Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Lübnan cephesinde ateşkes başladı: Siviller güneydeki evlerine dönüyor

Yayınlanma

Lübnanın güneyi

İsrail ile Hizbullah arasında 14 aydır devam eden çatışmaları sona erdiren ateşkes anlaşması bu sabah yürürlüğe girdi. İsrail’in hava ve kara saldırıları nedeniyle Lübnan’ın güneyini terk etmek zorunda kalan Lübnanlılar İsrail’in “henüz dönmeyin” uyarısına rağmen evlerine dönmeye başladı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Lübnan ile İsrail hükümetlerinin onaylamasının ardından duyurduğu ateşkes antlaşması bugün 05.00 itibarıyla yürürlüğe girdi.

Biden, Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin 60 gün içinde Lübnan’ın güney sınırına konuşlanarak bu bölgenin kontrolünü sağlayacağını belirtti. Antlaşmanın, söz konusu bölgeden Hizbullah unsurlarının silahsızlandırılarak Litani Nehri’nin kuzeyine geçirilmesini öngördüğünü kaydeden Biden, 60 günlük süreç zarfında İsrail askerlerinin kademeli şekilde bölgeden geri çekileceğini söyledi.

Biden, bu süreçte Lübnan’da herhangi bir Amerikan askerinin görev almayacağını da kaydederek, ABD ve Fransa’nın öncülüğünde uzun süren diplomatik çabaların sayesinde anlaşmaya varıldığını vurguladı.

İsrail’in Hizbullah’la ateşkesi: “Mutlak zaferden tam teslimiyete…”

Biden ayrıca, ABD ve Fransa’nın başını çektiği bir uluslararası koalisyonun ateşkes antlaşmasının uygulanması konusunda destek vereceğini belirtti.

Biden, İsrail saldırıları sebebiyle yerinden edilen Lübnanlılar ile İsrail’in kuzeyindeki Yahudi yerleşimcilerin evlerine dönmesinin sağlanacağını da dile getirdi.

Ateşkesin yürürlüğe gireceğinin açıklanmasından önce basına yansıyan iddialara göre, İsrail ordusunun ve Hizbullah’ın çekildiği İsrail-Lübnan sınırından Litani Nehri’ne kadar olan bölgeye 5 bin ila 10 bin kadar Lübnan askeri konuşlandırılacak.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına uygun olarak Lübnan’daki söz konusu grupların yeniden silahlanmasını önlemek için, Lübnan’a silah satışı veya Lübnan içinde silah üretimi Lübnan hükümeti tarafından denetlenecek.

Öte yandan basında yer alan diğer bir iddiaya göre, “ABD, Hizbullah’ın antlaşmayı ihlal ettiği tespit edilirse İsrail’e yeniden saldırma hakkı tanıyan ve antlaşma metninde olmayan bir taahhütte bulundu.”

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

Ateşkes yürürlüğe girerken, İsrail ordusu Arapça sözcüsü Albay Avichay Adraee, Lübnanlı sivilleri henüz Lübnan’ın güneyindeki köylere dönmemeleri konusunda uyardı.

Adraee, “Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesi ve hükümleri doğrultusunda, İsrail ordusu Lübnan’ın güneyindeki mevkilerinde hazır bulunmaya devam ediyor. İsrail ordusunun tahliye ettiği köylere ya da bölgedeki İsrail ordu güçlerine doğru hareket etmeyin. Kendi güvenliğiniz ve ailenizin emniyeti için bu bölgeye gitmekten kaçının” dedi. Adraee, İsrail ordusunun sivillere “evlerine dönmeleri için tarih vereceğini” de sözlerine ekledi.

Buna rağmen Reuters, aylardır devam eden çatışmalar nedeniyle yerinden edilen insanları taşıyan araçların güneye doğru ilerlediğini bildirdi.

Hizbullah’ın füze ve İHA saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyindeki evlerini terk eden İsraillilerin ise ne zaman bölgelerine döneceği belli değil.

Hizbullah, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’in güneyine düzenlediği baskından bir gün sonra İsrail’e ateş açmaya başlamış, İsrail’in kuzeyinde yaşayan yaklaşık 60 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Eylül ayı sonlarında yoğunlaşan çatışmalarda İsrail, 1 Ekim’den itibaren Lübnan’ın güneyine karadan girmeye çalışmış ancak sıcak çatışmaların yoğunluğundan dolayı fazla ilerleme sağlayamamıştı.

ORTADOĞU

İsrail’in Hizbullah’la ateşkesi: “Mutlak zaferden tam teslimiyete…”

Yayınlanma

Hizbullah’ın üst düzey liderlerine yapılan suikast ve savaş hukukunu ayaklar altına alarak yağdırdığı bombalara rağmen İsrail, Lübnan cephesindeki savaşın ana hedeflerinden hiçbirine ulaşamadı. Ne Hizbullah’ın İsrail’e saldırıları önlenebildi ne de kuzey sakinleri evlerine döndürülebildi. İsrail’in sahada kazandığı taktiksel başarılar hedeflerine ulaşmasına yetmeyince ateşkese razı olmak zorunda kaldı.

Saatler içinde ilan edilmesi beklenen İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes öncesi taraflar saldırılarını artırırken İsrail’in aşırı sağcı bakanların ateşkese karşı çıkması son dakikada anlaşmanın iptal edilebileceği ihtimalini doğurdu.

Foreign Affairs: İsrail’in Trump’ın koşulsuz desteği hakkındaki varsayımları safça

Birçok ajansa yansıyan ve Lübnan, ABD ve İsrail’den yetkililere dayandırılan haberlere göre ateşkes anlaşmasının bugün ABD ve Fransa tarafından duyurulması bekleniyor. Öncesi hem İsrail hükümeti hem de Lübnan hükümeti toplanacak ateşkesi görüşecek.

Lübnan Sağlık Bakanlığı İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarında dün en az 22 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. İsrail bu sabah da Lübnan’ın güneyini bombaladı. Ayrıca Beyrut’un güney banliyölerinde bazı binaları vurdu ve İsrail ordusu buradaki saldırıda üst düzey Hizbullah komutanını öldürdüğünü iddia etti.

Hizbullah da İsrail’in kuzey bölgelerine saldırılarını artırdı. Bazı bölgelerde eğitime ara verilirken yetkililer saldırılar nedeniyle yeni önlemler alındığını duyurdu.

Lübnan ve ABD’den verilen olumlu mesajlara rağmen Netanyahu’nun koalisyon üyelerinden gelen itirazlar ateşkes anlaşmasının son dakikada iptal olabileceğine işaret ediyor. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir anlaşmanın “büyük bir hata” ve “Hizbullah’ı ortadan kaldırmak için kaçırılmış tarihi bir fırsat” olacağını söyledi.  Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise “Anlaşma yok, eğer imzalanırsa da imzalı bir kağıttan daha büyük bir değere sahip olmayacak. Hizbullah’ı parçaladık ve parçalamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Sadece aşırı sağcı bakanlar değil Netanyahu’nun partisinden milletvekilleri ve muhalif liderler ile kuzeydeki belediye başkanları anlaşmaya tepki gösterdi.

Netanyahu’nun partisi Likud üyesi ve Güvenlik Kabinesi üyesi Avi Dichter, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Hizbullah ile ateşkes konusunda karar vermek için yeterli detayları bilmediğini belirterek, ateşkesi “BMGK’nin 1701 sayılı kararının aynısı olması halinde” desteklemeyeceğini kaydetti.

İsrail’in kuzeyinde Lübnan sınırında yer alan Metula yerleşim birimi Belediye Başkanı David Azoulay, Kanal 12 televizyonuna yaptığı açıklamada, Hizbullah ile ateşkes anlaşmasının “teslim olma anlaşması” olduğunu savundu.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

Lübnan sınırındaki Kiryat Shmona yerleşim birimi Belediye Başkanı Avichai Stern de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Hizbullah ile ateşkes anlaşmasının “kuzeyde 7 Ekim saldırısının tekrarını hızlandırdığı ve bunun olamayacağını” öne sürdü. Stern, ateşkes anlaşmasını eleştirerek, “Tam zaferden tam teslimiyete nasıl geçtiğimizi anlamıyorum” ifadelerine yer verdi.

Muhalefetteki Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz da Netanyahu’ya Hizbullah ile ateşkes anlaşmasını kamuoyuyla paylaşması çağrısında bulundu.

İsrail muhalefetindeki Evimiz İsrail Partisi lideri Avigdor Liberman da anlaşmaya karşı çıkarak, “Lübnan ile yapılan anlaşmanın İsrail açısından korkunç olduğunu” savundu.

Ateşkes önerisi, İsrail’in Lübnan’ın güneyinden birkaç gün içinde askerlerini çekmesini, Beyrut’un ise sınırda asker konuşlandırmasını ve Hizbullah savaşçılarının Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesini öngörüyor. Bu süreçte, ateşkesin uygulanmasını denetlemek için ABD’nin öncülüğünde bir komite kurulacak.

Temel anlaşmazlık noktası İsrail’in talep ettiği “meşru müdafaa hakkı.” Netanyahu, anlaşma ile ateşkesin uygulanmaması ya da bozulması durumunda İsrail’in Lübnan’a yönelik operasyon özgürlüğünü garanti altına almak istiyordu. Ancak Lübnan, bu talebi kesin bir şekilde reddediyor.

The National’a göre şöyle bu anlaşmazlığın çözülmesi için şöyle bir formül önerildi: İsrail, şikayetlerini ateşkesi denetleyecek uluslararası komiteye iletecek ve komite bu şikayetleri Lübnan Ordusu ve UNIFIL’e iletecek ve şikayetlerin giderilmesi için İsrail müdahale etmeden önce son bir tarih belirlenecek. Kaynaklar bu çözümün hâlâ tartışıldığını söylüyor.

Anlaşma, İsrail’in Lübnan’ın güneyine başlattığı kara saldırısının amaçlarından biri olan “tampon bölge”yi içermiyor. İsrail Lübnan’ın güneyinde oluşturacağı tampon bölge sayesinde İsrail’in kuzey bölgelerini Hizbullah’ın menzilinden çıkaracağını düşünüyordu. Ayrıca İsrail, 7 Ekim’den sonra kuzeydeki evlerini terk etmek zorunda kalan on binlerce kişinin nasıl ve ne zaman evlerine döneceği ile ilgili bir plan hazırlamış değil.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

İsrail’in Hizbullah liderlerine suikast düzenleyerek ve karadan işgale başlayarak kazandığı taktiksel başarılara rağmen Lübnan’daki savaş hedeflerinden hiçbirine ulaşamamış olması dikkat çekiyor. Hedeflerine ulaşamamasına rağmen ateşkese razı olmasının ocak ayında koltuğu devralacak olan ABD Başkanı Donald Trump’ın Netanyahu’ya göreve gelmeden önce savaşı bitir telkinin önemli payı var. Ancak daha da önemlisi İsrail ordusunda baş gösteren savaş yorgunluğu ve asker sıkıntısı. Ordunun Lübnan’da savaşmak istemediği ve hem verilen ağır kayıpların hem de zorunlu askerlik tartışmalarının motivasyonu iyice düşürdüğü biliniyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

“Ateşkes iki gün içinde ilan edilebilir” iddiası

Yayınlanma

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, Lübnan’da Hizbullah ile ateşkese varılmasına onay verdiğini yazdı.

İsrail devlet televizyonu KAN’da yer alan habere göre, Tel Aviv yönetimi, İsrail ile Hizbullah arasında arabuluculuk yapan ABD Başkanı Joe Biden’ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein’e Lübnan’da ateşkes için yeşil ışık yıktı. Haberde, Netanyahu ve çok sayıda bakanın dün akşam güvenlik istişare toplantısı gerçekleştirdiği, toplantı sırasında Netanyahu’nun Lübnan’da ateşkes anlaşması teklifine onay verdiği kaydedildi.

Görüşmelerin, İsrail ordusunun Suriye-Lübnan sınır hattındaki hareket özgürlüğü konusuna odaklandığı ve İsrail’in anlaşmanın ihlali durumunda sınırdaki hareket özgürlüğüne ilişkin ABD’den güvence aldığı aktarıldı. Ayrıca haberde, ismi açıklanmayan İsrailli kaynaklara dayandırılarak, “iki gün içinde ateşkesin ilan edilmesinin beklendiği” kaydedildi.

Kaynakların, “Lübnan ile anlaşmanın imzalandığını ve şimdi Netanyahu’nun bunu kamuoyuna nasıl açıklayacağı üzerinde çalıştığını söylediği” aktarıldı.

Ancak İsrail’in Washington Büyükelçisi Michael Herzog, İsrail ordu radyosuna yaptığı açıklamada, ateşkese varmaya “yakın olduklarını” ancak bazı detaylar üzerinde henüz mutabakata varılamadığını söyledi.

Konuyla ilgili Haaretz’de yer alan haberine göre ise ABD’nin ateşkes önerisi üç aşamadan oluşuyor: Ateşkes ve ardından Hizbullah güçlerinin Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi; İsrail’in Lübnan’ın güneyinden çekilmesi ve son olarak da İsrail ile Lübnan arasında tartışmalı sınır bölgelerinin belirlenmesine yönelik müzakerelerin başlaması.

ABD liderliğindeki uluslararası bir organın ateşkesi izlemekle görevlendirileceği ve İsrail’in Washington’dan, Lübnan ordusu ve uluslararası güçlerin harekete geçmemesi halinde Hizbullah’ın ateşkes şartlarını ihlal etmesi durumunda askeri olarak harekete geçme hakkını teyit eden bir mektup almayı beklediği belirtiliyor.

Netanyahu’nun anlaşmayı kamuoyuna nasıl açıklayacağı ile ilgili olarak Kan, Netanyahu’nun ateşkesin amacını uzlaşma olarak değil İsrail’in yararına olacak şekilde sunmaya hazırlandığını yazdı.

İsrail basınında yer alan çok sayıda habere göre ABD Başkanı Joe Biden’ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein, İsrail’e önümüzdeki birkaç gün içinde Lübnan’da ateşkes önerisine olumlu yanıt vermemesi durumunda arabuluculuktan çekileceğini iletti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden Kanal 13’e yapılan açıklamada ise Hochstein’ın mesajının alındığını ancak bunun ABD’nin resmi pozisyonu mu yoksa İsrail ile Lübnan üzerinde baskı kurmak için mi yapıldığına dair bilgi sahibi olmadıkları belirtildi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Tahran, nükleer denetçinin kınamasına yanıt olarak ‘yeni ve gelişmiş’ santrifüjleri devreye soktu

Yayınlanma

İran’ın uranyum stoklarını sınırlama anlaşmasını övdükten bir gün sonra, Birleşmiş Milletler’in nükleer gözlemcisi İran’ın nükleer faaliyetleri konusunda “şeffaf olmamasını” kınayan gensoru önergesini kabul etti. Önerge ABD ve İngiltere tarafından dayatıldı.  Cuma günü erken saatlerde Tahran bu karara “yeni ve gelişmiş” santrifüjleri devreye soktuğunu açıklayarak yanıt verdi.

Perşembe günü geç saatlerde AFP’ye konuşan diplomatlar, Birleşmiş Milletler Nükleer Denetleme Kurulu’nun İran’ın kurumla olan zayıf işbirliğini kınayan bir kararı saatler süren hararetli tartışmaların ardından kabul ettiğini ve Tahran’ın bu kararı “siyasi amaçlı” olarak nitelendirdiğini söyledi.

İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın 35 ülkeden oluşan yönetim kuruluna sunulan gensoru önergesi, haziran ayındaki benzer bir önergenin ardından geldi.

AFP’ye konuşan iki diplomat, Çin, Rusya ve Burkina Faso’nun aleyhte oy kullandığı karar tasarısının 19 lehte oyla kabul edildiğini, 12 çekimser oy kullanıldığını ve Venezuela’nın oylamaya katılmadığını söyledi.

Perşembe gecesi yapılan oylama öncesinde ABD ve Avrupalı müttefikleri İran’ı kınayarak kararlarına destek toplamaya çalıştı.

Washington, kurula gönderdiği ulusal bildiride Tahran’ın nükleer faaliyetlerinin “derinden rahatsız edici” olduğunu söyledi.

Londra, Paris ve Berlin ortak bir bildiriyle İran’ın nükleer programının “uluslararası güvenliğe” oluşturduğu tehdide dikkat çekerek, İran’ın şu anda dört nükleer silah için yeterli miktarda yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu iddia etti.

İran’ın UAEA nezdindeki büyükelçisi Muhsin Naziri Asl, kararı “siyasi amaçlı” olarak nitelendirdi ve önceki kınamalara kıyasla “düşük destek” aldığını söyledi.

Cuma günü erken saatlerde Tahran, karara yanıt olarak “yeni ve gelişmiş” santrifüjleri devreye sokacağını duyurdu.

Örgüt ve İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ortak açıklamada, “İran Atom Enerjisi Örgütü Başkanı, çeşitli tiplerde yeni ve gelişmiş santrifüjlerin önemli bir serisinin fırlatılması da dahil olmak üzere etkili önlemlerin alınması talimatını verdi” denildi.

UAEA Başkanının ziyareti üstüne geldi

Karar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi’nin geçen hafta Tahran’a yaptığı ve ilerleme kaydettiği anlaşılan ziyaretten döndüğü sırada alındı.

Ziyaret sırasında İran, UAEA’nın yüzde 60 saflığa kadar zenginleştirilmiş, silah sınıfına yakın hassas uranyum stokunu sınırlama talebini kabul etti.

Grossi çarşamba günü gazetecilere yaptığı açıklamada “Bu doğru yönde atılmış somut bir adımdır” dedi ve İran’ın nükleer anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerinden ayrılmaya başlamasından bu yana “ilk kez” böyle bir taahhütte bulunduğunu söyledi.

Yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran’ın nükleer programını kısıtlayan 2015 tarihli dönüm noktası niteliğindeki anlaşma, üç yıl sonra dönemin başkanı Donald Trump yönetimindeki ABD’nin tek taraflı çekilmesinin ardından dağıldı.

Buna misilleme olarak Tahran, uranyum stoklarını artırarak ve anlaşma kapsamında izin verilen yüzde 3,67 saflık oranının (nükleer enerji santralleri için yeterli) ötesinde zenginleştirme yaparak taahhütlerinden bazılarını kademeli olarak geri almaya başladı.

Bu aşamada sembolik nitelikte de olsa da, gensoru önergesinin İran üzerindeki diplomatik baskıyı artırmak için tasarlandığı düşünülüyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi perşembe günü yaptığı açıklamada gensorunun ajansla olan ilişkileri “sekteye uğratacağını” ancak Tahran’ın işbirliği yapmaya istekli olduğunu vurguladı.

Daha önce Araghchi, kurulun kararı kabul etmesi halinde İran’ın “orantılı” bir karşılık vereceği uyarısında bulunmuştu.

‘Karar, ajansın çabalarına zarar veriyor’

Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde araştırmacı olan Heloise Fayet’e göre karar tasarısı “Rafael Grossi’nin çabalarına zarar verme” potansiyeline sahip dedi.

AFP’ye konuşan Fayet, “Ancak Batılı güçler Grossi’nin diplomatik manevralarının etkili olmamasından dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda ve daha sağlam çözümler arıyorlar” değerlendirmesini yaptı.

Grossi .arşamba günü yaptığı açıklamada İran’ın zenginleştirme faaliyetlerini durdurma taahhüdünün “yeni gelişmeler sonucunda” sekteye uğrayabileceğini “göz ardı edemeyeceğini” söylemişti.

Dış politika uzmanı Rahman Ghahremanpour Tahran’ın yeni kınamaya “zenginleştirme seviyelerini artırarak” misilleme yapabileceğini belirtti.

Ancak İran’ın Trump Beyaz Saray’a dönmeden önce “gerilimi tırmandırmak” istememesi nedeniyle sert “stratejik önlemler” beklemediğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English