gümrük vergilerine yol açabilecek bir ticaret soruşturması başlattı. Soruşturma, Çin’den yapılan ithalata yönelik kapsamlı gümrük vergileri uygulamakla sürekli tehdit eden Trump göreve dönmeden önce tamamlanmayacak.

Üst düzey bir yönetim yetkilisi, göreve gelecek Trump yönetiminin bu yeni kuralların uygulanmasını geciktirmeyeceğini umduğunu ifade etti. “Zaman gerçekten çok önemli” diyen yetkili, ABD modellerinin Çin modellerinin altı ila 18 ay önünde olduğuna dikkat çekti. Wang, Trump’ın geri dönüşü ve Mike Waltz’un ulusal güvenlik danışmanı ve Senatör Marco Rubio’nun dışişleri bakanı olarak seçilmesinin “Çin’in kritik teknolojilerdeki ilerlemesini kısıtlamak için iddialı adımlar atmaya hazır bir yönetim bekleyebiliriz” anlamına geldiğini söyledi.

Aralık ayında Çin, Nvidia hakkında bir antitröst soruşturması başlattığını duyurdu ve ABD’ye bazı çift kullanımlı malzemelerin ihracatı üzerindeki kendi kontrollerini sıkılaştırdı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English